17 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

17 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İT. Paris Kahvecilerinin Grevi Bitmedi Paris, 16 (A.A) — Grevel İİ kahve müstahdemini dün gece TAN: Rekor Kırmak İçin | (BAŞMAKALEDEN MABAAT) Yeni Bir Uçuş Ie Bourget, 16 (A.A.) — Bükreş- Sovyetlerle |.ktiri ver) Buraya Geliyor |de Rossi'nin rekoru olan 5000 kilo-| Ttalyada oturmakta olan etki Afgan | * : K- | ik süret rekorunu kırmıya te- | Kralı Arnanullah Han, bir müddet | bir kahvede boş kalan iskemleleri arsı I I şebbüs etmiş olan Prens Cantacu- | kalmak üzere, yakmda gohrimize ge. | kalıyarak orada oturniakta olan * , dün sabah saat 8,10 da le Bour- |lec Amanullah Han, sene | km E e ; İ get üzerinden uçmuş ve Bükreşe mü |evvel de buraya gelmiş ve yaz mev- | mışlardır. Bir mucize kabilinden öl mniye Huemağan | (Başı 1 ineide) bir surette tezahür ettirmeleri, iki devam: etmi. simini burada İlkimse yaralanmamı memleketin sıkı münasebetleri bakt- mından elbette memnuniyetle karşt- lanacak bir hâdisedir. Fakat Avrupa- nım barışı ve İstikrarı bakımından da bu hâdise üzerinde durmak lâzımdır. 'Türk — Sovyet dostluğu, Karade- Rumeli kıyısmda çöpler arasında çocükler İ nizde, Garbi Asyada ve Avrupada en mühim bir barış ve istikrar âmilidir, Köprü - Bebek Arasında) prn Uzanan Kıyılara Bundan başka iki memleketin sulh Hiç Temiz Denilemez yolundaki yoldaşlığını, hiçbir nevi tesir altında değişmez bir âmil diye alı pazarı, günün bu saatin- de sanki bir kızıl alevle sa- her siyasi hesaba katmak caizdir ve rılı! Her adim stışta, İnsan derin lâzımdır. er iki memleket, kendi mukad- l deratına ve buna taallük eden kararlarına elBette tamimili dir, Her ikisinin harici m rinda biribirinden syrı meseleler bu- bir nefes almak İhtiyacını hissedi- lunabilir. Vakit vakit bu meseleleri yor. Birkaç adım yürüdükten son- | kendi hususi o vaziyetlerinin icabıma ra, daracık bir kapı önünde dur- göre helletmeleri tabii ve zaruridir. duk: Burası, Salıpazarın plâjı İ- Fakat ortada değişmiyen bir gey miş... İçerde yikananlar da var. Bir varsa o da Türk — Sovyet dostluğu- kaç salaşı geçerek, aralarma so- . kulduk. Denize inen merdivenlerde, çanta gibi taşıdığı mantarların a- Tayerine sıkıştığı için bir küçük #andoviçe benzettiğim sarı benizli çelimsiz bir çocuk var. (Spazmoz)e *W na ve barış ve müşterek emniyet İ prensiplerine olan derin bağlılıktır. uğramış gibi zangır zangır titriyor. — Neden öyle titriyorsun çocu- Bu noktada ber iki tarafın biribirine | tem emniyeti vardır, Bizim ne sebep- gum? Cevap vermiyor. Daha doğrusu jie olursa olsun bu prensiple: X ik bir fedakürlik etmiyec Sovyet hükümeti kani olabileceği gİ- bi, bizim de Sovyetlerin eski pazar- | lik ve uzlaşma diplomasisine hiçbi: Mek Sildi zamân âlet olmıyacaklarına ve ber lerinin takırdısı arasında anlaşıl- muyor, Sualimi tekrar edince, sararmış yüzünde küçük bir buruşuk beliri- yor: #ulh hedeflerine arka çevirmiye. | rine tam aatimiz vardır, . | W propaganda devrinde türlü — Ben her vakit böyle titrerim! diyor, Nasihat etmeye kalkışıyorum: türlü Kılıklara girerek bizim aramize anlaşmamazlıklar sokmak — Belli ki, deniz banyosu sana yaramadı. Hemen çıkmalısm. Has istiyenler bulunabilir. Fakat aramız- ta olursun! daki bu karşılıklı kanaat ve emniyet her türlü propaganda ve siysset 0. yunlarına karşı devamlı bir panze- birdir. Iki memleket arasındaki ahei cape LK emniyetin Moskovada, Hariciye Veki- a ile kaşla an Ge al yor ve bir silkinişte, tekrar kendi- ir AM Alez ni denize atıyor. Öteki çocuklar da ondan daha gösterişli değil, Bari, girdikleri de- iz, içinde yıkanılır bir deniz olsn.. Şöyle bir göz atıyorum: Her taraf kuvvetli bir şekilde tezahür ettiril mesini, Avrupanm istikrarı ve barışı | süprüntü ile dolu... Biraz ileride a- kan ince bir lâğımın kirletti bakımından mühim bir kazanç saya- ler üstünde şüpheli lekeler, ağır a- rz, gır yüzüyorlar. O sırada yanma yaklaşan plâj sahibine: Eski Afgan Kralı zeribe ve camı ileride, suyun yüzü kıpkırmızı idi, — Ne olmuş bu suya? diye sor- dum, Anlatt : : — Şuracıkta bir yemeni fabrika- sı var, Arasıra, yemenileri denizde yıkarlar! Boğazın en göze çarpan bir kö- gesinden, hergün yardan, ağyardan binlerce kişinin vapurla önünden geçtiği bir denizin suratını maska ra gibi boyamak reva mı ya! Ne yazık ki, bu sularm altından da bir koca lâğım akıyor. Bereket versin, akıntı şiddetli de, akan lâ- Ahmet Emin YALMAN | ğım, suların rengini bozamıyor. -i suigikik. ilede mn de ZAlardda Fotoğraf TÜRKİYE ZIRAAI.BANKASI ği uruçeşmedeyiz. Karaya çe- — Deniz, neden bu kadar pis? di ye soruyorum. Başını sallıyor: kilmiş sandalların yanında denize giren çocuklar, bizi görü: Sergisi Ankara, 16 (A.A,) — Matbuat Ul mum müdürlüğünden: Idaremiz tarafından 1936 senesi şubatı sonunda Ankarada açılmış © lan Türkiye Tarih, Güzellik ve I$ Memleketi adlı foto sergisinin ikinci- si, yine-Ankarada önümüzdeki 1938 seneşi ilkbaharında açılacaktır. Bu #ergiye de, birincisinde o'duğu gibi, Yurdumuzdaki profesyonel ve &- matör fotoğrafçıların da iştiraki arzu edildiğinden, sanatkârlarımızın, yur- dumuzu tarih, tebii güzellik ve her husustaki inkılâplarımız bakımından tanıtacak olen artistik resimleri ha- zırlıyabilmesi için şimdiden keyfiyeti | İilâna Yüzüm gördük. Sergide jüri tarafından seçilen bi- rine, ikinci ve üğüncü fotoğraflara idaremiz tarafından yine birer şeref diploması verilecektir. ce, telâşa başladılar: Sivilpolisler geldi, diye kaçan kaçana.. Bir bas- kma uğramadıklarını neden sonra anlıyarak sükünet buldular, Burada deniz, terif edilemiyecek derecede pistir. Rüzgürm kömür yığınları üzerinden kaldırdığı si- yah tozlar, karpuz kabukları, Tü pislikler yetmiyor gibi, biraz ile- ride büyücek bir lâğımın suları da denize karışıyordu. Kuruçeşmeden sonra, açık boğaz başlıyor. Bebek koyu, bir gümüş ayna gibi karşımızda! Daha ileri- lere gittikçe; denizin de rengi ye- rine geldi. Artık boğaz sularında- yız, — Bugün, hava lodos ta ondan! Yaz mevsimi içinde, havanm lo- dostan esmemesi nadir olduğuna göre denizin süprüntülü, bulaşık ve kirli olmadığı gün pek az demek tir, #4 radan biraz ileride, bir çıp- laklar toplantısı daha var. Saat kulesinden birkaç metre ileri» de; denizin üstü, minimini başlar- la dolu.. Yanlarma yaklaşınca bu Mminimini başlarm çırpmdığı deniz sathma, korkunç bir lâğımın bo- şaldığını görüyorum. Lâğımın kün küne, çocuklar, birtakım yazılâr yazmışlar: — Kaab.. Ka.. Kab... Kendi kendime: — Yanlış, dye düşünüyorum. 'Bu lâğım künküne yazılacak başka şey vardı! Her gelen, buraya bir kaç yüz kere öf. öl.. diye yazmalı Jai. Sular, o kadar fena kokuyor ki, kendimi alıştırıncaya okadar, bir kaç adım geride durmaya mecbur oldum. Yikanan çocuklar da, gikâyetçi: — Gazhanenin ne kadar süprün tüsü, ne kadar pisliği varsa, bu bo ru ile denize İnör! diye anlatıyor. lar, bugün, yine neyse, bazı gün- ler üstümüz başımız yağ İçinde ka- ır. Bence, açıkta girilmesi ilk evvel yasak edilecek yerlerden biri de, burası olmalı!, asıl sıhaht'i bir binye, için- de mikrop yaşatmazsa, bo- ğaz suları da öyle... Süprüntüsüz, Pisliksiz, şırıl şırıl, tıpkı bir nehir gibi akiyor. Foto Hilmi ; — Buradan ileride iş yok, dönü yorum. dedi, Ona değil, buradan fleride bana da İs yoktu. Birlikte döndük. * Doğru Değil oğru Deği Ankara, 16 (A.A.)— Ankara Cüm- huriyet Müüjdeivmumiliğinden tebliğ olunmuştur. Cumhuriyet gazetesi: muz 1937 tarih ve 4728 numaralı nüs- hasınm üçüncü sayfasının üçüncü sü- ii AN İl di yl | n 13 tem kokudan . tununda “Ankara iskân idaresinde bir sulistimeal,, serlevhs'ı yazı me muriyetimizin nazarı dikkatini cel- betmiştir. Tapu ve iskân dairesinde cereyan eden ve 1609 5. 1 kanunun çerçevesi içerisine giren bir hâdisenin Lahkiki- ne memuriyetimizce el konulmuş ve | hazırlık tahkikatıma devam edilmek- te bulunulmuş ise de gazetenin verdi- ği tafsilitm hâdiseye tevafük ettiği Armutluda Hazine Aranıyor Armutlu, 16 (TAN) — Bir Rum ile! bir mübadil, hükümetten izin aldık. tan sonra burada bir hazine aramıya başlamışlardır. Bu hazinenin Sultan Aziz zamanında eşkıya takip eden bir | görülmemiş ve bilhassa Ankara no- serdar tarafından saklanılmış oldu. | terlerine git kısmın biçbir suretle a8- ğunu söylemektedirler. Rivayete gözlü, esası mevcut olmadığı anlaşılmış- re hazine, pek zengin imiş. İtar.,, ekrar tramvaya atlıyarak, Ortaköye geldik, Cami ö- “ nündeki rıhtımda, mayolu İki genç, balık avlıyor, birkaç küçük cocuk ta sularda kulaç atıyorlardı. Biraz

Bu sayıdan diğer sayfalar: