31 Ağustos 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

31 Ağustos 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i muhafaza edi hareketinden onu herkes takdirle anıyordu. Müessese mü- düründen daha geniş mikyasta sevgi, saygı kazanmağa baş- | lamıştı. Memleketin ileri gelen - ci öakıala Kosucliki. aslaşrcak” | fırsatını kolluyorlardı. Aydın ise | kahvelerde bile görülemiyordı . Bazı cemiyetlere bayanlar da gekyor, oturuluyor, konuşuluyor. du. Aydın bir kere her şeyden evvel kasabaya daha yeni gel miş, toplantılara iştirake yeni okyulmuştu. Aydının ağıt duruşlarına, çe- kingen ve ayrıca kibar bir eda ile görünüşlerine karşı bayanlar arasında merak ve allka uyanı . yordu. Bayanlar kendisi hakkında fi- kir yürütürlerken bazısı: — Pek kibâr bir genç. Bazısı da Aydından yüz bula - madıkları * — Doğrusu yorlardı. Aydın bu söylenenleri h Fadan, mühitte edindiği arka - | daşlardan dinliyordu. | | | çok mağrur! di- | son. Aydının çekingen, — mağrur duruşuna tutulan bayanlar her fırsatta tanışmayı icat etmek is. tiyorlardı. Bir akşam gençler bir- in bir müsameresi vardı. Sa. londa — piyano da bulunuyordu. Müessese müdürü bir konuşma ile kendisinin piyano çalmakta elduğunu anlayınca bir emrivâki ile piyano — başına o - turttü. Âydın «ne çalsam aca « | ba?.; diye başını kaldırıp havada ses ararken kadınalr yerlerinden kalkıp ayak uçlarına basarak ar- kasından bakıyorlar ve | — Bak piyano da çalmasını bi. Byormuş! diyenek fısıldaşıyor. . lardı. Aydına göz koyan kızlar onun pyano çalışına lıyorlardı. Aydın o gece piyanoda — «biraz aşk» parçasını çaldığı halde «bi. Taz aşkı in manasını kimse an » hyamamıştı. Aydin tamamile notaya uymu. yordu. Kendi hislerini de nağ - Mmelerle karıştırdığından — çaldı parçaya kıvrak, — oynak, çekici, canlandırıcı bir ahenk veriyor « du. Bunun içindir ki bütün hers kes kulak ve göz kesilmişti, Ay. dın duyarak çaldığından duyur « masını, sonuna kadar dinletme. sini de biliyordu. «Biraz aşk» par- gasının çalınması bitince bir ba. yın bu esnada ayaklandığı gö - rüldü. Sonra: — Çok rica ediyoruz çaldığı « nız parçanın adın: bize söyleyi - niz. Dedi, Aydın cevap vermeğe vakit bul. madan, dinleyenlerin ısrarı üze. Time tekrar piyano başına oturdu ve ayni parçayı çaklı ve tekrar alkışlandı. | Deminki bay kalabalık arasın. dan: — Adim koyunuz! sesini yük- seltti. Aydın tereddütle ve mütebes. sim bir bakışla: — Biraz aşk! dedi ve yerine o. | u. Kadınlar salonu müthiş bir alkış sağnağı içinde bıraktılar. Müessese müdürü, memurunun topladığı ültifattan — kıskançlık duydu. Buna rağmen hissiyatını madı. Aydının elini sktı. akam, belediye reisi, parti ve Halkevi başkanı tebrik et Aydın vakur ve mütebessim gö. rünüyordu. Yaptığı tesirden yü- reği sevinç içinde idi. Müdüre fı. sıldanan bir söz üserine müdür Aydının yanına yaklaştı. Kulağı. na: — Bir muallim hanım bu par- 1 sizinle kemanla çalmak ar- zusundadır tekrarlar mısınız? Dediği zaman Aydın bu tek - lft reddetmedi. Ve Aydına mağ- rur damgasını Vuran Bayan ke. manile beraber piyano başında göründü. Aydın piyanoya geç Genç adam piyanomun tuşları ü- zerinde parmaklarını gezdirmek. | te iken bayan hem akori yapı - yor. hem de Aydını yakımdan ve candan süzerek: — İşte tanışmayı sonraya bı - mu böyle elde eder - Diyip zihnini kurcalıyordu Bayalar ise kulaktan — kulağa gizlice: — Ne mutlü Rebiaya, ne mutlu Rebiaya. Kemanile çocuğu ken. dine çekecek.. diyorlardı. Aydın ve Rebia çalmağa baş - lardı. Rebia zeki bri kızdı. Kulaktan hemen parçayı kemana almıştı. Mükemmel - çalıyorlardı Salondakilerin bütün dikkatleri ikisi üzerinde toplanmıştı. Piya. yakın oturan bir genç his- tını saklıyamadı. unın da, kızın da duyabilmesi için “biraz yüksekce Bu bir aşk parça: hirli, kerametli- şeymil, Demekte idi, Parça sona Aydın Rebianın elini sıktı, Aydın Rabianın elini sıktı ve © da ne si. BİR GENÇ KIZ İŞ ARIYOR Kimsesizliği doluyısiyle İlkmektebi bitiremeden tahaili bırakmıya mecbur kalmiş on beş yaşındâ bir kır mües- senelerde, — fabrikalarda İş üramakta. dır. İş sahiplerinin garetemiz Halk Sü. tunu vasıtasiyle (Sabahat) ismine bil dirmeleri rica olunur. | Muhasebesi, yazısı kuvvetli bir zat iş arıyor | Evvelce telgrafhanede muha . sip olarak uzun müddet çalışmış, | muhasebesi ve ya kuvvetli, müstakim bir zat kanaatkâr bir ücretle bir iş aramaktadır. Muh. terem iş sahiplerinin Son Telgraf gazetesi Halk sötununda B, Ce- mal'e yazmaları mercudür. ası Aranıyor Bilhassa iyi balık pişirmesini bilen bir aşçı aranmaktadır. Ga.- latada Cenyo lokantasına müra - caat olunmalıdır. AÇIK KONUŞMA: İzmir li « sesi mezunu Bayan İ. G. ye: İlân. lariın yazılması için gizli tutul . | mak üzere adresinizin de bildi - rilmesini rica ederiz. | Iztırap ve Günaha sürükleyen sevgi Fakir musikişinasın genç, güzel karısı derin bir gönül sarhoş- luğuna dalmıştı. F akat bir gün.. (Bu vâk'a bir somandan bir par. ça değil fakir, toy bir kadının bi şından geçen iki bir gönül arasında oy iki kişinin bildiği bu oyunun baş aktrisi olan genç kadını bana bir tesadüf tanıttı. Adl, lar:mı kuduğ «Par tündür, bir yazımdaki servet rısını terkeden eğin hareket nin her sevgiye teşm yeceğini iddia etti ve bunu isbat için de şimdi çok uzakta kalan yıllanmış bir mâzi hatırasını an - ttı, Genç kadın gönüllerini tah- Kl eden ve onlara bir ibret vesi . lesi veren bu macerayı aile mah remiyetine olan hürmet borcum. la isimlerini değiştirerek aynen kahramanın ağrından naklediyo- Tum:) — «Beş yıl evvel sevişenek ev. Jendim. Kocam genç, — güzel bir kemanistti, Onu ilk defa bir kon. serde görmüş, kendisinden ziya - kemanını beğenmiştim. Artık iğı yerk ler geçtikçe, in sahibine de daha üstün bir kuvvetle bağlardığımı anla - dım. Onu şevmiştim. Hem bir sevgi ile başım dönmüştü nü — söyliyerek ü e ni Gi m diye annemin evlenmiy iy a ısrarlar, bamın yaptıkları bütün “bu fakir san'atkârla rahat edemi. yeceğime dair ileri fikirler sevgimin birer dağıldı. Evlendik pek mes'ud oli yalnız izdivacımızı e vet larında değil, ilk senelerinde de, | cihana sığmıyacak kadar temiz, sonsuz bir saadetin kucağında baş başa yaşadık. Evimiz fakir ve çok mütevazidi. Kazancımız ancak o. nun bir hususf mektepdeki mu - sıki — muallimliği — maaşına ve ara Sıra iştirak ettiği konserlerin getirdiği mahdut paraya münha. sırdı. Bu kadar az bir gelirle baş- ka bir erkek ve kadın olsaydı bel. ki müşkülât çekerler, ihtimal ki biraz sonra yokluk kavgaları baş- lardı. Fakat biz ikimiz de birbi . rimize bağlı, tok gözlü idik, Ken- varidatımıza göre boy verme. Bi biliyorduk. İki odalı küçük e. vimiz bizim için en muhteşem bir apartımandan daha üstündü. Müş terek yaşayışımız bütün bir inti. zamla kurulmuştu: Sabahları günün erken saatle- rinde kocamdan —evvel kalkar, kahvaltımızi hazırlardım. O şaş. miyan bir ittıradla her sabah saat 8 de mektebine yollandıktan son. ra odamızı düzeltir, çarşıya çı « kar, kendi elimle aldığım yemek- lik şeyleri yine kendi elimle pi « ' anan fakat | 'e reportaj . | şirir, öğleye kadar — hazırlardım. Öğle K süniza Gü büler. | ık yıkamak, biraz uyumak, ga « | zete, roman okumak, sökükler mizi dikmek, bazan . komşulara gitmek, arkadaşlarımı kabul et - mek günlerimi doldururdu. Ak « şam üstleri onun geleceği saat . lerde her gün bir heyecanla hazır! üslenir v | pencerede yolunu beklerdim. Kar | bıdan girince ilk sözü hatırın mak, ev işlerinden yorgun olı olmadığını sormak ve sonra k: larıma atılmak olurdu. O vakit | saadete kanmış insanların rahat, içten tebesümleri ile ona cevap verirdim: — «Senin için yorulmak m: En sıcak bir sevgiden hız alanlar, için çalışanlar yorulurlar dah anır, artan kocası mı hi Günlerimiz gibi gecelerimiz nasaktı. Hesaplı bütçemizden ginema, tiyatro gibi k haftada ancak bir akşam âyı. bilmiştik. Bu bir gece en seçkin filmlere gider, salr akşemlar ev - gn canımız. sıkıldığı lar, iki küçük iş. çi âşık gibi kolkola sokak sokak, cadde dolaşırdık!. biri benzi - gecelerden bik . Çünkü bizim eğlence cadde rine de rden, imize yen günle; kınlık gelmiya için hayat berdbber oln diği saadelte idi. Bu hep sona kadar da bera gün bir amanda yü- ra bulüt gi. saadeatle T gide. vel adüf, hiç beklenmiyen bi vamızın üstüne bir | bi kapandı talebelerinden bi çok zengin, fabrikatör baba: ulnun doğum günü ö münasebetile büyük bir iyordu. Davetli olan Bedi ev de yalnız kalıp sıkılmamam içli beni de beraber götürdü. Orada tanıdığım fabrikatörün büyük oğ- lu Nejad bana tabiiden fazla bir alâka ve ihtiram gösterdi. Nejad tahsiliniSAvrupada ta . mış 35 yaşlarında — güzel r mühendisti. Konuştuğu zaman sürükleyen, — dinleten cazip bir Madesi vardı, Hele gözlerindeki yumuşak, iç açan bakış her kadı. ni çekecek kadar tatlı ve tesirli idi. -Sofrada karşısına tüm. O konuşkanlığını burada da müuhafaza ediyor. — edebiyattan, müzikten gayet tatlı, sürükliyen bir âhenkle bahsederek berkesi ve bilhassa bütün kadın başlarını ü- zerine çeviriyordu!. | — Ziyafet neş'e içinde uzun müd. | et devam etti. Bir sürü bilme. diğim yemekler, çeşitli yemişler arasında şarap da içtik. Hiç alı- | — Kocan ve: düşmüş - AYATTAN HAKİKİ BİR ROMAN5 —— an ver « | | duygularımdan — &b şik olmadığım içki başımı döndü. rüyardu. Bazan nazarlarım ga) ihtiyari onun gözlerine değince büsbütün sarhoş oluyor, ürper « dum. O vakit he - kocacığıma döndü- vet ahyor. diğimi men gözlerir rerek varlığından ku dum. Bedi de gülümsiyordu daklarımdaki KETZULLİ YENİ> MESELELERİ İnce bir san'at. ince bir san'attır. Bunü kârları var de türlü geçmiş Harp da b ların sahipleri gel, bih kalde şu veya bu düstur i bu neticenin alınabı etmek türlü deha Fal tamamile lere veya gir İngiliz matbua berı pek tanınmış bir askeri mu. iri olan Lidet Hord harbin bit «lim» olduğu künaatindedir. Onun için geçen Cihan Ha denberi cereyan elmiş kabul vermektedir. Ona göre, ayni sebepler ayni l düsturu harbe de edilebilir ve edilmeli, O at'asında müharebeye tuluşmak. sızın ki dafül» kalması Hâarekâtın başka yılması İngiltere abucacık — geçti. gilırken biz de veda ettik. Ay: rıldık!.. Yattıktan sonra bi hayalen y otraya döndüm. Hep Nejadı düşündüm. Öm - rümde Sik defa kocamla bir ya - bancı erkeğin çehresini, tavırla rıim kafamda — mül 'ese ettim: Bedil çok seviyordum. Bu muhak- kaktı. Fakat acaba Nejadı da be. genmeğe mi başlıyorum? Bu dü. şünüş ve sual beş yıllık mes'ut hayatımızda birinci kere o gece zihnime saplandı. Sonraları da | Nejada her tesadütümde daha ar- ta nbir kuvvetle lehine inkişaf etti. Tesadüfleri mühendi hazırlıyor, genç bazı beri otom rdu. Bi - | . ikin « kendisi lar pazara gidip ö çisinde bi Kelime — konuş - makla başlıyan karşılaşınalar son. ralâarı daha sıklaştı ve bir. gün beni sendeletip günaha gü diyen-kür , üren tardı. Hiç n bahi idi, Bi in mektebe dünerken — yine Selâmla: Otomobilir. durdu, Biraz konuştuktan sonra ahesile Bebeğe doğru bir sa . bah gezintisi teklif etti. Evli bir * kadına karşı gösterilmesi icabeden saygı hududu içind: ne ya- pılan bu daveti - reddedemedim. | Yanına geçtim. Köprüyü, Beşik. î taşı hızla arkada biraktık. Hava- iyattar konuşuyorduk. Fakat ten. | ha yola girince bahis değişti. Ke. Hmeler, cümleler birbiri üs den atlıyarak malüm, mukadder mevzua geldi. Evve iğm- den bahsederek bana hayran ol. duğunu söyledi. Sonra kalbini açtı Bebek koj şan &i ık bir ya di erkenden Bitmişti.. Ç ona rastladır da Boğazın güneşle | oy karşısında ağaç - liklı bir gazinoda — oturduğumuz ğimin, güzelliği. a acd inı, kocamda nayrılırsam Vüks bir hayat içinde yaşatacağın: te. min etti. (Devamı 8 nct Sahifede) şimdiki vekayi fikrindedi rının ile isabeti İngiliz a e galebe askeri gönde. min edilebildi ?. Fransamın ma asının önüne — geçilemedi. Daha evvel İngiltere tarafından Avrupa kıt'a. Sına asker yollarmasaydı da olur. du, bel 1 olurdu. Belçika ile PFra abildikleri ka . dar da; dayanamazlarsa bundan İngiltere zarar görme: Bilâki$ tedafü ü kuvvetlendirmiş olur, hiçbir za. Tamadan bekleri yiln türlü . Harbin sahası mevktir icapları genişlemiş adasını T d kalamamıştı: Avrupanın garbine, şima nubura İngiltere askör gön teğe Mocburdu, Afrikâ da tinde Surıyenın belli b3 en büyük şehırl Şam için rler dün Bir Püyitahtı idi Cümhuriyet hük Şimdiye kadar gelen muhare. belerde Şam her zaman — büyük bir rol oynan Nüfusu hâ 00,000 - kadar dır, Şama hâkim olan, Suriyeye hâkim olur, diye bir söz vazdır. BEYRUT: Eski Finikelilerin Berit diye isim verdikleri şehir . dir. Romalılra zamanında bir kül. tür merkezi idi. Lübnanhılar bu . raya «Akdenizin — incisi» derler. Nasıl ki Mışırlıilar İskenderiye i- çin,-Pilistinliler — de Hayfa için öyle derler. Nüfusu 180,000 kadardır ve ça. lışkandır. Fakat politikadan ko - nuşmağı çok severler, Şehrin ev. i birbiri üstüne amfiteatr şek. lindedir. SAYDA: Lübnan şehridir. Fini. Emevilerin imeti ya . Hervakit ayni *ti ayni neticeleri YEĞLİİ Bilhases “barp; O killer arzeder. isi ğ t Slhdin bül Körr aleala el atla meşgil diği »ı:lk"'l mek Onun en ziyade noktal mret edildiği gibi S Ve Ona riya vermek istdişy Lidel Hard bu eni neçretliği makaleletili tiyor, Fakat harpte ayfi f neticeyi ver bilmek her v. ğildir. O hareket rafından Za a tekrar € rait Hulâsa harp sakin büsbütün değişi ek takviye ketlerden vücude tasavvurların muharebe deceği mahiyet ı,,n.mel' Sonra Lidel Har nazarda ısrara sevkei yük bir sebep daha VAfİ manda herşey makine İle, me ehemmiyeti aşi! dare edeci İnsan tadesi teki lar. zekâsı, bes İngilizler nden dalı ç keliler Sidon derlere ri, kabirleri; surları; si bakidir TRABLUS: — Frenklef derler, Yani «üç gel tir. Finikeliler tarafındâf muştür, İyi muhafazâ halde Sengil kalesi mejl Petrol borusu, buraya akıtmağa man, büyük bir mıştir. Humusa' ve demiryolu başıdır, vardır. Fakat burada ten insan bülunur. TÜfT gi arit | büyüktür, mevkli EDEBİ. ROMAN: 94 Bir Cinayet Davası Yazan : ETEM İZZET BENİCE — Ben söyledim. Fakat, haya - Himden uydurarak — söylemedim. Her söylediğim söz için bir vesi- ka gösterebilirim. Avukat bey ise itiraf ettiği gibi tek vesika gös . termeğe müktedir değildir. Nih, yet mutlak ve umumi bir hüküm ifade eden cümlesi saçma ve if . tiradır Dedi ve., onu daha fazla söylet, miyen avukat Muzaffer müdaha.- lesini yaparak: Avukat arkadaş söyledi geriye a vermiştir. Ben oana ahlâksız değil, terbiye . siz demek istedim.. deyişi bizi ve efârı umumiyeyi tatmin - edecek bir tevildir. Diye avukat çemilin tevil ve Harziyesini tebarüz ettirdi. Cemnil | tarziye de, bu sözlere itiraz etmedi. Mahkemeyi, bütün - dinleyici . leri-hayrete düşüren bu sahneler le kapanırken hâkim de Gü - zinden yeni bir sual sordu: — Ferdi evde iken Vedat hiç annenizi ziyaret etti mi? annenizi ziyaret eti mi? Güzin bir saniye düşündü, ondan sonra: — Hayır. : Dedi ve devam etti: Babamın bizi ilk bulduğu gece Ferdi İle beraber kapının ö. nündeydi. Onu gördü, bildi, duy. du. Eve girdiğin! ve geceyi benim odamda geçirdiğini de biliyordu. Herhalde annemin babamın geli. şini haber aldığında öğrenmiştir. “Bütün bunlara rağmen onun (ti - / LK n a — —a — razını duymadım. Fakat, şunu da ilâve etmek isterim ki, babamın kısa ziyaretleri, yahut da daha doğru ifade ile annemin rande « vuları Ferdinin evde bulunmadı . di sıralara tesadüf etmiştir. — Ferdi muayyen saatlerde mi evden çıkardı?. — Hayır. — Ne zamanlar evde bulunur. du?!., Güzin dudağında beliren işmizazla: Onun işi yoktu ki, muayyen sa- olsun... Der gi bir görünüş yapti ve ce. vabın) verdi: İlk önce size — arzetmiştim Ferdi tamamile — zevkine bağlı birisi idi. Kendisinin büro mesa. isji yoktu. Filhakika Havyar ha . nanda dört beş odalı bir yazıha - nesi, kötipleri, daktiloları vardı. Hâlâ durüyor, adı da: «Türk in.- şaat, alım ve satım, — komisyon evi. dir. O daha ziyade aânnemin vaktinde daha çok yekün tutan servetini yemeği, — hoşuna giden bir ati —— — ea — kadınlar peşinde koşmayı sever. di. “Çalımından geçilmiyen Şişli. i, Monden ve sösyete toplantı . larır hepsini tamyan, bilen bir - çok muhitlere sahip olan gama:z, kasavetsiz yegâne erkek idi, Şim. di ne yapıyor bilmiyorum? — Anlattığınız bu vaziyete gö- re Vedadin —annenizi görmeğe geldiği saatlerde evde bulunması lâzımdı? i — Annem Vedada dört tu. | çukla beş arasında kabul sadti ta. İ | yin ediyordu. Halbuki, bu saat . lerde Ferdinin evde bulunmasına | imkân yoktur. İstanbulun p41 tip adamları için bu saal eğlenti, si- a, randevu ssatleridir. Ferdi AZıhanesine gitmiş ve gitme. , bu saatte evde bulun « Hiç bir şev olmasa sine - ya giderdi. — Siz Ferdi ile gayet | münasebete sahip söyledinit. Evet söyledi | — Güzin bu cevak: verdikter son- | &, bir saniye düşündü, — wözünü gerg' e bir olduğunuzu sürdürdü: — Fakat, gerginlik ikimiz &ra. sımda kalıyordu. Harite bumlu h setlirmememiz lâzımdı.. nitekim biz de öyle yapıyorduk H bundan sonra kaşları çatarak: Babanıza kapı önünde F geldiğiniz gece Ferdi İle bi eve dönüyordunuz değil mi? Evet.. — Siz de, şoför de, Ferdi âs | dönüşün sinema dön nu söylediniz. Sinemada Ve la beraber bulunmanız - aranızda mevcut bulunduğunu ima ettiği . nİZ Vaziyete mi — Vedatla beraber sinemadan dönüşüm kendisile birlikte st. (. mada- bulunduğum için di Ve kat, ben bir ziyaretten g dum. Bomontiden bir bindim üyor . istasyon ev. Yolda beni gördü n 'düttu, Bu rivaki, şofürün bana bakan göz leri karşısında ben orabaya bin - memezlik edemezdim. Çirkin bir vel arabay cüm altında kalırdım. Bugün | — Vedat annenizle kaç konuştu? — Vedat annemle — topu topu dört defadan fezla komuşmamış . tır. — Bu mükâlemelerin hangisin- de siz bulundunuz? Yalnız ikisinde bulunduğu . mu galiba arzetmiştim. — Sizin bulunduğunuz konuş - ar esnasıpda Vedatla araların. dâ münakaaş oldu mu? defa Münakaşa değil, fakat noktal r teatisi oldu, Anne: dan yıllar — geçmiş 4 için Vedada dönmek ar - zusünu göstermiyord yani babam bu gav ldırılırsa ha miş üç ınsan gib; yepyeni bir sa. adet vüyası kuracağımızı, mğal - nin yavtulacakın: sövlüyardü. artık | » Fini ir ticaret mt'ıl ee — Bu karşılıklı kenüf ıi" nasında Vedat annenili ğ # ü kaçımt — Ne gibi?. öldü! İlkönce si: rTa da kendisl; — Bunları söy le olsun çıkarmamıştiiyi 'şe mahkemedt de uvıh Ayşenin ıımım'" tesiri altında olduğut! #' Ayşeden başki ifade şekli beklen! ,.ıl — Anneniz kumaf dit e Güzin kat'i bir ifad€ reddet ğ — Annem bir kert aynamamıştır. Halbuki '*"“p kümarda kaybetliği $ fadelerinde var? — Taniamile val — İçki iğeç misdilğ İ ali

Bu sayıdan diğer sayfalar: