30 Ocak 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

30 Ocak 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sü it, Ekmek ve Et Derdi Hallediliyor Belediye İktisat müşavere heye- ti, zaruri gıda maddeleri fiyatlarını İndirmek için çok esaslı tetkiklere gi- rişmiş ve bir kısım maddeler üzerim- deki raporunu hazırlıyarak o vali ve belediye reisi Lütfi Kırdara ver- miştir. Heyet, bayramdan sonraki toplantısında şehrin süt derdini tet- kik ederek bir karara bağlıyacaktır. Şehrin et meselesi Heyet, İstanbulu et işini diğer me selelerden evvel ele almıştır. Bunun için mezbahadaki et fiyatları ile dük kânlarda satılan etlerin fiyatı ara sında mevcut beş kuruşluk fark tet- kik edilmiş ve bunun asgari hadde İndirilmesi muvafık görülmüştür, Ko misyon, kesilen etlerin mezbahadan dükkânlara Kasaplar şirketi tarafın- dan nakledildiğini, fakat bu imtiyazı bir mukavele ile değil, alelâde bir “mektupla almiş bulunduğunu görmüş tür. Şirket bu işte her koyun ve kuzu başına 25 kuruş, her sığır parçasına da buna yakın bir ücret almaktadır. Komisyon, hiçbir kanuni esasa isti- pat etmiyen bu nakliyat işinin şir - Müşavere beyeti, bu tedbirlerle et fiyatlarında kilo başıma 2 kuruşluk bir ucuzluk emin edilebileceğine kanidir. Semt halleri açılacak Şehirdeki et satış ve tevziatının, medeni bir şehir halkına yakışabile- cek şekilde yapılması noktası üzerin- de de durmuştur, Müşavere heyetinin bu husustaki noktai nazarına göre, şehirde et satışı bu şekilde bırakıldı- ğı takdirde, günlük satış faaliyeti, yarımı yahut bir koyuna inhisar eden semt kasapları o günkü nafakalarını Çıkarmak için bizzarure hile yollr;- ha sapacaklar, ya noksan dirhemler- le, yabut keçi etini ve hattâ yenilmesi zararlı hayvan etlerini, “koyun eti, diye müşteriye sürmekte devam ede- ceklerdir. Bu sebepten dolayı heyet, hemen 'her kaza dahilinde birer semt hali te- sis edilârek, kasapların bu hallerde toplanmasını, hallerden uzak kalın semtler için de ayrı ayrı, fakat mah- “dut miktarda semt kasapları açılma- sma müsaade edilmesini, bu kasap- ların da bir takım sıhhi kayıtlara tâ- bi tutulmalarını temin için icap eden stedbirlerin alınmasını, her kasap dük .kânında behemebal, küçük mikyasta 'da olsa, birer buz dolabı bulundurul. “Masının mecburi kılınmasını, ber ete, 5 cins etin mahiyetini gösterir dam- ga vurulmasını lüzumlu bulmuştur. Yemiş fiyatı ucuzlıyacak © © Müşevere heyeti, havayici zarurk © Gye De beraber yemiş meselesini de hemmiyetle ele almış, bu husus «taki tetkikini bitirmiştir. Heyet ba © © tetkikatında, umumi olarak şehirler- © de ucuzluğu temin etmek için en bi- .rinci çarenin, belediyelere bağlı hal- iler tesis etmek ve bu hallerin ara- daki mrutavasaıtları kaldırıp müstah- sil ie müstehliki karşı karşıya ge tirmekten #baret olduğunu, halbuki İstanbul sebze halinin bu maksat ve gayeden uzaklaşarak toptancı ile pe- rakendecinin biribirile alışverişlerin. den almması elzem vergiyi toplıya- rak bir müessese haline geldiği neti. cesine varmıştır. Kabzmaller kalkmalıdır! Müşavere heyetinin noktal nazarı- na göre, kabzımal diye halde çalışan bir sınıfın mevcudiyetine lüzum yok- tur. Müstahsil, elde ettiği mahsulü doğrudan doğruya getirip hal teşkil&- tıma teslim etmelidir. Hal teşkilâtı da bu mahsulü perakendeciye satmak suretile aradaki bir sınıf mutavassıtı kaldırmalıdır. Böyle bir hareketle hem müstahsil mahsulünden bugün- künün' iki mleli para alacak, hem de bu mahsulün istihlâk edildiği şehir halkı bunu ucuz istihlâk edebilecek- tir. Bütün yemişler halde muamele gördükleri için, belediye küçük bir teşkilâtla bu maksadı temin eder ve yemişleri ucuzlatabilir. Mağyuş yağlar meselesi İktısat heyeti, yağ meselesi üzerin- deki tetkiklerini de bitirmiş, bu hu- sustaki raporunu hazırlamıştır. He- yet raporunda, şehirde mağşuş yağ satışını katiyen mahzurlu görmekte- dir. Bunun için ber yağcı sattığı ya- Bin evsafını gösterir etiketle beraber malın: teşhir etmelidir. Bu yağın, © tiketindeki vasıflara uygun olup ol madığını tahkik için her hafta bele- diye memurları yağcı dükkânların - dan nümüne alarak tahlil ettirtme- dirler. Buna rağmen hile yoluna sa- panlar görülürse şiddetli cezalarla tesziye edilmelidirler. Ucuz halk ekmeği Müşavere heyeti, ucuz, gıdai va- #ıfları normal, sıhhi bir ekmek tipi hazırlamanın mümkün olduğu kana- atine varmıştır. Bunun için İkinci bir tecrübe yapılacaktır. Tecrübe ve ha- rlanacak nümune için İca p cen tahsisat evvelki gün iktısat müdürlü- | « ğü emrine verilmiştir, Bayramdan sonra tecrübeye ve nü #mune hazırlanmasına, başlanacaktır. Bu tecrübelerde, baştan sonuna ka- dar, heyet azasından eski şehremin- lerinden Mehmet Ali ile operetör E- min hazır bulunacaklardır. Yüzde 20 mısır, yüzde 80 sert buğday unundan ibaret olan bu çeşni ile elde edilecek olan ikinci nevi ekmek, bugünkü kinci nevi ekrnekten İki kuruş ucuza mal edilecektir. Müşavere heyetinin noktal nazarı na göre bu suretle temin edilecek ©- lan ucuzluk nisbi olacaktır. Halka daimi ucuz ve mugaddi ekmek ye - dirmek için daha esaslı tedbirlere başvurmalıdır. Heyet aralarından bi rsi bu tedbirleri şöyle hulâsa etmek- Beşiktaş Galip (Başı 6 ıncı sayfada) 1630 da Beykozluların şiddetle- Ben akınları Mehmet Ali ustalık- la durdurdu. 16,37 de nikem, saha kenarından geçen bir polis memuru yüzünden Oyunu kesti, Bu dakixalardan sonra Beşiktaş Yilar hakimiyeti ele aldılar; çok #- Yi bir baskı yapmağa savaştılar, ka leleriain bir iki mühim tehlike ge- çirmesine rağmen rakip takımı bas kıya aldılar. Bir usul, «ir sistem İle kendi se- halarında kendi oyunlarını oyna- dılar. Bu suretle gollere mani olen Beykozlular, arasıra hücum yap - tılar, fakat bir iki defa sahadan dı. Şarı stılan top, daha fazla kalele- re girmeden oyun bitti. tedir: «— Belediye, eğer halka ucuz ve sıhhi ekmek yedirmek istiyorsa her şeyden evvel bir değirmen ve İstan- bulun, hiç olmazsa kismen, ekmek #htfyacını karşılıyabilecek bir ekmek fabrikası kurmalıdır. Şehremini mer hüm Haydarın zamanında böyle bir çareye başvurulmuş ve muvaffakıye- # de görülmüutür. Tekrar ayni çare- ye başvurulursa bu artık bir tecrübe olmaz, faydası tahakkuk etmişbir hamle olur. Pastörize süt işi İktısadi müşavere heyeti, süt me- selesini de bayram ertesinde yapacı- Eı ilk toplantıda ele alacak ve bu hu- susta da bir rapor hazırlıyarak bele- diye reisine verecektir. Müşavere heyeti azasından bir zat süt meselesi hakkımda şöyle diyor: .— Süt meselesi, her şehir, bilhas: sa İstanbul için en mühim dertlerden biridir, Fakat tosbit ettiğimiz esssla- ra göre süt İşini, esaslı surette hal- lettiğimize kani bulunuyoruz. Bu e saslara göre raporumuzu hazırlıyarak doktor Lütfi Kırdara vereceğiz. Rapo rumuzla inekçileredokunulmasını tek lif edecek değiliz. Yalnız süt sağma usullerinde daha fazla sıhhi kaide- lere riayet edilmesini fleri süreceğiz. Bumdan başka belediyenin bir süt fabrikası tesis etmesini İstiyoruz. Süt den kaplarla doğru bu fabrikaya-sey Kedeceklerdir. Sütler bu fabrikada Pastörize edildikten sonra muhtelif büyüklükte siselere konularak şehre tevzi edilecektir. Böyle bir tedbir” mahalle aralarında dolaşan ve her çeşme başında yali pi m dolduran sütçülerin ortadan masını İleri ln tesisi şekline gelince, bu haizi ebem- miyet değildir. Belediye isterse ken- disi tesis eder, istrse ecnebi bir fir- maya verir. Her halde siz de bilirsi- niz, bir İngiliz müessesesi bu husus- ta belediyeye bir müracaatte Işulun- du. İşitiiğime göre sermaye itibarile gayet kuvvetli imiş. Bu teklif de tet- kik edilebilir. Almanyadada süt me- selesi bu şekilde halledilmiştir.,, TAN ün sadik, en İmani Yeni Meclisin Hüviyeti Ne Olacak? (Başı 1 incide) Meclis müzakerelerine göz attığı miz zaman bazı hakikatlerle karşı- aşıyoruz ki, yeni intihabat müna- sebetile bunları hatırlamak faydalı olur kanaatindeyiz. | Birinci Mecliste muhafazakârlar ekseriyeti teşkil ediyorlardı. Bu Mecliste muhafazakârların adedi 170 1 buluyordu. İkinci Mecliste ba miktar 140 a indi. Meclis za- bıtlarında OAtatürkün (Mecliste 'bu muhafazakârlarla uzun müd- det mücadeleye mecbur kaldığını görürüz. Ancak üçüncü Mecliste muha- fmrakârların ekalliyete düştükleri, ve ondan sonra Meclis müzakere Jerinde bu unsurun seslerini es- kisi kadar yükseltemedikleri görü- Jör, Halk Partisi düşünüşleri biribi- rinden az çok farktı olsa da, bütün vatandaşları bir ocak etrafında toplıyan bir parti olduğu için, si- sesinde yaşıyan azanın, partisinin ana prensiplerini anlayış ve tefir- de, biribirinden ufak nüanslarla ayrılmalarını tsbil görmek lâzim- dır. Son Meeliste bile ex çok mü- 'hafazakârlar, liberaller, yarım in- kılâpçılar ve tam İnkılâpcılar mev. euttu. Bunun böyle olması da ga- yet tabil idi, Yaş, tahsil, yaşayış, i- fiyat gibi his ve düşünce ürerin- de müessir olan âmiller insanları biribirinden az çok fasılalarla ayı- rr. ümhuriyeti ilân ettiğimiz gündenberi on altı yıl geç- miştir. Bu müddet içinde yeni bir cümhuriyet nesli yetişmiştir. Otuz. yaşına kadar olan nesil fikir ve his hayatına inkılâbın çocuğu ola- rak doğmuş, inkılâp içinde büyü- müş inkılâp içinde yetişmiştir. On- lar cümhuriyetten başka bir re- jim gör Ruhları ve ka- faları inkılâp his ve fikirleri ile yuğurulmuştur. Onun için onlar İnkılâbin çocuklarıdırlar ve böyle olduğu için de ine ve inkelâibin lı mesnedidirler. © Dayrekeli Bedir Hayda «veçinkılâbın bütün eserlerini, hiç-. bir kaymıya ve inhirafa meydan vermeden yürütmek azminde oldu- Zumuzu teyit ettiler. İnkılâp ve re- Jimde en küçük bir inhirafa ta- hammül etmiyecek olan en imanlı unsur İnkılâbın çocuklarıdır. Onun için yeni Mecliste, yeni nesle fazla yer vermek suretile on- ların genç ve sağlam imanlarını destek yaparak inkılâbı sarsıntısız, ârızasız kuvvetlendirmek ve iler. etmek daha kolay olur zanmediyo- ruz. Zaten Atatürk, inkılâbı gençliğe emanet etmemiş midir? Bu emane- ti tedricen onların eline devret- mek suretile Ebedi Şefimizin vasi- yetini de yerine getirmiş oluruz. 30-1 459 —— Fransız Hududuna 15 Bin Mülteci Sığ'ın dı ” (Başı 1 mide) Bir yığın halk, ellerinde muazzam paketler olduğu halde, kontroldan geçmeği bekliyordu. Yorgunluktan bitkin bir hale gelmiş olan, uykusuz ve aç çocuklar ağlıyorlardı. Herkes, Fransaya girmek için bekledikleri a- nın gecikmemesi için yerini muhafa- za etmek maksadile mücadele ediyor du. Dün sabah saat 8 de gümrük dak reler tekrar açıldığı zaman 49 saatten beri yememiş, içmemiş, uyumamış 0- lan kadın ve erkeklerde pek tabii o- lan bir asabiyet görülüyordu. Cuma- danberi müsellâh asker grupları Fig yeras yolundan hududa doğru gitmek İ tedirler, Fakat İspanyol askeri ma- kamatı, husust emrileri hamil olmi- yanların dolaşmalarını menetmek İ- "çin icap eden tedbirleri almışlardır. İspanya hükümeti, #ervisleri ya- vaş yavaş tanzim etmektedir: Dahili- ye nezareti, Gerone'da vazife gör- mektedir. Diğer nezaretler de Figu- esras'ta.. Fakat şimdiye kadar bun- lardan yalnız müdafaa, levazım ve hudut zabıtası servisleri normal su- rette işlemektedir. Taleplerin fazla lığma binaen pasaport vermekten vaz geçilmiştir. Daiwlerde muamelât son derecede sadeleştirilmiştir. Güm rük memurları, (posta kapetlerinin müfredatını tetkik etmemektedirler. Yüzlerce otomobil ve araba yolları kapatmış olup her çeyrek saatte am cak iki metre ferliyebilmektedirler. Binlerce kadın, çocuk gayri malül erkek tavsifi kabil olmıyan bir kar- gaşalık içinde yaya olarak ilerlemek- te ve Tevratın bütün milletin muha- ceretine ait satırlarını hatırlâtan bir manzara arzetmektedir. Dün öğleden sonra gayri malül er- keklerin geri çevrilmesi hakkındaki emir gelmeden evvel hududu geçen 1500 İspanyol askeri, bir fabrikaya yerleştirilmişlerdir. Bir çok mülteci- lerin imdatlarına gönderilecek kam- yonlara imtizaren civar yollarda bit- kin bir vaziyette bekleştikleri haber verilmektedir. Yeniden akin bâşladı Baspişmamı BO deh — Bee saat 9 de hudut açılır açılmaz, Kata- lonya halkı Frarisaya tekrar akın et- miye başlamıştır. Mültecilerin mikta- rı artmıştır ve mideleri boş olarak günlerce yol yürümüş olmalarına bi- macn bedeni (o vaziyetleri acınacak haldedir. Dün Frankistlerin Bosas'da karaya çıkmış olduklarına dair şayi olan bir haber üzerine İspanyol arazisinde bir panik çıkmıştır. Bu şayianın çıkma- sına Palmos'un Frankistlerin üç harp gemisi tarafından bombardıman edi) mesi sebebiyet vermiştir. Huduttaki Fransız kasabaleri mü- temadiyen gelmekte olan mülteciler- le dolmuştur. Askerlerin, memurların ve siyasi mesullerin hududu geçmelerine mâ- ni olmak için gn gi Vayonun karabinyerlerden nüteşekil müfre- zeler göndermiş (duğu #öylenmek- tedir. i Bir çok mülteder, ki yolu ile Fransaya girmiyduğraş#aktadırlar, Perpignan, 29 &.A.) — İspanya konsolosu, Frankiğlerin - Bon'- da karaya çıkmış ılduklifina dair o- lan haberleri kati suret tekzip et mektedir. Amerika, Frarko b tanıyacık mi Vaşington, 29 (ÂA.) -) Massachus sets'in demokrat hümesili Maccor- mack, Amerika hikümefden gene Fal Franko hükürktinin im istemiştir. Maccormack, Bürgos Miikeriniz İspanya milletini e tarafın dan kabul edilmiş ve habin başlan- gıcındanberi hakki kazalı intizam ve adalet dairesinde icri “itiğini is- bat etmiş ge işare etmiştir, | Septe, 29 (A.A.) — İki La kiz balıkçı gemisi, dün öleden son- ra buraya 750 İspanyol #ültecisi ge- tirmiştir. Bu vapur veğömilerdeki esliha ve mühimmat edi. miştir, | Fen erbahçe Galatasarıyı Yendi | (Bağ 6 smerda) Neticede: Fenerlileiğahadan 3-2 galip vaziyette çıktılaşi Topkapı - İstanbulsir B üyük maçtan evel Penerbah çe studında İsanbulspor - Topkapı karşılaştılar. * İstanbulsporlular iie edilmeyen lisansları yüzünden 65*n hafta oynattıkları oyunculaşpı oynata- madılar, Bura mukabi hakem Ad- nan Akınla. beraber hkem Nuri Bosot da İstanbulsporilar arasın- da gözüktü. tuk devrede epkımı giğol yaptı. İkinci devrede Toptat yine ha- kimdi. İstanbulspord: Füsnü ve Sa mih çok çalışıyor. Fata'bazı İstan bulspor hücumları pttfesiz kalı - yordu. Hüsnü burdan sontabilcim hat tana geçti. Ve İsta daha iyi çalışmağz başladı Fakat gol çıkaramadırar. Maç da?-0 Topka- pının galibiyetiyle Petfelendi, li İ il letierl Gadenei Komdi Kam Bu kya Saat 2050 da oğlumuz Komel 4 Perde yazısını sıkıştırdı: — Yaşınızın sağına on sıfır eski sö- 004 hakkında “ AKA GÜNDÜZ — Yeşflayın reisi ben olmalıyım ki menhus İçki karşımdakileri tenvir edeyim. Kitapları mi , e men bei tan öğceniliri, ş — Sizi o cemiyete rels seçelim. i — Mersi, teşekkürederim! ve dankeşonla karı» «şik efharistol Şuaç gözlü boş kâdehimin gözünü do- : a eri iğ . zi Vurgun yemekte, yemekten sonra, yardım mür zakerelerinde hep Meliye dikkat etti. Bu temiz cemi- yette pörsük kadının yüksek bir itibarı olduğunu gör dü, ve kiraladığı muhbirlerden aldığı malâmat Üze- rinde durdu. Durdu ve şüphelendi. Bu geceki Meli, öğrendiği Meli değil, Bambaşka bir Melli. Dümdüz, pü rüzsüz bir Meli, Herkes onu böyle biliyor ve böyle müsmele ediyor. Bu kadın ya harikulâde bir aktris- tir, ya tertemizdir. Birinci ihtimali yalanlıyacak de- Yiller çok. Bir aralık gizlice sorabildi: — Niçin geçen kıştanberi buluşmadığımızı söy- lediniz? — Çünkü ben öyle İstedim. Haşımıza gitmediy- şe tekzip edebilirdiniz. Tekzip etmediğinize göre, siz de bunu münasip gördünüz demektir. — Siz böyle yaparsanız, kendinizi bana daha — Ben üzülmemek yollarını da bilirim. — Bu akşam benimle konuşmak ihtiyacında oldo- unuzu anhıyabilmiş miyim? — Evet, Sizi davet etmelerini ben hatırlattım. İki şey için. Birincisi sizinle bir defa daha konuşmak ib- tiyacını temin etmek. İkincim de benim hakkımda “duymuş olacağınıza ihtimal verdiğim dedikodulara müstahak olmadığımı göstermek. Bu dedikodulara uygun birisi olsaydım. böyle bir s0$yetede yerim ol mazdı. Vurgun yutkunda, — Aktörlüğün sayesinde. Diyemedi. Meli öyle iradeli konuşuyordu ki yaz- hanesinin gözündeki «ara kaplı not defterini gider gitmez yakacağına kendi kendine söz verdi. En sona kaldılar. Ev sahibinin yanında yüksek sesle rica etti: — Üstat, evime kadar size arkadaşlık edebilir miyim? — Memnuniyetle. Nerde oturuyorsunuz? — Uzak değil * Beraber çıktılar, Ve Meli, Vurgunun uzatmadığı - koluma girdi. Avuçladı ve parmaklarının arasındaki — Sizinle bir defa daha ve derhal konuşmak ihti- yacındayım, — Bu ihtiyaç benim her dakfkamı dolduruyor. — Benim değil Ben sadece şimdi konuşmak isti- yorum. Teklifim sondur: Kazfnç işlerinde bize yar- dim edecek misiniz, Safi hasılâttan yüzde yirmi ala. caksınız. Vurgun bir an düşündü. Sokak kapısı açılmıştı, Ka- pacı, uçkurları sarkan pijamasını daha fazla göster» pane aci Kadıns bir cevap vermek lâ- zımdı. Birdenbire omuzunu tuttu: — Hayır Meli! dedi. Ben ba işi yapamam! Mek, beyaz dişlerinin arasından fırlıyan istilizah bir sesle sordu: — Siz ne yapabilirsiniz? — Ancak sizi sevebilirim — Onu da ben yapamam! Bunu o kadar kati söyledi ki bir an için Vurgun çıldırmıştı. Bütün hüviyetine, hayatına ve şerefine rest çekti: — Benim olursanız belki... — O takdirde bile (belki) İl konuşuyorsunuz. — Evet, derseniz, (belki) mi geri alırım. — Size iş teklif ettim. Karşılığı olarak ta kazanç temin ettim. Kendimi teklif etmedim! Bu gibi işlerde sizin noktai nazarınız çok defa kazanır, Fakat benim bulunduğum şartlar içinde bunun imkânı yoktur. — Meli! Sözümü geri aldım. Çünkü hemen kendi- me geldim. Açık söyliyeyim. Siz bana bütün hayatı- Bızı verseniz, ben bu işi yapamam. m > AA e — Yeni bir şey söyleyiniz. yin Yün yaşını tutmaz. Yeni bir şey söyleyin! Yeni ha- yat yeni şeyler istiyor, “Yeni bir şey mi? Peki öyleyse: Sizikiş sevmi. yorum. — Bu ötekinden daha eskidir amma, #İn ağzınız dan yeni çıktığı için çok mersi" Kapıdan girerken vak li uzattı — Elinizi vermiyecek misiniz! — Evet, hakkınız var, Sizinle iy iyrilmak işi. me gelmez. Çünkü siz iş yapabilecek kkirette oldu- unuz gibi iş te bozabilirsiniz. — Hiç bir işinize karışmıyacağıma s# Veririm, Kapı kapandı ve Haydamakın uzandi$ eli boşta kaldı. Durup baktı. Dişleri gıcırdıyord. Asansörün küçük lâmbası yandı ve bir işık çizgisi fUkarıya doğ“ ru süzülüp kayboldu. Boğazı, dudakları, gözleri kurumuş Hiddet, ha- raret, ihtiras... Farkında olmiyarak yülldü. Beyoğlu 8#okağının köy panayırı gustasiyle yanıj #önen işikle- ri altında nereye kadar git? Kendini (Ayten) kabaresinir orta #lonunda buk du. On ikiden sonra eğlenenlerin ele biilarından bir kaç kumpanya neşeler içinde karşıladıAt. Kumpan yaların birisinden Çallı'nın sesi duyullü — Gel be! Seni asırlardanberi arıyofn. hangi dün yarlardan gelip hangi dünyalara gideri adam? Gel! Gel be! “Cem, bezmi camı kurduğu gi $ad olun de- di. Rivayet Yahya Kemalin, Kl dilhareler' İcin âbad olun dedi. Bu rivayet te benden. İç bi âdami — Benim de ona ihtiyacım var. — Yeniden mi dertlisin eski dertli dam? Adın üs- tünde: Vurgunsun, neye böyle durgu)sun — Sen, his denilen şeyin tablosunu şiPabilir misin! — Ben Atpazarındaki eşşek canhafarına bile tak- la attırırım be! Sen ne diyorsun dertlidam! ver) , i

Bu sayıdan diğer sayfalar: