17 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

17 Haziran 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Türkiyede Casus kadın Lidyaya atfedilen bir macera! Güzel Lidya ile arkadaşının burada yakalandıkları haberi teeyyüt etmiyor (Bs nesi İtalyandır. Lidya Oswald'ın ca- ttiği hakkımda ve şimdiye ka ndan yeçen iselere alt i filhakika, 1incide) adlı bir kitap ta yazmıştır. en tehlikeli maceralarm - bir sene evvel olmuş ve ca Brest dırarak onlardan Alman ederken ya- an kendisini çok » muhakeme eden Fran | divanı harbi, altı ay mahkümiyet kararı vermiş ve ensu ü 8us kadın, bitlerini ka nunda tahliş İki arkadaşın Çin seyahati Lidya Oswald, gazeteci arkadaşla- n Naverberg ile uzun bir seya- iki arkadaş Çi- ne gitmek üzere İsviçreden ayrılmış» lardır. Teeyyüt etmemiş olan haber- ecile Lidya seyahat lara başvurdu; çilik, bunların yanlışlıkla memnu mıntakaya girdiğini bildirerek esa - gen İraka gitmekte olduklarını ifade etmiştir. İstanbulda dolaşan kırmızı otomobil Diğer taraftan bir akşam gazetesi Lidya ile arkadaşının İstanbulda bu- Yunduklarını ve hattâ üzerinde İs - viçre » Asya yazılı küçük kırmızı bir otomobille şehri dolaşmakta oldukla rını yazmıştır. Bu haber, doğru de- . Sözü geçen otomobille buraya gelen iki erkek İsviçrelidir ki bunlar İsviçre konsoloshanesi tarafından bir pansiyonda misafir edi dir. Temin edildiğine göre, İstanbul da ve İstanbul mmtakası dahilinde © yakalanmış casus yoktur. Dün Anka ra muhabirimizden Lidya İle gaze- teci hakkında tahkikat yapmasını is- tedik. Aldığımız cevap şudur: İsviçreli bir aile Iraka giti Ankara, 16 (Tan) — Yaptığım tah kikata göre, filvaki İsviçre tabiiyeti- ni haiz bir aile, Malatyadan geçe- rek Iraka gitmiştir. Maslahatgüzarı- mızm kendilerine tehsilât gösteril - mesi için tavsiyesini hâmil bulunan ba aile, mahalli hükümetten müm - kün olan kolaylığı görmüştür. Mun tüzam pasaportla seyahat eden bu silenin casusluk töhmetile deği e hangi bir sorgu için dahi bir daki bile tevkif edildiği doğru değildir. İzmitte yasak mıntakada geri çevrilen ecnebiler Bundan başka Anadoludan otomo bil ile şehrimize (gelmekte olan iki ecnebi İzmitte yakalanmışlardır. Otomolilin Türk şoförli Yaşar seya- hatine devam etmiştir. Ecnebiler trene bindirilerek geri çevrilmişler- dir. Mütecaviz kim ? Habeşistanın ilhakını tanıtmak istiyorlar (Başı 1 incide) das eylemeğe mecbur eden şey, or- tada bir Habeş hükümetinin mevcut olmamasıdır. Roma hükümetinin yeni impara - torluğun Milletler Cemiyeti asamb- lesi tarafından müştereken tanmma ması gibi bir hale mâni olmak için bu vesi Arjen tin tarafından vaki müracaat üzeri- ne karar vermiş olması mühtemel- dir. Habeş Umumi Valisi nasıl selâmlanacak Adisababa, 16 (A.A.) — Neşrolu- nan bir emirnamede bütün Habeş hal Kı umumi vali geçerken yola araba veya atlardan İnerek Romalr usu- Mi selâm vermeye mecbur tutulmak» tadır, Kadınlar arabalarmdan İnme- Gen de selâm verebileceklerdir. *de Fransız deniz za | | nelmilel Zecri tedbirler kalkıyor İngiliz kabinesinde tam bir anlaşma temin olundu BAŞI 1 INCIDE —— da münakaşa edeceklerdir. Gazetelerin mütaleaları Londra, 16 (A.A.) şiltere hü- kümetinin zecri tedbirlerin kaldırıl- masma karar vermiş olduğu artık şüphe götürmez bir hakikat olduğun , kabinedeki ihtilâfla: istifası hakkında mütale- alar yürütmektedirler. News Cbro- güzetesi, diyor ki: Zecri tedbirler kalkmca İngil- tere hükümeti, Ren ile Akdeni; aahhütl Morn ini hakkmdaki haberleri tekzip etmekte ve İngil ma Milletler Cemiyet mesinin harfiyen müdafaa etmiş mezkür cemiyeti yet © uğramış olmasından mesul olma» | dığı tezini İleri sürmektedir. Her hü- kümetin kendi taahhütlerinin nisbe- ayin etmesi zaruri bulunmakta lterenin dai- mukavelena «| tbik edilmesipi ndan dolayı MAKDONALD Cenevre andlaşması tadil edilmezse Şili çekilecekmiş mdra, 16 (A.A,) — Londradaki mahafili, Milletler Ce: C TE an etmek zaruretinde bul dır. Makdonald: "Barış, isilâhları azaltmakla Ikorunabilir,, diyor Londra, 16 (AA) Mak Donald dün Kard bir nutukta Mi Cemiyetinin muhafazasını İsteyerek demiştir ki: mt vermeli 'i barışın ancak bir $ vaşla temin edilebileceği fikrinden | vazgeçmek lâzımdır. Barış ancak si. 4 hakkımda bey - bir muka muhafaza edilebi Cemiyeti azasm min edilmedikçe zecri tedbir smm tatbik edilmiyeceği Buna binaen Milletler Cemiyetinin paktm 16 mer madde tadil için bir komlsyön. tesis etmesi lâzımdır. Florelle bir otomobil kazası yaptı TB oradan geçmekle olan üç € İnin üzerine dev İ bir kisi yaralanmıştır. Florelle sağ salim kurtulm bulunan kız karde ralanmışlardı sonra kendisi; İ gözleri yaşlana Almanya İngiliz suallerine | vereceği cevabı hazırladı | Londra, 16 (A.A) Berlinden ağır surette bu Kazadan ır. Otomobilde iile ş0f Florelle tte 70 kilometr yolun sağ, süratle ve arketmitim ama, “Mans,a yak- m için durmad Birdenbire, E te, otomo- bilin, sağ tarafa doğru saptığını his- settim, İstikrmeli çevirmek istedim fakat muvaffak olamıyarak yolun #ol tarafına çarptım ve devrildim. Bu - esnada oradan bisikletle geçen kim - hiç bir mallmat seyi görmedim, onların ezildiklerin - den haberim | bile yok, liz sual muhlırasma vereceği ce hazırlanmış olüp Hitlerin tasvibini beklemektedir. İngiliz mahafili bu cevabın metni hakkında hiç lümata sahip değillerdir. ne dair de henüz yoktur. Balıkesir, (Tan) — Atatürk parkında toplanan kimsesiz ve fakir ç0- cuklara Kızılay tarafından kuzu ve yemekler dağıtılmıştır. Yukarki re sim, çocukları yemeklerini yerken bir arada göste İzmi Ortamektebindeki sergi İzmit, (Tan) — İzmit orta mektebinde kız talebeler tarafından vücu- da getirilen eserler güzel bir sergi halinde teşhir edilmektedir. Sergi yük bir muvaffakiyet kazanmış ve çok rağbet görmüştür. Yukarki re- İsim, sergiden bir köşeyi gösteriyor. | - Gerçel SAĞLIK ———— —— ÖĞÜTLERİ Aşkta kıskançlığın Geçen gün bir şoför, eşini yaban- cı bir adamın yanımda görünce, iki- sini de vürmuş. Adam öldürmek şüphesiz fena bir şeydir. İnsan haklı olsa, hiç ki: nin hakkını kendi dine almıya hakkı yoktur. Sonra ağı fenalıktan daha fena, dir. Insan nekadar âşık i genci birden vurması pek İbüyük bir çirkinlik Bununla beraber, böy yetlerini herkes ayrı ayrı tefsir e - der. Bu yofi aptığı işe de, bra- çekten âşık böyle olmalı, di- yenler de bulunsa gerektir. Zaten, medeni dediğimiz memleketlerde bu cinayetleri adeta ma - uyor, kıskançlıktan eşini dren eşleri bazr jüriler affedi - yorl Bundan dolayı medeniyet, insan - da Labii olan kıskançlık duygusunu aşımdırıyor, sanmayınız. Filozoflar- dan bazıları meselâ her nedense bizde pek meşhur olan Gestave Le Bon — aşkta kıskançlık medeniyet mahsulüdür, medeni olmıyan kavm- ler aşkta kıskanç olmaz, diyorlar. a bunun doğru olmadı- ni Medeni olmıyan, mlerin birçoğunda da âşıkların, kart ve kocaların kıskanç oldukları- misaller gösteriyorlar. ıkardığım neticeye göre, ıkançlık mutlaka zaruri de- AP ol lduğu gibi,. dır, fa - aşk cina- Onun gibi insanlarda da kın - kançlık mutlaka zaruri değildir aşk mutlaka kıskançlığı etmez. . Gerçekten aş şinin o keyfi nasıl isterse, ona razi olmaktır diyenler bile vardır. Her halde aşkta kıskançlık, mede- niyet mahsulli olsun, medeni olmu - yan insanlarda da bulunmasın, her- halde tabiatta vardır. Çünkü mede niyet de tablatın dışında değildir. Tabiat bu duyguyu bir lüzum üze- rine yaratmıştır. Yahut tablat ilmi diliyle konuşmak istersek, aşkta | kançlık bir lüzum üzerine mey - çıkmıştır. wların istilzam çoğalabilmeleri İçin k lâzımdır. Birçok klerin malr olan kadınların ço- ek nadirdir. Tabiat kaidesini bilmiyenler bunu o kadm- larm iht irlerinde kusur et-| | Bitli kağıtha bayım. Beğenen alır, Bitli Kâhtane Bitli Küğıthaneye gittiniz mi hiç? Bunca yıldanberi, ben de sizin gibi yalnız adımı işitirdim. Bitli Küğrtha- ne, Bitli Kâğrthane., der dururlardı. Fakat bu bitli Kâ | liğinden, pestenkeraniliğinden kina ye olarak, Kâğıthanenin kendisi için söylenmiş sanırdım, Meğerse, Bitli Kâğıthane, başlıbaşma bir mesire İ miş, Geçen gün, bir tesadilf, beni o- raya sürükledi. Çay semaverlerinden, salımca iplere kadar, yükte hafif ve türlü çeşit eşya ile koynu, koltuğu dolu insanlar, Gülhane hastanesine men yokuşun başını kaplamışlardı. Bunlar, böyle sürü sepet acaba ne reye gidiyorlardı? İçlerinden birine, sokularak sor - dum; Bugün bir panayır filân mı var?. Başımı kaldırıp dikkatli İ dikkatli baktıktan sonra, benim bu bilgisizliğime içerlediğini hissettiren bir sesle: — Bitli Ki Bitli Kâğıthaneye Kendi kendim addan ibaret değilmiş; Bitli Kâğ, hane diye bir yer varmış. Ve büra- ya eğlenmek igin giden İnsanlar da | memelerine atfederler, halbuki o ka- | dınlarm anne olamamıları hiç de h- | yürüdüm. Biraz tiyat tedbirlerinden ileti gelmez. Ni- tekim, o kadınlardan biri tövbekâr olup da yalnız bir erkeğin eşi olur- sa, ihtiyat tedbirlerinde gene kusur etmediği halde, hemen çocuk annesi | olur. Önceki halinde anne olmaması- İna sebep tabii hadisedir. Bir kümeste birden ziyade horos olunca, onlar biribirleriyle geçinse - ler bil uklarm yumurtalardan t v çıkmaz, rkeklerde kıskançlık olmasaydı, yahut bir kadının birkaç eşi bulun- masına cemiyetler müsaade etseydi, | insanlar azalmıya mahküm olurdu. Aşkta kıskançlık, aşk kadar lü - ?umlu bir duygudur. Lokman HEKİM Boğazlar Konferansı (Başı 1ineideJ te Montröye hareket edecektir. Tevfik Rüştü Aras Sofyadan geçerken Sofya, 16 (A.A.) — Türkiye Dış işleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras ve yanında bulunan zevat bugün eks saat 14 de Sofyadan geçmişler durakta Başbakan Köseivanof Kral müşaviri Guruef, Dış işleri ge- nel sekreteri Nikolayef, siyasi şube genel direktörü Nelkof, protokol şefi Pelrof ile Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan elçileri ve elçilik erkân tarafından selâmlanmışlardır. Ekspresin Sofyada durduğu müd detçe doktor Tevfik Rüştü Aras Baş İ nunda görüşmüştü Konferansın açılış imerasimi Cenevre, 16 (A.A): Anadolu Ajansının hususi muhabiri bildiri - yor : 22 Haziranda Montreux'de başlıya cak boğazlar konferanamın ilk aleni celsesini İsviçre federal hükümeti diş işleri departmanı reisi Motta aça İ cak ve heyeti zurahhasalara İsviçre hükümeti namma beyanı hoşamedi de bulunacaktır, bakan Köse İvanof ile Durak sâlo- bulunuyormuş. Kalabalığın srasma, karışara ilerde, iriliyfaklı, kadınlı erkekli kalabalik, bostanlar arasında bir ince yol tutturdu. On- lar gider, ben giderim, Bir kemerin altından geçtik. Kale düvarı boyun- ca ilerliyerek gide gide Topkapı sa- raymm altında, gayet seyrek birkaç | çitlembik ağacınm örümcek ağı kı- dar ince bir gölge saldığı sahil par- çasma geldik. Bitli Küğithane, bu - rasıymış meğerse... Baktım, sıra ra bostanlar... Taze salatalık mevsimine girdiği mizi halırlıyarak en yakın bostanın sahibine seslendim; Sizde salatalık bulunur mu? Adamcağız. beni uzaktan şöyle bir dikiz geçtikten sonra: — Kaç YÜZ Salatalık lâzım? diye sormaz mı? dedim, iki tane yeter! Hemen omuzlarını silkti: — Biz salatalık satarız toptan! Bütün tarla.. Yarı tarla.. Bostan sahibi yoksa beni, bir otu- ruşta yarım tarla dolusu salatalığı yiyecek kabiliyette mi farzetmişti Ayak satıcıları, Bitli Kâğıthane öyle sarmışlar ki, buraya çoluk ç0- cuğu ile gelenlere, allah yardım et- sin. Gak deyince, badem şekeri, gük deyince, kurabiye., Hele o leblebici- lerin bolluğu dâ nedir? Adım başm- da bir değil, birkaç leblebici... Sağdan, öksürüğe benziyen bir haykırış: - Ha... niya, balonlar! Derken, daha gevrek bir ses — Leblebücü!. — Şıra, savuk Ve arka arkaya ötekiler: — Kurabiye kıtır!,. — Pandispanya gevrek. idi var, akşam si - çük bir muhavere oldu. dum: Ben sor- 2 bu helvâları kâğıttan mı yaparsınız ? — Aman efendi, heç, kâğıttan hel va olur mu?.. — Neye olmasin. Meselâ benim zanatım de kâğıt helvacılığıdır! Kâğı dın içinde tatlı tatlı şeyler yazıp, sa- Kâğıt helvasısıyla aramızda kü-| 17-6 - 936 HERGUN BiR ROPORTAJ ne büyük bir mesire yeri haline gelmiş! Mevlüt şekeri gibi kü ülâhlara saracak değiliz ya, beğenmiyen yutkunur geçer hin kurulduğu yer bahleyin aç yuttururuz! Anlamadı ama, uzun uzun gil Bu sırada önümden bir eşek aral gi İçinde ne olsa beğeni: Fırmdan yeni çıkmış sakız leblebi. si. Aksi gibi. nohudu (sevmem de sakız leblebisine bayılırım, Fakat, sen gel de, eşek arabasındaki sakız leblebisini Uzaktan, manzarası- na baktım. Sakız leblebileri üzeri, yarımyamalak toz bağlamıştı. Siz bunları niçin açıkta satar. sınız? diyecek oldum. Herif kızdı: karnına okuyuculara saracak otuz ku beğenmiyen yutkunur, gi Kâğrthaneye bu kadarı çok bile! Eşek arabacısı Bitli Kâ beğenmiyor ama, doğrusu, hiç de f6- na yer değil, Hava desen hava, man- zara des manzara. (deniz derya) syağınmn altında. | bu nimetlerin bi İ bile masru? etmeğe Yüzüm yok. Yale nız adınm Bitli Kâğrthane oluşu kö- tü... Ben bile dönerken kendimde, ha- ir kaşıtnı hissederek pirelendim. Bitli Kâğıthane, eğer adı gibi ise o- raya gidenler ufaklıktan yana, sikin t: çekmiyecekli Asıl mühim olan | tarafı, Bitli Kâğıthanenin “Allabm İ günü” hıncahınç kalabalık oluşudur. Haliçteki Kâğıthane, ayağını denk alsın: Sarayburnu surlarının âi kendisine yeni bir rakip payri« olu - Bu gidişle, bitsiz Kâğıthanenin bitlisine hasetle bakacağı günler ge- lir» hiç şaşmıyacağım!,.. Salâhaddin GUNGOR Cezayirde Yerli Araplar birçok hâdiseler çıkardılar Cezayir, 16 (A.A.) — Bu sabah yerlilerden mürekkep ve sopalarla mü sellâh gruplar Douaouda, Seyit Muna, Fort de L'eau ve Rovigo kasabalarım- da çiftlik amelelerini ayartmak iste - diklerinden dolayı çıkan hâdiseler ü - zerine polis 40 kişiyi tevkif etm Yerliler, yolda giden otomobilleri çevirerek içlerindekilere hücum et « mişler ve döğüşmüşlerdir. yit Abbas'da pazardanberi jan - darmalarla seyyar muhafızlar kara - ayişleri esna- rtakım hâdiseler olmuş ve, Legion Btranger'e mensup bir zabit ile, bir jandarma yüzbaşisı üç jandarma hafif suretie yara - lanmıştır. Kral Boris Doktor Şahta nişan verdi Berlin, 16 (Tan) — Sofyada bulu- nan Alman İktisat Nazırı Dr. ht bugün Kral Boris tarafından kabul edilmiş ve öğle yemeğine alıkon - | muştur. Kral kendisine nişan vermiştir. İsviçrede şiddetli kasırgalar Bern, 16 (A.A.) — Sengall kan- tonu, siddetli kasırgalar yüzünden harap olmuştur. Bir tren yoldan çık miş ve saatlerce münakalâtın kesil- mesine sebebiyet vermiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: