10 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

10 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Aziz Hüdayi AKDEMİR Büyük Harpte Ve Istiklâl Mücadelesinde Türk Propagandası Türk propagandası Düzgün olmamakla beraber bir sınama "eklinde ilk propagandamız ,öx Harpte başlar. İyi yapılma- mış bir propagandanın en İyi örne ğini <Cihadı Ekber» ve «Sancağı Şerif» teşkil eder. Yüzyıllardanbe- ri işitirdik; Sancağı şerif çıkmca dünyanın bütün müslümanları, ye * disinden yetmişine, silâha sarılacak ve “Sancağı şerif,in etrafma topla- narak gâvurlara karşı çıkacaktı. Bu, pek eskiden konmuş, bir propagan- da amacı olabilirdi. Fakat bunun bir şartı vardı ki o da önceden zemin hazırlanması ve ruhların o sütle bes lenmiş olması idi. Bu yapılmadı. Abdülhamidin bir aralık Japonyaya bir heyet göndermesi, bunun Hin - distan ve Çin gibi İslâm bölgelerin- den geçmesi bu kaide için bir tat- bik teşebbüsü sayılmıştı. “Islâmlar uyanabilir mi?, adın - daki kitap bu teşebbüsten bahse- derken Müslüman olmıyan bütün dünya halkına korku veriyor, “gö- xünüzü açm, diyor, günün birinde (400) milyon bir İslim kalabalığı i- yi bir baş altmda harekete gelirse dünya yüzünde bir tek hıristiyan kalmaz!,, Evet, ama, işte o kadar. Ondan sonra her şey uyuyor ve Büyük Harp başlayınca, güya gökten İn - miş bir Tanrı sesi gibi, “ şerit,lez çıkıyor. Halife, yani Tan- rının sesi yeryüzündeki gölgesi, İs- lâmlara emir veriyor: “Sağı şerifi gektim, Ey mü öl İm ve... ve hiçbir şey olmuyor. Ol- muyor değil, Türkiye dışmdaki İş- Jâmlar silâha sarılarak halife üze- sine, halifenin Sancağı şerifine ateş açıyorlar Çünkü? Hazırlıksız. ve propaganda prensipleri! Pılmamış bir teşebbüstü, A sonradan ii ihtiya» tın-verdiği dersle, biraz iyi diyebi- ği 8. iyi, oki Jeceğimiz teşebbüsler'de "yok dir.Hintlilere"karşı yâprlan pro - pagândalardan buraya birkaç örnek alıyorum. Bunlar ay ve güneş tutul masına karşı atılan silâhlara benze- mekle beraber, propagandanın anla- yılmaz tesirlerinden olacak, büsbü- tür oş kalmamış, bize bir şey ka- za zamış ise de, İngilizleri za - Tara sokacak bir eser göstermiştir. Hint ve Efgan cemiyetleri beyan- hameleri oralara gönderilen (teşki- Tâte mahsusa) adamları ve İstanbul- da Anadolu ajanları vasıtasile hal ka ve askere dağıtılmıştı. Sonradan haber aldığımıza göre bunlar bilhas- ma Hindistanda iyi bir tesir yap- mış, Hindistanın şarkında Birman- yada bir Hint alayı isyan ederek harbe gitmemiştir. Bu isyanm kay- mak ve sebeplerini arayan İngilizler Türkiyeden gönderilmiş propagan- da kâğıtlarını bulmuşlardır. Bunun önünü almak, Hintlilere dehşet vermek için Hint milyoner. lerinden ve (Rangon) İslâm cemi- yeti başkanı Bay T hapse tıktılar, Yine Büyük Harbin propaganda Örneklerinden biri olup o zamanlar İstanbulda tanınmış ve gerçekte Al mancadan tercüme edilmiş olan bir örneği de buraya alıyorum. Bu ya- 21 içinde gördüğünüz Harb: Umumi yi kim kazanacak adlı resimler bir ressam oyunundan ibarettir, Doğru ve uygun vakalara temas edilmedi. gi için tesiri Zıtlması da iyi yapılmamıştır. İstiklâl savaşında propağgand. Bizim, öbür işlerimiz propa- ganda işlerimiz de en iyi, en düz - gün ve tesirli olarak İstiklâl har- binde yapılabilmiştir. e Karşımızda, arkasını silâh ve para gibi, inan ve güven veren ulu dağlara dayamış bir Yunan ordusu ve elimizde yor- gun, aç ve yalnız Türklüğüne ve Yurdunun aşkına ve başa geçenlerin zekâ ve iradesine bağir bir yığın vardı. Buna crdu demiyoruz, çün- kü, henüz toplamağa vakit ve düş- mana atacak barut ve gülle bulama- müşte. şe propagandanın tâ ruhundan başlıyoruz: 335 senesi temmuzunun 23 üncü günü Erzurumda, Atatür- kün Başkanlığı altında toplanan kongre şöyle bir beyanname ve ni- zamname kaleme alıyor: “1 — Hududu milliye dahilinde bulunan biletimle aksamı vatan bir küldür. Yekdiğerinden infikâk ka. bul etmez. 2 — Her türlü ecnekt is;l ve mü- dahalesine kiryı ve Osmanlı hükü- metinin inlilsli halinde millet müttehiden müdafaa ve mukavemet #decektir, 3 — Vatanım ve istiklâlin muba- ne uygun ya evfiği yakalayıp | Me 7 : AE YE dü öm rig ar ENST, Türk halkına ve ecnebi merileketle oyununda MİŞ e Sak sila aladağ re dağıtılmak için yapılan resim birinci şekil “ö ESİR a al santimi esk same SAGLIK ÖGÜTLERİ Podra ile Dudak boyası larmı el çantalarındaki bu kıymetli güzellik vasıtalarını ber- kesin önünde çıkarıp sürünmeleri yeni moda olduğu zâman bunu, ke- dinin misafir geleceğini haber ver- mek için kendisini temizleyip süs- lenmesine benzetmiş, biraz da tu- haf bulmuştuk. Fakat yıllar geçtik- çe, bayanların bu hususi işlerini yakından seyretmekten © erkekler pek hoşlanmağa başladılar. Şimdi vapurlarda giderken, vapur bir is- keleye yaklaşsa da bayanlar çanta- larımdan podra kutusunu ve dudak boyasını çıkarsalar diye bekliyor. lar, Yanaklara ve dudaklara beyaz ve kırmızı boyalar sürmek zaten her devirde, her medeniyette vardı. Eski zamanlarda bayanların boya tuvaletlerini tarih | kitaplarında o- kuyoruz. Bizde de düzgün ve allık Bİ i mir ye BA SİRENE veni ER Resim oyumunde bir araya Hintlilere değrtılan Türk propsgan- da yazılarından Efganlılara dağıtılan Türk pro- paganda yazılarından faza ve teminine hükümeti merke- ziye muktedir olamadığı takdirde, temini maksat için, bir hükümeti muvakkate teşekkül edecektir. Bu hükümet heyeti, mill? kongrece in- tihap olunacaktır. Kongre münakit değilse, bu intibabı Heyeti temsili. ye yapacaktır. 4 — Kuvayi Milliyeyi âmil ve F- radei milliyeyi hâkim kılmak esas- tir, 5 — Anasırı hıristyaniyeye hâki- miyeti siyasiye vemivazenei İçti- maiyemizi muhal İmtiyazat ita olu- namaz. 6 — Manda ve himaye kabul olu- namaz. 7 — Meclisi Millinin derhal içti- manı ve icraatı hükümetin Meclis murakabesine vaz'ını temin için ça- lışrlacaktır... İşte işgal kuvvetlerinin de, ana 3 Ee a gelenlerle ikinci şekil yurdumuzdan yer almak için saldı- rilan Yunanlıların da bütün ümit ve iradesini kıracak ulusal oir ka- tar. (1) Bunun Lozan muahecdesine kadar yaptığı siyasal ve silel tesiri burada izah etmek lüzumsuzdur. A- tatürk diyor ki: “Bu prensipler ve bu kararlar mühtelif (şekillerde o görülmüşlerse de ,aslâ mahiyeti asliyelerini değiş tirmeksizin, imkân: tatbik bulmuş. lardır... Atatürk bundan sonraki diyevle- rinde Türkün yurdundan yabancı el ve ayaklar tamamen ( çekilmedikçe savaşın durmıyacağını tekrar et « miştir, Anadoluyu hemen birkaç hafta i- çinde işgal etmek ümit ve heyeca- nile gelip te senelerce Türklerin “Tunç siparleri” önünde £ yıpranıp şürüyen Yunan ordusu ba siperle- tin içinde “Misakı Milli,yi görün- ©€ oralara döktüğü kanların Yuna- nistan için bir çiçek bile yetiştire- miyeceğini anladı ve... dönmek İste- TI) Misakı milli, (Arkası var) Basın kongresi İstanbul Basım Kurumundan : İstanbul Basın Kurumu & kongresi fevkalâde olarak yarın (bugün saat 1$ te Kurum merkezinde toplanarak gazeteciler klübüne yardım işini gö- rüscektir. Sayın üyelerin gelmeleri- ni dileriz. Doğum Çocuk hastalıkları mütehassıs Dr. Kenan Fevzi Akerin bir erkek ço- cuğu dünyaya gelmiştir. Yavruya w- zun ömür dileriz. irtihal Mülga Şehremaneti Heyeti Fen- niye relslerinden Bay Kadri vefat etmiştir. Cenazesi lin Üsküdar- da Tophaneli oğlundaki köşkünden kaldırılarak öğle namazı Eyüp ca - miinde kılındıktan sonra mahalli mezkürdaki aile makberesine defne. dilecektir, süren bayanları o çocukluklarında görmüş olan ihtiyarlardan hâlâ bu- İunsa gerektir. Onun için şimdiki genç bayanların bu güzel işlerine, takdirden başka bir sözümüz ola- maz, Yalnız, her güzel şeyin sağlığa zararsız olacağını sanmak yanlış o- lur, Podra, frenklerin pirinç tozu demelerinden anlaşılacağı üzere, ilk zamanlarda pirinci döverek yapılır- mış, fakat şimdiki podraların pirinci amcak frenkçedeki adında kalmıştır. Pirincin tozu istenildiği gibi ince o- lamadığından onun yerine, çok za * man oluyor, buğday kolasından pod- ralar yapılırdı. Onlar da kabâ görün- düğü için şimdikiler talk tozu ile kireç karbonatından ve manyezi kar- bonatından yapılır. Bazılarına, pek ince toz olduğu için, çinko istearatı, çinko oksidi gibi yeyler karıştırılır, demek ki, hepsi maden tozlarıdır. Bunların da derinin kendi güzelliği- ni nekadar bozduklarını bayanlar podra süründükleri vakit kendileri de bilirler. Podralara katılan kokulara gelin- ce, bunları erkekler “kadın kokusu, diye severlerse de, ne olduklarını söylemek pek güçtür, Her halde hep- sinin imkân olduğu kadar ucuz ol- ması şarttır. Zaten her fabrikacı yal nız kendi sattığı podralara mahsus bir koku bulmak için türlü türlü ko- kuları bir araya getirir. Meselâ Ra- Şel “podensr diye en ez werarteri rr dan sayılan podranın içinde on yedi türlü madde vardır. İ Sonra da podraya bir renk ver- mek lâzımdır. Çünkü bayağı beyaz podra her bayanı güzelleştiremiyece- gi gibi, podranın renk modası bir yıl- dan öteki yıla değişir. Pembe iken eflâtun rengi olur, bakır rengine ça- Jan sarı podralar da bir vakit ne ka- dar moda olmuştu! Podranın renkle- ri hemen daima madenlerden yahut topraklardan yapılır. Dudak boyalarının esası da kakao yağından, domuz yağından, zeytin- yağından olur. Biraz katılık vermek için balmumu yahut balina yağı kâ- rıştırırlar. Bazılarında vazelin yahut parafin vardır. İnsanm burnu bu maddelerin hiç birine dayanamazsa Koca değil, baba! Bazı fatal evlenmeler vardır. Farkında olmryarak, nasıl oldu- gunu bilmiyerek, insanm kendi seçiminden, rızasından uzak ev- lenmeler.... Bunların sonunda mes'ut ol- mak, nişan bilmiyen bir adamın rastgele savurduğu kurşunun hedefe varması gibidir. Hepsi bedbaht olur, arada bir mes'ut olan da vardır. İşte böyle nasıl olduğunu bil- meden evlenen bir kadın — Kı ziltoprakta Leylâ — yazıyor. “Babam Abdülhamid'in kiler- cisi idi. Annemin çerkez bir ha- layık olduğunu hatırlıyorum. Çocukluğum köşklerde ve sa » raylarda geçti. Dadılar, müreb- biyeler elinde büyüdüm; beni o- kuttular ve dil öğrettiler. Ya - bancı erkekleri ancak arabada giderken karşıdan ve bir de s€- nede bir iki, donanmalarda bah- çemizde uzaktan görüyordum. On dört, on beş yaşma gelince babam beni bir miralaya verdi. Bu adam kırk beş yaşında var- dı. O gün, bugün onun bir tek karısıyım. Evlendiğimiz gün - denberi bu adamdan derin bir aşk görmediğim gibi fena mua- mele de görmedim, Beni arada bir odasına alarak bir kızı, bir arkadaşı gibi sevdi, Hâlâ da öy le sevdiğini anlıyorum, Bu o ka- dar garip bir his ki, tarif ede « mem. Seviyor mu? Çılgıncası - na,. Fakat bir baba sevgisi. Çün- kü benden beklediği yalnız eve vaktinde gin onu bırakma- mamur. beni Dara erkekler den kıskanmadığn! bin defa tecrübe ettim. Bundan anlıyo « rum ki beni bir babadan başka tı, o doktorun sıhhatini soft” ve: “Hergünkü gibi bir dostü nuz sordu, selâm söyledi ders” niz” diyerek çekildi, gitti. metçiden öğrendim ki, ki hergün geliyor, doktoru & ve görünmeden gidiyi Demek hastalığını ve benim Yö” lan söylediğimi biliyor. O de neden saklıyordu?. A İkinci bir hâdise: Doktor leşince Yalovaya gitmeğe ag gördü. Kocam hiç münas” beti yokken bir akşam yemeği” de: “Şu Yalovayı gidip gö” sek!” dedi ve ertesi gün biz Yalovaya gidip yerleştik. Orsüf kendisi beni ikide bir serbest b£ rakıyordu. Ben bu iki hâdise hatırladıkça ne mana vereceği mi bilmiyorum. Acaba?. ; Leylâ'nın tahminlerini bif tarafa bırakarak biz fikrimi$ söyliyelim: Bir zamanlar nasi" sa torunu yerinde bir kızı eş © larak alan bu adamcağız arti onun hayatını körletmiş ol iztırabile müsamahanın son had dine varmış. Leylâ'nın sevgisini de, kendisini ibmal etmiyerek yaptığı kaçamakları da mazvf görüyor. Tam manasile kendi * sini baba mevkiinde görüyor Kızınm küçük kusurlarına göf yuman, ruhi ihtiyaçlarını takdir. ederek bu ihtiyaçları gizli gizli tatmin çareleri arıyan şefkatli bir baba... e Bir mektup ve bir tasavvur Bursa Sarı H, imzasile: “Üç aydır evliyim. Ne ondan evvel, ne de bu üç ay içinde fe na bir halini işitmediğim refika ma geçen gün bir mektup geldi. Ö gün pazar olduğu için evde türlü sevmiyor ve hür düşünce- li bir baba kadar serbest bırakı- yor, Evlendiğimiz gündenberi beni okutmak için her türlü fe- dakârlığı göze alan bu adamca- ğızın müsamahası beni on iki senedenberi derin bir aşka bağ- ladı, Ön iki senedir hiçbir men- faat beklemeksizin, hiçbir ümi- de kapılmaksızın ibr doktoru seviyorum, Karısı ölmüş olan bu doktor da beni ayni suretle se- viyor. Onunla arada bir hasta- da, bayanların dudakları onlarla pek güzel ülfet ederler. İçlerine karıştı- rılan boyalar da, hiç boyasız taze bir kızın dudaklarını hatırlatan pembe- sinden başlıyarak, şiddetli bir aşk a- rayan siyahımtrak kırmızısına varın- caya kadar hepsi maden renklerin- den yapılır, den yapılır. Bu sözleri dudak boyala- rını çekiştirmek için söylemiyorum. Çekiştirsem de ne faydası olur? Bu zamanda büyük babalarının £ Bayan torunları ellerini ğptükleri vakit, el « lerinin üzerinde onların dudakların. dan kırmızı bir nişane kalmasına alış sinlar... Lokman Hekim a OPERATÖR DOKTOR NIMET Ankara caddesi Zorlu apart- man No. 21, Pazardan maa- | da hergün saat 2-6 hastalarını | ip kabul eder. 4932 ea ia 5757 KUÇUK ILANLAR Müderris Doktor Raşit Tahsin Tugsavul. Akıl ve Sinir hekimi, Bostancıda Tepe mahallesinde 88 numaralı hanesinde pazardan maada hasta kabul eder, Telefon; 52 - 232. 5861 ad P.NİN İm TE EET 5764 YENİ NEŞRİYAT Siyasal Bilgiler (Mülkiye) — Siyasal Bilgiler mecmuasmın 52 inci sayısı çık- mıştır. Bu sayısında Sosyal, sıyasal, eko- e ve hukuki #landa faydalı etütler vardır, lanarak evimde ve sık srk mua- yenehanesine giderek konuşu »- yordum. Senelerce ben de, oda bu sevgiyi sakladık. Birkaç se- nedenberi itiraf etmiş bulunu- yoruz, Fakat beni kırmamak, üz- memek için canmı veren ihtiyar kocamdan bu elimde olmıyan aşkı gizlemeğe çalıştım, muvaf- fak ta oldum, Ancak geçenlerde garip bir hâdise oldu. Doktor hastalandı; doktorun hastalığı- nı kocamdan saklıyarak sık sık ziyaretine gitmeğe başladım. Bir böbrek ağrısı tutturduğum içinbu ziyaretleri tedavi gibi gösteriyordum. Ancak bir gün tam kapıdan çıkacağım sırada kocamın doktorun muayeneha- hesine doğru geldiğini gördüm; saklandım, Hizmetçi kapıyı aç- ilm, mektubu ben aldım, açtım. Bir aşk mektubu çıktı. İstan * buldan geliyor ve refikamla cs” kiden macerası olan bir ada? onun evlenerek kendisine iha * net etmesinden şikâyet ediyor” du. Mektubun sonunda da ar&” mızdaki geçimsizlikleri. işitti “ ğinden bahseden bu meçhul zaf bunun da adaletin bir cilvesi o” duğunu ilâve ediyordu. Hakik& ten son zamanlarda muhtelif sebepler yüzünden aramızda bs” zı tatsızlıklar çıktığı için mek” tubun iç yüzümüzü bilen ve †dikleri doğru olan bir adam t# rafından yazıldığına şüphe” kalmadı. Tabii refikam hepsini inkâr ediyor. Bu halde ayrılmak için mahkemeye müracaat et * sem bu mektup bir vesika ol8” maz mı?” ” Olamaz, herkes öyle bir mek” tup uydurabilir, Hem bu mek * tupta kadının ihanetine ait iddia da var mı? Eski aşinali#” tan, belki bir izdivaç tasavvu © rundan başka bir iddiası ol” yan böyle bir mektup başt#” aşağı uydurma, tek'karı kocâ * nım arasını açmak içint edilmiş te olabilir, iT Sigortaları halk için Merkezi idaresi ; Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Telefon : MÜZE TiHADI Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleri?- TMM SA Y AN Mını m PANORAMA Bahçesinde AM Telefon: 41065 BM MiLLi müsait şeraiti havidir. 4.4887. 5746 WEN — üm A İDUN

Bu sayıdan diğer sayfalar: