2 Ağustos 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

2 Ağustos 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2-8-938 Vİ e Gündelik Gazete —— TAN'ın hedefi? Haberde, fikirde, har- #eyde temiz, dürüm, samimi olmak, karlin o gazetesi Glmiya çalışmaktır. ği ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 2800 Kr, BO Er, GAy 1590 Er, 400 Kr, SA) 800 Kr, 0 Kr, lAy 300 Kr, Milletlerarası posta fttihsdına dahil ol- Miyan memleketler için 30, 16, 8, 3.8 lira dir. Abone bedelli peşindir: Adres değiş- rnek 25 kuruştur. Cevap için mektup dara 10 kuruşluk; pulilâvesi lâzımdır. m ————— GUNUN MESELELERİ Cinayetler Çoğaldı Yazan: M. Zekeriya SERTEL Son haftalarda cinayetler çoğaldı. Cinayetlerin çoğalmasını mucip o- lah birçok içtimai ve iktisadi se- vardır, Buna şüphe yok. Fakat sıcakların da tesirini inkâr İçtimai ve iktisadi sebep- lerle yorulmuş olan sinirler, sıcak- tesirile bütün bütün kontrol *dilemez bir hal aliyor. Başka za- Manlarda iradesine hâkim olabile- *ek olan bir insanı iradesiz yapıyor. Derken ortaya bir cinayet çıkıyor. Sıcağın sinirleri bozan tahripkâr mayi inklr edemeyiz. Herkesi li, harçin görüyorsan, biraz da| bundandır. * HARP GELİYORMUŞ e Londrada dolaşan bir rivayet var: on beşte harp başlıya, Bu rivayeti bilhassa mali maha- Çekoslovak me- Selesinin hâlâ halledilmemiş olması Mi Uzak Şarkta Japon - Rus mü- Pasobetlerinin gerginleşmiş bulun- basını sebep olarak gösteriyor ve daha ileri giderek harbin başlangıcı Bü kötü falcılara inanmak için se- yoktur, Ne Almanya çekosloval Yadaki Südet ekalliyetleri için harp | haldedir, ne de Japonlar U- tak Şarkta Çin harbini muvafta Yetle bitirmeden yeni bir harbe gir- Meyi göze alacak vaziyettedir. Dünya bundan çok daha tehlikeli gerirmiştir. Milletler he- Düz harbe girebilecek vaziyette de- Kildir, Bu rivayetler, borsada dalavera İk istiyen birtakım oyuncu: | dir, ra İzmir muhabirimizden birta- nin fotoğraflar aldık. Bize belediye- ak irdiği yeni otehüslerin, fuar. hazırlıkların, Kültürparkta vü Simi, Ketirilen ağaçlık sahanın re lerini göndermiş. İF imar işinde Türkiyenin en Maç irin artıklariyle geçinmiye bur kalmıştır. İstanbulda şimdi Yen otobüsler, İzmirin artık kul- Yıp kenara attığı artıklardır. *ski giyen fakirler gibi İzmirin İD. attığı eskileri kullanıyo. İS Modara ekmek fırını işi aylar. ma Heri İstanbulu meşgul eder du- ii de bu iş halledilmek üze- Ve muhabirimiz İzmirde va Münğ modern ekmek fırınının res- Mağ, Köndermiştir İzmir çalışıyor. tera Mİ İZ ve İnkılâpçı Türkiyenin mo- || 7, VE birinci şehri olmağa çalışı: | tanbul hala on beş seneki halin- abaza ondan da geridir. Dün | yeni gelen bir dostumla ut caddesinden geçiyorduk. Türkiye haricinde dolaş- m İdetçe böyle kötü bir s0- rak, Hiz Kak ni #eçmedim. bir İstanbullu o- Yaya anbulun bu halinden acı du i kendini alamadı. Ma, Tüpadan vazgeçtik. İzmir ör. ta, Hamidiyede Köy | Birey, İT — Hamidiye köyünde| giden şehridir. İstanbul manle- || köy , Sene yapılmasına başlanılan ie çetmen okulu binasının inşası | kadar bitecektir. | TAN Muharrir, bu sütunlarda Rumelihisarı me- zarlığının yola kalbedilmesi hâdisesini bir kaç defa tenkit etmişti. Bu haklı ve ye- rinde yazılara bir cevap yükseldi. Bu ce- vap, muharrirde bazı acı hatıralar uyan. dırıyor. Ve şu mütalealarda bulunuyor: n Büyü Esefım E Ili yıldır yaşıyorum. Ha- yatın her neşesinden tattım. En derin yaralarını ta- şıdım. Hepsi buz sathma işlen- miş nakışlar gibi alâkamdan ilindiler. Yalnız birini unut- madım, unutamadım; acısına bir türlü alışamadım: Menhus savaştan sonra di. Sırp ülkesinden Yunan e geçiyor- dum. Mevsim kış, gün kaşvetliydi. Vagon pencereleri buğularmış buz lanmiştı. Bir aralık donuk camın ardında kızılbir renk sezdi Mendilimle camı sildim. Keşke sil- meseydim. Olanca ömrüm buzlu bir camın arkasında geçseydi. O musibet levhayı görmeseydim. Hayır, hata edloyrum. Gördü- Gümü görmeseydim intibaha er- miyecektim. Cürmüm berdevam 9- lacak, günahım artacaktı. Gördü- güm levha işte şu manzaraydı: Batı ufkundan lâal ve — berrak bir hüzme uzanmış, minaresi ki- rik, kubhgsi harap bir camiye do- lanmıştı. Mabedin kapısında bir zarlığa bir düşman neferi girmiş, | Yüzbaşı Weidemann di, telgraf has ik mik geşen yüz- başı Weldemarin, Hes Hitlerin hu- susl surette kullandığı üç yardım. Gınin biridir. Diğer ikisi Her Beyck- ner İle Her Bshaub'dır. Fakat Wel- demann duha fazla dış işlere ve ya bancı milletlerin efkârı umum! meme edilir. Wet | vazifesi, Mer Mit. ek yedi yaşındadır. üç evlât babasidır. İlk gö- siyasi Bir basit bir aş ker olmaktır, Mer Hitlerin itlmadı- nı kazanmış olmak em beltibaglı meziytleriden biridir. Büyük Harp. ten sonra Her Hitlerin Nazlliği rumakla meşgul olduğu sirada W. demann topraklarını ekip biçme le meşgul oluyordu. Yüzbaşı Rodm ile arkadaşlarınm kati üzerine Her Hitler bu #ski dostuna müraca- at etmiş ve Shu malyetina alarak (ği hususi tamaplar İşinde kullanmıştır. Weidemann bu şekilde Amerikaya giderek Mister Roosevelt iie görüy- müş, daha sonra İngiltere krah al. tıncı Corcun taşlanması siramında İngiltereye giderek İngiliz efkârı umumiyeşinin hissiyatını denemişti, Daha sonra Parin sergisini ziyaret ve bir çek kimselerle temas etm ve görüp işittiklerini rapor etmişti, Ayni sat en sen temaslarını Lord Halifaku ile uş bulunuyor, Şim- 4 de Chamberizin ile teması bek. lenmaktedir. | Weidmeann'in memuriyeti, gayri resmi olmakin beraber büyükçe bir | kiymeti halzdi vE | cum ve ecdat eserlerini yannan aray Yazân: * RESSAM | Eğ , / / / ağrımda vahşi bir sızı duy- dum, Hemen döndüm, arka mı cama verdim. “Hep Türklerin raktıkları yerlerden geçiyoruz, yerek inbisatla konuşan üç ciz- vit papazından o musibet manzara yı gizledim. Kafamda bir ses uğul damıya başladı: — Senin de hissel şeametin var bu işte! O gün bugündür, varlığımın zaviyelerinde, danır, dolaşır. — Ne binasip imişim! Hangi li- yakatle karıştım ibat işine! derim. Tanrıdan mağfiret dilerim, Benim en unutulmaz, en büyük esefim, işte bu İdi. * o mühip ses, homur- rını karıştı. meselesine “Haber, İn $ rifken “Rumelihisarı pek toyca bir müdahale, başlıklı bir yazı gördüm. Bu meseleye ilk sesim, sağır dağlara haykırılmış gibi akissiz kalmıştı. Ümidim kı- rılmış, yelsim artmıştı Günün birinde, yine “Haber,, in ilk sütu- | nunda “Nizamettin Nazif,, den ca- na yakın bir ses almıştım. Bir ses | ki, etrafımı saran muhevviş ve mü hib ıssılığı ilâhi bir âhenkle dok durmuş; garipliğimin acısını bana unutturmuştu. Baktım, imza yine “Nizamettin Nazif,, in. Okudum. Anladım. Me- ğer “Bürhan Cahit,, adında bir mu harrir varmış. O da bu işe karış- miş, Hem bana, hem ona saldırmış. Bizi “umranın kervanına haykı- ran baykuşlara,, benzetmiş. Niza- mettin Nazifi öfkelendirmiş. iz avallı meram arkadaşım. Evet, bu vicdan savaşın- da tek ve yegâne arkadaşım!. Irk namına yüklendiği güç ve mesuli- yetli vazifenin ağırlığı omuzlarına yetmişmiyormuş gibi beni de mü- dafaa ediyor. Mertlik, civanmerte lik gösteriyor. Hakkıyle de ispat ediyor ki, damarlarında dolsşan kan, Bizansın pis mayasiyle pıh- tılaşmamış, kılıcıyla Türk Şarkı, atının sağrısında savaş yarası Kur- tarmıya çalışan öz Türk akıncısı- nın temiz ve sıcak kanıdır. Bununla ne kadar iftihar duy- Muşsam, bize şu topraklar üstün- | de hayat hakkı, refah hakkı, dilek hakkı yaratan büyük fethin büyük ve asil şehidine, yer altında bir mezarı dahi çok gören, korkunç bir ırkdaşın da var oluşuna o ka- dar yandım; o kadar eseflendim. Bu soysuz hakikat, Vardar kıyı sında gördüğüm musibet manzarâ- dan daha elim bir sizi olarak göğ- süme saplandı. Eski esefi unuttum. Bugün en büyük esefim işte bu- dur. * firkün felâketine iki müessir sebep olmuştur: Biri, cizvit yetiştirmesi levantenler; diğeri, tekkelerde “ıskat,, ile geçinen şeyh- İer ve çömezler.. Levanteler, İslâm ananesine hü- tezyif e- derler idi. Fakat, gözleri hep ha- remde, yerlerdeki güzel kilimler- Je raflardaki antik muhallefat ve Rumelihisarı şehitliğinde yeniden şehit edilen bir mezartaşı yerde yatıyor.. svanide idi. Birer vesile bularak, hepsini gözümüzden düşürmeye ça lışırlar, bize attırırlardı. Yırtık ve kıriklarına varıneya kadar toplar- lar, yurtlarına aparırlar idi, Bunla rın her teşvik ettikleri işte mutlaka bir habaset saklı idi. En habis muz merleri de aile ocağından bizi yık- mak idi. Bu; onların mezhebi ve ırki vazifeleri idi. Tekkecilere gelince: Onlar da “ıskat,, hakkını kaybetmemek için Evlilik bir ortaklıktır. Ben bundan bahsetmek İstemi yorum, Me kocaların kadınları iş hayatında da kendilerine ortak yapmalarıdır. Kadın erkeğin işteki gidişini bilmedikçe, kurulan ailenin beş s6 neden fazla nasıl sürebileceğine şaşmak lâzımdır. İnsanlar iş hayatında bir sırda- şa muhtaçtırlar, Bu sırrı eve ve- remedikleri zaman başkalariyle paylaşmağa mecbur olurlar. Bu | kabil insanlar için ev sadece bir karı koca münasebetinden ibaret- tir, Kadın hiç bir şeyden anlamaz bir mahlüktur, Sır tutmasını bil- mez. Ona dert yanmak, itibar ve otoriteyi bozar. Bu telâkki ile ha- reket eden erkekler karılarını işle. rino ve ev dışındaki hayatlarına yabancı tutarlar. Bu adamları muahaze aklımdan geçmez. Bunu, *bilhasta bizim memleket için, gayet tabii görü- rüm. Şimdiye kadar kadına mü- savi gözüyle bakmağa alışmamış bir erkek için, karısın karşısına alıp ona işlerini anlatmak biraz garip görünür. Fakat o bu hatası- nın cezasını gayet ağır çeker. Çün kü kadın kocasının iş hayatının iç yüzünü O öğrenmek İmkânmdan mahrum olur. Bu mahrumiyet ka- dını kocasının dış hayatına ve bu- nun âkibetlerine karşı lâkayt ya- par, Erkek iflâs edebilir, ziyanda olabilir, müşkül vaziyette buluna» bilir, karısının tuvaletine verecek parası bulunmıyabilir, Hattâ evin masrafını kısmak ihtiyacını duya- bilir, Fakat kadın, erkeği vazi- yetini bilmediği için bütün bunla- ra karşı lâkayt kalir ve hayatın her vakitki gibi devam ettiğini zanneder, O vakit kadına dert an- latmak güç olur ve istediği yapıl- mürailiğin, soytariliğin hattâ zi- nanin envatnı icat ederler, jurnal- Gılıkla ün ve makam alırlardı. Hem Tanrıya, hem kula oyun oynarlar idi! Çok şükür, Cümhuriyet inkılâ- bı, ümmeti Ber ikisinden de kur- tarmayı ilk vazife bildi. Tanrıdan GÖPÜŞLEP Bir Muallime Cevap EE m Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Anadoluda bir muallimden mek» tup aldım. “Boş Mektep,, başlığı al- tında yazdığım yı okuyan bu muallim, gayet selis bir ifade ile, munllimlik mesleğinin ne kadar yo- rTucu ve semeresiz olduğunu, bu mes- leğe girenlere istikbalin müayyen bir hududa gelip kapandığını, ilerles mek fırsatlarının pek dar hir daire içine o hapsedildiğini, munllimlerin gösterdikleri feragat ve fedakârlık. ları yazdıktan sonra diyor ki, köylü- nün boş mektebhini doldurmak İçin yine muallimden fedakârlık istiyor- sunuz, artık yeter, Muallimin yazdığı bu mektuptaki fikir ve mülâhazalara başından sonu na kadar İştirak ediyorum... Hattâ onun dediği gibi hiç bir baba çocu- ğuna meslek tâyin ederken mual- lim olmayı tavfiye etmiyeceği mu- talâasında da beraberim. Yalnız bir noktada ayrılıyorum. Ne pahasına olursa olsun, köylünün mektebi mu- allimsiz kalmamalıdır. Zâten ben © yanda bu fedakârlığı muallimlerden istemedim. İstanbulda bu kadar İşe siz münevverler vardır, bunlar Halk evlerinin kürsülerinde, şurada bura» da vatan, millet, halkçılık diye ayu- nup dururlar. Eğer bu gençler ha- kikaten vatanperver ve halkçi iseler, işte köylerde yapılan mektepler boş, bü ağızlarında dolaştırdıkları hamiy yeti tatbikata geçirsinler, dedim. İstanbulda aç, işsiz oldukları halde Anadoluya gitmekten çekinen genç- lere işaret ettim. Yazıma cevap ve- ren müallim bu noktaya dikkat et- memiş, bunu ınuallimlere bir hitap telâkki etmiş. Fakat bu vasile ile kendisiyle muallimlik mesleği huk- kında konuşabiliriz. Yalnız muallimlik değil, bütün kafasile çalışan fikir amelesi, mensup, dilerim bu saadetli inkılâbı da Rab- bim. onların varisi çar ve şöömet- leri olanlardan korusun. GÖNÜL İŞLERİ Karınızı Kendinize Ortak Yapınız mayınca evde dersizlik ve geçim- sizlik başlar. * Halbuki kadın kocasının iş ha- yatında ortağı olursa, ona birçok yardımlarda bulunabilir. Kadın ha riçten göten bir göz olduğu için sizin yanlışlarınızı, hatalarımızı daha iyi görebilir. Sizi ikaz edebi- lir. Size yol gösterebilir. Ve en nevmit ânınızda «izi kolunuzdan tutup kaldırabilir, Sonra kadın istişareye lâyık gö- rüldöğünü gördükçe manen kuv- vetlenir, Mesuliyet duymağa, ko- casmaın. işleriyle ve ohayatile ya- kından alâkadar olmağa mecbur o tur. * Bu dediklerimin doğruluğunm- anlamak için mubhitinizde ve tanı- Bıdıklarınız arasındaki evlileri tet kik ediniz. Büyük işler yapan adamlar, ek- seriya işlerini eve getirmezler. Bu ailelerde heyecana dayanan arkadaşlık yavaş yavaş zail olur. Erkek evin ya patronu halinde kö- hır. Yahut eve karşı tamamen 1- bir vaziyet alır, O vakit ka- dın yalmız yaşamağa başlar ve bu yaşayış manen evi yıkmağa kâfi gelir. Evlilikte, ilk günlerde başlıyan ortaklık bütün hayat müddetince devam etmelidir. * Fakat hayat prensiplere bu de- rece uymaz. Akşam erkek eve yor- gun argın gelir. Kafasında birçok dertler, projeler, plânlar vardır. E- ve girdiği zaman kadını da va mut- fakta yemek pişirirken bulur,ya ka dın çocuklarla meşguldür. Yahut evin arta kalmış işleri ile başba- şadır. Halbuki © anda erkek karı- sini artık serbest bulmak ihtiya olduğu cemiyete ve insanlığa en çok İ semere veren ve en az mukabilini a- lan unsurlardır, Fikir adamlarını hayatta yegâne gayesi lüks olmadı- Ğ için basit bir insan hayatına kat- Tanmaktan kaçmazlar. Fakat bu a- damların fikir namına yaptıkları bu fedakârlığı istismar etmek, onları en basit insan ihtiyaçlarından mah- rum etmek hiç şüphesiz ki kimse nin hakkı değildir. Fikir adamları- nın bugün en medeni Avrupa ve A- merika devletlerindeki hayatı dahi, en basit iş adamının hayatından çok aşağıdadır. Fikir adamlarında, entel. lektüellerde bugün hâd devre gelen huzursuzluğun sebebi şüphesiz ki verdikleri semerenin mükâfatını #- lamamalarıdır. Bana hitap eden muallim de hun- lardan bir tanesidir. Ben “Boş Mek- tepte,, bu davayı ne münakaşa et- tim, ne de buna temas ettim. Türk inkıl&bının sevindirici bir semeresi olarak köylüler mekteplerini yapıyor lar, her türlü fedakârlığa katlanı- yorlar, bunların o mekteplerini boş bırakmak hatadır, dedim, Bu hata ne muallime, ne güzel ikinci derecede mesul a tir. Köylerde maarifin ilerlemesi i- sin, maarifin köy hemmiyet vermesi mekteplerine ©- işaret ederken, Jişsiz münevverleri, İstanhul sokakla rında tufeyli gezeceklerine bu kıymet li vazifeye davet ettim. Hata rm et- tim? Fakat ben dudakla kalb arasin. daki halkçılıktan hiç bir şey anlama. dığım, şuura dayanmıyan hiç bir his ve fikre metelik vermediğim için bu hataya düşmüş olacağım. Muallim. den bugünkü fedakârliğından fazla sını İstemek aklımdan bile geçmez. ———— ———— €indadır. Kadını meşgul bulmak onu yalnız bırakır ve bu da erke- ğin eve karşı soğumasına sebep olur. Kadın ev işini kocasının gelme #aatine kadar bitirmiş olmah ve 0- nu karşılamağa — hazırlanmalıdır. Çünkü kocasına ortak olamamak da kadın için evlilik hayatının en acıklı neticesidir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: