8 Şubat 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

8 Şubat 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ü * g A 'AVRUPA HARBİNİN KA MESELELER_İ ? F ransay:! kllrtarmak.. me olursa ulı:l'-lıüıllllıy:nl* Yazan: ALİ KEMAL SUNMAN | kabil '='Ğ:n eli “.ıuıh:. olmaz hâüdiseler — tarihle bir Teşvaklldi. n İ tirak eden bir Ha ü noktası teşkil edemiye- Bunun üzerine K Ü gibi bazı gürültülü vekayle elt karışmış olanlar da “ia. bizer şahsiyel sayılamaz; di. " Hangi vak'a dönüm Deke » hangi kimse tarihi bir â- Bunu olsa olsa yine mis. | im a İN Güzceküir. Bananla Mı:: d.ı-.. .ıuııı’:s,ı-ı ği günler ile tir. Bununla beral ei li aşında lerin arasında îlîlim.:u. (::;ılb:; melik bir uzaklık var. :l ıı:ın ıı: Roktası .ıı,'..;..m: . | de söylenen bi ”.:'.ı P:ıl'ıım".duııaı K zlemek mümikün olde Gi | GKL arlarıak için eei v d £ veya aei e '“i:;c:dıd:':;ı'ı :ı.:ılırh faydalı olan ""'İ—.".ıı ı:ı:uhu bazıları a S Pa .:ııyl 'dahın başka bir ehemimiyet da şimdiden besbelli. | veka bu tarihi simalardan | veriyor. DA din adını söylemek ise hiç de iz olmayacak: Mareşal Poten. Geçen harbin galip başkuman « tıfatile mağlüp tarafa 918 de F şartlarını kabul ettir - *lan Mareşal Foşun talil olarak Mareşal Peten 9W Almanyaya mağlüp olmuş bir Hanın başma geçti. Almanya- Y E_—_—'EYAPAYIM ? Haşlanmış Kürek dolması EMEK —— * zamanki galibiyeti ile Fran- n ı.tlmı'.::'., dereceye ka. Malzemesi: Bir koyun kungkı_& hirer dönüm noktasıdır?. Bü- | , ÇiL'tuz, biber, bir havuç, bir ü dayin edecek. Fakat Ma. reviz, iki yumurta, '”ı'îîvm. Ka Petenin «tarihi bir yahsiyet» maümew:;:“;f üphe yok. . pir aprağı.. Tilakını teslim el Yapılışı: Küreği dışı yasaya ee er eski müttefiki İngil üzere yaymalı. Üf ı:ıeud çe tleyhine galibin olar | Çiç bir biçakla eti kemil şer herhangi bir harekele giremi- | ( DA Koeikleri bir tencerer” #iini 16 haziran felâketini takip p Gstüni aa Ü kara günlerde bu tarihi şah- | ÖZLL havuç, defne yapmığ her vesile ile anlatmıştı. B | KT Cire iki saat haşlamalı. Kürülüyor ki galip taraf Fran- | Vei bini de unutmamalı daha başka çok şeyler iste- | — yirm hazırlop pişirmeli ledir. Yani eski mütteliki a igini utalayıp tuz biber Ve bir çok talep ve wsrar. Das | L öçmeli. Bi şuyıâ:uh T korkunç olan 940 haziran güğe | z n, ezerek, içine ka nt Üdde metanetle vermiş OldUZU | & yarıştırmalı. m'»” K ihtiyar ıııqıu.:“;wıı 4 zanakçta yaranı Küren n Üe muhafaza u tariki şahsiyetin yirmi Üs | BA2 dizmeli, Arzi & #vrel söylediği tarihi bir SÖS | ğ rse havuç ve kerevizden a Felâketin de ellip yonulabilir. İçin yarısını : ae gea hei | Böne Te aa Si Madar?, Helecanlı günler S- | /O yacak ai ee İze tarihi adamlar için tahil | ÖTT muntazaman a İmektedir. Geçen umumi BAf- | . Samalla olan çi SAT e S senesinde İngiliz başkli - | Çikjeri alnarett köreli SR DU e n Mareşal Haigin emri âle | J) Çat kaynal Üa ae rin olan İngiliz kıtaatl. meli ve iki ada soğutma. ği cephesinde eriyiğ Vi z | ağırca bir Haa Pet ince dile ği günlerden birinde H Pastırma gibi gae şöyle demiş: tabağa dizme' SA İrr B el alnız benim el da yapılabilir. İngilterede de ihtiyat kal - "., 128 böreği Fakat ne yapıp yaparak AM pali ai & Müdafaa etmeliyiz. Amyeü | — yajzeme: İ2 K $ ye ifitince Foş derhal atılmi$, | | . 19 ,...g..::o , K ' Ç Amyı gel . | murta, ÇAT .ı' 'enden evvel galip çba kaşığı V' düşmen yezmeliyin Ar- Y'Plğp'" Je haşlamalı ve y li. Tepe. ada K zda e n | Eğalaye S izal. Vlk Ç k ekseri neme lerini vhw kırmadan iyetçe daha hesaba Uy- viç patal ee birinin ofa ülürken Foş buna ıilx Wh',.g' Ya Hfti. İngiliz kumandani birer paraç elkadüğ Meşhur Milner o zaman :;:;""Wîıygm ada H dediğinl Y | Çeyniz, Ki DN Tüzlamalı, B E gn iztes içiRİ KN LA içinilter da Petene söyle demişi Hiberlemeli. PaytalRi hi , de, ben de Hui ile Sİ- peleme doldurmalı x-ı'm:mwınm K Mesinizin telif edilel çei omrtııl'"! Kuktirek etmesini Foşdan istiyece - | Özçine birer BAFti TÜ Pnnda Ü Nu böyle kabul etmenisi | ÖÜ bir tepsiye CZ istiyorum. | Seya saç gitında _» Ha L asker değildi. Fakat | zzeapil k İDEBİ ROMAN: 47 ğ çe halde, sizin bir zevce değil, li kağlı bir esir aradığınız livhr. Mattâ, evin içinde bile iası için kocasının İznini V€ | N bekliyen bir esir. a çok asabileşmişti. HAy- S Sibi konuşuyordu: ğ Uruduğunuz gibi kadın yer Hde bila kalmanuştır, Üyle B bulsanız — bir .a İnde bulursunuz!. f Sadar ciddi konuşuş kart - | i kadin dava- Salih biraz gurakladı Y |G S Böntiren sanfım v meda dAHMA f olmuya. Ka Lüttiyeyi tasvir ettiğiniz | İAT sefer MA EYL Tüyeden yi Zörmek istemiyorum Cağitl: - bir | Yine hop 6 tampremak | GÜ a ıhn"'f:,;:':,..ı.ıı. h devam ediyordu: daha akılla şik aflarım eldü. erinizden başka bir ŞY sel 'er ki, Nihayet karınızın İ Maarif Şürası, muhtemel o- larak önümüzdeki yaz tekrar toplanacakmış. Geçen seferki toplantıda verilen kararların hangileri tatbik edilebildi?. Maarif mekanizması, şimdi, bunu tesbit etmekle Şâranın kararları ve mühimdi. Tabü, bunlardan mühim bir kumu tatbik ediler memiştir. Tatbik edilemeyişi- nin sebepleri, bizce şunlardır: Evvelâ, dünyanın içinde bulunduğu fevkalâde ahval şüphesiz ki, bir kutum karar- İar üzerinde âmil olmuştur. Bundan başka, öyle kararlar vardır ki, bunların tatbiki i- çin bütçe imkânı ve eleman ihtiyacı karşınıza çıkar. Bina- enaleyh, maarif hayatında ka- liteye ait kararları derhal tat- bihat sahasına koymak kolay değildir. EaRA Taz Şimdi ihtimalin- den bahsedilen ikinci maarif d la, bizce, gözönüne a- lınacak nokta şu olmalıdır: Kararlaştırıldığı takdirde, tat- biki derhal veya yakın sene - lerde mümkün olmıyacak mev- zular üzerinde durup çene çal- mamalı. Çünkü, aksi halde, vâdedil. miş de yapılamamış hale dü- Elektrik Tramvay İdaresi Niçin Malzemesiz Kalmış? Tramvay idaresinin bugün mal- zemesiz kalmasına, tesisatın eski şirketten alındıktan sonra bir sene) mütemadiyen ıslahat ile meşgul olunmasının sebep olduğu iddia &. dilmektedir. İdarenin başına gelen ilk ele » manlar dahili işlere düzen ver - mnakla uğraşınışlar ve bu suretle gepolardaki yedek malzeme bit . miştir. İdare belediyeye geçtikten sonra derhal Almanyaya sipariş - ler verilmiş fakat harp yüzünden bunların gelmesi mümkün olma - ımştır. Diğer taraftan elektrik idare - ü yedek malzemesi boldur, EEZEMA Avam dilinde bu bastalığa, tur- tasında e h olmadığı gibi, harareti de azdır. Yakuz ziyada kaşınlı yerir, bu- zan kaşınan yerlerin sathı kabuk bağlar ve içinden bulanık ve sa- yırası bir mayi akar. 'nun için de İlk yapılacak iş bir doklera mürecaat etmeklir. Ekze- | manin sebeplerinden ve âmilerin- Al, tekrara teşvikten başka biçbir e yaramıyor. F;iıduvı güldü ve gülerek bu söz. lerin cevabımı verdi: — Affedilecek, tekrar olunacak yok ki tasa edesiniz. Niha. birşey ! Tütün dava bir daveti kabul . | yordum. Beş vakit namaz kılardı. | y.'. baret. Namazsıt bana bile çıkmazdı. A Ve. bir saniye durdu, yutkundu, Bunun tekrarlanmasından kor. ı mm:ı.ı hiç kimse ile konuşımuz biter gider. s.“h:;ı sesi birden hıçkırıklı bir ahenk aldı ve.. gözünden bir dam. la yaş aktı. — Ah hanmefendi bilmezsiniz.. Diyerek devam etti: — Bu hâdişe bana ikinci karım. dışımın sebeplerini hatır. GöK MA li talilür birşey olmayı ::,._., büyle bir daveti kabul et. mesi ile başladı. Tekerrürden kor. kuyorum, Ablam onü temin ediyordu: — Lütliyeden asla şüphe ede . l mezsiniz. BÜRHAN CEVAT | iken |Havadan zengin olayım derken | | elindeki 2,000 lirayı da kaptırmış | : MAHKEM Dimyata pirince gider- bulgurundan oldu çokta | — Memduh, otüz yaşlarında kadar görünen, yakışıklı, saçları yandan ayrılmış, taralı, tığ gibi, sa- Tışın bir delikanlıdır. Mevkuftur. Cahit Savatgil, bakliyat üzerine ticaret yapan, yaşlıca bir zattır. Memduhun davacısıdır. Onun ağ- zından davacıyı dinliyoruz: | — Birgün mağazada, mağazanın içindeki yazıhanede oturuyondum. | İçeriye, kılığı kıyafeti düzgün birisi girdi. Yazıhaneye geldi. Dedi ki: — Ben bakkalım.. Beyoğlunda | dükkânım vardı; sattım. Şimdi, burada, Fenerde yeni dükkân 9. çıyorum. Büyük bir dükkân aça- | tağım., Epey mal alacağım.. Sizde v ler var?. Fiatların ne kadardır? Bunları söyliyen, bu maznun, yani Memduh mıydı? — Evet, buydu... Yalmız, bana, adını Memduh değil, Suat dedi Bizim dükkünda ne olacak? Bak. la, fasulya, nobut ve saire... Hep. sinin, cinslerini, fiatlarını söyle - dim. Cebinden bir kalem kâğıt ç- kardı.. Flatları yazdı.. Cinsleri yaz. di. — Allaha ıtmarladık! dedi, gitti. İki gün sonra tekrar geldi. Ya. zihanede yer gösterdim.. Oturdu. ir liste çıkardı. Her cins- yazmıştı. Karşıları. na da fiatlarını.. Ondan sonra da | yekün etmişti, Geçmiş gün. Bin | Mraya yakın bir para yutmuştu amma, ne kadardı, hatırlamıyorum. — Bundan nekadar iskonto ya- pacaksınız? dedi. — İskonto yapamam, bunlar top- tan fiatıdır. Zaten, mal da günden güne yükseliyor.. Birkaç gün da. ha geçerse, bu fiatlara da veremem. dedim Öteden beriden bahit açtı.. Lâfi, döndürüp dolaştırıp işlerin bozuk- luğuna, kazançların azlığına ge. tirdi — Ne bedayadan para kazanan adamlar var.. dedi. Birini tanıyo. rum. Amerikada para basılan mat- baalarda çalışmış. Elinde ufacık bir makinesi var. Arasına bir iki buçuk Hira koyuyor, iki' tane çı. karyor. Bir beş Hirta koyuyor, Eki tane çıkarıyor. Hom de, beşer da. kikanın içinde... Ben de epey öğ- rendim. Bu işi, Bir gün makineyi alıp getireyim do, gör. Şöyle, kutu kadarcık da bir ş$ey... — Ben istemem öyle şey, birader, dedim. Yine çıkıp gitti. İki gün sonra, yine karşımda... koltuğunun altında da, kâğıtta sa- rılı bir şey vardı. Yazıhaneye gir. di. Kâğıdı açtı.. İçinden, dört u - cundan vidalarla birbiri üzerine iliştirilmiş iki demir Jevhayla bir defter çıktı.. — Bana iki beş liralık ver.. dedi. — Ben böyle şeyler istemem bi raber , Haydi git Allah — aşkına.. İşin yok mu senin? Bunlar iş değil. Dükkân mı açacaksın, ne yapa « gaksan yap.. Doğru yollardan para kazanmağa bak.. Bu işlerin sönu .. dedim. Zorladı: — Allah aşkına iki beş lira ver. — Bu nasıl temin edilebilir?. — Temine lüzum yok ki, LütiL. “yenin seciyesi meydanda. Salihin sesi titriyordu: — Ruhsarı da ben yer yüzünün en melek yaradılışlı kadını san. geniş bir nefes aldı, gözlerini geri. nin bütün sahnelerini bakışların. da derlemek istiyor gibi bir nok. taya teshbit etti ve boğuk bir sesle | ilâve etti: — Hem de geyh kızıydı!. Salih böyle söyleyince meraktan çıldıracak gibi oldum. — Aeaba bu kadın ne yaptı? Diyordum. Ablamda da ayni me. | rak hasıl olmuş olmalı ki: — Peki amma, ne yaptı bu ka. dın size? Dedi, Salih boynunu büktü, — Ne siz sorun, ne ben süyliye. yim? Diyerek sustu. Ablam: — Gerçekten merak ettim Salih beye | yerleştirdi Videları sıktı., Demiri , ELERDE Şakadan birşey yapacağım. Yine paran) geri veririm. dedi. Çıkarıp iki tane beş liralık ver- dim. Defterih içinden bir kâğıt çı kardı. Bir la beş Hralığın boyunda kesti. Cebinden de küçük | bir şişe çıkardı; içindeki beyaz bir suyu kâfıdın iki tarafına döktü.. Beş liralığın birini bir tarafına, bi-. rini bir tarafına koydu.. Vidaları gevşetti. O iki demirin arasına bir kenara koydu.. Bir sigara yak- » Konuşmağa başladi. Ben: <aca- ba ne olacak?» diye demire bakı - yordum. Beş altı dakika sorira yine vidaları gevşetti. Arasından, pa - raları çekti. İki tane yerine üç ta. ne beşer İiralık çıkardı. — Al! diye önüme attı. İki de on liralık istedi.. Onları da yine o'u- Bülle üç yaptı. —,Bunlar #enin hakkın. Senin paarlarınla yaptık. Amma, Asıl | mesele böyle küçük paralar değil, biner lir: yapıp da çabuk zengin | . On beş lirayı bana | bırakıp gitti. Bıraktığı paralara baktım.. Yep- yeni, çarktan çıkma, sahici Bibi paralar; hiç farkı yok... Kendi kendime: «Bu benden mal da alırsa sahici para verecek değil ya, elbette böyle kalp para vere - cek . Ben buna mal satmam!.» de- dim. O akşam, bunun verdiği pa- raları «yeniliğinden şüphelendims diye Birkaç ahbaba gösterdim. Bak. tılar, hepsi «kalp değil!.> dediler. Onda nsonra bu hergün dükküna gadandı.. Gide gele, bir gün, beni bin liralık yapmağa kandırdı: — Sen sade Iki tane bin lirahık bul, bizim eve gel Üst tarafına karışma! , Adresimi de vereyim.. dedi , Fenerde bir adres verdi. Er- tesi gün evine gittim.. Kapıyı genç bir kadın açtı.. Beni yukarıda bir odaya aldı. Bu geldi.. İki bin liralığı yine eskisi gibi bir kâğıdın iki ta- Tafına yerleştirdi, iki demirin ara. sına soktu.. Vidaları sıktı. — Şimdi birer zenginlik kahvesi içelim.. dedi. Dışarı çıkıp kadına seslendi.. İki kahve getirdiler. Kah- ara veleri içtik.. — Haydi artık açalım şu makine- yi... dedi, Bir betmele çekli. De . amirleri biribirinden ayırdı.. — Eyvaahi, dedi. Gördün mü başımıza gelenleri? İlâcı fazla ka - çırmışız. Kâğıdı da, paraları da yaktık.. Demirlerin arasından üç parça yanmış kâğıt çıkardı. İşte! dedi.. Gördün mü? O vakte kadar aklıma gelme - mişti.. O vakit bunun dolandırıcı olduğunu anladım. — Bunu yuttum mu sanki? de. dim. Para yanar mı? — İster yut, isler yutma. Nas - rattin hoca bir gün komşusundan bir kazan almış, ertesi gün içinde bir tencereyle beraber — vermip: «Kazan yavruladı» demiş., Komşu. su da almış. Bir iki gün sanra ka. zam tekrar istemiş.. Komşusu sevi-. nerek vermiş. Kazan üç gün yok, beş gün yok. Nihayet gidip iste. (Devamı 6 wcı sayfada) Evlenmek istiyenler, iş ve işçi arıyanlar, şikâyetler, temenni- ler ve müşküller vde Yükin zamanda tağrad yetlo İstanbula nektellim. p ayda 41 lira alımektayım 1 bir ellenin kızıyım. Bal İstikbalım parlak simakla terfi müd- detim iki ay sonza dolmaktadır. Mull senede inaâşı asilmin 20 Uraya iblöğü simdiden vekiletler bildirlimişie. Me- | e çalışmam hayat arkadaşımın a bağlıdır. Yaşım Zi dir boyum 1VSZ kilom 60 küsurdur. Toplucayım beyaza yakın tende siyah kaşlı kestane rengi güzlü ve koyu kumral saçlıyıı Şunu da söylemekten — yeçemiyece Ki, herkasin beğendiği ve israrla diklri uyaal ve dürüst bir ahlâka bi Atır başlı, basas, idaneli kanaatkârı erm hali bazırda eşyam ve param yok- tur, Yalnız doğruyu söylemek karakte- Tim olduğundan bütün karaklerimi yaz makla meçhul muhalabıma karş insant | vazifelerimi tâmamlamış oluyorum ki, bu &z meziyelerime kurp küçüklen ge- çirdiğim bir kaza ayağımda belirsiz bir dnza birakmıştır. Buna kusür denirse r gençle yuva karabli izdivacı kabul eden müm- | künse iade edilmek şartile bir foloğ- rüflerile birlikle Ban Telgraf Halk Sü- kunu N. A Tumuzüna yazmaları rica olunur. ae 38 yaşında sarışın yakışıklı bir gençm, Boyum 1,76, kilem T7 dir. Ye- Bfne sevdiğim peyler spor ve eğlencedir. Çok serbest olan işim bana ayda 120 Mra kerandırmaktadır. Yaz mevsimin- Ge yegâne işim deniz #portarile meşgul olmaktır. Hayatta tamamen yalnız bu- luruna 16 ile 20 yaş arazında sporu seven, bilbasza vücudü güzel bir bayanla bir- desip hayat arkadaşlığı etmok arzusun- dayim. Talip olanların Son Telgraf ga- zelesi Halk Sülünü vösmtasile M. S, A TumUZUüLA mektupla müracaatlarımı ri- € öderlim, * 38 yaşındayırı. Uzun boylu kum- ralım. Hayatta hiç kimsem yok. 60 Jira matçlı bir mücemsede memurum. Hiç | redim, Yaşı 35 sularıada ev işi bi- lir. Evine bağlı modaya süse fazfa şata- fata kiymet vermiyen deninek istiyurun. CN yük Jatadan — B. K. D: Aksaraydan — K. | koşuşmıya başladı. Vatman Y: Erenköyünden — Bayan H. Özkan Heybelisdalk): Pangalıdan — Bayan Uygur: Eski mektuplarınıza ilâve ola | VAY; zi mektuplarınız. vardır. Lütfen ssal 15-10 arasında aldırınız. ACIK KONUŞMA Bayan 28 Nermin — Mektuplarınız bugün adresinize gönderilmiştir. Bayan Nurune (Eyüplü) — Teklifi- nizin yuzılması için adresinizin de göğ-| derilmesini rica ederiz. Bay 5. Hoşman —- gün gönderilmiştir. Bay R. Asım — Bir zarf içinde ta pulu gönderdiğiniz takdirde eksik nüshaları her zaman için idarehane « mizden tedarik mümkündür. | İ RenK değiştiren | Tramvay pliâkaları Tramvay idaresinin işi, gü- cü, derdi, meşguliyeti az, ga- liba,. İş olsun, diye, biletçile. rin şapkalarını değiştirmişti. Şimdi de, bazı arabilâarın gi- * decezleri yeri'gösteren plâkar larımın rengini değiştirmiş! Evvelce, Edirnekapı - Sire keci tramvaylarının levhaları | kırmızı beyazdı. Şimdi, nefti ile beyaz olmuş.. Bu renge pel beyaz da denmez.. Beyazla sarı arası bir şey.. İrmik rengi gibi.. Geçen akşam, belediyenin önünde, saat 19 — sularında halk hınca hınç dolmuş, Edir« nekapı tramvayı bekliyor. Herkesin gözü renge alışmış. Kırmızı beyaz tabelâ gözetli- yor. Bir t gelmez!... Ya- ( Tam saat, bir saai.. Golmez, gelmez oğlu, vesselâm!, Bekleşen yolcular konuşu « ? İhtiyar bir kadın şöyle- niyı — Yine ceylan «ceryan» mı kesildi, ne oldu?. Zayıf, bir çocuk cevap veri. yor: — Bilmiyorum haniım tey- ze.. Belki de kaza olmuştur?.. —A... Bak şuna... Ölen fi" 7, — Nerede olmuş oğlum.. — Fatihte, diyorlar?. — Vah vah.. Akşam vakti.. — Amma, öteki arabalar işliyor. Yalnız Edirnekapı gek” miyor?. İhtiyar kadın bilgiçük tas. hyor: — Geçen gün damacı.* söyp lüyordu. Tramvaylar kalka « cakmış, diye.. Sakın kalkmış olmasın, oğlum.. Bu nevi muhavereler devam ede dursun.. Bır tarallan da, boyuna tramvaylar gelip ge- çiyor. Arabaların içi bomboş.. Hiç görülmemiş hai! Nihayet bir yolcu dayana - madı. Cebindeki el fenerini çı- kardı. Bom boş bir tramvayın önüne doğru tuttu. Sonra, bir den feryada başladı. t — Vatman dur.. Vatman İ Herkeate bir heyecan ve Halk, arabanın arkasından insaflı adammış.. Durdu. Trama müthiş bir taarruza uğra- — Yahu, madem renk de- Bişmiş, haberimiz — olsaydı, halka ilân etmek zor bir iş mi? R. SABİT Emniyet Müdürlüğü Baş doktoru Terfi Etti İstanbul emniyet direktörlüğü —— | başhekimi Hamdi Kutun | mart korkunç bir anlaşılışı vardı. He. | 041 tarihinden itibaren 60 liradan men gözlerimin önüne Halil Necip | 70 Jiraya terfi ettirildiği alâkadare lara bildirilmiştir. Diye ısrar ediyordu. Salih yine birşey söylememek için olacak ki, susuyordu. Ablam: — Bize hiyanet mi etti?, Deyince, Salih birden içini be. galtmak htyacındaymış gibi, zap. tedemediği bir heyecanla: — Hem de ne müthiş bir hiya. neti, Dedi, devam etti: — O da davetli idi. O da benden babersiz bu aveti kabul etmişti. Da.| vetler çoğaldı ve o da hepsine git. ti. Benden gizli gitü. Giltiklerini bep sakladı ve.. e sen onu kendi yatağımda bir gece yarısı âşıkı ile * keyun koyuna buldum. Ve., içinde bütün bir mazimin ka. | ra levhalarımı derliyen, cehemnem alevi ile yanıyormuş gibi kin ve hiddetle ışıldıyan gözlerini abla. min gözlerine dikti: — Nasıl?, Diye sordu. Mubakkak ki bu: — Na? aa ouun dilinde ve bizim ihatamız. Diyor ve. devam ediyordu: | da geniş, geniz olduğu kadar da geldi, titredim!. Ve.. şimdi Salih düşünen ablam, dan soruyordu: — Haksız mı düşünmüş, haksız a kendimj bir karara sevketmi bulunuyorum. Siz olsaydınız be nim yerimde ne yapardınız?, — Başınızdan böyle bir hâdise göçmiş... Diyerek cümlesini toparladı: — Ben de sizin kadar talihsizli. iğnize üzüldüm. Fakat, Lütfiye ile bahsettiğiniz Ruhsar arasında bir ziletinden bir an bile şüpbe etme. melisiniz, Salih hâlâ — tereddüt içindeydi: — Kadın ,tabiatin en anlaşıl . maz bir mablükudur, Zayıf bir an. da herşeysini kaybetmiş namuslu ! kadınlar hayatta az değildir. ÇArkası var) |

Bu sayıdan diğer sayfalar: