6 Eylül 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

6 Eylül 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e Re ip, e NR A e Pan Gn Sis bir gece idi. Har taraf. el ye iü vida kesilmişti... 1 Biz 4, SÜNcü avlularda devriye tayları seyrek fasıla- ei çarptıkları demirli Üyee, SR madeni gürültüsü işi Sühilde nöbet bekliyen bos. Seni Ya yaklaşan kayık > Açılı Wzaklaştırmak için; i Çini ağarmaları yükseliyordu. Ml tar ük tarafından, soluk 80 Yün. “ ağası geldi. Kaptcıbe- Sek hiza girdi. Kulağına eği Vs Xa, öyledi. Bü, . hemen yerinden By, Dede Sultan... Huzura Deği, Y Maş indiler, Sağa saptılar. İt şimşir ve taflanlâr di- ön Yolu geçtiler, Çinili köş Bi, Reldiler. 86ssizdi. Mermer mer. Balımlığında, Top kan- in diş, 1 Üst Ma. Yalın kılıçlı nöbetçiler Ru Ktelerdi, Bm Pam aralık duran kapıdan Kaş <3l Dede de onu takip ct Ka , bir silâhtar Çıktı. — işl Olun kulağma eğildi. Bilgisi getirdim, dedi Beğ hiç birşey söylemeden, #tiy ye *bin koluna girdi. Evvelâ N Müyyofadan geçirdi. Içinden Pay iy” Işitilen bir odanm ka » İçeri girmesi için Aptal- Mk Verdi, Ondan sonra, ka- Yay lede içeri girdiği saman, ya. yalar m ışığmda gözleri ka- gözlerini etrafa do- O anda kulağına, ağır, tan Sp, DİK ses çarptı: taş dag ede Bey. in gözleri, köşede al. arı parıldayan sedire yas PAN bir adamın çehresine 42 adam, Osmanlı hüküm Selim Han) dr. » derhal yere kapandı. de slirüne sürüne aklaştı. Ellerini, omuzları # 7 wv A ii Sp, MPrazladı. ha Sultanm:!.. O büyük iktan sonra, artık 5 i , a bir hükümdür ile kar Mp Belmemiye ahdetmiştim. b ya İradenize dayanama- mucibince, bütün na olaatım. Işte şimdi de yi, 4 geldim. Emrinize mü- By ldandı. Si, Bülümsedi; SEN Yar, Dede Bey, him Yl *9 gibidir. Onlara fazla ON i Eelmez. Fakat her hi ilgi, “A, senin gahın gibi nankör zmetlerini mükâfatmı e İN, Otur da konuşalım, 7 A Maldede, Selimin gösterdiği Deyin minderlerine (1) yer . | . hg rin içini çekti. mali Artık hayatta, Fak hiç kimseden, hiç ga lemiyrum Maltmu şaha a *#U Uzun ömrümde, her WE üy Beçirdim., Şimdi yal Mage li, kaldı. Beni öldürme- en öldürmiyen, fakat Vi Silin betor bi ceza ile ko “en ç eKet kalkma rezilü rüs aş intikam al- Vak ve rmasına, selami pi Yovartak, küçür minder HAKKIN VAR mm — > TR MAK... Selim; başmı Salyarak cevap verdi: — Senden beklediğim bir yar- drm, daha var. Eğer onuda yapar. san intikamını fazlasile alırsın. Aptaldede bu sözleri işitmemiş gibi sözüne devam etti: — İşte benim mükâfatım, ancak bu olacak.. Ben, alelâde bir casus değilim ki, hizmetimden mükâfat bekliyeyim. Onun için: rica ederim, hiç bir vaitle benim kalbimi renci- de etmeyin. Yalnız, beni buraya da vetten maksadınız ne ise, onu söyle yin, Selim, bu tok sözler karşısmda, birdenbire irkildi. Intikam için yaşı yan bu pervasız adamın sözleri, ho şuna gitti. Zaten böyle olacağını ev Yelce tahmin etmiş.. bunca hizmet ve fedakârlklarma mukabil Şah Ismail tarafından dünyanın en acı hakaretine uğramış olan bü adamı elde etmek için Irana sureti mahsu- sada adamlar göndermisti.. Bu a- damlar Iranda bir hayli dolaşmış- lar, epeyce müşkülât ile onun çekil- diği hilera köşeyi bulmuşlar. Seli- min tekliflerini güçlükle kabul et- tirmiye muvaffak olmuşlardı. elim, Aptaldedeyi gizlice Is. tanbula davet etmişti. Fa- kat; Aptaldede, sadece oradan kal kıp, doğruca Istanbula gelmiyecek.. Gelirken de bazı mühim İşler göre- cekti... Nitekim şimdi Selim; her- şeyden evvel, bunları öğrenmek is- tedi: — Zannöderim ki, bütün Anado- Tuyu dolaşarak gelmek, seni bir hay li yordu?. - Ne zararı var, Sultanım. Elve- rir ki; iş görülmüş olsun. — Bari bu yorgunluğa mukabil faydalı işler görülebildi mi?, — Ne ferman buyuruyorsanız, | sdrunuz da, söyliyeyim, Sultanım. — Şu halde söze, Irandan başlı. yalım. Şah Ismail ne halde?, — Bana gönderdiğiniz adamlara, kâfi derecede malâmat vermiştim. Şahm vaziyeti, yine o merkezde, — Pekâlâ. Uç aydanberi, Anado lada şiiler arasmda dolaşıyarsun. Ne fikir hâsıl edebildin?.. - Sultanım!.. Yedi yaşından yet miş yaşma kadar bütün şiiler, de- rin bir gaflet içinde. (Medet, ya Şah Merdan). (Hü, Şah Ismail) de. yip gezerler. (Ya, Şah İsmail ile Se- Bm Han arasında bir harp olursa, hangi tarafta kalırsmız?) diye sor duklarım; (şii güruhu, bunca yüz yıldır, ensesine satur yer, Kıra kı rıla bir avuç kaldık. Bizlere, harp gerekmez, Ancak, rahat ve huzur isteriz. Lâkin, bu hükümetin de za ilm ve mürtekip memurlermdan 'dâd ile feryat.) derler, Sultanım., — Demek ki, Şah Ismail ile bir harp olursa, Anadoluda şifler onun tarafına geçmiyecekler, öyle mi?. — Gösteriş, böyle Sultanım.. Am ma olur ki, beş on mutaassıp, mez- hep gayretine kapılır (2) Sarayda, Padişahlar oda- larmda daima bol su akan çeşme ler bulunurdu. O odada gizli birsey konuşulacağı zaman bu çeşmelerin suları açılır.. Hâsıl olan şakırtıdan konuşulan şeylerin dışardan duyul- masma mâni olunurdu. TAN Yazan : Ziya Şakir Ikisi de susmuştu.. Karşıki du- varda bulunan çeşmenin suları, şa- kır şakır akıyordu. (2) Selim, de. rin derin düşünüyordu. Aptaldede, nâfiz gözlerile Selimi tetkik ediyor du. Selim, sırtma, büyük dallı ipekli bir kumaştan, güvez rengi bir kaf. tan giymişti. Bu kaftan Önleri, al tın sırma harçlar ve iri taneli nef. lerle işlenmişti, Başında, (Iran Şa- hı, Keyhüsrev)in tacma benziyen bir kavuk vardı. Uzerine, ince lâhu- ri şal sarılmış olan bu serpuş, Ap. taldedeye hayret verdi.. Osmanlı Padişahmın, bir Iran hükümdarı. nin tacını taklit etmesi ona pek garip, hattâ biraz da mânasiz gel- di. Sonra.. hükümdarın, ve bilhassa islâm hükümdarmın sakal koyver- meleri, âdetti, Selim; bunda da bir garabet göstermiş sakalını tıraş et. mişti. Keskin, siyah gözlü; enli ve geniş kemikli çehresine, heybet ve sen kalım ve dişilik hir hıpakla ikti. fa eylemişti. (Arkası var) Ninni söyliyeceğim, zannetmeyi- niz. Zaten yazılarımın kâfi derece- de uyku verdiğine kanaatim vardır. Hayır, Bursadaki Emir Sultan ma- hallesinde sayın okuyucumuz Ba- yan Zehranın başında her gün bir ağrı varmış ta onu anlatmak istiyo. rum. Insan Bursada, Emir Sultan ma. hallesinde oturur da, her gün kar. şısında o güzel yesil Bursa oyasını, o yesil ovanın büyük bir artist e- tinden çıkmış timsali olan Yeşil Ca- mi ile Yeşil Türbayi seyreder de, ya hut yeşilliklerden | hoşlanmıyorsa, taş taş üzerine konularak yapılmış değil, yekpare bir kaya İçerisinde oyulmuş gibi bir his veren Yıldırım camisini hayretle seyreder de her gün başı nasıl ağrıyabilir. Buna el- bette siz de şaşarsınız. Fakat, bizim İstanbulumuzun gü.” zel Boğaziçinin hiçbir yerde eşi bu- lunmiyan, pamoramasını hergün seyredip te yine her gün başağrısı çeken Istanbul kızları da vardır. O. nun için, Bursa kızı zaten nazlı o- lur, diye bu saym okuyucumuzun yazdığı başağrısınn nazlılıktan ile- ri gelmiş olmadığına inanmalısmız. Bayan Zehra bu ağrıdan son dere- cede ıstırap çektiğini bildirdikten sonra : — Bu ağrı neden geliyor ve teda- visi nedir? Diye soruyor. Başağrısının ne den geldiğini daha önce de yazmış- tam ama, hayli zaman oluyor, O va ki£ okumuş olsanız bile belki unut- muşsunuzdur. Sonra da, o kadar ıs tırap çektiğini bildiren saym bir 9. kuyucunun arzusunu yerine getir. memek kabil midir? Önceki yazıyı unutmamış olanların canları sıkıla. Nasıl ekil ÇA “ Kuşkonmaz,, Dediğimiz Sebze Nasıl Yetişir ? ÇT NN uşkonmaz, üzerine kuş kona mıyacak kadar ince dallı, narin yapraklı nebatlardır. Sotanı olmadığı halde zambak fasilesine giren bu nebatların kökleri pençe adı verilen tabla biçiminde yaygın ve beyazımsı renktedir. Her pençe- nin yuvarlakça bir tablası ve tab- lanın etrafında 10 - 30 santimetre kadar uzayan 10 . 60 milimetre kut runda kalınlığa kadar büyüyen kök leri vardır. Tablanın üzerinde 2 - 5 tane sürgün göz tomurcuğu gizlen- miştir. Pençeler toprağa dikildiği zaman gizli tomurcuklar yavaş yö- vaş kabarmıya ve topraktan hava. ya doğru uzamıya başlarlar. Pençe şeklinde olan köklerin de üzerinde ince kökçükler ve bunların da üs- tünde çok ince kıl gibi emici kıllar husule gelir. Kuşkonmaz nebatları- nın gövdesi toprak içinden topra- Zin dışma doğru uzar. Uzadığı müd detçe de bu karanlık muhitte göv- de beyaz kalır. Eğer uzayan göv- denin üzerine toprak yığılacak o- lursa, gövde ayni beyazlıkla üza- mıya devam eder, r? övdenin beyaz kalması top- rak altında ışık bulamıyan gövde höcrelerinde klorofil denilen yeşil rengin teşekkül edememesin- dendir. Bu suretle gövde gevrek ve sa kın ucu havaya çıkar çıkmaz mo- rumtrak ve yavaş yavaş yeşilim- denye Bursadaki Emir Sultan cağını bile bile, başağrısınm sebep lerini kısaca tekrar etmek zaruri, Başağrısı hemen her türlü has- talıkta vardır. Hattâ hiç hasta ol- madan sadece büyüyen çocuklarda, genç kızların muayyen zamanların. da sinirli bayanlar - baylarda - öf- kelendikleri veyahut bir şeye me- raklandıkları vakitte başağrısı olur Çok yiyenler, yahut karışık yiyen- ler, hele fazlaca et sevenler sik sik | başağrısına tutulurlar. Peklik çek- | mek başağrısına bir sebeptir. Uy- kusuz geçen günlerin de başağrısı verdiğini elbette teeribe etmişsiniz. dir. Başağrısı, göz hastalığından, bu- run hastalığından da gelebilir. Ku- lak akıntısı bile başağrısı verir. Insanın kanı herhangi bir sebep- ten azaldığı vakit, ona toksinler, ya hut üre fazla karıştığı vakit, idrar. da alblimin olurusa, şeker bulunur. sa yine başağrısı olur.. Bunlardan başka sebeplerin de hepsini burada saymak kabil değildir. Sebepleri bu kadar başka başka olan başağrısını böyle mektupla, gazete yazısile geçirmenin de *-“l olamıyacağını sayın okuyucumuz el bette tahmin eder, Hekimini görüp başağrısının sebebini anlaması ve ona göre tedavi ettirmesi zaruridir. Ancak, o vakte kadar Çekirgenin kaplıcaları, başağrılarınn birçok türlüsüne iyi gelir. Çekirgede ban- yo yap'ıktan sonra otoblisle Emir Sultan mahallesine, yahut Yeşile dö nen Bursa kızları Bursanm en can- hı güzelliğidir. Bu güzelliğe karış. mak ve her gün iki defa o yoleu- luğu yapmak, hiç olmazsa sinirlilik ten gelen başağrısına baş ilâçtır. / Yazan: Lütfi Arif Kenber / m Aİ trak renkler alır, Yani klorofil te- şekkül etmiye başlamıştır. O zaman havada kalan kısımlar sertleşmiye ve azar azar odunlaşmıy'a koyulur, dallar yapraklanır, Beyz çiçekler ev velâ yeşil ve sonra kırmızılaşan to- humlar verir, Kırmızı tohumlar ke male gelince kabuğu siyahlaşır ve içinden yuvarlak siyah tohumlar çı kar, Bu tokumlar kumlu kili bir toprağa ekilirse 20 - 30 günde çim- lenerek yeşil iplik gibi ince kuşkon maz fidancıkları verirler. Bu fidan cıklarm iki sene içinde pençeleri kuvvetlenerek büyür. İşte 2-3 ya- amlaonamaz gre — tiştirilir. Kuşkonmaz nevileri K uşkonmazın iki cinsi ve her cinsin birkaç çeşidi vardır. Bir cinsine siis kuşkonmazı derler. Bunlar salonlarda saksı içinde süs nebatı olarak kullanılan kıl gibi in- €e ve sik bir oya gibi sıralanmış yaprakları olan nebatlardır. Süs cinsinin nevileri: bodur olarak 50 - 60 santim kadar büyüyen Nanüs çeşitleri, sarılıcı olarak 15 . 4 met Te kadar uzanan Robüstüs çeşitleri, yaprakları daha kalın, rengi açık yeşil ve dalının üzerinde siyahımtı. rak lekeler bulunan kaba Aspara- güs denilen Spiranjeri çeşitleri, se- nebaşında Kıptilerin ormanlardan koparıp üzerine kırmızı Mersin to- humları bağladıkları sarılıcı, 2 - 3 metre uzayan yabani koşkonmaz. Çeşitlerin hepsi de tohumlar yetiş- rilir. Ve bunların pençeleri küçük» tür. Süs kuşkonmazları gölgeli yer leri sever. Güneşten, hava öereya- mından, sigara dutnanından, tozlar- dan korkar. Salonlarda sararmals- rinm sebebi budur. Ikinci cinsi ye- nilen, yani sebzelik kuşkonmazdır. Bu cinsin de ilç dört çeşidi vardır. Fakat en makbulü kalın gevrek ve uzun gövde veren Fransız çeşitle rinden Arjantöy çeşididir. Bu ce- şit dünyanm her tarafında geniş öl çüde yetiştirilmiş ve son seneler i- çinde kalitesi de ıslah edilmiştir. Me raklılar için ıslah edilmiş kaliteli pençeleri Fransadan getirtmek en doğru yoldur. İyi tohumlardan da iyi pençe yetiştirilebilir ve iki se- nelik pençeler memleketimizde mah sul vermiye başlarsa da bittabi mik darı az olur. Yetiştirilmi uşkonmaz yetiştirmek için kumlu, killi bir toprak lâ- zımdır. Çok killi, yapışkan toprak- lar buna müsait değildir. Killi ve ki reri az veya kumlu gübresi çok top- raklarda kuşkonmaz iyi yetişir. KI 1 topraklara İnce derekumu karış- tırmak ve eski koyun veya beygir gübresi ilâve etmek #*-“'- iişkon maza elverişli bir hale getirmek mümkündür, Toprağı intihap ettik- ten sonra tarlayı 60 - 70 santimet- re derinlikte kirizme etmelidir. Tar la eylülden itibaren kirizme yapılır ve şubata kadar olduğu gibi bırakı- lir. Şubat veya martta müsait has valarda, tarlaya, biribirinden 50 - 80 santim aralıkla baştan başa ve yekdiğerine mlvazi olarak 20 - 25 santim derinlikte ve 25 . 35 santim genişliğinde - çizgi biçiminde - hen- dekler açılır. Bu hendeklerin için- den çıkan toprak her hendeğin yı- nma ve uzunluğuna yığılır. Bu süs retle hazırlanan her hendeğin içine 10 - 80 santimetre aralıklı olarak 2 - 8 avuc kadar gübreli harçtan kümeler yapılır. Her küme üzerine birer kuşkonmaz pençesinin tablası oturtulur ve kökleri yaygın bir $6- kilde harca dayatılır, Gövd. şte bu işler de yapıldıktan sonra yanına uzunca bir ka zik dikilir, sonra da e ce hen- dekten çikarılan toprak ile pençe- ler örtülür. Her çizgi şeklindeki hendeğin biçimi dikimden sonra hir sirt şeklini almış olur. Kaxığın ya» rimda bulunan pençelerden iki ay içinde gövdeler sürmiye başlar. Bun larm morumtrak uçları toprağın Ü- zerine çıkmadan - nisan sonuna doğ ru - toprağı açıp tablanın üzerinden süren kuşkonmazı hususi bıçağı ile kesmeli ve toprağı tekrar örtmeli- dir. Her pençeden kuvvetine göre 2. 7 gövde sürer. Bunların hepsi de kesilebilir veya birer tanesi to- humluk için bırakılır. Bırakılan dal büyür ve çiçeklenerek tohum verir. Kesilen kuşkonmazlar ayni boyda olarak birer paket yapılır piyasaya çıkarılır. Ayni boyda pa- ket yapılmak için hususi ve tahta- dan yapılmış bir âlet kullanılır. Pen geler için kullanılacak gübreli harç yarısı eskimiş koyun gübresi, bir kısımı ince dere kumu ve bir kısmı da elenmiş iyi topraktır. Kuşkonmazın faydası: uşkonmaz evvelce bir Füks veya moda sebzesi sayılabi- lirdi, Fakat en meşhur kimyagerle- rin yaptıkları tahlillere göre kuş- konmüzın böbrekleri temizliyen ve kanı tasfiye eden bassaları olduğu keşfedilmiştir. Bu hassaları veren terkibindeki Asparajinin maddesi- dir. Dünyanm her tarafında kuş- konmaz yetiştirilmesi çoğalmış ve gitgide istihlâki de artmıştır. Kuş- konmazm terkibinde yüzde 92,50 su 0,67 azotlu maddeler, 011 yeğ maddeler, 6.05 faal ve besleyici maddeler ile 0,57 madeni terkipte maddeler bulunmaktadır. Kuşkon- maz çok müdrirdir, bazmi kolaylaş tırır. Kartlaşmış olanları makbul değildir. Haşlanarak zeytinyağı i- çinde yapılan salatası en ziyade kul Janıkır. İK Sah İRİ ma e

Bu sayıdan diğer sayfalar: