5 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

5 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ar Su çik hava, bol su ve güneş... Yazm bu üç hazineden tam bir istifade temin ediyor musunuz? Açık havada yaşamak hayatı uzatır, | M6$'e ve sıhhat verir. Fakat. ayni >amanda yine insan için pek kıy Metli olan cildinin taravet ve tazeli- ide bozar. Cildi bozarak sıh- hati kazanmak işimize gelmez. Bu- Mun için iki gayeyi de koruyacak bir Yol hulmak lâzımdır. Eğer dikkat ve itina edilmiyecek Olursa deniz kenarmda, deniz Üz€ inde açık hava ve güneşte yazı g£€- Şirenlerin cildi mahvolabilir. Şimdi- İ gerek kadın ve gerek erkek, şim- gençlik yazm adeta ancak de- Miz kurtlarının geçirdiği hayatı ge- *iriyorlar, Fakat tuzlu rüzgürlardan Yanmış, adeta köseleleşmiş bir *ahibi olmak doğru ve güzel değil... a pünun için cildin muhafazası ve i bol yağlanması lâzımdır. Sıhha- bu üç dostu, yani hava, su, ve ineş, cildin en büyük düşmanları- » Bütün günlerini sabahtan ak- Hama kadar deniz kenarında geçiren Üahtiyardan maada bir de arasıra Plijarda veya deniz üzerinde kala- ler vardır. Bunlar daha çok ve (eba fena tarzda yapabilirler. Daha na etmeleri lâzımdır. Sabehleyin Şvelâ denize girmeden bol tatlı su © Sabunla vücudunu yıkamaktan $*kihmemeli, Eski kafalılar denize Şirenlerin artık ayrıca tatlı su ile ykanmalarına ihtiyaç ve lüzum ol. a, sunu zannederler. Fakat deniz 4 yunun temizlemek hassası olma - tü İçin denizden, havadan ve gü- (een azami istifade için vücudun ttemiz mesamatm açık olması lâ- Bandar, Vücüdu yıkadıktan sonra baştan ağva kadar, plâjlar için kullanılan iitelif yağlardan biri ile, meselâ a distan cevizi yağı veya daha ba- du badem veya zeytinyağı ile vücu- dı, ostan aşağıya yağlamak lâzım» baz Bunun için pehlivan güreşine de Ye irlanır gibi yağa bulanmak şart ri bilâkis sürülen yağı içirmek figi, “inin kuruluğunu gidermek kü Elin i, li ibi j k Yı İçi ile iyi bir masaj yapara! a ikten sonra beş on dakika Ür yo *İ gİymemek ve vücudun ya- pissetmesini beklemekte fayda suretle elbisenin veya inch atizdüri. Hava 'e ve sihhat ortadan kaybolur mayonun yağlanmasma mâni Olu-| nur. Denize girerken giyilen basit elbisenin veya yün mayonun leke- lenmesi ve kirlenmesi derilerin 80-| yulup yanmasına her halde mürec- cahtır. Güneş banyosuna yatarken güne- şe fazla maruz yerleri, omuz başla- rı sırlı ve yüzü tekrar yağlamak- ta mahzur değil, fayda vardır. Yağ- lanmış bir vücudun derisi soyulmak- tan, lekelenmekten muhafaza edilir. Denizden çıktıktan sonra yine yağ| sürmek iyidir. Çünkü deniz suyu deriyi kurutur, çatlatır. Akşam eve gelince tekrar sabun- lu su İle bütün vücudu yıkamalıdır. Kumdân, tozdan kirlenmiş olan deriyi bütün gece o şekilde birak- mak iyi değildir. Bu yıkanmaktan sonra tekraren yanmış yerlere krem sürmelidir. Bu.kadar yağ ile meşgul olmada biraz mübalâğa var diyecek- siniz belki... Fakat böyle hareket et- mediğiniz zaman omuz başlarının ——— Sığınaklar daimi hazır vaziyette bulunacak “Şehrimizde yeniden yapılacak bi-| nalara sığınaklar inşa edilmesi lâ-| zımdır. Halbuki, yapılan kontrollerde sığı- | nak olarak ayrılan kısımların gama. | gtrhane ve uşak dairesi olarak kul lanıldığı görülmüştür. Bu gibiler hakkında kanun! takibat . yapılacak- tır. Antrepolardaki eşya üç ayda devredilecek Gümrük antrepolarının devrine ait hazırlıklar tamamlanmıştır. Vekâlet- ten gelecek tebligata intizar edilmek- tedir, Devir muamelesinin üç ay ka- dar devam edeceği tahmin olunuyor. Antrepolardaki ticari eşya birer bi- rer elden geçirilecek, sayacak, yeni- den antrepoya girmesi için icap eden bütün muameleler tekrar edilecektir. Liman idaresi, bu.iş için, kadrosun- daki memurları kullanacak, yeniden İ zelliğini. muhafaza eder. Tatlı sSsınhatin 3 dostu Güneş Bünlara dikkat edilmezse cilt ve güzellik harap olur, neş pe soyulup derilerin döküldüğünü gö rünce keşki yağlansaydım derseniz iş işten geçmiş ölur. Zeytin veya ba- dem yağı nedir? Tatil sonunda bu şekilde hareket etmiş olan bayanla- rm'cildi kışa kadar taravet ve gü- bir esmerlikle kararır, Hava, güneş ve su ile yaşadığınız | bu tati) günlerinde gillmeği de unut- mümalı. Yanmış bir yüze, kararmış adaleli bir vücuda bir de tatlı gülüş ilâve ederseniz nekadar güzel olur - sunuz, Çocukları görmüyor musü- nuz? Oynarken hep gülerler, Siz de şehir hayatından, şehir Kaygu've Üzüntülerinden kurtulup deniz kena- rma gittiğiniz zaman kendinizi mes ut bir çocuk gibi hissetmez misiniz? Çocuklar gibi siz de gülüp neşeli olunuz. Maddi yorgunluklar bu Üç amil ile azalir, sizden kaçar. Gülmek ve neş'e ile de manevi üzüntülerini- zi giderebilirsiniz. Denizde, havada ve suda neşeli oluruz. — a... İlkmekteplerde tatbik edilecek kadrolar Bu tedris yılından itibaren ilkmek- teplerde tatbik olunacak kadroyu ha- zırlamak Üzere wâarif müdürlüğünde toplantılar yapılmaktadır. Kadro, geçenlerde başmupllimlerin iştirakile yapılan bir toplantıda tes bit edilen krokilere göre hazırlan maktadır. Bu krokilerle muallimler de talebeler gibi mmtakalara” ayrık makta ve her mıntakaya o mmntaka içinde oturan muallimler nakil ve ta- yin edilmektedirler. Kadro bu aym on beşine kadar ikmal edilecektir. a Şirketi Hayriyenin gemileri Şirketi Hayriyenin kendi tezgâh- larında yaptıracağı iki gemiden birin- cisine-ait olan inşa malzemesi ta mamlanmıştır. Yeniden dökülecek aksama ait kalıplar da hazırdır. Ya- pacak gemiler ayni, tipte olduğu muvakkat mahiyette memur almıya- için, dökülecek “kısımlar çift olarak l ZAN Mahkemelerde sür'at temini Münferid hâkim usulü mü lâzım geliyor? Ankarâdan aldığımız bir tel. graf haberinde, davaların sür'at. İe neticelendirilmesi için Adliye Vekâletince bazı kararlar alındı. ön bildirilmekte idi. Dünkü sayı- mızda çıkan bu haber etrafında dün, alâkadar mehafilde temas- lar yaptık. Edindiğimiz kanaate göre, mahkemelerin, kısa bir zamanda işlerini bitiremiyerek birçok da- vaları sürüncemede bırakması, İ bugünkü muhakeme usullerinin icabıdır. Bilhassa asliye ceza mahke. ni günde yetişebilmek için hâ- Kirleri, belirdi içinden birçok- larını, yakın veya uzak günlere tâlik mecburiyetinde kalmakta. dırlar, : Gi İstanbul mahkemelerinde müstace) mahiyeti haiz olmıyan bazı davala - rm, üç ay sonraya kadar bırakıldığı vâkidir. Bu tarzdd hareket; iş güç sa hiplerinin ve mahkemelerle herhan. gi şekilde ilişiği olanların şüphe yok ki, bosu boşuna birçok vakit kaybet- melerine sebep oluyor. Ancak, bize temin edildiğine göre, başka suretle| hareket etmek, yani duruşma günle- rini çok kısa tarihlere atarak, bir da vayı, üç beş gün içinde neticeye bağ- lamak, işlerin nisbetsiz derecede ço- aldığı bazı büyük adliye merkezleri için imkânsızdır. Meselâ İstanbulda, bundan evvel beş asliye ceza mahkemesi vazife gö- rürken, bugün asliye ceza mahkeme. lerinin adedi üçe inmiş bulunmakta. dır, Her mahkeme bazı günler; elli, alt mış davaya birden bakmaya mecbur olur, Bü davaların hepsine muayyen #aatler içinde bakmak; dinlenen şa - hitlerin çok olması, okunacak evra - | kın fazlalığı, ve daha'bir takım s6- | bepler. yüzünden; mümkün olamıyor ve işlerini takip için gelenler, mahke me koridorlarında beklemeye mec - bur oluyorlar. Salâhiyettar adliye mehafilinin kanaatine göre, bugünkü gerait altın dn İstanbul mahkemelerinde, münfe- rit hâkim usulünü kabul etmek zaru- reti vardır. Bu takdirde” işler; münferit hâ - kimler arasmda taksim olunacağı i- çin istenilen süratin temini kolaydır. Bundan başka, münferit hâkim u- sulünün tesisi, bizde iyi hâkim yetiş. | mesinde başlıca rolli oynıyacak ve her hâkim, bulunduğu mahkemenin bizzat reisi olacağına göre mütema - di bir faaliyet sarfedecektir. Şimdilik, beş münferit hâkim, İs - tanbul halkının adli ihtiyaçlarını te- mine kâfi görülmektedir. Münferit hükimlerle idare olunacak mahke - melerde, yalnız iddia makamınm bir mümessili bulunacak; ve her hâkime bir de muavin verilecektir. Bu usul tatbik edilmediği ; halde, bilhassa İstanbul mahkemelerinde, da vaların siiratle neticelendirilmesi, iş- lerin çokluğu yüzünden hemen de im- kânsızdır. İ melerinde hergün asgari 50 -60| davaya birden bakmak zarureti! vardır. Bu davaların hepsine ay. | İnazarı dikkate almayınız. Kesilen No. 5 MABI ANTUVANET:.. Z emmzeş Yazan: Steffan ZWELİĞ Yedi senelik zafiyet Kralın mane- viyatı üzerine ç e 3 Gr (Dünkü tefrikamızda bir yanlış yapılmıştır. İlk sütununun sonlarına doğru: “biçare kızcağız kocasının kudretsizliği hakkında dolaşan riva- yetlerden müteessir oluyordu.,, Cüm- lesinen sonra birkaç sütun atlana - rak yanlış bir yerden bahse devam! tir. Yazdığımız cümleden dünkü tefri- kanın sonuna kadar olan yazıyı hiç yerden başlıyarak aşağıda bahse de- vam edilmektedir.) . Nihayet annesi işe müdahale etti. Saraym doktorunu çağırtarak Pren- sin bu garip soğukluğu hakkmda ma IWimat istedi. Doktor omuz silkerek: “Bu kadar güzel bir kız eğer Prensi alâkadar etmemişse hiç bir ilâç ona tesir etmez!” cevabını veriyordu. İmparatoriçe On beşinci Luiye de bir| mektup yazıp vaziyeti anlattı, Bu hu susta, çok tecrübeli ve ihtisas sahibi olan Kral torununu çağırtarak ciddi yetle sordu, soruşturdu. Fransız #8 rayının doktorları da çağırtılıyor ve şuna karar veriliyor ki genç Pren- Sin soğuk davranmasının. sebebi mâ- nevi sebeplere müstenit değildir, vü- eudündeki bir ârızadan ileri geliyor. Birçok doktorlar toplanıyor ve ni- hayet Prense erkekliğinin iadesi için bir ameliyata ihtiyaç gösteriyorlar. Muhiti tarafından tenvir edilen Ma- rie Antuanette de kocasmı ameliyatı yaptırması için teşvik ediyor. Evlen- mesinden beg sene sonra Kral olmuş bulunan On altıner Lui bu teşviklere rağmen hâlâ Marle Antwânnette'in tam mânasile kocası olmamıştı. Ameliyata bir karar veriyor, bir ca yıyor. Bu gülünç ve garip hâle bir ni hayet vermek lâzım geldiğini kendisi de anlıyor, fakat bir türlü cesaret e- demiyordu. “Bu kararsızlık iki sene devam etti. Mari Antuanette'e bütün saray halkı acıyordu. Bu hal genç kadını bem öf- kelendiriyor, hem de müteessir edi- yordu. On altıncı Lui ile de herkes Yabancı diller mektebinde yeni metot ve kitaplar Üniversitenin Yabancı diller mek- tebinden iyi randıman alınmadığı göz önünde tutularak tetkikatta bulun - | muş, sebepleri araştırılmış, netice- | divacından tam yedi sene sonra ame- de kitapların fena olduğu anlaşıl mıştır. Bu yıl için yeni metot ve ki- tap hazırlatılmaktadır. Pazar ruhsatiyesi almıyanlar Belediye tarafından şehrin muhte. Nif yerleride yapılan kontrollerbir çok dükkân ve mağaza sahiplerinin pazar ruhsatiyesi almadıklarını gös termiştir. Bu gibiler hakkında zabıt- lar tutulmuştur. Tarsus maliye memuru tevkif edildi Mezuniyetini geçirmek üzere İs danma varis yetişip , yetişmemesi la alâkadar olmaz; bilmez bile... Bu- tanbula gelen Tarsus maliye evrak bütün Avrupa siyasetini değiştirebi-İ rada zevç ve zevoe bir Kral ve Kra- memurlarından Talât, Tarsus müd. delumumiliğinden gelen bir haber ü- zerine sulh ceza mahkemesi kararile tevkif edilmiştir. Talâtin bir ihtilâs işiyle alâkadar olduğu söyleniyor. Mevkuf evrak memuru, buğünlerde mahfuzen “Tar- vir ilecekti Ri, slay ediyordu. Nihayet Avusturya İmparatoru Jo seph bizzat Parişe gelerek korkak kaimbiraderini ameliyat yaptırınası için ikna etti. Bunun üzerine Ktal iz liyat yaptırdı. Fakat bu yedi senelik | mücadele genç Kraliçenin kadınlık gu rurunu, izzeti nefsini perişan eyle - miş ve müneviyatmı bozmuştu. Bu meseleden tarihler bahsetti, Çünkü o zaman bir Kralın kuvvetli veya zayıf olması, bir Kraliçenin ço- Çeviren: Rezsan 4. E. YALMAN ok tesir etmişti kabiliyette görmeğe (alışmış, çekin- gen bir adam olmuştu. Umumi hayatı, hususi hayatıbu duygunun tesiri altında kalmıştı. Herkes tarafından kusurunun bilin - diğini bilmek onu utandırtyordu. İnsanlardan kaçıyordu, Bilhassa kadınlar arasma girmekten çekini - yordu. Arasıra şiddet gösterip kuv- vetli olduğunu isbat etmek istiyor, fakat hududu aşarak kaba ve âdeta terbiyesiz oluyordu. Hiç bir zaman hal ve hareketleri tabii ve serbest olmamıştır. Hususi hayatındaki ku - guru yüzünden krallığın zevkine var ramamıştır. Fakat sevgi meselesi bir tarafa br- rakılırsa On altıncı Lui'nin zevkleri, erkek şevkleri idi. Ava gitmesini, de mircilik işlerile meşgul olmasini pek * severdi, Esasen kendisini tam bir er- kek hissetmeyenler, öyle görünmeği severler, Kral at üzerinde ve saatler ce koşmaktan, yorulmaktan zevk du biç tabiflik yoktu. Marie Antüanette in birçok hal ve hareketleri hiç ho- şuna gitmezdi. Onun görüştüğü in - sanlardan hoşlanmazdı. e Mütemadi eğlence ve sefahat âlemlerine karış- maktan zevk almazdı. Hakiki bir erkek olmuş olsaydı zev cesinin bu sevmediği hareketlerine mâni olabilirdi. Fakat her gece kar- şısnda mahcup ve perişan göründü- ĞU bir kadına nasıl tahakküm edip istediğini yaptırtabilirdi? Bu vaziyet devam ettikçe karısmın tahakkümü altma girip âdeta esiri oluyordu. Genç Kraliçe her istediğini yaptırı - yor, Kral bu suretle her emrine itaat ederek kendi kusurlarını örtmeye ça taşıyordu. : Halbuki bu genç ve havai kadının hayatına hâkim olmak, yaptığı çılgın bıklarım önüne geçmek lâzımdı, On altıncı Lui bu kuvveti kendinde his- setmediği İçin maddi ve mânevi ba- kımdan zayıf ve beceriksiz kaldı. Bir müddet sonra kocalık vazifele- rini ifaya başladı. Fakat iş işten geç mişti, Bir silede tefevvuk ilk günden hangi tarafta ise öyle devam edip gider. On altıncı Lui-bir koca ve bir ba- ba oldu: Fakat Fransaya hükim ola- madı, Marie Antuanette'in muti bir €siri olarak kaldı. Buna sebep te mü nasip vakit ve zamanımda hâkiki bir koca olamayışıdır. Çocuklukta olduğu gibi izdivaçta da ilk hâdiseler kat'i ve derin izler bırakır. Rubun pek hassas olan ince- liği bir kere incinirse onu tamir et- cuk yapmaya muktedir olup olmama, sı ailevi bir mesele değil, bir devlet meselesi addedilirdi. Yirminci asrın hayat ve izdivaç telâkkileri on seki- zinci asırda yoktu. Yalnız ailesi değil, bütün saray hal kı ve bütün Avrupa hükümetleri bu mesele ile alikadardı. Burbon Hane- Bu mesele ile halk ta alâkadardı. Sokaklarda ahali Kralm bu hususu ile alay eder, şarkı söylerdi. Fakat meselenin gülünç tarafı bir tarafa bı rakılacak olursa bu yedi senelik 2a- mek imkânsızdır, En göze görünme- yen his yaraları bazan pek derin ve unutulmaz olür. Bütün kilitli kapıların, kapalı per- delerin arkasmda birçok böyle elim hâdiseler olur, birçok aileler bundan müztarip olur. Fakat dünya bunun- liçe oldukları için herkesin gözü üzer lerindedir. Hetkes onları tenkit edip bahseder, Versailles sarayında o ka- dar çok fena ve dedikoducu insanlar var ki onlar Marie Antünnette'in ba- şina gelen aksiliği ne ile telâfi ettiği. ni mütemaSiyen merak ederler ve hi. n yüururiard. ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: