28 Ekim 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

28 Ekim 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 TAN İTALYAN - HABEŞ HARBi Habeş-italyan Sperlerinde Kopacak Yarının Kıyameti Aksum önlerinden dağlara çekilen Habeş kuvvetleri satırlarını biliyorlar!. Paris - Soir gazetesinin hususi mu. habiri yazıyor: Adua, Adigrat ve Aksum İtalyan. lar tarafından işgal edildiği zâman Tigredeki Habeş kuvvetleri sarp dağ- lara doğru çekildi. Habeş orduları bu çekilme esnasında gerilerinde ric'at- lerini setretmeğe ancak kâfi gelebi- len küşük kıt'alar bıraktrlardı. Elli binden aşağı olmüdıkları sani“ Jan bu Habeş kuvvetleri motörlü ket- aların kolaylıkla o aşamıyacak'arı ve asri silâhlarm nakilleri imkânsız gibi olan yalçın dağlar arkasında toplan. malarını tamamlamış gibidir . Ras Seyumdan iki misli farla kuv- veti olduğu tahmin edilen Ras Kassa cebri ve büyük bir yürüyüşle Seyum kuvvetleri'e iltisakı temin edecek ha- rekete çoktan başlamıştır. Makalle- nin garbında toplanan kuvvetlerin te- cemmü ve tahaşşüt merkezi balta değmemiş ormanlarla, istinat ediyor. Bu kuvvetlerin ki uk ve ormanlık mevkilerde en müsa- it mevkilere yerleştikleri muhakkak» tır. İşte bu şekilde yer tutmuş olan | Habeş orduları yeni İtalyan taarru- zünu: bekliyorlar. Habeş kuvvetlerinin bu şekilde ha“ zırlandıkları kanaati Italyan erkânı- harbiyesine de hâkimdir. Çünkti mun- taram ve sıralı harplerde asri silâh- ların fevkalâde işe yaradığını Habeş- Jer şimdiye kadar anladılar. Onun için o silâhlarn iyi işliyemiyeceği ve insan kıymetinin daha büyük rol oy- nıyacağı yerlerde büyük muharebe. leri kabul etmek prensibi Habeş ku- mandanlarının esas plânlarına girmiş. tir, Mareşal Badoglio bugün Gabba'ya geldi. General Bono İle uzun uzun görüştüler. Bundan sonraki askeri harekâtın esaslarını tayin ve tesbit ettikleri muhakkak olan bu iki gene“ ralin mahrem müzakerelerine propa- ganda nazırı iken gönüllü elarak Af- rika cephesine gelen Musso'ini'nin damadı Kont Ciano da iştirak etti, Yeni harekâtın esas plânmı çizdiler, Habaş kıttalarının gece ve gündüz devam eden mütemadi baskınları Italyan kıt'alarma bugünlerde hiçbir telefat verdiremiyor. Fakat askerler arasında günden güne çoğalan kara humma denilen srtma epey tahribat HINÇ EDGAR WALLACE —33— HEZİMET Chichster kilisesinin kulesi saat onu çalarken, yarım saat evvel Griff şatosünun esrarını Öğrenmeğe kal- kan #erseri, bu dela da kasabımın pazar meydanında gözüktü. Elbisesi eskisinden daha pis, daha tozlu idi. O kadar ki, ilk rasgeldiği polis he- tif hemen durdurdu: — Hazret böyle nereden nereye? — Ne yapalım, yollarda kaldık. — Haydi bakalım, yollan, bura- larda hiç gözükme! Yoksa yatacak yer mi İstiyorsun? — Evet efendim. Gece koğuşuna gittim. Ağzına kadar dolu, — Yalan söyliyorsun, Dediğime iyi dikkat et, bir daha seni buralar- da görürsem, tevkif ederim. İhtiyar serseri karışık sakalı ile, bıyığının arasından bazı şeyler ho- murdanarak elleri daima pantalonu nün ceplerinde Arundele doğru yü- rüdü. Polisin göründen kaybolunca, bir- den sağa saptı ve acele acele yürü | ve dört büyük rütbeli zabiti Napoli- ye götürecek vapur buradan Italyaya doğru yola çıktı. Bunlardan ba diğer kıt'a'arda ruhür eden sari bas- talıklar çabuk bastırıldığı için o gibi hastalar İtalyaya gönderilmiyorlar. On bin kadar gayrimuntazam Ha- hişlinin Tambiende toplandığı haber werilmiştir. Fakat bu toplanmanın a$- keri bir plândan ziyade yağma ve yi- yecek bulmak maksadile baskın yap- mak üzere olduğu farzolunuyor. 300 Italyan tayyaresi binlerce kilo- metrelik harp sahalarında havayı me kik gibi dokuyarak keşifler yapmış- lardır. Tayyare rasıtlarından gelen raporlarda, kilometrelerce | uzayan tahliye edilmiş harp sahaları civarın. da, yukarda işaret ettiğimden başka, büyük bir topluluk görmedikleri işa- ret edilmiştir. Harbin Habeşler için çok güç olan tarafları da vardır. Tecemmü mer- kezlerinden uzak kalan küçük kıt'a” larm akibeti hakikaten feci oluyor. Bazan tahliye edilmiş araziye düşen askerler üzerlerinde taşıdıkları yiye- cekle ancak bir iki“güh İdare öğebili- yorlâr. Ondan sonra 'bü zavallıların açlıktan ölmemeleri için ancak iki hareket kalıyor: Ya beyaz paçavrala- # sallıyarak İtalyanlara teslim olmak, yahut bir lokma bir şey; ölmiyecek kadar bir şey bulmak üzere İtalyan kıt'aları arasma kurt gibi dalmaketir. O zamsn, bu çılgm cesareti gösteren birçok Habeş kıt'alarının uğradığı fe- liket te hemen ayaklarıyor. Mevzi almış, makaslama ( ateşlerini tanzim etmiş İtalyan mitralyözleri açlıktan ölmemek için ölümlerin en kat'isine yazı olan Habeşleri bölük bö'ük doğ- ruyor, General Bono'nun harp metodu: Italyan erkânıharbiesinin Habeşis- tan berbi için esas metot olarak ka- bul ettiğini şöyle hulâsa edebiliriz: Bu metat, İki tarafın da mümkün ol. duğu kadar az zayiat verecek bir me- tottur. Büyük bir taarruzdan evvel ağır topçü ateşile sıkı bir hâzırlık yapılıyor. Ağır topçu atesi, insan te- lefatımdan fazla müdafaa tertibatı yıkan ve düşmanı yıldıran bir bom- bardımandır. Habeşlerin esasen yin Dört Balkan Devleti Kuvvetli Bir Blok Teşkil Ediyorlar Politiha'dan: Dr. Stoyadinoviç hükümet fırka. sr faal heyeti huzurunda Yugoslav- yanın dış ve iç siyasasından bahset- mis ve yeni kabinenin işbaşma gel- diği zaman okuduğu beyannamede de söylendiği gibi Yugoslavyanm dış “i mda bir değişiklik olmadığını, Yugoslavyanın muahedelere ve mu- ahedelerden doğan taahhütlere Kü- çük İtilâf ve Balkan pakı ittifakları- na ve Fransa ile an'anevi dostluk si- yasasına sadık olduğunu söylemiştir. Yugoslavyanın Türkiye ve Yuna- nistan ile münasebetini bilhassa mev. #uubahis eden Yugoslavya Başbaka- ar aynen şu sözleri söylemiştir: “uBled'de Çekoslovakya ve Ro- manya dışişleri bakanları ile görüş - melerimden sonra derhal Türkiye Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ile de görüştüm. Türkiye Cümhuri- yeti ile münasebetlerimizin çok sa- mimi olduğunu söyliyebilirim. Biz Türkiye, Romanya ve Yunanistan İ- le birlikte bir Balkan bloku vücüde getirmekteyiz. Bu blokun temel pren sipleri şudur 1 — Balkanlarda sulh ve Balkan, Balkan ulüslarmındır. Bled'de o zamanki Yunan Başba- kanı Çaldaris ve bundan başka bu. günkü Başbakan Kondilis ile dahi görüştüğümden yaz mevsimi esna « sında değil yalnız Küçük anlışmada- ki milttefiklerimiz ile, ayni zamanda Balkan andlaşmasındaki dostlarımız ile dahi bütün arsrulusal siyasa me- seleleri hakkındaki görüşlerimirin biribirinin ayni olduğunu tesbit et. tirâ, Bu suretle devletimiz bir taraf” tan Romanya ve Çekoslovakya, diğer taraftan da Türkiye ve Yunanistan ile mevcut srkı dostluk ve Ktifak bağ ları dolayısile metin ve emin bulun. maktadır. 7 mily#hluk nüfusu ile bu beş devlet arsıulusal bilcümle büyük siyasal dış meseleler hakkında müş- kılacak, berhava edilecek müstahkem tertibatları olmadığından bu ateş da- ha ziyade müdafaada dayanan H. lerin teslim ölmalarını hazırlamak işin yapılıyor. Ağır topçu ateşine rağmen İtalyanlara teslim olmıyanlar olursa, 6 zaman yağmur gibi ve top- lu #panga ateşini mitralyözlerle ve ha» if silâhlarla açıyorlar. e Yine İüiyan erkânmharbiyesinden söylenenlere göre: on taarruzda Adu anın alınmasındaki gecikme de bu harp metodu yüzünden olmuştur. Adunnın almmasında takip edilen ayni ihtiyatlı hücum tarı sayesinde İtalyanlar hiç mesabesinde zayiat ve- rerek şehre girmişlerdir. Şehire giriş; cephe gerilerine sid“ detli bir topçu manga ateşinin devam ettirildiği sıralarda saf «af ilerliyen tankların himayesinde ilerliyen piya. de sayesinde telefatsız denebilecek bir şekilde neticelendirilmiştir. İtalyanlar bu tarz harbi işaret ede rek “Biz Habeşleri medenileştirme. ğe geldik. Habeşistan: tahribe çalış» mıyoruz,. diyorlar, Kabile reisleri teslim oluyorlar. Bu son haftalar içinde on Habeş şefi daha İtalyanlara teslim olmuşlar» — va içinde meşhurlarının isim- ; Aleva, Abraha, Arrala, Al ir. Aletmda Bea ki tabi Hekime avdet etmiştir. Bugüne kadar para olarak yalnız Marie - Thfrâse talerle. rini tanıyan Habeşler Italyan liretle- rini kapışıyorlar. Bu hal galiplere ayrı bir İtimat vermektedi: Yugoslavya Başbakanı Dr. Stoyadinoviş terek görlüş ve bakışa maliktirler ve bunlar müttefiklerinin tamamiyetini gerek siyasal ve gerek diplomatik, e- konomik, finanaal ve hattâ - Allah göstermesin - icap ederse sücl an- lamlarda da müdafaaya hazırdırlar,,, İç siyasadan bahseden Bezbakan Dr. Stoyadinoviç Yugoslavyada sulh ve asayişin hökim olması gerek ol duğunu, Yugoslavyayı büyük siya - sal partiler lâzım olduğunu, bükü - metin saylavlar meclisi ile işbirliğin- de bulunmak isteğini söylemiş ve de. miştir"ki: “Her hareketimizde göz- önilrde bulundurmamız icap eden hakikat sulh ve tesanüttür. Bugünkü devlet ve sosyete düzenini müdafaa etmeleri için bize büyük siyasal par- tiler lâzımdır.,, Tuna Konferansı Valkiteher Beohachterden: Küçük andlaşma devletlerinin yasal çevenlerinde İtalyanm — işti. | raki olmaksızın bir Tuna konferan- # akdetmek şeklinde yeni bir plân başyöstermiştir. Bu plân son gün- lerde Prağ, Bükreş ve Belgrad ara- sında hararetle münakaşa edilmek- tedir. Plânı esas'fikri, İtalyan — Habeş anlaşmazlığının gittikçe gid- detlenmesi yüzünden hâsıl olan ye- ni durumdan istifade etmektir. Bu sırada iki muhtelif bal çaresi düşü- nülmektedir. Bunlardan birincisi, Fransa ve İngilterenin de iştirakiy- le yapılacak müşterek bir tazyikin neticesinde Avustüryanm — İtalya- dan ayrılarak Küçük girmesidir. Diğeri ise, Avusturya ve Macaristanı İtalyanm müttefiki addederek o yolda hareket etmektir Bütün plân heyeti umumiyesi iti- bariyle daha çok karışıktır ve kü çük andlaşmanın, harpten (sonra meydana gelen devletler için mü. sait ve gayri müsait bir hal alacağı şimdiki şüpheli olen disrum- dan, her ne şekilde olursa olsün is- tifadeye yeltendiğinin güzel bir mi- salidir. İtalyanın Habeşistana kar- şt aldığı söel tedbirlerin uyandır - dığı hayret artık dağılmıştır. Yan iş olarak zannedildiği gibi, Al manyanm Habeşistanda atılacak ilk kurşun, Avrupada süel hare - ketlere başlamak İçin bir vesile ad- detmediği anlaşılmı *.r, Burmun- la bernber Küçük andiaşmadı bü- yük bir tereddüt hüküm sürmekte- dir. meğe başladı. Knebvorth'un evine yaklaştı. İhtiyar direktör bizzat Ka- piy: açtı ve hiç ummadığı bir ziya- retçiyle karşılaşınca, şaşırıp kaldı. — Ne istiyorsun? — Mister Brixan eve döndüler mi? -— Hayır, daha dönmediler. Sen şü mektubu bana bırak, ben kendisi» Be veririm. Eğer mühim bir şey var. sa telefonla da konuşurum. İhtiyar serseri kafasını salladı: — Olmaz, dedi, ben mutlaka ken- disini görmeliyim. Öyleyse onu bu gece burada göremezsin. Galiba senin maksadın onunla görüşmek deği, Bir işin pes . şisden koşuyorsun oama, nedir bil. mer. Serseri cevap vermedi. Islıkla bir opera havası tutturdu ve ayağı le de tempo vurmağa başladı. Knebvortk kendisini bir tumarbane kaçkınının karşısında zannediyordu. Serseri ışlığı kesti: : — Dostumuz Brixan başını belâ- k bir işe soktu, dedi. belâh iş? — Etendim, bu zatı polis canibin- den kimsecikler sevmiyor. Bunu bili- yorum. Brizan mektupların nereden kaybolup gittiğini öğrenemedi. Bunu da biliyorum. Fakat mektupların ne reden kaybolup gittiklerini biliyo- rum, — Bunun için mi kendisile görüş- mek istiyorsun? “Serseti,, evet der gibi durakladı. — Eğer burada olsaydı, ona daha bazı şeyler söyliyecektim. Burada değil, ne yapalım? Knebverth kızdı; — Burada olmadığını nutyorsun da ne diye elâlemi rahatsız ediyor- sun? — Ne diye mi? Çünkü “karı, ar- tık kabak tadı vermeğ başladı da on- dan.. Pazar meydanının köşesinde bir polise rasladım. Bir daha beni oralarda görürse yakama yaprşacağı- nı söyledi. Ben de vakit kozanmak için bir kere de bu civardan geçe- yim dedim, o kadar.. Knebvorth oo karsisindaki hayran bayran baktı. — Oh, çok iyi? dedi, şimdi mü- kemmelen vaktinizi geçirdiniz. Ben de zatı âlinizi seye eğlendirdim. Artık lüfen başka semte doğru teşrif edersiniz, değil mi? Knebvorth kapıyı şiddetle adamın suratına kapadı. Serseri ihtiyar baş- ka bir semte gitmeden evvel, daha uzun müddet sokakta beledi, Yağı: kasketinin iç kayışının arasından ezilmiş bir sigar çıkarıp yaktı ve ayaklarını sürüye sürüye geldiği is- tikamete doğru gitti. Polise rasla- mamak için de geniş bir çevirme ha- zeketi yapmağa mecbur kalmıştı. adama Yeniden Arundel sokağının köşe- sine vardığı zaman, saat yarımı çal- mıştı, Sizarasını attı, Karanlık bir köşeye sokularak beklemeğe blşladı. Beş, on dakika geçti, Kesikin göz leri bir adamın bitdenbire kendisine doğru geldiğini gördü. Bu adam Knebyorthdu. Evine gelen serserinin sözlerinden © kuşkulanmış, Brixan hakkmda malümat almak üzere ka- rakola gidiyordu. n Serteri ihtiyar direktörün hangi maksatla oralara geldiğini anladı. Fakat kendisfle fazla meşgul olama- dı. Çünkü sokağın köşesinden motö- rü gürültüsüz bir otomobil (o yavaş yavaş geldi ve önünde durdu. — Dostuin. siz misiniz? Serseri boğuk bir sesle: — Evet, dedi. — Öyleyse bininiz. Serseri başımı uzatarak, arabanin içimdeki karanlığa dikkatle baktı. Ve bir bamlede otomobilin basama- Zma atlıyarak kapısını açtı, direk- ki şoförün üzerine atıldı: — “Boğatkesen!,; bu sefer yakaladım! dedi. Bu kelimeler daha ağamdan çık- muştı, çıkmamıştı; Serseri kıyafetli adam, yüzüne serin ve tatlı kokulu bir şey serpildiğini hissetti, Öyle bir yey ki gözlerini açamaz oldu, nefesi kesildi, elleri, ayakları gevşedi. - Şoöşde bir tekme ile adamı kapr- seni AVRUPA iÇiN Bir: TEHLİKE ! Afrika Ve Asya Kan Dava sına Doğru Mu Gidiyor ? Japonların önayak Olabilecek leri Renkli Irkların Kurtulüş Savaşı Beyazlar Için Felâkettir İtalyanın Habeşistana yürüyü - şü dolayısile bütün dünyada renkli insanların derin bir kinle sarsıldı - ğını ve Avrupa medeniyetinin kolo- ni tesisini tetkik eden bir Avrupalı muharririn uzun makalesinden şu alıyoruz: İtalyanlar Uluslar kurumuna, İn- gilterenin ve Almanyanın şüpheli vaziyetine rağmen Habeşistana dal dılar. Avrupaya ateşi sıçrıyacak gi- bi görünen bu hareketin ne gibi #e- #celer çıkarabileceğini görmek üze- re Afrikaya göz dikmiş milletlerin mazisini ve Avrupa politikasının ge- girdiği safhaları tetkik etmeliyiz. Avrupalıların o Afrikada koloni yapmak ve siyah adamları medeni- İeştirmek üzere giriştikleri teşeb- büsler arasında o Almanyamıaki en mühimmi ve sirayeti itibarile en kor- kuneudur. Büyük harpten evvel Almanlar Asyada ve Afrikanın bir kısmında ekonomik bir şekilde hakimiyetlerini tesis etmişlerdi. Bu vaziyetlerinden cesaret alan Cermenler nehrinin şimal cihetlerinde de tesirlerini gös- termek üzere orada da mcnfaatleri- ni yaymak istediler. Bu hareketlere karşı duran devletlerin menfaatlerile kendi #rzu ve emellerini uyuştura- mıyan Almanya bütün Avrupayı da harbe sürükleyen harekete kadar da- yanmıştı. İtalya umümü harpte Fransız ve İngiliz tarafma geçmek suretiyle | ayni Afrika için 1915 te aldığı vait- lerin meydana gelmesini bekledi. Sabrı tükenen faşizm kendine ağız- İ dan verilen şeylerin bir kat dahs fazlasını almak üzere ordularile Ha- beşistana girdi. Bazılarının zannettiği gibi, İtal yn bu e rg ra etk: teki il 'nzemez. Bu- ab ERME çe yi emme değişmiştir. Siyah irkın gözü ve ku- Jağı açılmıştır. Renkli adamlar bu- günkü farkların medeniyet terazisin- de askeri İruvyete v3 insanların — Hey baksana ne oluyorsun, delirdin — Ben zenci ittihadı âzasındanım. dan dışarıya ittikten sonra, son ratle yoluna devam etti. Knebvorth karanlıkta pek iyi bir şey anlıyamamakla beraber, bu sah- neye şahit olmuştu. Hemen karakola koştu. Bir polisle beraber geldiler, serseriyi yerden kaldırdılar. Polis dedi ki: — Ben bu herifi bugün bir defa daha görmüştüm. Hatta kendisine buralarda dolaşmamasını İthar et- timdi, O zaman, yerde serilen adam ge niş bir meles aldı, elerini gözlerine götürdü: — Bu defa, artık istifamı verece- dim, dedi, Knebvorth şaşırdı kaldı. Serseri- nin sesinden kim olduğunu anlamış- ti: Brixzan! ” —3i NEREYE GİTTİ Brixan acı acı? / — Evet, evet, dedi, benim, ben! (Polise döndü): Siz artık gidebilir. siniz. Knebvorth hemen eve gide lim, ben kıyafetimi değiştireyim, İhtiyar direktör hâlâ şaşkınlıktan kendini alamamıştı? — Brixan bu ne hal? dedi, ben ki makiyaj ne demektir bilirim, billâ- bi sizi tanıyamadım. — Sahi kimseler beni tanıyama- dı. Hatta ben bile kendimi tanrya- ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler | 28 -10-935 renklerine göre ölçüldüğünü çok iyi anladılar, Ama diyecek ki, renkli ırklar rn başında yürüyeceğini ve onları beyazlara ezilmemelerini istediğini açıkça söyliyen Japonlar da kol siyaseti takip ediyorlar. Şunu hatırlamalıyız ki, Japonları bugün yerleştikleri kıt'alarda re, adamlar esarete düştüklerinin farkı nâ varamıyacak gibi bir idare göst€“ işine aldanıyorlar. Onlara Japon ta” hakkümünün güç gelmemesini renk lerinin ve tabiatlerinin kardeşlik dö” recesinde benzemesile de izah ede biliriz. Noktai nazarımı daha kuvvetle müdafas için şunu da ileri sürebili” | rim3 Buğün Japonyanın birkaç senede yapıverdiği Çin ve Mongoliştanda bundan evvel Amerikalılar, İngilis* ler de pek çok çalışmışlardı. Önle rın rametme Vesaitleri de çok mü” kemmel şekilde işliyordu. Bir Ame" rikalının, bir İngilizin senelerce t& min edemediği kolaylıklara Japonya” nm bir hamlede erişmesi renk vE tara idarenin tesiri altında kalanlar” ra yumuşak gelmesindendir. Kulağrı ve gözü açılmış olan esif ırklar, Avrupalı beyazm yalnız kuv- vete istinat eden genişleme hareketi" le medeniyetin neyle anlaşıldığını dâ farketmiş bulunuyorlar. Başlarında onlarm kan davasmı . güdeceğini a” çıkça ilân eden ve silâhça Avrupalr dan daha kuvvetli olan Japonya ile koloni siyasetinde ezilen renkli ırk” ların bir gün gökleri titretecek ayak lanması Avrupa medeniyetinin mal” vına kadar varır. İtalyan siyasetinin yegâne mâzer ti böyle bir cümle ile çerçeveleri yor: “Bizler çok 'atıyörüz. Kendi top”, raklarımızda yaşıyaltiaz hale geldik Genişliyeceğiz. İngilterenin, Fransa" nın yaptığı gibi bizler de yayılaca" iz. mi? (İl Travaso deli Milano) madım. Elinde bir mektupla herifi yakaladığımı zannediyordum #ma, © daha evvel benim hakkımdan geldi — Sizin yüzünüze ne serpti? — Amonyak. Kuvvetli bir mahlül olacak. Brixzan yirmi dakika sonra, eşkİ güzel siması ve tabii bali ile bany? salonundan çıkıyordu. Gözündeki kr zartı da geçmek üzereydi. — Herife aklıma göre bir tuzak kurmak istedim ama, o benden Öf” tün çıktı. — Bu adam kimdir, biliyor musW” nuz? — Elbet biliyorum. Hatta kendi sini tevkil etmek için adamlar bü harırlatmıştım. Yalnız gürükü (© kartmak istemiyordum. Fakat — kan külecek. Enebvorth dedi ki: — Ben otomobili pek dım. Halbuki bu havalinin hemen h€ men bütün otomobillerini tanrım, — Bu araba, yeni arabadır. “B© garkesen,, bunu gece dışarıya çıkt” ğr yaman kullanıyor. Her halde © vinden uzak bir garajı bırakıyof Fakat öyle de acıktım ki. Allah #f kma bana bir iki lokmacık bir $€7” ler verin. Knebvorth büfeyi açtı. Söğüş gi kardı, kahve hazırladı ve detekti j Arkası var

Bu sayıdan diğer sayfalar: