2 Ocak 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

2 Ocak 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a iğ Gİ nesi arahasmı durdurdu, ve: Ni 0 a Yılbaşında 30 milyon se ve w ea 2.1.8937 Gündelik gazete Başmuharriri o“ | O Ahmet Emin Yalman “Tan'ın hedefi: Haberde, fikirde, berşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çalışmaktır, Kazan ve ye Amerikalıların bir prensibi var - dır: Kazan ve ye, derler, Amerikalıya göre dişten değil iş - ten artar. Amerikalı çok kazanır ve çok sar. feder. Onca kaloriferli, telefonlu, ” radyolu, banyolu, elektrikli, hava - İ gazli, asansörlü bir evde oturmıyan, 4 Kahvaltıda meyvasım yemiyen, sü tünü içmiyen, öğlede et bulamıyan ” adam sefildir . Amerikaya yeni giden bir dostum N Düne yüzünde de- işmiş bir rol var: Düne kadar biz bitmez tükenmez ecnebi müdaha- lelerinin ebedi bir mev- zuu bulunuyorduk. Bugün müdahale rolü artık bize karşı yapılmı- yor. Garp medeniyetinin sahibi olmak iddiasında © yanıyor: “Bir gün şehir civarındaki ormana gezmiye (çıkmıştım. Yolda otomobillerle gidenler durup durup bana bafıryorlardı. Nihayet bir ta - Biz?. Dedi , “Çünkti burn hemen ar nerxesin otomobili vardır, ve kırlarda dola - şan bir adamın buralara yayan gele- bileceği hir Amerikalmm anlayabile- eeği iş değildir.,, X İngiliz Yılbaşı ve Noel bütün garp mlilet- leri için bir masraf haftasıdır. Hele Amerinli ve İngiliz bu bir hafta içinde varmı yoğunu eğlenceye ve - İrir. İngilterede halkm bu bir hafta Içinde sarfetmek üzere bankalardan çektiği para 30 milyon İngiliz bul - muştur. Bankadan çekmiye Tüzum görmeden sarfedilen para miktarı > da 10 milyon tutarsa, demek ki İn - Ba sad ul düm mar muzla 250 milyon,liradır. “Taçilterenin nüfusu 47 milyondur. demek ki aşağı yukarı nüfus başma sarfedilen para beş liradır , Bir milletin sarf kabiliyeti & > kabiliyetini arttırır. Kazanç kabili - yetinin artması memleketin ve hal - Bunları sebeplerini araştırıcak değiliz. Yalnız alacağımız ders şu ol. malıdır: .— Dişten artmaz, İşten artar, Sar. fetmekten korkmıyalım, fakat ka - zanmasını Refahın sir da buradadır . Mi . © Eğlence vasıtası, medeniyet icabı değil ka ettiği gibi bir : deği, vaşıtasıdır. Gilmiye ye, dir, buna diyecek yok. Fakat Garp medeniyeti hıristiyan medeniyetidir diye hırietiyanlığı ve hiristiyanlığın #m'anelerini kabul etmenin niçin bir garuret olduğunu anlayamıyoruz. Bugün Garp medeniyeti bile huris. Hiyanlıkla ve hıriatiyan an'anelerile| mücadele halindedir. Bu AA'anelerin bir çoklarmı silip süpürmüs bir kış. nı da dejenere ederek dİRİ olmak. tan çıkarmıştır. Biz, Garp tekniğini, Garp medeni. yetinin fen ve ilim tarafını almıya mecburuz. Tekniğin, ilim ve fennin beraber getireceği zaruretleri de iş. ter İstemez benimsiyeceği”. Fakat bundan gayri an'aneleri almıya mes. bur değiliz. Alabileceklerimizi de mutlaka milli süzgeçten geçirmeden almamalıyız, * — Otomobiliniz bozulduysa, sizi a4 gehre kadar götüreyim, ister misi - bulunanlara karşı müda- hale rolünü biz yapıyo ruz; zulme, tazyika, fena idareye karşı, Garp me deniyetinin yüksek pren- sipleri namma biz sesimi- , zi yükseltiyoruz. Rollerdeki bu değişmenin Be demek olduğunu tahlil ettiniz mi? Dürya yüzünde bu tarzda bir de- Zişiklikten bir Türkün nekadar bü Yük bir iftihar payı çıkaracağını düşündünüz mü? Bu iftiharm tam zevkine vardmız mi? . Beraberce biraz gerilere gide lim, ecnebi müdahalesi ne demek olduğunu hatırlıyalım: 1858 yılı medeni Avrupanm barbar dediği o Türkleri “lütfen?! aralarma (aldıkları, “âmme hukuku ve Avrupa konsa. Tİ istifadelerine iştirak edebileceklerini söyledikleri ta - rihtir, 25 şubatta toplanan Paris kon- gresinin hazırladığı sulh muahe. desi, yedinci maddesiyle, ağırmı - za bir parmak bal çalıyor, fakat Dakikatte bizi büsbütün vesayet altma alıyordu. , Muahedenin sonunda, yıllardan- beri" zayıfları zalimlere karşi ko. rümak tarihi vazifesinin, sahibi olmak iddiasında bulunan Üçün - ei Napolyon namına Walewaki ve Bourgueney imzaları vardr. Fransa, 1535 tenberi Kanuni Sü. leymanm gafleti neticesinde Os - manlı Ulkesindeki bütün hıristiyan larm hâmisi kesilmişti. Bir aralık dahili karışıklıklar! Yüzünden Yakın Şark meselesiyle Meşgul olamamış, “İnsanlık nam. Ba müdahale, den şu meşhur siyasette önderlik rolünü Rusyays kaptırmıştı . Ortodoks hıristiyanlarm hime- İ Yesine dayanan Rus müdahaleleri, 1774 de Küçük Kaynarca, 1812 de Bükteş, 1826 da Ackerman mus « hedelerini yaratmıştı. T ürkiyenin $ Temmuz 1833 te Hünkâr iskelesinde Rusya ile aktettiği ittifak nüfuz kavgalarma sebep oldu. “İnsani- yet namma müdahalede,, baş ro- Jün birden fazla talibi vardı. Bir aralık kudretler kendi arala rmda anlaşmıya teşebbüs ettiler. — —— —— Matbaacıların Birliği İstanbulda mevcut matbaalardan 30 müessese Basın Kurumunda top- lanıp bir birlik teşkiline karar ver- mişlerdi. Nizamnameyi hazırlamak üzere seçilen beş kişilik heyet matbaacıları kongre halinde dün akşam Basın Kurumu- ba davet etmiştir. Bu toplantıda bir nizamname kabul edilerek birli- Zin teşkiline karar verilhiştir. Bugünkü Muallim “Top lantısı İstanbul Öğretmen ve Maarif iş - Yarlarından ölenlerin silelerine yar- dün cemiyetinin kongresi bugün 84- at 14 de Universite konferans salo- nunda yapılacaktır. Bütün üyelerin bulunmaları ren adilmektedir. Biz bugün tazyik altında inliyenler namına sesimizi yükseltiyoruz Yazan : Orhan Arsal DEVLETLER UMUMİ HUKUKU DOÇENTİ) Kurtuluş gününü bekliyen Hatoyın denizlerindek İskenderunun görünüşü İlk Avrupa konseri kuruldu, fekat ömrü uzun sürmedi. Mısır meselesinde Fransanm al, dığı vaziyet bu konseri bozdu, Ge- riye Kalan dört devlet 15 Temmuz 1840 ta bir gizli anlaşma imza et. tiler. Bunun takip ettiği gaye söz- de “Yakm Şarkı sulhe kavuştur. mak,, tı. Gizli munhede ancak bir yıl sonra 13 Temmuzda 1841 tarih- li Londra muahedesiyle tashih e. dildi ve Avrupa konseri yeniden ku ruldu, Fakat Ruslar deyanamadılar, yeni bir Rus müdahalesi, konserin tekrar bozulmasma sebep oldu ve Kırım harbine yol açtı. Bu harp dahili işlere müdahale roltini pay laşamamaktan ileri geliyordu. Ne. le Fransa ve İngiltere, Rus müdahalelerine mâni olmak için müdahale kapılarmı büsbttün ka- pamağı ister gibi görlindüler. 30 mart 1858 da imza edilen aris mu ahedesinin dokuzuncu maddesinde gu sözler vardır : “18 şubat 1856 hattı hüma. yuniyle (hiçbir ırk ve mezhep farkı gözetilmeksizin Osmanlı tebaasına bahşedilen esas hak. lar karşısında mezkür devletle. rin, ister müçtemlan, ister mün- feriden, ne sultan ile tebaası ara- smdaki ominasebetlere, ne de imparatorluğun (Odahili idare sine müdahaleye hiçbir suretle hakları olmryacağı bedihidir. ,, Fakat bu sözler, tâ Umum! Har. be kadar insanlık nkabı altında büyük devletlerin işlerimize karış” malarma bir saniye için bile bir mâni teşkil edememişti. Hattâ Lüb. nan meselesi memleketin bir Fran- 8ız generali kumandasmdaki Ulus, lararası bir ordu tarafından işgali, Be vesile olmuştu. akat zaman, yorulmaz bir makine gibi yürüyor. gidi- yordu. Umumi Harbi İst&lâl mü. cadelesi takip etti. Tam İstikiği Türkiyesi yabancı müdahale ka , pılarmı bir daha açılmamak Üzere Amerikada Garip Bır Evlenme ROLLER DEGİiŞTİ Bize fena idare sebebinden müdahaleler yapıyoılardı kapadı. Büyük Türk dâhisinin ye- niden dirilttiği hasta adam mede- ni memleketler arasmda kendisi, nin hakkı olan mevkii aldı. Yine seneler geçti, İnkılâp Tür- kiyesi inkişaf etti, olgunlaştı. Günün birinde “İnsanlık namr- na müdahale,, ismi verilen sahada Fransa ile karşılaştık. Fransa 1921 anlaşmasındaki sarih teahhüt.. leri hilâfina olarak Antakya ve İskenderun havalisinin Suriye dev- letine ilhakma izin vermiştir. Bu hareket, üç yüz bin Türkün Arap- 'aştırılmasına, tazyik ve zulme ma ruz birakılmasına meydan bırak- mak demektir. Yıllardan ve yıllardanberi “İn- sanlık namına müdahale, siyase, tinin başımda ,ürümek iddiasında bulunan Fransa bu hareketiyle ken- di kendini bir müdahale mevzuu seviyesine düsürmüştür. Halbuki 1856 ile 1936 yılı ara- sında henüz seksen yıl geçmiş bu. Tunüuyor. Artık roller değişmiştir. İnsanlık namma müdahalede bulu- nan artık Avrupalılar değil, Türk- lerdir, İstiklâl istiyen, siyasi rüş - tünü İntihabata iştirak etmemek- le isbat eyliyen bir topluluğun zu. lüm görmesi, bütün Türklerin in- sanlık duygularmı rencide etmiş- tir. Bütün Türklük, O başlarmda Ulu Önderleriyle, kurtuluş için iş. kence görenlerin isterabmı içlerin- de du pmuştur Zalkn, mutesif kimdir? Şöval yeliği, mertliği mukaddes bir hak bildiğini, zulüm görenlere yar . dım etmeği bir vazife addettiğini iddia eden Fransa; hürriyet, mü- savat, uhüvvet ve adalet mnamma yıllarca kan döken Fransiz mille 1. (ik mütareke konferanam . I da Joffre: “Efendiler, rol- ler Ceğişti,, demişti Bugün biz de ayni şeyi söylüyoruz: Roller değişti. Türkler insanlık bayrağmı taşımak (hususunda Fransanm terkettiği yeri tutuyor. Asırlarca müdahale mevzuu o- lan biz, zulüm ve tazyik kerşisin- da müdahale etmek hakkımı ken. dimizde görüyoruz ve Hatayda en yüksek insanlık kıymetlerine kar - şı hazırlanan © sulkastin önüne geçmek için bizimle beraber çalış- mıya bütün insanlık âlemini davet ediyoruz. Amerikada garip vaziyetlerde evlenmek merakı artmaktadır. Resimde gehitler, he gehilde hir matür tarafından hep birlikte çekilirken, evlenme resmi yapılıyor gördüğünüz popor, gelin, güvey, 5 -——— | Tarihi Ded kodu | Hırlamak Bana Düşer sat Muhlis Paşa, Ayaşlıdır. Ayaşlı demek Ankaralı de. mektir. Esat Muhlis Paşanın babası Ayaş müftüsü idi. Müftü efendi iki oğlunu, Esat Muhlis Paşa ile Mes'ut Efendiyi güzel talim ve terbiye etti, Güzel okuttu. Esat Muhlis Paşa her ilim ve fende derin vukuf sahibi ol- du, Cami derslerini baştanbaşa, ba. İ basından ve babasmın tayin ettiği hocalardan okumuştu. Kâtip Çelebi tabirince - kanun üzere ders görmüş- tü. o Arabisi, Farisisi mükemmel - di. Fakat bir büyük kusuru vardı; İ Fevkalâde kibirli ve azametli idi, A- İzameti, kibri © dereceye vardı ki berberine saçmı ,sakalını kestirirken | bir kal çıkartmak lâzimzelse doğru - dan doğruya berbere hitap etmeğe tenezzlil etmez, kethüdasma söyler, kethüdası da berberine hitap eder- di. (1) Esat Muhlis Pasa biraderi Mes'ut Efendiyle beraber Ayaşta enikonu bir derebevliği kurdular; astıkları astık ,kestikleri kestik oldu. Hattâ kendi ziilmtinden kendisi de ürkmi - ye başladı. Güzel bir kıt'a söyledi. O krt'a Ile kendine hitap ediyordu. Kıt'ayı Cell bir yale yazim. dı. Levha halinde oturup kurul. duğu sedirin önüne astırdı. Her ba. şını kaldırdıkça kıt'a ve levha gözü- önüne gelirdi. Fakat ufacık bir hâ - dise, ufacık bir cürüm işleninee kan beynine hücum eder, ne levhayı, ne kıt'ayı görür, önündeki müerimi astırırdı. Büyük yazı İle yazdırıp bü. yük bir levha halinde astırdığı lev « ha şu idi; Teennide etme sakın ictinap Umuru hükümette kalma şitap Ki bir demde var bin huna mecal Veli Mürdeyi sinde kılmak muhal .. Esat Muhlis Paşa ile Mes'ut ağayı Sultan Mahmuda fitnelediler. İleride devletin başma belâ çıkarır, dediler, İkinci Mahmut münasip gördü. Her İ ikisini de İstanbula davet wlerek kendisine nedim etti, ... Azametli Esat Muhlis Paşa Er İrum valiliğinden dönmüş idi. Guru , rundan, kibrinden yanma varılamı yan Esat Muhlis Paşa, ikinci Mah - mudun daveti üzerine İstanbula gel- di, ezile, büzüle geldi. Ayağının te - ziyle sarayı hümayuna vardı. İkinci Mahmut derhal Paşayı hu- zuruna kabul etti. Huzura girince E- sat Muhlis Paşa ne görsün? İkinci Mahmut kubbealtında otur. muş. Yüksek sedirin üzerine yaslan- mış, ayaklarını altına almış oturu - yor. Yanıbaşmda da iriyarı bir Terre . Neuve köpeği upuzun yatıyor. Esat Muhlis Paşa içeri girince pa- dişahm ayaklarını: öpmek üzere İler- tedi, İleriledi amma Terre - Neuve de hırlamağa başladı. Paşa, mecburen süzüle süzüle kapıya doğru geriledi. Kapıya varmca kendini selâmete gördü vedediki: “— A, kapı yoldaşı, me Trriryor- sun?.. Yabancı bir adam geld! diye mi hırlıyorsun?.. Ben bu kapıda sen. den eskiyim. Hırlamak lâzımgelirse bana düşer... Abdürrakman Adil EREN 10) Antuan Monas Efendiden rivü- yet, Çocuk Mecmuamız Küçük okuyucuları- mız her hafta cumarte si günleri verdiğimiz Çocuk mecmuasını bu haftadan itibaren z9r gün'eri bu” dır. Çocuk mecmuamızı yarım bekleyiniz. RE A Na

Bu sayıdan diğer sayfalar: