1 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

1 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

maa 1.8. 986 TAN Hintte yılan avcıları Birmanyada dünyanın en büyük en zehirli ve korkunç yılanlarını avlıyan bir aile ) | ll u aile yakaladıkları tehlikeli yılanları asla öldürmezler onları teshir elmeğe alıştırmağa uğraşırlar Birmanyada, Popada öyle bir aile Yardır ki, insan, onlara (misafirliğe Bitmeye çekinir. Çünkü bu ailenin ya- sadığı ev yılanlarla doludur ve bu yı- lanların hepsi zehirlidir. İşleri, güçleri yılan teshir etmek, terbiye etmek olan bu aile efradı, yı- lanların en müthişi olan Kobra yılan- larmı terbiye ederler, ve ısırmaları ile öldürmeleri bir olan bu müthiş hay- Yanlarm zehirli dişlerini sökmek zahmetinde bulunmazlar. Babaları, babalarının babaları, bü- tün sülüleleri yılan terbiyecisi olan bu ile dört kişiden mürekkeptir. A- İle reisi Saya Emin, karısı Mahiüla Socuklarile beraber, köy köy dolaşır- lar, herkes onları hürmetle anar ve “nlar cesaretlerile meşhurdurlar, Yılanları nasıl avlarlar? Aile reisi, yılan bulmak icap ettiği | Vakit, ormana gider. Daha evvel yı- lan isrmasına karşı birçok ilâçlar a- » Bizde “şerbetli, denilen insanlar Eİbi, bu ilâçların çoğu bir nevi şurup- tur. Fakat telkih vasıtasiyle de ilâç- alır, Yilan bulundu mu, mesele, asıl me- sele onu ele geçirmektedir.Zira bu yi- lanlar müthiş kuvvetli ve o nisbette Seviktirler. Aile reisi hemen üzerine atılır ve gırtlağına yapışır. Karısı ile Gocukları da yılanm vücudunun Üze- rine abanırlar, ve bilhassa, kuyruk kısmını iyi zaptetmeye çalışırlar. Zi- ra, bu hayvanlarm bir kuyruk vuru- Şu, insanım bir bacağını kırabilir, Bu boğuşma bir hayli uzun sürer ve ni- hayet yılanı bir sepetin içine tıkarlar. Mesele bitmiş değildir. Onu teshir | #tmeye kalkışmak delilik olur. Yılan Sepetin içinde on beş gün bırakılır ve kendisine, sa;lıktan ölmemek için lâ- zim gelen asgari yemek verilir. On beş gün sonra, Kobra bir tec- Tübe için çıkarılır. Yılan, mağlübiye- tini anladığı için, bir kenara çekilip büzülmek ister. Fakat ne tarafa gi- decek olsa, karşına birisi (çikar, saklanmasına mâni olur. O zaman, Yılan kızar ve önüne gelene saldırır. Aile efradı bunu bilir ve onun bü- <cumlarmı odefederler, Kendilerini yırtmazlar, Fakat kazara, yılan 7s Tacak olursa hemencecik bir çakı ile Yara açılır, içine ilâç dökülür. Eğer ba ilâç kâfi gelmez ve zehirin vücuda Yayılmasma mâni olamazsa, o zaman telkih usulü ile ilâç almır ve bu ilâ- Sın tesir göstermemek imkânı yok- tur, İmkânı yoktur demekle kat'i bir. #eY söylemiş olduğumuzu zannetme- Yiniz. Zira, bu ilâea rağmen de ölen- ler vardır, Fakat bunun sebebi baş kadır, Yılan terbiye edenler, hiçbir Vakit bir yılan öldürmemeye yemin #tmişler, © andiçmişlerdir. Bundan başka, bir yılanı altı, yahut dokuz, Yahut on iki aydan fazla yanlarında bulundurmazlar, Bu, onların (âdeti- Hintli kadım Kobra yılanmı bir ço- cuk gibi kucuğında taşıyor dir. Aksi takdirde, o yılanın — zehiri, | sahibi için öldürücü olur. i Dünyanm en büyük yılanları Hin-| distanm bu mıntakasmda, yani Popa | da bulunur, Bundan elli sene kadar| evvel, hâlâ yaşamakta olan meşhur yılan terbiyecisi Ko Siv Gan 25 metre uzunluğunda ve 45 santim kalınlığın. da bir yılan görmüştür. Bundan on sene evvel de, yukarda En müthiş zehirli yılanı Korkmadan öpüyor bahsettiğimiz Saya Emin ile karısı, | lenmek, ve biraz yemek yemek iste-| ca saplamıştı. Fakat derhal ağaç yılan ararlarken yorulmuşlar, bir a-| mişlerdi. Saya Emin bıçağını çıkar | gövdesi zannettikleri gey harekete ğaç göğdesinin üzerine oturarak din- | mış, ekmeğini kesmiş ve bıçağı, ağı- | gelmis, karı koca, müthiş bir korku Eintli kadını müthiş Kobra yılanını avucumun içinde Oyuncak gibi kullanıyor — Bir Hintli çalgı çalarak koca yılanı teshir ediyo” içinde kaçmaya başlamışlardı. Zira İbu müthiş bir ejderha idi. | Karı koca, biraz sonra, iki muaz- İzam yılana daha rastgelmişlerdi. Bunlardan birisi yedi metre uzümlu- ğunda ve altmış santim kalınlığında İsdi. Öteki, beş metre uzunluğunda Ji, Fakat bu kadar büyük (yılanları, yılan terbiyecileri yakalamazlar. Zi- ni mesele onları teshir veya terbiye- pa değil, taşımaktadır. Bu muazzam yükü, hangi insan taşıyabilir, ve han gi sepete konulabilir. —————— | Topkapıdaki bozuk yollar tamir ediliyor | Topkapıdaki tramvay caddelerin. jde kaldırımlar çok bozuktur. Beledi | ye. mevcut mukavele icabı bu kaldı. rımların süratle inşası için birkaç defa Tramvay Şirketine müracaa MİŞ, fakat bugüne kadar müsbet bir netice almamamıştır. Şirket, üç gü- ne kadar bu yolları yapmaya bazla- azsa inşaatı bizzat belediye yaptır itacak. bedelini sirketten alacaktır. İ harp meydanlarında biribirlerini te-| | pelemek için asırlarca mlddet öldü- ' el uzatmağa, Brandeburg protestan- jmıştı, İlomatları harpten vazgeçmeğe, sul- MARI ANTUVANET... OD Yazan: Steffan ZWELİG Çeviren: Rezzan A. E. YALMAN İki tarafın hükümdarları harpten vazgeçmeye karar vermişlerdi Birinci kısım Bir çocuğu evlendiri- yorlar Avusturyanmn Habsburg haneda- | nile Fransanm Borbon hanedani,| resiye uğraştılar, Fakat bu rekabet- ten başkalarının İstifade ettiğini ni. bayet farkettiler, İngilizler dünyaya ları kuvvetli bir krallık vücuda ge- tirmeğe, Rusya ise dünyanm he- men hemen yarısını istilâya başla- Iki tarafın hükümdarları ve dip- j günün birinde karar verdiler, Bu kararda geç bile kalmışlardı. Fransa Kralı On Beşin- ci Louis'nin nazırı C eul ile Avus turya İmparatoriçesi Marie The- rese'in müşaviri Kaunitz bunu anla» dılar ve bir ittifak akâetmek heve- sine düştüler, Fakat öyle bir ittifak ki, Habsburg ve Bourbon hanedanı- nı kan ve canla biribirine bağlasm. Bu da ancak bir izdivaç ile olabilir di, Nazırlar evvelâ On Beşinci Low is'yi yaşlı bir büyükbaba olmasına ve ahliksızlığına rağmen bir Habs- burg prensesile evlendirmeği düşün- müşlerdi. Fakat yaşlı kral, Madam Pompadour'un yerine Madam Du Barry'yi metres tutmakla bu fikri suya düşürdü. Diğer taraftan iki defa dul kalmış olan Avusturya Veliahdi Joseph, On Beşinci Louls'nin üç çirkin kı zından birini almağa taraftar değil di. Bir üçüncü şekil vardı ki en mü- nasip ve makulü de bu idi: On Be- şinçi Louis'nin Fransız tahtına nam» zet torunu ile Marie Therese'in kı- zınt evlendirmek... 1766 senesinde Marie Antoinette on bir yaşında idi. Fransanm Avus- turya sefiri imparatoriçeye gelerek şu haberi getirdi: — Kral o şekilde lisan kullanıyor ki bu tasavvuru hemen hemen ok muş gibi biliniz. Fakat diplomatlar işe karışmca en kolay işler bile müşkülleştiği için bu defa da bu izdivaç kuvveden fil | le geçmekte gecikti. Bir sene, iki sene, hattâ üç sene geçti. Marie Therese müvesvis bir kadındı. Komşusu Prusya Kralı Frederigue'in bu işe mâni olmasm- dan korkuyordu. Yarı verilmiş sö- zünü Fransa geri almasın diye bü- tün kurnazlığını, bütün hırs ve ze- kâsmı kullandı. Bitmek tükenmek bilmiyen bir #abırla küçük prensesi methediyor, sefirleri hediyeye boğu- yor, bir an evvel kat'i bir cevap al- mak için elinden geleni yapıyordu. Bu işte biranadan ziyade bir kraliçe olarak hareket ediyordu. Kı- zın saadetini aradığı yoktu. Mem- leketin nüfuz ve kuvvetini arttır - mağı ilk gaye biliyordu. Sefirler, velishdm zekâsının az, aklmn zayıf olduğunu ileri sürüyor. lardı, Vücudunun da evlenmeğe ve baba olmağı müsüt © olmadığı gizlenmiyordu. Haris imparatoriçe- nin bunlardan hiçbirine aldırdığı yoktu. Onun fikrince bir prensesin mes'ut olmağa ne ihtiyacı vardı? Elverir ki kraliçe olsun. Bu paye her şeye bedeldi. Marie Therese bu İzdivacın bir an evvel icrası için haber haber üstüne gönderdikce umumi kaçıp kovalı” <a li ma kaidelerine pek vâkıf olan On Beşinci Louis kendini naza çekiyor du Bakit vakit küçük prenses hak- kmda malümat ve resim İstedi, iz- divaca taraftar göründü, fakat res mi talebini bir türlü yapmadı. Güzel bir afacan Iki devlet arasındaki münasebatz dostaneyi temin edecek olan küçü Antolnette on !ki yaşımda nazik ta- vırtı, hoş ve güzel bir kızdı. Ateşli tabiatinin icabı olarak kardeşlerile Sehönbrun saraymın bahçelerinde koşup oynuyordu. Çalışmağa, oku- mağa ve yazmağa hiç hevesi yoktu. O kadar şirin ve hoş bir tarzda ho calarını ve mürebbiyelerini o kandı rir ve dersten kaçardı ki ceza vermeğe elleri varamazdı. Marie Therese devlet işlerinden bulup ta çoc e hiç meşgul. olamıyordu. yaşına gelmiş olan müstakbel Fran- sa kraliçesinin adamakili okuyup yazmayı bilmediğini, en iptidai ve umumi malümeti olmadığını, musi- kide de pek geri olduğunu günün birinde farkedince hayret ve dehşet içinde kaldı. Piyano hocası meşhür bestekâr Guck olduğu halde afacan kız bu ho cadan hiç istifade etmemişti. Boş geçmiş zamanı telâfi etmek, yaramaz ve tembel Antoinette'i ma- lümatiı bir kız haline getirmek lâ- zımdı. Müstakbel bir Fransa krali- çesi için en lüzumlu şey, güzel ve temiz bir şive ile fransızca konuş- mak ve iyi dans etmesini bilmekti. Dans için meşhur Profesör Moverre ve şarkı ve şive için de Viyanada bulunan iki Fransız tiyatro artisti hoca olarak tutuldu. Fakat Fransa #efiri bunu Fransaya haber verince Versay sarayından tenkitkâr bir ce- vap gel Müstakbel Fransa krali- çesine serseri artistler hocalık ede- mezmig... Küçük prensesi benimsemiş olan Fransız hanedanı, kendisine fransız- ca dersi vermek üzere Rahip Ver- mond'u gönderdiler. On üç yaşmda olan küçük Marie Antoinette hak- kında rahip, Fransaya çok sitayişli mektuplar yazmıştır. Fakat kızın çok kabiliyetli olmakla beraber tem- bel ve sebatsız olduğunu gizleme- miştir, Mektuplerında şöyle diyor du: “Prensesin doğru bir görüşü var, fakat tembelliği öğrenmesine mâni oluyor, Bir mevzuu derinleştir. miyor. Halbuki hissediyorum ki, bu- na muvaffak olabilir, Kendisine bir şey öğretmek için mutlaka eğlen- dirmenin yolunu bulmalı.” O devirde Fransada kadmlarm kıymeti harici görünüşlerine göre verilirdi. Marie Antoinette güzeldi, göze hoş görünüyordu. Ahlâkı da iyi idi. Bu kadarı kâfi göründü, Ni- hayet 1769 da On Beşinci Louis Marie Therese'e senelerdenberi bek- lediği izdivaç talebini yaptı. Kral torunu müstakbel On Altmeı Louis namma prensese talip oluyordu ve düğün de gelecek senenin paskak yasında olacaktı, Marie Therese muradma ermişti. Artık ömrünün sonuna kadar rahat yaşıyacaktı. Memleketinin ve bütün Avrupanm sulhü bu izdivaçla temin edilmiş oluyordu. o Habsburg'larla Bourbon'ların ebedi dostluğunu bü- tün dünyaya bildirildi. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: