13 Haziran 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

13 Haziran 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mahkermelerde Yetmislik Bir ————— ihtiyar tevkif edildi Hasan isminde 72 yaşında bir ihtiyar, dün geç vakit Sultanahmet Sulh İkinci Ceza mah- kemesi kararı ile tevkif edilmiştir. Hasan, Telefon Müdürlüğü kalorifercisidir, suçu da ölüme sebebiyet vermektir, İddiaya göre hâ- dise şöyle olmuştur: Hasanm Edirnekapıda domates ve kiraz bahçesi vardır. Komşularından bazı çocuklar bu bostana ki- raz koparmak için giriyorlarmış. o Evvelisi gün de amaa Cesedin Hüviyeti Anlaşıldı * Evvelki gün, Arnavutköy sahille- rinde bulunan ceset, Tabibiadil Ba - “ ver Karan tarafından muayene edil. TA İRİ 12 Teneke Yağla Beraber Mahkemeye Çıkan Suçlu Dün Asliye Dördüncü Ceza mahkemesine 12 teneke yağla be- raber bir suçlu getirildi. Davanın çok garip bir mevzuu vardı. İd- dikya görü hâdise şöyle olupta: Ortaköyde bakkallık yapan Hüsnünün Hüseyin adlı bir koraşu- su ve meslektaşı varmış. Hüseyin, son zamanlarda vaziyeti bo- zulduğu için dükkânını kapamış ve Hüsnünün yanında 30 lira ay- komşularından birisinin 9 yaşında Ahmet adlı bir | çocuğu bostana girmiş, Ihtiyar kaloriferci buna kız- mış... Elindeki çapayı çocuğun arkasından fırlatmca © ta mkafasma gelmiş ve Iki yerinden saplanmıştır. © Hastaneye kaldırılan zavallı yavru da ölmüştür. f Hasan, kendisini şöyle müdafaa etmiştir: — Ben çocuğun kafasına çapa atmadım, Çocuğun bostana geçtiği duvar yüksekti, Oradan telâşla ka. çarken kafasmı başka bireye çarpmış olacaktır. i Hâkim, bu müdafaayı kabul etmediği için tevkif 4 kararı vermiştir. ; PARiS Sergisinde 14 Temmuz Şenliklerini Sabahlara kadar doya doya gö- rebilecek grup, tam 1 TEMMUZDA Istanbuldan hareket ediyor. Acele kaydolunuz. 30 TEMMUZDA hareket edecek büylik seyahat için yerler azalmıştır. Hemen kamaranızı kapatınız. Müracaat NATTA Beyoğlu, Telefon: 44914 Radyo Bugünkü Öğle Neşriyatı: 1230 Plâkla Türk musikisi 1250 Havadis 13 Beyoğlu Halkevi göste- Tit kolu tarafından bir temsil, 14 Son Akşam Neşriyatı: 18,80 Plâkla dans musikisi 19,30 Konferans: Ordu saylavı Selim Sırrı Tarcan (İngilterede terbiye mesele- 8i) 20 Müzeyyen ve arkadaşları tara” fından Türk musikisi ve halk şarki ları, 20,80 Ömer Rıza tarafmdan a- Tapça söylev, 20,45 Muzaffer ve arka daşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları (saat ayarı) 21,15 Or kestra 22,15 Ajans ve borsa haberle- ri ve ertesi günün programı 22340 miştir, Üzerinde açıkça görünen bir © yara ve bere olmadığı için morga kal. dırılmasına lüzum görülmüştür. Ce- Bet, 85 yaşlarında tahmin edilmekte. dir. Polis, hüviyetini geç vakir tesbit © etmiştir. Cesedi görenlerden birisi bunun Avram olduğunu söylemiştir. —Ustünde temiz ve muntazam bir elbi- s8 vardır, Fakat, şimdiye kadar aile- sinden kimse polise müracaat etme. miştir. Polis, Avram ailesini ara - maktadır. Morgun vereceği rapcra göre, tahkikata devam edilecektir. © Samatyada 10 Evi Soyan Şebeke © oSamatya ve civarında bir ay için- de c3 evi soyan sekiz kişilik bir şebö- ke âün polis tarafmdan müddelumu- miliğe verilmişlerdir. Bunlar Kire - .gos, Leon, Karnik, Simon, Lâmbo, “Karanfil ve Siropoğlu Aramdı. Yedin. ci sorgu hâkimliğine gönderilen suç- Tulardan yalnız Aram serbest bırakıl- muş, yedisi tevkif edilmişlerdir. BİR İHBAR Sirkecide bir otelde oturan Ordulu “Tatife isminde bir kadınm başkasın- n aldığı bir çocuğu gizlice düşür - ve yatakta yattığı dün müddei- “umumiliğe ihbaredilmiştir. Müddei- “umumilik, Tabibiadii Enver Karan “otele göndererek Lâtifeyi muayene et 'tirmiştir. Vereceği rapora göre tah- kikata devam edilecektir. ne ortak yapacakmış, Hüsnü, geçen gün Balıkpaza- rında tanıdığı ve alışveriş ettiği yağcı Diyamandiden 7 teneke yağ almış ve birkaç gün evvel uğrıyarak parasını vermiştir. Ye- di tenekenin parasını alan Diya- lıkla çıraklık yapmıya başlamıştır. Hüsnü biraz sonra da kendisi- Yalan Şahadet mandi Hüsnünün yüzüne bak- mış ve: — Diğer tenekelerin parası kaism mı, demiş. Hüsnü hayretle sormuş: — Ne tenekeleri? — Canım, dün telefon ettiniz, Hü- #eyin geldi, 12 teneke daha yağ aldı, 350 liralık. — Nasıl olur, ben telefon etmedim. — Ettiniz bayım, yanımızda çal. şan Hüseyin de geldi tenekeleri alip götürdü. Bundan sonra Hüznü kendi namma bir başkası tarafından telefon edildi- ğini anlamış ve hemen polise mlra- cant ederek yanında çalışan Hüseyini yakalatmıştır. Etmiş Dun, eğır oca mahkemesinde yedi sene evvel Teşvikiyede işlenmiş bir ci- nayetin muhakemesine devam edildi. Kundıiracı Kemal bir kadın yüzünden arkadaşı Necibi öldürdüğü için tev- kif edilmişti. Dün mahkemede bazı şahitler yüzleştirildiler. Şahitlerden Yusuf oğlu Fethinin matkemede çer diği ifade istintak hâkidiliğinde ver - diği ifadenin tamamen aksi idi. Mahkeme, Fethinin yalan yere şe hadette bulunduğu neticesine vardı ve hakkında takibat yapılmak üzere Plâkla sololar, optra ve operet par- çaları 23 Son. Günün Program Özü: Senfonik 21 Varşova: Senfonik orkestra tarafndan Strauss'un (o vslsleri (Plâk). 22 Roma: Cevare Geddn'- nın idaresinde senfonik konser. Hafif Konserler 11 Paris kısa dalgası: Plâk, 13: Konser. 13,10 Bükreş: Rumen halk müsikisi, 14,15 Paris kısa dalgası: Konser, 15: Keza. 15 Prag kısa dalgası: Askeri bando. 15,25: Prag kısa dalgası: Halk orkest- rası (Goldmark - Bizet, Saent - Saent vs. 15,55 Bükreş: Romen halk musikisi. 16 Peşte kısa dal - gası : Macar musikisi 16,05 Prag kısa dalgası: Çek filmlerinden şar kılı parçalar, 18,35 Roma kısa dal- İtalyan halk musiki- 41, BAD Bruno: Vals ve operet musikisi, “19 Varşova: Belediye bahçösinden hafif musiki nakli, 20,05 Prag: “Negeli olalım, isimli karışık program. 2025 Bükreş: Radyo korosu. 21 Lâypzig: Kart- şik eğlenceli program, 21,40 Bari: Hüseyin evvelâ Diyamandiye gel - miş, Hüsnü 12 teneke yağ istiyor de- | miş. Diyamandi, pusla istemiş. Hüse. İyin başka bir yerden Hüsnünün sesi- ni taklit ederek kendisine telefon et İmiş ve yağların verilmesini bildirmiş- İtir. Biraz sonra da gelerek yağları almıştır. di Polis, Hüseyini yakalamış ve 12 teneke yağı da bulmuş ve davacı Hı san ile beraber suçluyu ve yağ tene- kelerini meşhut suçlar müddekumumi- Tiğine göndermiştir. Davacı yerinde bukal Hüsnü vardı. | disine teslim etti. güne bırakıldı. kendisini müddelumumiliğe teslim et- ti. Muhakeme müdafaa için başka bir — a a Diyamandi yoktu. Suçlu Hüseyin; — Bu yağları ben kendi hesabıma aldım, Sonra parasını verecektim, de. Mahkeme, asıl doldurulan Diyaman dinin bir davası olmadığı İçin dava- Yı düşürdü, Hüseyini serbest bıraktı ve salona getirilen yağları da ken- Karışık musiki 21 40 Prag kısa dalgası: Askeri bando. 2205 Bük- orkestrası, 22,25 Prag kısa dalga- sı: Goldmark - Bizet, Saint Se - ens - Dvorak - Albeniz). (2315 Belgrad: Kahvehane musikisi, 23, 50 Peşte: Orkestra (Strauss, Mik- 108, Kreisler, Liszt, Lehar), 19 55 Viyana: Richard Strauss'- un “Rogenkavelier,, operas. 21 Peşte: o Szirmal'in eserlerinden Alexandra, isimi operet. 22 Mi- rej: Nottara'nın idaresinde radyo | 13.6.088 | gamma “BUDAPEST BÜLBÜLÜ, Namı Kazanan Şanlı Şantöz Bayan el L ONA NOV OTNİ (BAHÇESİNDE) Daire, Tepebaşı — Fiyatlarda değişiklik yoktur. — —-- — Ceza Kongresine Gidecek Heyetimiz "Temmuz nihayetinde toplubacak o lan beynelmilel ceza kongresinde Tür kiyeyi temsil edecek olan ordinaryüs profesör Tahirle Istanbul müddetu- mumi muavinlerinden Feridun ve Or. han temmuz ortalarında Pârise ha. reket edeceklerdir. Taksim Belediye Bahçesi Açıldı Taksim belediye bahçesi evvelki ak şam matbuat erkânma verilen bir zi- yafet ve bir gala müsameresi ile a çılmıştır. i Ortaköy Fıkaraperver Cemiyetinde Kuruluş tarihi, henüç (iç yılı geçmi, yen Ortaköy Fikaraperver Cemiyeti, bu kisa zaman zarfında 140 fakir ço- cuğu baştan aşağı giydirmiş, 400 fa kir mektepliye kitap ve diğer mektep malzemesi vermiş, kışın soğuk günler de fakirlere 28 bin kilo kömür dağıt. mış, birçok yoksul ailelere nakdi yar- İdımlerda bulunmuş ve bir kısım fa- kirlere de yevmiye ekmek tahsis et. miştir. Bundan başka 986 yılbaşından beri Ortaköy muhitinin iki ilk mekte- bindeki 100 yoksul çocuğu haftada dört gün sıcak yemek vermiye başla- mıştır. Her türlü reklâmdan uzak ola. İ rak çalışan bu cemiyetin mütevazi â- zasmı bu hayırlı mesailerinde taci et. meyi vazife biliriz. lâno, Florans: Offenbach'ın “Hof. manm hikâyeleri, isimli operası. 2230 Lille, Limoj, Tulüz: Opera pıyesini nakil, Oda Musikisi 16,25 Prag kısa dalgası: Kuar - tet musikisi, 23,05 Prag kısa dal- gası: Hafif kuârtet musikisi Resitaller 19,45 Peşte: Piyano refakatile keman konseri, 22,05 Prag kısa dalgası: Çek filmlerinden şarkı - lar. 23 Varşova: Solist konseri Piyano - viyolensel (Yeni Lehe. serinden ) 23,30 Roma: Şarkı re. sitali, Mans musikisi 23,30 Lâypzig. 23,35: Prag. 23, 50 Belgrad. 24,15: Roma, Milâno vesaire, Mahtelif 22.30 Nis: Üç perdelik ",L'indise - ret,, isimli üç perdelik piyes. (Com meğie Frahçaise'nin artistlerile). | Küçük Kemal İçin Yapılacak Toplantı Şehir Tiyatrosunun kıymetli s4p3”” ikârlarından rahmetli Küçük Kemal? hatıralarını anmak üzere dün debaşında Turan tiyatrosunda bir 2 lantı yapılacaktır. Fakat vaktin dö lığı yüzünden resmi müsaade kabil olamadığı için ,toplantı, önü * müzdeki cumartesi gününe tehir miştir. Gazete ve Mecmua Sahiplerin? Basın Kurumu başkanlığından: 1937 bütçe kanunu mucibince g0” te ve mecmuaların deye şir ğıt ihtiyaçlarından 1800 ton mik” rmda, hamurunda 70/100 odun 0ls8 filigranlı, kâğıdın tenzilâtlı olarak hali kabul edilmiş ve bunun Türkiy” deki gazete ve mecmualara tevsi #£ yetinin tesbiti Heyeti Vekileye bir8 * kılmıştır. Dabiliye vekâletinin tebliği üzerin bu tevzi şeklinin bir hal suretine bö lanması üzerinde konuşulmak İ şehrimizde çıkan gazete ve milmessilleri arasında bir toplanti Yö” Pılacaktır. Bu toplantı için 17 ran 1937 perşembe günü saat 3» tarihi tesbit edilmiştir. Istanbulda S kan gazete ve mecmua sahiplerini! 9 tarihte Kurumun Beyoğlundaki mer” kezine ya bizzat gelmelerini veya 59“ lâhiyettar bir mümessil gö rini rica ederiz. Deniz Lisesi Talebelerine Mahsus Elbise Giymiş! Kumkapıda oturan Ilya, Deniz harP lisesi talebelerine mahsus elbise 1 sokakta gezerken yakalanmış, hek “ kmda takibata başlanılmıştır. ——TENT NEŞRİYA T #anapet Sünati — GAZI ear Teli, fe öğretmeni Hamdi Â.kverdi taraf” dan Ankara Halkevinde hitabet #89 tı hakkında verilmiş olan beş koni? rans, mezkür Halkevi tarafından tap halinde çıkarılmıştır. . At Yetiştiriciliğinde Aşım Durak*- rı ve Faydaları — Trakya Umumi yil fettişliği köy bürosu tarafından isim altımda kıymetli bir risale gk” rılmıştır. . Yeni Dutçuluk Bilgisi — İpek bö ceği yetiştirenleri alâkadar eden bürosu tarafndan neşrolunmuştu” . Trakya Dergisi — Bu özlü dergisi? son nüshası da dolgun mün. çıkmıştır. Bu iki zıt arasında maksada, hakikate çıkabilecek dikensiz ve çakılsız bir patika bulabilirse ne kadar mesut olacaktı. Kanaatindeki zâfı, kendi nefsine kar © şi saklayamadığından canı #kıldı ve zihnindeki her- cümerci dağıtmak için mahmuzları atmın karnına © İki kırmızı çizgi çekti. Canı yanan ve mahmuza yg hiç alışmıyan yörük kısrağı, havi ile fırladı .Mmce boynu akkı uzanmış, yelesi kabarmış, kuyruğu dalga © dalga serpilmiş, karnı yere değecek kadar alçalmış © bir halde dolu dizgin kaçıyordu. i Delikanlı sağ elini kalçasma dayayarak, solile kan — tarmanın tâ ucunu tutuyordu. Bunaltıcı bir rüzgâr, “ yanan alnıma çarparak kulaklarını uğuldatıyordu. © Ağaçlar, telgraf direkleri, çalı yığınları büğürten- ler iptida bir sinema şeridi gibi sağından solundan kayıyor, uçuyor, arka ayakladan fışkıran çakılların © şakırtısı rüzgâr keskin oğultusuna karışıyor. Çıl- gn ve hırçm bir süratle koşan kısrağın üzerinde, biraz öne doğru eğilmiş, kaskatı duran delikanir hiçbir tehlikeyi düşünmeden, yeni bir heyecan, baş- ka bir duygu, ayrı bir çoşkunluk içinde koşmaktan zevk alıyordu. * Eğer bir dönüm kadar ilerisinde, yolun kenarında © duran birkaç kişinin çırpmdıklarını, kendi üzerine y doğru silâh siküklarmı işitmeseydi, bu zevkini kıs- tağın son noktasına varacak mukavemetine kadar devam ettirecekti, Fakat yolun kenarındaki meçhul adamların hâreketleri ehemmiyetle nazarı dikkatini celbetti, Silâh seslerinin verdiği bir ihtiyat hissiyle, , Dir eliyle kısrağı idare ederken, dğerle de belndeki tabanca kılıfnm kapak döğmesini çözdü siyah kab- zasnı yakaladı. Gittikçe ağırlaşan kısrağın üzerinde © doğruldu, başını eğerek dikkatle ileriye baktı. Elân © mendil sallıyorlardı. Heniiz hızını alamıyan hayvan, bunlari geçti ve “biraz ileride durdu. Erden, eli kabzada, eyer üzerin- — Neo. de derhal geri çevrildi. Tanımadığı birkaç kişi gör- dü; — Merhaba ağalar! — Merhaba! Sen miydin Erden Efendi! — Ne varı Ne be... i Sözünü bitirmeye vekit bulamadan, heyecanlı Dir telşla: i Aman dediler, iyi ki rastladık. Yoksa büyük bir kaza olacaktı. İlerideki tahta köprü yok mu tahta köprü. Bu sabah bir kağnı geçerken çökertmiş. Yük- lü müymüş, ne imişi tam ortasındaki tahtaları, ki rişleri parçalamış.. — Maazallah... Çok şükür ki gördük te sana işaret verdik. — Anman, köprüden geçeyim deme! — Sağındaki keyanın yamacındân vur, su derin değildir. Ağalardan beri, hemen bir cigara sarıp ikram et- mek istedi: — Eyvallah Ağadayı. Içmem amma, reddetmem, alayım. Daha beş on lâf ettikten sonra dizgini topladı. —E.h Allahısmarladık. — Uğurlar ola! — Çarşıdan geçedeksen, klibe de uğrayıver. Gü- g6l bir acanis (ajans) gelmiş. Okuyup dururlar. 3 — Delikanlı peki diyerek atını sürdü. Biraz uzakla- şinca, köylülerden biri: — Rahmetli Abbas Efendiye ne kadar da benzi- yor, diye içini çekti. O da yavuz binlel idi. Yıkık köprünün başina varır varmaz, Bekir ak- İma geldi. Köylülerin oradan geçmeleri ihtimali var- dı. Bekir de tabii doludizgin kendisini takip edecek- H. Ayni kaza onun da başına gelebilirdi. Bunun için durdu. Arkasma baktı, uzaktan kayıcı bir toz bulu- tu yaklaşıyordu. Bekirdi, yolun doğrusuna girince, Erden mendilini sağdan sola sallıyarak dizginleri toplamasını işaret etti. Bekir de farkında olmuştu. Bir iki dekika sonra yetişti, Artık tehlike yoktu. İ- kisi de suya vurarak karşıya geçtiler. Bekir nefes nefese ve merakla efendisine söylüyordu: — Ben, gemi aziya kaptırdın diye korktum. Gilümseyerek cevap verdi: — Senin hiç kaptırdığın var mı? — Yoo. — Erkek mı? Bekir utandı. Söylediğine, oldu, kekeliyerek: — Şey, dedi. Kaza olur ya, işte onu demek iste- rim de.. Bekir ayni zamanda şeklen bir İstanbul çocuğun- olan, altmdaki hayvana gem kaptırır söyliyeceğine pişman dan farklı görmediği Erdenin bu haline hayret * diyordu. Köylülerle candan ahbap gibi konuşuyofr demek İstanbul onu çürütememiş.. Ramiz kışlasında askerliğini yaparken ne kadar delikanlı görmüştü ki, seyir günleri atların üzerinde kana talıştıran ks$ palazları gibi gülünç olurlardı, oKllar, bostan kor kuluğu gidi çarpık çurpuk açılmış, fes bir tarafi vüskül havada, püskili havada frr döner. pantalonu! Şaçaları dizlerde, beyaz donunun döğmeleri kopuk. topuklardan aşağı sarkmış. tıpkı asker yirmi parör başıbozuk kırk para ! Palyaço seyri... Bekir bunlar! düşündükçe, düşük bıyıkları altındaki tebessümü de genişilyordu. Erden, yangözle, Bekerin bu gülüm semesini görerek sordu: — Öyle, boyuna ne gülüp duruyorsun.Bekir? Yok” sa lâfrma inanmadım mı? — Hayir efendim. Hâşâ! Inandim, Ve hâtıralarmın bu gülünç kısmını anlatrnıy? mecbur oldu. Artık Erden de gülüyordu. Bundan « saret alan uşak: — Istanbul çocuğu işte. Dedi. Yanındakinin bu kestirme hükmünü Erde tatlı bir sesle reddetti: — Bu da yanlış Bekir, Istanbul çocuğu dediği” delikanlılar bugün, senden benden çok yeğit! Bekir mânalı bir tavırla başını salladı, Kabul #7 mek istemiyordu. Erden sordu: — Sen hangi cephede bulundun? — Çanakkale, Galiçya, Küvvetülmâre, Gaze... gin bilir, daha çok var! — Pekâlâ, Çanakkaleyi alalım. Orada mülâzım» larımız kimdi? — Ti tene vardı. Birinin adı Kamiron Efendi, & tekinin de şey, Nurulak. Erden gülerek: pe | kıymetli eser de ayni müfettişlik KÖ

Bu sayıdan diğer sayfalar: