2 Ağustos 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

2 Ağustos 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2-8-938 EZİN EN EZA İY YİN Şia “İN. gı MURADIN HAYATI Yazan: ZİYA ŞAKİR Kaz Meselesinden Çıkan Dayak Hâdisesi Bir gün sokuktan bir kaz sürüsü siyormuş, Bunları da bir çoban A yormuş. mar, hasılsa birdenbire ürk- Rar, , uçuşmıya başlamışlar. Ba- da, duvardan aşarak saray cesin e konmuşlar, Oradaki bü , Bavuzu görür görmez, suya da Me.” neşeli neşeli yüzerek çır - e SUYA başlamışlar. M emet ağa bunu görür göre he nez, eline bir baston ala- İk sokağa fırlamış, Zavallı kez nın, dayaktan pestilini çi - NiŞ. Ondan sonra da biçarenin SİNİ arkasına bağlatarak: şe, BU herif, kazları kasten bah öy) Uğurlu. Bundan maksat, ve rakolda, söyletilsin. < Die, Beşiktaş karakoluna gön- İŞ dunumla bitmiş, mesele ka- İh <3 mi?.. Hayır.. Mehmet A- i, Seri girmiş. Eline, uzun bir s0- alenış, Havuzda, neşe ve meser- sinden çırpınan kazları, o 50- 18 Vura vura öldürmiye başla” 4 Kadar mı?, p Wr. Dahası var.. Evvelâ, a nin m kanatlarının altım, tüyle- pi İki rasim aramış... Bununla da sk ne Zavallı hayvanların bi- fer karınlarını yardırmış. z e lada ve kursaklarında bir gigi liye bulunmadığım mu- — ra, A€psıni ğ MİZE 2 Bu adamdan çekmediğimiz kal w Hattâ o dereede, sonra- ber aldığımıza göre, yemek Xi, Kurban Bayramlarında â- İk, oduğu için hepimize ayrı bi- vanoz içinde gönderilen ka- » reçel vesaire gibi yiyecek- den bahsedeceğim. Buna, MİZ gülüp geçiniz. İsterse- bile çalar, satarmış. il ai bir kuvvetin tesirine eki» ha © İmdi size garip bir hâdise i vi Sâray halkı, ellerimli a- ile Hey, Allahim! Mep Şu herifi öy. bizi bıraksır le i getir ki; . Dal derdine düşsün. Arada a yana dua ederdik. esl! k İk Kulağın geçmedi. Bu heri- bir sinek kaçtı... Ha- b DİZİ unuttu; saray doktor. > başka, hekim hekim do- 78 başladı. Günlerce, sarayın bile uğramadı. ıgiğMi, Bün harem ağaları geldiler, yı ettirdiler... Meğer, hekim- a, biri, o sineği kulağından samışlar. Öyle bir hal İç, © kendisini yerden yere at- ei fasımı duvarlara çarpmı- 7 şilamış.. Nihayet, birkaç gün ) Pei İnden bir damar çatla- May, “i bir ölümle gözlerini ka- r menin ölümüne sevinil. İk day at ne yalan söyliyeyim; 2 gü, > öldüğünü haber aldığı- Ri odalarımızda âdeta dü- Ny yaptık. tn, 1 Yerine gelen adam, 2» İdi. Bize karşı, insaflıca #tti. Fakat biraz sonra, by ye tarafından, Beşir A- memur edildi i il R “ir Ağa, Ali Suavi vakasın- İN biraz sonra saraya gel sarayda (Başağa) va- #imekte idi. Bu vazifede, > ix o kadar fazla değil uhdesine saray memur- he dalince, birdenbire vazi- r ki ge Hem de o kadar de- N ie Mehmet Ağaya rah hale geldi. ye ila Yü Eline uzun bir sopa almış, havuzda neşe ve meserretlerinden çırpınan kazları öldürmiye başlamıştı Hiç birimize göz açtırmıyordu. En ehemmiyetsiz bahanelerle, he- pimizi haşır haşır haşlıyordu. Bir gün, küçük kızlardan biri, kapının deliğinden dışarı bakar- ken, Beşir Ağanın gözüne ilişmiş... Bu, sarayda mühim bir mesele teş- kil etti. Türlü türlü tefsirlere uğ- ratılarak, akla ve hayale gelmiyen sebeplere atfedildi. Hattâ; (Murat Efendi firar etmek isti. yordu. Avluda kimsenin bulunup bulunmadığı, bu küçük kıza taras- sut ettiriliyordu.) Diye, Sultan Hamidin evhennı CEUEUCEK DI Muraya DUE âeD€Dİ- yet verdi. Birkaç gün saray, yeni bir taz- yik çemberi içine girdi. Bu birkaç gün sonra da, kapılarda ve sofa- Iarda, harem ağalarının: — Destur!. Destur! Sesleri işitildi. Ağaların arkalarından birtakım ustalar, ameleler geliyorlardı. Bun ların sırtlarında da, büyük büyük yekpare demir kapılar vardı. Bu ustalar, sıkı bir kontrol al tında derhal işe © başlamışlardı. Hem deniz ve hem kara tarafında- ki yaldızlı kapıların arkalarına bu demir kapıları koymuşlardı. fendimiz bu gürültüyü işit- tiği zaman, son derecede te- lâş ve merak etmişti. Fükat mese- Je kendisine anlatıldıktan sonra, yine sükün gelmişti. İş bitip te ameleler çekildikten sonra efendimiz; üçüncü kadın, (Filistan Kadınefendi) ye: — Git, bak bakalım. Ne yâptı- Jar. Dedi, Kadınefendi, koca demir kapıla- nı görür görmez o kadar mütessir, oldu ki; ağlamamak için kendini güç zaptedebildi. ” Fakat efendimizi de müteessir etmemek için vaziyeti tevil etmek istedi, Dönüp geldi: — Aslanım! Eski kapılar çürü- müş. Belki”bir taarruz olur da bu kapılar mukavemet etmez, diye başka kapı koymuşlar, Dedi. Fakat efendimiz, bu sözleri kâfi görmedi. — Gidelim, biz de görelim Diye, Filistan Kadınefendi ile kapılara gitti. İkisini de muayene citi. Sonra acı acı gülerek: — Mesele; senin dediğin gibi de- All, Filistan.. Bizi, âdeta diri diri mezara gömüyorlar. Dedi, (1) Bu kapılar, efendimizi çok mü- teessir etmişti. Hepimiz biliyor. duk ki bu !ş; Beşir Ağanın marife- ti idi. Çim itibaren; bu adama karşı kalbimizdeki nefret bir kat daha tezayüt etmişti... Ar- tık; — Allah, şu herifin gözlerini kör etsin, Bedduası, hepimizin dilinde, da- imi bir vird haline gelmişti. (Devamı ver) (0) Bu demir kapılar, Yıldır. sara- yındaki demirhanede yapılmıştır. Ay- ni ateiyede çalışan ve bu kapıların ya- Pılman işinde kullanılan bahriye yüz- başılarından (Turhan Efendi), 'Cenlm, bu kadar ehemmiyetle yap tırılan bu demir kapılar, acaba ne ola- cak? Diye sormuş. Fakat ustabaşı: — Sus, Böyle İşlere karışma. Diye, Turhan Efendiyi susturmuş TAN İHRACAT : Bazı Maddelerin Fiyatları Yükseldi Alman ithalât büroları Türkiye - den alınacak ince kepeğin mikset to nuna sif Hamburg 45 Türk Jirası, Sökme kuru baklanın tonuna sif Hamburg 56 Türk lirası fiyat tesbit etmiştir. İngiltere ince kepek çek-| tiği için Almanyaya gönderilecek kepeklerin müsavi miktarda kuru bakla ile birlikte ithali şart konul- muştur. İngitere kuru bakla alma - dığı için Almanyanın mikset alabil mek maksadile kuru baklayı da şart koyduğu anlaşılmaktadır. Bu iki madde ayni miktarda olacak ve ay ni evrak ile müamelesi görülecek ve ayni vapurla ayni zamanda Hambur —. GÜNLÜK | PİYASA Zirast Bankas yeniden satışa baş- lamış ve yumuşuk o buğdaylarından 06 bin kilo 828 kuruştan, sert büğ- aylarından 170 bin kilo 5,20 kuruş- Tüccar namına bir za lsyisırı tiplerine 6,36 kuruş arasında gatılmiştar. * Finike suzamlarından 20 bin ktlo 16,20 kuruştan, Antalya dan 30 bin kilo İT kuru; ci bir parti 20 bin kilo in, tan satılır * Trakya küşyemlerinden 107,500 kilo 3,80 — 6,10 kuruş arasında ve- rilmişir. 30 bin kilo çavdar 4.20 — 473 kuruştan, Gelibolu yulafların- dan 50 bin Kilo dökme 4 kuruştan şar, satılı ga gönderilecektir. Gönderilecek 0- lan her nevi ve cins malın konşimen tosunda yazılı miktardan fazla veya noksan olursa bu mallar Almanya- ya kabul edilmiyerek mahrecine ia- İde edilecektir. Ağustos içinde tes- İlim şartile şimdiden 250 şer bin Kilo kuru bakla le mikset satılmış- tar, 72 kiloluk mikset çuvalları 260 İkuruştan 275 kuruşa yükselmiştir. JODADA : | Öğle Tatili Ticaret odasında tetkik edilmek- te bulunan mağazaların öğle tati- li meselesine att tetkikat raporu ik- mal edilmiştir. Rapor bugün topla- nacak idare heyetine verilerek he- yetin karar ve tasvibinden sonra belediyeye gönderilecektir. İlk Toplantı Yapıldı Ticaret ve zahire borsası yeni ida- re heyeti ilk toplantısını yaparak idare heyeti reisliğine Murat For- tonu seçmiştir. DERİ NEDEN KARARIR? Yazın kırlarda gezmekten, yü hut güneş banyosu yapmaktan ka- rardığı vakit iyi bir sağlık alâmeti- dir. Deriyi karartan, hem de ona güzellik veren pigmanlar insanı sonradan soğuk ve türlü türlü has talıklara karşı korumak için müda Tur, rup dururken gihi— karardığı da yardır. O zaman bir sağlık alâmeti olmamakla beraber mutlaka ağır bir hastalık ta sayılamaz. Vicudün hir tarafında, en ziyade hormon çıkan guddelerde, bir bozukluğa delâlet eder, Sebebini araştırmak lâzımdır. “ Kararma kimisinde bütün eilde yayi En çoğunda parça parça kararır: Meselâ yalnız ellerde ve» ya yüzde, Bazılarında cildin kararmasına pek hasit bir sebep vardır: Bitlen- mek! İnsan kaşına kaşına en s0- nunda kaşıdığı yerleri kendi elile karartır. O vakit hormon bozuk- Tuğunu hatıra getirmiye, tabii, Bü» zum yoktur. Yalnız temizlik ka- şınmanın sebebiyle birlikte karar- mayı da geçirir. Cildin kararması en ziyade böb rek üstündeki guddenin dışarı tax rafındaki kısmından çıkan herme- nun eksilmesine alâmettir. Gudde- nin bu kısmı verem hastalığının tesiriyle, yahut başka bir sebeple küçülür, kurur. Çıkardığı hormon azalır. O zaman eili kararmıya başlar. Birdenbire zenci gibi sim- siyah olanlar bile görülmüştür. Ancak bunlar pek, pek müstesna. Bütün eildin, öyle sim&iyah değil, daha esmer olması bile nadirdir. En az merak edilecek olanlar eilt- leri her taraftan birden kararan- lardır. Çünkü hastalığın en hafif şekillerinde böyle umumi kararma görüldüğü halde, en ağır şekille- Z kendi kendine —du- rinde kararme hiç görülmiyebilir. Zaten, en çoğunda kararma da- ha ziyade açık olan yerlere, ellere ve yüze gelir. Bazılarında da du- daklar ve dil kırmızı iken gittikçe siyahlaşır, Bir de tabli olarak da- ha esmer olan kısımlar daha kara olurlar: Memelerin ucu gibi. Kmisinde saçlar da kararır: Sa rı saçlar kestane rengine girerler, kestane renginde olanlar da kap- kara olurlar. Cilt kararmasının böbrek üstün deki guddenin bozulmasından ileri geldiğini anlamak kolaydır. Çünkü Adison hastalığı denilen bu bozuk Tukta cilt kararmasiyle birlikte de rin bir dermansızlık ta gelir. İn. san hareket edemez, yatağında bi- le kımıldıyamaz olur, Ondan baska midede ve barsaklarda rahatsızlık ta çoktur, Damarlardaki tansiyon da çok düşer. Böbrek üstündeki guddeler sa- pasağlam olduğu halde, cildin yi- ne karardığı olur, O zaman da ti- roit veya ipofiz guddelerinin ya- hut kadın yumurtalığının bozuk- Tuğunu hatırlamalıdır. Tiroit hor- mon fazla çıktığı vakit, birçok de- fa, istatistiklere göre üçte bir defa, | İ cildi parça parça karartır. Gebe bayanların da vücutları. nin şurasında burasında parça par ça siyah lekeler peyda olması, ba- yıllarına çiller basması yumurta lık hormonunun iyi işliyemediğini gösterir. En sonra da ihtiyarlarda cildin kararması vardır, Daha ziyade er- keklerde, fakat kadınlarda da, baş layınca ellerde ve yüzde küçük küçük, bazılarında büyücek, siyah lekelere elbette dikkat etmişsiniz- dir: Bunlar birkaç hormonun bir- den bozulduğunu haber verirler. Zaten ihtiyarlamak ta hormonla- rin bozulması değil midir? TEE EEE . Balıkesir arpalarından 15 bin kilo ve Böndirma arpalarından beş bin Kilo 4,18 kuruştan, acıbadem içi Mla- İ 057 » 3 bin kiloluk İZ bir parti 8 lan satılmıştır. | * Eskişehir mah 2407 kilo tiftik ki- 1osw4100 kuru cihi 3169 — 3400 6854 kilo beyaz yağlı peynir kilosu 20,22 kuruştan satılmıştır. RR ee Bütün Buğday Stokları Satılacak Yurdun muhtelif mıntekaların - da harmanları bitirilmiş olan yeni mahsul buğdaylardan piyasamıza gel meye buşlemıştır. Dün borsaya kay- Gı yapılarak satılan yeni mahsul buğ üz yirmi beş dayların miktarı iki bin kilo kadardır. Bu hafte fiyatlar kendini tutmuştur. Ziraat tış yapılmaktadır. Banka (elindeki buğdayın hepsini satmağa karar ver- miştir. Bu suretle silolarda boşana- cak yerlere yeni mahsulden alına - cak buğdaylar doldurulacaktır. Bo- şanacak siloların “fenni surette te- Bankasının stoklarından tekrar sa «| EKONOMİ DIS PİYASALAR: Almanyaya Gönderilecek Eşyanın Bedeli Almanyaya yapılacak Hhalât için slikadar permi dairesi navlun fiyat larını tesbit etmiştir. o Türkiyeden Hamburga gönderilecek mallardan arpa, mısır, bakla, buğdayların Haydarpaşa ve İstanbul Hmanların dan navlun ücreti ton başına 15 şi- indir. Bandırma ve Tekirdağdan ton başına 20 şilin, çuvalı kuşyem- leri 20 şilin, Karabiga, Gelibolu, Çanakkaleden 21 şilin, Mersinden ar panın tonu 19 şilin, Samsundan arpa için 21 şilin, yapak, tiftik, ke- çi kılı İstanbuldan 80 şilin, misket nakliyesi İstaribuldan ton başına 20, kalın kepek 22,5 şilindir, Marmara limanlarından ise bu mallara birer şilin fazla alınacaktır. Navlun bedel leri malların Hamburga vasıl oldu- ğu zaman Almanyada alınacaktır. Halde Dünkü Satışlar Bamya kilosu 8—10, sakız kabağı 13—5, dolmalık biber 4—5, sivri bi- ber 2—3, kır domatesi 2—3.50, sı- rik domatesi 4—6, çalı fasulyesi G— 10, uyşekadın 10—12, yeşfi fasulye 9—10, soğan 3.50—4, sarmısak 5— 7 kuruş. Asma kabağı adedi 1.50—12, pat- can baş 2—2,50, orta 1.25—1/75, ufak 0.50—1, bostan patlıcanı 2.50 —A, hıyar 0.25—1, mısır 050—1 kuruş. Pancar domatesi 150-2 maydanoz 0,40 —0,60, dereotu 0.50—0.60 ku « Tuş. Osmanpaşa «elması kilosu 8—10, Çekirdeksiz üzüm 11—15, türbe e riği 5—7, kayısı 18-28, zerdali 8— 10, fındık 5—8, şeftali 1015, viş- ne: 7—12, akçe armudu 30-—40, kw zılcık 6—8 kuruş. KIRŞEHİRDE : Bisikletçi Haydar Ölü Bulundu Kirşehir, (TAN) — Burada bir ek İnayet işlenmi; Hâdisede şimdi- lik bir çok meçhuller vardır. Bisikletçilik ve tenekecilik eden Haydar adında bir genç, Yenice ma- hallesinde kiraladığı odada maktul bulunmuştur. Haydarın yarı çıplak bir halde olduğu, muhtelif yerlerine mizlenmelerine'de itina edilecek, İbu suretle buğdayların bitlenmesine İfırsat ve imkân verilmiyecektir. (BORSA | l li 1-8-933 i li i |! “ÇERklEk | Lonara 820 | İ Nevyork 120.09 Paris 348 Milâno 8.6175 Cenevre 2800 İ Amaterdam cazı Perin 50.065 Brüksel 213135 $ Atina 1435 İ İ Soiya 183 İ Pieg 4358 | İ Madrit 0 | İ Varşova 22 | Budapeşte 2480 | Bükreş 0.0525 Belgrat 28978 | Yokohama, 8a.laş İ Stokholm 31009 İ Moskova 236725 i — —— İ ESHAM va TANVİLÂT Sivas - Erzurum, 1 9025 iv e »— | İ İş Bank 10.— PE Fatih Sulh 3 üncü Hukuk hâkim. liğinden: Karagümrük mubhtesip İs- kender mahallesi Lüleci Yekta «o- kak 7 numaralı hanede oturmakta iken 29 - 6 « 938 de vefat eden Gül sümün tarihi ilândan aren alacak ve borçlularının bir ay ve iddiayı veraset edenlerinin üç ay içinde | mahkemeye müracaatleri, aksi halde bıçak saplandığı ve vücudünün yer yer akıp pıhtılaşan kanlarla korkunç bir şekil aldığı görülmüştür. Ayni evin diğer odalarında otu - Tanlar, cinayetten haberleri olma - dığım, hiç bir şey duymadıklarını ve görmediklerini söylemişlerdir. Cina yetin ne zaman, neden ve kimler ta- rafından İşlenildiği henüz anlaşıla - mamıştır. Maktul Haydarın hiç kim İsesi yoktur, (Hikâyeden Mabaat) Teyzenin Apartımanı (Başı 6 ncdaj “Teyze, bir gün sonra geldi. Ba sefer de, yatağını ve küçük sandı- ğını da getirmişti. Ne karıma, ne de kaynanama . tek kelime söy- lemiyordum. Çünkü onlar, teyze- nin apartımanına nasıl yerleşece- ğimizi konuşuyorlardı: '— Kendi evimiz sayılır, per- deleri filân oraya göre alırız. In- san, kira evinde, râj yor. “Birkaç gün sonra, karım: “— İki lira ver, dedi. Teyze, a- vukata gidecek! t yerleşemi- rkadaşım, motörde olduğu. nu unutmuştu, ayağa kalk- t3, yürüyecekti, birden aklı başıma geldi; güldü: — Teyze, bizim apartımana pos- tu sereli, tam bir sene oluyor. Kir- li numara kâğıdı elinde, avukata gidip geliyor. Tabii yol masrafları bizden. Teyzeye bir apartıman terekesinin hazineye devrolunacağı Lp hediye etsem, —hulya bu yat— ileride otu i tımand

Bu sayıdan diğer sayfalar: