15 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

15 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mahkemelerde KAZAN EE ğ RR A A ee e ae e e & Kutudaki ; Morfinler İkinci şube memurları Taksimde Sakıza- & & ğacında 77 numaralı Alâettin apartımanının N kapıcı odasında bir ihbar üzerine çalınmış eşya araması yapmışlardır. Arama yapılır- ken kutu içinde bir şişe kokain, 100 gram ka- dar da toz halinde paketlere taksim edilmiş morfin bulunmuştur. Mehmet, bunların 4 numarada oturan İsmaile ait olduğunu ve bi- raz evvel bıraktığını söylemiştir. İsmail, sor. guya çekilince evvelâ morfin ve kohaini ka- pıcıya bıraktığını inkâr etmek istemiş, fa. kat sekıştırılınca her şeyi itiraf etmiştir. İs- ç mail, evrakı ile beraber Beşinci Ceza mah- X Kemesine verilmiştir. Mahkeme, suçu sabit 9 görmüş, İsmaili bir buçuk sene hapse mah- , küm etmiştir. ; CERMEN | | |, | , |, | , , k |, , a , ' a , ' , , , n N i) , HIRSIZI "Açtım, Çaldım i Fakat Kısmet gilmiş,, Diyor Sultanahmet Sulh Birinci Ceza hâkimi, İb- rahim Erdek adlı bir genç hakkında 2 ay hapis, 2 ay emniyet nezareti altında bulundurulma ve 600 kuruş ta mahkeme masrafı ödeme kararı derhal tevkif etti, Davacı i Topkapı haricinde Maltepede 4 numaralı evde İ oturan inekçi Petro oğlu Niko idi. Şikâyetini verdi ve kendisini şöyle anlatıyordu: “— İbrahim güpegündüz bizim samanlığın İsmi inden içeri girmiş ve kazanı çalarak kaçmıştır. Ben İbrahimi takip ettim, kazanı > liraya birisine sattığını öğrendim ve yakalat- tım, Polis kazanı da geri aldı.,, ından sonra, hâkim sözü suçlu Pazarlık Yüzünden Yaraladı | umumiliğine Yuna Yasak İşte | Çalışmışlar Polis dün, meşhut suçlar müddei- ni, Niko ve Teoyani adlı Üç suçlu ver. b ya verdi. Tbrahim ağlıyan bir sesle kendisini müdafaa etmiye çalıştı: — Ne yapayım Bay Hâkim, Aç kaldım, kimselerden beş para alama- dım. Açlıktan baygınlıklar geçiriyor- dum, Gözlüm karardı. Pencereden gir- kazanı çaldım, parasile ekmek alacaktım. Kısmet değilmiş, yakalan dım, dedi. tabiiyetinde Ya- Dün Küçükpazarda alışveriş “yü. zünden bir yaralama vakası olmuş- tur: Küçükpazarda karpuz sergilerin » 'den birisinde çalışan Ismail ile Ad- nan isminde bir müşteri arasında "karpuz pazarlığı yüzünden kavga çık. | mıştır. Adnan, bir aralık bıçağını çekerek İsmaili muhtelif yerlerinden yarala- “miş ve kaçmıştır. Yaralı Cerrahpaşa astanesine kaldırılmış, müddelumumilik te el koymuştur. “Kaçan suçlu aranmaktadır. Kiracıyı Eşyaları İle Beraber Çıkarmış ” Şişlide Osmanbeyde oturan Adnan hâdiseye | di, Polis, bunları Bekırköyünde 2007 İnumaralı kanuna aykırı olarak ecne- bilerin yapamıyacakları işleri yapa ci sulh ceza mahkemesi sorgu yaptı. Suçlarını sabit gördüğü her birine onar lira ağır para verdi. 100 kuruşluk mahkeme fını da üç suçlu müştereken ödeye- ceklerdir. Terfi Görecek Adliye Doktorları Adliye Vekâleti çoktanberi görmiyen adliye doktorları ter için de tahsisat ayırmıştır. Terfi e- İdecek adli doktorlar arasmda Istan- bul tabbiadili Salih Haşim, Bursa zam| ri| | ken yakalamıştır. Sultanahmet birin | İ Arif oğlu Hüseyi Hâkim, bu müdafaayı kabul etme. diği için cezasını verdi, General Kâzım Diriğin Bir Mektubu Trakya Umumi Müfettişi Dirikten şu mektubu aldık: “G mizin 10, 7, 837 tarihli nüs. hasında bindiğim belin şoförü mn bir çocuğa çar- parak ölümüne sebep olduğu içir tev- 'kif edildiği ve 100 Jira kefaletle tah- ye edildiği hakkında bir fıkra gör- İ düm. Hakikat şudur; Bundan bir ay önce içinde bulur || duğum halde otomobilim Salih ismin- | mıyan var mıdır? yen de kalmadı. — Paris Sergisine ie vapurla Venedik Güzel Hansi Knoteck Pire Cambazlığında İki, üç sene önce, birdenbire peyda olan Hansi Knoteck'i tanı- Henüz 20 yaşında bulunan bu genç kızdan, nekadar neşe,'neka- dar hayatiyet ve ne cazip bir güzellik taştığını bugün teslim etmi- < Fakat Hansi Knoteck, sadece gü- zel bir sineme yıldızı değil, ayni za- manda, usta bir hayvan mürebbisi- ' Buzünkü Program Oğle neşriyalı: Istanbul; 12,30 Plâkla Türk musikisi Havadis 13,05 Muhtelif plâk neşriya tı 14 Son. Akşam neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi 19,30 Spor müusahabeleri: Eşref Şefik tars fından 20 Sadi ve arkadaşları tarar fından Türk musikisi ve halk şark ları 20,30 Ömer Rıza tarafından arâP ça söylev 20,45 Safiye ve arkadaşlar ri tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları (Saat ayarı) 21,15 Orke# tra 22,15 Ajans ve borsa haberleri ve ertesi günün programı 22,30 PJâK la sololar, opera ve operet parçalark 23 Son. . Günün Program Uzü SENFONILER 22.45: Prag kısa dalgası: Poem senfonik (Smetana). MAFİF KONSERLER 21,40 Prag kısa dalgası: Seçme vals parçalar. 22,05 Prag kıs& dalgası: Halk konseri , (Nedbal)» 22.10: Lâypzig: Küçük akşam kod seri, 23 Peşte: Çigan orkestrask 23.05: Prag kısa dalgası: Halk mü sikisi, 28.50 Lâypzlg: Hafif musi" ki ve halk havaları, OPERALAR, OPERETLER “Das Echo vo , yeni, opei 22 Roma vesaire: Zendona''in “İc& velieri di Ekebu” operası. ODA MUSİKİSİ 18.30: Roma kısa dalgası: Kuar“ tet konseri, , RESITALLER 16.30: Paris kısa dalgası: Ma dam Surmont'un şarkı resitali, 19 Varşova: Solist konseri, 20495 ıl Kâzım 10 Eylcl Paris, Prag, Viyana Peşte, Bükreş, Venedik Şehirlerinde otel ve yemek ülde Vişi'de ya- yolile gidecek grup İsi di kalbi: varmış ve daha tisebilecektir). e Hattâ Hansi Acele 30 temmuzda Venedik nı ediniz Yolile gidecek grupta 4 Boş Yer “aldı Paris, Londra, Berlin Venedik, Bükreş, Hamburg İl cayrıca bu grupta Şimal deni- | zinde 30.000 tonluk bir transat- | lantik içinde Piymoutl'dan Ham- burga kadar 2 günlük bir gezin- 4 vardır) Adres: muş NATTA Beyoğlu | sini tanıyanların söylediğine göre, güzel artistin o kadar iyi nda kediler, köpekler, güvercin bin bir çeşit kuşlar varmış. 4 merak ettiğini, niş bir camekâna koyduğu pirelere, koşular, atlamalar tertip ettirdiğini enç artiste hayli pa- |karlardan pire getirtiyor ve 5 tadan: ne bizim paramızla elli lira veriyor- Bükreş; Şarkı resitali (Mozart Gounod, Elinde). 22.25: Prag ki sa dalgası: Cenubi Bohemya mil şarkıları. 23 Varşova: Viyolonsel resitali (Plâk ile). 23 Milâno, Flo rana: Şarkı resitali, 23,20: Viya” na: Meşhur seslilerin plâklı bir basmak- dışmdaki on günlerde pi- ge yana ald olan kasa ve deri “yem için vernik boya ve cilâ ve saire bira ci arttırmada Kânüni bedeli bülmi gından ikin ici arttırmay& vali di miştir. Bu öşyanm ikinel arttırma 17-1.0371 cumarter* günü saat li da kapalı çarşıda Feracecilerde 1/ No, da yapılacağı ilân olunur, (83071) mali Alman 28, İstanbul İkinci İflâs Memurluğul” dan: Müflis Edvar ve Nobar Bini / “Istanbul Belediyesinden: * | tabibiadili izzet, Kimyahane tabibi- ğ Temmuzun 17 inci Cumartesinden itibaren Kai Nuruosr ye caddesinde sahi — Telefon: 44914 8 maniye caddesinde sahibi bu-| Kii Muzaffer de vardır. 'slefon köy köprüsü Tunduğu dükkâna giderek içindeki ka laycıdan kira parasını istemiştir, Ka- Yaycı Cemil, heniz para toplayama- “dığmı, ancak birkaç gün sonra vere- bileceğini söylemiştir. Buna kızan Adnan, Cemili dükkândan dışarı çi- karmış, eşyalarını da sokağa yığını- ya başlamıştır. Cemilin şikâyeti üze- | y rine dükkân sahibi hakkında takiba- kadar öylece götürdü. Güzel masanm iş, resimli kitapları, gazeteleri karış yordu. İçeri girdikleri vakit kabahat yapmış gibi: — Ben hepsini karıştırmadım dayı, dedi. Birazmı da rüzgâr karıştırdı. — Zarar yok. Daha istersen, dolapta var, a) onla- ra da bak. — Başka şey de var mı? — Hele bir bak! Güzel şeker kutusunu bulunca yakaladı : — Dayı! emme de çok şeker yiyorsun ha! Erden gülmeye mecbur oldu: — Hele şu çapkma bak! Kutusunu yakalıyan ben miyim, sen misin? — Sen yemiyesin diye yakaladım. Sonra karnın ağrır da. Güner de gülmeye başlamıştı. el fazla sözün İşine gelmediğini anlatmak için yere oturdu, bacak- larmı açtı, ortasma kutuyu koydu ve birer ikişer yan tarafına ayırmaya başladı: — Bu fena.. Bu ekşi.. Bu kırılmış. — O fenaları, eksileri ne yapacaksın ? — Ben alıp götüreceğim. A, o ne? Ağladın mı ab- 132. — Yoo... Gözlerin kıpkırmızı, Sana öyle geliyor, Ben ağlıyanı bilmez miyim hiç? Nereden bilirsin? — Nereden olacak, ben kendim her gün ağinmıyor muyum ? Ninem vuruyor, babam vuruyor, buraya geliyorum, Bacı nine kepçe ile kovalıyor. Ben de ağ- kworum. Gözlerim nalı böyle kırmızı kırmızı oluve- riyor. — Ben ağlamadım, beni kimse dövmedi ki. — Hem karanlıkta ağlanır mı hiç? — Ya, aydınlıkta mı ağlanır? — öyle ya, karanlıkta kimse görmez. Işıkta ağ: —— mamanın KAYIP; 6206 sicil amatör otomobil ehliyetnamesi ile, sıhhi muayene cüz- danı ve 1380 numaralı otomobile sit karnemi ve askeri nakil Beyoğlu komisyonunca verilmiş sa- ıdımı zayi ettim. Yenisini a- lacağımdan eskilerinin hükmü yok- ur. Bohor oğlu Jozef Danon, goförün hâkim İdaresi ve teyekkuzu tur. Sıhhatte ve dükküninda işinin ba Şötörlm Hilminin yalnız bir kere malümatına müracaat olunmuştur. Tevkif ve tahliye edildiği doğru de- gildir. Hâdisenin başka bir vaka ile vasıtaları düzeltilmesini rica ederim. ile Salih adındaki çocuk kurtulmuş: | karıştığı anlaşıldığı için bu suretle| tır. İstanbul Hurda kâğrt Ltd, şi KAYIP: 16, 11. 936 tarihinde T ofil Götier vapuru ile Marsilyaya Yy lediğimiz 34 balya ip parçalarnm 17520 No, he menşe şehadetnamesi kaybolduğundar yenisini mızdan eskisinin hükmi sak edil: çıkarac: miyecektir, İketi, KARD .. —— larsın herkes görür de istediğini verir. Erden Güzelin tombul yanaklarını sıkıp acıtarak; — Sen işini bitirdin mi? — Bitirdim, hele dur, şunları çıkın edivereyim! — Ben yaparım, #en git kızlara söyle bans bir kahve yapsınlar... — Sonra' yine geleyim mi? Sel ya, Güzel bir koşu aşağıya indi. Erden genç kıza bak- tı, Güner de gülerek gözlerini indirdi. Eski cesaret ve cüreti tekrar kırılmıştı. Güzele ne mutlu idi. Aydın- lıkta ağlıyordu ve aydınlıkta cesaret buluyordu. Ken dini bir daha yokladı. Bir tek kelimeden başka bir şey söylemedi. — Hani ya? Erden masanın üzerinde duran bir zarfı aldı, Gü- nere verdi: — Al işte, Bunu yarm kendi elinle ona ver. — Ona mı ? Ikisi de ismini söylemek istemediler. — Evet, işte ona ver. Bana bir mektup okuttu. Güya İstanbuldan gelmiş, halbuki burada kendisi uydurmuş. O mektuba cevap yazdırdı. Anlıyorsun ya, benim fikrimi öğrenmek istedi. Ben de yazdım. Yarm sabahleyin buraya gelecek, sen daha erken gel. Ben o gelmeden çıkarım, Gelince, sen dersin ki bü» na bıraktı. Al mektubunu... — Öteki nerede? — Burada. Okuyayım mı? — Sen bilirsin! — Anlaşıldı. Hâlâ şüphedesin. Peki öyleyse, Otur da dinle, Karşı karşıya oturdular, Erden Ferhunde Hanım- dan gelen uydurma mektubu okudu. — Ya öteki? — Peki, onu da okuyayım. Sanki sen okuyamaz msm? — Okurum amma sen daha iyi okürsun, — Yani benim ağzımdan işitmek istiyorsun.. Güner kızardı. Erden gülerek okumaya başladı: (Sevgili hemşirem Ferhunde Hanım. (Mektubunuzu aldım, sevindim desem, doğrusu yâ” (lan söylemiş olurum. Çünkü sevinecek hiç birsey (yazmamışsın. Hemşireciğim, sen aklımdan birtakım (şeyler uydurmuş, benim üzerime atıyorsun, halbuki (benim böyle şeylerden haberim yok. Hem haberim (olsa da kim ehemmiyet verir. Elâlemin işi gücü yok (ta beni mi düşlinecek, Herkesin kendine göre bir (gönlü, bir duygusu var. Gönüller taşkın ırmaklara (behzerler, kolay kolay yataklarmı çevirmek kabil (değildir. Belki de hiç çevrilmez. Her bülbülün kon- (duğu gül açılmış olsaydı, dünyada kabristan görül- (mezdi. Her konca da aradığı bülbülü bulsaydı, ağ- (lamayı unütürdük. Eskiler ne demişler: “Gönüllerin güneşi var,, “Herkesin bir eşi var. iştir. Köprü üzerinde küfe ile nakledilecek eşyanın ağırlığı 50 kile” ; dan fazla olmıyacaktır. Bavul, çanta ve bunlara benzer zati eş9# j ile çicek ve fidanlar müstesna olmak üzere küfelerin içine kon# kalmamış. | cak €$ya küfe yüksekliğini ve genişliğini 15 santimden fazla ge$” üzerinde her ne şekilde olursa olsun arkalıkla eşya taşınması y#” Buna göre hareket olunmak üzere keyfiyet ilân olunur. (B) iki elim bir başım,, “Halkım kendi işi var, (Ben bugün askerdekini düşünüyorum. Her vakit (zavallıdan mektup geldiği halde, ben ona bugünler” (de yazamadım. Gelince şüphesiz sitem edecek. Ne (kadar vefasız, yüreksizmişim diye. Hakkı da var kar (deş. Ben gönül sahibi olsam, onu gürbet elli (bu kadar üzmem, size buradan havadis vereyik (iki düğünümüz var, biri haftaya, biri de ondan bif (az sonra, haftaya olanı hatırlarsın. Akşehirli Şeyi (Efendinin torunu İle vergi kâtibi Ali Efendi. Hi (bir hemşiresi var, Melek, Şen kız, şen kız diye (9 (kılırdınız, işte onların. Oteki de bizim Hacı D8Y” (mm Günerle Hâfız Hanımın Erden Efendinin.. (Hemşireniz, valdeniz hanıma..... — Anladm ya... v Günerin yüzünü çılgın bir sevincin pembelikl kapladı. Mektubu kapınca kalktı: di — Sabahtan tezi yok. Sabah namazında bursö” yım. . i — Inandm ya! Genç kız gözlerini yine indirdi, fakat bu sefer rüssüz ve korkusuz bir setle: — İnandm. Dedi, Kapıdan çıkarken tekrar etti: — Sabah namazında buradayım.. Hem.. Sey.. rın kahveni ben kendim pişireyim mi?. — Yalnız o kadar mı? — Daha ne istersin? — Ham sen pişir. Hem $#en getir. Başka mektup yazmıyacaksın yı Hayır. — E.h! getiririm. Ve çiçekli daldan fırlamış bir yavru kuş gibi lerek ve çırpmarak merdivenleri indi, Sahan Güzele çarptı. Çocuk haykırmaya başladı: — Başımı acıttın aba, şi ye (Arkası v8)

Bu sayıdan diğer sayfalar: