12 Ekim 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

12 Ekim 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HALK FİLOZOFU NORMAL Harp yıllarının pahalılıği, ibret - dersi olmak mahiyetini de ta- geyor. Geçenlerde; bir sinema. ve bugünkü şartlar gnın, dün ve buğün film işle. rinin me yolda ceroyan ettiğini anlalın izahatını okudum, Bu fiml taciri şöyle diyor: — Normal sençlerde, Holi. vuttan bir filmi buraya getirt- - Ömek için ancak 35 dürü navlun ücreti verirdik. Bugün, bir film siparişi için sade telgrafla mu. hahere Ücreti olarak 500 Tira veriyoruz. Bu sinemacı, sörüne devam. la, eski yıllarda daha birçok masraf kapılarının no kadar ucuz olduğumu güzel güzel an. hatıyor. İnsan, şüyle düşünüyor: — Meğer evvelce film de- meta we kadar ucurzmuş?. sinema biletleri bu he- pahalı w O halde, ra göre müthiş ADİSELER KARSISINDA BONTELGRAF TÜCLARLAR TACİRLER İkdam refikimizin yeni sekte. teri 48 punto serlevbalarla boyu- na: “Lüccarlar..» deyip duruyor. “Halbuki, stacirler. demesi lüzarn.. Bezim Osman Cemal: - »— Çocuk haklı, dedi, mercde © eskı müslüman tacirler?.. Şim. < dikitere Tâkap olarak böyle bir yanlış kelime bile çok.s> PABUÇ KOLLEKSİYUNU Bu Macar asılkzadesi geçenler. de öldü. Bu adamcağız, pubuç e. Taklısı imiş. hayatında, tam 2800 çilt #yakkabıdan müteşekkil mu- * azzam bir kolleksiyon vücude ge- türmiş.. “ Bu salırları okürken şöyle dü. , şündüm: * «— Eski yıllarda kolleksiyon yap- mak bir şey değil.. marifet şimdi iki pabucu bir araya getirmek. w ESKİ BİR * — SÖZE DAİR Pabuçtarı bahsederken aklıma şu geldi; hizim eski bir sözümüz yardır: İki ayağını bir pabuca sol te, derler., Hu zamanda, bu eski şözün ka. bili tatbik olup olmadığını tet- Kit etmek, bence, çok Tüzumlu bir iktısadi harekettir. Siz ne dersi. niz?.. İMTİHAN KORKUSU Dostumuz Selâmi İzzet Sedes, İkdamda yazılığı bir fıkrada, «İm. tihandan korkulur mu, hiç? .» Af buyarsan, amma, galiba, na. zik ve münevver dostumuz hiç imt:han geçirmemişler.. tabli kor- kulur, yahut. AHMET RAUF 'l'clrlh N SENELER REŞAT FEYZİ imiş? Bu film misalini, siz, daha birçok madde ve hüdiselere ku yas edebilirsiniz. Anlaşılan şu. dur ki, normal yıllarda, her ne- vi ticaret adamı, Türkiyenin iktısadi bünyesinin ölçüleri dı. şanda müthiş bir kâr yolu bul- muştur. Tütkiyede hayat, bu- gün değil, normal şarıların te. masübü içinde, asıl düm daha pahalı idi. Ve asıl ihtikârı dün yapıyorlardı. O senelerde, bu memlekette hayat müthiş pahalıdır, diye yazdığımaz vakitler, fazla aldı- ran yoktu. Sadece, bu mevzun tedkik eden ilmi komisyonlar kurulursa tedkikat e meşgul olurdu. — | Artık, bugünkü muhtekir, ihtikâr yapmıyor, bâlâ, eski fa. kiş kâür haddini bulabilmek gayret ve açgörlülüğü ile h. Tüksızlık yapıyor. 'KÖYLÜ Çocuklar | Tahsil çağındakilerin | yarısı maales-f | mektebe verilmemiş! Kültürel ve sosyal gayeleri is- tihdaf ederek — mart ayı içinde, memleketimizde ilk defa yapıları | tahsil mecburiye'indeki çocukların sayımına ait neticeler arasında; okülü — bulünan Çocukların ekseri mintakalarda vasati hesapla devam ettirller rülmüstür. v mun Üzerine; ilk tabsil çağında bulunup da mektebe devam et « okutulmaları miyen çöcuklürn hi &v : (HALK SÜTUNU ) Bir genç iş arıyor Üniversitenin Hukuk kısmıra vam elen genc. öğlenden sanra, diğer günleri şişama kadar çolışmaâk Üzere hüsurl mücsşe. #e, yüzihane ve avukatlar yonında ha- yatımı kazanmak ve ttalini etmek- istiyor. İş sahiplerinin “San TTeleraf Halk Sütümu- vesitasiyle (O, | DA rumuzuna blldirmeleri rida - olu- Buz. Daktilo da bilen orta mektep mezunu genç bir hız iş arıyor Örtameklep mezunu genc bir kasım, Yazım, hesabim, tfadem — düzgündür. Daktilo da dilirim. ADevi vaziyetimin Bozukluğü hayatimi çalışarak kazan- ücretle iş azıyorum. Tel gzaf Halk Sütununda Boğaziçili ramu Zuna yazmalarını hürü...le rica ede- ’ Tüm. Genç bir kız iş arıyor Kimsesizliği dolayislde lik mektebi bitiremeden hayata “atılmak İsteyen 15 yaşında bir kaz fabrika ve mües - seselerde ve yazıhanelerde Ş aramak- fadir. Mühterem iş sahiplerinin Son Telgrafda (Adile) ramuzuna müra - camt etmeleri rica olunur. Ders vermek istiyor İngilizce ve — Framstscayı iyl bilir, İngiliz mktebinden —mezun bir. ba- yan, çocuklara ders wermek va onla- rın terbiyeleriyle meşgul olmak isti. yor. Münasip teklifleri kabul eder, İyi ve nezih bir mürebbiyeye itiyacı ». fanların lüllen Son Telgraf Halk Sü- tununda «Mürebbiyer rumuzuna mü- racsat etmeleri mercudur. Sürü Ç ıngırakları Yazan: CAHİT UÇUK Diyebildim. O, başını önüze eğdi. Hep o değişik, kısın tonla: — Tanrinin yazım!. Cevabimı verdi. Gözlerimin — önüne, Neciğin vazlı, ince vücudü, henüz çe- gukluklar çıkmıyan güzel yüzü geli- . yordu, Birden, Yıldızın geldiği günkü Tüyomi batırladım. sAltıa deres gü - TMüş bir yılma gibi,, onun — vücudüne dolenmaş, boşluklara sürüklüyordu. — Reotp, onu biz öldürdük!.. Cözlerimden yaşlar akıyordu. Bu - akadı: — Ömrrü bu kadarmışt.. Rocep kadur, kendimi mukaddera - ta birakarok, düşünemiyordum. Isran bir ati bütün benliğimi dişleri arası- AA almaş, sikiyordu. İnce saç öngüle - rinde altınlar şıkırdıyan, bir *Nilâfer Kadar — güzel, mözli Nezik, kendini eÇağnağar nin beyar uçurumundan a. B firlatmızlı. — Onun anarin göğü içinde, fırtinalar, kinler, — aztiroplarla çarpan bir kalbi. vardı. — Ne yapüliilirdik. Recept? ımııekuı başın: eğdi: Hiç'.. — Onu biz öldürdük Recep'.. Hıçkırıklar, — dönük, kesik, hiç » kırıklarla ağlıyordum. Recep, yanaklarımdaki — ellerimiz birini, avuçlarına alarak, yavaşça: — Ağlama Fiğen, dedi. Herkesia bir alin yazısı, —herkesin bir kaderi vardır. Bunları insanların göz yaşları ve hiç bir kuvvet değiştiremez.. Düşünüyorum. Recebin hakkı var. Fakat ne de olsa, kendimizi — mes'ul Yüzünde keskin, Kaf bir Tüade be- dirdi: — Artık dönemeyiz Pij da kalacağız... Nüsıl olsa gelecek âğü Bil miydik?.. Ona hayretle — baktım. - Demek K, bayatımız bir faciaylâ — başlıyacaktı. Biran evve) birleşmemiz, Neziğir Hazlı köylerimizdeki | | oduntu bir orman, ne de yakit bula. öe- | naftada 254 3 gün | ukmal | Ormanda ateş yak- manın zevki Şu odun pahalılığı ve odun dedi ko GUsU sirasinda, size odunun zevikli bir tarafını yazayım, Geçealerde, havanın güzel, meak — olduğu bir gündü. Kış baştırmadan Boğaz'çi sırtlarında otu- van bir eski aşknayi ziyarete gittim. Bu dastum mal, mülk — şahibi, bağ, bahçe, koruluk — meraklısı bir zatlır. Boğaza bâkan sırtlarda güzel bir köş- Kü, vüsi arazlsl — vardır. Bir korusu vardır. Ki 'siz, buna eğer orman der. seniz, hata etmemiş olumunuz. Her karaf, Çüm, moşe, kestane, gürgen a- Aaçlarile doludur. Örüya sabahin erken bir saatinde #imlştim. Akşama kadar yedik, iç - fik. Hava kararıyordu. Den eve gire- llm diye bir teklif yapmağa hazırla - Az İerledik, çarölar attında kuytu. €a bir yere geldix. Yerde ocağa ben- Tiyen birşey vacdı. Hahçiyan, octğın yanındaki çalı çırpıları, kozalakları bir #raya topluyondu. Birer yezlonga u - zandık, İçeriden paltolarımızı getirt - tik. Bahçivan, çukurum, yani ocağın içine, bir kucak çalı çırpı doldurdu. Üzerine ince aallar, daha Üstüne de bes on odum parçası tti Mübarekler tin he D kuru İdi, Kibriti Çaktı baş- âa. Güzel bir alev yük - seliyor, artık iyice busan gece de, bü- yük bir gik menbas taline geliyordu. © kâdar sieak yapıyordu Ki, biz gez- smlzı ikişer adım ocak başın. ha geciye #lmağa meebur kal- dik. Böyle ateğin karşısında, yanan o 4 dunların alevini seyretmek fevkalide bir Manzara ve zevk teşkli ediyarde. | Bahçivan, Sralmağa y takça, afteyin üzerine yenlden çı 'ordu. Az sonra, — hizmelti s « cak Ylamurlar getirdi. Yanan eca- | Bin karşcında onları da Terzetle İçtik. Bizim ocakbaşı safamız, belki İki ssate yakıa sürdü. Hepinize büyle bir ateş mafası taş- siye edemiyeceğim. Çünkü, biliyorum | Kİ me büyle koru »: hibi, e böyle bul üz tüt derin gömine zevkinl usanlar daha key- Söminenin man- başka hüngü teshin vazıtı insanlarmma. da vardır?, Sonra, tarihde — yaşamış | mleğe tapatı indnlori hatirlayaız €8 nleşl karsısına gecip zevketir. © irsanlarda bir din haline gekmiş... R. SABİT Mefruı pırıâ!çülere karşı tecrübe yapıldı İzmir 11 (Hususi) — Dahlliye ti Srferberlik Umum Mü. dürü B. 1f şehrimize gelmiştir. Pasif korunma teşkilâ- tına mensup ekipleri tefliş eden B. Hüsamettinin önünde evyelki Bün Çiğii köyü civarında melruz pataşütçülere karşı tecrübeler ya. pilmiştir. übeler muvaffakiyı r. Görülen - bazı mal olunacı li ol . oksanlar yoğlunun ekmek — imalâtı yalnız fabrikada mı yapılacak Kasımpaşadaki peksimet fabri. kası Belediyeye müracaat ederek ekmek çıkarılmasına müsaade o- Tunmasını, günde 900 çuval un iş. tiyerek ekmek yapacağını ve yıl da Hava Kurumuna 36 bin lira yaridat vereceğini bildirmiştir. Bu fabrikanın işliyeceği n tek. mil Beyoğlu fırınlarının bir gün. de işlemekte olduğu una muadil. dir. Keyfiyet tetkik olunmaktadır Diğer taraftan göçmen B. Ali Çar. bacıma Kuledibinde inşa ettiği modern ekmek - fabrikasında da yakında imalâta başlanacaktır. hayatinin yokluğa — karışmasile mu - kaldermiz. Bu çok acı bir başlangiç.. m Gece, Ocuk yanıyor. Duvarlarda a- devlerin kizil şekilleri öynuyor, Açık pencerelerden, havuza akan suyun gırıltısı, çamların fısıltıları düyülyor, 've ocakta kivranarak yanan meşe dak | darının çıtırdılarından başkü ses yok. Hayatımın — bu, İlk dağ ı&tıinın | böyle başlıyacağını hiç düşünmemiz- | tim. Ruhum alçalmış bulutlar gibi, Kâranlık, ağır bir kederle dolu. Kerep, ocağın önünde ayı 'postunda sırtüstü yatıyor, saçlarında kizi) alev- kerin boyası üÜtreşiyor, yüzü, Nezi - | kin felâket haberile geldiği dakika - nin manalarını taşıyordu. Gönülleri - mizdeki kedorin ağırlığile yalşız dü - şünüyoruz,, kıpırdısız. duruyaruz. Buraya geleceğlriz Ük günün ge - ceki dçin — hayalim ne güzel, ne ulvi söhneler hazırlamışlı. Bazın ruhum- b rüzgâr gibi bir İsyan dalgası esi- yor. Başkalarının hayatıma keder dol- €n Sicak dakikalara, buz - uklar — üflemeğe ne hakları vardı? Bu hösin dgokunuşlarile kıpır- danân, dirilmek İstidadı gösteren ru- buma, birden Nezikin, süzgün hayali geliyor. Yanaklarin? — çukurlaştıran, gözlerll, öçlerinde mavi işik billar - Ka Adliye korldorunda, kanepelerden birinde ofurun epey yüşi h(r kadinin etrafna toplanmışlar, n Katın, het halde pek n'rılı bir şey anlatıyordu ki, etralında toplananlar, zatnan zaman, kahkahalarla gülüyor. lar, adeta gülmekten. katılıyorla Tam ben de kadının yanına sok İ Bun zaman mübeşirin tiz seri ka - dıni susturdü: T en çaradını dü mahkemede dine deyin arlık.. Çağırdılar... dedi. Hökim, Güllümün hüviyetini tes - bit edip yemin vitizdikten sonra: Söyle bakalım Gülsüm., dedi. Sadi- yeyle kocası Nadir kavga — etmişler., Nadir Sadiyeyi döğmüş.. Ne biliyor. sun? — RBiendira, diye söze başladı yaşlı kadın... Gece yartanın mistilleylinde, — Yangın vari diye acı bir feryat- 14 tatlı uykumdan uyandım. Hemen, karyolamın -başucundaki namaz be - Tni alıp yalanyanlış başımı, örttüm. Duvardan hilyel şeriti aldım., Üç defa Tpüp başıma koydum. — Yarabbim senl hifzeldeyip pen- cereye götümdüm.. Dayadım. Peurere- 'den göyle bir baktır.. Bizlm yanımız- deki değil, onun yanindaki evim, İşle bunlarm evinin önünde bir kalaba - lek toplanmış... — Kyvahi! Çocuklar.. Burmumuzdan bıluşuyoruz.. Kalkın! diye v halkını uyandırdım. Derken — efendim, gürül “Dünyada seninle oturamam... Doğru anneme gıdecegım.,, | gürül, itfaiye otomobilleri dayandı ka- üne... Ben de, iki parça el pararmam durdüğü kü- çük çanliyı elimealdum.. Şaşkınlıkla bir elime de baktr mangali almuışım.. Kapının önüne çıktim. Riç de sönra — öğrendik ki, Nadir çyangın varte diye bağırıp da bir ma- balle halkının yüreğini ağzına geti - Kir mi? Bunun hastasi var, gebesi var. gçocuğu var, ihliyari yee, — Neyse, şimdi onları bırak!. Nadir BSadiyeyi döğdü mü, döğmedi mi? Sen birgey gördün mü? — Döğmüş dediler amma, Allah bi- der Ben işittiğimi söylüyorum. Am - memiş mi, orasını da bümem, — Yani sen görmedin? — Hayız. Ne yalan — güyliyeyim? Gördüm gördüm; görmedim, görme - dim.. Yok yere günalını mi alayım betkesin? — Peki, Çekil de göyle kenarda dur. Gülsüm kânara çekildi.. Üç şahit daha dinlenildi. NadIirin Badiyeyi döğ- düğünü göreg yöktu. Davutt İl& maznun, şahitler ve sa- ieller mahkemeden çıktılar. Hâkim ceza vermedi. Karı koca dı- şarıya çıkınca, çekişiyorlardı.. Kadın: — Ben artık dünyada seninle otu- Tamam! diyordu. Doğru ânneme gide- ceitken, 440 kuruşluk bir teneke maden yağını yirmi dört liraya satmış Polis ve mürakabe memurları | alınmış ve cürmü meşhut halinde tayin edilen fiatten fazla mal | yakalanmıştır. satanları cürmü meşhut halinde de yakalamak - için ledbirler al mışlardır. Dün de Yemişte madeni yağ ti. gareti yapan Yani Cilomün 440 ku. ruşa satılması icap eden bir tene- ke yağı 24 liraya sattığı haber SEYRÜSEFERE RİAYET ETMİYENLER Polis ve seyrüseler memurları seyrüseler kaidelerine riayet et miyen bazı şoförler hakkımda ta. kibata başlamışlardır, ea şarne gee eee Ki ğğ n Gündüz iki saat kapanan Şehrimizdeki bazı büyük tica. rethaneler her gün saat 12 den M e kadar dükkânlarının kepenk - Jerini kapayarak öğle tatlli yap mağa , Bunlar da. | ha ziyade İstanbul — cihetindeki manifatura ve tuhafiye mağaza - larıdır. eeei Tütün rekoltesi Eğe tütün piyasasının bu yıl ancak Kurban Bayramına doğrü açılacağı öğrenilmiştir. -Rekolte 25 milyon kilo kadardır. Bildiğimiz. parke Geha küçük kesiniz. Ve bunları dik- iemesine koyumuz. Adı müseşik par. ke oluyor. Bu şekilde yaplan yolla - rin daha fazla dâyandığı anlaşılmak. tadır. Yalnız maaraf biraz çoktur. İa- Çazt fçin daha fazla emek sürfedili - yor, çünkü, daha fazla vükit alıyor. Fakat, güzel ve daha mükavemetli olduğuna göre, bundan sonra yapıla- cak bütün parkt kaldırımları bu ge - kilde inga elmek daha kârli bir iş deği! midir?. Yeter ki, taş döşenmeden evvel yolun tesviyesi iyi yapılsın, ça- 'bucak çöküntüler meydana gelmesi - we meydan verilmesin. BUÜRHAN CEVAT Kaldırim- taşları ları parlıyan samur birtr çizgiye ben. zeyen gülüşlerile bana bakiyor gibi. «Fiğen abamir dediğini — duyuyorum sankl Güzlerim hep yaşk! Fukat, Recebi © katkunç iztirabin tçinde yalmız bi - rakmamalı. Bu, bereber hayatimızın lik göcesi. Ne olursa olsun bu gece de biraz işik bulunmalı. Sirtimi dayadığım yastıktan doğrü- larak, bana yabuncı gelen neş'esiz bir serle: — Recep, dedim. Bir uykudan uyanır gibi kıpırdadı. Dönerek bana baktı. Yüzünün gergin, Göntle ifadesi birdenbire değişti. Bir kâybinı bulmuş gibyidi. Kırik bir gü- lüşle: — Söyle Fiğen! dedi. OÖna ne söyliyecektim, Teselli ver - mmek istiyardum. Dilimla ucuna ge- veren kelimeleri mırıldandım: — 'Tanrının yazısı demiştin ya, Ha- kiküten Tanmnin yazım,.. Somurla - Tak Oturmaktan birşey çıkar mı? Ha- yatımızın, bu ölümle başlaması mu - Belediye müstahdemlerine yeni elbize veriliyor Belediye müstahdemlerine ye- ni 600 takım — elbise yaplırılıp tevzi olunmağa başlanmıştır. Bu yılki elbiselerin rengi lâcivertten Eriye değiştirilmiştir. Açık iş ve memuriyetler Devkt Denizyolları Zat İşleri Müdürlüğü vapurlar için gemi - ciler ve kömürcüler aramakta « dir. Elekirik, — Tramvay ve Tünel İdarelerinin Şişlideki tam.rhanesi imtihanla ve 280 kuruş yevmiye ile 5 tesviyeci, 3 tornacı ve 3 fre. zeci ustası aramaktadır. Bolvadin Belediyesi 30 lira ay- hik ücretle, değirmende çalıştır. mak üzere bir taşçı aramaktadır. Ülkü matbaası orta mektep me- EDEBİ ROMAN: 135 — Güzinden bahsederken bana öyle söylemişti. — Demek ki bakikt düşünce « sini söylemiş değil. — Aksini isbat edecek bir hâ. Ayşe dalgındı. Boynunu büke. rek ve Cevada siper olarak: — Belki lâkırdı — olsun.. diye söylemiştir. sordu: — Cevat —Şükrüye ile ahbap olmak, bu ahbaplığını ilerletmek istiyor muydu?.. . — Farkında değilim, — Onun güzelliği, — Bu mevzu üzerinde durdu. ğunu pek hatırlamıyorum! — Her halde bilir. — Nereden bilir?. — Bir iki defa eve, çaya ve zi yarete gekliğini söylemiştim. — Bu gelişler evin içini, ter « tibatını bilmek için kâfi midir? kaddermiş... — Sonra bizlm suçumuz yök kl.. — Suçumuz yok!.. Fakat aciyorum.. Sonra daha cok düşünüyorum. Hulam, bunun hezabıni bizden soracaklır... — Nasıl sarabilir?.. — İntikam almakla!.. ADevamı Vaz) için değil. Fakat, umumi tarzda bu kadar görgü ile ev hakkında malümat edinebilirdi. — Geçeleyin eve gelip giderken görülmekten, tutulmaktan kork. müyor muydu? ma, bant söyliyen de gürmüş mü, gör- — Size söyledgil ıoılnı var yat! Dedi, Hükim daha bir başka şey çirkinliği, serveti hakkında ne düşünüyordu? — Cevat evin içini biliyor mu?. — Tabil her kıyı, köşeyi bilmek STOKU Her tacir Salı akşa- mına kadar beyanna- me vermeğe mecbur Şehrimizdeki odun stoku mikta. rının kal'iyotle bilinmesine za » rüret hasıl olmuştur. Bunun ü> zerine dün Fiat Mürakabe Ko - misyonu — tarafından her tacirin ellerinde bulunan odun stokları hakkında beyanname verme mec- buriyeti konulmuştur. Beyanna - meler ayın 14 üncü salı günü ak- şamına kadar muhakkak veril . miş olacaktır. Tünel k;yışı Bir çift Basra'ya geldi 2 çift daha ısmarlandı Bir çift tünel kayışının Ameri. kadan Basraya vardığı anlaşıl - mışlar. Diğer taraftan İngiltereye 1s - marlanan tünel kayışı için ihta. cat lisansı verilmemiştir. Ayrıca Amerika ve İsveçe de 2 çifi tünel kayışı sipariş olunmuştur. Yol ukaraları Yollardaki yağmur iskara ve demirlerinin değiştirilmesi karar. laştırılmıştır. Ayrıca yeniden 17 yerde ıskara yapılacaktır. KÜÇÜK HABERLER VİLÂYET ve BELEDİYE: * Askere gittikleri için dükkün- darını kapatmak mecburiyelinde ka- kanlardan verig alınmamazı — Vilüyete bildirilmiştir. e On sene ve daha az müddet faksitle aatılmış olan hükümete ait emtâk takaillerinin de asktre giden- derden yirmi seaeye kadar alınmaması kararlaştırılmıştır. TİCARET ve SANAYİ:- « Ticaret Vekili şebrlmizdeki tete kiklerini bitirmiştir. Bu akşam Anka- raya gidecektir. MÜTEFERRİK : e Şebir Tiyatrosunda tevzi edilen ve son çıkaa V Cürk Diyatrosu isimli meemuada rejisör Muhsin — Ertuğrul, muharrir ve münekkit Celâlettin Ezi. me hakkında bir yazı yazmıştir. Bun- dan dolayı Celâletlin - Ezine, Muhsin Brtuğrul aleyhine bir hakaret davası açacağını söylemiştir. -— y V— zunlarından ve lise tahsilli genç kızlara linotip makinelerinde iş verecektir. y Ayak işlerinde — çalışacak bir eç aranmaktadır. Galata posta kutusu 1531 mumaraya yazılması. Bir müessesede — dosya işlerile uğraşacak bir bayan aranmakta. dır. Daktilo bilmesi şart değildir. Galata post kutusu 1150 numa - raya yazılması, Bir Cinayet Davası Yazan: ETEM İZZET BENİCE — Kendisi şahsan — ocsundur. Hem bir iki — kere bu meseleyi kondisi ile konuşlum, — Nihayet tutulursam — söylenecek söz mü yok? Sen genç bir kazsın. Ben de genç bir erkek. Sevişiyoruz, eve deneceğiz derim. Buna da itirgz edemezler ya? Diyordu. — Hâüâkim bundan sonra Güzi. nin ithamlarından — Ferdiye ait olan kısmına geçti: — Güzin sizin için Ferdinin metresidir, dedi. Buna ne cevap veriyorsunuz? Aygşenin rengi yeniden sata . Tıyordu. Gözlerinin — üzerindeki kapaklar hiç açılmamacasına in. miş gibi duruyordu. Hazin ve tit. rek gelen bir sesle: — Yalan olduğunu — önceden söylemiştim. Dedi, Daha sonra: — Rica ederim sizden, bu âdi, âdinin âdisi iftiralara kıymet ve. rip bunlar için beni üzmeyine.. Diye hâkime yalvardı. Bu sı. rada Güzinin bir pars can havlile böğürüşünü andıran sesi işitildi: — Hikimler bu alçak kız, hâlâ sizi masum ve nezih bir rol ta . kınarak aldatmak istiyor. O des. sas hakkında söylemek sınası ara tık benimdir. Kondisine cevap. ları vereceğim, ithamlarımı tastil edecegim. (Devami Var, Yazan: Ahmet Şükrü E” y Rusya ve İngiltere karp halindedirler. Fakat letin, üç küçük Alman mü olat Romanya, Macaristaf | Finlandiya karşısındakl farı bizibirine bei Rusya, her üç küçük harp balindedir. İngillere devletlerle yalmız siyasi betlerini kesmiş, fakat H etmemiştir. Öte yandan İlfiş J(' | p re Bulgariştanla münas kesmiş olduğu halde Ilü yadan elçiini Üç aydanberi bir yıd' < giltere ilç Rusya, öte ri“ A Almsaşa Nle müttefikleri H a da karşılıklı münasebetlerli e * değiyiklik olmamıştır. giltere, — Finlandiyaya durumunu muhafaza mediğini anlatan bir adıti fır. Malümdur ki Finlapdi'? a ü manya ile İşbirliğine ıe bi? 1940 yılında Rusyaya Vi ral'ırın geri alınmasını bep olarak ileri sürmi İngiltere hükümeti, hükümetine bir nota v kı sınırlara varılmış old y Finlandiya askerlerinin | tt ılerı yürümemelerini | Yürünecek olursa, —İni Finlandiyaya — harp ilân. Ce meeburiyetinde kalacağı Ü* rilmektedir. A Finlandiyanın bu nota İT “ da zor bir duruma düş! #a tahmin edilebilir. ÇüRİÜ ”f. â landiyalılar İngiltere il€ 4 ğ mek istemiyorlar, paya ait her politika olduğu gibi, l'iılııll!' sinde de Amerlkanın İntİ bizlikte olanğa başhakkakl v Tandiya, battâ İngilteredet k Amerikayı saymaktadir. Finlandiya, Almanya il€ işbirliğinin bu safhasında, fiki İle ortaklığını | boramar. İşte Finlandiyâ dan İngiltereye verilen i'_ ö moktanm izahına çal diyaya ait olan toprakları? — * || mi geri alınmış de | ? — Rusya 1340 sonra da Finlandiya hâ tü niyet beslemekte de' Mı tekrar saldırmak için yordu. 3 — Finlandiya $ın sinde de kurtarılacak dır. y Bu sözlerin samimi olt şüphe yoktur, Gerçi nüz Rusyanın — elin eğer vııı.ıımı ııvıı* miye razı olsa, Busların © Finlere geri ımmu"" yoktur. 1540 bırış- kötü niyetler de harbif .,al için bir sebep değil, hanedir. Üçüncü fıkradt len Finlandiyalılar 5 yas'ndaki Finler ılıü"İ ? çeklen Finlandiya a yası hakkında ::l-"r | bir ilgi beslemiştir. kilometre genişliğinde ef, | memlekette Finlandi) Si yıllar içinde şa! 4 nülas Ruslaştırılmıştır. Ç, Güeltü döğrüet, K Tandi. ter * safhasını ı.—Alınıı!*'- ö | maz, Küçük bir k'::."j Ki büyük bir devletle “ | parken, kendini harektt yi Kinden de mahram OA bi | içindir ki küçük bir ' y bir ortaklığa girerken l mek ıııebıriy:'l' . girmek kolayı bozmak zordür. AlM ". maldeki harekât plân'üi gWt 4 ken bu işbirliğine Ş Finlandiyanın çekilmi saba kattığı gibi, €€ temin için de sıkı İ olması yakın bir Ti u yalnız Finlandiya gİ W devlet için değil; İ y yük bir devlet tçin Ü€ tüi İşte Finlandiyanın mamasının hakiki S” mak gesektir. ———

Bu sayıdan diğer sayfalar: