17 Ekim 1942 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2

17 Ekim 1942 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-HALK mozom aa aa Vaktile Yapılacak İş Ben, şuna hayret ediyorum: Hülâ, birtakım basit iktisadi ha- * zeketleri yeni öğreniyoruz. Zey- tinyağ lücearını çağırıyoruz, El- lerinde ne kadar mal olduğunu soruyoruz. Halbuki, bunu, bizim bilmemiz lâzımdır. Bunu, yıllarca evvel tedkik etmiş, öğrenmiş ok mamiz gerektir. İktsadi, ticari teşekküller, yıllardanberi mem- leketin en bellibaşlı mahsul mev- Iıılınıı dahi / inceliyememişler “Filân meddenin istihsal bölge- sinde tedkikat yapılacak, Oraya filân zat ı ecek, filân madde ne 'or, nasıl ekiliyor, na- ) ıwı..ı,— kaça maloluyor?. Garip, daha bunları yeni mi ğ renceğiz?, Hekikat olan çet Memleketin iktısadi çehresini bugüne kadar öğrnememişiz. Hatp dolayısile, birtakın şeyler bilmek lâzım ge- REŞAT FEYZİ Tince, iki ayağımız bir pabuca gi- riyor, Tüccazdan, müstahsilden, he- nüz şimdi sornyoruz, henüz şiradi öğrenmiye çalışıyoruz. Sanki, on- bar, bugünkü şarilar içinde, size doğruyu söyliyeceklermiş gibi., Harplen evvel, bazı iktısatçı geçinenlerimiz, boyuna Avrupaya “tedkikata giderlerdi. Son yirmi yal içinde yapılan bu Avrupa se- yahatlerinden bugün kaç paralık istifademiz olmuştur, bunu öğren- mek, cidden meraklı bir şeydir, Bir düzüye Ayrapaya tedkikata giden baylar, biraz da, yurdun istihsal muntakalarını dolaşsalar, şimdi Iüzumlu görülen tedkikleri © zuman yapmış olsalardı, bugün, müstahsile, tüccara: — Ne olur, fiatları arttırmayın, diye rica — ve nıyazlarda bulun- maa, söz aldık, diye beyhude se- yinmesdik. Hadiseler — Karşısında SON TELGRAF - OSMAN CEMAL NEREDE?, Dostum Osman Cemajin İkdam- da yazdığı fıkralar, son zamanlar- da munlazam çıkmıyor. Sordum, hasta mı, dedim, Hayır, dediler. Seyahate mi çıktı; İstanbulda, de- diler. Peki, o halde, nerede bu Osman Cemal, neden yazmaz, de- dim?, On beş gündür Topkapıda tramr vay bekliyor, dediler, PİRİNCİN HESABI , Bazıları, pirinefa kiloşunun iki liraya satılmasını çok pahalı bu- luyor ve hayret ediyorlar, Halbu- ki, böyle bir düşünce yanlıştır. Hesabı, göyle yapmak İâzımdır: Bir kilo pirinçte kaç tane var, hiç çsaydımız mı?, Eğer, iki lirayı, ki- lonun içindeki pirinç tanelerine taksim vderseniz, bir tanenin fla. fti ifade için para vühidi bular mazsındz?, Bugün, bundan daha ucuz ne var?, AKINTIYA KÜREK Geçen gün, Mustafa — magıpla Yekta Razıp, Babrâlide Naci Sa- dullaha rastladılar. İki Ragıp birs | den: — Yahu, dediler, fıkralarına «Akıntıya kürek, başlığı koydu- ifuma iyi etmedin.. bazıları, sana kızıyorlar, Naci, şu cevabı verdi: — Tabü, akıntıya kürek, «ye- deke aza olanlar için sor gelir. ASALET MESELESİ Bazı gazeteler, sabun fiatlarinın da yükseldiğini hayrefle kaydedi. yorlar, Halbuki, sabun, bilindiği gibi, zeytinyoğın — akrabasından- dır. Binacnaleyh, ayni asaleli gös- termesi tabüdir. — Yüksok taba. kaya mensup — olanlara fazla dil MUHARRİRİ NEZİDE MUMİDDİN Bir müteahhit üç yıl devlet münakasalarına alınmıyack Devlere alt giriştiği tanlihütle- rini ifa etmiyen marangoz Ahmet Özduru isminde bir mülcahtıklin şimktiye kadar aklığı devlet twehr Hüt işlerinde göstendiği suiniyes ve ihmal golayısile üç sene müd- detle devlet işlerine ait münaka- sa ve taahhüt işlerine alınmama. &1 Nafia Vekâleri tarafından teb- liğ olusmuştur. olur mu? Köprüde Kedköy vapür izkele- sinin içinde bulunun boyacının yağnız bir erkek iskarpini cilisı için yermi kuruş aklığı dün köprü elti polis karakıluna şikâyet - âr. Bunun üzerine dükki- Ya gödilmiş ve bir İki gün evyel duvarda meycut olan fiat tarife- Binin de kaklırılmış olduğu g- rülmüştür, Memkür tarifode 12,5 mııııu.ıun —— Beyoğlunda ihdas ofunacak yeni bir kaza Pangakt,, Ferikiy, Şişl, Nişan- taşı, Yenişehir fle Teşvikiye cad- desi ve Teksim meyidanındaki «Cümhuriyet âbidesin» den ie- baren Mete caddesindeki adayı ihtiva etmek üzere bir «Takam kazası» teşkil odlunması hakkın- da bü proje hazırlansnıştır. Satış meminra Müllaf — Pazarlarımın — setiş Toçmur değil, salıcı oldukurumu etmeldir. Ticartt zihiliyeti ve sotud- nm haleti rahiyesini taşımıyan — teze güktar, hem çalıştığı müsesoseye kar- g vasifesini yapmamış, hem de va- gandağlara karyı nezaket borcumu ö> | dexcemiş olur, Doğrusunu — isterseniz, — alelömum memar, ömme biruetini muayyen bir feret muükabilinde — gören — İnsandır. Biuamaleyt, bu insanın — diğer vatanı Gaşlarla olan münmsebeti daha- na- Ve olmabdır. BURHAN CEVAT DÖRT CANBAZ BİR DE HOKKABAZ —BİR İPTE DÜRT CANBAZ— Gri köotürmü şük - genç, elleni ce- usmrçanımna gindi. Sivri uçlu 4 birk ve çamınla — tor üe bir sağa bir sala bi Dükânın aralte bir koltuğa ku- kılıklarıcıdan İ hasır yer ike klüm büklüm otunan K küdenla fizil Mm'inde konuşan O Gültün Caahibi, tümsekli — enscavlak V başuu uzütarak islihfaf ve şüphe ka- mşik bir Döküşlü Çukür gözlerini şik gence Gikti — Birla! ml aradin Ratip dudaklarının Tasrodan belli Geliniz Talıklü eurkdandığı - Vatf O5 | göyıe #lakanın - gok n e - Balbaz... — Kihaç | Peretinin oıru parçosini Kiserekk | şepineğ, endi. vefat edeli TeT " ollah Efendi vefat edeli — yüz | Meshur bahâretçi Einüç Senisdullağ Bigünt Efendinla — dükkâmımi — arıyo- ram. Dükkân sabibi ibtiyar yarı müsleb- , yarı acıklı gülümecdi: — Bittabi eadilerini değiri — Kedileriyle görüşürsüm elbet Dükkün ı.ınlu bu sefer korku Yade eden bir bakışlan sanra küse sakalı. ©: bavaya dikti; Şekânin sram değil delikanlı!... Acglemiz var... Yarın öğleye kadar wi, | Yüsür sene oldu a oğluml - Fakat, are ıh. okauy- | insanlar, bagün lardır, Kişın g0 mühim mestlelecden biri da paltodur. Brin bömürü, odu- nu ne ü, vücudün — palterı dü — ayai ehuramiyettedi: orta yalli edir. Bazı kimseler — tant- bir palto alırlar, Bu göbller, ke- saknış- kara, Şinıli, yemil ve mereden palto hdmlrk edecekler?i —Bu, bir. mdan Palto, azametli bir mesafe oldu. Bir getlek eseri olarak, havı dökülmek üzere bulunan pakoyu yöndemek hoe vesine kdpildım. — Fakat, bu, sadece Bir aiyet ve teyebbüs halinde idi, A- rüdik, taradık, sorduk, sanuglurduk. Vaktiyle, metresinl on liraya alabildi. Gime kumnaşlara, gimdi, otun (ira isti. yorlandı. Şöyle bir düğündüm: “Yalnız ku- tmaşa 90 Jlra venmek lâzimdi. Bizim bir terri var, Sağ olsum, devni anadet- ea kalma bir terzi.. Kondeiyle gö rüştüm; Hafir içim, altmış Şizaya . | xöceğini söyledi — Üstelik, — kulağıma eğlerek falıyor: bu firfa yapmayız, di- e süylemeyiniz. — Hesee. v« 78 hraya dikkyoruz. Başkasıi kln veya kimlerdirt. — Ba- za, açden burusl bir mtuamele yapı- yort, Ben, onün nesiyim?, Bu cibet. lert blttabi anlazmiş — değlim. Fakat, rim, Kişa gicer her gedense, 6, banz arşı bir. ya- kinlik. duyüyür, Hulâra, müstakbel — palto, 150 lira- ©in Gapim olduğu için, bu piyel, bu ıımı ve bu İçşebids, — daha — başlaru Gen boğulmüya metiküm kaldı, Gat. Jet uykusundan bir an uyandım. E- vve göldim, bizln ezbik — paltoya bak- fım, Meğer, ne kadar yeni, ikıymnetli, Küzel, gık bir gey imiş... Bir güzelce Gtülettm, — ceplerinin — astarlarından tökülmüş olanları diklinilen — Cevşe. miş düğmelerini sağlamladım. Palto, mum gib: oldu. Bir kiş dehe çıkârmak üzere, hazır... Pakat, ikin. €i bir kış çıkarır mi?, — Orastni bil- mem... İltnei biz kiça, yine bugünkü gartlarla mi Birgorllz?. Bumu da dü- ŞünEMİYOrum. Fakât, şinmf girmek U- zere bulunan kıştan bayka, bir ikinci kış güzümünde, haylı bulandk ve ha- l Bir buçuk ay mezuniyet aldı Mâasrif müdürü Bay Muhsin Adil Binal rahattızlığı ablayısile bir buçuk &y mezuniyet almıçtır. Kerdisine muavinlerinden - Faik Öz vekület edecektir. Genç Ma- arif müdürümüze ücil şifa dile- —— » 53 bin liraya yapılacak bir istinat duvarı! Ksımpaşa ile Halıcıağlu yolu- nun deniz hasthanesi allına te- sedüf eden “tsmma bir eistinat duvarı» ipşa olunması kararlaş- tırılmıştir. Bu inşasta belediye- ve 53 bin Ura sarfolunacaktır. Ay başında fsaliyete geçilecektir, dükteğmi . Müs beşalkmıya mecburuz.. düm ya Misir Çaryısı tumlr için tahliye tror.. Hakikaten kanma karişik, yiğın yi Dedi, Şaka eden B'haç Samedullah Etendiyi ae Tiyordm - beni. Adam sabirmalikla yenadea iamul- dadı: — Szin hiç Misir Çanasmın — tari- — Yazı Ratp boynunu bükerek, hâlü Gike, hiddet ve korkuya beneiyen bir çe kingenlikle dk Gik yüzüna — bükan babaralçının karşırında kala kalmişe , Deli zannetiği genç müçleriye dükâne baştan cavmü tekrâr sordu: | —— Bir gey ga istiyordumua?, — Bvet.. Amma müdemki kendi. lerini bulmak mümkün değil'i İhtiyar dükkânci sinsi bir gülüşten gonra gururla göğrünü gişirerek üke sürdü: (Dowvamı Var) | hele binlerce — çeşme, | kirleri Harp Vazi Stalingrad'da yeniden başlı- yan Alman piyade ve tank hücumları ve Kafkasta şid- detlenen Alman taarruzları (Yazan: f. 8. Eski Bükreş Ateşemiliteri ) l DOĞU CEPHESİNDE ASKERİ VAZİYET: $ B. Hitler son nutkunda, vakt? gelince Stalingradın — alınacağırı ve oradan Adman ordusunun bir daha çıkarılamıyacağını söylemiş- ti. Daha sorra, Stalingradda Al- maa ordvsunun cebri bücumlar- dan vazgeçtiğ ve şebri yalnız ha- va ve topçu bombardamanile tatı- rip edeceği şeklinde bazı haber- ler yayıldı. Bu gübi haberlerle Al- man başkumandarlığı, yeni piya- de ve tank hücumları «çin hacırlık gon.ııqgm. belki saklamak ikte- Fı'-uı Rus başkumandanlığı B. Hiterin Stalingradin saptını ve Alman ördusu tarafından müde- faasına ifade eden o sözlerine da- ha çük ehemmiyet verd. Her ne pabasa olursa olsun, Alman or- dusumun tekrar oebri hücumlara girlşeceğin tekmin ve kabul ede- rek gehirdeki mukavemeti — yeni kıt'alar sevkederek kuvyetlendir- d, Şimdi öğreniyoruz ki, Alman ordusu tokrar piyade ve tamik kat- alarile şohre taarruza başlamıştır. Cür'etli bir gece hücumu yapanı! bir Aknan zirhli tümeni piyade birlikler'le #bicliği yapanık Rus, mevçailerine girmiş, şiddetli ev ve sokak çarpışmalarındar, sonra bür yük traktör fabrikasının bulun- duğu sunay/ ve iççi mahallesinin gimal kısınımı zaptetmiştir, Moskora, bu Alman başar kabul ediyor ve Alyar ki; e— Düş- unan 2 piyade tümeni ve 100 tank tan iberet bir kuvvetle işçi mar hallesine taarruz etmiştir. Birkaç kesimde düşman ağır kayıplar pa- hasına kıt'alarımızı - birar geriye sürmeğe muv *fak olmuştur.» Bu yeni başarı ile Alman ordu- su gehrin şimal kısınanda ve Volga sayede, Ruslarm Volga ürerindeki irtibat ve muvasalamını çimdi da- ha kolaylıkla kesebilir. Maamafih Stalırgraddaki Rus ordusu, — bir mukabil taarruzla kaybettiği mev zileri tekrar slabilir. Diğer taraf- tan şimildek€ Rus yardımcı or- dusunun da daha şidetli taarruz- larda bulunması muhtemeldir. Bahis mevzuu olağ traktör fab- rikası 1939 a kadar senede 35 bin taktör yupıyordu. 1999 dan sonra ağır ve €n ağır tip tanklar yapan bir fabırta hatine sakulmuştu. Noskovannı Kafkastaki savaş- lara Esir verdiği haberler bizim Moskovaya göre Kafkasta Alman savaşları şikdetfermiştir, Alman- Jar kişten evvel davranmak için Gört büyük muharebe birden ver- | meksedirler: 1 — Karadeniz sahiğinde Novo- v rösiek - Tuspse yolu üzerinde, 2 — Moykop - Tuapse vadisi beyunca, Bu iki taneruzun hedef Tuap- se İlmanadır. 3 — Moadokk bölgesinde Gros ny'ye doğru. #— Mozdok cenubunda Kafkas istikametinde Biz yazdarımızda Alman baş kumandanlığının, — Stalingrad' Vlâdi- 'n Tuepee'nin, Grosny'nin ve Velâ- di Kafkasın zapttından başka bir hedi güdi vzün cep- henin başka kesimlerinde büyük hareketlere girişemiyeceğini de- faatle yazdık. Almanların mak- sadı, kendini şimdiklen hissettiren kıştan evvel bu hedefleri ekle etmek ve bundan sonza geleckk sene içir. kışlamaktır. Fakat Star lingrad'ın zapt mümlkiün olsa da ozada barınımaık Alman ordusu- 'a çok güç geleceksir. Bunun te- mini yine tekrar edelim- şqlılr şimatadeki Rus yerdıme) ordı SA S aliş Gi üsesna bağlel TARİH SOHBETLERİ K reti; MAHKEMELERDE: Tavuğada gem, kantarma vurulmaz ya ! Düvacı Hesna: — Blendim dedi; asuk, bu, bir değil, on değil Komşudur dedik., Hatır, gönük saydık. Olmadı, ok | madı, İki dane ibiksiz keğ ho rozla, üç dört fane pıdık tavuk öldı Dava edilen Rukiye bu huka- Tete tahamül edemedi: — Kim kej horoz diye? Benim horwlınm,m kirk bir kere Maşallah, sülün gibi, arslan gibi. Bükim susturdu. — Siğ susun!, Davacıya dön- dü: Siz de lâfı uzatmayın da, kasaca, işi mıuı Davanız ne- dir? — İşte utendmı. davamız bul! Tavük hecoe alıp bahçeye koye dular, Neymiş? Çocukları gün- Hik yumurta yiyecekmiş. Çocuk- lazı yümurta yiyecek diye tavuk- larının benim mısirlarımı yeme- ğe ne hakkı var? — Size lâfı uzatmayın dedim. Kıseca davanızı anlatın! - Davamız efendim, bu iştet. — Nedir? Daha bir gey anlat- madınız ki... — İşte anlatıyorum — efendim. Bu sene bahçeye güz misırı eke- kam dedik, İki Hirabık tohumluk masır aldım. Üç kra da Bahçıvan İslâm ağaya verdim. Bahçeyi be- ledi; ocalkdar açi; misisleri dükri, Bunların tavuklariyle — hortetarı geldiler... — Misırları yediler. Ne ne ocak! Ocaklara Benim yürmi lira zarârım var, Ben orudan en aşa- B yinmi Drzlik misır alırdam. Yir. mi liramı ieterim. Hükim Rukiyeye socdu — Ne diyeceksiniz? Tayukla- maiz korşunuzun bahçesinde yir- mi lisalık zarar ziyan yapmuş. — Buna ne denir elendim? Haşvandır, yapar. — Yapar amma, mademki s- zin tavuklorınımdar, mukayyet ol- manız, başkasına zarar verdirme- Taeniz Tâzim. — Tevuk bunlar efendim, Ta- vuğa da gem, kantasma — vuruk (Devami Sa: 2, Sü. 7 de) eealeri İstanbulun Çarşı Hamamları Ah. Gicir giciz yıkanmış bir İstanbulu, tertemiz bir İstanbu- Tu ne zaman göreceğizt!. Bu an- cak, sokaklacın bahçelerimiz ka dar bizim olduğunu, şehtin ev- derinden yücue butduğunu duy- duğumuz zaman tahalfcuk ede cektir sanırım. Bence, şehir te- mizliği, belediye bülçesi mese- Tesi değikdi hııııışı-hımiu temie- liği ve titizliği mesel Fa- kirlik, yoksulğuk —ayıp değildir; yüzlerce hamamı olan İstanbulda, —insa- min bir kat urubası, İki Kat ça Tmaşırı glsa da, terlemiz dolaşıla- bilir sanırım. İstanbulda, en ucuz şey, insaf ile söyler isek, çarşı hamamdır; bütü ngün en tenha yerler de yine humamlarımsadır diyebilirim; peyke — ve iskemle- eri de otuculacak yer bukunma - yan bir kahwehanede — «kaptı kaçtı» oyayanak yenikliği has- mina yüz kuruşluk sigara slan ve kendsi teke gibi kokan, yağlı (nı.ıb.mr yırtığından bümür gi- görünen hemşehri, hafa şöyle ' dürsun, ayda bir yüz Kuruş ve- rip de bir hadnani — kapısından yor. Meyhanede, pat- riye yakılarak Jepeden — tırnağa b.ılın hemşehri, bir hublı ya * geci Sumt bir h: hk mül İstenbulun yatnız hamahı Badı değü, kaytan Biyiklı ve b virek zhlüllü çik gençlüri, z Tik şapkalı, mant çi yanicı kuyor... Hele yazın yı]ın ayak gezen kadınlarımız da divan şa- irlerinin gözeller — ve şarkılari? öğdükleri «penbe topuk» 4 pek nadir Htismalarla — rasdlanıyor!.. Göz alan ipekki kumaşlara, altın bileziklere, ipak çorap #e man- Yazan : ' Reşat Ekrem Koçu ) ter pabuca aldanmayalım: Sine kuldamak, eteğe yiz sürmek ve ayak' öpmek için cosaret lüzım. 1817 - 1818 yıllarında İstanbul- daki İngiliz sefiresi Leydi Mon- tague, on sekizinci asırdaki Tüdk kağınlarının hayatını anlatırken bir mubibbesine şu satırları yazı- yor: &.. Artık onları hiç bir kı- yalet ayırd etmiyordu; hepsi de güzeflikleri ve çinkinlikleri mey- Gadam, çırıl çıplak idiler. Ne gü zelik, ne kusur saklanmıştı; fa- kat iffeti bozacak belirsiz bir te- bessüm, küçücük " bir hareket bile yoktu. Bazıları, - Miğtonun Hazreti Havvada tasvir ettiği va- kur eda-ile geziniyorlardı. «Hamam; — Türk kadınlarının Kabvdhanesidir. — Şehrim bütün havadisi burada nakledilir.. Evliya Çelebi, kadın yerrinden yalıgın — olacak Kki, İstanbul ha- müanlarını kendine hes bir zara- fet ile tasnif ederken, çoğu «çif- te> olan ön yedinci asrın bu nam h hamamlarının kadınlar kısmı- na dil uzatmyor, Evliyanın t04- Byüp hamamı haslalara, Aya- sofya- hamaamı -şeyhlere, Solular bemamı salulara, Bostan hama- mı bostancılara, Cuma patarı mamı dinsizlere, Çinili hamam mömı dinaleler, Çinili hamam nakkaşlara, Koca Mehmet paşa hamemı Kütücülari, Saraçbaşı humâamı Kıccılara, Yeni lar başı hamamı yeniçeriler, İrgad bametlı güü Beyazit ha- mamı velilere, Alaca hamamı getilere, Sit hamamı hamallara, Süleymaniye — hamamı şeirlere, Mabputpaşa hamamı bezirgün- lara, Atmeydanı hamamı — bini- cilere, Müftü hamamı müftüle- Si re, Fener kepisi hamamı Rüm- lara, Edirnekapısı hamamı Ar navutlara, Çift kapısı — hamamı Yahudilere, Silivrikapım hemamı toşçılera, — Vezmcciler — hamamı Kantarcılara, Tasvirli hamam ©- yunbağlara, Şengül hamamı mas kirmse ikalmıyor... Hattâ; Hırsız- lara Çegliköy hsmmarminı. — Ço- cuklara Beşiktâğ — hamamını!. Beynemazlara Kurüçeşme hama Minit, Sarhoşlara Piyalepaşa ha- mamını!, Âşık ve maşuklara da Sarıyer hamamını!, veri yeni Evliya Çelebirsn yaşadığı zamanlarda da İstanbulun nüfu- su açağı yukarı bu kadardı. Fa- kat, çarşı hamamları bugünkü- nün €n az üç misli fazla idi; he- le ev, könak, ve saray hamamla. rma gelince, Evkiyanın hesabına &öre İştarbul hamemlerinin sa- yisı 14536 yı buluyormuş! Elkmde Evliyanın zamanıza ait Kiymetli bir nash defteri var. İçinde hamam harhı ve nizamı faslı cidden meraklı ve eğlenceli, aynen naklediyorum, Heaname * Harhama güsül için gicenden bir akçe alına, K züş olandön iki akçe alına, Ha- Tasmcıya mürüvveten — (balışiş olarak) de Veren mettolün- ve natura akçe verdikte 1 ©: ücreti mutadelerin yine vere. * Müşteri, husustle fukdra ve misslirin Mürüvveten ver- dikçe dellâk ve natur akçe talep etmiyeler. * Delkik müşseriyi tıraş ettik- 'te boşmuna peşlemal tuta ki teri mrğteri üzerien akmaya... * Müştetiye risyet olunup pâk KDovemu Sa: 4, Süş 6 da) Di bŞ POLI “k lı'ıllır, Irıl ıılol Yazan: Ali Kemal Sunman *Götar salnamesini karıştırdıkr Beçirdikleri vakayi de göz önüne | de sıralanmaktadır. Geçen harpe tenberi bir sıra takip etmek lâ- zam gelirse evvelâ Hehenzullera a, senra — Habsburgları, bancdanımı göz önüne ge- türmek lâzım geliyor, Bu harptem #onra da — Avrupada — büsbütür yepyeni hudutlar çizileceği söy- Tenirken eski kral ve kral zadele- m lıl.blonıdı yeni ümitler be- krallarını ve Almanya imparator- larımı yeliştirmişti. Geçen harp- teki mağlübiyetten sonra —artık Prusya kralı ve Almanya impa- ratera İkinci Vilhelin memleke- tinde duramadı. — Yuvarlak — bir hesapla yirmi beş sene var ki Ho- henzellera hanedanı tahttan, tac- faa trcaklaşmış bulunuyor. Habsburgların — Avusturya - Macarislan taç ve talıımilar w zuklaşması ise o kadar gürültüsüz elmadı. Geçen harpteki mağlübi- yet üzerine dağılan imparatorlu- ğun son hükümdarı Şarl bir türlü tahtından, tacından ayrı kalmağa Tazı olamadı. Tekrar talihini toe- rübe etmek istedi, yöne hüküm dar olmağa çalıştı. Fakat tslib artık kendisinden yüz çevirmişti. Bedbaht kral uzaklara gölürüle- rek moafa hayalı geçirmeğe mec- bur oldu. Son nefesini menfasın. da verdi. İspanya krakh On üçüncü A fonsonun memileketi geçen hurbe girmemişti. Nitekim bu seferki harpte de bitaraf kalıyor. Fakat Alfonso on ili sene evvel İspaar yadan çıkmağa, laç ve tahtından ayrılmağa mecbur olmuştur. Sa- bik kral sezelerce sonra gürbet ellerinde öklü. Bunumla beraber İspanya tahtının bahsi büsbütüm Kkapanmış değil, daha ziyade açıl- mış oldu, Siyaset âlemini meşgul eden bir mevzu, Sırayı takip etmek suretile ev- velâ Huhenzullern hanedanından, sabik vellahd - Kronprinz. dem bir zamanlar yani bu harbin ari- fesinde hayli bahsedilmişti. Sa- bik veliahdın İtalyaya gitmiş ol- ması Bazı rivayetlere yol açmıştı. Fakat sonra anlaşıldı ki Kronpr'na öyle maceralara girmek niyetinde değildir. Geçeh selerki Mıı'- Alman ordularının vaflakiyetler kazanmıştı. şuıa kl Almanyonın işlerini karıştırmak, talihini teerlibe etmek — istemedi. Sessiz, sedasız bir tarafa çekildi. Bununla beraber genç oğlu İst'k- bal için belki bütün emellerinden vazgeçmiş değildir. Genç prensin bir gün Hohenzallern - hanodanı- nn mürasçısı olurak yine Alman- taç ve taht sahibi olmak i» tediğinden bahsediliyor. Habsburg hanedanmın — miras çısı olan Arşidük Otto ise ismi ve Tzesmi dünya matbuatınca — pek bellenmiş şahsiyetlerdendir. —A- vusturyansn etrafındaki izili ufak» h komşular Habsburg hanedanın- dan bu genç Prensin tokrar iaç ve taht sahib! olmasını İstemedi- ler. Çünkü, diyorlardı, eğer Habs» burglar yine Avusturyanın başıma geçerlerse - Avusturyayı yeniden kamşaları aleyhine harbe sürük- lerler, O imparatorluğun parça- Tanması ile vücude gelmiş veya daha büyümüş olan komşular bundan pek kuşkadanıyorlardı. Onun için Arşidük Otlonun ismi etralında vakit vakit rivayetler çıktıkça uzakfan, yakından iliraz lar, protestoler da yükselirdi, Kü- çük yaşta babasını kuybeden Ot tonun tahsiline annesi tarafından pek dikkat edildi. Üyle ki istik- ir gün taç ve taht sa- Bibi oldfüa Gömakama lâyık bir olsun diye İmparatori- ü gürbette çak okul- ununla beraber Arşidük Tet yalnız sabik İmparaloriçenin Kinden ibatet kalmamıztır, Kato- Hiktkilisesi'erkânı tarafından Ar- sidük Otlonun tahsilime ayrca yerdu. — Genç Prana Bolçikada katoliklerin Üniversik tesindi Tekefeden mezun olmuş- tu. Halüüz menfada — senelerinin hiçbirl beyhude geçmemiş, Arşi- dük he kitaptan, hem hayattan öğrenegeklerini öğrenmiş olmakla dı. Siyaset üleminin vas kit vakit canlanan rivayetleri a- rasıtda yine ondan bahsedlmesi tabil görülüyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: