13 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

13 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Suçlu, Altı Ay Hapse Mahküm Oldu Üçünel sulh ceza hâkimi Osman Tevhit, dün Hüseyin adlı bir garsonu altı &y hapse mahküm etti. Dâvacı Enver ,şikâyetini şöyle an- yattı» “— Hüseyin benim arkadaşımdır. Lokantada beraber garsonluk yapar Ve bir odada yatarız. Dün sabah be- DİM elbiselerimi aşırarak çarşıda sat- Mi$, kendisine yeni bir pantalon al « MR. Şimdi burada bana “elbisenin Parasını vereyim,, diye yal Görüyorsunuz, kendisi şık bir adam , Ben böyle çıplak kaldım. Davacı Enver, masanın üstünden dizini uzatarak çıplak bacakların Bösterdi : — Bak, bây hâkim.. Böyle patlak| Pantalonla Kaldım. Arkadaşlığı ya- kışır mı bu?, Hâkim suçliyle konuştu — Bibiseyi ne yaptın? — Seyyar bir satıcıya sattrm.. — Parayı ne yaptın? — Bir kısmiyle işimi gördüm. Ar. | tai aldm . — Peki, insan arkadaşınm elbise. sini çalar mı, bak o çıplak kalmış.) — Bir defa oldu, bir daha yap - mam. — Şimdi senin alnma bir kara damğa vururlar. Sonra 10 çuval sa- bun alsan çıkaramazsm, Burada böy- Je mahcup olup boynunu bükeceğine hirsizlik yapmasan olmaz miydi? Davacıye elbisenin parasmı verecek misin? ; — Vereceğim, hem de iki lira fa- iziyle. ven z Davacı: O halde bay hâkim, ben de ken- disini affediyorum. Fakat ya altı li - rayı vermezse... dedi, Mahkeme, suçlunun altı ay hapsine | karar verdi “ Bostanda Cinayet Var,Koş!,, “Dün, saat 12 de Fenerde Dırağman caddesinde bostanda, Muzaffer ve Kadri adit iki delikanlı kamaları si-| yırmiışlar, kavga ediyorlarmış. Hamamimuhiddin mahallesinin bek çisi Osman da evinden çıkmış, öğle yemeğine gidiyormuş. “Bostanda cina yet var kog!.,, demişler . 121 numaralı bekçi Osman, dün, Gece No, 68 — Sun'ullah bey için söylediklerini pek bilemem âma, Fofonün halası i-| çin de göyledikleri, doğrudur; eksiği var, ziyadesi yoktur. lelâl, merakla gözlerini açmıştı; — Sen, Fofonun halasını tanıyor musun? Ihüyar kadm, başını salladı: — Elbet tanırım. Dili diline, dinine! der, başka şey bilmez. Telâl, büsbütün merak etmişti: — Peki, Fofo, halasını dinler mi? Madam Zaruyi, gözlerini yumdu, dudaklarını sarkıtı; düşünür gibi durdu, gözlerini açtı, genç kadın durgun durgun baktı; — Hanımım, şunu bilmelisin ki Fo- fo, çok akıllı kızdır. Telâl, gülümsedi: — Evet... Akılı, tutumlu, becerik- Ni bir kız. Thtiyar kadın da sinsi sinsi gülüm- siyordu: — Evet, Fofo akılir, tutumlu, be- ceriklidir. Peki, böyle akıllı, bece- gikli olan bir kiz, bir genç kadın. na- #i oluyor da, bir ihtiyar halanın sö- günden çikmiyor. Bu kadar pısırık dini »|bunun sonradan farkına varmış ve yle de şu ayağımdaki pantalonu) Elbiselerini Satarak Arkadaşını Çıplak Bırakan Adam! Pek yakında ŞEN 13-10 TÜRK Sinemasında OCUKLAR Moskova Artistlerinin Büyük Komedisi Müessif bir vetat Esbak Şebremaneti mektupçusu ve Şirketler Komiseri ve İstanbuldr Mehmet adlı bir delikanlı, Kara. gümrikte İsmailin kahvesine gitmiş. Ocakçmın yanma girmiş ve bir deste İskambil kâğıdı çalmıştır. Ocakçı mal sahibine Mehmetten şüphelendi - İ ğini söylemiş. İsmall bir masada iki /arkadaşiyle kâğrt oynayan ye yanma sokulmuş : — Ocaktan bir kâğıt çelmdr, sizin üçünüzden şüpheleniyorum, demiş. Mehmedin arkadaşları bu aramıya muvafakat etmişler, Fakat Mehmet razı olmamış ve bir aralık sokağa fırlayarak kaçmıya İ Kahveden bir deste iskambil kâğıdı çalan suçlu “Neye karakola girmedin, başlamış. İsmail ve garsonları da Havagazi ve Elektrik o ve Teşebbl - satı Sınaiye Türk Anonim Şirketi Meclisi Idare ikinci reisi ve Türk A- vonim Elektrik Şirketi OMemu- rin müdürü Ziya Özgenlin büyük kardeşi (o—oOArif Hikmet Özgen dün gece Adadaki evinde ve- fat etmiştir. Cenazesi bugünkü Salı günü 1s- tanbula indirilerek öğle namazı Teş- vikiye Camiinde kılındıktan sonra Periköy Mezerliğma o defneğilecek- ti Mehmedin peşine takılmışlar. Meh -|“E- met iskambilleri bir bahçeye atmış ve polis karakolunun önünden de Ee-| çerek karanlıklara sapmış. Fakat Ya-| Kkalanmıştır. Babamız sabık Sadrazam Ahmet Suçlu: “Beni döveceklerdi de onun | Tevfik Paşanın irthalinden dolayı için kaçtım. İskambili ben çalma »-|ilemize mektup ve telgraflarla tazi-; dım.,, diyordu. * İyet eden ve bizzat merhumün cena- z 28 merasimine İştirak suretile İspatı müsafat eyliyen zevatı kirama kalbi teşekkürlerimizi sunariz. Zehra Moran, Ali Nuri, Ismail Hakkı TEŞEKKÜR Hâkim, şöyle bir sual sordu: — Oğlum, mademki, seni dövecek- lerdi. Korktun, kaçıyordun, neye ke- rakola girmedin. Suçlu sustu, Hâkim'de kendisini 25 gün hapse mahküm ve derhal tevkif etti, BAYAN AFİFE "Avrupadan dönen Büyan Afife Hamit Öldü Uç gün evvel nişanlısmı vuran ve İkendisi de yaralanan Hamit, dün Cer. rahpaşa hastanesinde ölmüştür. Ta- bibiâdil Enver Karan, cesedi me İne etmiş ve gömülmesine müsaade et- miştir. i asliye dördüncü ceza mahkemesin de davacı olarak bu hâdiseyi izah et- mek istiyordu. Hâkimin birçok sör - gularma ve emeklerine rağmen da- vasmı bir türlü aniatamıyordu. Çün- | kendisine: — Oğlum sen bekçisin. Meşhut suçlar kanununu bilmiyor musun? Neye şahitlerini getirmedin de şimdi burada söyleniyorsun? şeklinde ih - tarlarda bulundu. Sivaslı olduğunu söyliyen bekçi Osman, yarım diliyle davasını bin müşkülâtla anlattı : Kadri ile Muzaffer kavga ediyorlar- mış. Komşularından Enver, Hayri çorapsız sokağa fırlamış. Bekçiye ve polise yardım etmiş. Sonra bekçi kendisini ve arkadaşı Vahdettini suç- lu olarak iterek karakola götürmek istemiş, fakat onlar da kendisini yumruklamışlar.... Müddelumumi suçluların beraetini istedi. Mahkeme, bekçi hakkında ve rilen rapor muvakkat olduğu için da- iMahküm Oldular .İtevkif edilmişlerdir. l senedenberi sanatoryomda yatan ve İmasada oturan bir ailenin kızlarına —— | model Şapkaları Ankarada Üçer Ay Hapse er göster- ISTANBUL BE. İLEDIYESİ Şi İsianbut Seleriyesi Asliye dördüncü ceza malike?ms İHIR TIYATROS Şehir Tiyafvosu dün Ali Akman adlı bir manavls Ha-/ o TEPEBAŞI tice İsminde bir kadını üç av hapse! DRAM KISMI Hn mahküm etmiştir. Suçlular derhal Sal günü akşa- mı saat 20 de Hatice, Efgan sofaretinde garton-| oOMAKBET luk yapan A! Yakubun karısıdır Bir FRANSIZ TIYAT ROSU OPERET KIŞMI LI İN gündüz saat M de go- YİN CI. Ae saat 20, 30 dn DUDAKLARIM, arasıra evine gelen Ali Yakup, evvel İ odasma girince, yabancı bir- adam bulmuştur. BunupMüzerine hâdise polise aksetmiş, Hatice, Ali Akman! İsrhindeki bu yabaner ile beraber mitd| delumumiliğe verilmiştir. Dünkü cel | sede mahkeme, suçu sabit görmüş | her ikisini de hapse mahküm etmiş. tir. 4BONE VE İLAN ŞARTLAR! On Lira Para Cezası Kadar matbaasmın sahibi Parsih Apikyan pazar günü Büyükdered. bir gazinoda rakı içerken başka bir göz kırpmış ve sarhoş olunca da lâf atmıştır. Bu yüzden aile relsiyle a. | rasında bir kavga çıkmıştır. Sultan. ahmet sulh üçüncü ceza mahkemesi | bu meşhut suçun dün davasına hak: | tt Davacılar davalarmdan vazgeçmiş. | lerdi. Hâkim, sarhoşluktan Parsihi Di» için Tüneli Şirketlerine o acant edilmelidir ilânlaı doğrudan doğrey daremince almabilir Kücük lünlerm $ satırlı be tetalık S0 kurustur $ setırdar dar için ant başına $ Muros alınır Bit defadan. Fazla için o vekinda 10 urun mdirilit YAN Gecmis aiahmlar & kerrmatan vayı aym on altısma talik eti Yarısı Mahmut YESAKI (mi? Madam Zaruyi, gözlerini, İclâlin gözlerine dikmişti: — Hanımım, hiç burasmı düşün- dün mü? Işin bu tarafı, senin tuha- fina gitmiyor mu? Tuhafa gitmiye- cek şey de değil... — Hakkın var, madamcığım. düşünüyorsun ? Iclâl, iki elini açarak güldü: — Ne diyeyim? Ne düşünebilirim? Fofoyu taniyorum ama, tabii, içyliz- lerini bilemem. Benimki, ne kadar olsa, uzaktan ahbaplık... Yaşlı kadın yutkundu; — Öyle ise, ben, sırasiyle söyle rim. Hele şu mektubu bitir. Telâl, güldü: — Sahi; onu, unuttuk. miğ.. akril, uslu konuşmasını da biliyor Telâl, içini çekti: nazdir Madam Zaruyi de içini çekmişti: — Peki, sen, buna ne dersın? Ne| 10 lira para cezasına mahküm etmiş- tr. — Ne fayda ki, aklını hep fesat - (mii piZ?.. Onü da zannetmiyorum. uk için kullârir... Oku bakalmıç bas j ““NIsin bu kadar salâhiyetle hüküm nrmım, Ne de olsa, deli dosttan, a » | veriyorum? Buna, gaştınız. kıllr düşman iyidir. “Onu da arzedeyim, Sun'uhah, #i- Telâl, mektubu zip tİPİNİZ değildir, Bunu okurken, başladı: Imubakkak gülecek: — “Size, bunları niçin yazıyorum ?| “— Kehdine yontuyor! Sizi, tehlikeden korumak, benim boy. | “Diyeceksiniz. Hayır, Telâl hanım, numa borçtur Beni tahkir ediniz, |ben de *İZin tipiniz değildim. Belki hattâ yüzüme tükürünliz, ben, boynu- | şeklim. halim, sizin gözlerinizi bir mun borcunu ödemekten geri durmı- | müddet &ldattı, Fakat, siz, içi bir yacağım. - Çinkü, size yaptığım fe-| kadınsınız; sizin aradığınız tip, dü- nalıkları, ancak böylelikle — o da | rüst, dOĞrU insan tipidir. kısmen, — unuturabileceğim. Telâl, gözlerini mektuptan ayırmış- “Görüyor musunuz, affettirebilece. | tı: : gim! demiyorum. Bir ktsmmı unut-| — Celil Mahir, sahi akıllı, uslu! turabilmek, benim için bir teselli ola. | söylüyor: cak... Madam Zaruyi de tasdik ediyordu: “Fakat bundan başka, size, tehii -| — Külaklarıma inanamıyacağım keleri haber vermeye de mecburum. | geliyor. Galiba, sizden sonra, kafasını Eğer size, Sun'ullaht sevmiş olsaydı - |taşa Vurmuş olmalı. Insan kisını ba- tekrar okumaya Jcak... Bütün bunlar, olacak... © — Oku bakalım. Daha neler yaz. Görüyorum ki Celil Mahir bey, — Korkulacak kadar zekidir, kur- nız. srava girmeyi aklımdan bile ge- girmezdim. Sun'ullaha karşı bir zâ- fınız olduğunu da zermetmiyorum. “Sun'ullah, sevilmiyecek bir genç mi? Yalnız Sun'ullah için değil, her hangi bir erkek hakkında, sevilir ve- yahut sevilmez, demek; kadın zevki, kadm duygusu, kadın zâfı hakkımda bir ölçü sahibi olduğunu anlatmak de. İmektir, . Ben, böyle bir ölçü bilmiyo- rum. “Yalnız bildiğim şu ki, siz, Sun” şıni taşa vurmadan akıllanmaz Genç kadın, mektubu okuyardu: — “Size, olacakları söyliyeyim. Siz Sun'ullahla evleneceksiniz. Evet, ben, tehlikeyi önceden haber vermiş ol - mama rağmen, onunla evleneeeksi - niz Nikâhmız olacak, davetler yapı * lacak, ziyafetler verilecek. Bütün bun ları daha olmadan, gözümle görmüş gibi biliyorum. Çünkü Sun'ullahm gös teriş, caka tarafı vardir. Herkese gösterecek, öğünecek, bire bin kata- ullahı sevmiyorsunuz; ileride sevecek ALDANMAYINIZIN! CHARLIE CHAPLIN (SARLO) nun “Tam mevzulu, uzun metrolu 11 kıstmlık ve halihazır- da bütün dünyada oynanan yegâne şaheseri Asri Zamanlar (Modern Times) Namile yegâne ve bir tek filmi vardır. Bu filme 28 Teşrinievvel Çarşamba akşamından itibarer SARAY ve SAKARYA Sinemalarında birden gösterilmeye başlanacaktır. Bu namda başka bir film yoktur. mumun! TÜ R K Sinemasında muvaffakiyetle devam En LiLLAN HARVEY ve WiLLY FRiTSCH tarafından temsil edilen Kara Güller Görenlerin hayran olduğu filmi siz de görü # İPEK Sineması Müdiriyetinden: SAYIN HALKIMIZA Sinemamızda göstermekte UZ LORBL — HARDİ HINDİSTANDA filminin münhasıran TURKÇE SÖZLÜ olmasından dolayı kazandığı emsalsiz rağbetten cesaret alan sinemamız, bundan böyle asgari ayda bir defa kendi dilimizde fir göstereceğini müjdeler, Studyormuzda hazırlamakta olduğumuz İlk büyük filmimiz EHLi SALIP MUHAREBELER''dir YILDIZ ve ALKAZAR Sinemaları Yarınki Çarşamba günü matine- lerinden itibaren gösterecekleri dünyanın en büyük komik san'- atkârı... ve kahkahalar kralı ŞARL O'nun En komik şaheseri olan 10 biyük kısımlık ESKi ZAMANLAR Filmli görmeye koşan halkı is- tiap edemiyecektir. i zannedi, “Benim, bu mektubu yazmam, bun. | “Sun'ullah, e evlenecektir. larin önüne geçemiyecek!.. Çünkü siz, | radan pek az zaman geçince, bunu, bütün düşlüncelerinize, yani ak-| masraf kapıları açacaktır. Eğer, liseliminize rağmen, ve bana nisbet | razi olursanız, mesele kalmaz. Pa yapacaksınız... nız, malmız tükeninciye kadar bi Kâğıtlar, lelâlin elinden düşmüştü; |rada yaşarsınız. Şayet, siz, razi kısa bir çığlık kopardı: miyacak olursanız, mahkemeye dü — Şimdi çıldırırım... Kafamın i-|ve ayrılırsınız. çinde imiş gibi, bütün düşündükleri-| “Size nasihatim; paranızı, mal mi söylüyor. ig zi, bir hamlede yedirip tüketmey” alman Zarayi de parmağı AĞZINA | azan tarafta bile (dareli olmali, nliyordu: hg #en: — Hanımım, bende korkmaya | “BU mektubumu, akuirften: «.- Bunları, Celil Mahir mi söj yor? i “Der Ve Şaşarsınız belki... bunları, Celil Mahir söylüyor! “Telâl hanım, bütün yazdıklar söylediklerim, düşündüklerim, © lesef, hepsi hakikattir. Ve bu ii | başladım. Bitti mi? Hepsi bu kadar İmi? Ielâl, mektubu eline aldı: — Biraz daha var. Ihtiyar kadın, merakla bakıyordu: Iclâl, tekrar okumaya başlamıştı: — “Kime nisbet, yaparsaniz, ya" pimız; bu, sizin bileceğiniz bir şeydir. Bununla da içiniz BR ir onu | s&tleri öğrenmek, bana, çok pahsi da biliyorum. Lâkin ben, biraz önee|Mal oldu... de söylediğim gibi, vâzifemi yapna| “Çok pahalıya mal oldu; yat ya mecburum. namdan, babamdan kalan ve bif “Size, vak'aları, hâdiseleri söyle “İ saytlar hayli yüklü bir mirasa, dim, düşündüklerimi de hulâsa ettim, | nihayet ahlâkıma mal oldu. Siz, artık, istediğiniz gibi hareket & | bu maddi ve manevi sermayeleri P dersiniz. bettikten sonra gözüm açıldı ? “Mektubumu bitirmezden evvel, si İne fayda... ze küçücük bir nasihat vereyim. Bu) “Şimdi 'stiyorum ki, size dö söyliyeceğimi. dünyada en çok Inan. | pahalıya oturmasın... E rak ağız dağıtacak, palavra savura- dığınız bir İnsanın ağzından dinledi- TArkasi v8

Bu sayıdan diğer sayfalar: