16 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

16 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Gündelik Gazete 8 AŞMUHARRIRI Ahmet Emin YALMAN nl F ; ; j eli izteğil p i fi İlticaya mecbur Ol| / ; ni, devam A zmn il HAVACILIK BUGÜNÜN EN CETİN MESLEĞİ ye 'Türk havacılığı için can veren fedakâr va- tandaşların hatırasına ayırdı. ğumız gündü. Bu münasebetle hava şehitlerinin mezarları zi- yaret edildi, hatıraları anıldı. Hava şehitlerimizin hatıra- sma saygı göstermenin bir yo- lu da uğruna can verdikleri yüksek meslek- ten bahsetmek- tir, , Havacilik an» cak seçmelerin, müstesnaların yâ pabileceği (o çok güç ve zahmetli bir meslektir. Tay yare süratleri her gün akla sığını - yacak derecelere yükseliyor. Yüz « den sonra ilerliyç ierliye (o saatte beş yüz kilomet - rTeye doğru yol ahı yor. İnsan vücudü bu silratlere na sil uyuyor? Hele dönüşlerde ve bir dalmadan sonraki doğruluş da- kikasımda hâsül olan tazyike nasl Hava mesleğinin mânasını, ba - vacilık sahasında yegâne İhtisas sa bibi olan doktorumuzdan dinlemek istedik, Eskişehirde doktor Yusuf Bâlkana başvurduk. Doktor Yusuf, havaerık diye tıpta yeni peyda olan ihtisas şube- sinde büyük bilgi ve tecrübe sahi bidir, Senelerce pilotlarımız âra . sında tecrübe toplamış ve ayrıca Avrupada bu şube hakkında ihti sas tahsili görmüştür. Doktor Yusufu 8i28 (aklı ba. vada) bir adam diye tanıtırsak sa kın bu kelimeye yanlış bir mâna vermeyiniz. (Hava doktorumuz mesleğin! sevmekle beraber bütün derdi tayyareci olmaktır. Zihni, havacı olmanın çarelerini aramakla, meşgulâtir, Bu hevesini izah için diyor ki: — Bir pilotun bünye bakımm - dan ne gibi meziyetleri olmalıdır? İnsan vücüdü nelere tahammül e- der, nelere edemez? Bunları ken- di üzerimde tecrübe etmedikter sonra son trp nazariyelerini nesil anlıyabilirim ? Pilotluğa alt ihti - yaçlara nüfuz etmek nasi müm « kün olur.? Doktor Yusuf Balkan, bir hava doktorunun tam bir askeri pilot olması lüzumuna dair sayısız ma- kul delillerle dolu bir muhtara ha. zırlamış ve emirlerine vermiştir. Bu delillerin sıcaklığı ve doktorun havacılığa iptilâsınm şiddeti kargı” sında taş olsa erirdi. Ne care ki, usul ve kanun diyince mutlaxa karakapir kitaba göre hareket et- mek lâzem... Askeri pilot olabile - cekler arasında hava doktorları zikredilmemiş. Amirleri, doktorun steşil heve - sini bildikleri için “hayır, diyemi- yorlur. El altından şöyle bir emir veriyorlar: “Doktorun yüzüne bir okeijen cihazı takılı, altı bin metre irtifan çıkarın. Pilotluğun zorluğunu &n- lasm ve vaz geçsin. Doktorun sırtma paraşlit, bur- muna ökzijen cihazı takıyorlar. Bir tayyare ile 6000 metre yüksekliğe çikiyorlar. Baharda kır gezintisine çıkmış gibi keyif ve ferah içinde yere iniyor ve derhal yeni bir muh tıra kaleme alıyor: “Geçirdiğim tecrübe kansatimi teyit etti. Bir hava doktoru mutla- Iiğinin tesirlerini duyar, Vücut ye. ni muhite uyuner ya kadar sarsmtı lar geçirir, de, bu türlü türlü tazyik farkları, elbette büyük te. #irler gösterir. Okzijen hayatm esas un - surlarmdan biridir, Yükse - ge çıkıldıkça okzijen azalır, biz okzijeni teneffiis vasıta sile havadan alarak kanımı. xi tasfiye ediyoruz. Okzijen sz veya çok nisbette azalın- ca uzviyetin içindeki hayati ka askeri pilot olarak yetişmeli - teamüllere derhal tesir yapar. dir.,, hemem ösen hir gis konuşma... O sıralarda akrobaside meşhur bir Amerikâk pilot, hava canbazlığı talimleri yapmıya mahsus bir tayyarenin tecrübelerile meşgulmüş, Ameri « kali pilota diyorlar ki: — Şu doktoru tayyarene al En çetin tecrübelerini yap. Baş aşağı çevir, ne İstersen yap, Fakat Şu askeri pilot olmak hevesinden vaz geçir. Bu yolda bir azizlik yapmak A merikalının pek keyfine gidiyor. Doktor Yusufu arkasma alarak havalara uçuyor.. Büttün mahare, tini gösteriyor, yapmadığı hava canbazlığı (o birakmiyor. o Yere inince hayret.. Doktor Yusuf Bulkan koltukta istirahatten kalk nuş gibi şen ve şatır, fakat meğer Amerikalının midesinde akşamdan kalma fazlaca viski varmış. Bu ka dar canbazlıktan sonra başı dönü- yor. Bir kenara çekilip icabına bas kıyor, Bir misyoner taassubu İle havar cılığı seven doktor Yusuf, bize ha- veılik mesleği hakkında şunleri anlattı; “Eski balon tecrübelerini bir ta» Tafa bırakırsak tayyareciliğin ar cak kırk senelik bir tarihi vardır. Fakat hava doktorluğu tayyareci lik ile beraber kurulmıyor. İnean- ların, uçmıya başladıktan sonra Yerde yürürken alıştıkları şartlar dan başka şartlara tabi olacağı, tayyareler küçücük süratlerle u « Şarken göze çarpmıyor. Harpten evvel Saint Sir mektebinin, tayyar reel namzedi sfbuylarda aradığı bünye vasıfları umumi ve normal şeylerdir. Yüksek irtifelarda sıkı uçuşlar artmca tayyarecilerde vakit vakit yorgunluklar görülmiye başlıyor. Anlaşılıyor Ki, tayyareci diye hava da uçacak insanlarda vasatiden Us tün fizyolojik vasıflar “bulunması lâzımdır, Şuculukta tayyareciye tesir U eden türlü türlü âmlller vardır. Bir defa insanların vicu - dünde havada uçmak için cetlerden kalma hiçbir kabiliyet ve alışkan- ık yoktur. Sonra irtifam vücut ti- zerine olan tesirlerini gözününe getirelim: Deniz seviyesinde yaşı - yan bir adam, yüksek irtifada bir yere seyahat ederse muhit değişik Bu bakımdan tayyareciliğin ilk mücadele edeceği Amil bu okzijen noksünliğidir. Vücüt icap ettiği ka dar oksijen alamazsa vücudda bir takım toksinler toplanır, Tayyare cilikte kabul edilen rasas, 3000 ra- kımından sonra havada azalan ok zijenin yerini tutmak için tayya- reciye sun'i okzijen vermektir. Bu sayede tayyareci dokuz bin, on bin metre irtifas kolayca çıkıyor. Dünya irtifa rekoru okzijen ciha- zile ve hususi tertiplerle 13.000 kik sur metreyi bulmuştur, kzljen noksanı dolayısile kan icap ettiği yeni temiz- lenmezse toksinler birikir, Tayya- recide vakitsiz yorgunluk, uyuşuk- luk, uykuya meyil başgösterir, ak- Ni melekeler uyuşur. Hava tazyikinin azalması da kalb cihazı Üzerine tesir öder. Yer- den ayrılıp irtifan çıkıldıkça kal bin atışları tedrici olarak sıklaşır. Kan tezyikinin Azami ve asgari öl gülerinde açık bir yükselme görü. nür. Buna karşı elde hiçbir çare ve vasıta yoktur. Yegâne müdafaa va sıtası, tayyarecinin bütün cihazla rnm (hele kalp, deveran, tenef - füs) çok sağlam ve uygun olması dır. Diğer âmillerden biri de soğuk- tur. Yukarı çıkıldıkça soğuk artar, Meydana getirdiği tesir, tayyarecide akli melekelerin ve dikkatin azal- ması, uyuşukluk başgöstermesi yo lundadır. Buna karşı ancak ısıtıcı * elbiselerle çare bulunur, Hele ba - şın soğuğa karşi korunması çok mühimdir. Hava tazyikinin azalması adım adım olursa bünye buna uyar, Fa- ket havdelıkta yüksek irtifalara çikiş ve yere İniş ani denecek su- rette olduğu için tesirler de ani ve şiddetlidir. Evvelâ kalbin çalışma. 4), ahengi ve kudreti Üzerinde, son ra kulaklar üzerinde tesirlerini gö rürürz. Bu son tesir iç kulağa geçerek müvazene duygusunu şaşırtır. Tay yareci müvazeneyi kaybedince va» riyetini ve istikametini tayin ede - mez. Bundan tehlikeli âkibetler çı kabilir, Eskiden hastalık geçirmiş, mükevemeti azalmış kulak zarla rının, derin dalmalarda hava taz- yiki birdenbire artınca yırtıldığı ve ölüme kadar vardığı görülmüştür. tihim âmillerden diğer biri de uçarken tayyare motö rünün yaptığı devamlı ve inkita - 8ız infilâklarm kulakta az veyâ çok devamlı bir kamaşma hâsil etmesidir. Buna tayyare uçarken kanat gergi tellerine havanın çarp masından doğan ıslık seslerinin te sirini de ilâve etmek lâzımdır. Bu âmiller tayyarecinin kulağın dar ima yorar ve bir zaman sonra tAy- yarecide duyma duygusunun te- reddiye uğramasını İcap ettirir. Bundan ergeç devamlı bir sağır Irk doğabilir, Amlilerden diğer bir mühimmi de asabi âmillerdir. Uçuş esnasm- da tayyareci tayyaresini sevk ve idare için azami bir dikkat ve ta- yakkuz göstermiye. mecburdur. Motörün her'an durabilmesi ihti. msli, tayyarenin hörhangi bir kıs mına bir Arıza, tellerden birinin kopması ve saire gibi ihtimaller tayyarecinin sinir sistemini daimi ve azami bir galeyan halinde bu- lundurur. Her an düşüp ölmek ih. timallerinin sinirlerde yaptığı ger ginlik en nihayet bu cümlenin yor gunluğa ve hezale uğramasını İntaş eder, Tayyarecilerde İlk gö- rülen Arıza sinir yorgunluğudur. Havacılığın bu birer birer gördü ğümüz münferit cihazlar Üzerine tesiri tabistile uzviyeti idare eden böbrek, mide, barsak gibi diğer ci hazlar İlzerinde tesirini ve yorgun- luğunu gösterir u kısaca hikâye ettikterim « den anlaşılıyor ki, havacı lik çok çetin ve uzviyet için yo- rucu ve yıpratıcı bir meslektir. Binaenaleyh tayyareciliğe intisap edeceklerin bütün cihazlarının a- zami bir mükemmeliyette ve tam bir intibak kudretinde olması icap eder. Bu sebeple hava hekimleri tay- yareciliğe almacak şahıslarda her cihazm âzami bir mükemmeliyet te olması isterler. Ruhi ve akli vasıflar da mühimdir. Seri karar yermek, soğukkanlılık, ufak te - fek üârızalarla heyecana düşme - mek ve anında en muvafık kararı tatbik etmek hassalâri büyük rol oynar, Hele askeri tayyarecilikte tam bir havncr ruhuna sahip olmak lâ» zımdır. Bü ruh ise cesaret, ferağat fedakârlık, ataklık kelimelerile ifa de edilir. Ancak kuvvetli bir bün ye İle beraber bu mânevi vasıflara da sahip olanlar tayyareci olabilir ler ve memeketin kendilerinden beklediği çetin, yüksek ve kahra. manca vazifelerin hakkından ge. lirler, Mesleğe girerken sıkı bir o mus- yene geçirilmekle beraber her #& ne bu müayene tekrar edilir ve mesleğin yaptığı ürıza istidatları gözden geçirilir. Yorgunluk istidat. ları gösterenler dinlendirilir, tedavi #dilir, Artık tayyarecilik yapamı- yacaklar meslekten çıkarılır, Bütün bu &söylediklerimden anlaşılıyor ki tayyarecilik insan 5 Eski günlerin hatıralarından: Cennet İçin Sigorta Abdülhamit devrinde bir aralık va» #ife dolayısiyle malisörler arasında bulunmuştum. Arnavutluğun bu ta. raflarmda karşıma çıkan manzara çok garipti. Misyonerler buralara muzır çekirgeler gibi oyayılmışlardı. defleri din sahasından ziyade politi, ka sahasma aitti, Iki kardeşten biri evlât ve İyaliyle beraber katolik oluyor, diğeri Müs- lüman kalıyordu. Işkodra civarında Mirdita denilen köye vazlfem dolayısiyle giderek voy- voda Şakir Ağa ismindeki, köyün voy vodasına, yani muhtarma misafir ol. dum. Merammı anlatacak derecede türkçe bilen ve misafirperverliği hak. kımdaki muamelesinden anlaşılan bu zat misyonerlerin faaliyetleri hak- kında teessiirle uzum uzadıya İzahat verâi, Malisyanm her cihetinde, İki, re karşı son derece lâkayt kalarak köylerde bir mektep, bir mescit yap. mak şöyle dursun bir hoca bile gön- dermediğini anlattı. İlive olarak ta Ali Kosti hikâyesi, ni anlattı: Misyonerler büyük bir fa- aliyetle çalışırken köylerine her na. silsa bir hoca gelerek yaptığı vazda cehenneme gireceğini söylemiş, me. ğer Ali isminde bir çocuk varmış. Ka. tolik olan ailesi ile babası tarafmdan vaftiz yapılırken ismi Kosti konnl. muş ve Hiristiyanlarm cennete, İs. man, Kosti sfatiyle de Hiristiyan cennetine gidebilecek... Babasma giderek Yülvarmış: — Kuzum baba, benim adım Ali de olmasın, Kosti de olmasın. Ali Kosti olsun, Bu sayede hoca doğru söylü, yorsa cennete giderim. Eğer doğrus luk papazda ise bu sayede de Hiristi, İ yanların cennetinde yerim olur.,, Nihat Okuyucu Mektubu Av Tezkeresi Ücretleri Kütahyadan pehlivanoğlu B. Sırrı Yiğit yazıyor; “.— Av aletleri ucuzluyor. Bu ha ber bütün avcıları sevindirdi. Fakat bü ucuzluk kâfi değildir. Çünkü, aşa ğı yukarı bir dolu fişek on kuruşa dol durulabilir, Av tüfeklerinin tezkere ücreti 2 liradır. Buna fotoğraf ve pul parasi da ilâve edilirse, tezkereyi ancak 235 kuruşa almak mümkün olduğu anlaşılır. Her sene bu parayı vermek, bir avcı için güçtür. Bence av tezkeresi Ücreti ö0 kuru şu geçmemelidir. Kütahyada birçok aveilar var ki, ücretin fazlalığından hâlâ tezkere alamıyor. Bu, hem ave lığı İnkişafma mânidir. hem de ha zinenin zararmadır.,, ——— ve müşkül bir meslektir. Bu mes. leği kendilerine ideal yapanlar, bü tün bedeni, ruhi vasıflarını kıymet Hi bir emanet gibi telâkki eyleme- ğe ve bunları israftan ve fena kul- lanmaktan uzak durmağa mecbur durlar, İyi bir tayyareci olmak is- teyen her genç tütün ve içkiden vazgeçmeğe ve ifratlardan kaçm - mağa mecburdur. Mesleğin zevki, kıymeti, memlekete faydası o kas dar büyüktür ki bir çok maddi fe- dakârlıkların yerini tutmağa hifa- yet eder. Tayyareci maddi varlığı. nı İyi korumakla beraber bol bir milli enerji membar olan mânevf varlığı Üzerine titremeli ve kudsf gayeleri için fedakârlığı en büyük zevk tanımalıdır.”

Bu sayıdan diğer sayfalar: