23 Mart 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

23 Mart 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

” SKD 3 iK/ “AVRUPA *HARBİNİN — YENİ “MESELELERİ. zol, benzin, kömür vardır. Lüzum- suz otomebil gezinlilerile benzin yakmamak, petrol sarfiyatında ha- kikaten elzem olanı lâzun olana tercih etmek, kömür yakmakta da buna dikkat etmek tavsiye edile- gelmektedir. Kışın isınmak için kömür ya- kılacak. Faka elde edilen hara « retin ziyan olmaması için de ona göre tertibat alınması düşünül - müştür. Bugün İngilterede barbin | jenpları hayatın her safla sına teş- | mil edilmiş olduğu için bütün sa- halarda bunun tesiratı göze çarp- maktadır. Bünden tasarrula riayetle ken- mükellel saymaktadır. Çetin İf mücadeleyi sonuna erdirmek her müşkülâtı göze almış olan giltere için tasarruf meselesi - a ne süretle tetkik edildiği, bu- dar yazılanlara göz atmakla lamak mümkün. Bvvelâ — şu Mecburi bir tasarrufun taraf - darı mevcut olduğu kadar bu- doğru bulmıyanlar da az de- | memle- tarafı harbe hazırlan - kaç senedenberi mecburi bir tasarruf yoluna gitmiş, Alman- ya 839 dan çok evvel bir harp ha- yası içinde yaşamağa başlamıştı. İngilisler için harp havası içinde | yaşamak ancak silâhlı bir kavga başgösterdikten konra olmuş, fa- kat yeni harbin ph.nu_ l..—uı k paranın ileride pek Küzümu | alışılmıştır. Bu itibarin İngiliz ta- lacağını ileri sürdü. | aft hali de, istikbali de kemdi le- | ça hine görmektedir: Kendisi harp hayatının icaplarını daha sonra ka | bul ettiği için kuvvet ve muka - | vemeti de daha çok devam edecek. Fostorlu eller Aigerikada, Bostonda iki hemşi- renin gol ellerinin oldukça kuvvet- bir ışık neşretmesi a. limleri son derece meşgul etmek- tedir, Karanlıkta, elden çıkan bu ışık sayesinde bir kitabı okumak mümikün olmaktadır. Alimler, ilk önce bunu bir hile- ye atfetmişlerse de, sıkı tarassut: Tar neticesinde hile olmadığını an- ellerinin ayni hususiyeti göstermesi mühtelif tezlere yol açmaktadır. Bazı alimler elde tekâsüf eden bir | ginir kuvveti ihtimalinden bahse- diyorlar. Sol elde sinir kuvveti o. kadar kesafet peyda etmektedir ki, —— ae HALK ÜTUNU kadar faydası olacakt. Pek ma- bir iktısatçı ise tasarrulfu â- mecburi bir şekle koyarak © nisbette uzün uzadıya münakaşa e- | dildiği görüldü. Bununla bera - ber herkes şu kadar para harce- İdrak ettiği Tülmektedir. İngilizlerin dediğine göre har- | bin çıktığı 999 senesi İngilterede Çok para sarfedildiği görülen belli İş Ve İşçi Arıyanlar, şikâyetler, temenni- e msuz yere & Da a ma olanllint ler ve müşküller liz matbualı için İş Arıyan Bir Genç Kız iStedenberi bir meşguliyet olmuş- | itur, Kâğıt da böyle. Harp çıktığı zaman herkesin tasarrula AzA Sürette riayet etmesi lâzum gele- YCeği resmi olsun, yarı resmi olsun her tarafa tamim edilirken kâğıt Sarliyatına dikkat edilmesi İüzu- | Nu bilhassa kaydediliyordu. Çün- | ü İngiltere kâğıl için İsveçten | iMevaddı iptidaiyesini getirtiyor- d Marice ihtiyaç gösleren — bir Lisa meznü bir genç kızım. Allevi yoziyetim beni hayatımı çalışarak ka- aya ettiğinden resmi ve Tusasi mücesetclerde İş aramaktayım. İş sahiplerinin Son Telgraf Halk sütu- mu. vesilisiyle — Mühmureye / müraca» atları. Piyasa: . YAN viç zat iş arıyor tabzilim olüp <d0> ya- h;l'ıl Üze. GÜ DR ni gel MArGteiz Nİ Tedğe L kadar kâğıda YAREA A Tn yaz işini görmek mümkün iken Teglt enine boyuna bir yaprak Mektuplar 5 ,_:ı #dilsin?. Artık resmi ve hit xtip; Retat, Bayan ıı':l;mlıı"|. | Muhaberatta kâğıdın Mahzun Kadi Üzyes :"' —x:—'l gibi bellk "Tı.. İCFenerii. Müübecir îiuwî. Şirin, ü ibayet Ve | gmepalir Hdi 4 :'h-ıı" ı;“ı::l:"“:* f %q,:,sıxğıı;:.ı;__" MMW.:::::_ | ela ü P l ve eren aldır- ıeı.'ı,:z:’ıı görülmüştür. Ge t li geldiğ "'::wı:ı gatm| Nü Baan H Pazardan başka ber gün saat | anız mercu- | 19 arasında aldırmı i veA 3 . Yazan : ETEN kudum. Hattü, o kadar y ç m;Tİ,“ #yim yok.. kaç defa OT ae ÖL e| N TT g | & sesim bi Fakat, bunu derken t Lit eaberimde B Te | Tatıyordu, gçğöler olduğunu ab- | SAA . Liğmen açıkca e LA z Birer bar aa LO â, bu yüzden İSÜZ Haklkı B g, hattâ, Kendi İama keğeyilt? birşeyim yok, öb- | madıltl D ta var. .fhdm""l""m! yabr düştüğüm ııııuw XNÇ S d bana: İ ıııdinw’fduh,....ı,.-—- mizin bapPalım kaderi ilâhi hepi- | Sileeek MN ecinden ÇAdan geçecek, Allah öçü ba endieli SA | iyeder, Mayızlısından nasip | — Ves bir törlü Ö V Ceybum | ledi. Kakay, H BEzile birşeyler yöy- | me cevap yeremedini ? Bı'“ı"'ı Sir atmde, ” Hadar müthiş bir te- | Ja tekrarlar, inüli kendisi Uykü myalim ki, gece do fahat | n verinde açiklan OĞ ea | Ve kendinii güYor, sayıklamaktan | aa siz hayatın S Çirüyor, | Yördun, " Se Vermekten korku- | ç imakkasızlıği şel mes 8 p ':ğ:x' Sar Sttim ve” Salihin gaç | böyle bir e nt ce mehtaşlükle bökledim. O gidin- | zarlığa göürel Ti A y düğüĞ Yekrar çhi Sakladığım — yerden | yanın inceliği ÖL ölğme mb .. Şkardum, belki üstünte bire | de. Bensiz BAYA — Zeytinyağlı Verilen havadise inanmak lâzımsa, Havagazi, Terkos ve Elektrik abonelerinden her ay alınmakta olan saat kirası, bundan böyle alınmıyacaktır. Bunun için bir şekil düşünü- lüyormuş. Toptan alınacak ve #aat abonenin olacak. Ben, bu saat kirası parasi- ı nu, eski köprü parasına benze- tiyorum. Meselâ, evinizin e- tin bedelini ödiyememişsiniz- dir. Şayet, ödemiş olsanız, sa- at sizin olacak ve artık kira vermiyeceksiniz. Elektrik böyle, Su böyle, Havazazı böyle.. Ve kimbilir, her abone, şimdiye kadar kul- landığı saatin haç misli bede- lini ödemiştir. Artık, bu saatler herhangi bir saat mahiyetin- de değil, bir lüks otomobil ka- dar kıymetli bir meta olmuş- | tur. Çünkü, o kadar Fazla kira | ödemişizdir. Eğer, hakikaten, bu saat hki- | rası işini hallederlerse, İstan- bul akıl ve mantıkla alâkası olmıyan ezeli bir dertten kur- tulmuş tır. İnşallah, halledilir. BÜRHAN CEVAT Bakla Malzeme: Bir kilo bakla, iki demet taze soğan, bir demet nane, üç parça kesme şeker, yarım fincan zeytinyağı. Yapılışı: Baklaları ayıkladıktan son- ra, hemen yıkıyarak, içine bir avuç un atılmış soğuk suya koymalı ve bir saat kadar bırakmalı, Bir tencere içine ya- Ü, ufak doğranmış soğanı, baklaları ve kesme şekeri koyarak iki kahve finca- vu su atnalı. Kapağını aralık birakarak yarım saat kadar pişirmeli. Nane yap- raklarını ince kıyarak bir iki tutam tam indirileceği zaman tericerenin içi- me atarak, çekmeli. Soğumadan kapağı almamalıdır. D OOR » ğ Dün iltihabı harici ve dahili ol mmak üzere ikiye ayırmıştik. Umu- mi olarak her iki iltihabın vasfı, derecesine göre vücuttaki harare- tin, teneffüsün ve mabzın artması, baş ağrısı, üÜtreme, iştahsizlık, ha- zimsizlik, çok susama, vücutla u- muml kırıklık ve kabızlik ve uy- kusuzluktur. İltihabın pek adileri hususl bir tedaviye ihtiyaç hasıl olmadan ko- layen izale edilebilir. Çıban te- şekkülâ — İltihapların da bir ekza- neye müracaalla tedaviz. kalaydır Tltihap olan yörleri bir sargı e arak fazla - yormamalı, Dahili iltihaplar, eğer devaim — ediyorsa, doktora müracaat etmek elzemdir. İltihap sebebiyle hasıl olan ko- bizlik ve baş ağrılarını defetmek için müshil almuk, limonata içmek, sulfato — kullanmak, fakat bunlar. h vakit geçirmiyerek doktoru görmek İlrımdır di bayalına mi — Bir ölünün arkasından ağlar- ken ikinci bir ölünün de ardın- | dan... Diye devam eden bir cümlesi doğ. rusu beni epey telâşa düşürdü ve | düşündürdü. Önceleri bu çocuğa çok kızıyor, ondan nelrel ediyordum doğrusu. Fakat, şimdi.. şimdi ona acıyan, onun için sıı duyan bir değişik | haleti ruhiyenin içindeyim. — Bu haleti ruhiye mereden geliyor, ni- | çin daima onunla meşgul oluyo - rum ve, ne diye onu düşünüya - yam, Hele, ölümden bahsedi karşı içimde çetin bir mücadele - | paşgösterdi. Onun ölmesini iste- miyorum. Önun bu sözleri kar « şısında acı ve iztirap düyüyarüm, BİR GÜN SONRA . Evden çıkmadığım İçin onu gö yemedim. Fakat, mektubunun so- mundaki kayıt ve cevap bekleyiş beni çok üzüyor. Tereddüt iç deyim. Buna, tereddüt değil, şaş- | —MAHKEMELERDE: Oocooh/! Elin var ol- sun. Bir ta “Yahu.. İçtiğiniz su ayrı gitmezdi.. Neye böyle kanlı bıçaklı oldunuz ?,, — Yazan: HÜSEYİN BEHÇET ”İ—-— — Elendim.. Bu benim arkada- şım.. Hem de sevdiğim arkadaşım amm mesclesi başk, i arkadaş değil, iki kardeş bile t üye benzemez, Yani huyları demek isterim. Am. g, İki arkadaşın huyları biribirine benzemedi mi, işte böyle olur... | A benim canım efendim., O- lan nedir? Onu anlıyamadık. — Nesini anlıyacağın? Anlama- san daba iyi, Hayyr.. Yani, demek istediğim, 'n içtiğiniz su ayrı gitmezdi. Bi- den ayrılamazdınız.. Ne | a'u da büyle kanlı bıçaklı oldu- nuz? Onu anlamak istiyorum. arkadaşlık başka, ahlâk z iyisi de, kötüsü 'de, | FOTla götüreyim mi? dedim, | içki sofrasında belli olur, Hem ye- |- O aç [h & BAESY AD | aük Yüyelimiç bena a DEN GA ABDE ninın istediği yere, cehennem ©l, git., demesi ? parlatalım diye dün gece bir içkili lokantaya giltik. Oturduk, güzel güzel iclyoruz.. Konuşuyoruz.. ER* leniyoruz. Biraz sonra, galiba Ma- çar olacak,, iki üc kadın geldi. On- lar da karşı taraftaki masaya oture dular.. İçip eğleniyorlar. Kadınla- rın üçü de biribirlerinden güzel.. Olur yat.. Yanlarında da, iki de- likanlı var. Zaten, yanındaki erkek olan kadına bakmak bile haram- dır. Erkekliğin — kaidesi, yanında erkek olan kadına baş çevirmemek, göz bile atmamaktır. Arkadaşın gözü, daima onların masasında... Birkaç defa: — Hulüsi. Önüne bak! Başımıza iş çıkaracaksın. Kuyuya bir deli taş atarmıs.. Kırk akıllı bir araya gelse cıkaramazmış, Bir İş aça - caksın.. Hepimiz bir arava gelsek temizliyemiyecesiz.. dedim. Yine durup durup karsıya bakı- yor. Bir de şairliği tuttu.. İkide bir- de, düzme saçma, neler söylemiyor yarabbim, neler... — Oğlum Hulüsi., Yapma., Et- — Haydi kalk.. Gidiyoruz! dedim. Kadınlar da isi anladılar. Cünkü habire ocaya bakıyor.. Gözünü a- yırmıyor. Kadınlar pişkin., Yan » larındaki erkekler de öyle.. Zaten öyle olmasa, çoktan basımız derde Yanımızda iki arkadas daha var. Onlarla da biraz resmiviz. Amma, onlar da bu hali çirkin, görüyor - lar. Onlar da inirleniyorlar. Ben de artık o hale geldim ki, arka - daşım, markadaşum amma, hani ne- redeyse, çiğ cığ yiyeceğim.. Neyse efendim, — zorla topuzla, | yıptır... bunu marada' kaldırdık.. Kollarına| — Gidip vüzü gözü sarılı delikan - girdik.. Sokağa çıkardık, Cikarken | lrya vaktastı: de, kaşil? gözile, Macar kadınla - rına bir itaret ti Onlar da sülüstüler.. Yani, se anlıyaca - #ın, bisi n halimize gülüvorlar,. Canım / İnsan, böyle kendine gül- dürmeyi ister mi? Hele ecnebilere,. Dısarı çıktıktan Sonra, tutturdu: — Haydi gelin.. Şurada birer iki- şer tane uaha içelim.. divor. — Haydi vavrum;, Hulüsiciğim.. kınlık.. demek daha doğru Dersem belki onun düştüğü ye- | is ve inkisara muvakkat bir aşı vürmüş olurüm, F şilik benim vaziyetim ne olur?, — Hayır, seni vevmiyorum, böy- le bir ümidi aklından çıkaı Dervyem o ne olacak hunları hesaplamanın ve. en doğ- ru kararı vermenin ne kadar güç olduğumu bütün bunları düşündükçe bunal- 'tıdan boğulacak gihi oluyorum. Bilmem nasıl çıkabileceğim bu | işin içinden?. şömdi anlıyorum ve.. O GECE Halil Necip meselesinin istilâsına uğradı. Zih- nlmde oudan başka hiçbir şey yok. | Yatarken onu düşünüyorum, yü.| rürken, olurürken, yemek yer - kev hep onu düşünüyorum. On - suz değil de, onun meselesi kafa- ” 2 CER SAD ÖEE YN | öldürüyo.lar! diye feryada baş . ne daha! Yürü eve gidelini.. Şuradan bir otomobil tutayım.. Götüreyim.. Ev- de annen bekler. .Hâlâ uyumamış- tır. Sonra sabahleyin kalkır işe gidemzesin.. Dedim. LAf anlayan beri gelsin.. Topu topu dört kadek rakı içt Şu zıkkımı mademki kaldıramı yorsun.. İçme. Değil mi? Hayır!. Bu sefer de sulanmağa başladı — Ben 9 kadınların masasına o- turup biraz içecek, eölenecektim. Sen bırakmadın! diye tutturdu, Ar. ik, benim de cinlerim tepeme bi di. Şövle bir tenha sokağa, karan- lık bir yere çektim, — Sen eve gidecekmisin? Yoksa, Artık hak etti.. Yaradana sığınıp bir sağına, — bir soluna, iki tokat aşkettim. — Canım.. Sen de avıp etmişsin, Arkadas'n bu. , Tatlılıkla alıp evi- ne götürseydin.. Hem de ne yapmış sanki?,. «Bir iki tane daha içece . ğim: demiş. Ne olur? Yanınız - daki arkadaşlar da, amma arka . daşmış ha... Durup seyretmişler de, Biçareyi sana döğdürmüşler.. Ben anım... Onlar da içerledi. Beriki de, hak etti amma., Bilir - sin, ben öyle olur olmaz seye kız- mam. Arkadaşlar da ben vurdukra: — Oooh.. Elin var olsun karde- şim.. Bir tane daha! Diyorlardı. Za- ten, bon dövmesem, onlar benzete- ceklerdi. Bu, tokatla.ı yiyince, yere yatıp edepsizlenmeğe, — Can kurtaran yok mu? Adam lamasın x..1? Bu sefer büsbütün kız- dm, Yerden kaldırdım. ki tokat daha... Boylu boyunca tekrar yere uzandı, Yine feryat ediyor.. Niha- yet, bir bekçi, iki polis geldi.. Bunu yerden kaldırdılar. Bana da — Buyurun efendim karakola?. dediler. Karakolda da, seninki arslan ke- sildi.. Benden davacı.. Zabıt tuttu- lar. Öbür arkadaşlar da şahit . İste buraya kadar geldik.. Yüzü gözü sarılı, celirtsiz bir de- likanlı geldi. Kahramanı dinleyen: — Yahu, dedi.. Bak, sen de amma feha vapmıssın.; Zavallı oğların vüzü gözü ne hale gelmiş!,. Dur ben gidin söyliyeyim de, bari davasın. dan feragat etsin., Bir iştir olmuş. Arkadas arasında böyle şeyler a: yahu! diye söze başladı. Ağzından girip burnundan çıktı. Dönün gel — Razı ettim.. dedi. Vaz geçecek. Biraz sonra mahkemeye girdi * der. Davacı davasından vaz geçti.. Barışıp çıktılar.. Çıktıktan sonra da öpüstüler.. Kolkola girip mahke - meyi terkettiler.. n içinde olmayınca kendimi â- deta gayritabii halde bi Mektubunun son satırlarını yeni- den ve tekrar okudum. Yavaş ya- vaş ne demek istediğini zihnimin içinde aydınlanıyor. Anlıyorum ki: — Ya beni seveceğini vâdet, ya: hut da kendimi öldüreceğiim! Demek istiyor. Fakat, bunda be- nim ne suçum var, Onun gönlünü kazanmak yolun- da en basit bi muş değilim ki, hayatmın ve aç kının seyrinden ben mev'ul ola - yım, Kendisini öldürmüş — bile olsa | bunun günahından bana ne?. Bu noktayı kafalmın içinde iyice mu- hakeme ediyor, ölçüyar, biçiyor, kendime mütcallik hiçbir maddi ve manevi azap ve tecxslir tarafı görmüyorum. Ka sıcak iündesile | bana: — Seni seviyorum., | Dediği vakitte bile ben ona dai- | “Bira Hatlarında da “ihtikâra kalkışmış | — Vazgeç bu sevdadan.. (Arkası var) NeDiyorlar? İKDAM B. Abidin Daver «Yugoslavya Mih- ver tarafına kaymıştır.> isimli bugün- Kü Başmakalesinde: «Bu kaymanın ne gbi yarilarla ye- | pıldiğini bülmiyoruz; yalnız temenni e- delim ki Yugoslavya gerek kel faati, gerekse — Yumanlı — dostlarımı iyiliği namına, Almaliyaya baş eğer- ken kendi toj a, translt Suretiy- le dahi Alman sokmayı kabul | etmemiş olsun.> demektedir. CUMHURİYET Bu sabahki «Cumburiyet> te Yunus Nadi <Pamuk İpliği> başlıklı makale- sinde, Yugoslayyanın, vaziyetini tahlil ki Üçüzlü Pakta İllha- 4 iştiraki etrafında ay- afından türlü şe- küllerle talep ve Yugoslavya tarafından mükabele olu- | P süretlerde ysa eden taai lerde Bolgradda — bi zihayet Yugalsavyar Mihver arzularına uyması neticesinde karar kılacağa benziyor, Mihver devletlerknce Yugoslavyanın | Üçüzlü Pakta iltihakından beklenebile- cek kolaylıklar netice itibariyle Yugüse dlavyanın aleyhine çıkacaklır. - Küçük ve kahraman Yunantetam arkcadan da- ha iyi vurmak için Yugaslavya içinden ilecek değil mi? uğradığı bugün mez müşkülâ- ti bertantf etmekle Yugoslavya sadece kendi kuyusunu kazmış olacaktır. —— | ide gana kükmetmek lâzım ki Balkanların en — karakterli 4i olarak pek sevdiğimiz imadi 1ş başında olan hükümeti bu nihal kararda tereddüde düşerek isi pamuk ipliğine bağlamayı tercih etmiştir.> VATAN B. Ahmet Emin Yalman «Tek ayak- Ja Mihvede giriş> islmli bugünkü Baş yazısında haberlerden öyle anlaşılıyor 'yo, yüknız tek ayağı ile Mihvere gizrmek iddissındadar. Köletik paktına İmzasıtı — bakacak, fakat top- raklarından transit şeklinde bile olsa ybancı geçirilmesine izin vermi- r. Bununla — beraber hatp mal- y mesine müsaade mini — Nazi niza- mina uyduracak, mihvere düşmanlık ifade eden hareketleri tasfiyeye uğrar iğcak, her sürelle meşhür yeni nizamın kölel K Bu haberler dağru ise bunlardan çı- kacak mâna şudur ki Yugoslavya mih- vere bal gibi teslim olmuştur.> demek- tedir. TAN B. Zekeriya Sertel <Yugoslavya Mih- vere giriyor> isimli bugünkü Başma- kalesinde *Yugaslavyanın — imihyere — ültühakı, Halkanların tamamen Alman nüfuzu bu siyaz! faaliyefle meşgul olduğu sı- ıpda, İngilizlerin de Yunanlatanda ve Şarki Akdenizde hazırlıklarını tamam- dazıya çalışlıklarına şüple yoktur. İne Hilizler, Yunan adalurına iyice yerleş- kıpşlerdir. Alman ordu Yuyolsavya- Tün Mihvere iltihakından sonra, taarru- za geçebilecek dereceye gelinciye ka- dar İngilizler de hazırlıklarını bitirmiş olacaklardıra demektedir. TASVİRİEFKÂR «Bütün ümitler Yugoslavyada> isim- li bugünkü Başmakalede: «Son gelen tolgratlarda, Yugoslavya- dan Üçler Misakına ancak kendi arazi- sinden axker geçmemek şartile girece- #i bildirilmektedir. Mazmafih şimdiye kadar alınan baberlerin hiç birinde kat'yet yoktur. Bu haberlerin bir kısmı da mahul (cığırtkanlık) müktezası o- larak kasden çıkarılan yalan rivayot. derden İbarettir. O cihetle Yuğoslavya işlaln nesil gekil alacağını anlamak İçin bir kaç gün daba — sabretmek lâ- zam geliyor.> denilmektedir. YENİ SABAH sAlmanya çok sör bir. vaziyetiş> flsmli bugünkü Başyazısında ezcümle göyle demektedir. «Balkanlara ve bu arada Türkiyeye tecavüz etmenin münss anlaşılır, Al- n değil, takat dayanabilmek ve bu sayede belki bir kurtuluş yölü bulmak için İngiltereyi Akdenizden çıkarmak ve teknli Avrupaya tam sürette h- Musgolini'yi kurtarnak için değil, kene disini surtarmak için? Bunun içindir ki Masta gitmek istiyor. Mira gitmek için de bizi giğnemek — mecburiyetini Böze ötiyor. Bu tş gör İmiş, bu iş kabil değil imiş. Bunu Almanya dü biliyor. Fakat ne yapsın? Elinde kuvvet vare ken, neticeden ümlt kestim. mayı şimdiden kabul ettim, diyemez ya! Son dakikaya kadar en ümilslzce Çarelere baş vuracak” ve ancak Baçar kalınca yere serilecektir. İşte İtalyan ve bu İlşantın Almun resmi ajansı tara- fından - dünyaya tebliğ - edilmerinden Büyükadada Nizam Caddesinde 38 numarada bakkal Pandeli bi « Yi 20 kuruş yerine 22 ve peyoiri ine 60 kuruşa satarken ya. kalanmış, Adliyeye verilmiştir Nevruz ötedenberi, ilk baha « rin başlangıcı addedilir, bay « ram yapılır. Nevruz, malümu | miş olsun günüdür. Eski an- çin çok nazik zamandır. Er « gir: müştür. Hamsin de soğuk gün. bir. Hıdırellez günü, kar yağdığını, eski İstanbul- nin başlıca unsurlarından birini teş “telâkki ediliyordu. Bonna- Musul «tf edilmiş olacaktı. daha uzaktır. Nihayet İskenderiye « Eski İsianbulda Nevruziye şekeri ve bayramı Cuma günü Nevruz girdi. ihsahınız, yeni gün demek- tir. Rivayete göre, nevruzda güneş burç değiştirir. Nevruz gündüzle gecenin müsavi ol- duğu gündür. Nevruz, cuma akşamı, saat 8 de girdi. Nevruzda havalar serindir; fakat, o kadar soğuk olmaz. Hakikaten, cuma günü hava ne kadar ılık ve güzeldi. Nevruz, ayni zamanda geç - anelere göre, kış mevsiminin en tehlikelisi olan ve adına erbain denen 40 gün artık geç- miştir. Bu 40 gün, hastalar i- lerdir. Nevruzun aritesinde Hamsin çıkar. Hamseynin çıkmasiyle, bir çok hastalar, ümide kapılmış lardır. Artık şiddetli soğuklar olmıyacaktır. Nevruzda, evlerde Bayram yapılır. Şekerlemeler yapılır. şeker yenir. Tatlı yenmesinin sebebi, baharı tatlı karşıla- maktır. Tath yenir, tatlı söye lenir, tatlı dinlenir. Vaktiyle, İstanbul şekerci- leri, Nevruz için hususi şeker« ler yaparlardı. Bir çok kimse- ler bu şekerlerden alırlar, mendillere bazlarlar Eve gö- Bu şekerlerin adına Nevruzi- ye denirdi. Şimdi, zannet. mem ki, böyle Nevruziyeler yapılsın. ğ Nevruz, Baharın başlangı- c addedilir, bütün eski tak- vimler böyle yazar. Fakat, Nevruzdan sonra, kar yağdı- ği çok vâkidir. Binaenaleyh, Baharın tamamen girmiş ol- lular pek âlâ hatırlarlar. Kâ. ğgıthane safaları, herkesin bur- İmişti Tnşallah, bu seneki Nevruz ve Bahar hayırlı girmiştir. R. SABİT Akdenizde İngiliz üsleri: İskenderiye Akdenizde İngiliz - emniyeti- 4 kil eden İskenderiye hava ve deniz % Üssü, bugünkü ehemmiyetini ta- —— blatın kendisine bahşettiği coğra- fi-vaziyete medyun değildir. İs. kenderiye bugünkü zaferini tam Manasile başlamış ve neticelenmiş — bir maça medyundur. Şöyle ki, İngilizler Şarki Akdenizde bir üs vücude getirmek için, Hayfa tle İskenderiye arasında hayli tered- düş etmişlerdi. Karmel ve Jan Da- ker dağları ile çevrilmiş olan Hayfa koyu, İskenderiyeden daha “Mmuvafık görünüyordu. Çünkü İs- kenderiye müdafaası güç bir imar petrolleri Hayfaya-aklığı için bu- Tada bir üsyapmak tehlikel gö- üştü. O zaman bütün tanrruz. lar bu istikamete daha ziyade tok- İskenderiye, Hayfaya — nazaran İtalyanların On iki ada üslerinden nin üs olarak kullanılmasına karas — verilince, timanı genişletmek mee- — buriyeti hasıl oldu. Birçok doklar, — kuvvetli hava dafi topları yerleşe — türildi. Muhtemel bir deniz altı — hücumuna karşı — geniş - tedafül — tecbirler alındı. Birçok taramalar — ypaularak limanın derinliği art - tırıldı. İskenderiye İlmanının bu süretle tanzimi ameliyesi iki bu. çuk müyon İngiliş İisesına mal oldu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: