29 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

29 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

wi 6 MEMLEKETTE TAN Beş Köyün Ürünü Doludan Mahvoldu ! Sarıkamış, 28 (Özel aytarımız bildiriyor) — Dün, Sarıkamış ve civarıma ceviz büyüklüğünde dolu yağmıştır. Bu yağıştan Pozat Ali, Sofu hamamı, ve Yolgeçmez Asbuğa köylerinin mez- ruatı zarar görmüştür. Biçilmek üzere bulunan ekinler tamamen mahv ve harap olmuştur. Çardak Köyünde Panayır Çanakkale, (Özel aytarımız bildiriyor) — Ağustotsun 22 sin- &e Lapseki'nin Çardak köyünde bir panayır açılmıştır. Hayvan alım ve satımı ile çevresine çok faydalı olan bu panayır bundan böyle daha ziyade ıslah edilecektir. işten Çıkarılan Çırağın Cinayeti Manisa, (Özel aytarımız bildiriyor) — Burada evvelki gece | bir cinayet işlenmiştir. Ekmekçi fırınında çalışan Ramazan, ar- kadaşı Mehmedi taşla başına vurarak ağır surette yaralamıştır. Hastahaneye kaldırılan yaralı biraz sonra ölmüştür. Cinayetin sebebi, fırm sahibinin Ramazanı işten çıkarması üzerine Meh- medin arkadaşına bazı sözler söylemesidir, edilmektedir. Tahkikata devam Havagazı işi Uraya Geçiyor İzmir, (Özel aytarımız bildiriyor) — İzmir Havagazı s0sye- tesinin 15 Eylülden itibaren uraya geçeceği ilbaylığa tebliğ edi! mi: r. Bayındırlık Bakanlığı komiserliği, devir müamelesinin bir an evvel yapılmasını ilgililere bildirmiştir, Türk Üzümleri Revaç Bulacak İzmir, (Özel aytarımız bildiriyor) — Gelen haberlere göre Yunanistan taze üzüm ihracatına başlamıştır. 18 Temmuza ka- dar sevkiyat 564 tonu bulmuştur. Kuru meyve ihracatçılar bi, liği ile Türkofis arasındaki temaslar iyi netice vermektedi Bu görüşmeler, Türk üzümlerinin revacını arttırma tedbirlerini de ilgilendirmektedir. Türkofis Başkanı Mecdet Alkin burada- ki tetkiklerini tamamlamak üzeredir. Yozgatta Hiç Peçe Kalmadı Yozgat, (Özel aytarımız bildiriyor) — Ayın 22 sinden itiba- ren Yozgatta peçeler tamamen kaldırılmıştır. Urayın verdiği bu karar halk tarafından memnuniyetle karşılanmıştır. İzmirliler Galip Geldiler "Aydın, (Özel aytarımız bildiriyor) — Aydın mıntaka maçla- rına cumartesi günü törenle başlanmıştır. Maçlardan önce İzmir şampiyonu Altınordu takımı şehitler anıtına bir çelenk koymuş- tur. Saat 16 da altı klüp spor alanında toplanmışlar, süel mu- zikanm iştirakile geçit resmi yapılmıştır. Aydın - Uşak maçını Uşak takımı 6 - | kazanmıştır. Manisa - Muğla takımları arasın- daki maç, Manisanın 4 - 1 galibiyeti ile neticelenmiştir. İzmir Altınordu - Çivrili maçını İzmirliler 6 - 1 galibiyetle bitirmişler- dir, YOSMA! Etem İzzet BENİCE Beni izletmek bakalım ney - Mmiş?, Beni aptal mı sandılar?. Bende çürtik tahtaya basacak göz var mı? Ve kendiliğinden kararlaştır- mıştı: — Bunu doktor yaptırıyorsa görecek o budala neler olacağı- nr, Hafiyelerine, casuslarma adamlarına, kendisine karşı at- latmak, oyun etmek nasri olur bir göstereyim de anlasm! Ve yine kızıyor, söyle niyordu: — Şu doktora biraz acıyor - dum. Simdi o duygum da kalmı- yacak. İstediğimi yapacağım. Bakalrm benimle başa çrkabile- cek mi?.. İsterşem ona kan kus- Afyon karahisar Suyunun çıktığı yer Afyon, (Tan) — Yukarıki resim Afyonkarahisar Maden suyunun çık tığı yerdir. Burası şehre araba ile iki, *ren ve otomobille yarım saat mesafe dedir. . İki dakika ötedeki OGarlıgöl kaplıcaları bu yıl. bir hayli rağbet gör mektedir. Yeni Bursa ilbayı i işe başladı Bursa, 28 (Özel aytarımız bildiri- yor) — Yeni Bursa ilbayı Şefik, bu gün şarımıza gelmiştir. Yalovadan ayrılırken şerefine 150 kişilik bir zi- yafet verilmiştir. Yeni ilbay, Yalova köylüleri tarafmdan uğurlanmış, köy lüler 20 tenezriih otomobili ile Bur- saya kadar kendisine refakat etmis- lerdir. Şefik, bugün vazifesine başla- miştar. Çanakkalede buğ- day fiyatları düşkün Çanakkâle, (Özel aytarımız bildi « riyor) — Her gün biraz daha fiyatı düşen buğdaylar alıcı bulmaktadır. aat Bankasınm verdiği fiyat şehir piyasasına nazaran daha düşük oldu- ğundan bankanın alımı çok azdır. KÜÇÜK TELGRAF | HABERLERİ | Aydın, ÇT. — Grup birin “likleri için gele & rerçümende salar Hale rilmiştir. * Çanakkale, (Tan) — Zafer ve Tayyare bayramı için ilin her bü- cağında ilgili hazırlıklar yapılmak- tadır. Çanakkale Tayyare kurumu sinema bahçesinde bir kır balosu verecektir. Bayramiç ve Ezinede de sübaylar yurtlarında balo yapı- lacaktır, * Palu, (Tan) — Kasabanın ya“ nından geçen Murat suyu üzerinde ahşap bir köprü yaptırılmıştır. Köp Tü yetmiş metre uzunluğundadır. * Aydın, (Tan) — Zafer ve uçak | yedi günü için Aydın apor alann- da Türk hava kurumu o menfaatine bir pehlivan «güreşi » yapılacaktır. Bu güreşe İzmir, Muğla ve diğer komşu illerden bir çok pehlivanlar gelecektir. * Tokat, (Tan) — Memleket has- tanesi başhekimi doktor operatör Ta- lât Sümer kısa bir hastalıktan sonra ölmüştür. Memlekete çok iyilikleri dokunan bu büyük kalpli insana acı- mayan kalmadı. Cenazesi gözyaşlariy le İealdırıldı. * Yozgat, (Tan) — Parti nami- na, Yozgat, Akdağ Madeni, Boğaz- liyan ve Yeşilova kazalarında at ya © İ rışları yapılacaktır. Şimdiden uzak Mağazada çok kalmadı. çorap aldı. Çrkarken iri siyah gözleri bir.pfojektör gibi kes - kin bakışları ile her yanı tar yor ve en küçük bir bellisizlik vermeden her şeyi görüyor, hiç bir kımıldanışı bile kaçırmıyor. du. Uzun boylu, ak bıyıklı, iri kafalı adamın mağazadan çık- tığmı, öbürünün de arkadan gelmek için bir başka reyyo - nun önünde durduğunu durgu - ladı. Ve kendisi hiç tasalanmı- yor, hiçbir şeyin ayırdımına var- mıyor gibi dışarıya çıktı. Cad- dede ağır adımlarla biraz yürü- dü, sonra bir şekerciye girdi, şeker yaptırdı, oradan da çıktı, hemen bir taksiye atladı. Sotö-, re? — Çek Istanbul'a... Dedi. Kafasmın içi ayaklan- mış bir fikir borsası gibi idi. Bu adamların kimin adına ken- disini izlediklerini: öğrenmek - İten başka hiçbir şey düşünmü: illerden yarış atları gelmektedir. * Burdur, (Tan) — On beş öğ- retmen, on beş günlük bir tetkik çıkmışlardır. ğrenebilmek için de bir bir plân tasarlıyordu. Ara - bada oturunca: — Bakalım, araba ile de be- ni izliyebilecekler mi?. Diye arabanın arka pencere- sindeki perdeyi kapatmak İsti- yormuş gibi geriye inceledi ve gördü: — Onlar da araba ile geliyor- lar. Dedi. Aklından bir başka şey de geçiyordu: — Acaba çok zengin bir adam beni gözüne kestirdi de, açıla - nabilinir mi diye beni izletiyor? Fakat, bu oranmı hafif bulu- yordu. Yine kendi kendisine karşılığını veriyordu: — Böyle şey olmaz. Ne diye “İ beni izletecek?. Öyle düşüncesi olan adam bambaşka yollardan gider, beni tanımağa, benimle konuşmağa, beni yoklamağa Ça hışır. ia neyimi öğre- nebilir?.. —12-— PAYTAĞIN YUKSELİŞİ VE (ROGUE-ROK) Birer adım birer adım, fakat hiç geri dönmeden ( dalma ileri giden fedakâr asker opaytağın, bütün bu ilerleyişler sonunda ( göreceği bir mükâfat yok mudur? Öyle ya, bir paytağın önüne çıkan bütün engeli İeri aşarak son haneye ulaştığını | farzedelim: Oraya eriştikten soner geri dönemez, ilerliyecek hane kal- mamıştır, ne olacak? Şatrançta bu da düşünülmüş ve birçok Şatranç savaşlarını yeniden canlandıran (paytağın yükselişiY kaidesi konulmuştur. Bu kaide “madem ki kodamanların sırasına girdin, kodamanlara bönse!,, cüm- İesile ifade edile! Bir paytak çağıl Bupüzükliki son ya kadar ilerlediği zaman kendi renginden istediği kodaman bir taş olabilir. Hemen söyliyelim ki bu duruma gelmiş bir paytağın yerine oyuncu, (Şah müstesna) is“ tediği tası koyabilir. Umumiyetle (her zaman değily böyle bir paytağın yerine Ferz kos yarlar, Şu halde bir oyuncu paytaki kselişi sayesinde İki, üç ve daha fazla Ferr, üç, dört ve da- ha fazla Ruh, Fil yahut At sahibi olabilir. Aşağıdaki şekilde de gö- rüldüğü üzere: ! KARALAR (€T) Hanesindeki ak paptak (c8) hanesine çıkar ve oraya çıkınca is“ teğe göre' Ferz, Ruh, Fil veya At olur. (f2) hanesindeki kara paytak (El): hanesine gidemez, çünkü ö- münde ak fil vardır. fakat (gi) hai indeki ak lp onun * yerine Le ki ii Rok — (Rogue) gene arsıulusal olarak kabul edilmiş bir terimdir. Şatrançta her hamlede yalnız bir tek taş oynanır. Fakat her satranç partisinde her oyuncu için bir tek defaya mahsus olmak üzere bunun da bir istisnası vardır. İşte bu istis/ naya (Rogue — Rok) denilir. Rok bir hamlede (Sah) İle (Ruh) lari dan birini ayni zamanda hareket ettirmektir. Her oyuncunun İki (Rah) u bulunduğuna göre (Roky un da küçüğü ve büyüğü vardır. Eğer (Sah) kendi tarafındaki! (Ruh) ile ayni zamanda harekete getirilirse buna (küçük Rok), fakat Ferz tarafındaki Ruh ile ayni za- manda bârekete getirilirse buna da (Büyük Rek) denilir. Her iki Rok hareketini bugünlük kısaca anlatalım: Ruh, Şahin yanmdeki haneye getirilir ve Şah onun üstünden at- lryarak onun öte tarafındaki hane“ ye geçer. Rok hareketi işte bu kadar basit tir. Fakat bunun da bazı kaideleri vardır ki bunu da yarın anlataca- ğız — m —— Dama müsabakası 7 Eylül cumartesi gün ve gecesi Ve yine bir nokta üzerinde takılıp kalıyordu: — Ben ilk önce bunların doktorun adamları olup olmadı- ğını öğrenmeliyim, Bunu da bu gece öğreneceğim. Bu kararla şoföre: — Edirnekapı'ya kadar gide- ceğiz. Sonra, hiç durmadan Un- kapanı yokle - Şişli'ye dönece - ız. * Emrini verdi, Bu emri verir - ken iki şey düşünüyordu. Bun- lardan birisi şuydu: | kafası — Edirnekapı yolunda, sonra dönüşte Unkapanı üzerinde bunların beni izlediklerini çok iyi göreceğim. Yollar kalaba - lık değil, araba yığınları yok. Bütün yolda iki araba kalacağız. Fakat, o en çok ikincisi üze- rinde durüyor, sanki duyula - çakmış, bilinecekmiş, her yana yayılacakmış gibi bu ikinci plâ- nmı kendisi bile düşünmekten, içinde dolaştırmaktan 20-8-935 General Dirikle Konuştum (Baş tarafı 1 incidel Çünkü yalnız İzmirde on sene | gibi uzun bir zaman ilbayirk et- mişti ve on yıl, bir memuriyet devresi değil, asgari haddiyle bir tarih devresidir. . © Oz türkçeyi bizim yazışımızdan çok daha kolaylıkla konuşan Ge- | meral Kâzım Dirik, dedi — Çok temelli bir soru sormuş bulunuyorsunuz. Ce: ve in Türk köyünün ve rk rejimi evresi, ikincisi ha önceki, eski rejimler evresidir. | Bir tek diyem Çi Bütün varlıkların kökü, temeli, şah damarları köy ve köylüdür. Köy ve köylü bayındırlık içinde ise o temeller üstünde kurulan devlet şen ve bayındırdır. Devletin bütün | güveni oraya dayanır. Bu bakım. | dan Atatürk rejimi köylüsüne ze- dişini göstermiş! aki devirlerin köyü ve köylüyü anmış ve aramış bir rejimi var mı- onu burada konuşalım? da Himalaya vardı ki bu ikisini ayırır, biribirine lanıtmaz ve sevdirmezdi. Onun ii için Osmanlı devrinin köylüsü baymdır ve idemen (mi olamamıştır. Şimdiki rejim is& kö- yünü ve köylüsünü, kendi kanını benimsemiş olduğu içindir ki onun sevgisine, onun varlığma dayanmış, yaslanmıştır. Bu rejimin bütün var. lığı denebilir ki köylünün verimine, yolları, okulları, koopera- tifleri, sporları, gençlik dalgaları in kalkınmalar başlamıştır. Cumurluk yurdunun birçok bölge- lerinde ufak tefek farklarla açılma görülüyor. İşin kökü bu açıl manın az veya çok oluşunda değil- dir. Az veya çok oluşunda, hızlı ve ya ağır gidişinde değildir, başlamış kte bulunmuş olmasında. işle cumurluğun ikinci on yıl'dönümünde Türk köyünün ve köylüsünün bambaşka bir var. | lıkla acuna ve Türk alanına çıka- cağın, vardır. ilbaya ikinci bir soru — Böyle bir köy nasıl kurulur, böyle bir köylü nasıl yetiştirilir? — Ilik iş köy muhtarlarını, ihti yar e kura rınr iyi bir düzeyde seç- mek, işbaşına getirmek ve köyün ö - ş N de alan açmaktadır. Amaç bu alan. da köylülere verilecek yönerge - idare ve buyuruklarin onları iler. letmek olacaktır. Fakat iğ kalkınması için merk aygırlar, boğalar, tavuk, horoz döl leri, cins arı durakları, ona göre yeni kovan ve makineler, hattâ tavşan durağı getirildiği gibi yep- Yeni okullar yaptırılmış, köylüyü i kaldırmak ve ürü rulmuştur. Gençlik kurulları işi büsbütün başka bir hız ve başka bir yönet tutulmuştur. İşte bu tu - tuş ve gidişledir ki yoksun bir kö- varlıklı, başarıklı Atatürk ro- Jimine uygun bir köy derecesine u- İaşması kabil olabilmiştir. — Tecrübenizden istifade için bir soru daha: Yüksek bir idare adamı resmi işleri arasmda köyü ve köylüyü nasıl takip edi Kızılay cemiyetinin Taksim Bele- diye bahçesinde hazırladığı ker- memte bir de büyük dama müsaba- kası tertip edilmiştir. Bu müsaba- kayı kazananlara hediye ve kıymet- çekiniyordu! Akşam yemeğinde | Fazıl bu akşam hergünkün - den biraz geç geldi. Güney onu çok şen, çok gü- ler yüzle karşıladı. — Nerdesin Fazılcığım. Gö. züm yollarda kaldı?.. Fazıl, yorgun, üzgün görünü- yordu. — Yurttaydım. Geç vakit bir hasta geldi... Dedi ve.. hemen yemeğe in. diler, Fazıl dalgmdı. Fazıl düşünüyordu. Fazıl birşeyler söylemek isti- yordu. > Fakat, ne söyliyecekti, nere- den başlıyacaktı, nasıl söyliye- cekti? Harbiye durağında hafi- yeleri onu karşılamış, anlatımış- Jardı: — Karm evden çikti, tramvay la Galatasaraya gitti. Şeker — Bu soruyu en önemli sayar Bürokrat bir işyarla pratik ös hudutları bu sorudan ayrılır. Vi olsun, küçük bir işyar olsun, Köy“ cülük ile ve köy ile ilgilenmek içi" sık sık onların arasına girmek, OP” ların ruhları üzerinde erkin-mü#” sir bulunmak, sevgilerini kaza: ve kurulan bu sevgiyi bir kuyumet ham bir cevherdir. Bu cevher, mir gibi, işledikçe ışıldar. Bir nokta: Vilâyetler idaresi k#” numunda ve talimatında ilbayları” dörder ay köylü arasında bulun” cağı yazılıdır. Bence, bu dahi 8” dır. Hem köylünün derdini dinle mek, onları süzgeçten geçirm çarelerini bulmak ve yerinde yap” lamıyacakları vilâyet merkezin? selerek oradan yaptırmak başlıbi sma bir iştir. Gezmek ve geri mek, sanıldığı gibi kolay değidir Yaza ve kışa bakmıyarak, dağla” arasmda ve sırasında, katır sırtı” da köylere gitmek, dağların eteği de heyecanla bekleyen köylünü” arasına karışmak, sözle anlatıla” mıyacak bir zevktir. Bunu, at tadanlar mutludur ve bu yüzde” geçecek zaman bir idare a için kaybolmuş değil, çok irat Ten büyük masraflar gibi bü: bir konudur. Ben kaç defa Atatür” hü ve İnönünü, köylü ile gem uzlarına koyduklar” in yaşardıklarını gör“ örümden hız almış ad&* mum, a ilbayların yapacaklar geziler verimli olmak için ba if ği yaman bir el ve yaman bir güderli” (fikri takip) ile boyuna lâzımdır. Benim en oz on beş kü" çük defterim vardır. Benim bu kü” çük defterlerime köylüler « henesi» derler. Çünkü onlar bilir” ler ki, benim defterim onların i bir kere yapışmaya dursun? dı i, köylüye Bİ ini yaj Mekiği ve inanı sarstığın gü ür! Onun. içindir ki, ben, ilbayli gelir gelmez köylünün Kene ği ve benim de çok p kü” çük defterleri: ie karşılaşırım. Mek tapçuyu, vali ei yönetge #f kadaşlrımı karşıma alirrm. Yal miş, yapılacak işleri hemen kö İere bildiririm. Benim cağım ve devlet güzeyinde - sila yüpünllimeiz ai ei ayırdederek. hem büyüklerime, bildiririm. İşte beni köylüy köylüyü bana bağlayan metot dur ve bu metodu. zaman Atatü ve onun şaşmayan ki İnönünün bana daima baran. aşılayan iş kaynaklarından ali » General Dirik'in sözlerinde çok idare adamlarmız i faydalanacakları tecrübeler dum. Dünyanm en iyi kat | ancak idare ile, lenen güzel net On senelik tecrübeli ilbayın lemek istediği, bana öyle geldi budur, vardığı bu neticedir. Ali Naci KARACA” Bir tramvayla bir Otomobil çarpışt! "Dün Şehzadebaşında 1“. apartmanı önünde 1147 nu it vatman. idaresindeki tramvay faiye grupundan 54 muma ak rü Tayyarm idatt ettiği su af İ garpıştmışlardır. Çarpmada #7 yın ön demiri parçalanmış, xün de sol arka çamurluğu ©3 a yaptırdı, çorap aldı. Sonra an taksiye atladı. Edim ne gitti, Unkapanı yolundan dü, eve geldi. w İşte Fazılın merakı şimdi idis Acaba karım benii söyliyecek mi?, akt” Düşüncesi de bu doğuyordu: bit — Söylerse benden saklısı Ne. demek! Söylemezse, her şe” sâkltyor.. demektir... Ve saklaması ile Gi sından korkuyordu. Sy korktuğu bütün vi şında patlıyacaktı. Al yeri hayalinden geçebilen. doğruluk çerçevesi işi cekti, Tereddüdü bU pa Önün için sormaktan k“' du. ii Güney de ii merak ri ei

Bu sayıdan diğer sayfalar: