29 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

29 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN 29-8.935 ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler HABEŞiİSTAN VE iTALYA imparatorun Bir Diyevi Imparator Birinci Haile Seli La Röform'den: Adisababa, (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Geçen 30 Temmuzda Adisababaya geldiğim zaman ilk dü- şüncem, Habeş Imparatoru Birinci Haile Selasiye ile İtalyan - Habeş ih- wlâf etrafında bir mülâkat yapmağa çalışmak olmuştu. Çünkü, Habeşis - tanla İtalya arasındaki çetin mücade- leyi bir koloni meselesi halinden çı- kıp ta artık arsrulusal sahayı büyük bir tehlike halinde işgal etmeğe baş- lâyan kavgayı Habeş noktai nazarın- dan izah edecek en salâhiyettar zat bu idi. Birçok Habeş ileri gelenleri nez » dinde yaptığım teşebbüsler sayesinde imparatorun ricamı kabul ettiğini ve bana bir randevü verdiğini haber al ratorun çalışma kadar şahsiyeti etrafında nakaşalar yapılan ve karakteri hak - kında muhtelif fikirler dermeyan edi. Selâsiye ile kar Kendisine şu sualleri sordum: Habeşistan, geçen sene, nlaşamamazlık başladığı işgal etmek yolile, İ- ini halletmek yoluna baş Yralya İle zaman Eriti talya mesel varmadı?, — Habeşistanın muahedelerin kud siyetine imamı ve koyduğu o imzalara hürmeti vardır. İmparatorluk bülüme tinin, ibtülâfr sulham Balletmele için we Haböğlerin verdik- ıklarından ileri gelmek , 1928 de, Ulus- i zamanki düyün- celerile, bugün yine ayni kuruma kar sı düşünceleri nedir? — Uluslar kurumu, hösnü niyet sa hibi insanlar için bir barış idealine sa hiptir, Bu ideal ayni zamanda Habe- şistanın da idealidir. Onun için 1923 de biz de uluslar kurumu paktına gir- dik. — Hasmetmaabın, imparatorluğun bugünkü hâdiseler dolayısile teahhu- ra uğrayan inkişafı için projeleri ne- dir? — İmparatorluğumuzun için, projelerimiz, en evvelâ maarifin heşrine ve büyük münakale yolları a- çılmasına matuftur. Maarif, yurdumu run terakkisi için esastır. Ve ticaret büylk yolların açılmasile kolaylaşmı olacak, yurda saadet temin edecektir. Terakkinin başlıca şartt budur. — Habeşistanda, kölelik izleri var mıdır? — Kölelik vardır. Fakat 1924 de çıkardığımız kanunlar, ve bu kanun» larf tatbik hususunda gösterdiğimiz e, yavaş yavaş kaybol inkişafı | maktadır. — Habeşistandaki bazı şayialar deveran edi; maabin hükümeti, şu veya bu şekilde bu hareketlere tesir yapmış midir? — Ihtlâfın başlangıcından beri b çok İtalyan ailelerinin Habeşistan terkettiği doğrudur. İmparatorluk hü kümeti bu hareketlere karşı tamami- ie lâkayıttır. Ve bunların vâki olma- sı için hiç birsey yapmamıştır. Öyle zannedilir ki, bu hareketler İtalyan makamları tarafından telkin edilmiş ve bu telkinle, cihan elkârr Ya y sinde güya bir cenebi düşmanlığı olduğu hissi yandırmak istenmişti; Halbuki bile buraya geldiniz gündenbeti le bir gey olmadığını bizzat görmüş- sünüzdür. — Rir harp vukuunda ecnebileri korumak için aldığınız tedbirler ne lerdir? — Habeşistandaki ecnebiler hiç bir tehlikeye maruz değildirler, Bunun için lâzımgelen tetbirler alınmıştır. Muhasemat başladığı veyahut, ecnebi lerin ikamet ettikleri mıntakaların ci- varında tehlike olduğu zaman derhal tatbik edilecektir. Habeşistandaki müslümanların bir kısmının hıristiyan yurd- dur — Hiç bir din tefrik edilmeksizin | Habeşistandaki bütün halk tamamile birleşik ve yurdreverdir — Eğer İngiltere, Italya ve Fran- sa, Habeşistanı ekonomik himaye al- tına almağa karar verirlerse, zatı haş metmeabileri ne yapacaklardır? — Uluslar kurumu, ekonomik sas bada daima şu veyahut bu azı yardım etmiştir. Arkasında siya bir maksadı mahsus olmadığı take de böyle bir yardıma hoş geldin de- riz, — İtalyanın Habeşistana karşı res- men savaş ilân etmiyeceği, fakat Ja- ponlarım Çinde tatbik etitkleri siya sayı güderek, yavaş yâvaş Habeş top raklarına nüfuz edeceği söyleniyor. Bu hususta zatı haşmetmabilerinin fikirleri nedir? — Habeşistan hattâ harp ilân et - lü müstevlilere karşı mukavemet edecektir. Zatı başmetmeabileri, bazı Av- rupa devletlerinin Habeşistana karşı gönderilecek silâhlara ambargo koy « ması hakkında ne düşünüyorlar? — Büyük Avrupa devletlerinin, gerek silâh ihracat: için, lisans vermi- yerek, gerek kendi ülkeleri dahilin - deki silâh fabrikatörlerine Habeşis - tandan gelebilecek silâh siparişlerine mukabele etmemelerini bildirerek KIRMIZI VE SiYAH halim halim dinliyor. Oysaki her- kese karşı ne kadar kibirlidir. Sa londakiler, onun benimle konuşur- ken aldığı bali görseler hayret içinde kalırlar. Bana gösterdiği hik mi, mülayemeti kimseye göstermi- yor, burası muhakkak... Julien, ondan gördüğü garip dostluğu gözünde o büyütmemeğe göyret ediyordu. O dostluğu ken- disi de “silahları bırakmadan açıl- mış bir müzakereye, benzetiyordu. Her gün buluştukları vakit, bir gün önceki hemen hemen Jai varmadan kendi kendilerine: gün dost mu olacağız, düşman mı? diye sorarlardı. İlk söyledikleri cümlelerde, bahsedilen şeyin esası- ni önemlemez, her ikisi 'de ancak şekle dikkat ederdi. Jullen, o aza- metli kızın bir tek hakaretini bile karşılıksız, cezasız bırakacak olur- sa her şeyi kaybedeceğini anlamış- t. “Atamız açılacaksa bu İlk sefer de, gururumun meşru haklarını mü. dafaa ederek olmalı; yoksa şahsiğ haysiyetime borçlu olduğum en ufacık vazifeden kaçınırsam birta- kım bafifseme gösteren o muamele- STENDHAL lerle karşılaşacağım (şüphesizdir onları reddederek bozuşmak fayda vermez. Birkaç kere, sinirli günlerinde, Mathilde ona karşı bir hanımefendi tavrı takınmağa kalkıştı; ba İşe girişirken doğrusu haylı zekâ, kur- nazlık gösteriyordu; fakat her se- ferinde Julien böyle muameleleri huşunetie reddediyordu. Bir gün onun sözünü keserek: — Mademoiselle de la La Mole'un, babasma sekreterine verilecek bir emri mi var? dedi; emirlerini say- gt ile dinleyip yapmak vazifesi- dir; ama bundan başka bir diyece- ği yoktur. Ona verilen aylık, sirf sehsma ait olan düşünceleri söyle- | sin diye değildir. Aralarındaki bu hal, Tulien'in ak- İma gelen garip şüpheler, o pek ihtişamlı, fakat her şeyden korku- lan, ne ile alay edilse. münasebet- sizlik sayılan salonda ilk zamanlar | içine çöken sıkıntıyı dağıttı. “Beni sevmesi doğrusu pek ta- irdenbire haf olur!.. İster sevsin, ister se" mesin, düşündüklerimi daşlarile anlaşamadıkları doğru mu | ? söylediğim | Daily Hernlü'dan: Loid Core'un kendi &n çok memnun olan hükümet kar: şısında beslediği hırs ve kin, ve, işsizler hakkında taşıdığı candan gelme müşfik duygular, kâfi dere cede vazihtir, Bu hislerdir ki, onun dün “Trade Union Club, miş olduğu ateşli hita mun bütün siz içraatından oda iktidârda bulunan en emin bir tarzda düşünebileeeği- ni ve bunu müteakıp devrilmiş hü- kümetin yerine bangi yoldan gide- ok tesir gösterebile kümeti seçeceğini, daha henüz , hükümetin mağlübi- ler arasmda bir vah- arza edilen neticeyi cektir. Bu cihet öğ hülcümetin “Perse,, mağ- Jâbiyeti kâfi gelmiyecektir. Mevkii iktidardaki ilaceyi şürinek ne kadar lüzum ifade ediyorsa, zinde ve kabiliyetli bir hedef bulabilmek te o kadar ehemmiyetlid Biz hiçbir zaman dar görüşlü fır- ka mensupları değiliz. Parti parti içindir, düsturuna asla bağlanmış değiliz. Fakat, şu muhakkaktır “ki, furkalar hükümetin yegâne mücssir kolları, vasıtalarıdır. Fırka, birçak erkek ve kadının birleşerek üzerinde ittihadr efkâr eyledikleri bir politika programı - ma bağlanmalarile vücude g leri bir insanlar teşekkülüdür. Bu bağlanma o teşekkülün tesir kudre- tinin şartıdır. Mevzuubahs, and etmezse, liberal partisinde görmüş olduğumuz gibi parti bölümü, hat“ tâ parçalanır ve belki de dağılır. Erkeklerin ve kadınların siy: vöcude getirdikleri her kudretini temelinde bulunan prog- ramın ve o proğramın ihtiva etti- ği prensiplerin birlikçe (tasvip ve niz kütüphanesinde, Napoleon. ta * rafından Fouchea yazılmış İl-eia- Rl | solen, bu mektupta, Fouche'a Prusya işlerinin idaresini'tevdi et mek arzusunda bulunduğunu gös“ termekte ve yanına Almanca bilen birçok arkadaşlarını alarak Derci- de gezisinin sebebini gizli tutma- seni, kendi erazisini teftiş etmek ergesile gittiğini bahane etmesini tenbih etmektedi e — —— lâh ihracatına karşı koydukları vâki- dir, Bu karardan dolayı zaten Habeşis- tan alâkadar devletlere r. Habeşistanda biç bir silâh ve mühimmat fabrikası yoktur. — Haşmetmaap.bana herhangi bir harp zuhurunda Japonyanın alâcağı vaziyeti söyliyebilir misiniz? — Japonya vaziyetini bizzat ken» disi tayin edeçektir. Fakat onun'Ha- beşistandaki ekonomik menfaatleri o kadar azdır ki, bir müdahele mevzuu bahsedilemez. — Zatı haşmetmenbileri anlaşmaz- lığın sulhan halledileceğinden hâlâ ümit var mıdır? — Habeşistan sulhan . bir tesviye Ümidini terketmemiştir. Fakat eğer Italya saldırırsa Habeşistan kendisini koruyacaktı de bütün ev halkını, hele marguis de Croisengis'yı tirtir titreten bir kız! O delikanlı gayet terbiye! halim selim, yiğit de; ona asilliği- nin, servetinin verdiği meziyetle- rin biri bende olsa içim rahat eder- di. Kızı çıldırasıya seviyor, bir Parisli ne kadar sevebilirse o ka- dar seviyor, onu alacak. M. de La Mole bana, izdivaç mukavelesini bazırlatmak için, iki tarafın noteri- ne de kaç defa mektup yazdırttı. Ben, kalem elimdeyken uşak mev- kiindeyim ama iki saat sonra bah- İ gede o kibar delikanlıyı altediyo- rum: doğrusu kızın beni ona tercih ettiği pek belli, pek açık, Belki de ona, ileride kocası olacak diye kini ar. Onda o azamet varken buda bilir. Bana katşı gösterdiği iyi muameleler de beni, para ile tut: muş bir sırdaş saymasından geli- yor! “Hayır, hayır, ya yahut o kiz bana ben ona ne kadar soğuk davran- sam, beni o kadar arıyor, Bu mah- sus, gösteriş diye yapılmış bir ha- reket olabilir; âma ben, beklemedi- İği zaman karşısına çıktım mr, yine gözleri parlıyor. Paris'li kadınlar yapmacıkta bu derece usta mı? Ba- na ne? görünüş benim için tatlı; üzümünü yeyip bağını sormıyalım, Ne de güzel kız! Bazan “bana.bir ben deliyim, korta yapıyor; İngilterede Fırkalar Hükümetin Yegâne Müessir Vasıtalarıdır k hü- birer nota | zaman dinliyen akıllı bir kız; hem | | kurtariyordum! Ben de hemen on- LOİD CORC kabulünden alır. Müessir bir parti hiçbir zaman sadece menfi olmaz. Yalnız muhalefet kifa; Müspetler üzerinde bağ Hakı efkâr hastır, ı. Onun içindir ki, bizce, milli öl- çüye uygun, canlı ve ciddi bir plin laşma, ancak işçi partisi vasıtasile “Expression, b: Alet var- dır, Program da vardır. i Şimdi artık mesele, birincisinin istimaline ve ikincisinin de mevkii içraya konmasına kanuni cevaz ves recek bir parlâmento ekseriyeti me karşımızdadır. İmal Ingiliz siyasası İzi Lord ie bir mektupta, İtalyan - ira disesi hakkında ihtiyatlı bir siyasa - ip edilmesini tavsiye etmekte- Ezcümle, Ingilterenin, zecri tet birler hakkında yapacağı teklifin, beyhude bir tahrik telâkki edilece- ğini söylemektedir. Lord Ponsonby «Mutat diplomatik usuller tüken. miş değildir, Fransanın nüfuzu bü- yük, diplomatları beceriklidir. Son dakikaya kadar onunla birlikte ça- | lışalım, şaşırmıyalım, uzağı görme- | ğe, bir Avrupa karışıklığı doğuras bilecek arstulusal anlaşmazlıkların büyümesine ne bahasına olursa ol- sun mâni olmağa çalışalım,, demek tedir. A A m Metro kazasında ölenler Berlin, 28 A.A. — Hermana Goe- ring sokağının temizlenmesi sıra - sında saat 4 e doğru bir 9 uncu ce- şet bulunmuş ve çıkarılmıştır. Saat 8 e doğru'bir onuncu ceset dahâ bulunmuş ve bir saa t sonra taş yığınlarınm altından kurtarıl. maştır. Ökleye' yakın iki ceset daha b muştur. bakışi var, işte o zamanlar yakım- | dan gördüm mü, o iri mavi gözle- ri pek hoşuma | gidiyor! Bu bahar nerde, geçen yıl baharı nerde! geçen yil ben üç yüz kötü mürai arasında, bedbaht bedbaht yasıyor, kendimi ancak iradem sayesinde lar kadar kötü bir tun Şüphe günlerinde Jülien: “O kız benimle eğleniyor, “diyordu. Beni alaya âlmak için kardeşi ile birlik | olmuş. Ama kardeşini de, enerjisi | yok diye, adam yerine koymuyor. Bir gin bana, onun sözünü eder ken: “Cesur adamdır ama İste O kadar, dedi. Hem de ancak İspan- yolların kılicr karşısında cesur. Paris'te her şeyden korkar, her ta- rafta gülünç olmak tehlikesi görür. Herkesin * düşündüğünden o başka bir tek fikir heslemeğe cesaret ede- mer... Kardeşinden bahsederken de hep böyle şeyler söylüyor; ona bep ben arka çıkıyorum. On dokuzunda bir kız! İnsana o yaşta kendine bir mutailik yolu çizer, günün bir şaşmadan onu takip | ? insan olmuş- hana mademoiselle de La Mole iri mavi gözlerini bana dikip de © tahaf hali-ile bakmağa başladı me, comte Norbert hemen uzaklaşıyor. Bu halbeni kuşkulandırıyor; kız kârdeşinin, konağın . uşaklarından ! SUVEYŞ ANE ingilterenin Hindistan Yolu /sebar Banbachter'den> Bundan ancak 70 yıl önce, ği teciminin Asyaya giden yolu, Ü- mitburnundan dolaşıyordu. 1869 yı Imda Süveyş kanalının âçılmasile, bu yönde büyük bir devrim husu- le geldi ve İngiltere bu suretle Hin distan yolunu Akdenizden geçirme- ğe mecbur kaldı. Disraeli, sıkıntı işinde bulunan Mısır hidivlerin - den, Fransız şirketinin hisse senct- lerinden önemli bir kısmını satın â- larak, İngi'tereyi bir an içinde, ida- re tekniği bakımından, Süveyş ka- malının sahibi yaptı. Bunun Üzeri- ne, İngiltere, egemenliği: lendirmek için Türk - Rus savaşı nın sonunda, Kıbrıs adasını Tü lerden aldığı gibi bununla da ikt fa etmiyerek kısa bir zaman sonra, Mısırı işgal etti. Fakat Nildeki du- rumunu sağlamlamak için Sudana sahip olmusı ve Mehdiyi mağlüp et- mesi lâzım geliyordu. Nihayet Lord Kitchener Faşudada, binbaşı Mar « ehand'ın önüne İngiliz bayrağını dikmekten çekismedi. Bütün bun « lar hep Hindistana giden deniz yos lonun emniyet altında bulundurul- mağ KR gam le Arar tehditkâr bir duru ilmeleri ih timali yüzünden, $ kullanılıp kullanılamıyacağı mesele şeklini almıştır. Fakat son zaman- larda en meşhur İngiliz muha, lerinin bile açıkça itiraf ettikleri gibi, bu buhran, İngilterenin Akde- nizdeki müşkül stratejik durumu - nun ancak küçük bir nümünesidi Çünkü Süveyş kanalı için mevzuu bahsolan meseleler, ayni zamanda Cebelüttarık ve Maltadaki kara üs- ler için de mevzubahsolabilir. Nitekim, hava silâhmm gün geç- tikçe daha büyük bir önem kazan- ması yüzünden bu iki mevkiin kıy- imeti suya düşmüş gibidir. Fakat İngiltere siyasa âlemi tehlikeyi çar çabuk sezivermiştir. Lord Gürzon- un programı bile ayni endişelerin mahsulü olduğu gibi, cihan sava - sından kısa bir zaman sonra da Sü- veyş kanalını telâfi edecek mahi- yette tedbirler alınmağı o başlan- maştır, Evvelâ, Filistin ile Irak a- rasıdeki boşluğu doldurmak (ister demiryolile, ister otomobil yolu ile olsun) İngi- bir ini gözüne kestirmesi onu « lendirmeli değil mi? duc de Chaul- nes benden uşak diye bahsediyor- du., Bu batırma gelince, ber his ilini iniz öfke kalıyordu. “Aceba o duc denilen maniak he- rifin böyle demesi, eski dil sevda» sından m Julien k ediyordu: “Hakçası güzel kız! O mun koynuna gireceğim, sonra ka- çarım; kaçarken beni rahatsız et- meğe kalkanın da vay haline!, Bu düşünce Julien'in biricik işi oldu; miyordu. geçiyordu. Her an ciddiğ bir işle uğraşmak istiyor. fakat aklı fikri hep ohuk yaya dalıyordu: bir çeyrek saat geşmeden kalbi hırsla çarparak kendine geliyor, zihni perişan, ne o fikre saplanıyordu: “Beni se- viyor mu?,, Bölüm X BiR KIZIN SURDUĞU HUKUM Güzelliğine hayranım, ama o alay» cı ekâsından a Mürimde Julien: “Ah! onu sevmeğe layık olabilseydim, ah! kara setreli bir sekreter parçası olmaktan kurtul, bilseydim! diyip Mathilde'in gü zelliğini gözünde büyütmek veya Günleri birer saat gibi lan gibi bakarak devam | İ ilk bakışta rabrtalı başka hiç bir şey aklına gir. | | or | körfe, menfaat Hunt zım geliyord İ erden'di. Bun nin Akdenizdeki mevkiini yavaş batıdan doğuya kaydi maksadile Hayfa şehrini müke bir tecim ve harp limanı haline & tirmeğe başlanıldı. Merkezi '#€ tin, Cebelitarık - Maltadan #8 rılarak Kıbrıs - Hayfa - İssnsili müsellesine getirmesile, hetö bir sebepten dolayı Süveyş kan nın Hindistan yoluna kapasllğ ihtimaline karşı Akdenizi Kıs” nizle birleştirecek bir ihtiyat İyi açmak gayesini güden ve tatbi goktanberi başlanmış olan bir PİSİ tamamlanmış bulunyordu. 4 Tasavvur ödilen ri mamile tatbik olunduğu ve im A kanalı da kapandığı takdirde; distan nakliyatı, Hayfadan di yolunu alarak Akabada tekrâf yoluna kavuşmak suret lacaktır, Bu plân yegâne Ki gerek Akabanı ve gerek M tu ola” İSE Mekkede ettiği müddetçe bu böyle idi, İ suut ihtilâfın hallonması içir lar Sosyetesine başvurmuş, fa müracaat, İngiltereyi, 1932 yilf Akabanm tahkimine başla menedememiştir. Fakat ihtiyata riayet etme$ fena bir şey değildir. İngilt€ bundan kısa bir zaman evvel kk denizinde Zeila limanını v9 şartile Ogaden vilâyetini tal terketmesi hakkında Habefigi yaptığı teklit, bütün dünyayf Tete şe Her halde $ karış yer feda etmediğini İ demiyecektir. Eğer göze gif kadar mühim olan bir sehav bepleri ara; iman bazı kötü niyetliler, İnel Dış Bakanının ii Temmuz de Avam Kamarasında, Hs meselesine ait olarak veri kun satırları arasmda, yukardi n projenin bir başka şekli webilirler. Ancak bee bahsolan mesele yş kan sağ kıyısı değil, Kizrldenizin kıyısıdın La Mole'lerin doğuşlarnda, Mat i Ban ezamete (onun yanınd. dik hilde'in azameti, mazameti da yoktu yal), o azamete makla geçirdiği vakti, salo"” itenleri incelemeğe kğ sın, etrafındakilere larin sinin sırrını anlardı, Bir KİL. gölü Şuna gitmiyecek bir şey Pi ledi mi, mademoiselle de 1. vi ou bir alayla cezalar öyle le se: alay öyle ölçü yenii İ öyle yerinde forlatıverirğ Get rası gitgide, insan düşünd yaya yürdü.. Öyle ki bu yer& e rıyanın ta ynuruna İşler, nd maz bir açı berakırdı. Mat? lenin öteki fertlerinin ÖLÜ id arzu ettiği birçok < şeyi“* i ğer vermediğinden onlari... hep soğukkanlı gözüki 1 yaf tokratların / salonlarına lar sonra sözünü etmek tat! lik” eN iliğevsorla kapı açan Tır, Sadece nezaket, 8 sezi in başka bir sevk oralarda görülen manasız!" o e NE ier, hele o sözler gönül v4 a tatlılıkları ile insant seli anci kür. ler bir gey gibi gözÜkÜ. bunu Re anal önce İ mmiştu ama şimdi idi. #Bu. terbiye, me

Bu sayıdan diğer sayfalar: