8 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

8 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EK Go. Gündelik Gazete —şğ— | TANın hedefi: Haberde, fikirde, BÜ ri temiz. dürüst, samimi mak, kariin gazetesi olmıya ! çalışmaktır. iğ | 1 ABONE BEDELİ — ekiye Ecnebi 00 Kr. 1 Sene 2800 Kr, | > sa 1500 > 5 » SAy s0 » Mu? Aş 400 » Silerarası posta ittihadma dahil ol dır,» memleketler için 30, 16, 9, 2 Hira ii ABONE bedeli pesindir, Adres değiş ia 25 kuruştur, Cevap için mektup 10 kuruşluk pal ilâvesi lâzımdır, | a ayan 1 GUNUN MESELELERİ || Muallim Nihat ” Günün Meselesi Oldu İYazan: M. Zekeriya) a alli Nihat günün meselesi ol. ye şam gazetelerinden biri bir deli. Olun timarhanedeyken yarım ya- l yalak anlattığı bazı hatıralarını nek alg sYor. Halbuki bunların çoğu Ne ate uygun değildir. Muallim Ni. Yi, © Dir kadına şik olmuş, ne Şark Yetlerine gitmiştir. Kendisi deo tup bunları tekzip için bir mek. Buna gazetecilik demezler, kör tak si derler. a ünhüriyet gazetesi de dün mual © Nihadı ele alıyor, bu adam neden ayar, diye bir sual soruyor ve Bibi bu faciadan biz mesul mişiz Mesriyatımızı muahaze ediyor. heç alim Nihat niçin bu kara sefa. .? Neye mezarirklarda mai halde çalışmıyor? Niye 30 se. maçı söaliim okluğu halle tekalt almıyor? Mütün bu sünilerin cevaplarını mu. hatıratında bulacak. rap” Cümhuriyetin hatası, bu hatı. dir, hüküm vermesinde » * Tavsiye ederiz, tütfen bu faciayı iy tünlarmızda takip ediniz, o vakit Ma, elleri sormuya lüzum görmiye - 7 h Kitap Sergi: sala Halkevinin açtığı kitap bip Sezdiniz mi? Tavsiye ederiz, ka buraya uğrayınız ve memle. ah neşriyat hakkında bir ei Silnieriz, sergide teşhir edilen kitapların Ancak beş yüz tanedir, Son neşredilen kitapların ye fazladır. Fukat kitaper. karşı kâfi derecede alâka için, burada bütün bulundurmak mümkün ola. ZE il / İ istatistiklere göre Türki. senelerde kitap neşriyatı . En çok ehemmiyet verilen içtimaiyat ve ekonomiye alt ikinci dereceye düşmüş - İse göze görünmiyecek ka. », Fakat neşriyatın asıl çocuk kitapları teşkil Bu da gösteriyor ki, en Uyan sınıf yeni nesildir. Bütün de onlarda olduğu için bu bizi sevindirmiye kâfidir. aş talebesine, kitap sergisini ih gı, eÜnelerini tavsiye ederiz, Ki- £ Nak'için değilse bile, yeni neşri # il £z İ) Ml f k ü bir fikir edinmek, müel a 4 tatmak bakımından bunun kıy ö vardır, Yatromuzun Maffakıyeti 0 bir müddettenberi ti- e giç, KE likayttirler. Halbuki büyük eserlerle dolu- e Sikkate şayandır ki, halk en klâsik eserlere ehem- Şehir ektedir. Bu cümleden ola- ği an bu yıl temsil tetra, Pe, DUYU bir rağbet tür ir. Tiyatromuz da bu emir om büyük muvaffakıyet köşelerinde mutavazıana ça- i me ——— TAN TecavüzeKa Mümkün B ugün bütün dünyayı dü- şündüren mesele teca- vüze karşı gelmenin yoludur. Bu yüzden en ço k düşünülen mevzu, “tecavüz,,ün bir me- sele olmak bakımından leh ve aleyhindeki fırsatları ölçüp biçmektir. Londrada çıkan Economist gaze tesi bu mevzua tahsis ettiği br ma kalede diyor ki: ““Tecavtize karşi iki kat'i hakikat göze çarpıyor. biri teknik, diğeri e konomik mahiyettedir. Teknik ha kikat bugünkü harp fenninde mü dafaanm hücuma, kati surette faik olduğudur. Tecavüze karşı ekono. mik engel ise, dünyadaki iktısadi kaynaklardan en büyük kısmın te caviiz fikri beslemiyen devletler e linde bulunmasıdır. Fakat bu âmil ler, ilk bakışla göze çarptığı dere cede kati mahiyeti haiz değildir. Çünkü müdafaanm hücuma üstün Tüğü, iki tarafın azami derecede müsavatma bağlıdır. Yoksa Habeş müdafaası gibi bir müdafsanm Ital yan bücumu gibi bir hilcuma karşı gelmesine imkân tasavvur oluna mazdr. 1938 senesinin en büyük teh ikesi, demokratik ve gayri müteca viz devletlerin, bilkuvve miltecaviz olanlara bir av gibi görünmeleri dir, Çünkü tecavliz fikrini besliyen ler, diğerlerini benüz hazırlıksız ve maneviyat bakımından sarsik görmektedirler, Fi tecavüz fikrini esli yenler de, vakalarla karşı npr Dany 4 onar edin! akmıya - “cesaret “ ediyor. larsa, “herhalde kendilerini pek iyi bir vaz'yette görmüyorlardır. Çünkü tecavüz fikrinin «on altı yıl zarfında tuttuğu yol, kendisini muksdderatın çok ağır İstihzalarile karşı karşıya ge. tirmiştir. Fakat tecavüze kurban olanların kendilerini müdafsadan Aciz kalmaları, ve miletller cemiye tindeki arkadaşlarmm, taahhütleri ni ifadan çekinmeleri, mütecaviz lere hiç ummadıkları neticeler te min etmistir. Japonya, Mançuride; Italya, Habeşistanda, hiç bir enge- le rastgelmeden ileriledi. Fakat mu kaddeoratm istihzası bu hâdiseleri takip etti. Çünkü fethedilen mem Jeektler birer nimet ve bereket kaynağı sanılmıştı. Halbuki bunla rm bilâkis geniş sermayeleri yut mıya müheyya birer kuyu olduğu görüldü. Zenginlik ve refah geti ren bir genişleme uman İki memle ketin herbiri, yeni tecavüze macera Jarma atdmıya mecbur kaldı. Hal ya Ispanya işine ve Japonya söddi Çin içine girdi. Ş talyanm ve Japonyanm bu İ gidişine bakarak, henüz meydana atılmıyanlarn tereddüde uğraması çok muhtemeldir. Fakat Almanyanın a la Japonez, yahut a Ja alyan bir hareketine karşı durmak mümkün müdür? Günün en mühim meselelerinden biri budur. Hitler Almanyasinın siyasetini kararlaştırmak yolunda son söz” söyliyecek ricalin bugün yeis içinde olduklarını iddiaya im kân yoktur. Fakat dahilde kendi e serleri olan İktisadi güçlüklerin, yahut yelse düşen bir müttefiğin tesirile yelse uğramaları çok muh temeldir. Yedi bilyük devlet içinde, belki de Italya, Sinyor Mussolininin ça buklaştırdığı silâh yarışma en az dayanabilecek olan gibi görünü a —— şan ve Ankaraya da bir tiyatro ka. sandıran artistlerimizi tebrik etmek vazifemizdir. Olacak mı? yor. Duçenin siyaseti Italyaya şim diden orta ve cenubu şarki Avrupa da nüfuzunu kaybettirmiş ve İtal ya bu nüfuzu yeniden silâhlanan müttefik Almanyaya devretmiştir. Italya, iktisat bakımmdan zayıftır ve şimdiden ağır bir yük altmda dır, Onun Almanya lehinde Tuna boyunca ve Brenner üzerindeki fe dakârlıklarına mukabil Fransa ve İngiltere hesabına Akdenizde ve Af rikada nüfuz ve arazi araması muh temeldir, Fakat nevmidane bir ma ceraya atılmak için Almanyayı da kışkırtmak lâzımgelir. caba İtalya böyle bir teşeb- bise girişime muvaffak o tur mu? Böyle bir hâdisede Sin yor Mussolininin kullanacağı en mü him koz, Berlin — Roma mihveri Almanyanın Avrupada tekbaşma müttefiksiz kalmak endişesidir. 1914 Temmuzunda Avusturya — Macaristan diplomatlığınm Alman yaya karşı muvaffakiyetle kullan dığı koz, bundan ibaretti, Alman lar, belki de bir defn daha zayıf bir müttefiğin peşinden gitmek iste mezler, Almanya ne 1914 senesinin temmuzunu, ne de daha sonraki s6 nede müselles ittifakm üçüncü rik nü olan İtalyanm sabık müttefik lerini arkadan vurmak için bitaraf lığı bile terkettiğin! unutmamıştır. Alman erkânı bharbiyesi, imkân bulduğu takdirde, İtalyanm İspan ya ateşine attığı kestaneleri yan maktan kurtarmak istemiyecektir. Almanyanm İta'yan maceraları hakkmdaki endişelerini bu srrada diğer müttefiki olan Japonyaya ait keskin endişeler teşdit ediyor. Al “saatı yarımı HEEKSEUK, JpONYEYI, TAL nasip fırsat hülül ettiği zaman Sov yet Rusyaya karı kıskacm bir ko İu gibi kullanmaktı. Japonlarsa başka türlü düşündüler. Vilâdivos toktan Tokyo ile Osakayı bombar Arman edebilecek devlete hücum e decekleri yerde Çine yüklendiler. Japon koğu boynuzları Çinin ça murtarma © kadar soktu ki belki de onları bir daha oradan çıkara mıyacaktır. Almanya bakımından vaziyeti büsbütün berbat eden bir nokta, kızışan koçun Çindeki Al man ticaretini de ayaklar altma al masını ve arka syaklarile de İngil tere imperatorluğuna ve Amerika ya saldırmasıdır, ye diplomasisinin Ingiliz ce konuşan mileteri bireş tirmek hususunda kazandığı par lak muvaffakıyet belki de Alman $i yasetini yeni bir yola sevkedebllir. Çünkü Japonlarm saptığı çıkmaz, Rusya üzerindeki tazyiki zaiflet- mektedir. Almanyanm Rusyaya barşı bir maceraya girişmek fikrin de olmadığı anlaşılıyor. Çünkü ma ceranm Jâponya ile birlikte Sovyet Rusyaya yüklenmekle kalmıyarak bütün dünyanm ve ingilizce konu Şan bütün milletlerin ona karşı ha reket etmesinden endişe ediyor. Kuvvetlerin bu şekilde tevezziü yüzünden Almanyanın Şarki Avrupa daki ihtirasları, Rusyaya saldıra rak değil, belki onunla anlaşarak tatmin etmesi çok milmkündür. Böyle bir vaziyet bttün devletleri yeniden düşünmiye mecbur edecek tir. Fekat herşeyden evvel bugün kül gerginliği hafifletecektir, Hiç olmazsa milletler bir müddet için yanyana yaşamak imkânmı bula çaklar ve örs ile çekiç vazifesini yapmaktan korunacaklardır. Alman diplomasisinin 1938 de Alman milletine yapacağı en bü yük hizmet Rusya ile antant yap maktır. rşı koymak iğ vi be goLi Japonyanın Uzak Şarkta genişleme hareketinin muhtelif safha- lartnt şu haritalarda kolayca görüyoruz. Siyah yerler Japonyanın İİ £, LZ / istilâ ettiği toprak parçalarıdır. Bir Köy Yeniden Kuruluyor Antalya, (TAN) — İki yüz evden ibaret, fakat pek dağmık olan Melli köyü halkı bir araya gelmek arzusu nu göstermişlerdir, Ziraat Vekâleti, kurulacak yeni köy için omeecanen kereste verileceğini müjdelemiştir. Valinin başkanlığında ve Nafia, sıhhat müdürlerinden mürekkep bir heyet, yeni köyün kurulacağı sahada tetkiklerde bulunmuş, halka evlerinin yapılacağı yerler gösterilmiştir. Bu evlerin plânları Nafin mildürü tara fından çizilip köylüye verilmiştir. Di Zer dağınık köyler halkının da bu mu aveneti görerek birleşmek istiyecek leri umuluyor, Yeni Melli köyü, kara .Antalya Lisesi Büyüyor Antalya, (TAN) — 933 yılmda ku rulan Jisemizde talebe mevcudu 827 den 1160 « yükselmiştir. Lise olarak kullanılan iki bina, ihtiyaca kâfi gel memektedir. Bu yüzden senebaşında bir hayli talebe kaydolunamamıştır. Ayrıca bir lise binasının daha inşası Vatandaş Türkçe... o— Konuş Demeden Önce Azıcık Realist Olamaz mıyız? (Yazan: Aka Gündüz) İN e Azizim Bay Toprak, (Vatandaş, Türkçe kons) u kirae söylüyoruz ve bunu kimden istiyo. ruz? Kumdan mı, Ermen'den mi? Mose- viden mi? Araptan mi? Armavuttan mu? Boşnaktan mı? Çerkesten mi? Kürtten mi? Türkten mi? Ilkönce bunu tayin etmek pek fay- dalı olaesiktir. Dizdiğim isimlerin sonundan boş- Uyalım: Bir: Biz bunu en başta Türkten is- tyeceğiz. Türk; Rumca konuşuyor! Arnavutça konuşuyor! Bulgm.res nuşuyor! Arapça konuşuyor! Kürtçe Konusuyor! Konuşanlar alay any, evleri dizi dizi sayıp dökmiye lüzum yok. Siz de pek İyi bilirsiniz. Ve yine pek iyi hatırlarsmız ki: — Türk kardeşler! Türkçe konuşu w- Diyen iki Türk genel, Türkç: ko- wuşmiyan Türk kardeşleri tarafından acı tecavtizlere uğramışlardı. Gavetelerin yazdığı gibi kanun tek Hifinizde konuşmıyanlara cezu veril mesini istediğiniz doğru İse, ba kar- deşlerimize verilecek cezaların “osha bı müşeddede bakımından, dolgunen olması icap eder. Evlerinde Türkce konuşturmıyan, —mürettip hatası de EM, tekrar ediyorum: Ko, nas, tur, mi, yan— aylıkçıları fear misınız? Ben tanırım, Bu gaflete, alışkanlıktan ötürü di- Mübadele on beş yaşma girdi. Ru- rada doğanlar on beşine, beşte gelen ler yirmisine, onda gelenler yirmi be- sine ve ilâh, bastılar, Baybabaları ile Bayanamneleri de on beş yıklasberi öz Türkiyede ve Türklüğün özünde- | dirler. Mİ alışkanlıklarından vaz geçemiyenler varsa bu derece saknt alışkanlığa uğrıyan dilleri hacamat- lamaktan başka tedavi yolu yoktur. Kaldı ki ana vatana, bu gibilerden çak daha eski gelip yaşıyanlar var, Onlara da hacamat yerine çayı ma- kası ister, i Şu küçük toplu iğneciğin uemu kendi dilimize birazıcık batırdıktan sonra artık istediğimiz boyda çuval dız kutlamabiliriz. Iki: Çerkesten İstiyeceğiz. Bir defa kati bir vatan birdği, din birliği esası var. Onu sâle bıraka. lm. Çerkes; Türk tarihine, Türk top- rağına Türk politikasma, Türk aile sine, Türk kanma o kadar kaynamış tır ki Türkten Türkçeyi nasıl hakla ve şiddetle istiyorsuk ondan da o ka- dar hakla ve şiddetle istemeliyiz. Uç: Boşmak ta böyledir. Boşaak demek bir millet demek değil, Bosma. lı demektir. Asırlardan beri dinimi- ze, dilimize, tarihimize, politikumza © derece kaynamıştır ki bugünkü Bos nadaki Boşnağın bugünkü adı Türk- tür. (Turçin) derler. Ve onlar bu şan lı adı taşımaktan memaun ve mesut turlar. Bırakınız baska yerleri, su da kikada Ankara sokaklarında Türkçe bilmiyen minimin! vavrucuklar dolaş- maktadırlar! Türkten istediğimizi Türk olandan da istemeliyiz, Dört: Iki çeşit Arnavut vardır, Bi- ri Armavut Amavudu; biri Türkün havasma, suyuna, toprağına, tarihi- ne ve mukadderatma kaynamış Tür- kiyeTürkü Arnavut.Pirineinin havası ve tebaası başkadır. Ondan bunu isti- yemeyiz. İncisi bendendir. Ben. dir. Bunu ondan da isteriz, Beş: Türkiyede bir Arap camiası, bir Arap milleti yoktur, Arapça ko- nuşan Türkler vardır. Arap tebaası olanArabın kendi dilini konuşması bir haktır. Biz Arapen konusan Türkiye tehansı Türkten haklermız ister. Altı: Kürt denilen kardes « ön da hakkındaki teşebbüsler neticelenmek | Arapça konusan Türkün esitir üzeredir. Valinin gayretlerile Yenika pı mevkiinde yapılmıya başlanılan Niçin bunları ön sırada ailpa* Ayrıca bir de din birliğiriz. oldu- lise binası yakmda bitecektir. Gele | undan Din politikacı ve dünyası cek ders yılında lisemizde kız ve er | değildir. Ne mükemel bir hamle et- kek talebenin iki bini bulacağı lüyor, ————— dan gelenlerin Antalya hududunda görecekleri ilk asri köy olacaktır. tik te ayırdık. Fakat buna karşı din manevici ve gönületidir. Bir realite ki İzahı uzan sürer. Zaten köşem de pek dar, —YARINA—

Bu sayıdan diğer sayfalar: