17 Mayıs 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3

17 Mayıs 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ZM İ 1 kazanmak Corcun yıldızı parlak ol- i , şüpkesiz geçen harp Ti 7 Belki de hep o parlak- | ma Cürhyarak bugünkü hükü- | larmı tenkit etmekte ken iyel görüyor. Geçen h üi zamanı — Loid Core aT '—-ı idi. Bu itibarla en M HiT işin başında ba'vnuyor Ç ” Harp zamanında — para a MN Kiçner Harbiye Nazırı 0- z ÇEKİ orduyu vücude gelir a en Leki Ci işleri aktı. Fakat onun asıl ü ordu için Tâzma ge içir a ölde. Müksünet ye”| nesi birçok tenkitler kabine düç bükümet mühimmat nazırlığı , SÜ Hti Mühimmat arttıkça Ç 8 çehresi deçi aniştir. bugün hatırlatan key- ede şimdiki kabine- e £ vakit karşılaştığı ter- Şu yetiştirilememiş. amış.. gibi tenkitler ı olagelmiştir. Geçen Ha ve Ssirenla eksikliği | " bahsoluyor, — şikâyetlere ti harbin başııda da lay- bamı ne kadar mevzau * K, dU malümdur. Fakat e harpten vazgeçildi, ne de | 4" netiçe alınamadıkça mü- kalınacak. Bu mü- İngiliz askeri mubarrir- h Huıııny diğer bir nok- Ku Lord Kiçner belki en e bir #rduyu vücüude getire- gçalışıyordu. — Fakat ibir orduyu hakikaten mü- ilir AŞ ve gittiği yerlerde mu- | " hale getir- | Bu da vesait ile, si- hyıçaktı. Hep zaman işi., Va hç TEneksizin çalıştıkça za- ııııu hazırlar. İşte Lerd Leid Corcun o zaman- bu hedefe varmak için- harbin müşkülâtı bugün e gibi dinlenir, o- İmgiltere için — bu yek d ı—ıılı çalışarak ye- " "lıı.ı. bu sefer de türlü birer birer yenileceği a .Ueıkyır. Harp gibi çe- Kille ıışıııl olunurken İn- inde şu veya bu ihti- iı elabilir. Pakat geçen A çi Misallere bakarak bunu ün, hem tabii görmek ç , Geçen harpte İn- İbesinin ikiye ayrıldığı y Bir kısım aza Avrupa yi Mutlaka Avrupada ve , Şhesinde bitirileceğini söy- dN Üter bir kısım da: Mağir, diyorlardı, bu kâfi de- ka yakın şarkta — bir e gelirmekle harbin a almağa doğra - büyük | atılacaktır, İngiltere- kazanmak — yolundaki bir kısmı da şarkta gös- Ükrin de ayrı ayrı tarat- '*i ve bunlar fikirlerin- K ediyorlardı. O zaman 4git nazırı Loid Corcun al- yaziyet şayanı dikkat- N gAUA ikisi ortasını bulmak KT Garptan şarka en a- S ROMAN: 3 ü » fakat tipik görünüşü aat sarkık uzün — saçlı, anlı, çirkin, asık su- ; iri çeneli, gözlüklü bir I şeylerin okumması Niğ'llinen şeyler bir daha k Katil Değilim 'wıu—..; biltikten son- .!_ı bir hareketle kür- öde kolumr kımıldattı | hi işnrek parmağır bzç p İikerek: K .:.-:a diyorlar. Ş elt hâkim cümlesimi bi. dür ayağa kalktı. Sesi verdi., Kesik cümle- * yok: İngiltere mühimmatmı, silâh- | ! | birden memnun etmek kabil de- | gibiz henüs yaztaritesi değil; ir Cinayet Davası ü Yazan : ETEM İZZET BENİCE (o bir sesler Loid Corc eskiden ka- zandığı muvaffakıyetleri düşünerek — bugünküleri tenkit ediyorsa da.. | şağı 1,008,000 kişilik bir ordu sev- | ketmek lâzım. Laid Cerc şarkta harekâta ge- çilmesi fikrinde bulunmakla be- raber öyle büyük bir ordunun nak Ki işi dile kulaydı. Çünkü Alman tahtelhahirleri her tarafa sokula- rak İngilzlerin, Fransızların de- alâtmı sekteye uğratı- Londra kabinesinde bunlar mü nakaşa edilirken Alman tarafının boş durmadığını söylemeğe Küzüm İarinı artürrken Almanya da bu- â garp cephesinde Alman- harm şiddelli bir tanrrazla hee- şeyi altüst etmeleri ihtimalleri de düşünülüyordu. Bütün bunlara karşı İngilterede meeburi asker- Hüi kabul etmedikçe müşkülâtın yenilemiyeceğini zihnine koyan Loid Core artık bu fikre taraftar bulmağa çalışıyordu. Yine söyle- meğe liüzum yok ki Loid Core bir çok temkitlere göğüs germek mec- buriyetinde kalmıştır. Her tarafı i. Lâkin bir zaman geldi ki et İngiliz kuvvetleri garp cephesinde de, şark cephelernde de tutunmuş, türlü müşkülâta rağımen bir gün İngiltere ile mült- tefikleri harhi kazanmışlardır. Ya- kın bir tarihin böyiye misalleri var. HALK—, * ÜTUNU İş arayan genç bir kız Lise' tahsilini bitirmiş genç bir kiz, TesMi Ve hususl müeaseselerde, yazıe Hanelerde iş aramaktadır. İş sahiplerir nin Son Telgraf Halk sütunu vaşıta- giyle <Nebahet ömine — müracaatları rica olunur,. İş Arıyor Örtamektepten bu yel mezlin ölmak- ta bulunan çalışkan, himayeyo muh- taç bir genç kanmatkâr bir ücrefle kandisine her türlü iş aramaktadır. Talip olanların Tötfon Sofularda Hat- tat Hilmi sokalında 12 numarada Şa- bana bir mektapla müradsutları — Ti- €a olunur, İki fakir genç kıx İş arıyor Orta mektebin 8 inci szıfına kadar okumuş, yazılatı — dügün, fakat cüki hartleri ve daktile bilmiyea 16 gar ya- gında iki genç kız hem fukir aileleri- ain kıt geçimlerine yardım etmek ve heti de istikballerini neeaileriyle ha- aurlumak üzere mütevazi birer ücretle ig aramaktadırlar. Şimdiye kadar hiç bir — voritede- çalışmamış, fakat çok müztar bir vaziyedle bulunan bu genç kizları mücsseselerinş altıak Sunetiyle rimaye etmek Güyen Hllcenap iş sa- hiple: «Neziher ve *Behire (: Tacast ctimeleri ddex olunuz. Muhtaç bir genç kanmatkâr bir ücretle iş arıyor Tüse 11 inci snıla kadar okumuş 14 yaşında, çatışkan, mütait taşralı bir genç kanaatkar Dir. Ücretle bir iş acamaktadır. Kendisine İş ver- mek süretiyle bulunduğu ralekül vu- ziyetlön - Kurtulmasına yardın ödecek olan iş sahiplerinin tütfen Son Tel- grat Halk sütununda Bedilye bir mektupla müracaat eylemeleri rkca o« lumur, lerle devam etti: meye süylediği bı şekil takrirlere alışkan bir duruşla sorularını sor- — İlk tahkikat, son tahkikat, hepsi cinayeti sizin yaptığınızı gös- teriyor. Sert bakışlı suçlu, keskin — bir | hareketle kafasımı salladı ve tok — — Tahkikat yenlıs., Dedi, cümlesini tamamladı: için ben Şükriyeyi öldüre- eektim?, Bunda hiç bir rolüm ve menfaatim olumarlı —Kuu kıgı-ııı sİz değil nlnılı? Şirketi Hayriyeden ikinci rica Bundan bir kaç gün evvel | bu sütunlarda Köprünün Üs- | küdar iskelesinden akşamları | 19,45 te kalkan Şirketi Hay- | rıyı- vaparunun güvertesinin açık bulunduğunu kaydetmiş ve bu açık güvertenin der- hal kapatılmasını istemiştik, Havalar Malüm. Bahar değil, âdet kış havası, Fakat, her nedense, Şirkeli qunye k | daresi, bizim bu neşriyatımı za hiç aldırış etmemiş, açık güverteli vapuru işletmekte devam edegelmiştir. Halk şikâyetçi.. O kadar ki Şirketi Hayriye İşletmesi- ne epeyce dualar okunuyor. Bu saatte kalkan posta kala- balıktır. Yukarıda oturanlar üşüyor, hasla oluyor. Herke- sin sıhhati ile oynıyan idare, düzumsuz bir - işgüzarlıkla, vapurun güvertesini açıver- miştir. Halbuki, bu idare, ge- çen sefer de kaydeitiğimiz ilkbahar tarifesini dahi tat- bika başlamamıştır. Umuyoruz ki, idare, gü- vertesini açtığı vapurları tek- rar ka, insafını göste- rir, Halkın bu şikâyet ve ar- zusunun makul olduğunu hka- bul etmek gibi bir anlayış zihniyeti ve olganluk göste- BÜRHAN CEVAT M. Kemal Öke or- dudan ayrıldı Gülhane askeri tatbikat mek - tobt hastanesi 1 inej hariciye kli. niği profesörü Albay Doklor, ©- peratör M, Kemal Öke tahdidi sin dolayısile dünden itibaren ordu - dan ayrılmıştır. Ba münasebetle dün akşam saat 17 de Gülhane has. tanesine bir veda töreni yapılıtlış- tır. 'Törende Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdarla Merkez ve Kulordu Komutanları, Üniversite Rektörü; poofesörler, duktorlar ve Tıb ta- lebeleri hazır bulunmuştur. Toplantıda değerli operatörmüz soh dersini vermiş ve müleakiben yakın arkadaşları tarafından ken. disinin mesleki husüasiyetleri hak- kında konuşmalar yapılmıştır. | VDİYOR' Kİ LUMBAGO Bu hastalık, — Tomatizmanın 3- razından seyelir. Belde sanci şök linde gelir. Beli âdeta iki büklüm eder. Bunun jlüci kâfurlu mapaj- dir. Fakat bu masaj ançak devam Mlrildiği takdirde, Lambago dü- zelir. Hastalık böbreklecin de bir | | ihları sddedilmelidir. Bu sancıyı düyanlar, döktora mürsemat et mekliç beraber, — idrarlarımı tahlil ettirmelidirler. Lumtago'dan ktır tukrak çarelerini muhakkak tat- bik etmelidir. —Yoksa — sonunda Lambago, tam arteltizme çevrile — Evet, beni lünce miras yemiyecek mi? — Yiyecekti | — İşte, e mirası daha önceden | yemek için siz Şükriyeyi öldür. | müşsünüz. Suçlu, yine dudaklarını -büke , büke ve solgun yanaklarından bir | acı gülüş dağıta dağıla bu karar- name hükmünü reddetti; datır. Renim için en başta miras.. | ve onu yemek diye bir menfaatim yok. Senra ben paraya hiç değer î veren bir yaradılış değilim. Ben, | parayı günümü geçirmeğe yarar bir vasıta diye tanırım. — Ne ka- dar olursa günüm o kudar geniş- I lik veya darlık içerisinde geçer, Fakal, bu genişliğin tersi de o- lvnca, darlığın rukumla, kafamla, erimle hiç) yoktur. ıliııı yan kendi düşünüş geniçliği için- kazan.. MAHKEMELERDE: (ç Ben onun burnundan Şfitil fitil getiririm “A beyim, senin emret(isin yer- Ce ölür, dilediğin yerde kalırım ,, j __—ı:vaıan: HÜSEYİN ıuç:-r..::l—: — Utanmaz, arlanmaz., Dün « yağa, bunun kadar vicdansız adam görmedim. — Neye? Ne oldu Mustafa ağa? — Ne ölacak? Bu, bizim apar - | tımanın Sahibi... Daha onun gibi kaç tane apartımnanı var. Ayda bin, bin beş yüz Hira su içinde kazatır. *Bu kadar parası var da utanmadı.” Arlanrısdı.. — Ne yaptı yahu, Mustafa ağa? — Daha ne yapacak? Dapa ne yapsın?.. — İyi amma, söylemiyorsun ki.. Ne oldu? — Sekiz senedir, aparlımanında kapıcıyım. İyi kötü, az çok, üç beş kuruş kuzandım. Yemedim, içme- dim, biriktirdim.. Biriktirdikçe de üçer beşer, saklasın diye verdim. Keşke vermez olaydım. — Ne oldu? Inkâr mı etti? — İnkâr etti ya! — Yok canım!, Nasıl inkâr eder? | — Etti işte yahu... Nasıl inkâr ederi var mı? Bal gibi etti.. Para. ların üzerine yatlı, —E, peki, neye senet sepet al- madın? — Canım koskoca âdam.. Mil - yon sahibi.. Üç baş kuruşu inkâr edeceği kimin aklına gelir.. Sonra, böyle şey için, senet sepet iste . nir mi? — Vermeseydin yahu.. Sekiz se- nedir yanında çalıştığın adamın huyunu, suyunu öğrenemedin mi? — Ne ileyim?, belli olmuyor ki., Hayvanın alacası dışında.. İnsanın alacası içinde.. Ne bilirdim böyle yapacağını — Sen öyleyse, o paraların üz- tüne bir bardak soğuk su iç... — Yok! Ben insanın burnundan #til fitil getiririm ya... — İyi amma, isbat edemezsin.. Nasıl isbat edeceksin? Ren senin yerinde olsam, o parayı bırakı - Tım., Peştemallık sayarım, Şimdi bir hemşeri güse, bir âpartımana yerleşecek olsan, nasıl olsa poş - temallık vermiyecek Misin? Bu parayı peştemallık say.. Yeniden Peştemallık sayılacak para değil kl. “Tam üç yüz elli İlra... Pestemallık, bilemedin elli liradır, Haydi, pek iyi yer olsun da, yüz lira olsum... Üst tarafını me yapa- hn?. — Ürst tarafını da kaybettin far. zet.. — Yok, yok.. Ben önun burnun. dan fitil fitil getireceğim... Mübaşir seslendi: — Mustafa, Halim., Mustafa Ha lim!, Aparlıman kapıcısı, iki elinin baş, şehadet ve orta parmaklarını ağcına götürüp dili ve dudakla . rile ıslattı.. Kaytan bıyıklarını ye- niden burdu. Mahkemeye seğirtti Mustafanın yanında maznun ©- larak yer alan, kerli ferli, iyi kı. yafetli bir adamdı. Mustafa, der- de ıztıraplarını dindiren, neş'e çığ- apan bir adamım, Onun eyi öldürmek, hele pa- resi için öldürmek ve bunu ben- den bilmek, bünun üzerinde ısrar etmek en büyük hatadır, — Polise verdiğiniz ifadede zim- ni bir itirafınız da v: — ©, hir itiraf değ ir kabul- dü eidı $ Katil ,bakışlarını hâkimin göz- lerine bağlıyarak ve sesindeki dik- iği biraz yumuşatarak cevap ver- di: — Mahkemeniz huzuruna en kı- sa yoldan çiıkmak için yapılacak bir başka şey yoktı Hâkim, bırl:ı sinirli eda aldı: — Polise, yalan mı söylediniz? Ti artıyardı: Yalan süylemeğe mechur ol- | öylemeğe neden mec- | | dini, davasını anlatmağa bağladı: — Kazandığım parayı, Halim Beye, beşer onar verdim.. Saklıya- caktı. Tam üç yüz elli lira oldu. Memlekete gidecektim. — Paramı istedim, vermedi. <Benden on pa- ra alacağın yok!» dedi, Ben paramı isterim. Hâkim sordu: — Halim senin neyindir? Ak- raban, ahbabın, hemşehrin filân' | mı? | Davacı cevap verdi: — Efendim.. Ben, Halim Beyin apartımanında kapıcışım.. Kapı- cılıktan yirmi lira — aylığım Her kattan da ayda birer k: para ahrım. Gece kapı açarım, bahşiş verirler. Komsulara gün. düz su filân taşırım. Ondan da ay- yıca para alırım. Birazını kendim | birazını köye, kuruçaya, 'a yollarım. Kalan parala- rımı da beye saklatıyordum, Ge. çen gün istedim, inkâr etti. Hâkim maznuna sordu: — Ne diyeceksiniz? " — Efendim. Ben, eshabı em - | | Jüktenim.. Servetim, — varidatım var, Üç yüz elli gibi küçük bir pa- Ta üzerinde, bu şekikle lddlada | bulunmama imkân yoktür. Bana, | üç yüz elli lira değil, elli para bi. | de vermiş değildir. Hatta, yirmi lira aylığı vardır; ben ona, bunun haricinde de para veririm. Bana saklatmak için para vermedi. Hat- ta, aylığını da, ekseriya, işleme - den, peşin alırdı. Her halde bunu, hemşehrilerinden biri kandırmiş olacak.. Memlekete giderken, ne koparırsa kârdır diye, hu davayı açtı her halde... Başka mana ve. Temiyorum. Maamafih, ben ona kendiliğimden 350 lira — veririm. Sekiz sene hizmet etti. Fakat bu yaptığı çirkin şey... Bana söyle- yip de, doğrudan doğruya istesey. di, bilâ tereddüt verirdim, Fakat, böyle alacağı varmış gibi isteyince hayır! Hükim davacıya sordu; — Şahdiin var mı? — Çok efendim.. Bütün apar - tıman halkı, eski, çıkan kiracılar, mahallede çoluk çocuk, - sakalar, bekçiler, hemşehriler, hepsi bilir. — Nereden bilirler? Sen parayı verirken mahalleliyi davet eder de, herkesin yamında mı verirdin? — Hayır amma, bilirler. Ben de söylerdim, kendisi de söylerdi. — Peki. Şahitlerin kimlerdir? İsimlerini söyle bakalım.. Adres. lerini de ver de, çağırıp onları da Davaci, apartımanın — adresini | verdi. Birçok isim saydı. Şahitlerin celbi için muhakeme başka güne | birakıldı... Mahkemeden çıktıktan — sonra, apartıman sahibi kapıcıya: | — Oğlum Mustafa; dedi, Ben sana 250 lira veririm. —Amma, £Devayma 6 1nct sahifede) — Çok tazyik edildim!. Hâkim, sormadı, fakat bakışla- T yüz derilerinin ve göz kımıl- | danışlarile: — Ne demek istiyorsun' Dedi. Suçlu, kısa bir cümle İle söyle- yişinin hududunu genişletti: Polis cinayeti benim yaptığı- bu ma yüzde yüz imanıyordu. v d a beni de orlak etmel yordu. Samimiyetime, doğru Jülüğüme, içten gelen redlerime inanmadı. Bir kemiserden dayak | yedim. İşte o. davak yeyiş ifademi yerişi kolaylaştırdı Suçlü büyle — söyler - söylemez vermesini bile beklemeden Veda- di bu sözlerini sort bir isyanla | karşıladı: | — Muhterem reis, saçlu yalan | söylüyor, mahkemeniz huzuruna | getirlen her müerimin dilinde bu | Jakırdı vardır. x Vaşmuharrirler ğe Diyorlar? İKDAM . Abidin Daver «Suriye elcufında | ki müradeler başlığı ile yazdığı bu- | günkü makalesinde ezcümle şöyle di- | yeri «Fransa, İngilterenin Orla Şark ve Yakın Şarkla kuvvet olduğuna emin vaydi Alınanya De yaptığı anlüş- Dü kadar ileri gidemez ve Su- Ci , tahtası, ingiltere- #pHcaği hareketle- ssa darafından göreceği körgi- yine Akdenizde ve Pilfstindeki n kudretine bağlı- | bk da, İngiliz kuvvetleriş " ek garabetini Buta müni olmak için, Akdeniz havzasında çük küvvelli ol- ması icap eder> güsterebilir. | CUMHURİYET Yenns Nadi «Genç kollar millot iş- lerinden başlıklı buzünkü makalesia- de yöyle demekledir; iraf edolim ki şebir ve kasaha- darımızdaki mekteplerimizin takip et- tikler tejris sistemlerine göre — burü- | Tardaki çocuklarımızın yetişmeleri bi- olarda ve serlerdeki nehatların meleri şekline benzer. Elimize göçen bir fırsalla şehirli ve kasabalı çocuklamızı tabintin kucsk kucağa kuymuş oldeağız. On beş yaşını geç miş bir delikanlı güğde en aşağı iki üç dönüm ekin biçer. Buzların onar On beşer kişkik grupları h kar ellişer dönümlük tarlı a baklarlar, Genç kud- vetinin istihsal ettiği bu Delice şehifil Ve kasabüli çocuğun bütün büyalında biş unutmuyacığı bir feyiz va iftihar Kaynığı olacağında güpde var mmdir? | Zirsat ve — Maarif Vekületlerimizin BU meselayi müşrereken tetcilr etme leri ve tatil müddetinde hangi çocuk- Jarın hângi inzıba'lı aşkiller altında bu faydalı işlere sevkolünabilecekleri- zi tayin eylemeleri Jâzımdır. Belki beden terbiye teşkilâtimizin da bu İş- de alâkalandırılması muvafık olur» YENİ SABAH Hüseyim Cabhit Yalçın «Bir Pransaz | mllleti var madır?a Başlığını taşıyan Bugümkü yazısında şöyle diyor: *Dünyu cikâri umümyesi — Pransız milletinden bir hareket, bir. tezahür, bir ses bekliyor. Fransız milleti kara- Tın daha ziyade geciklremez ve daha dazla susumaz. Vişi hükümetinin Su- Tiyede Almanları karşı göslerdiği ze- Tüne itaat karşısında Pramaz milleti- nin sükütü Fraosanın mukadderatinda meş'üm bir ol oymıyacaktır. — Fransuz milletine karyı çok — derin sevgiler ve takdirlerle dolu olan kalblerimiz zızlı- ya suliya bu bakikali kendilerine ih- far elmeğe mecburuz.> TAN M Zekeriya Serlel <Almanlar Su- Tiyeder Başlıklı makalesinde şunları yazmakladır: »Alman tayyarelerinin Suriyeye in- meleri, Misir ve Akdeniz harbinde yeni bir safhanin açılmasına sebep o facaktır. Almanların Suriye hava üse lerini işifal etmelerinin iki hedefi var- dir. Birncisi Misuzin şgali için bura- | dan hava küyvetleri ile Libyadan ge- lan islilâ kuyyetlerine yardun etmek, ikincisi Azap memleketlerini — İngil- tere aleyhine kıyama sevkelmek » TASVİRİEFKÂR «Öyle ise sulha veda elmek lâzıme başlıklı bugünkü makalede şüyle de- milmektedir. Okatbustun sıkı kayıtlara tâbi bu- lunduğu İtalya gibi memleketlerde gazelelerin yazdıkları yazıların, mü- letlerin hakikf fikir ve kapaatleri ile alâkası yoktur. O Ghetle İtalyanların sıraşsı ve günü gelince İngilizlerle ye- | şil masa etzafında karşılıklı oturacak- karından Ümldi kesmiyoruz. Çünkü İ- | salpada, buyük bir ekseriyetin ve hat-, 14 hükümet rictlinin, hakikatler kar- gızında ilânbaye inat etmiyecek ka- dar aklı selim sahibi — olduklarından Süphe etmek istemiyoruz.. Vedadın poliste dayak yiyerek böyle Dit ifadede — bulunduğunu reddederim. Vedad, önce müddeinmumiye, tonra bâkime baka baka: — Mütdeinmumisin bu kadar telâşa düşmesine lüzum yok, söz- derimle Türk polisini rencide et miş olmuyorum, bir hakikati ifa- de ediyorum, fakat hoş görmedi- lerse onları da geri aldım, Dedi, yerine oturdu. Hâkim tekrar işaret etti: — Kalkınız. jandarma bu işarete İçmwerdi, Vedat asabi ğa başlamıştı, — Kizim alduğu için! Dedi ve. devi — Kızımta 19 yıldır hasrettim. Onu bir yaşını doldurürken anne- sinin kucağında bıraklırı. Büyük Lorbe gittim, YArkan Van) —SON TELGRÂF — 17 MafIs isa- ©GiT HL Li )9 Yaşamak için nasıl zevklere ihtiyaç his ederiz?. Yıllarca eski Darülfünum- da göz hastalıkları müderris- diği yapmiış olan Doktor Ziya Gün, bir milyon liraya yakın servetini, bir noter senediyle ve bir takım ştrtlar altında, Üniversite emrine bıraktı. Bu para ile bu ilim ve irfan mü- essesemizde hayırlı ve fayda- h bir takım işler yapılacak, müsabakalar tertip olunacak, müstait gençlerin daha iyi yetişmesine hizmet oluna- caktır, Bu büyük ve insani hizme- ti yapan muhterem doktor, gazetecilere verdiği beyanatı ta diyor ki: «— Bence servet Fertlerin değil cemiyetindir.» Bu ka: dar beşeri hislerle hareket e- den ve düşünen bir insanı takdir. etmemek mümkün mü?, Bu hareket, bir çok zengin- lerimize bir ibret ve iyi misal olmalıdır. Pınnın yüzü tatlıdır, der. ler, İasana bir kere para hır sı bastı m, insanın gözü bir şey görmez, zengin oldukça, iştihamız artarmış! Zengin olmanın haddi, hu: dudu var mıdir?. İnsan ka- Tantorlaştıkça, — ihtiyaçlarını çoğaltır, hayatını genişletir, yaşayışı değişir. Evvelce ak- hmıza gelmiyen bir şey, o za« man, zaruri, mübrem ihtiyaç- larımız arasına girer, Zengin olmanın yolunu tuttuktan sonra, bu hırstan kendisini — sıyırarak, insani düşünebilen, cemiyeti hatır- hyan, hayır işlerini aklına getiren insan sayısı pek az- Tok, açın halinden ne an« lar, diye, bir eski söz vardır. Bir milyonluk servetini U- niversite emrine veren dok- tor, işte, bu nadir görülen in- san Üplerindendir. Hayatın sonu ölüm değil mi?. Fani ol- mıyan kimse var mı?. Niha« yet, hepimizin, yer yüzünde bırakacağımız şey, bir hatı- radan ibarettir. Bu hatıranın tatlı, zevkli olması gerektir. Karun kadar zengin adam gelmiş midir?. Karun bile, en nihayet, bütün o ihtişam, debdebe ve saltanatından, ö- bür dünyaya ne götürebil- miştir?, Hayır işlemek, iyilik yap- mak, yardım hisleriyle müte- hassis olmak bir çok insanlar için zevktir. Bütün mesele, bu hisleri, kendimize zevk yapabilmektedir. Yaşamak için, türlü türlü zevklere ih- tiyaç duymaz mıyız?. Zevk- siz yaşanır mı?. İnsani duy- gular zevklerin en lezizidir. Muhakkak ki, doktor Ziya Gün'ün şimdi hissetiği zevk, dünyanın en büyük zevkidir. R. SABİT Heoimizin DERDİ, Bu kaldırımlar ni- ye çabuk bozuluyor Yeniposlane arkasında — Velara Hanmda M Löİfi Yazıyor: — «Yenipastanenin tam arkaşı a tasadüf eden ve ticari bir mu- hit olması hmebiyle en işlek bir yerde bulunan catdenin daha ge- çet yal yapılan - kaldırımları ki aydır bozulmuş. ve yol / kenarları yağınırlu havalarda çamurlarla 1 birkkintileriyle kaplanmışlır. İ- Ki aydanberi burasını biç bir be- lediye fen memunu görüp bu ça- yurları kaldırtıp kılduı_'n!hn ta- , Cadder mire teşebbis Di bu. vziyetten kurtarılmasını

Bu sayıdan diğer sayfalar: