14 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

14 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 14-10-86 — TAN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman Tan'n hedefi: Haberde, fikirde, herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya ışmaktır. Günün Meseleleri Meşhut suçlar kanununun terbiyevi neticeleri Uzun müddet memleketten uzakta Yaşamış bir yurttaş vatana ilk dön- düğü zaman en ziyade iki şeyden rencide olur: Birincisi umumi fakrü #efalet manzaraları, ikincisi halkın tramvayda, vapurda, sokakta ve u- mumi yerlerde konuşuşu ve kullandı- ği lisandır . | Şarkı olduğumuz İçin mi neğir, | çabuk asabileşiyor ve dilimizi" çabuk | Bozuyoruz. Kadın ve kızların bulun - duğu yerlerde söylememesi İzm; gelen küfürleri savurmaktan çekin -| meyiz, İ Umumi yerlerde dikkat ediniz, lü » zumsuz kavgalar, bu kabil minasız| hakaret ve küfürlerden doğar. Beş on gündenberi tatbik edilen meşhut suçlar kanununun ortaya çi- kardığı hakikat te budur. Mahkeme Ye en çok düşenler hakaret suçlarile, küfürden mütevellit kavgalardır tan, kendimizi alıkoymağa çalışacağır ve bu suretle tedricen iyi itiyatlar edi - heceğiz. Diplomasi lisanı Diplomasi dl, bizim batğimi ee. kibar dilidir. Üni a kanaşal sie se lerkön sağı solu gözetir, edep ve ter- biyeye azami riayet gösterir. Simdi iş tamamen değişti. Bilâkis dünyanın mukadderatını idare eden diplomatlar, en küfürbaz insanlar ol- “ular, Dün Alman devlet adamları kürsüden komşularma (hakaretler Yağdırdılar, bugün Fransız diplomat- ları Hitlere hakaret telâkki edilecek hücumlar yapıyorlar . Garibi şu ki evvelce diplomaside nezaket hâkim olduğu için, bir diplo- matım ufak bir hatası büyük hâdise- ler doğurabilirdi. #ele bugün devlet adamların ağzında dot-san kelime. ler bir harp sebebi sayılabilir Fakat şimdi bu tarz konuşmıya a- kışıldığı için artık diplomaside küfür Umaru tabiiyeden sayılmağa başla - dı, Bu sebeple Hitlerin Fransaya gön. derdiği protesto ancak Alsas Lören - deki komünist nümayişlerinin önünü Münakaşa Ediyoruz Göç Politikası Memlekete Neler Kazandıra a iki yıl içinde, A- nadolu ve Trakya - nın muhacir iskânma ayrı- lan köşelerini gezdiniz mi? Burada Kerpiç ve Kara köyler yanında düzgün, beyaz ve ideal köy evleri - nin yükseldiğini, kağnı - nm yerine atlr arabanın geçtiğini, Kara osapanın atılıp pulluğun kullamıldı- ğını görecek, heykel vü - cutlu yiğitlerin toprakla güleşmekte olduğunu sey - redöceksiniz ... Buralar Cümhuriyetin; Balkanlar- dan gelmiş Türk vatanda- .şma anayurdda armağan ettiği şen yuvalardır. GÖÇ POLİTİKASI . Kaz Türkiyenin ana dava» s1 olan boj nüfus işini bir taraftan yürt İçinde iyi işliyen bir sağlık teşkilâtı sayesinde arttırma» ya uğraşan devlet, bir yandanda bugün Balkanlarda yaşıyan iki milyondan fazla Türkü anavatanın himmet ve insan istiyen köşelerine yerleştirmekle tamamlamak — İste- miştir. : Fakat, bugünkü seyrile iki mil. yonluk bu göç ne zaman bitecek- vrrmeger 936 yi mikyas olarak ele. alırsak ön seh&.. Göçün nasil -bir organizasyona muhtaç olduğu, ana- yurda getirilen vatandaşların he- men müstahsil hale gelerek devlete ve cemiyete bir yük olmamasınm ne kadar zaruri olduğunu biliriz. Fakat ne olursa olsun, her safha- sı bir rejime ve inkılâba tek başi- na temel olacak olan Türk inkılâ- binin karakteristik vasfmn; ham- le vasfınm göç işinde de ani, bir- den ve kökten olan kudretile ken- dini göstermesini nasıl istemeyiz? Hele Balkanlarda yaşıyan Türk - ler için göçün, neden geciktirilme- si bir zaruret haline geldiğini, Böcün bizatihi bir felâket değil, an- cak İÇ Ve-dış teşkilât işi olduğunu ve memleketin Eve. politikasından neler kazancağına kisacf Dir-bakış olan bu yazı iddiamızm (kuvvetli bir ispatı olacaktır, sanırız: GÖÇ NEDEN BİR #imak için yapılmış bir hareketten Hbarettir. Yoksa Almanya bu kabil Sözlere alışıktır » Piyasanın hassasiyeti Parn meseleleri bugünkü cemiyetin temel taşını teşkil ettiği için, para ü- *erinde vuku bulan en ufak hareket. lere karşı piyasalar göyet hassastır . lar, Ufak bir sözden bin mâna çıka . tırlar. Buluttan nem kaparlar Fransız gazetelerinin markın dü - #eceği hakkında ortaya attıkları ri- vayet te bu sebepten bizim piyasa- mızda büyük bir alâka uyandırmış - tar, Halbuki ne Almanya markı dü - sürmek fikrindedir, 56 de bizim piya: sanm bu kadar endişeye düşmesine mahal vardır. Çünkü hükümet, pars meselelerinde gayet hassas davran - maktadır. Ve Türk parasınm olduğu &ibi, Türk piyasasının da sarsılma - ması için lâzım gelen tedbirleri atmış- tar ve alacaktır. Yransız gazetelerinin belki de bir kastı mahsusla ortaya Attıkları bu rivayete ehemmiyet ver. Memek lâzımdır ZARURETTİR? omşu memleketlerde Türk nlifusu iktisadi bakımdan son derece sefil ve perişandır, mül- kiyeti tahdit edilmiştir. Ağır ver- giler altında inlemektedir. Sanayi sahasında iş hacmi daralmıştır. Maarif vaziyeti bundan da gcik- kdır: Milyonlarca Türk anayurtta- ki kültür inkişaflarından mah- rumdur. Yeni Türkiye davasınm ışıklarından uzak, bir kapitülâs yon gibi etrafını çevreliyen yaban- et kültür onun asil milliyet kayna” ğını öldürmek savaşmdadır, Müteassıp din adamları, hükü- metlerin de müsamahasile, Türk kütleleri üzerinde muzır ve tehliko- li propaganda ve nüfuzlarmı icra etmekten geri kalmıyorlar. Bundan başka hükümetlerin ta- kip ettikleri siyaset ne olursa ol- sun Türk düşmanı bazı unsurların tazyiklerinden halk müteessir ve şikâyetçidir, Bütün bu vaziyetlerden — sonra güç nasıl günü gelmiş ve geçmezta olan bir zaruret değildir? caktır? Bir Gagauz köyünün meydanı GÖÇ SİYASETİ BİR MİLLI MÜDAFAA SİYASETİDİR Ti göçün gün geçirilme den başlanacak bir zaruret olduğu bu suretle meydana çıktık- tan sonra, göçten beklediklerimiz ve kazanacaklarımız üzerinde du- rabiliriz. Göç evvelâ, bir milli mü- dafaa politikasıdır. Türk ordusu, gelen iki milyon göçmenden kül- türlü, aydm, yurttan ayrı yaşadığı için ana yurdun kıymetini anlamış asgari 200 bin kişilik bir kuvvet Karanacaktır. Fakat. iki milvon <öcmen valnız Türk ordusuna 200 bin kişilik bir cüz'ütam vermekle de kalmıvacak- #r. Pek sevrek niifurlu vilâvetleri- mizde nilfus kesafetinin nisbeten artması yurtta ekonomik vaziyet- te büyük inkişaflar temin edecek- tir. Her şeyden önce münakale ar- tacak devletin eline gecmiş olan na kil vasrtaları daha kârlı bir suret- te işliyetek ve demiryolu sebekesi- nin genişletilmesi de daha randı- manlı olarak imkân dahiline gire” cektir. Ismet İnönünün geçen yıl mili iktisat ve tasarruf haftasında Türk milletine verdiği parola: Fazla 8 tihsaldir. Çok çalışkan ve o nisbet , te teknik ve bilgili çalışan; Balkan Türkü, Anadokinun bazı toprakla rmda memlekete milyonlarca lir” lık döviz temin eden bol istihsal icin eşi bulunmaz bir değerdir. Memlekette iş Baeminin genişleme sile baş göstermiye başlamış olan isçi buhranma karşı da yeni gelen göçmenlerin bir tedbir olduğunu d8 unutmamalıyız. BALKANLI TÜRK DÜNYANIN EN GÜZEL İNSANIDIR u davanın gönüllüsü Bükre$ Elçimiz Suphi Tanrıöver, Balkanlı Türkü şöyle anlatır: “Bel kanlı. Türkün © heykel o vücudü eski Yunan İlâhelerini kıskandıra” çak kadar güzeldir. Uzun boyu, geniş omuzları ve dimdik başında Asya ortalarmdan kopup gelen büyük fırtma kudretlerinin anlaşil maz kuvvetini sezersiniz. Çok mi- safirperver hiç yalan söylemez “Ben, Ve “Sen,, diye konuşur bu “sen, de riyalı va sun'i hürmet ter kiplerinde bulamıyacağınız bir 83- mimiyet ve sıcaklık vardır. Teni beyaz, alnı açık ve ekseri elâ göz” Jildür. Hiç çatık çehreli. değildir. Gülerken bembeyaz inci dişleri gön Tü çeker. Mukteşittir, fakat asla hasis değildir. iyi yer, iyi giyer ve iyi yaşar. Musikiye, okumaya, gü- zel san'atlara yaradılıştan meftun. dur. Tablate ve yurduna âşıktır. E. vine çok bağlıdır. Kumar oynamaz ve çoğu İçki nedir bilmezler. miş yaşında İken bile yi heyecanımı ve babayiğitli her zaman bulabilirsiniz... Işte bizim iki milyonluk kova bir kütle halinde anavurda yerlestire- ceğimiz Balkan Türkü bu örnek tiptir. Onun ince ve ileri hüviyeti: Anadolunun enerjili, yiğit ve özlü çocuğu İle birleşince rejimin dava- lardan biri olan “güsel ve örnek Türk tipi,, meydana gelecektir. BİR VEKATET KURULMALIDIR! “Toelu göçün; en büyük mem- İeket davaları arasında sa- Hâhiyetle yer alabileceği hakkinda- ki şu kısa ve hatıra gelen işaretler. den sonra, iki milyonluk bir küle. nin nihayet beş sene icinde vurda verlestirilmelerini mümkün kılacak tedbirleri | arastırebiliriz , Bu: her şevden önce ve hiç sünh. tiz bir teşkilât ve hevecen işid Kuvvetli bir tesk'lât kurulur ve bütün millete, lâzım gelen her va- mtayn başvurularak, #öe hareketi. le bir vatan müdafaası işinin basa» rıldığı vice anlatılırsn, dava, faz- İM güclüklerle karşılanmadan ko- laviikla hedefine varabilerektir. Onun içindir ki davsya devletçe verilen ehemmiyet, herseyden ön- ©€, bu organizasyonun bir muvak- kat vekâlet şeklinde kurulmasile millete gösterilmelidir. Ondan son- ra Halkevlerinde, mekteplerde, mil li Ve içtimai müesseselerde. her toplantıdan faydalammarak ve ni, hayet evlere, vatandaşm kafasma kadar sokulan bir seferberlik baş- lamalıdır. Sayısı milyonları bulan bir insan kütlesinin, sınır dısından Betirilerek memlekette yerleştiril. meleri, bugünkü imkân ve şartları. Miz içinde, en kısa zamanda başa. Tılmak istenirse, tek çare bu sefer- berliktir, Göç işinin bir rejim işi ol duğunu 17 milyona anlattıktan son T& bu igin en kısa bir zamanda ve €n İyi bir şekilde halledileceğinden emin olabiliriz. YENİ UZLAŞMALAR eniş ölçüde göçmen kabul etmek kararlaşmca İlk ya. Pilması lâzım gelen iş alâkalı dev. letlerie anlaşmalar yapmak olacak tir. Hakikaten, geçen senelerin tec- Tübeleri bize gösteriyor ki, dağmık Ve perişan bir göç hareketi kadar Zararlı ve tehlikeli birşey tasavvur edilemez. Romanya hükümetile a- Tamızda Dobrice Müslümanlarının nakli için yapılmış olan mukavele, ilk defa olarak muntazam ve teşki- lâtlı.bir göç hafeketinin temelini atmış ve memleketimize gelecek o- lan on binlerce yurttaşm haklarmın ana- Köylü Gagauz delikanlılarından bir grup bir dereceye kadar o korunmasına imkân vermiştir. Bu mukave'e hü. kümleri esas tutulmak üzere Yu. goslavya ve Bulgaristan ile de şim, diden birer uzlaşma yapılması im. kânları araştırılmalıdır. Bu neyi. den uzlaşmalar bu iki komşu tem? leketteki Türklerin oradaki ikg. metlerinin müvakkatliğini resmi bir şekle sokmuş ve onların Tüietin, heba olan bir çok haklarını koru. muş olacaktır. Bugün Bulgari. tandan veya Yugoslavyadan yur. dumuza göçmek istiyen millettaş. larımız ağır cürümler, pasaport pe. simleri ve vergileri altında varla - rmt yoklarını terkederek perişan bir vaziyette yolaçıka. bilmekte ve mali vaziyetleri böyle geniş imkânlara katlanmıya im- kân vermiyenler ise oldukları yer. de adeta bağlı kalmaktadırlar. Yapılsesk mukavelelerdeki göçe cek olanlarm geçmiş veya gelerek bütün vergilerden affı, asker olan ların terhisi, emlâklerin alâkalı devletler tarafından istimlâki ile | bedellerini Türk hükümetine ta- kas yoluyla ödemelerine dair olan | hükümler, anayurda gelinciye ka- dar Balkanlı Türke belki cahat şamak ve sürünmemek İmk: verecektir, GÖÇEMENLERİN MÜS . TAHSİL HALE GETİRİL. MELERİ İŞİ öçmenlerin memleket İçinde yerleştirilmesi ve müstah- sil hale getirilmesi, hiç şüphe yok ki, onları getirtmekten daha çok zor olan bir iştir, Eğer gelecek göç menlerin arazileri, evleri, taşıma iş leri, müstahsil hale o konulmaları bususu önceden ve en küçük © te- ferrüatma varıncıya kadar plân. laştırılmazsa büyük tehlikeler kar şısında kalmacağı tabildir. l Bunun için bütün — vilâyetlerde | şimdiden göçmen iskân edilebile- cek arazileri, bunların verimlerini, buralara hangi mmtaka zöçmen- lerinin yerleştirileceği hususlarını tesbit etmek ve bunun için mer. kezde bir ofis kurmak lâzımdır. Sanırız. Bu ofis başka başka .klim ve hayat şartları olan Balkanlı Türklere; ânayurtta en uygun ge- lecek köşeleri tesbit edecek, bura- da verilecek toprakları, dağıtıla. cak evleri tayin edecektir. Devletin elindeki verimli toprak lar iki milyonluk bir kütlenin ihti- yacma kâfi gelemiyeceğine göre, toprak kanununun bir an evvel çık ması, göçmen davası bakımından da'temenniye değer bir hâdisedir DEVLET TESKİLATI . NIN SEFERBERLİĞİ G öç işi plihlaştırıldıktan son ra devlet teşkilâtından her Şubenin bu sahada üzerine alacağı işin mahiyetini tesbit etmeli ve bir vekâlet kurulsa bile yine göç işi devlet işi olduğu bütün memurla. «Ta anlatilmalıdır. Göç işini valilere | bir sevkulceyg vazifesi gibi dağıta. | rak bunda gösterecekleri müvaf- fakıyetin kendileri için bir İmtihan teşkil edeceği hatırlatılmalıdır. Or dunun nakil vasıtalarından. fen beyetlerinden, istihikâm kıt'aların. dan faydalanılmalıdır. Mektep ta. mi tahsil talebesinden istifade, göc işi | nin bir memleket İşi olduğu hak. İni yapmıştı. İbir taraftan Eskişehir ve 3 Tarihi Dedikodu Rumeli Hisarından Anadolu Hisarına Baron Hirş, Rumeli simendiferleri. Abdülhamit devrinde Rumeli şimediferleri “Belloyo - Wa- karel iltisak hattile Sırp şimendifer- lerile birleşti ;inşaata Lendier neza- ret ve riyaset etti. Lendler Bulgar eşkiyasının eline esir düşerek inşaat kumpanyası tarafmdan büyük bir Gidyei necat verilerek kurtarıldı. Sır. bistan şimendiferlerile © birleşmek, Avrupa şimendiferlerile © birleşmek demekti, Bu suretle Osmanlı impa- ratorluğunun payitalıtı Avrupa payi- tahtlarile iltisak peyda etti. Bir ta- raftan da devlet Davut Paşanın nafıa nezareti zamanında Haydarpaşa - Iz- mit şimendiferini yapmıştı. Muhendi- si Pressel'di. Deri Hamidide İse Al man sermayesi ise karıştı, İzmit hattı akaraya, bir koldan da Konyaya vardı. Os » manlı İmparatorluğunun muvasüla hatları çoğaldı ve ehemmiyet kazan- dı. Nöbet Rumeli şimendiferlerini Anadolu şimediferlerile birleştirmiye geldi. Alman İmparatoru ve Alman serma- İyesi işe karışmazdan evvel Anadolu- nün şimendiferlerini yapmak, Bağda- dr Istanbula bağlamak ümmeyi dü - Şündüren bir meseleydi. O zaman'ar daha Abdülhamidin tazyiki haddi Bayyasına varmamıstı, Matbuat meh- maemken serbest yazıyordu, Gazete sütunlarında münakaşalar açıldı. Herkes bir proje hazırladı: herkes bir reyde, bir teklifte bulundu. Bu teklifler içinde en göze çarpan Neci- bin projesiydi. Necip bir Türk erkö- mıharp zabitiydi. Ba Türk erkânharp zabiti Avrunada İkmali tahsil etmiş, şimendifercilikte İhtisas peyda eyle. mişti. Teklifinin en başlı noktası şi- mendiferlerin “ecnebi sermayedarları. na yaptırılmayıp milletçe yapılması idi, Necip; Osmanlı; Impâratorluğu sekenesinden adam basına birer me- «idiye toparlanarak hâsıl olacak /rayla Anadolu şimendiferlerini kur « mak, ecnebi sermayesini ise kara - tırmamak reyinde bulundu. Fakat, teklifleri iyi karşılanmadı. Günün bi. rinde Madrit sefareti seniyesine gön- derilerek Istanbuldan çıkarıldı — ve şimendifer sözü de ağızlardan kalk. ta. Fakat is bu neticeye varmadan ey vel bir de Anadoluyu Rumeline ilsak etmek meselesi mevzuubahs oldu. Rumelinden Anadoluya geçecek köp- rüyü Boğazm herhangi bir noktası. dan mi, yoksa Sarayhurnundan atalım? meselesi ekti Şimendifer sözünlün ağızlarda döne düğü, herkes tarafından münakaşa #dilebildiği bir aksamdı ki Antuvan Manas Efendi Şehremaneti Muhase » becisi Reşat o Efendinin konağında yatı misafiri bulunuyor ve masa ba- HR Usa Uy hiyuzum, amli, sizişmca: 28 “— A canım, ne telâş ediyorsu. nuz? Ne düşünüyorsunuz Şimen. diler yapmak ve Rumelinden Anado. tu kıyısına köprü kurmak o kadar düşünülecek bir şey midir? Koşar Efendinin yeğeni | Kemali Anadol. hisarına, oğlum Edvar Manası da Rumelihisarına © koruz. Çocuklar, başlarınızı kaldırm; burunlarını biribirinize kavuşturun! deriz. Ke . mal ile Fdvar başlarını yukarı kaldi. rırlar; burunlarını biribirlerine bir - leştirirler. İl burun bir araya ge 5 lince Rumelihisarından Anadohihinas. Tabii, herkeste bir kahkaha... bi zaman Resat Efendinin konağı ibiyıkta, yanan Adliye dairesinin yanıbaşında, Necibin evi de Cihan - girde Uzunyolda bulümuvordu. Reşat Efendinin yeğeni Bevle Antuvan Manas Kemal kında verilecek kanaatin bir teza. bürü olacaktır. çekinmemiştir. Abdurrohman Adil EREN

Bu sayıdan diğer sayfalar: