10 Kasım 1941 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

10 Kasım 1941 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Atatürkün Türk camlasının göğründe kendisine karşçı nekadar muhabbetli, vefalı bir yer tutmuş olduğum? anlamak İçin şu vemmlere bir göz afmak küfidir, ATATÜRK EBEDiİYETE NASIL iNTiKAL ETTi? iteşrin., bütün memleket tek bir kalb halinde, iki yıl evvel ebedi- yete göçen Büyük Şef Atatürkün aramızdan ayrılışı bâtırasını sız- lıyarak anıyor, gmhuriyetin — kurucusu, bü- ük inkılâpçı Atatürk, tam üç yıl evvel bugün, sabahın ilk sa. atlerinde, dokuzu beş geçe Dol- mabahçe ndaki hususi dai tesinde edebiyete intikal etmişti.. Hayatının son dört ayını takta geçiren Atatürkün ebediye. te intikali de muazzam bir hâdi- mühteşem — bir acı olmuştu.. arasında bulunan lerini ellerile Kemal Öke, se, tedavi hey" ve Ebedi Şefin kapatan Profesör bunu şöyle anlattı «— 10 Temmuz Bayramı gü Acar motörile Savarona yatından ayrılarak Floryadaki deniz köt- küne giden ve dönüşte Boğaza kadar geri uzatan Atatlrk; * gün fazlaca yedikleri dondur- | malarla yorgunluktan dolayı ya- tağa düştü. Tedavi hey'etinin bü. | tün çalışmaları boşa gitti Büyük hasta gemideki dairelerinde y takta kalıyorlardı. O gün muvak- kat kon nihayet bulan ilk krizi geçirdiler. Baştabip Neş'et Ömerle mütehassıs doktor Fisen. ge büyük hastamızın Sarayda, gemidekinden daha iyi tedavi & dileceğini ileri sürerek kendile- rinden saraya avdet için müsaa- de aldılar, 31 Temmuz akşamı sa. raya avdet olundi Sarayda geçen ve avdetten e- bediyete intikale kadar süren üç ay on günlük tedavi müddi de artık iyice anlaşılmıştı ki bi vük hastamız — hastalığın — tahil seyrinden — kendilerini - kurtara. mıyarak de iyen neliceye a- ğır, ağır irtihale doğru Yardı. Tıbbın bütün icapları, sastanın — siroza karşı mukave- meti, fevkalâde bir a tacağına dair mikbinliğinin dakikaya kadar deği hiş neticeye doğru ilerleyişi dur- duramıyordu.. yor- yi le iyi 6. sen İkinciteşrinin hafta defa su alma ameliy rulmuştu, Bunu, bizzat Ebedi Şef emretmiş, yatta, ilk defa suyu ben aldığım için o gün Gül- hanede derste bulunduğum sıra- da #sraydan beni aramışlar, bu- büyük | lunmam gecikince Ebedi Sef su. | yan alınmasını M. Kâmil Berk'e ikinci su da alın- havale etmiş, maişti., Bu suyun alınmasın: müteakip Ebedi Şef'te muvakkat bir neş'e ve terahlık görülmüş, ıztırabı di- nen Atatürk, etrafındaki zevatla görüşmüş, Başvekil Celâl Bayarı kabul etmiş, hattâ bir de kahve ve İçmişti. Fakat çok az süren bu w nin arkasından yeni bir krizin izleri belirmekte gecikmemişti. Akçam üzeri saraya geldim.. mdüz aranıldığımı ve suyun a. Tdığını öğrendim, 3üyük hasta, o gece son krire tatulmuştu. Bu kriz wzun sürdü. Müdavi ve müşavir hekimler, tıbban bütün icaplarına başvura- rak elbirliği ile krizi önlemiye çalıştı. Hastalık sona doğru iler- | yük Baş, yastıkta! Yazan: Rahmi YAĞIZ liyor, yakın ve büyük bir felâke- tin belirmi dair biltün alâ. metler apaçık görülüyordu. 8 Sonteşrinde üç günlük bir sey. | ri müteakip komaya mevkiini terkeden kriz nihayet bulmuştu. Büyük hasta gittikçe artan bir dalgınlığın pençesinde, derin bir süküta gömülü olarak sık sık ne- fes alışlarla mukavemetin son haddile hastalığı yenmiye çalışı- yordu. a Artık İş işten geçmiş, aylardan. beri korku içinde hatılanan neli- ce gelip çatmıştı, Günde dört defa büyük hasta- | nn vaziyeti hakkında komünike meşrolunuyor, her muayenedo ise komanın - derinleştiği, ölü- mün soğuk bir kanat gerişile dai. ütün ümitleri yelsli ne- rdüğü aşikâr farke- | hunuyordu. 8 Sonteşrin gecesi komanın artı- şı ile devam etti. Ertesi sabah koma zall olursa büyük — hasta bu krizi de muvaffakiyetle at. latmış olacaktı. " Fakat bu, pek zayif bir ihtimaldi. Herkes bu ih- tümalin tahakkukunu Leklerken ertesi sabah komanın devam et- yirmi dört saati tecavüz edi; ırtik en uzak ve en ufak Ümit- de orladan kaldırıyordu.. ayni şekilde geçirildi, G celeri ikişer hekim büyük hasta- nin yanında kalacak şekilde ara- mızda bir de nöbet tanzim et- miştik, Nöbetten çıkan hekimler, büyük hastanın dairelerine biti. şik salonda bekliyen arkadaşla- rın yanında kalıyor, sarayda he- men hiç kimse uyumuyordu, Her dakika bizi, kat'i ve soğuk ü doğru — yaklaştırırkea n eza ile sabahı nübet sırası bendeydi. M. Kâmil Berk ile birlikte büyük hastanın başucunda beklemiye başladık, Saat sekizden itibaren komantın artmıya başladığını far- kettik, Bu sırada Atatürk saatin kaç olduğunu sordular. Cevap verdik. Anlamadılar, suali tek. rorladılar.. biz de tekrar söyle- dik., bu soruş komanın derin te- siri altında oluyordu.. Saat dokuzu beş geçiyordu. büyük hastanın başında bir ha. reket görüldü, Binbir inkılâbi canlandıran bu Bü- mevkiinden kalktı, sağ taraftan sola doğru bir dönüş yaptı, gözler açık ve en iri şeklile bakışlarını üstümü- ze çevirmişti.. yalnız ona mahsus olan ve enerji dolu bir ışıklanış. © bakışlar, başın yastığın öbür. ucuma varışile bu- lunduğu — noktaya — mihlandılar. Derin bir şehik... Artık Atatür. kün ebediyete intikal ettiği anla. şıldi.. Ellerimle gözlerini kapadım.. M. Kâmil Berk ile birlikte çene- yi bağladık, Gözlerimiz yaşara- rak bu feci neticeyi dışarıya bil. dirdik, Bizim odadan çıkışımızı gören. ler işi anlamışlardı. Sarayda de- çevresinde rin bir matem havası koptu. Bay. rağın hemen yarıya — inmesile başlıyan gözyaşları her an artaı bir şiddetle bütün memleketi kaplıyordu..» Üzerinden üç uzun yıl geçtiği halde hâtırası bütün — tazeliğili hepimizin kalbinde yaşıyan Ebedi Şef Atatürk bugün ebediyete in- tikal etmişti. bütün bir milleti tek bir kalb şeklinde acıyla sızla. tan o hâdise her sene bugün ma- tem — ihtifallerile anılmaktadır. Kurduğu Cumhuriyetin etrafın. | da tek vücut olan on sekix mil nun kalbindeki büyük mâbedine gekilen Atatürk, cihan durduk- ça orada, aramızda yaşıyacaktır... Rahmi YAĞIZ Atanım aziz vücudünü taşıyan Son (Kurduğu Cumhuriyetin 15 inci yıldönümüne rahatsızlığı dolayısile iştirak edememiş olan Atatürk, Ankarada ya- pılan merazim dolayısile or. duya bağlılığını, inamnı ve takdirlerini gönderdikleri a. şağıdaki metajla bildirmiş « lerdir:) Zaferleri ve mesaisi insan. lit tarihile başlıyan, her za man zaferle beraber mede . niyet nurlarını taşıyan kah. raman 'Türk ordusu; memle. ketini en bulranlı ve müş « kül anlarda zulümden, felâ « ket ve musibetlerderi ve düş. man istilâsından nasıl koru . muş ve kurlarmış isen, Cuma vaffak olacağı Atatürk mu- nı biliyqrdu sualine covap Atatürk Sıvas ve Amasyada | teşkiâltın kuvvetlendirmiye ça. lıştığı sıralarda, Amerikan yar. dım komitesinin şark şubelerini teftişe gelen General Harbord kendisile konuşmuştur. Aşağıda- ki fıkra bu konuşmadandır: Realist Amerikalı endişeli bir gözle bakarak Atatürk'e sordu: — Peki, ya muvaffak olamaz. sanız Atatürk'ün cevabı basittir: — Bir millet, mevcudiyet ve istiklâlini temin için tasavvaru | kabii olan her teşebbüsü ve feda. kârlığı yaptıktan sonra, muvaf. fak olur. «Ya muvaflak olmaz- saf» demek © milletin ölmüş ol. | duğuna hükmetmek demektir. Şu | halde millet yaşadıkça ve feda. kârlığa devam ettikçe muvaffak | olmamıya imkân yoktur.» | fabut Dolmabahçe sarayının merasim salonuna konduktan sonra Atatürkün Orduya Mesajları teyizli tekniği. huriyetin — bugünkü devrinde de askerli nin bütün modern sil sıtaları ile mücehhez olduğu halde vazifeni ayni bağlılık. la yapacağına hiç şüphem yoktur. Bugün; Cumhuriye « in on beşine: yılını mütema. diyen artan büyük bir refah ve kudret iç'nde idrak eden büyük Türk milletinin hu - zurunda kahzaman ordu, gae na kalbi gükranlarımı beyan ve ifade ederken, büyük ulu. sumuzun iftihar hislerine de yorüm. tercüman Türk vatanının ve Türlük sının — şan dahili ve harici her türlü teh. karşı korumaktan ve şerefini likelere Onun, birkaç vakittenberi, da- ireşinden çıkamıyacak kadar ra. hatsız olduğunu biliyor, fakat haştı n seyri hakkında ciddi | bir malümata sahip olamıyorduk. İstanbuldan gelen haberler mü- tezad bir şekilde devam ediyor- du: Bir gün, iyileşmiye yüz tut- tuğunu, ertesi günü de haştalığın yehamet kesbettiğini duyuyor, biz de garip bir tezad içinde, sıra | ile safa ve cefa günleri geçiri- yorduk.. Bir akşam, Marsilya Matbuat Cemiyetinin Yuring Klöp'de ver- diği sevelik ziyafette biz de da. vetli bulunuyorduk. Sofrada ya- nıma tesadül eden «Le Petit Mar- soillnise gazetesinin başmubarri- zi Bancal, lâkırdı arasında: — Haberiniz var mı, dedi, Pro. aüi akı bi baret olan — vazifeni her an ifaya hazır ve âmade olduğu. na benim ve büyük ulusu « muzun tam bir inan ve itima. di vardır. Büyük ulusu . muzun orduya bahşettiği en sistem fabrikalar ve si - la bir kat daha kuvvet. lenerek, büyük bir feragati nefis ve istihkarı — hayat ile her türlü vazifeyi ifaya müe heyya olduğunuza — eminim: Bu kanaatle kara, deniz, hâ- va ordularımızın kahraman ve tecrübeli komutanları ile subay ve eratını selâmlar ve takdirlerimi bütün ulas mu- vacehesinde beyan ederim, Cumhuriyet — bayramının 15 inci yıldönümü hakkıniz. da kutlu olsun. Yazan: Hikmet Nisan fesör Fisenje'yi, Atatürkü mum- yene için İstanbula çağırmışlar, dün gitmiş!, Bilmediğimiz, fakat herkesten önce bizim bilmemiz lâzım gelen bu haberi kendisinden duymuş olduğumu belli etmemek için, münasip bir mukabele ile iktifa ettim, Fisenje gibi namdar bir mütehassısın İstanbula çağırıl- Ması, hastalığın derecesini ve «büyük dertlere büyük devalare aranmakta olduğunu bariz bir şe- | kilde isbat ettiğinden, o gece eğ. | lenmek şöyle dursun, ziyafet ve | | ziyafeti takip eden bale, bize ze- hir olmuştu.. Ertesi günkü Paris gazeteleri | Fisenjer'den bahsettikleri — gibi, enu mütcakip Berlin ve Viyana- dan gelen gazetelerde de hastayı konsültasyon için meşhur Almı Prolesörü Bergman'ın Berlinden, mütehassıs Profesör Epiager'in de Viyanadan davet olundukları ve Fisenjer'le İstanbulda buluşa- cakları bildiriliyordu.. Artık tereddüde ve hislerimi. zin bizi dalma müsbet düşünce- lere sevkeden seyrine kapılmıya mahal yoktu. Hakikat, bütün deh- | şet ve ihtişamile karşımıza dikil. miş, elim bir vâkıa halini almış. ta, Buna rağımen biz, yine ken- dimizi avut; devam ediyor ve tevekkülü bırakmıyarak şallah!»larla, Tanrıdan O'nun İ şifalar umuyorduk. Böylece altı ay geçirdik... ü 30 Kasvetli, ki bir gün; 10 İkinciteşrin sabahı,.. Başkonsolosluğumuzun, — sabah akşam namaz kılan, Trablusgarp- li, temiz kalbli, özü sözü doğru | Türk oğlu Türk bir kavası vı dır. Küçük odasının yegâne ziy- netini, duvardaki Türkiye hari- | tasile, Trablusgurp harbinde şe- | hit olan babasının resminin ya. slağı Atatürk'ün ve İsmet İnönü'nün resimleri teşkil eder. Bedbaht bir taliin sevkile küçük yaşında yetim kalan ve bir hayli maceradan sonra kendini Marsil- | yada bulan bu zavallı gencin fik- | ri ve zikri, hiç görmediği vata- | nına avdetle vazifei askeriyesini ilfa etmek ve Türk seması altın. da yaşamaktı. Bu imkânların mü- ip bir zamanda kendisine ve- rileceğini bildiğinden, bana kar- şı büyük bir muhabbet ve sami. miyetine şüphe etmediğim hiz- lerle bağlı hi © gün, vazilemin başına henüz gelmişlim ki, Ahmet, getirdiği gazeteleri bıraktıktan sonra, hi- âf, mutat, karşımda dikildi, dur- du. Sevimli esmer çehresi, de. runi bir melâlin tesiri altında sararmış, parlak küçük gözlerini nem bürümüştü. — Ne var Ahmet' Titrek bir sesle cev — Beyetendi, dedi, yamda Gazi Paşayı İstanbulum her tarafı sokaklar — kalabalıktı. Herkes ağlıyor, vah, vah.. diyor- anlık, mağmum Atanın Ölüm Haberi Mar- silyada Nasıl Karşılandı.. du.. — Ahmet, dedim, rüyalar u- miyefle maküsen tabir olunuf” inşallah iyi olacak, sen de İstef bula gittiğin vakit Onu gör sin. Her namaz kıldığında etmeyi unutma... Saat on buçukta telefon GÜF yor. Muttarit ve devamlı ihliz$i” lardan uzak bir yerden çağıfik dığımızı anlıyorum. — Hayırdır, inşallah... Paris. Makine başında birtii Sefir Suat Davaz, kesik ci Terle meş'um haberi veriyor. 4' ba ben mi yanlış anlıyorul Tekrar ettiriyorum; ayni ketistf” ler, ayni cümleler: 2 Atatürk bu sabah dokulf beş gece Rahmeti Rahmana yuşmuştur. Milli matem yaPil, caktır, lâzım gelen tedbirleri nız. bilâhare mütemnilm mühli mat verilecektir... Makine — başında — donakalir şim, — Ah, Ahmet, keşki görmiy©” din 9 rüyayı Hepimiz, bilüistima — hepitli Onun ebedi olduğuna, bir saffetile inanmış gibiydik. 0: güneş sanıyorduk ve gümeşit lâyemut olduğunu biliyorduk: yazık ki ummadığımız bir 8ÜÇ zalim hakikalle karşılaşıyof (4 insanların —- hattâ ın.ınık'J olsalar - öleceklerine inan' zaruretinde kahıyorduk.. ... $ Haber, yıldırm sür'atile M silyaya yayıldı. Sancak direğimiz siyahla ."»:J' lenip, bayrak yarıya inditÜy Bizi mütenkip koruşumuz YU Başkonsolosluğu da ayni hard le malemimize . müddet sonra, e| ve konsolosluklarla ticaret tıp fakültesi, umumi postant bi resmi binalar matem ıl:,’ olarak bayraklarını ayni © iret astılar. Taziyet tolgrafı ge' Mülvezziler, bütün gün kosttliği lük ile postane arasında dokudular. Telefon, hiç macasına, bize, tanıdık V€ madık birçok seslerin tecesiif taziyetlerini yetiştirdi. — ğ Öğleden sonra, Vali, MÜÇ Kumandam General, Tülett sübahri Kumandanı Amirâl lediye ve Ticaret Odası R—'", Müddelumumi, — Te ı-'ı::, Rektörü, yerli ve ecnebi # çi ciler, Genel Konsoloslar *© konsüller, vapur şirketleri ;4 müdürleri, ismini cismini diğimiz daha birçok zeval, birer gelip beyanı taziyet & Marsilya Türk kolonisi d& İ € gözleri, bükük boyunlarile: Tim resmikabulde bizimle te bulundular.. ' duygularınııza yatım hepsi, evet bep> gün evvel yine bu binA' Bayramımızı tehrike gel sabahtanberi ebediyete vağiek © büyük adamın şeref ne kadeh kaldırmışlardı!. Yarabbim!, Hayat, "r: tezadlarla dolu ve temtf (Devamı 7 nCi sahifi

Bu sayıdan diğer sayfalar: