30 Temmuz 1942 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

30 Temmuz 1942 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AM GPNT SEREZ Ka . İ 2 —SON TELGRAF— 30 TKMMUZ 19d3 —ü aa HALK FİLOZOFU BAM Türkiyede, şehirli aylıkçı, köylü yıllıkçıdır. Bu arada bir de gündelikçi vardır. Şehirdeki gündetikçi esnaltır; hergün ka- zatır. Röydeki gündelikçi fa- kir ise rençberdir, Ketdi tarlası yoktur, iş bulursa, hergün bir tarafta çabşır. Bugünün — iktısadi — şartları altındı, şehirdeki aylıkçı ile köydeki yıllıkçı baş mevzu ol- muştur, Hon,,si dahâ çok mü- zaherete nithtaçtır? Şehirdeki aylıkç me köydeki yulıkçı mi?, Bu iki zümretin durunü, bir- birine zad hatlar çirer. Birini fazlaca himaye etseniz, öleki- nin zararına olur, Türkiyede 41 bin köy vardır. Bu köylerde yaşıyan vatandaş- ların sayısı 13 nülynu geçer, Bunların — Bepsi de - çiftçidir. Binlerce köylünün — islihsali * toprağıa kıstr olmusi delayı- sile - ancak “kendisine yeler haldedir. Bıırlıı bir wv ldı- TELİ KEŞAT FEYZİ liyemezsiniz. Sizde varsa, ona | vermeniz lâzımdır. Şehirdeki uylıkça memur ve müstahdem — olan vatandaştır. Bunların sayısı jse en çok iki milyomu —geçmez, Memleket gün baş on kuruş vardır. Yâni bergün kazamır, Bugün, ea zor iktısadi şart- lar altında olan, büyük .—s— lerdeki aylıkçı vatandaşlır. E- line aydan aya bir para alır. Bu para dajma aynidir. Halbu- ki, çarşı pazar bergün doğiş- mektedir. Üzeninde uğraşılan mevru- lardan biri de işte bu aylıkçı yatandaşm yükünü hafiflet mektir. Bu, gasıl mümkündür?. | Bol keseden atmak, tedbir, fikir, çare tavsiyesi kolaydır. Fukat, imkânları cle alarak | yapmak... | İşte davanın bamteli.. Hadiseler İ L OLARAK Geçenlerde bir gazete, havadis almak hususunda gazetecilerin uğ- radığı güçlüklerden bahsediyor- du. Vakit vakit bu güçlük ortaya atılar, Fakat, Matbuat Kanumunda izamnamesinde, gazetecilerin istihbarat vazilesinin resmi ma- kamlar tarafından kolaylaştırıla. cağı yazılıdır. Bunu, bir hatıra olarak kayde- diyoruz. GİZLİ SİLÂH Amerikadr. meydana gelirilen bir silâh için 30 milyon dolar har- canmasına karar verilmiş. Artık, barbin çabuk bileceğini sananlar avuçlarını yalasınlar.. 30 milyon dolar bu gizli silâha harcanacak, silâh harp meydan- Tarına gölecek, kullanılması öğre- nilecek, tesiri görülecek ve sonra da muharebeye sokulacak! BARDAK BUHKANI İstanbulda su bardağı bulranı var; Bardak bulunamıyor. Evvel- €e on kuruşa olan âdi bardaklar şimdi 50 - 60 kuruşa.. bunu da bu- lana ne müflu!.. Fakat, hani, eski çamlar bar- dak oldu, diyorlardı, nerede?, ZENCİLERİN SEVİNCİ Bir tab âlimi, birtakm şuanredi yardımile, sencilerin rengini be- yaz yapmıya muyaflak olmuş! Bundan sonra, arzu eden her zen-* ci, rengini derhal değiştirebile- cek! İyi, dünyada zenciler kalmıyor; fakat, öyle bir yeni ieai meydana getirmeli ki, çoğalan alın kara- larımı da beyazlatşın! AHMET RAUF —— EDEBİ ROMAN: AŞK ve GÖZYAŞI Yazan : SELÂMİ İZZET BİRİNCİ KISIM ONL . Fakat bu huzür'çok kısa sördü. Sevginin kanetini — öuşünüyordu; o yanında olmadıeçe — mes'ut olmasına, gülüp söylemasne imkân var maydıt. Yine yelse kaptldı;. yanından zelip BtCen İnsanları kiskamıya — başladı, | Onların büyle bir derdi, büyle acı dü- | günceleri yöktü... Kösklere baktı. Bu küsklerin . ço Binda vecemliler ot bikyor- | #at © veremli dazınlar bile kene, | heen rmes'ulttu... Hiç değilke oam lar Glüme yaklaşmışlardı, bu dümyae öan kurtilacaklardı. — AIm'uç olanlar, igecede, ay geğl, ölüme enaş olanlardı. O gece yorzun düren Kenan Crkam- dön yetti, uyudu, erlesi gün öğle We- wi ile Mont — Karlo'ya gilü. Bu kumar, heytcan ve halecan diyarı Kenanı bir enfknatıs gidi çeki- yondu. Daha dağrusu Kenan uğradığı HÂL NASIL ıslah edilecek Sebze ve meyva Fiatlarında ucuzluğu temin İçin hüölde Balıkhanedeki gibi satış yapılacak Sehrimizde #âbze ve meyva sa> tışlarında hâl 'daresinin ucuzluğu temin bakımından metlüp fayda- yı temin edemediği anlaşlmakta- dır, Bu münasebetle; bu mevru- da en mühim rolü oyneyan kab- | zmnslların kafdırılarak Balıkhane | de olduğu gibi salış yapılması dabha uygun görülmüştür. Kabzm malların evvelden sebze ve mey- | va müştahsillerine —<borç para verme> usülünün de kaklırılması ve bu kredinin belediyenin tavas sulile Ziraat Barkası veya öğer mal bir müeszese taralından yar pılması için tetkikler icra edik mektedir. Bu meyanda esbze ve meyva hâlinde de esaslı bir sla- hat yapılacaktır . Beyazıt postane biclasının çok dar olluğu görülerek — tivarda münasip bir yere naklolunması kararlaştırılmıştı Çay mes'elesi Kahve ve çayın bie aa evvel İnhi- gerler İdaremi tarafındım setşa çıka- Tilmas? bakleniyor, — Çünkü, — şimdiki vesiyet halkın sleyhinedir, Bu made deleri, Ofis, İnlismriara devredecek. Kâahve ve çay pahâlandıkdarı san. ra, münleref, bu ikl müdde do nefa- | selini kaybetli, Bihese iyi çay bul- | mnâkk - çok Bor, Bam de çök pahalı, Bir Çöğe yerlerde kahveye türlü maddeler karıştırıyorlar, — İnhkazlar İdaresi bu maddeleri sötmaya başlayınca, müşte. Tiye bir Ginniyet gelecektir. Bu em- bir âan evvul temin etmek (8- BÜRHAN CEVAT 4T felâkettön sönta, bu şehire bir uçu- rüma atılır gü atılmak — isCyordu. Kumar denen iplilâ bor derdin de- wası idi; kumar'a düşünce insan her düşüncesirk, ber elemini unutur, ee vunurdu. İkinci tüneklen sonra denizin için den Göğrü yüküelen Monake kaydsı. m görünce derin, rahet bi nebex aldı Suların orlasında bir aferika gibi yük- sölen bu dsyanın Memauas harıdlar düdeyd, DÖüneş içinde, piril — paül işildyan bu yer cidden güzeldi, Aklına yine, Sevgin geldi, buraya, bu güzelmaydızlık, zevk ve sıfa d- yarına sevgili karısı ile beruber gele- Dilirdi.. Ne çirkin kadüri varki, No glırdu, Sevgin ona sodik kalkaydı?. Ne olurdu, uzun sencler çektiği el ve mrraytan sdüra karsının yanında | umn ve rahala küvuptuydı!. Tam zahak — ödeceğini — gandığı bir. anda kimatnin başına gelmiyön - çünkü O- Gıda maddeleri ihtiyacı Hayat pehalılığinın hükür. sürdüğü böyle teykalkde zamanlarda, hersey- den evvel İaşe birinci plânı işgal edi- yor, Bugüân, aile reisletinin M'nuum-( ü tek mevzu da budur. Evvelâ, bö- Bar.. Mensucat, — zücaciye, — kortasiye, Mmelbusal, ikinci plünda — kalıyor — ve bunlar teferrümt sayılıyor. Hele eğlence yerlerinin — pakalılığı vestire ise, bülün bülün arka plânda- dir, Çoluk çocuğun nafalasını lemin etmek, evvelâ onları doyurmak birin- € vazife. Gida madklelerinin ucuzlü- filması, yabut, daha — doğru bir ifade ile, arlık daha fazla — pshalanmamamı için Devlet, Belediye — &linden gelen Bayreli sardediyor, Fokat, buna Teğ- Mmen, bazı zayüretler, — imkânsızlıklar dölayisiyle; fatler yüksekliğini — mu- bafıza ediyor ve bir kısım macdeler de, artışla devam ediyor. Bir tiklif ve karsra göre, haftanın | 'en günlerinde şehrin buzı semi- e kurulan pâzaç yerleri, hetgün | kurulacak, böyle ölunca, bir “maddeleri halk daba ucuza todarik göcbilecek. mbul, Türkiyenin ea pahalı şeb- | aat bu şekirin imuhtelif - semileri da müihiş bir Iet farkı vardır. Pazar yerlerinde sebre ve meyva baş maddelerdir. Şayanı hayretlir, —sktee ve n 'nüz youzliyascamış- kar, — Haibuli, gömdi, ucuduk “mevel midir. Diğer bakkeeliye inden bir kıcıni da bam pazar — yözlerinde - | , Haliı doyummuk, halkâ ucüz gide | dnad lamin ötmek için ne yen- malit. İstanbulun baş meseleri — bu> dür. Üsmümi salış mağamaları açılma, ari balka, Devlet eliyle her madde mali- |» yet flatına vecile iyi vetice alınabilir. | mu', Dunler öyle şlerdir ki, yapılmt- gdan müsbet neticesi görülmeden kat't bir şey söylenemer. Bakanıcız. —tap Külât vestir maraflar dölayisiyle, —bu maddeleri, dşaralaki fadlen daba pa- halı setmak Jâzim gelir. Böyle bir ne oe de huzla olur. Anlaşılan hakikat yadur; Yelniz M Dubat değil, her dey: gide / maddtai istihszlinde seferberlik gerek, — Sebal Ge “azla diklirmeliyiz, fasulye, nohut, mecimek; misar, piraç ürrşey.. Şimt- gidön Sedbirler alınıyor. Ünümüzdeki ekim movdiminde buğday, arpa, miser Bengztı kadar, diğer her nevi gida maddasi istihanline çok ghemmiyet vermek İâzım geliyot. Eatlâ ollukları bile xlâh etmek zas, YUtf Oluklar, yağ, poymir, süt, yoğurt Tatihtalinde birinci plânda mühiem rol ayınr, Toprak bite çokk şey verebilir, Mesele, onu slabilmektedir. R. SABİT Lâstik tamircisi Faik Tepegöz beraet etti Galatada lâstik tamircisi Puik Tepogörün lüstik ihtikârmdan Milli Korurma mahkemesine ve- rikliği yazılmaştı. Milli Koyurma mehkemesince yapılan duruşma neticesinde ihti- İâr suçu görülmemiş ve Fsik Te- pegöz haklanda beraet kararı ve- Tilerek serbest bırakılmıştır. MAHKEMELER't EM '“Sen niyete Aşağı Don'da Rus müdafaası- | nın zayıf olduğu anlaşılıyor! ( Yazan İîlîs—l;;—ğükreq Ateşemiliteri Doğu cephesinde: İki tarafın tebliğlerine güre, Voronej bölgesinde mühim bir değişiklik olmamıştır. Bu kesim- deki vaziyete dair iki tarafın zıd iddiaları Moskova ve Berlin kay- naklarında karşılıklı »devam et mektedir. Aşağı Don nehri boyunda da kayda değer büyük harekât olma. mıiştır, Alman ordüları nehri geç- tikleri yerlerde köprübaşı mevzi- lerini cenuba doğru derinleştirimi- ye ve genişletmiye — çalışıyorlar. Bu elde edildikten sonra, ordula- rın büyük kısımları kurulacak a- ır köprülerden — iztifade ederek nehri rşahileceklefdir. Rostof cenubunda köprübaşını Butaisk ve Berzojenskaya ara- sında genişleten Alman sağ cena- hi, Rusların ciddi mukavemetle- Tine rağmen cenuba doğru biraz daha ilerlemiştir. Fakat bu iler- leyiş büyülk kısımların mehri geç- mesine kadar şüphesiz ağır ola- caktır, Bu bölgede cenuba doğru birçok küçük mehir kesimleri var- dır. Buslar bunlardan istifade e- derek adım adım müdi vam edebilirler. Merkezde Çinlianskaya'daki du- rum hakkında iki taraf da yeni bir malmat vermemiştir. Yalnrz Stokholm'den gelen bir haberde, buradaki Alman geçiş ve yarma harekelinin bir gün içinde bayli genişlediği bildirilmiştir. Bu ha- ber doğru ise, evvekce yazdığımız veçhile - Krasnador - Stalingrad demiryolunun kesilmesi ve Rus müdafan cephesinin ortadan ikiye bölünmesi Ruslar İçin ağır bir olacaktır, Sel cenahta Stalingrad'ın ce- nup hbatısına düşen Kalas bülge- sinde Almanlar, nebrin batısında bulunan Rus kuvvetlerinin muka- vemetlini kırmışlar, Ruslar nehrin doğusuta çekilmek zorunda kal- mışlardır. Almanlar bugünkü teb- Tiğlerinde de nehri doğu istika- metinde geçtiklerini ve Stalin- grad üzerine yürüdüklerini VidL. rememişlerdir. Görülüyor ki, Alman ordusu, aşağı Don nehrinin büyük dirse- #i içinde son Rus kuvvetlerini de Don nehrinin batı ve şimal kıyıla- rına tamamile hâkim olmuştur. Aşağı Don nehrinin cenup kıyı- larında Rus müdafaasının çok kuvvetli olmadığına hükmedilebi- lir, Zira Alman ordusu, büylk bir tevakkuf devresi geçirmeden sağ | cenahile Rostof civarında nehri geçmiş ve 50 - 60 kilometre ilerle- miştir. Merkezde Çinllanskaya'da da bir köprübaşı kufmıya muvaf- fak olmuştur. Rusların ilk geçen Alman öneüi kuvvetlerini geri ata- Hoert 1561 Ko 1358 | HIZIR Dun Kazşılaştığı Seâlket bu — suretle | tüç Kirmsenin Taşına gelmgenişli - C- İlketle harap ve perişan olmuştu. Alminin kara yarısını silmek istiyor- gnuş gi alaını uğuşturdu. Birdenbire Sevgine lânet eVi ve ilk defa olarak © ahliksı, hayâsaz kne dırdtın İnlikam — akmadığına — pişman oldu. Kendisine — çektirdiği ıztıpları mer diye tanki ona ödetmemişi? Hom :- wabi da bilmiş — değildi, hâhı azap içindeydi. O burada böyle kıyrunuken Sevgin arada key$ne bakiyor, döslü l6 Tabat rabat yaşıyordu... Rirdenbire — külbinda — kıskançlığın Kışgın demir gibi düğliyan pençesini hineti... Demek şu anda Sövsin başka bir erkeğin kollanı arısındı... Tren dürdü. — Kenan İndi, — Mont- Karlo rampini yaya tırmandı, kumar yerine e iyi ekmişti de — İstanbul- Ohu. dan kaçmıştı!... Böyle — birbisine zıd ruh Hületleri içinde, kâh üzülüyor, kâh teselli bus kayordu... Buzası — rerle, igüzel koku, tüvalet hemleket idi ve tanıdık hic bir yüz yoktu. İstanbulda kalıp da biz gin Sevgine rastlıyacak olursa, kah- Tindan ölürdü. (Dovamı Var) ya de- | madıklarımı bakılırsa, daha senra. Alman ordusunun büyük kısmı karşısında uzun müddet dayana- caklarına ihtimal vermek güçtür. Bu vaziyete göre Almanların A- Hustos ayı içinde Mareşal Timo- | Çenko ordularana aşağı Don neh. | Tiaden Kafkasya ve Volga istika- | metlerinde uzaklaştırması müm- kün görünmektedir. | Bumala beraber Almanların | ikmal ve muvasala vaziyeti çok | .n;ıe......m Bütün nakliyat Ki- yâbi Dinyeper nehri bo- ",,4 n itibaren otomobillerle ya- pılmaktadır. Bu vaziyetin Alman ileri hurekâlırın ağı laşmasına se- hep olacağı şüphesizdir. Zaten Rusların güvendikleri bir nokta da, Alman ordusunun bu fena ik- mal ve muvasala vaziyetidir. 4764 kaçak ekmek| kartı bulunan fırıncı | — İzmir, 30 (Hususi) — Kemerde Geziler gaddesinde 211-numaralı fırının müsteciri Riza oğlu Şükrü Ablbazın Kuşadası belediye kâ- | bi Hall *le daşı Salihten 265 adet ekmek karnesini 365 1 | zaya satın almış ve hepsi yaka- larmıştır. Fıraıncı Şüksünün evindeki a- raslırmada da 219 adet büyükle- re mahsus ekmek dip koçanı, 2420 ekmek kuponu; finmındaki taharrıyatta da 26 ekmek karne- gi; 2544 adet kesilmiş günlük ek- mek kartı ele geçirilmiştir. Şükrü besabında açık o için bu kartları belediye kütibi Kslıl ile arkadaşı Salihten aki- iş Tahkikâta de- Değişen İstanbul nüfus memurları Vilâyetimiz kaza ve nabiyele- Tindeki nifus memtirları arasın. da yeni bazı değişiklikler icra olunmuştur. Beyazıt nülus me- murluğuna - Vilâyet Nüfus Mü- dürlüğü kâtibi Mehmet tayin o- | dunmuştur. Beyazıt nüfus me- muru Adil Erten Kumkapı nüfus memurluğuna, Fener nüfus me- muru Şevket Beşiktaş nüfus me- murluğuna, Karagümrük nüfus | | memuru Yasin Fener nüfus me- | murluğuna, Kumkapı nüfus me- muru Hilmi Eyüp mdüfur memur- kuğuna, Eyüp nüfus memuru Ahe met Beykoz pilfus memurluğuna | makledilmişlerdir. Fatih wülüs kâ- | tibi Cevdet Fenere, Fener nüfus b Kâtibi Sezai de Keragümrüğe ter- n nakledilmişlerdir. | bakma, | kısmete bak!,, Hükim, tahlıların hüvüyetini — tesbil ve dava evrakımı anüta'gadan sonra | düvüci bahçavan Bayrema, — Sen bu Hhilâsideri davscman, ör- Çokak çocuk geçindinyarum, — Yokımı, Det ona görterinden Bayramın — Öküe çesinden salatalık — çalmanın ne ol- duğutü . — Peti... Anlat bekelım, nasal öl. du bu iç? ç — Arlalilacak nesi var kâ efendim? İyte, babçemden salstalık kesip sepe- te doldururken yakıladım, — Naztl Coklut — Nasil yakaladın? Onları anlat balaslım! — Bir hafta oa gündür, akşamdan Bakıyarum #idanlar pıtrak Gbi... Ke- esceğim zaman bakıyorum, — azalmış. Anladım bu süzüye bir kurt dadandı. «Dur bakalım hele bir baytam!> De- dim, Göklerniye — başladım. Bir gün, & gün künseyi göremedin. Bu sabah kazpnlıkta kaktum, Öneü, gıytana Cirlari doldurdum. — Sorm, yezgöçüm, Çifteyi bir Kecara burak- tum; gücledim. — Bu geldi... Elinde, şu gördüğünüz sepot vürdı, Pabuçlanyla tarlaya giğük. Biz, paduçla tarlaya gir- meyiz. Adelimiz değldir. Pabuçla ba- glırsa, solalalıklar ai olur. Biüz durüp Garktım, — Salatalıkları — sepele doldürüyor. Kulübeden firladim. Üz erine doğra yürümeğe başladım. Ön- e gürmedi. Yaklağında gicdü, Kaç- . Öbür taraftan da bizm çırak fırladı. arada kttırdık... Yaka- ladık. Sepetin 'içindeki sekiz on sala- Talğ koparabilenişi — Fazlasım * kapd- remadı. Hit meznuna, — Hulüs, dedi; bu kaçıncı gelşin Benin buraya? Hazi bir daha gelmiye- cektin?. Samilerden biri yanmdakine — nsl- dadır — Getirmendler gelmek ister mi burayat. Zorla gelinyoclar öa — göli- Y0rer Hâkim devam etli — Sen anlat bakalm,.. Salatelık- Tarı nasıl aşırıyordum?. — Etendim... Bea & bahçeye —gi- mesine girdin senmö, çalmak Çin Hir- Tmedim, Salatalıkları könpe körpe gö- Tünce İçim rakti, İld tanae Hparayım Ü._»,w tuza banıp yiyeyim diye girüim, — Pola... Bu sepele bu Felatılıkla- Ti Ki kaydut. — Vallabi. haberim yok — alcmülen. Bepet benim değir — Doteve, Nasredlin Hocinn b- küyesi gibi, sen de, salatalıkları -”' te kimin koyduğunu 4i l Baycamın çırağ Yutuf çahit olarak dleallâl, — Bayramın — göylediklerini tekrar etti. Mahkeme, Hulüsnla — bir Ay on gün müddetla büpsine va teve hifine karar,verdi. tevkifhaneye — gönderilmek gılcarilimca, — ya- nırda bulunanlaca, kendini haklı ç | kermak n olacak, bk köpülüyım dedim, kiik gün umnır, #yordu. Ya baş an fane Kapasmiya Tiyetleneşm! Osadakilerden biri, — Sen niyede bakma, kımıte bak, dedi. Pe salatalık koparmuya — niyet- Tendin, kırk gün 'n ©l- du, Aldınna de HÜSEYİN BENÇET # Avrupa Harbinin Yeni Meselel;riîj—— ÇÖLDE DİL ve SU Afrika müherebesi türlü zevi- yeden bakılklıkça kendine mah- sus balleri olan çeşit çeşit kayat ve hareket sahneleri “arzelmek- tedir. Ucu bucağı olmuyan bir Lib- yayı geçerek — Mesir hududunun içine giren hasp şimali Afrikanın cesim bir sahasında çöl hayatını değiştirdi, oraya dünyanın uzak yerlerinden binlerce kişişi getirt- ti. Her birinin dilleri ayeı ayrı olanlar müşterek bir Guva için bu mücadelede birleşmiş ve an- Jaşmış oldular. Avrupanim orta- sındaki memleketinden çıkarıl- miş olan Lehli bugün Afeikanın göimalindedir. Düşmani ile orada çarpışıyor .Vatanında yeri kalmı yarek gurbete düçen Hür Fran- Sez da düşmanı ile karşılaşmak i- çin en elverişli yeri şimali Afri- ka çöllerinde bulmuştur. Müşte- rek düşmana karşı eli silâh tulan ister Avrupanın yukarı ucunda- | ki Norveçli, ister ortasınduki Leh- li; iSterse 6 kıt'anın alt ucunda- ki Yunanlı olsun hisselerine dü> şen işe göre hep bu savaşı başar- mağa uğrtaştıklarını söylüyorlar. ki bu mücadeleye daha hangi memleketlilerin iştirak et- tiğini saymak bolay değil. Bollü başlı olarak mesefi Avrupanın garbinden elmiş Fransız var Af- —Yyzan: —e Ali Kemal SUNMAN Fikanın cenubundan gelen var. Hirk&, Avustralyat, Yeni Zelan- dah ver. Çül muhacebelerinde; sekirinei İnigliz ordusunda bun- larm het biri ayrı ayrı işler ah mışlardır. Ditleri ayrı, fakat an- berrak gökyüzünün yıldızları al- tında her saat değişen muharebe sahnelerinin en unutulmayacak canlı çehresi de hiç şüphesiz ş- meli Afeikanın yerlisidir. Oraya muhetebe dizmeğe gelen — Yeni Zelardalı; Avustralyalı; — Hintli; Fransız; Lehli... daba birbirlerile anlaşmadan evvel Afrikâh ile el ve göz ile konuşmağa mesbur o muşlar. Afrikalı bu yabancıların ayrı ayrı uzak memleketlerden gelmiş olluklarmı hemen anla- mış, onlara kendi dilinden birkaç kelime öğretmiştir. Yabancılar bugün bilebildikleri o bir kaç ke- Erne arabca ile çüllerde ve şehir- lerde dertlerini andatmanın ko- layını bulmuşlardır. Bunuya kadar belki e kadar bir fovkalâdelik olmasa gerek. Lâkin her günkü hayatın; hamp zaruret- lerinin ve gurbetin birbirine © kadar yakkıştırdığı meselâ İngi- Hzin; Franşızın ve Lehlinin dille- einden alınmiş kelimeler var ki artık hanp ile beraber onlar da arabealığtırılmıştır, Anglosakson, Lötin ve İslâv kelimelert şimali Adrikanın yertisince artık bindir yani fraboa da en başta öğrenli ien kelime ne olabilir?. Şüphesiz kâ çölün ve güneşin öğrettiği ve söylettiği ik kelime su olscak. Bu en kıymetli nimeti anmak ve andırmak için Fransiz; İngiliz; Lehli ve düğerleri hep kendi dil- lerindeki bıllvneyı “Söylemişler; çülün onlarla konuşan geki ço cuğu bepsinin dertlerini — derbal öğre bil dünyanın pok umsklarından gelmiş bu yabancı askerlerin de ilk işi anebcadaki suyu öğrenmek olmuştur. Yirminci asran ortasındaki bu Alrika harbinin getirlerek karşı kargeya düğüştüedüğü o derece derece sarı, esmer, kumral; A- man, İtafyan; — Fransız, İngiliz; Lehli... Bütün o muharipler için €e birinci endişe sudur; yalnız onun kıymetini takdir etmekte bepsi müttetik | miyata dair bir fikir edinmek * | âlem'n şimdiki dünya harbi X | hazırlann hezitlarmadığına ştir. Fakat buta muka- | Harp edebiyatı.. Harp edebiyatının mahsulü 0lif rak çıkan eserleri - Angiosaksill zeşriyat âleminde ne büyük Bİf yer tuttuğunu görürken göze Çif pan bir mukayese de vardır, Ü da geçen hazp ile bu seferki # rasında bulunatn yirmi sene zaff fnda acaba harp edebiyatının yi? »e o ölemde ne hakle bulundüf Budür, Meraklaç heyecanla okür an harp maceraları vardır, Bulf dazın bir kısmı pek sadelikle yâf zalmış, herçeyi alduğu gibi anlıf tan yazılardır. Bir kumı mübif Kigalıdır; bir kıamı da tamamilt ic&t edilmiştir. Geçen harpteti sonra en ziyade okunanlar arif sında çasusluk macera'arı yer BF tuyandu. Daha buna benzer Düf türlüsü vandır. Fakat asıl t edilecek mevzü harp edebiyif tında ciddi eserlerin lâyık ol ğu kadar alâka ile okunup ol0f marlığıdır, İlvtisas erbabı için söf yok. Onlar katen mescleleri taklf edenek yüne erbab; tarafından yif zılmış olanları gözden kaçırmırı? caklardır. Fakat harbin * mesolelert — vardae ki bunturı #f ihtisas sahiplerinin herkesçe 2ft daşdacak tarada anlatmaları il€ tıza etmekledir. İşte bu maksatlif, yazılmış esemler geçen harplöf, sonra lüzumu kadar revaç bul mamıştır. | Harp maceralarını, hakikt veğfi hayali bir çok vakayüi gelişigi okumak kolay olduğu hatde, haf bin ciddi mevzularından cle alarak yazılmış yarılar okti yucuları çabuk usandırıyosdü. 1914 - 18 harbi gibi büyük bifi harbin bir daha çıkmasını ( memek başkatlır, buma hi verip vermemek başkadır. A: Saksan âleminin zekeri müni kidleri bu meveuu tahlil ede! söylüyorlar ki geçen ha sonra İngilterede bu her iki tüt Lâkin asıl yanıldığı nokta bi bir cihan harbinin bir daha çığifİ cağına da datimal vermek 5 ile harbe hazırlanmamak ayrı et çeylerdir. Anglosukson âlcf içle bunun her ikisavi de bir ne karıştırmış olmak yüzü hazırlıksız bir hakle harbe mek mesburiyetinde kaldığını tiraf etmektedir. Hufâsa iki yük hörp arasındaki yinmi Hk sulh devrinde Anghbesl âleminin harp edebiyatındaki de bir fikir venmektedir, Ekspres biletleri bir güt evvelinden satılmıyacak Haydarpaşa * Ankara ekaçrtfi için bilet ve yer kuponlarının nf zeket günü sabahları aat seki buçuklar itöbaren "oınde filması muvafık gözülmüştür. Daenaleyh bir gün eevelindi gkspres için bilet ve yer kupoff ları kat'iyyen satılmıyocaktır. SARIYERDE bir “Umumi helâ y yapılmalıdır BSariyendeki — bazı okuyur cularımazdan aklğımız mek* tuplarda kiylerinde umumi helâ bulummaması yüzündeli bilhassa yaz mevsiminde kalabalık olen muhitte müf” Xülüt çekildiği bildirilmektt ve şöyle denilmektedir: e— Umumdâ hel sıhhat bar kamından bir kazanın en 78” rurt #htiyaçlarındandır. Bulf dün mahrum olan kazamid” a bilhassa yazın kenar yöf dardan kokudan geçilmemi tedir. -Alıkadarların mı:' dekkatini celbederek bir af olâ yar

Bu sayıdan diğer sayfalar: