10 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

10 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 Bahçıvanlıkta Hari Siberyada Armut Ve Yetiştirmek kabil Olurmu Bir Rus bahçıvanı iklimleri bile kendi . isteğine uydura- biliyor Orta Rusya topraklarında 1854 yı- lında doğan İvan Michurin, tabiati; batiçıvanıığı kendi arzularma göre gevirmiş, yolundan odöndürmüş bir adamı Doğuda yetişen ağaçları da batida yetiştirmiş, meyvelerini — almişt Evvelâ mevcut olrsyan ağaçları ya- ratmış; aşı vasitasile yeni yeni cins- ler meydana getirmiştir. Yabani ot- ları kendilerine mahsus usullerle bahçelerde yetiştirerek şimdiye ka- dar kimsenin muvaflak olamadığı işleri başarmıştır. Yetiştirmeğe muvaffak olduğu üç yüz çeşit meyve şimdi Rusyanın her tarafında, soğuk ve sıcak kısım- larında muvaffakıyetle büyütülmek te: Sıcak yerlerde büyüyen ağaçlar rın soğuk yerlerdeki o kuvvetli fi- danlarla aşılana aşılana, nihayet vü- cuda gelecek ağacın yemiş vermek şartile iklim şartlarına uyacağını keşfeden Michurin aşılamak için en Yabani ağaçları intihap etmiştir. Mickurin yirmi bir yaşındayken Moskovadan 400 kilometro uzak Kozlov şimendifer istasyonuna memur tayin edilmiştir. Burada ay- lığınm bir kısmı ile küçük, boş bir tarla tutarak bilâhare kendisini yer yüzünde tanıtan bahçıvanlık işine başlamıştır. Hiç tahsil görmemiş bir kadınla evlenen Michurin vakti- nin yarısmı istasyondaki işine, ya- rısını da bahçedeki mesaisine has- Tetmiştir. Rusyanın her tarafından tohum | ve fidan getirten bu meraklı bahçı- vanı soğuk bir illimde, sıcak mem- leketlerin yemişlerini yetiştirmekle meşgul görenler, evvelâ onun 2a- rarsız bir meczup olduğunu zannet- r ve bu itibarla da kendi halin- de çalışmasına kimse ses çıkarmaz olmuştu. 1588 yılında Michurin otuz dö- Düm kadar srazi satınalmağı muvaf- fak olmuş ve küçük, bahçelerinde yetiştirdikleri fidanları karısiyle birlikte nadir billâr kâseler gibi bi- ser birer bu yeni baheçye naklet- mişlerdir. Fakat burada da küçük bahçele- #inde olduğu gibi yaptıkları tecrü- beler çok iyi neticeler vermediği için yıllar geçtikçe Michurin ve ka- | rısı ümidi kesmeğe; kırılmağa baş“ lamışlardır. Buna rağmen tecrübe- lerinde hiç kusur etmiyerek çalış- mışlar ; herkes te onlara meczup mazarile bakmıya devam etmiştir. 1692 yılmda Michurin bahçıvan- lık hakkındaki bilgisini ilerletmek üzere Rusya içinde bir seyahate şıktı. Şurada burada aylarca dolaş- tıktan sonra Kozlov'a avdet ettiği zaman malümatı hiç ilerlememişti. | Rusyada bu iş son derece ihmal 0- Yunmuş bir halde bulunuyordu, Tec- rübelerine yalnız başına devam ct- mekten başka çare bulamıyan Mi- ehurin bundan sonra Kozlov ista yonunu bir daha terketmemiştir. Bahçıvanlık hakkındaki yazdığı Yazilar zamanının ziraat nezaretini alâkadar etmemiş, hatta bazı maka- İeleri; “Biz hakiki olmıyan şeyleri | tabı ve meşredemeyiz,, kaydile ken- | dine iade olunmuştur. Tecrübeleri hakkında Michurin Amerika ziraat vekâletine yazdığı yazılara cevap aldığı için son dere- | <e sevinmiştir. Hatta kendisini A- merikaya kadar davet eden kadirşi- nas insanlara sonuna kadar minnet- tar olduğunu bildirmiş, fakat Koz- lov'dan ayrılmıyacağını da ilâve et- meği unutmamıştır. Michurin büyük harbi hissetme miş gibidir. Tam bu esnalarda tec- rübeleri iyi neticeler vermekte ol. duğundan dünyada Olup biteni bir tarafa bırakarak bahçıvaniıktan baş | ka bir şey düşünmemiştir. İhtilâi zavallıyı hayli şaşırtmıştır. Bunca yıldır emek verdiği - sindeki meyve ağaçlarını keserek bunun yerine lâhana ve patates dik. mek için yapılan tejebbüsü akim bı- raktırmak için zavallı ihtiyar, itildi reisleri nezdinde göz yaşları dök“ müştür. Hatta bahçesinin önüne *- len askerleri içeri sokmamak için kapısının önüne yatarak, kendisi öl- medikçe bu kapıdan içeri girip bah- gesini altüst ettirmiyeceğini ağlıya #ğlıya ilân etmiştir. 1921 de Bolşevik hükümeti Vovi- Tov'u Amerikadaki meyve bahçeleri" ni tetkik etmek üzere oraya yolla- dığı zaman Amerika bahçıvanlık ve bağcılık usulleri kendisini son dere- ce alâkadar ettiği için evvelce karar- laştırdığından uzunca bir müddet Amerikada kalmıştır. İvan Michuri- sin ismini İlk önce orada işiten Vavilov sıkılarak böyle bir Rus âli- minin o mevendiyetinden haberdar kalar Ya olmadığını itirafa mecbur kalmıştır. Buna mukabil Amerika ziraat mü- tehassıslarının kendisine muhtelif yemiş ağacı ve üzümler göstererek bunları Michurin tarafından yetiş. trildiğini söyledikleri zaman hem sevinmiş, hem de son derece utan- mıştır. şte 68 yaşındayken İvan Michu- tini kendi. vatandaşları bu suretle ir, Bundan sonra ken- ü yardımlar esirgen- memiştir. Tecrübelerini öğrenmek, bilgisinden istifade etmek Üzere malyyetine birçok mütchasstalar ta- yin edilmiş, işe hususi bir ehemmi- yet verilmişti Michurin şöröfine buğün Rusyada her sene bir bayram yapılmaktadır. İlk merasime onu bir otomobil ile götürmek istedikleri vakit kat'i ola. rak reddetmiş ve bastonunu alarak yürüye yürüye gitmiştir. 1903 yılında Sibiryadan getirdiği bir armut fidanı bir sürü aşı tecrü- beleri sonunda çiçek açmış fakat dünyada bir misli daba bulunmıyan güzel bir meyve haline getirmiş bu- lunuyor, Michurin kış armudu istnini ta- Şiyan bu yemiş kar ve buz altımda sulu, tatlı meyvesini vermektedir. Beyaz ağaç çileği de gene Michu- tin tarafından vücuda getirilmiş büyük cinsten bir ağaç çileğidir ki, Yer yüzünde emsalsizâir. Senelerdenberi bahçesinde limen ağacı yetiştirmeğe uğraşan ihtiyar bahçıvan buna muvaffak olamamışsa da yetiştirdiği limon ağaçlarının yaprakları sıkıldığı vakit yüzde beş nispetinde llmon suyu çıktığına ba- kılırsa, buzlar altında bir gün gelip Jimonların olgunlaştığını idrak ede- | ceği günlerin çok uzak olmadığına inanmak lâzımgeliyor. Ona sorarsa- nız: “Allah bana yirmi beş sene da- ha ömür verirse, bu ağaçlardan ta- ze limon koparmak mümkün olacak- tar, diyor. Soğuk iklimde yetişmemesi lâ- zımgelen kaysı ağaçlarına gelin bunlar, artık bi Rusyada meş hur olmuş cinslerdendir. Michurın yalnız kayst değil, son derece sulu ve büyük bir kiraz da yetiştirmeğe muvaffak olmuştur. Bunları Sibir- yada Towsk gibi şehirlerde mebzu- len bulmak kabildir. : Amerikadan getirdiği badem fi- danlarını ıslah ede ede Rusyanın en soğuk yerlerinde badem ağacı yetiştirmeğe muvaffak olan Michu- tin, ayni zamanda kar ve buz altın- da üzüm veren asma kütükleri ya ratmış., Bütün bu. hârikaların fevkinde Micburin'in bihakkin iftihar ede. ceği yemiş Actinidia'dir. Bu nebat Çinin insan girmedik ormanların- dan getirilmiştir. Asırlarca bilindi- ği halde, bumu ehlileştirmek kimse- nin aki gelmemiştir. Çinliler bunun suyunu; bizim bal sürdüğü. müz gibi ekmeklerin sürecek yer- lermiş, Çardak ürümüne benziyen bu ü- züm, bizdeki çardak üzümline ben- zer, fakat salkım halinde değil, tek tek olur ve ağza konduğu vakit çiğ- nemeğe hacet kalmadan erir. Son derece güzel kokulu ve dünyânın T ratan Adam Çiçek ? tirebilmek işin Michurin tecrübele- rinde kırk bin kökten fazla kütük dikmiştir. Şimdi Michurin çok Buna rağmı ihtiyardır. bağ ve bahçesini kat- iyyen ihmal etmez. Günde bir saat kadar istirahatten sonra gene ne- barları, fidanları arasında elinde çakı ve makas dolaşır; keser, biçer ve budar. Yatağına yattığı zaman on dakika İçinde bir çocuk gibi uy- kuya dalar, En büyük düşmanı bah- çesine musallat olan haşarat ve ser- gelerdir. Bunlara karşı son derece İyi bir usul keşfetmiştir. Meyvele- rine dokunmasınlar diye onları meb“ Tul surette besler ve doyurur. BAHÇESİ Bu akşam SÜREYYA OPERETİ KIRK YILDA BiR Operet 3 perde #ig Yazan YUSUF SÜRURİ gayim EAGLE ASAR ğ 3 : 5 5 KAY FRANGIŞ... Bu emsalsiz ile yıldır 12 Eylül Perşembe ak- amından itibaren 8 #SARAY SİNEMASINDA İGÜNAHIM, #8 AŞKDIR B Fransizca sözlü emsalsiz filminde E görüneceklerdir. şyppunuim Eyüp İcra Dairesinden : Mahcuz olup paraya çevrilmesi arrer bulunan o berber ayma ve konsol vesaire 13-9-935 tarihine mü- sadif cuma günü saat 13 ten 1$ e ka- dar Büyükadada İrksle (caddesinde açık artürma suretile paraya çevrile- «den isteyenlerin yüzde iki bu- çuk tellâliye müşteriye ait olmak ü- zere merkür gün ve saatte yerinde bazır bulunmaları ilân olunur. (14345) | Deniz IŞLETMESİ | Acenteleri: Karsköv Köprübi Tel 42352 — Sirkeci Mühürdar emr zade Han. Tel, 22740 gı | Trabzon yolu ERZURUM vapuru 10Eylül SA- | LU günü sant 20 de Rize'ye | hiçbir yerinde bu kadar iyi ve tatlı . bir meyve yoktur. Bu üzümü yetiş kadar 15368X 6918 ğ : yolları | | bir fırsattır. AN SAGLIK ÖGÜTLERİ Kokain Merakı Fransızların büyük edibi Pierre Louys,sigara dumanları arasında yaz dığı o ölmez hikâyesini tütünü över ken, onu eski Yunanlılardan biri in sanların bulabildikleri bir tek keyif diye tavsif etmişti. Sarabı icat eden Yunanlılar olmadığı gibi, afyon me- rakı o nefis hikâyenin yazıldığı za- manda da tanınmış olduğundan, tü- tüne o payeyi vermek tarihsel ba- kımdan haki: olmamakla beraber, Louys'in sözü Avrupa medeniyeti- nin onuruna dokunmuş olacak ki, ye- ni medeniyet tam o sözün arkasın- | dan, keyif verici kokaini meydana çi- kardı ve kokain keyfi öteki keyifle- rin hepsinden üstün geldi. Kokainin afyondan ve mortinden Üstün gelmesine sebep, şüphesiz, o- nun koklanmasından, enfiye gibi ko- layca — ve gizlice — çekilebilmesin- den ileri gelir, Keyif bulmak için bu kadar kolaylık üzerine, kokaini mor- in gibi şırınga edenler pek az görü ür, Bir de kokain keyfi ile morfin keyfi arasında büyük bir fark var- dır: Morfinin verdiği keyif onu kul lanan kendisinde kalır. Morfin kul- lanan kimse, z*hirlenen her adam gi- bi, ziyade sinirli, işlerinde hesapsız olmakla beraber, kendisinde büyük bir kudret ve kuvvet hisseder, Baş- kalarile buluşmak, kudretini göster- mek ve denemek İster. Onun için, | kokain merakı daha ziyade kâbada- yılarda gi ve kabadayıların a- rasında birçok kavgaların, yaraların sebebi de © olur. Artistlerde, fikirle çalışanlarda, © li kalem tutanlarda koksin merakının tesiri gene ayni suretledir. Şu farkla ki, fikir adamı başkalarına yumruk- la, bıçakla çatamıyacağından kalemi" le çatar, kokladığı kokain kendisine deha sahibi olduğu duygusunu verir. Kokain meraklısı kendisini herkesin üstünde sanır. Fakat her kimde olursa olsun, ko- kainin böyle keyif devri pek kasadır. | Ancak, on iki saat kadar sürer, On- İ dan sonra yeniden keyif bulmak için tekrar koklamak İzm olur. Bir daha, bir daha derken kokain iptilâsı pek çabuk yerleşir. O vakit | kokainin türlü türlü zararları da mey dana çıkar. Meraklı ilk zamanlarda üzerine altn tozları dökülüyormuş gibi hissederken biraz sonra derisi- nin arasında böcekler, bitler, iğne cam parçaları ( geziyorlar- mış gibi. gelir. Kaşmır, kaşmır, en sonunda derisini yırtar... Bazıları da gözlerinin önünde korkunç havvan- lar, dev gibi insanlar, cüceler yahut ardı arası kesilmiyen korkulu sinema levhaları görürler. Bu haller Kokain meraklısını, pek de yavaş olmuyarak, deliliğe kadar götürürler. Bir taraftan da zaten vü- cutça zayıllar küçülür, kokain kok- lamaktarı burun kemiğinin delinmesi de ayrı bir zarar, En sonunda bir gün, başkalarma hiç bir zarar vermiyecek hafif bir bulasık hastaleten yahut sar'a has. talığından, eğek talihi-“Vürsa, kair durmasından gider, Çöcuk bırakırış en büyük felâket onların bişma gdir, çünkü bütün ömürlerince kötü sinirli, sakat kalır- lar. Kokainin bütün bu zararlarından kurtulmak pek de kalaydır. Onu bir- denbire bırakmak insana hicbir za- far vermez. Morfin gibi derece dere- ce #zaltarak unutturmağa lüzum yoktur. Lokman Hekim OPERATOR | DOKTOR NIMET Ankara caddesi Zorlu apart- man No. 21, Pazardan maa da hergün saat 2-6 hataların kabul eder, 4932 6611 Dr. A. KUTİEL Karaköy Topçular caddesi N.34 6724 Buhran kelepürü Beyoğlunda Altıncı Daire yanında Kardova hanı arkasında Şimal soka- ğında 5-7 No, ir Abuaf apartmanı 12 daireli müceddet ve modern bir apartıman Emlâk Bankası (tarafın- dan İstanbul Dördüncü İcra Daire- sinin 93/972, 973 No. dosyasile | artırma İle müzayedeye vazedilmiş- tr. Yevmi ihalesi 11 Eylül 935 çar- İİ şamba günü saat 14 den 16 ya ke- İ dar işbu gayri menkul mükemmel olup bu buhranm düşük fiatlerinden | hakikaten istifade edilecek o büyük | 6905 iTTliHADI Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muameleleri icra eyleriz: Tuvaletinden, inden ve buna sarfettiği parayla zamandan şikâyet edilen erkek işittiniz mi? Pek azdır. İşte biri Talimhaneden A. Yıldız. Bu veni evli kadın da onu sorarak diyor ki: Birçok kadınlardan kocaları şikâ- yet eder, Çünkü bu kadınlar bütçele- ri dışma çıkacak kadar tuvaletlerine süslerine düşkündürler. Bütün var- larını yoklarını ve #amanlarını süse verirler, Aile bu yüzden sıkıntı çe- ker, Fakat bir kadının kocasından bu sebeplerden dolayı şikâyet ettiği işi- iş bir şey midir? Ben evleneli bir sene oldu, daha gencim ve süse düş- kün olmam pek de ayıp sayılmaz sa- Birim, Fakst zevcimin karşısında tu- valetle meşgul olmayı unuttum... İm kân da bulamıyorum. Çünkü bütçe- miz bu hususta yarıs etmeye müsait değil, Uzun saçlarının ondülüsyonun- dan parmaklarının manikürüne, cil » dinin kremlerine, çeşit çeşit iskarpin ve köştümlerine sarfettiği parayı ve zamanı ben ömrümde sarfedemedim. Bereket ki memur değildir. Yoksa hiçbir zaman işine öğleden evvel gi- demiyecekti. Bir yere çıkacağımız za- man benden evvel hazırlanmıya baş- İar ve ben daima: “Daha tuvaletin bitmedi? Ayol, vapuru kaçıracağız. Ayol akşam oldu,, diyerek mütema- diyen üzülürüm, Kendisini biraz tanıttığım zevci- min bu hallerini anlattıktan sonra sizden sormak istediğim başka şey- dir. Ben hâyatımda kimseyi sevme- dim. Biraz tanıyarak, doğru, zarif ve kendi halinde adam olarak seve- ceğimi ümit ettiğim kocamı da bir #enedenberi hiç sevmedim. Acaba bu bir gönül noksanından mı ileri geli- yor? Yani ben sövmek iktidarında değil miyim? Evlenmeden evvel bana beni sevdiğini söyliyen kimseye Tas- gelmemiş, belki sevmek fırsatını da bulamamıştım. Örerüm mektepte geç ti. Fakat bugün neden sevemiyo- rum? Bir zevcin süse düşkünlüğü se- vilmesine mâni olacak kusurlardan sayılır mar? Süse düşkünlüğü, hele bize anla- tılan derecede aşırı olan bir erkek, pek çitkırıldım, pek ince, İüzumyiz dan fazla ince bir mah TEN kekler Bunları sevebilen, eri anlam eyedik Hani şu alagarson e, taçları, kıyafetleri, iskarpin- iri, yürüyüşleri, sesleri, tavırları er. keklerinkine benziyenler. Hulâes gayritabit ve hastalıklı olan bu çeşit erkeklerden gene gayritabil, hasta- lıklı kadınların hoşlanması kabildir. A. Yıldız'ın sevmeyişi, kendisinde sevmek kabiliyeti bulunmamasından değil, kocasında aradığı bazı evsafı bulamayışından ileri gelmektedir. Ya onu bu çıtkırıldım, züppe, kadın hal lerinden vazgeçirmeli, ya sevgiden vazgeçmeli, . Ağus'osböceği gibi.. Bazı insanlar hayatı yalnız sev- mek ve sevişmekten, bütün zevkleri de yalnır bunlardan ibaret sanırlar, Ağustorböceği gibi.. Vakıâ sevişmek bir ihtirastır. İhtiras da güzel bir Sigortaları halk için Telefon Türk Maarif Cemiyeti Firmasın' taşıyan her nevi mekteb defterlerinin satış yeri yalnız Marpugçu! 44 numaralı mağazadır. EMU EN LL ARAMA : Mekteb şeydir. İhtirasın söndüğü zaman ha yatın da söneceğine inanmak bile mümkündür. Fakat ihtiras yalnız sevişmekte mi vardır? Bir gayeye varmak, bir işi başarmaktaki ihtiras da ayni zevki temin eder. Hattâ ib tirası yalnız sevgide aramak, nihs- yet bu ihtirası da kaybetmek ve bir Bacnaleyh yaşamak zevkinden mah“ rum kalmak yoluna çıkar. İşte Beşik” taşlı okuyucumuz bu haldedir.Anlaşt kyor ki anadan, babadan bir servet sahip olarak doğan bu talihli arkada$ önerinü sevmek ve sevişmekle geçir” mek İstemiş: “Bence hayat da bundan ibaret de gil midir? diyor. Geriye ne kalıyof ki2.. Otuz beş yaşına geldim. Öm rümde bircok fırtınalar, gönül mace“ raları geçti. Bunlardan yorulduğumü söylemem, ihtiyarladığımı kabul de" mektir. Hayır, yorulmadım. Fakat bir bezginlik geldi. Sinemarın âşık” yım. Beyaz perdede gördüğüm aşk sahnelerini hayata nakletmek senö" lerce en büyük zevkimdi. Nedense artık buna muktedir olamıyorum Daha doğrusu muktedir olsam da e* ki zevki bulamıyorum. Acaba ben mi değiştim, hayat mı?..,, Hani şu, bir zamanlar İstanbul gençlerini çıldırtan sinema yıldız! bir Mari Bel vardır. Anlaşılan onun iü okuyucumuz hayatınm bir program: olarak almiş: “Hayat bir öpücükle tatlı bir ihti” rasın kaynaştığı zamandan ibaretti İhtiras bitti mi hayat da bitti, de Onun için hemen başka bif öpücü aramak... s Evet ama, hayat böyle iki öpücü gün arasma takılıp kalırsa, hemen monotorlaşır ve t yatta yemek arası veya bira gibi değil de, yemeğin ken" disi sananlar sonunda bu canım İç nin tadını kaybederler. İşte Beşiktaş" W bü hâldedir. < Gazete ilânı ile sevgi! İzmir, Kordondan F. Ayni yar" yer: i Fransız mecmualarından birisinin ilânma bakarak bir Fransız kadın He mektuplaşmıya başladım. Bir, İY Şuk senedir mektupla mektupla Terimizi #öza i bir saf Baya girdi. Adeta biribirimizi seviyf” ruz ve evlenmeyi bile düşünüyoru# Bu kadın virmi yaşında dul kaldığın” şimdi. yirmi sekiz : yazıyor. Resminde bu kadar bile gö rünmemektedir. Mektuplarından çok ahlâklı, terbiyeli ve kibar olduğunü anlıyorum. O buraya gelecekti, faki' benim gitmemi ve kendisini alıp E* tirmemi istiyor. Böyle bir izdiya$ mmlimkün müdür? Mümkün ama muvafık değildi” Daha doğrusu bu mel ancak bir takdim muamelesi fars€ dip onunla tanışmak lâzımdır. Gaze ilânlarma aldanmamak lâzımdır. ilânlarla birçok Oyunlar oynandı. birçok hileler yapıldığı ve bazı ların aldatıldığı olmuştur. Oku muzun gelen mektuplara ve yi re bakarak derin bir aşka tutulduğ, na ihtimal vermediğimiz için ken sine hemen evlenmek vaadinde Pİ. lunmamasını tavsiyeye bile Hü” görmüyoruz. aran MiLLi müsait şersiti havidir. Merkezi idaresi : Galatada Unyön Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmakta: “5603 4.4887. Defterleri da Boyacı hanı altınd

Bu sayıdan diğer sayfalar: