8 Kasım 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

8 Kasım 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e—— 3-11.037 Nasıl doğdu 7? - Nasıl yaşudı 7? - Nasıl battı? Heyecan İçinde Bulunan Fırka Âzası Toplanmak İstedi (Genç Türk) sahibi; fırka müca- delelerinden nefret ettiği için, du teklifi kabul etmek istememişti... Fakat hararetli demokrat gençler, o günlerin hâdisat ve vakayiimi, o- nun gözleri önünde öyle eanlandır- mışlardı ki; nihayet onların ısrarı- ba mukavemet edememiş, muvak- kat bir zaman için gazetesini de mokratlara terketmişti. Genç Türk gazetesi, birkâç nüs- ha, demokrat muherrirler turafın- dan çıkarılmıştı. Fakat bu müddet zarfında, gazetenin sahibi, birçok tehdit mektupları almış. biri, İs- tanbulda, Bahçekapı karakolu ö- ninde; ikisi de, Kadıköyde olmak Üzere üç ağır tecavüz karşısında kalmıştı. u hâdiselerden müteessir 0- lan gazetenin sahibi, 326 se nesi Kânunuevvelinin 19 uncu gü- nü sabâhı matbaaya geldiği 28- man; — Arkadaşlar!.. Bugünden iti- baren, gezetemi fırkacılıktan 8yırı yorum. Ve artık kendim yazmak İstiyorum. Yazılarınm mesuliyeti. ne, kimseyi iştirak ettirmek fikrin. de değilim. Onun için sizlere, uğur- lar olsun. Beni, kendi başıma terke diniz, * Demişti... Çünkü, (Genç Türk) sahibi, çok cüretkârane bir karar vermişti. Bu kararı tatbik ettiği z2man, güzetesi bir fırka etiketi taşıyacak olursa, hiç şüphesiz ki 0, İtrkanm muakdderatı Üzerine, hü- kümet çok ağır bir darbe indire- tek.. belki de fırka; cebren feshe- dilecekti. (Genç Türk) sahibi, © günden iti- 'baren gazetesinin başına geçmişti. Demokrat muharrirler, çekilmişler- di. Yalnız, demokrasinin içtimal düsturlarma temiz bir iman ile mer- but olan (Tıbbiye mektebi dördün cü sınıf talebesinden Ferruh Niya- xi Bey) (1) ile, Kâzım Şakir Bey; gazete sahibini terketmemişlerdi. (Genç Türk) sahibi, (1326 sene- 8i Kânunuevvel aymın 21 inel Salı günü) Dahiliye Nazırı Talât Beye hitaben tam on sütunluk bir açık mektup .neşrelmişti. Ve bu açık Mektupta da, (10 Temmuz 324) .tarihindenberi yapılan Idari ve si- yasi hataları, birer birer göster- * “Fakat bu yazıları yazarken en a- <1 tesirlere kapılan genç ve tecrü- besiz muharrir, itidal ve iradesine hâkim olamamış: Talât Beyin şah- #ma karşı çok ağır ve çok şiddetli » bir lisan istimal etmişti. * O tarihe kadar, Türk matbuatm da görülmemiş olan bu yazı, gaze- tenin intişarı dakikalarından itiba- Yen, İstanbulu altiist etmişti. Mu- halifler, çilgimes bir sevinç ile tit- Pemişlerdi. Talât Beyle, Talât Be- Ye taraftar olanlar ise, — pek haklı Olarak — muharrir aleyhinde, pek #edit bir infial hissetmişlerdi. (Genç Türk) gaze'a'nin sâhibi, Ve 0 açık mektübün mubarriri; (Ahmet Samim) in âkıbetine uğra» Mamak ve bu yüzden, velyeleli bir Yakaya sehen olmamak için; arka disları tarafından Istanbulu terke £ edilminti, Makat, Istanbulun mahaf"linde bir bomba gibi Patlıyan bu acık mektım, kati tesi YİRİ eösterminti. O gün Mehusan *e'isinin koridorları, ve fırkanm €nelimen ve içtima odaları, cok ha- Teretli minakasalar geçirmişti. Ve lât Beyin istifaya karar verdiği İsititmişti, H eyecan icinde bukunan firka azaları, derhal içtima talep (İY İK miüeha evvel bu zattan bilme m İsmini sehven Dr. Niyazi Bey di. v Şüzmıştık. Halbuki bu zat, © tarihte be : talebe idi. Demokrat edebiyatı hâdimle- rinden Bezmi Nusret etmişler; Talât Beyin istifası hak kında izahat istemişlerdi. Talât Bey sorulan Suallere şu cevabı vermiş: — Bir buçuk senedenberi, bir. çok gaileler içinde çalıştım, yorgun düştüm... Böyle olduğu halde, efkü rı umumiyeyi ve matbuatı hoşnut edemedim. Böyle bir sırada, vazife ye devamda mazurum. Demişti... Bazı mebuslar, Tulât Beye istifasmı geri aldırmak iste - mişlerdi, Fakat Talât Beyi kararın dan geri çevirememişlerdi. Sadrâza mı telefonla Meclise çağırarak o- nun vasıtasile Talât Beyin inadını LOKM ERNİE © GÜ T Karaköy Arkadaşım şehircilik mütehasar. sı değildir ama, bir kenarında doğmuş olduğu Istanbulunun gü. zelliğine daima alâka gösterir. Yaz tatillerinde fırsat bülunca İsviçre. ye gider ve her defa dönüşünde; — Aman birader, diye gelir, me memleket! Orada tabiatin güzel. liği insan oğlunun sanatile birleş. miş. Benim sık sık İsvicreye git- mem orada İstanbulun da kal kadar güzel olabileceğini haya! ia savvur etmek içindir. Orada tabia- tin yarattığı güzel yerlerdeki sanat eserlerini birer birer tetkik eder, anları zihnimde Istanbula, Boğaz- içi kenarma £ getiririm ve böylece hayatımda en büyük keyfimi du- yarım... Geçen gün, Yenicaminin etrafın. daki binaların kaldırılmasına te- şebbüs olunduğunu gazetelerde &ö- rünce arkadaşım yine hayale dal mış. O kadar ki Yenicsminin yakın istikbalde göstereceği manzara rü- yasma bile girmis, yine: — Aman birader, diye geldi, Yenicaminin tasavvur ettiğim © gü- zel manzarasmı bu gece rüyamda gördüm. Fakat Karaköy köprüsü yerinde yoktu, Yenicaminin önünde güzel bir rıhtım, tabii etrafı büsbü- fün açılmış, karşısmda, Golatada yine güzel bir rıhtım, Bütün Hali- cin kenarlarını ayni güzel rıhtım çe- viriyor. Güzel güzel vapurlar o rih tam üzerindeki zarif iskelelerine ya nasıyorlar. Aman birader, sen de benim rüyamı görmüş olsaydın Köp- rüsüz İstanbulun o güzelliğine ba yılırdın.. Ben, arkadaşımın rüyası görme den, köprüstz Istanbulu tasavvur ettim ve, doğrusunu isterseniz, köp rüsüz Istanbul benim de hoşuma gitti... Vâkıa Karaköy köprüsünün tarihte Istanbulun sağlığına büyük hizmeti olmuştur. Köprü yapılmer iz kırmak istemişlerdi. Fakat Talât Bey: — Mümkün değil. Efkârı umu- miye, ve matbuati hoşnut edeme- dim. Çalışamam, Diye ısrar göstermişti, (2) B u hâdisenin üzerinden, beş on gün geçtikten sonra; Döktor Tempo, Ituhat ve Terak- ki Cemiyetinin merkezi umumisine | davet nİşti, Küçük bir odaya a- Unmıştı. Bu odada, merkezi umumi azalarından Ahmet Nesimi, Ziya Gök Alp, Kara Kemal Beyler var- | dı.. Bu zatlar; âdeta bir müerime hüküm tebliğ edecek bir heyeti hâ İ kime vaziyeti almışlardı. zaliba, Kara Kemal; Dr, Temoya, şu kararı tebliğ etmişti: — Dektor!. Size, heyeti merke- ziyenin bir emrini bildiriyorum. He yet, (Demokrat fırkası) nı lim suz görüyor. Ve bunun feshedilme sini istiyor. Dr. Temo, saşırmıştı, Ve şöyle bir sual sormıya mecbur kalmıştı: — Cemiyet, ne salâhiyetle bu em ri verebiliyor?. Ben, bu fırkayı ce miyetin emriyle yapmadım ki... Şimdi de, Kara Kemal şaşalamış tı: — Canım.. Emir, demekten mak sadım.. Yani, arkadaşlar arasında verilen dostça bir karar, — Niçin?.. — Çünkü, cemiyet te ayni şeyle meşgul olacak ta onun için... (Arkası var) (2) Ba hâdisenin tafsilâtı; (21 Kânunu- evvel 1326) tarihinden, (29 Künunuevvel 1326) tarihine kadar intişar eden İstan- bul Selânik - Izmir gündelik gazetelerin de bilhassa, cemiyetin (Silâh) ismindeki meşhur gazetesinde... AN EK LERİ İMİN Köprüsü ya kadar Istanbul veba hastalığı sal gmlarından hiç kurtulamazmış, Çün kü o zamanlarda burada Mısırdan veba getiren gemiler Halicin içeri- sine girerler ve farelerini etrafa sal dırırlarmış. Köprü yapılmca o gemi ler artık içeriye girememişler, - Is tanbulda veba hastalığı da birden bire sönmüş. Bu, sadece bir nazari ye değildir. Istanbulda veha salgın larmın kesilmesi köprünün yapıl dığı zamana tesadüf eder, Fakat köprünün tarihteki hizme tile beraber, şimdi bizim sağlığımı za daima zararı vazdır. Zaten köp rünün o hizmeti sırf bir tesadüf © seridir. O zamanda vebanın nasıl bu laştığı bile bilinemezdi. Şimdi o has talıktan korunmak için başka vasi” talarımız var, Halbuki köprünün şimdi bize 78 rarını Istanibulluların hepsi bilir. Y& zın kizgin güneş altında beynimizi yakar, kışın yağmurda, karda, fır tmada bize türlü türlü hastalıklar getirir. Boğaziçinden gelip Beyoğlu na Kidecek adam oiçin İstanbul tâ rafmda Yenicamlin yanmda, Kadı köytnden gelip te Istanbul tarafınt gidecek olan niçin Karaköyün ya nında çıksın? Karaköy köprüsü 1s tanbullulara hem vakitlerini kay bettiriyor, hem de sıhhatlerine do- kumuyor... Bu mütaleaları arkada Şimla konuşurken birden bire hatırı ma geldi; — Ya, tramvayları, otomobilleri, bir taraftan bir tarafa geçecek hal kı nasıl geçireceksin? diye sordum. Hiç düşünmeden: — Denizaltından ayrı ayrı tünel lerle... O vakit sarı givilere de Tü zum kalmıyacak. Dedi. Denizaltan- dan ayrı ayrı tüneller yapmak! Ne kadar uzum iş! Onun İçin, sizin dü şündüğünüz gibi ben de: — Allah hayırlar versin., Diyerek sözü kestim. Türk Dünyasının Yetiştirdiği Büyük Âlimler AN yazdı: Amerikada Prinsten Üniversitesi- nin kilisesine iyi bir hıristiya- nın hürmet etmesi lâzım ge- len büyük adamlardan biri st- fatile müslüman tıp âlimlerin. den Razi'nin renkli cam üze- rine bir sanat eseri şeklinde işlenmiş bir resmi asılmıştır. Kilise papazı da bu münase. betle söylediği bir nutukta: — Razi müslüman tp âlim- lerinin en büyüğü Ye iyi gö- rüşlüsüdür. Çiçek ve kızamık hastalıkları arasındaki farkı fenni klinik usullerile ayıran ve diğer birçok yenilikler yör pan adamdır. İnsanlığa fay- dalı olmak için zekâsını muvaf- fakıyetle | kulla- nan adam, başka bir dinden bile olsa kendis'ne saygın gös termek bir hıristiyan için va” zifedir, demiştir. Prinsten papazı kilisenin hürmet yerine yüksek bir Şarklının, bilgin bir müslümanın değil, dâhi bir Tür kün resmini asmıştır. Ölümünden bin otuz allı sene sonra kilise taas- subunu yıkan, koyu hıristiyanlığa perhizini bozduran Reyli Ebubekir Muhammet bin Zekeriya, Tbai Si- na gibi su katılmamış bir Türktür. Rey'in nisbet gekli olan Razi'yi dil leri dönmiyen Avrupalılar Razes şekline sokmunlardır Omur Garbte ki şöhreti böyledir. iksek bir feylosof, iyi bir man takçı, kıymetli bir tabiatçi ve dâhi bir hakim olan Muhammet bin Zekeriya yalnız devrinin bir öğ- reticisi olarak kalmamıştır. O Celi. nostan #onra tıbbm ikinci bir kurur cusu olmuştur. Ibni Sina yetişinciye kadar onun eserleri Şark ve Gafp Darülfünunlarında okunmuştur. Tb- ni Sina Razi mektebinin yüksek bir gakirdi ve müceddididir. Celinos Anazarbalı Divoskoridis olmasaydı fap olmazdı. diyordu. Ben de Razi olmasaydı barnküi tp nimazdı di- Ebubekir o Muhammet Rey'de bir ilim mıknatısı halinde ana Türk yurdunun, Hindin, Uzak Şarkın tibbu ajt bilgileri gibi Gar- hin tibbi buluşlarını kendisine çek- miş, bunları tahlil ve mükayese et miş. Daha sonra hamur haline ge- tirdiği bu eski tıp ka'delerini kendi tecrübe kalıplarına dökerek yeni bir tıp yaratmıştı. Onun buluşları, bil- gileri ve nazariyeleri bugün bile tazeliklerini muhafaza etmektedir. B en Tan'm verdiği haberden sonra Razi'yi tetkik etmiye başladım. Şarkın yazma ve basma birçok kitaplarını okudum. Garbin iyi tanıyamadığı bu büyük Türkü Şark eserleri de maalesef iyi tetkik edememiştir. Onun hayatı ve eser- leri ipham bulutları içinde kalmış» tır. Kitaplar onun doğduğu. yasadı ğı ve öldüğü tarihlerde bile ihtilâ- fa düşmüşlerdir. Ibni Sinadan daht yüksek gören ve ondan daha çok 6 ser birakan bu eşsiz Türkün şahsı ve eserleri geniş kadrolu bir ilim heyetini yıllarca işgal edecek bir mevzudur. Rezi bir cevherdir. İh- malin; etrafma ördüğü kabukları kırmak lâzmdır, Ben birkaç yazım la yeni ve eski müelliflerin Razinin hal tercümesi ve eserleri hakkında ki yanlışlarını, tezatlarmı düzeltmi ye çalışacağım. Ebubekir Muhammet bin Zekeri- ya üçüneö hleret asrın ikinci yr- rısmda Rey'de doğmuş ve dördün. cü kieret asrınm birinci yarısında yine orada ölmüştür. ıfti (Kitabı Ahsr - ) - Üle- Biahbar - 1! . hilkema) sında TARİHTEN SAYFALAR Ebubekir Râzi Neler Yaptı? a Mİ, Yazan: İBRAHİM HAKKI Konyalı Kİİ (Mısır tob'i sayfa 179) büyük bilgi nin; kadı Si e 320 yıllarında ve İbni Şıraza göre 364 yılmda öldüğü nü kaydeder. Yakutu Hamevi ise Mucem - ül - Büldan'ında (Cilt 4. Sayfa 3N0) yine Ibni Şıraza atfede- rek Bağdattan döml 310 F y'lında Rey'de öldüğünü söy ler Şemsettin Sami Kamusi'alâ- mında Razinin 240 yılmda Rey'de doğluğu ve 310 veyahut 320 tarih- lerinde yine orada öldüğü hakkın- CARE daki rivayetleri almıştır. Ibni Usey bia da Uyun - ül - Enbi fi taba- kat . 1. Etibba adlı eserinde (Nuw- ruosmaniye kütüphanesi 355 nu- mara ve yaprak 117 B) Raziyi E- tibbayi Acem arasında sayarken der ki. “O ekseriya Acem Bilââmda otu- rur ve yaşardı, Çünkü anayurdu © Tasıdır, Ailesi, kârdeşi bep orada otururlardı. O birçok Acem büyük- lerine ve Meliklerine - resmi ve hu- #usi doktorluklarında bulunmak su retile - hizmet etti, Burada tıbbi birçok eser yazdı. El - Mansüri adlı bin İsmail bin Hakan için E' - Mü- Yükisini de Taberistan valisi Ali adr- na yazmıştı. Onun Melidi ve menşei Rey'dir. 85 yaşlarına doğru Bağda- da gitti. Ulümu akliyeyi daha ev- velce öğrenmişti. Tıbbı büyüdükten sonra tahsil etti. Hocası Taberistan K Ali bin Rezin idi.,, uradaki Acem tabirleri Ara- bin başkası demek olduğu için Iranlı . Fars anlamına almma- malıdır. Tbni Usaybla ona yanlış 0- larak verilen (Calinos - ül - Arab) vasfını da tashih etmektedir. Esa- sen Avrupalılar; devrinin modasi- na uyarak eserlerini arapça yazan ber müellife insiyaki bir şekilde he men Araplık damgasmı basıyorlar dı. Uyün - 4) - Enba müeslifi Rezi- »in ölümlü hakkındaki rivayetlerden 285, 300 ve 310 H yıllarmı kaydet- miştir. Yine bu milellife göre Bü- veyh oğullarmdan Az'd « ud » devle Bağdada köprü başında bir hasta- hane yaptıracağı zaman yerini Ra- ziye tayin ettirmiş ve hastahane bitiken sonra da kendisini buraya (Sagurr-Başhekim) yapmıştır. Ra- Zinın E; - Havi adlı muazzam ese- rinin müsveddeleri de öldükten son ra Reyde hemşiresinden satın alıı- mıştır. ürci Zeydan Râzinin Mülüki sini de Azıd - üd - Devle adına yazdığını ve bu kitabında es ki zamanlardan kendi zamanı olan Dördüncü asır hicri ortasına kadar olan hastalıkları ve müdavst şetik lerini topladığını ve bu kitabın Ib- ni Sinanm kanunu çıkıncaya kadar halka merci teşkil ettiğini yazar. Azld . iüd - Devle 338 - 372 H. tari- hine kadar hükümdarlık etmiş ve 368 yılında da Bağdattâki hastaha nesini yaptırmıştır. Razi ilk zaman larında ut çalarmış, bir aralık sar- raflıkla de meşgul olmuştur. Bağ- dat ve Rey hastahanelerinde uzun geneler*doktorluk ve başhekimlik yapmıştır. Devrinin irfan merkezle rini dolaşmıştır. Buhara, Semer- kand, Şam ve Endülüze gitmiştir. Bakla fasilesini sevdiği için ihtiyar lığında gözüne su inmiş ve kör ol- muştu. Gözündeki suyu almak için tevsi ye edilen doktoru evvelâ imtihana çekti, Ona gözün tabakalarını sor du. Iyi cevap alamaymca: — Gözün tertibini bilmiyen bir doklor nasıl ameliyat yapabilir, Dünyayı görmekten usandım, Artrk görmek istemem. dedi ve böylece öl dü. R azi ne vakit ölmüştü? Eski ve yeni bütün kitapları şa şırtan bu muammayı çözmiye çalı- şalım; Topkapı saraymda Üçüncü Ah- met kütüphanesinde 2032 numara» da bulduğum (Kitab: Kâmil - is - Sanaat) adlı bir tp eseri bu mua mayı açan bir anahtar olmuştur. Ali bin Abbas Fi - Mecüsi isminde bir doktor tarafından Azıd.üd- Devle için yazılan bu kitapta Ra- zânin Azıd - üd - Devleden evvel öl. düğü tasrih nektedir. Bu mü- elif daha evvel vefat eden Razinin eserlerinden iktibaslar yapmakta ve bunları tahil etmektedir. Şu Kalde Razi Azıd - üd - Devlenin Marestanında geğil, Bağdadın daha evvelki hasta hanelerinde doktorluk yapmıştır. Razi için en doğru ölüm yılı 320 dir. 80 yaşlarında ölmüş- tü azinin İbn - ün - Nedim'in EL, Fihrist adlı kitabında tam 161 eserini saydım, Bunlardan 136 sı kitap, 20 uda riseledir. Razi (Kitab'- ül Cedri vel Hasba) adr eserinde kızamık Ve çiçek hastalık larını hakiki karakterlerile tespit eden ilk âlimdir. Bu eseri ingilizce ye tercilme edilmiştir. Daha evv ce de El - Kennaş ve El. Kavi'de lâtinceye tercümeve edilmişti. Bü- yük Türk bilgini (Kitabı Heyet -il« Alem) inde arzın yuvarlaklığım ve arzın güneşten küçük ve avdan bü yük oldüğunu bir eserinde söyle» miştir, Ulu üstat karın teşekkülü suretini ve mıknatıs taşınm cekme hassalarmı bugünkü re göre İzah etmiş ve hakiki sarabın vicu. dü beşere verdiği faydayı başka bir şarabin temin edemi; kay. detmiştir. Razi bir kitabında yıldız larda hayat bulunduğunu da isbata çalışmıştır. Razi kitaplarını kimin İçin yazmıştı, hangi Türk büküm- darlarının ve emirlerinin hizmetin. de çalışmıştı ve o, evliyalığı niçin reddederdi?. Bunları da huşka bir yazıma mevzu yapacağım.

Bu sayıdan diğer sayfalar: