8 Nisan 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

8 Nisan 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 —Sol- 'l'll.('ı AF ADİSELER FO S ARTİS? | Bir sinema ilânı gördüm. Şöyle diyordu: «Bu artist yüzde yüz sek- sapellidir.» Demek, yüzde yüz olmıyan seksapeller de var. Bu bakı- ma göre, yukarıda mevzuu bahsolan artist lük3 sınıfına lüm ya, lüks mağazalar yüz. de yüz kâr etmek hevesinde değiller mi?. Yüzde yüz seksapelli olan bu artist, artık, kimbilir, ne pahalı hint kumaşıdır. GÜZELLİĞİN ESRARI Bir Amerikalı âlimin iddi- asına göre, gıda maddeleri içindeki vitamin — insanları güzelleştirirmiş. Rivayete gö- re, dünyada en fazla vitamin- li gıda maddesi yiyen insan- lar Amerikalılar imiş.. Onun için de Amerikalılar, çok gü- zel olurlarmış.. O halde muhterem bayan- lar, suratlarına okkalarca bo- yayı neden sürüyorlar?. Her gün vitaminli maddeler ye- sinler.. İNKİŞAF TARAFI Bir gazetede, sinema sü- tunlarında şöyle bir serlâvha vardı: «İtalyada sinemacılık inki- t sdiyor Hü adkakdaşı «— Oh, oh... dedi, bari, o sahada geri kalmasınlar.. sinemacılğın inkişaf — etmesi garip değil mi?. Bir iş mev- zuunda inkişaf demek, her- kesin ayni şeyle meşgul ol- ması demek değil midir?, GÖKSU DERESİNDE / ziçine — gitmiş.. — Müstakbel ma göre, Göksu De« resi önü temizlenecek ve bu- râya, Şarkkâri bir kır kahve. #i yaptırılacakmış.. Ne güzel.. Hasırları yere serip, bir nargile tokurdat- sak.. Sonra da, hep bir ağız- 'dın şu meşhur şarkıyı söyle- Gidelln Göksuya bir ülemi âb eyliye- lim AHMET RAUF Deri ve yapağı Hatı yükseliyor Koyun, kuzu derilerile yapağı Kiatları yükselmektedir. Bunu gö- zen Anadoludakitüccar ve müs- tahsiller de şehrimize fazla mal göndermeğe başlamışlardır. İhra- Cat ta son günlerde fazlalaşmak - tadır. Edebi Roman:23 — B NİSAN i8da Ât yarışı hazırlığı Veliefendisahası tan- zim edilip koşu haf- | taları çoğaltılıyor Belediye, bu yaz Bakırkö; de Vellefendi çayırında yapıla - cak at yarışlarının daha munta- zam ve güzel olması için Velie - fendi çayırında bazı tedbirler a- mağa karar vermiştir. Yarışların daha zengin ve ge- çen yıldakilerden iki hafta fazla yapılması için bütçeye konulam 3000 liradan başka yarış yerleri - nin ıslahı ve tanzimi için de ayrı ımım ayrılmıştır. Halkın ya - eyredeceği yerler düzel - filecek, bilet gişeleri yapılacak ve tribünler tamir edilecektir. KÜÇÜR HABERLER !ll;l YET ve BELEDİ Yğ * Yeni ihdas edilen aylık tram- vay karneleri rağbet görmemiş topu fopu 200 karne satılmıştır. Meccan! pasolarla iltibasa da ma- hal açan bu karnelerin rağbet - sizliği devam ederse gelecek ay kaldırılacaktır. * Darülacecedeki çocuk yuva- | sında ancak 100 yatak olduğu hal- de buraya kabul edilen çocuk - ların sayısı bazan 160 1 bulmak - tadır. Halen de 138 çocuk vardır. Bunlardan bazılarının anne ve babları bulunduğu — anlaşılarak bu kabil çocukların çıkarılarak anasız ve babasız çocukların ya- tırılması kararlaşmıştır. | * Simitçi, börekçi, tatlıcı ve bakkallara verilecek un miktarı, dün Mürakabe Komisyonu tara - fından tesbit edilmiştir. Toprak Mahsulleri Ofisi her gün 28 yarı toptancıya 200 juval un verecek- tir. Bu mutavassıtlar Ofisten a- lacakları unları yüzde 3 kârla tev- zi edeceklerdir. Unların 50 çuvalı, bakkallara verilecektit. * Vali ve Belediye Relsi De. Dütfi Kırdar dün Beykoza gide- rek yeniden yapılacak ve tamir edilecek yollar üzerinde tetkik - lerde bulunmuştur. TİCARET ve SANAYİ: * Altın fiaları yükselmeke de- vam eetmektedir. Dün bir Reşadi- ye altın: 2540 ve külçe altının gra- Mi 338 kuruşa kadar çıkmıştır. * Şehrimizde tetkikler yapan İktısat Vekili Hüsmü Çakır Alpul- luya giderek şeker fabrikasında tetkiklerde bulunmuşlur. * İkısat Vekâleti istihsal mas- raflarnı korumak maksadile ma- den kömürü fiatlarına yüzde yir- mi beş zam yapımıştır., kok kö - mürünün beher tonuna iki lira zam yapılacaktır. 'ÜTEFERRİK: *& Tıb Fakültesi talebeleri ho- calarile birlikte 13 nisanda Bü - yükadaya bir gezinti tertip et - mişlerdir. Sabahleyin hususi va- purla Adaya gidilecek, Plâjotelde öğle yemeği yenecek, eğlenilecek ve akşam dönüşte — Boğaziçinde mehtapta bir cevelân yapılacak- tır. * Bir hafta evvel Karagümrük Harp başlamadan evvel, öyle milletler vardı ki, azamet ve sat- vetleri âfakı tutuyordu. Bir Çekos- lovakya hatırlıyorum. Koskoca sa- nayil vardı. Dünyanın dört bir ta- rTafına silâh yapıp satıyor, fabrika- ları durmadan çalışıyor, hudutla- rında kertenkele misali tanklar sıralıyor, harıl harıl tayyareler u- çuruyor, yepyeni, gıcır gıcır top namlularını, yedi kat semaya doğ- ru yükseltiyordu. Bu memleket, bu silâhları yal- D, tecrübe poligonlarında kul- Jandı. Ne zaman ki, istiklâl — ve hürriyetine göz koyanlar: «— Teslim ol!, dediler. Bu silâhlar bir mantar tabancası kadar dahi kıymet ifade etmedi. Çek ordusu dağıldı, terhis elde. Hudut kapıları, gamalı haçlı üni- formalılara açıldı. Çek üniforması, istilâ ordusu subaylarının danset- tiği salonlarda tahta bezi maka- mına kullanıldı. Diğer taraftan, şu küçücük, fa- kat, asil, kahraman ve erkek Elen milletine bakın!, İman delu güğüs- ler yarım yıla yakın zamandır devlerle çarpışıyor. Atina, harpten evvel, Çek sana- yüni belki kıskanıyordu. Tıpkı Çeklerin, Yunan erkekli- Hini şimdi kıskandıkları gibi... REŞAT FEYZİ Yeni ağır ceza reisimiz geldi mahkemesi reh liğinde bulunmuş, '€en sön zamanlarda da Malatya A- #irceza mahkemesi riyasetini mu- vaffakiyetle idare etmiş kıymetli bir adliyecimizdir. Yeni Ağırceza reisimize yeni vazifesinde de muvaffakiyetler di- leriz. polis merkezinin nezarethanesinin kapısını kırarak kaçmıya teşeb- büs eden Arap Ziya adındaki bir sabıkalı dün Birinci Asliye Ceza mahkemesinde yedi gün hapse ve 7 lira para cezasına çarptırıl - mıştır. w 17 nisandan itibaren tatbik edllecek olan iş yerlerine ait tali- matname mucibince 100 den fazla müstahdem çalışlıran bu kabil yerlerde birer dispanser tesis ve diğer bazı ihzaratta — bulunmak mecburiyeti vazedilmiştir. Bele - diye Sıhhat Müdürlüğü alâkadar- lara bir tamim göndererek tali - matnamenin gösterdiği hususatın hazırlanmasını istemiştir, | siyon odaları gibi tapon eşya ile KOLKOLA Müellifi: Nizamettin NAZİF — Vaz geçiniz... - dedi - buraya | gremeyiz. — Niçin? — Cavidanın — tarif ettiği yer, her halde burası değildir. İ — Burası canım... Levhasını da | okudum. Ve gencin kulağına du- daklarını dayayarak fısıldadı: — Semih onu haftada bir iki gün buraya getirir. Hatta geceyi de burada geçirirler, Naci, cevap vermedi, — arabayı | gürdü. Kız bu hale bir mana vere- l Memişti. Fakat susmayı tercih etti. | Ağır ağır yağan karla sessizliği | Bir parça daha artmış olan 'hmh.[ yadan yavaş yavaş geçtiler. Tarab- ya iskelesinde titreşerek, bir oto- büs veya bir vapur bekliyen bir | Baç yolcu vardı. İtalyan sefir - lerinin yazlık ikametgâhı olan Bü- yük bina ile kırmızı boyalı Fran. sız sefareti arasındaki evlerden bi- rı önünde Naci arabayı durdurdu. Fırıldaksız bir soba borusunun bol düman savurduğu bir pencerenin camına yapıştırılmış dört köşe bie kâğıtta şu ibare okunuyordu: «Kiralık mobilyeli ev> Kapı, Naci daha zile el uzatırken açılıvermişti. Saçlarını sık tara - muş, omUZUNA bir örme atiı atmış yaşlı bir Rum Hadını güler yüzle kendilerini karşıladı. — Bütün evi mi kiralıyorsunuz madara? — Evet efendim ben bir odasın- da oturuyorum. — Kaç oda var? — Altı. Buyurun gezin. Ev, güzeldi. Odalar, kiralık pan- döşenmiş değildi. Burası, rahatını, | zevkini bilen bir kibar adamın evi- | ne benziyordu. Şömineli, büyük maroken koltuklar, bol kitaplı bir de kütüphanesi vardı. — Kimin burası madam ? — Oğlumundu. — Nerede şimdi? — Bir başkasile oturuyor. İh- tiyar ana istenmez. — Kaça kiralıyorsunuz ? — Şimdi kıştır. Müşteri bulun- maz. No verirseniz kabul, — Ayda elli lira işine gelir mi? — Alay mı ediyorsunuz? Eli Hifa yazın bile vermezler. Naci fazla konuşmağa — lüzum görmedi. Cücdanından altı tane ellilik banknot çıkardı, masa üs- tüne attı; ve sevinçle paraları alan kadına: — Bir de hizmetçi bulunuz ma- dam... - dedi - bir saate kadar ©- dalar ısınmalıdır. Bir çey hazırla- tırsınız değil mi? Kadın © kadar sevinmişti ki Rum dilinin kulağa en tatlı gelen <ef- Kadın çorapları için nizamname Çorapların sağlamlığını temin edecek nizamname bugünden itibaren tatbik ediliyor Kadın çoraplarında sağlamlığı temin için yeni yapılan nizamna- meni ntatbikine bugünden itiba- ren geçilmiştir. Şehrimizde bu - lunan 14 çorap fabrikası, bu sa- bahlan itibaren yeni nizamna - menin tatbikine bugünden itiba - yapmaktadırlar, Yeni nizamname yalnız, ipekli kadın çoraplarını is- tihdaf etmektedir ve yeni nizam- name ile ipekli kadın çorapları üç tipe ayrılmaktadır. Bu tip - ler, salon, — ince ve gündelik ile anılacaktır. Şimdiye kadar ise 90 tip ipekli kadın çorabı dokunul - duğu söylenmektedir. Diğer taraftan fabrikatörler, ye- ni nizamnamede tahdit edlien bazı denye adedi ile ipekli kadın ço- Sıtma mücadelesin- de iş birliği temini Dahiliye Vekâleti alâkadarlara | bir tamir yaparak, köylerde sizma | mücadelesi işinin birinci plâna a- hınarak, Belediye ile köy idarele- rinin ve sağlık teşkilâtının iş birs Hiği yapmasını ve nafıa memur- larının teknik çalışmalarından da bu yolda istifade edilmesini bil - dirmiştir. Bu yıl sıtmanın önüne Küçük San'atler Mü- |dürü şehrimize geldi geçilmesine diğer senelerden daha fazla bir ehemmiyetle çalışıla - caktır. e | pte yeni bir park Eyüpte Tabakhane mevkiinde | bir park yapılması kararlaşmış - | tır. Belediye bu sahadaki binaları ttimlâk edecektir. Parkta bir ha- vuz da inşa olunacaktır. Yakında istimlük isin> başlanacaktır. L YAY —— ADLİYE ve POLİS F— Sinema merakı sızlık yapan bir gencin itirafı! Fotograf makinesi ve bir top kumaş çalan | bu hırsız genç 5 ay 25 gün hapis yatacak Dün Sultanahmet Birinci Sulh | Ceza mahkemesinde sinema ipti- Tâsa yüzünden hırsız olan bir gen- cin muhakemesi yapılmıştır. Suç- hu Sirkecide Şemsettin isminde bi- rinin dükkânında çalışan Kemal adında biridir ve Kemalin suçu; çalışlığı dükkândan 200 lira kıy- metinde bir fotoğrag makinesi 300 liralık bir top kumaş çalması- l dir. Kemal dün mahkemede şunları söylemiştir: e— Evet çaldım. Başka türlü ya- pamazdım. Çünkü sinema merakı bende âdeta bir illet, bir hastalık olmuştu. Bütün yıldızları o kadar iyi tanıyordum ki hangi bir filim- lerini görmiyecek olursam gözü- me uyku grmiyor, hasta öluyor, bir yerlere sığamıyordum. Halbu- ki aldığım para kâfi gelmiyordu. | dr | se benden süphelenmedi. Bundan rabi yapmağa, iplik ve iğne nok- sanından dolayı imkân görmemiş- lerdir. üzere birkaç defa Ankaraya git- mişlerdir. Son olarak çorapçılar, heyeti umumiye halinde Anka - raya gitmişlerdir. İktisat Vekâ - leti, çorapçıların arzularını din - lemiş, fakat nizamnamenin tehiri etrafındaki tekliflerini kabul et- memiştir. Buna nazaran nizam - name de 8 nisan 1941 sabahındat (bu sabah) itibaren mer'iyet mev- kline girmektedir. 14 kişilik ço - rapçılar umumi heyeti, şehrimi- | ze avdet etmiştir. Amerikadan gelen yeni ziraat âletleri Amerikadan memleketimize ge- len ziraat ületleri Ziraat Vekâ - Tetinin emrile muhtelif mıntaka- lara parti parti gönderilmektedir . 22 pulluk ile 15 aşı çakısı ve bu- dama makası da Adanaya gön - derilmiştir. Bunlar köylülere ve- rilecektir. İktısat Vekâleti Küçük San'at- ler Müdürü Hıfzı Oğuz Trakya köylerindeki dokuma işleri üze- rinde yaptığı tetkikleri bitirmiş ve şehrimize dönmüştür. Bugün- lerde Ankaraya gidecektir. Hıfzı | Oğuz köylere tevzi edilecek do - | kuma tezgâhları hakkında alâ - kadarlara bazı direktifler vermiş- | yüzünden hır- Gündeliğim yetişmiyordu. Ben de ilkönce bir fotoğraf makinesi çal- dım ve onu sattım. Bu para ile her gün sinema, sinema dölaştım. Ya- nımda bir film sevdalısi arkada- şam daha vardı. Onunla görmedik film bırakmıyorduk. Deren para tükendi ve bu zamana kadar kim- cesaret aldım, bu sefer de kumaş | topunu kaldırdım. 300 liraya da omu sattık. Fakat sinemaya gitmi- iye vakit kalmadan yakalandım. Ne yapayım elimde değil. Sinema iptilâsı beni hırsız da etti işte. SİNEMASIZ YERDE TEDAVİ Hâkim Reşit bu itiraf üzerine: — Öyle ise dedi. Sinemasız bir yere gönderelm de seni orada te- davi olursun.» demiş ve hakkında S ay 25 gün mahkümiyet kararı ve- Yeni yurd binaları Parti, yeni ders yılı için Beyazıtta talebe yurtları açacak Belediye ve Evkaf İdaresi, Ta- lebe Yurdu. haline getirilmeğe elverişli medreselerin tadili ve ta- miri işinde is birliği yanmağa ka- Tar vermişlerdir. Bütün medre - seler üzerinde bu hususta tet - kiklere başlanmıştır. Bu yaz Ta- iebe Yurdu olmağa elverişli bü- tün medreseler tadil ve tamir e- dilmiş olacak ve gelecek ders yılı bütün yüksek tahsil gençliği hu- ıııi pansiyonlardan kurtulacak- Bckdıv: bu iş için yeni sene bütçesinde münakale yavacaktır. Ayrıca Beyazıt ve Şehzadebaşı, Fatih, Kumkapı, Cağaloğlu, Nuru- osmaniye civarında «Talebe yur- du» haline getirilebilecek olan bü- yük konak ve binalar da gezil - mektedir. Bu meyanda Cağaloğ- lunda meşhur ve eski «İçtihat yurdu» da Talebe Yurdu. olarak seçilmiş! — Kadın çopçüler Belediye yeni kadın, erkek te- mizlik ameleleri almafa başla - mıştır. Bunlara 5 ser lira fazla cani yer de gösterilecektir. Diğer taraftan istifa eden te « mizlik — ameleleri ile cezalıların tekrar işe alınmamaları karar - laştırılmıştır. Kadın - çöpçüler - den daha fazla istifade temin o- lunduğundan tercihan kadınlar almmacaktır. Şehre konacak yeni hoparlörler Belediye, şehrin muhtelif yer- lerine ve bilhassa — meydanlara hoparlör tesisatı yapmağa karar vermiştir. Millt Bayram veya ta- til günlerinde buralarda radyo - dan naklen veyahut plâk ile halka neşriyat yapılacaktır. Bu tesisat esaslı ve dalmi şekilde yapılacak- tir. Yakında işe — başlanacaktır. Topkapı, Edirnekapı ve Mevlâne- kapıya da birer hoparlör konu - lacaktır. Yeni spor sahası Bekediye, Evüpte Dökmeciler mevkindeki bostanları istimlâk ederek burada bir spor — sahası yapmağa karar vermiştir. MI se- nesi bütçesindeki tahsisatla bu iş yapılacakt Bir Eti heykeli Sıvasta Kayadibi nahiyesinde Dövlekkaya mevkiinde topraktan eski küçük bir heykel bulunmuş, Müzeler İdaresine gönderilmiştir. Bir Eti beykeli olduğu anlaşılan bu eser üzerinde tetkikler yapıl- maktadır. ——— Orman V. Müdürü Bir müddettenberi şehrimizde bulunan Orman Umum Müdürü Fahri tetkiklerini bitirmiş ve İz- mire gitmiştir. İzmir ve civarı or- manlarında tetkiklerde buluna - rak Ankaraya dönccektir, haristo> ları ve «oristi> leri şu an- da bu yaşlı Tarabya kadınının ağ- zından çıkıyordu denilebilir. 'Tekrar etomobile bindikleri za- man Perihan: Güzel bir eviniz oldu... Diyecek oldu. Naci görlerini genç kızın gözlerine daldırarak mi- Tıldandı: — Nihayet bir evimiz oldu! Evet nihayet bir. evleri olmuş- | tu. Böyle bir eve, başlarını sokup | dedikodu tehlikesinden uzak bu- | lunabilecekleri bir yere ne derece muhtaç olduklarını Sarıyere ka- kadar gittikten sonra tekrar bu- raya döndükleri, çu eve girip, üst kattaki kütüphanenin koltukla - Tına gömülüp ellerini şömineye doğru uzattıkları zaman anladı - lar, — Ooocoh! Ne rahatım! Diye mırıldandı Perihan . — Oocoooh ne rahatız! Diye tekrarladı delikanlı. | Oh, ne rahattılar. Bir müddet | konuşmadan durdular, Kendi ken-| dilerini dinlediler ve birbirlerine | —— | çok arabalar geçer. Büyük otele baktılar. Kapı önünde duran koskoca a- Taba ihtiyar ev sahibi üzerinde verilen paralardan daha yüksek bir tesir yapmıştı. Bunu büyük bir çay tepsisini getiren hizmetçi kı- za yardım ederken söylediği şu sözlerden anladılar: — Evimin önünden hergün dir gelen şık mösyölerde birçok güzel arabalar görmüşümdür. Fakat si- zin otomobilin bir eşini İstanbul- da kimse gösteremez, Oh, efen - dim, siz pek lüks bir mösyösünüz. Lüks mösyö... Bu tabir, periha- 'nan yüzündeki durgunluğu gider- di. Yaşlı kadın ve hizmetçi odadan çıkmca gülümsiyerek doğruldu ve doldurduğu bir fincanı delikan - Ganberi beynimi beyhude yor - dum. Seni olduğun gibi tasvir edecek bir söz, bir tabir, bir ifade, aradım. Yani sana bir Hikab tak- mak istedim. Bulamadım, Halbuiri kadın hiç düşünmedem en iyi te- biri buldu. Lüksş mösyö... Pek Hüks mösyö.. — Fakat ben, bilâkis, sadeliği | severim. Ve asla lükse dalmak ni- | yetinde değili — Bu ıırmmınıbvdufleık larından korkarım. İstesen de is- temesen de bu olacak. Monde'un içinde parlamâk istidadı sende faz- lasile var. — Bunu nereden kestiriyorsun? Sanıyorum ki bana haklı olamı- yacağım derecede ehemmiyet ve- riyorsun. — BServetin, zekân, gençliğin, her şeyin bunu gösteriyor. Paran var, hasis değilsin. Gençliğin var, çirkin değilsin. Hatta güzel ve ca- zibelisin... Şu atletik endamın, her arzunu bir anda teikin edebi- len gözlerin, erkekliğinin kudre- tini en ufak bir şüpheye imkân ver- miyecek bir tarzda göze vuran şu gür saçların, şu burun deliklerin... Hayır hayır, senin karşısında kalbi titremiyecek kadın olamaz, Seni iştemiyecek — kadın bulunamaz. (Arkası var) Lemir gil L Yuçosla! l vi Yazanı Akmat Şökdğlll içtil lav istiklâlinin ALI E raftar olan Simoviç hüki z devleti idama mahkim c Berlalak yeribn ve Şall T çe sözcüye atfedilen ö Almanya artık bir Yı heit stahakkümüe altında inliy a bt vat, Slovem, Macar, de iskpı Rumeu ekalliyetlerimi hbeci BÜ içine alan bir memleketin Öluüları h mevzuu olduğunu ileri sürtük bem & dir. Ayni söscü, Yuzodlav Arlıkk sinim Çekoslovak meselesi dır. ledileceğini irmiştir, avya Mihverin Yugeslavya bugün tatbik etmeğe çalıştığı tekı İslüvle manyaya Avrupa kıt'ası zözen hâkimiyet temin eden bir pöfli a yızma tâbiyesidir. Almanyanın küt leri silâhları vardır. Fakat n gayr ha şüp! Avrupa kıt'ası üzerindeki hÖi ., ç. yetini silâhlarından ziyade Mi v büyük Avrupa devletlerinin n e" yelerindeki zâftan istifade tÜğ 1 bilmesine borçludur. Garbl bir ker, rupa devletlerini istilâ ü eli Almanya, idecloji mücadel b den istifade etmiştir. Sov, beia akustos paktını YERCINİ M sin dar sol cenah zümreler A B zun aleyhinde idiler. Fakat ffi ö yetlerle imzaladığı pakttan - dolayıcile, komünistlerin de Sinâ Orta ve şarki Avrupa demişti ki: — Filhakika Transilvanyayı zandık, Fakat bari istiklâli kazansak. Bu söz Macar iHimüm tihar ettiği bugünde daha bir mana ifade etmektedir. Macaristan parçalanan Çel vakyanın ve Remanyamın tı larını ilhak ederek genişlemiş nuyor. Fakat memleket heyeti ' mumiyesile Alman müfuzu girmiştir. Mihverin Yugoslavya hakkı düşündüğü teknik de aynidir. goslavyanın ekalliyetlerini ve haşsa Hıryat unsurunu ay ıhlıhîloiııl. halinde Yugeslav istiklâlinin runmasına karar — vermi; Doktor Maçekin kabineye gi: ğe muvafakat etmesi, mihver Tamasisine karşı indirilmiş ağır darbedir. Diğer taraftan Macar mill Htey ge de aĞ T tce ( A İ Yugoslavyaya karşı hareket iÇİ mihver tarafından vuku bulan vete müthiş bir facia ile cevap miş oluyor. Macaristanın da garistanın da Yugoslavya ile i! zalanmış ebedi dostluk misaklı yardır. Bu milletler, mihver riki altında komşularına karşı rümek istemiyorlar. Bundan ka her ikisi de komşuları zararı! elde ettikleri birkaç karış top! karşılığı olarak neler verdikleri pek iyi biliyorlar. Fakat her iki de bugün Almanyanın askeri gali altında bulunmaktadır ve B ı ı ı kaç karış toprak bedeli olarak l i, kendi mihver politikasının birer âl | vaziyetine düşürmüştür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: