5 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

5 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- 5.8.9935 —-- ISTILAHLAR ADLİ Kılavuzda Bulunmayan Kelimeler Kullanılmıyacak (Hususi Tüze Bakanlığı Cümhuriyet Müddeiumumiliklerine ve mah- kemelere şu tamimi yapmıştır: Ceza işlerinde adaletin gereğile yerine getirilmesi için mu- hakemenin ilk yüzü ve temeli olan tahkikat iş ia, nası ve bunun için de bu:yoldaki adli belgelerin çeşi rl gelen kelime ve tabirler bulunmaksızın açık ya AYişlı bulunması pek lâzım iken bazı idare heyetlerinden yol- an ceza kararlarında kılavuzda yeri Mek olduğu açıkça anlaşılamıyan indi tabirlerin kanuni tabir ve hak lar yerine kullanılmakta olduğu görülmekte ve ceza mu- ola *emeleri usulünde maznunlar için kıymetli adalet garantisi rak kullanılan tabirler değiştirilmektedir. hara Muhakemesi Usulü Kanununun elde bulunan tadil lâyi- t tulm, e Tektir,» AF KANUNUNUN TATBiKATINDA ZORLUK Meşru Çocukların Hukuki Vaziyetleri Gayrı IHususi : Ankara; 4 ği kanununun 10 mer maddesinin Bitbikine dair n talimatnamenin edildiği ie büz müşküllere tesadüf Yün “Bİ İçin af kanununa ek bir ka- ğun, “ojesinin hazırlanmakta oldu- bildirmiştir. Bünye Bakanlığının medeni ka - at ikaz eriyetinden sonraki mede- ozur sız giftleşmelerden doğan teh, Arın hukukü vaziyetlerini dü mik imei Kamutaya teklif et- leri e e şekli şu güçlük- Evlenmenin mar. aarrlmsaz ' Ununun meriyetinden - sonra yi lmny olmakla beraber, tesiri Yaa tarihine kadar olacağından İk hiye Yliği almakta iken bu suret #ijeç, #D€ Ve o günkü hukuki va- göre evlenme mahiyetinde ” aylığı kesilmiyen dul çe nlar aylıklarınm hangi ta- esilmesi lâzım gelecektir. Ye, © Soyları (nasipleri) düzelti- öle, “oeükların düzeltmeden evvel diğ, dar babalarından yetim ay- j çaları lâzım isede bunun eriten başlaması lâzım gele- A Aİ köp tib, İS Ayt pey kine bu çocukların yetim ma #ün , mından vaziyetleri ve b: ime pklarında yapılacak tahsis Müt, “lerini ne“ dereceye kadar hş &decekti M8 Bakanlığını alâkadar ot- ay, Ayy erd2 Sav muhabirimiz nda adli tabir ve ıstılahların türkçe şekilleri tesbit edilmek- ya, Yduğundan bu lâyihanın kanunlaşmasına kadar adli ıstılah yerine kılavuzda bulunmıyan tabirlerin kullanılmaması ge- muhabirimiz tet'de büyük bir baraj yapılmaktadır. “ün en büyük barajı olacak ve bu ay zarfında açılacaktır. a YAN bildiriyor) Ankara, 4 nin sağlam tu- mana“ ve an» bülunmıyan ve ne de- bildiriyor) tiği için af kanununa ek olarak'ha- zırlanacak bu kanun projesinden sonra af kanununun hususi kukuk münasebetlerine de önemli tesirl olmakta, Bunların arasında bil- hassa miras hukukuna ait meseleler güçlük doğurmaktadır. Af kanunile soy düzeltilmesin « den önce ölen babanın mirası, son- radan soyu meşru sayılan çocuklar ve karı hesaba katılmadan dağıtıl- mış veya nesebi sahihi fürmu yok- tur diye tasdik edilmiş olacağın"“ den;“yeniden soyları düzelen ve ai- * Kabul edilen kâfi Ve- ya çocuğun hakları ile bunlarsız mirasa konan eski mirasçıların mük tesip hakları, tasfiyesi çok güçlük doğuran hukuk ihtilâfları olarak sık sık görülmektedir. İş, yalnız kanin hükmünün me. | inden önceki zamana şümul ve tesiri bakımından güçlük çıkârmak- ta ise de saldığı dal budak, o kadar bulunmaktadır ki yoluna konulma- s bugünkü vaziyette bir kanuni müeyyideye ihtiyaç göstermekte « dir, Bugünkü vaziyet tatbikatçıların, mahkemelerin biribirine aykırı çı ması mümkün olan telâkki ve içti- batlarına yol açmaktadır. Hası ziyet mali kanunların tat güçlüğe inhisar etmemekte ve Ğİ Bu baraj | somi' Bakanlığmca takas heyet TA FLAN İnhisarlarda Kırtasiyecilikle Mücadele Ankara, 4 (Hususi muhabi bildiriyor) —- Gümrük ve: İnhisar Jar bakanlığı, Bakanlığa “bağlı dai- reler arasında lüzumsuz ve üzün mu haberelere sen vermek Üzere“lğzem gelen incelemeleri yapmış we şim- diye kadar yapılmakta olan İürüm- we.wsun muhabsrelerin neler Olduğunutesnit etmiştir. Bakanlık bu hususta dairelerin hangi muama- lelerde nasıl ve ne şekilde muhabe. re edecekleri hakkında bir izahna- me hazırlamıştır. Yakında bakaflı. bağlı dairelere ve * gümrüklere bildirecek italyaya sevkedile- cek maden cevheri ra, 4 (Hüsust muhabirimiz or) — İtalyada tatbik edil. mekte olan son ithal rejimi dolayı- sile maden cevherlerimizin ithalin- rtakım - güçlüklere tesadüf “e- i alâkadarların müracaatı üzeti, ne'anlaşıldığından İtalya hükümeti- le teati edilen nota ile, bundan böy- le İtalyaya sevkedilecek maden cev- herlerinin kontenjani: mallara tat bik edilen kuyut ve şeraite tâbi tu- tulmaksızın yüzde 100 takas suretile | ithali kabul edilmiş, keyfiyet Eko- ri- ne gümrük ve İnhisarlar bakanlığın» ca güsnrüklere tamim edilmiştir. Ucuz tuz Ankara, 4 (Hususi mubabirimiz bil yor) İzmirde. Çamaltı memlehasımda halka ucuz sofra tu- zu temin etmek üzere İnhisarlar i- daresi tarafından ince tuz çıkarmak üzere tesisat o yapılmaktadır. “Tesi- sat bittikten sonra İnhisarlar idare- si maliyet fiyatına ince buz satışa #karacak ve böylelikle de sofra tu- fiyatlarınm daha ziyade ucuz «masını temin etmiş olacaktır, —— ma Davet İstanbul, 4.A.A. — İstanbul Fut bol heyeti başkanlığından : Futbol hey.ti azalarının çarşamba günü saat 1£ de mıntaka merkezine gelmeleri sit olunur. ispirtodan çıkan yangın İzmir. 4.— Kemalpaşa bedesteni arkasında ğ oyu âteşliyerek ma $â örtüsünü tutuşturmuş ve yangın çıkınışsa da etraftan yetişenler tar fından söndürülmüştür. Ev sigorta- sızdır, Ali Çetinkaya geldi Bayındırlık Bakanı Ali Çetinka » ya dün sabah Eskişehirden şehrimi. #e gelmiş ve istasyonda bir çok kim seler tarafından karşılanmıştır. Ali Çetinkaya dün öğleden sonra Dolmabahçe sarayına gitmiştir. Ba - kan yedi sekiz gün kadar İstanbulda e ve sonra Ankaraya gidecek» ir, N SAĞLIK, ESENLİK SUSAMAK Herkes bilir, susamak en dayanıl- maz, önüne geçilemez isteklerimiz- dendir. Susuzluktan ölenlerin çektik- lerini ancak gene kendileri bilir. İn- san kendini zorlıyarak oldukça uzun bir müddet yemek yemiyebilir. Ama içmeden duramaz. Otuz kırk gün aç kalanlar görülür, lâkin bunlar su iç- mezse açlığa da dayanamıyorlar. Susama uzviyette bulunması lâzım- gelen suyun azalmasından ileri geli- yor. Bu eksilmek hep birdir, Suyun eksilmesi, ardı arası okesilmiyerek ie, böbreklerle, barsaklarla, ak- Eksileni yerine koy- ekle olur. Bu susa- dır, her türlü tabif olmıyan şartlar dışmda.. Suyu eksilten . Sıcaklık ekserisi, hepsi bunların terle bedenin “suyunu kaçırır. Söylev ve- renler susar. Büyük heyecanlar da böyle... Yemekten sonra susuzluk ge- lir. Katı yemek İokmalarını ıslatmak ister. İlkin şundan ötürü, kan için ve bedendeki başka mayiler, hıltlar için su lâzımdır. Su olmazsa bunlar işlerini yapamazlar. Su, bedendeki ber örgünün, her hücrenin terkibine girer. Onların içinde su ilk sıradaki şey susamayı işi görür. Katr şeyleri eriterek miüba- | dele denilen alavereyi revam ettirir. Su gerektiğinden azalırsa bedende bir sürü uygunsuzluklar yüz göster- meğe başlar; suyun eksilmesi haddi aşarsa, iş ölüme kadar dayanır. Var- lığımız daimi. mübadele denilen bu alaverenin bir araya gelmesinden ibarettir. O kesildi mi makine durur, dirilik ışığı söner. Anlaşılıyor, susamak bir duygu, kökeni bedendeki genel karışıklıklar içinde. Bizde bu duygunun yeri ağ- zın içinde ve boğazda. Neden oralar» da duyuyoruz susuzluğu ? Su azalın- ca oradaki bezlerin, saldıkları (ifraz ettikleri) suyuk - (mayi) da azalır. Bu azalış tükrük bezlerinde, ve boy. dan boya hazım borusunu döşeyen ince zarı kaypak yapan sümük gibi şeyleri döken bertörde görülür. Bun- lar EKSilince oraları kurur. O vâkrt sıkıntı çekmeğe başlarız. Söylev ve- renlerin susaması açık kalan ağızla- rından bir düziye havanın," geçmesi dir. Ağız ve boğaz rslatılınca susuz” luk tamamiyle geçmese bile hiç ol mazsa azalır, Susuzluk giyade İse bu kadarı yetişmez. Susuzluk böyle ağızda, boğazda değil de. genel bir tarzda giderilir. Bu deniz kazâların- da görülür, Sandallara atlıyarak kur- tan yanarlar. Bunlar denize atılırlar. sa sasuzlukları oldukça azalır. Deri- den su geçer; bu ka luğu gidermeğe yetişmez, nede ol sabir müddet için oyalar. Kara kan damarlarına su şırınga | edilirse kö- peklerin susuzluğu . gidiyor. Günler» ce, hiç bozmuyarak oruç tutanlar da buna benzer hilelere baş vuruyorlar; $ik sık banyoya. giriyorlar, ibtikan Yapıyorlar, Su kaybettiren “her sebep, susuz- luğa sebep olur. Netekim, çok'kan kaybedenler keskin bir susuzluk du- yar. Kaybolan uzviyetten eksilen bir Suyuk (mayi) tur, Bundan dolayı ağır “yaralılar "hiç durmazlar, su ig terler. Daima su diye bağırırlar. Kan almak, istekle yapılan bir kan akıtmadır.Kan aldıranlar da,yaralılar Bivi susarlar. Her zaman böyle-ol. maz. Elleri, » ayakları gişenler gibi. Onlar kan aldırırlarsa susamazlar, Kaybettikleri suyu şişlerde birikmiş olandan alırlar, Ve'bu yüzden fayda görürler, * Daha başka yollar vardır ki be- dendeki sular oradan kaçar, İshal ol- | mak, kusmak gibi, Kolera bedeni susuz bırakır, damarlarma serum şi- rınga edilince koleralılarn susuzlu- Ku biraz kesilir. Mide ve barsakları ikihaplanan küçük çocukların hasta» bkları ilerlerse kolerahlara dönerler. Ve koleralılar gibi bakılırlar. Susamamak şeker hastalığının bel- libaşiı belgelerindendir. Bu hastalığa tutulanların kanları şekerle yüklüdür. Kandaki şeker beden örgülerindeki suyu çeker. Damarlarâ toplanan su durmaz, çıkar, Çıkanların yerine ye- nisi girmek gerekir. Şeker hastalığı- mâ tutulanlar içtikleri suyu o kadar sabuk çıkarırlar ki nekadar su ler bir türlü kanmazlar. Şekerliler unlu şeyleri iyi hazmedemezler, onla” ri hazmedebilmek için şekerli olmi- yanlardan artık su içmeleri lâzımge- lir. Bundan ötürü daimi susamaktan kurtarmak için unlu şeyleri ve ha- mur işlerini yemek listelerinden Şi- karmak gerekir, Bir de sinirden ileri gelme bir su- samak vardır. Şaşmazsmız. Öteden beri yazılara Hastalrkların, dikkat etmişsinizdir. bastalık belgelerinin sebeplerini araştırırken çok kez si- nirlere de el atarız. Sinir merkezleri bizim sağlık işlerimize düzen verir. Sinirlerin işlemeleri az çok engelleşti mi, gövdenin bâşka yerlerinde de bunun sarsıntısı bir heyecanla insanın sasadığını, di- Jin, damağın kuruduğunu herkes bi- ir, En küçük sezilir, Beyinde bir bez var. Hipofiz bezi, Bu bezde ve yanıbaşında bir bözük- enin kuruluğu, | luk olunca gövdenin sularr tabii yollardan boşanır, yirmi dört saat inde beş, yedi, on litre sidik çıkı- yor. Bu bir hastalıktır. Adma tatsız diyabet diyoruz. Öküzden çıkarılan hipofiz bezi bu hastalara yedirilirse böyle aşırı su boşajtmaları duruyor. Nasıl oluyor da duruyor? Orasını sormayır Susuzluğun bir de ruhisi var. Bel- ki bu da herhangi bir sinir merkezi- nin işlemesindeki bir bozukluktan ileri geliyor. Henüz bilmiyoruz onu biz. Onu anlayıncaya değin susamak- ların bazılarını bu adla anacağız: Ru- hi susamaklar. Bunlar iki tanedir: Potomani, dip- somani. Dipsomani buhranla gelir bir su maktır. Bu buhrana tutulan içece seyleri seçer ve çok kez ispirtolu iç- kileri içer. Bu aşağı yukarı, kendi kendini zehirlemenin bir türlüsüdür. O, içeceğini p . Bilinmez nedendir, bu mek düşkünlüğü. Ararsanız bir se bep bulamazsınız. Ne şeker, ne baş- ka bir şey.. Bunlarm içinde öyleleri vardır ki alışmışlardır, her gün lit relerle içmezlerse rahat edemezler. Ne dersiniz? Bu hiç kanmıyanlar, terik kimseler olmasınlar. İste pek ağza alamıyoruz onu şimdi biz. Profesör Babenski onu paramparça ett. Hekim kitaplarından kaldırdı attı. Öyle ama gene kendisi söylü- yor, sözle kandırarak iyi ettiği Poti manlar görmüş. Yalnız değil, başkaları da bö görmüş. Ne deni böyle vak'alarda Pitializm — isterinin ye- ni adı — işe karışıyor, kuşkulanma boş yere. Dipsoman kronik alkolik gibi ken- disinde uydurma bir susamak ihtiyacı uyandırır. İspirtolu içkilere susamak ihtiyacı... Bu ihtiyaç gitgide bir has- talık halini alır, Öldüren bir hastalık belki. Ne güzel söylüyor, Şirazlı (Hafız): “Şarap kadehinden dinle: bu yeni gelin olmuş kadını, çok kocasını 5) dürdü, Keykubad ve Cem gi Dr. Rusçuk'u Hakkı UZEL Habeş mesele- sini konuşacak komisyon (Baş tarafı 1 incidef eylüle kadar bitirmesi ve İtalya ile Habeşistann 4 eylülde bu çalışmala. tın sonuncunu konseye bildirmeleri gerektir. Konsey bundan başka yalnız İtal- ya dışarıda kalmak üzere ikinci bir İ kararla İtalya - Habeş ilğilerinin bü- tününü incelemek üzere 4 eylülde toplanmayı kabul etmiştir. Eden'in söylevi Londra, 4.A.A. — Eden radyo ile yayılan bir söylevde demiştir ki * Üç devlet arasındaki görüşmele- rin durumu her ne olursa olsun, U- luslar Kurumu O konseyi 4 eylülde toplanacaktır. Bu görüşmeler sonuç- lanmadığı takdirde, Konsey, Cenev- te andlaşmasının hükümlerine göre hareket edilecekti: Laval elçimizle görüştü Cenevre, S.A.A. Laval dü: Türkiye elçisi Cemal Hüsnü ile rüşmüştür. Laval otomobille Parise gitmiştir. Misyonerlerin binaları yağma edi miş Paris, 4.A.A, — Petit Parizien ga- getesi, Harrardaki | Fransız katolik misyonerlerine ait binanın silâhi: Ha- beş grupları tarafından yağma edil- diği ve yakıldığı hakkında Romadan gele bir haberi yaymaktadır. Bundan başka, Sidamo ve Valla mo'da Fransız katolik misyonerleri- ne ait binaların da son günlerde Ha- beşlerin hücumuna uğradıkları söy» lenmektedir. Gallanın baş papazı Jarusa tehdide uğramıştır. Kuvvetle baş vurmak yok Cenevre, #.A:A. — Uluslar Sosye. tesi konseyinin birinci karar suretin de adı geçen 1928 tarihli İtalyan. Habeş antlaşmasının beşinci maddesi, bilhassa iki hükümetin aralarında çıkabilecek bütün meseleler için yargıca gitmeyi yükenmiş olduklarını hildirmektedir. Maddede ayni ze manda 'diplomâsi usulü ile “kotarıla mıyacak olan bu gibi meselelerin ko- tarılması için kat'iyyen küvvete baş vurulmıyacağı kaydı da vardır. İtalyan hücum kı'aları federasyonu Roma, 4.A.A. — Dünya Barhinde- ki İtalyan ordusunun hücum kıtaları federasyonu başkanı, evvelce kapatı- lan bu federasyonun tekrar kurulma» HAVADİS DEĞİL, İNCİ 1. Gitgide inanıyorum ki; gazetecilik, gazete aytarığı (muhabirliği) ger » çekten güç bir zenaat. Öğrenilmesi İüzumlu bir sürü bilgiye bağlı bir ze- naattir. Lâkin bu arada her şeyden önce aklı selim denilen elemanın vü- cudu mutlak lüzumlu olduğunu bi- zim gazetelere bakıp ta sezmemek mümkün değildir. Memlekette hâdi- se mi yok bilmiyorum, yoksa bizim aytarlar işitmiyorlar mı hükümet merkezinden bize tel, telefon haber- leri verirken, kuş yemi gibi tatsız tuzsuz haberler veriyorlar. Bunlar » dan bir tanesini bir iki gündür bü- tün İstanbul gazeteleri israr ile âde- ta inadına yazdılar. Bu telefon habes ri nedir biliyor musunuz? Ankara berberlerindeki saç kıvır. ma makineleri muayene edilmiş, bu işi yapacak berberler de imtihan ola» cakmış... Böyle bir şeyin İstanbul gazete- sine tez elden haber verilmesinde ve İstanbullunun vakit kaybetmeden bunu okümasında ne fayda vardır, kavrıyamadım. Dünyanın hiçbir gazetesinde bu kadar manasız havadis ve haber ve- rilmez. Düşünün, bir Paris gazetesit “Dün Dijon'da ondülâsyon maki- nelerini belediye muayene etti” diye yazsa gülünç bulmaz mısınız? . Biz buna benzer yalınkat, pestil gibi ha- berleri vermekte daha ileri de git mişizdir. Şimdi burada ismini yazmıyaca - #sm, memleketin ileri gelenlerinden bir zatım Ankarada, falan yerde bir gezinti yaparken orada rastladığı bir losiracıya kunduralarını © boyattığı telgrafla İstanbula bildirilmişti, Her şeyin en üst katından lâf edip her şeyde en yüksek bilgiçlik iddi ederken böyle en basit bir bele, vazifesini havadis diye buraya gön. dermek İstanbullu okuyucu ile alay etmekten başka devletin telgraf ve telefon tellerini de beyhude yıpratmak tr. Azıcık işimize mukayyet olalım, verdiğimiz haberleri önce kendimiz tadalım ve en ufak bir çeşni duyar. sak o zaman halka sunalım... Yahudi Düşmanlığı (Bâş tarafı 1 incide) “ Nevyork yahudileri, Almanyaya karşı gösteri yapmak için para alan komünist serserileri kullanmakla Al, manyada hem cinslerine yardım et- tiklerihi sanıyorlar. Halbüki böyle yapmakla ters bi? sonuça varacaklardır. Yahudi meselc« si, yavaş yavaş, fakat her halde na- Zi programına uygun olarak kotarıla- caktır. Bakan, Kürfurstendam'da bir. ya hudiye biraz fena muamele yapıldı. Es için dünya basınmın gösterdiği he» yecandan eğlenerek bahsetmiştir. Bakan, din meselesinden bahsede- rek, şunları ilâve etmiştir; “Katolik ve protestan kiliselerinin nazi hükü- metini tutmalarını ve genel hayatın temamiyle lâyik olmasını dileyoruz.,, Bundan sonra, Frick, tâkim mese. lesindeki durumundan di ri vatore Romano gazetesini tenkit et- miş ve çelik miğferlere de hücum ©- derek, bu kurum için en eyi çare ya dağılma! “ut te Alman askerleri genel birliğine katılmak O olduğunu söylemiştir. Katolikleri ezecekler Kolonya, 4.A.A. — Nazilerin bir toplantısında, hükümet .bakanl dan Alman hukukcuları şefi Frank siyasal katolikliğe şiddetle hücum e- derek demiştir ki : “ Papasların eğemenliği altında bir Almanyaya artık tahammül ede- meyiz, iktidar mevkii elimizdedir ve hiç kimse onu bizden alamıyacaktır. Düşmanla yılanlara © yapılan muameleyi yapacağız, onları ezer diz... Şükrü Kaya Ankaraya gitti Evvelki akşam Yalovaya giden Iç Bakan: Şükrü Kaya, dün şehrimize dönmüş ve bir müddet sarayda meş- gul olduktan sonra akşamki trenle An karaya hareket etmiş ir. Şükrü Kaya. nn bir müddet sonra telerar şehrim ze gelmesi muhtemeldir, a 8: münasebetiyle faşist partisi genel sekreterine bir mektup göndermiş ve mütemadiyen artmakta olan gönüllü ierin Santa Gabriej, Piave, Vittorio Veneto muzafferiyetle; bikim 0- lan ayni fikirle bu kere siyah göm- lekliler üniforması altında vatana Af- rikada hizmet etmek hususundaki sarsılmaz azmini bildirmiştir, miza

Bu sayıdan diğer sayfalar: