18 Şubat 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

18 Şubat 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18-2.939 TA Ri Gündelik Gazete gz TAN'ın hedefi: Haber de, fikirde, o herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, “ karlin gazetesi olmıya Şalışmaktır. . ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene (2800 Kr. 150 , &Ay 1509 400 » 3 Ay 80 150 , 1 Ay 300 Milletlerarası posta ittihadına dahil ölmiyan mernleketler içim abone bedeli müddet sirasiyle 30, 16. 9. 3,5 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değişlirmek 25 © kurugtur. Cevap için mektuplar 10 kuruş- tuk pul İvesi lâzımdır. ee e ee ee se e ! GÜNÜN MESELELERİ ——..... Biz Ne Veririz, Başkaları Ne Verirler? ya güzelleşmesini, imar edilmesini, bugünkü perişan halden kurtarılmasını istiyoruz. Belediye reisi geçen gün Şehir Meclisinde, İstanbulluların bu hül - yalarının tahakkuku içi; kadar paraya ihtiyaç olduğu hakkında bir kaç rakam saydı, Yalnız sokakları vü- rünür bir hale getirmek için 40 mil yon liraya, şehrin liğamlarını ta - mamlamak için 200 milyon liraya ih» tiyaç var, Halbuki şehrin geliri al buçuk milyon lira. Bu küçücük ya - ma ile bu koca deliği masıl kapatabi- liriz? Bu büyük ihtiyaca karşı İstanbul halkı belediyeye adam başına yılda € para verir? Her Atinalı belediyeye yılda 11.50 lira, , Wer Bükreşli belediyeye o yılda 17,07 Bira, Her Belgradlı belediyeye yılda 48,00 lira, Her Sofyalı belediyeye yılda 15,00 lira, Her İstanbullu belediyeye yılda 7.50 saraya genmserimi Bİr KE nara bırakınız, fakat Balkan mem - leketlerindeki büyük şehirlerle mu - kayese ettiğimiz zaman dahi İstan - bulunun verdiği para gülünç dene - cek kadar azdır. Filvaki nisbetteki bu azlığın muh- telif sebebleri vardır. İstanbullu fa- kirdir. İstanbullunun hayat seviyesi düşük, kazancı azdır. Binaenaleyh şehri için ayırabildiği para da katre kabilinden bir şeydir. Zaten bu ik mesele birbirine bağ- hıdır. Şehirli sengin olmadıkça şeh- TİN, şehir zengin olmadıkça şehirli nin Şenginleşmesine imkân yoktur. İsini beraber yürütmek lâzımdır. Bunun için de şehrin iktisadi hayatı. vin inkişafına yardım edecek teşeb « büslere ihtiyaç vardır. Şehrin ihti - yaşlarını şehirliden değil, işten çıkar- manın Yolunu aramalıdır, A * Vvrupa Seyahatinden Dönen Talebemiz 3 Yüksek Ticaret Mektebi talebe- nden bir grup Avrupanın muhtelif memleketlerinde ufak bir seyahat - ten sonra şehrimize döndüler. Görmek, okumak kadar © bazan ondan da » Bin bir naza - Tiye İçinde yuğrulan kafaları biraz dn hayatın renliteleriyle karşılaştır - mak ve muhtelif milletlerin & hayat tecrübeleri ile zenginleştirmek için bu seyahatlere ihtiyaç vardır. Fakat gittikleri yerlerde Türki Yeyi temsil eden sefarethanelerin bu gençlerle alâkadar olmaları, onlara rehberlik etmeleri, onların az zaman da daha çok şey öğrenmelerini te - min edebilir. Onun için Üniversite gençlerinin seyahatlerinde uğradık - memleketlerdeki sefirlerimiz on- ların tabil hami ve rehberleri olma- hıdırlar, Nitekim bu defaki seyahat - lerinde gençler Bükreş ve Atinada- ki setirlerimizden gördükleri İyi mmu- amele ve rehberliği söyleyip bitire- miyorlar, Buna mukabil Berlinde kendile- riyle hiç kimsenin alâkadar olma « dağını, saatlerce istasyonda ve so - kaklarda süründüklerini anlatıyor - Berlin sefirimiz, biraz da Tirki- Yeyi alâkadar eden meselelerle meş- Gul olsalar ne iyi olurdu? TAN Profesör Sadrettin Celâl, bu yazısında ilkmekteplerin muallim vazi- yetini tetkik ediyor ve muallim ihtiyacının karşılanması için alınacak tedbirlerin neler olabileceği mevzuu üzerinde fikirlerini anlatıyor : Ilk Mekteplerimizin Muallim İhtiyacı Nasıl Karşılanabilir? ütün demokratik dev » letlerde ve bilhassa bi - zim gibi büyük bir ictimai in- kılâp yapmış bir memlekette ilk tahsilin, yeni,nesli, reji - min, inkılâbın sadık ve şuur - lu koruyucuları ve yanıcıları olarak yetistirmek hususunda €ok esaslı bir rolü vardır. H“ sene İlk mekteplerimiz. den çikan 80,000 gencin an- cak 20.000 inin daha yüksek tah - sil müesseselerine geçtiklerini, ge- riye kalan 60.000 gencin, başka hiç bir tahsil görmeksizin o doğrudan doğruya iş hayatına atıldığını gö - #önünde (bulunduracak olursak ilk tahsilin bu ehemmiyeti daha şiddetle tebarüz eder. Diğer cihetten muallimin, bü - tün tahsil derecelerinde olduğu gi- (öğ bi ilk mekteplerde de, esas unsur, hemen her şey olduğu muhakkak- tır: çünkü kuvvetli bir muallim, fe- $ na bir programla da, eksik vasıta- larla da muvaffakıyetli neticeler te min edebilir, İşte bütün bu sebebler, ilk mektep musllimleri yetiştirmek meselesinin, hususi bir ehemmiyet ve itina İle tetkik ve hallini ica - bettirmektedir. Bu meselenin halli için ilk akla gelen tedbir şudur: İleri ve demok- lerinde müuallimlik edebilecek kabili yette kuvvetli ve ihtiyaca kâfi mıktarda muallim © yetirştirecek muallim mektepleri açmak, Fakat, diğer içtimai sahalarda olduğu gibi bu sahada da, mevcut şeniyeti hesaba katmaksızın yal - nız ideale bağlanarak müsbet iş görmek mümkün değildir. Bu sözümüzden, mevcut vazi- yeti olduğu gibi kabul ederek, ide- ali tahakkuk ettirecek hamleleri ihmal etmek manasi çıkarılma »- malıdır. Yalnız şeniyeti gözönün- de bulundurmak ve dört elle ona sarılmak, ananeye ve O göreneğe bağlanmak ve yerinde saymak de- mektir. Fakat, mevcut vaziyetleri, şartları ve inkılâpları hiç hesaba katmaksızın yalnız idealin tahak- kuku için çalışmak, ekseriya ta - hakkuku mümkün olmayan emel. ler peşinde koşmak, mütevazı ne- ticeler almaktan da kendini mab- rum etmektir. Müsmir ve muvaffakıyetli ic - raatın esas şartı, şeniyetle ideali birleştirmektir. Binaenaleyh, ilk mektep mu « alimlerinin yetiştirilmesi işini Tas yonel bir tarzda tanzim edebilmek için her şeyden evvel, mevcut va» ziyeti ve ihtiyaçları tetkik etmek, sonra bu şartların ve imkânların azami müsaadesi nisbetinde, ihti. yaçları karşılamak için alınmssı İâzım ve mümkün olan tedbirleri tesbit etmek lâzımdır. Biz de bunun için, evvelâ mes- lekte çalışan ilk mektep muallim- lerinin yaziyetlerini tetkik, sonra memleketin muallim ihtiyacını tes- bit edeceğiz ve eni nihayet, bu ih- tiyacı karşılayacak esaslı tedbirleri arayacağız. Bugün memleketimizde işba « şında bulunan ilk mektep mual » İimlerinin mıktarı 1935 istatistik. lerine göre takriben 18,000 dir. bu muallimlerin, formasyonları » na göre vaziyetleri aşağıda gös - terilmiştir. 180 Yüksek mektepten mezün ar, Ni Liseden mexan olanlar, 9.168 Muallim mekteplerinden —. Yazan: soldan : yetiştirebilmek için kurulan eğitmen kurslarından birisinde 2.252 Orta mekteplerden me- zun olanlar, 1.823 İlk mekteplerden me - zun olanlar, 585 Vekil olarak çalışanlar, Bu istatistikten anlaşıldığına are husün ilk mektenlerde calı « şan muallimlerden hiç < olmazsa 2.418 tanesi, iyi bir ilk mektep mu. allimi için lâzım olan ilmi sevi yede olmadıkları gibi esaslı peda- gojik bir formasyon da almış de- ğillerdir. Bunlar, tabi oldukları teftişler neticesi ve diğer sebeb - lerden dolayı, muvaffakıyetsiz - likleri tesbit edilerek yavaş ya - vaş meslekten (o ayrılmaktadırlar, Bunlardan başka, büyük ekseri - yeti teşkil eden muallim mektebi mezunu musilimlerin (o haricinde kalan diğer unsurları ise, heyeti umumiyesi itibariyle, muallimlik kıymetleri mutavasaıt olarak ka - bul edebiliriz. Fakat şunu da unutmamalıdır ki - lise muallimleri için söyledi - Him gibi, ilk mektep muallimleri arasında, yalnız İlk ve orta tahsili yaptıkları halde kendi kendilerini yetiştirerek çok (O muvaffekıyetli tedris unsurları haline gelmiş olan musllimler bulunduğu gibi, müal- lim mektebi mezunu olduğu balde kendilerinden kâfi derecede istifa- de edilemeyen unsurlar da yok de- ğildir. Ancak, bu iki vaziyette bu- lunan muallimlerin istisna teşkil ettiği de muhakkaktır. Vosziyeti daha iyi tebarüz etti- rebilmek için, mevcut mu - allimlerin, köy ve şehir muhitleri- na göre tevzilerini gösterelim: Mevcut muallimlerden 6851 i 1170 şehir ve kasaba mekteplerin- de, 234,517 çocuğu; 6786 sı da 4994 köy mektebilide 313,168 ço - cuğu okutmaktadır. Bu tetkikten çıkaracağımız ilk netice, muallimlerden - muallim mektebinden çıkanlar istisna edis lecek olurlarsa . mühim bir kis « mının fikri seviye ve pedagojik for masyon itibariyle kifayetsizliği - dir. Mevcut vaziyeti tetkik ettikten sonra ihtiyaçlarımızı öğrenelim, ve evvelâ, memleketimizde her sene tahsil hayatına giren çocukların miktarını tesbit edelim: 1933 yıh istatistiğine göre, şe hir ve kasabalarımızdaki o nüfus 3.799,742, köylerimizde 12.400.952 dir. Nüfusun yüzde onu hesabiyle şehir ve kasabalarda 379.974, köy lerde ise, 1.240.095 çocuk ilk tah- sil hayatına girmiş bulunmakla - dir. Yine son istatistiklere (göre, tahsil çağına girmiş olan çocuk - ların yüzde 75 İ, umumiyetle beş senelik: kövlerde ise ancak yüzde 25 i umumiyetle üç senelik mek « teplerde tahsil görmektedirler, D iğer cihetten şehir ve köyler de nüfusa göre muallim ih- tiyacı şu vaziyettedir: 1 — Nüfusu 400denaz olan köyler için - her köye enaz bir muallim hesabiyle « 32.000; 2 — Nüfusu 400 - 1200 ara « sında olan köyler için 1,500, 3 — Nüfusları 1200 den fazla o- lan köyler için en az 1.500; 4 — Şehir ve kasabalar için de en az 2500 olmak Üzere bütün Tür kiye için takriben 26.000 mualli - me İhtiyaç vardır. Bugün mevcut olan muallimle- rin mıkları takriben 15000 dür. Ölüm, tasfiye, tekaütlük ve di ğer sebebler dolayısıyle, her sene- vasati olarak 500 muallim mes « Jekten ayrılmaktadır. Bungün mev. cut olan on üç muallim mekte - binden her sene çıkan muallimler 186 ancak bugünkü kadroyu mu - hafaza edebilmektedirler, Binaenaleyh memleketin fik tah #il ihtiyacını önleyebilmek için, ya kın zamanda en az 20,000 mual - Mim yetiştirmek o metburiyetinde- yiz. Mevcut variyeti ve ihtiyacı tes bit ettikten sonra, bu vaziyeti dü- zeltmek ve ihtiyacı mümkün oldu ğu kadar çabuk önlemek için alın- ması icap eden tedbirleri tetkik e- delim: Variyeti düzeltmek için alın « ması icabeden tedbirlerin başın « da, muallimlerin iktisadi vaziyet- lerini müstakar ve öazip bir ha - İe getirmek vardır. Bu, baslı bâşi- nâ tetkik ve halli icabettiren mü- him bir meseledir, Bundan başka, bugün meslek- te bulunan muallimlerin ilmi se « viyelerini ve pedagojik kabiliyet- lerini yükseltecek tedbirler almak da zaruridir. Fakat asıl mühim olan mesele, ihtiyacı karşılamak, yani her se - ne tahsil çağına giren bir buçuk milyon çocuğu okutmak için - mev ent olan 15.000 mualimden başka muhtaç olduğumuz 20.000 mual - İimi yetiştirecek tedbirler almak - tır, Bu hususta iIk akla gelen ted. birler - makalenin başında da söy lediğim gibi - bu muallimleri, mev cut muallim mekteplerini yeni - den tanzim ve tensik (etmek ve mıktarlarını çoğaltmak suretiyle yetiştirmektir. Filhakika her biri 300 mevcutlu 20 muallim mektebi tesis edilecek olursa, bu mektep - lerden her biri senede normal o - larak 100 mezun verdiğine göre bu suretle on sene içinde 20000 yeni muallim yetiştirmek mümkün ola- caktır. Az zaman içinde nüfusumuz mahsüs derecede çoğalmıyacağına göre, ön sene sonra, yani - ihtiya- cımız olan 20,000 muallimi bize verdikten sonra, bu muallim mek- teplerinin mıktarlarını yabut bu mekteplerdeki talebenin adedini ya rya indirmek mümkün olür. Çünkü bir kere umumi ihtiyaç tatmin edil dikten sonra, muhtelif (sebebler dolayısıyle açılacak boşlukları dol durmak için her sene 1000 mual « lim yetiştirmek kâfi gelecektir. Bu, şüphesiz, değerli muallim- ler yetiştirmek hususunda en nor- mal, en emin bir yoldur. Fakat kâğıt üzerinde, yapılması o kadar basit ve kolay gibi görünen bu ie- rast; tatbikatta çok büyük güç » Jüklerle karşılaşacaktır. Çünkü, evvelâ, islah ve yeni « den tesis edilecek olan bu yirmi muallim mektebinin bina ve le - vazım ihtiyaçları için milyonlar - ca liraya ihtiyaç hasıl olacaktır. Diğer cihetten, en modern peda « Eoji esaslarına göre işlemesini is. tediğimiz bu muallim mekteple - ri için değerli müdür ve muallim - ler yetiştirebilmek çok geç ve güç temin edilebilecektir, Bü bunların temin edile - bileceğini kabul etsek da- bi, karşılaşacağımız başka bir güç- lük vardır: Bu suretle yetiştirece. gimiz, 20.000 müallime vilâyetler maaş temin edemiyeceklerdir. Bir çok vilâyetler, hususi bütçeleri » nin vaziyeti dolayısıyla, mevcut musilimlerin bile maaşlarını ver. nibkte güçlük çekmektedirler, ve ekseri vilâyetlerde yeni mektep » ler açmak İmkânsızdır. Fakat zannediyoruz ki, devlet bu işi bütün ciddiyetiyle üzerine aldığı takdirde, bütün güçlükleri - De roğmen başarabilecektir. Biz şahsen, (halk için en iyi şey ancak kâfidir) esasına bağl (kalarak, yüksek bir kültüre ve sağlam bir mesleki teşekküle malik olan mu - allimlerin, Oo memleketin kü rel kalkınmasını temin edebileceğine kani olduğumuz içindir ki, ilk mek tep müuallimlerinin, dahi, güç ve masraflı dahi olsa, mükemmel o - larak yetişmelerini temenni eden- Jerdeniz, Ancak devlet, diğer âcil ihti yaçları süratle önlemek mecbu - riyeti dolayısıyle, muallim yetiş - tirmek işinde, bu kadar büyük bir fedakârlığa katlanamadığı tak - dirde, hiç olmazsa bir kısım mu - sllimlerimizi, daha çabuk, daha kestirme ve daha ucuz bir yoldan temin etmek lüzumu hasıl ola - caktır, (Ya hep, ya hiç) zihniyetiyle, modern pedagoji esaslarına uygun olarak muallimler yetişmeksizin, her sene tahsil çağına giren Türk çocuklarının yarısını, yani 700.000 çocuğu karacahil birakmağa razı olamayız. Geri Maarif Vekilimiz sayın Saffet Arıkan da böyle dü şündüğü içindir ki, iki sene evvel gelecek o makalemizde etrafiyle mevzuu bahsedeceğimiz . eğitmen kurslarim tesis etmek suretiyle, bilhassa köylerimizin şiddetle muh taç olduğu muallimleri en kısa yoldan yetiştirecek tedbirler al - muştur, Ben de, on üç sene evvel Mâa- Tİ Vekiletine takdim ettiğim lâ - yihada, muallim znektepleri hari - cinde muallim yetiştirmek mecbu riyetinde olduğumuzu Söylemiş - tim, “. Görülüyor ki, memleketin âcil olan iptidai muallim ihtiyacı - ni daha beş on sene, yalniz mu - allim mekteplerinin çıkaracağı gençlerle temin etmek mümkün olmayacaktır. Bunun için, bir taraftan, mu - alim mekteplerimizi ıslah eder - ken, âyni zamanda, az çok bir orta tahsil malümatına malik olan mü mevver unsurlardan istifade etmek mecburiyeti vardır. Bu şeraiti ha- iz olan vatandaşlardan muallim). bimde Düm zi GÖPÜSLEP İnsanlığa Türkiyeden Selâm Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel mlay Cemiyeti, İspanyadan Fransaya hicret eden felâket- zedelere yardım kararı o vermiş. Bu karar, istiklâl çelengini başında taşı yan Türkiyenin, beynelmilel dünya » ya, İnsanlığa gönderdiği bir selâm « dır. Kırmızı salip, on dokuzuncu asır- da, dış kavgalarının, mezhep kavga- larının, toprak, mistemleke, medeni 'köle elde etmek için yapılan harple- rin ortasından yüzü kanla kırmaz « laşmış kurtarıcı bir melâike gibi doğ- du. Kırmızı salip bayrağını gerdiği yerde, din farkı, milliyet farkı, renk farkı, insan farkı silinir, bütün me - deniyet, İnsanlığın azap ve ıztırabın- dan duyduğu utançla eğilir, bu bay- rağı selâmlardı. Bu bayrağın geril « diği yeri, düşman topa tutamaz, bu müessesenin seferber ettiği insanla - ra hududlar kapanamaz, bu mücsse- hastadan doktor hüviyetini soramaz- dı. Bu bayrak, medeniyetin harpler- den edindiği günahlarını affettirmek için açtığı bir tövbe ve istiğfar bay- rağı idi, * Son harpler, tarihin vahşetle, bar barlıkla itham ettiği milletlerin yü - zünü süngerle sildi. o Habeşistanda, Çinde, İspanyada, Kırmızı salibin hastahanelerinin hastalariyle birlikte bombalandığını gördük. Harp açan milletlerin hastahane okarargâhla » tında yarah esir askerlerin yaraları» na el dokundurmaktan © mencdilen doktorlar gördük. Evlerini, yurdla. rını, çocuklarını, sevgililerini cepbe- de bırakıp kaçışan İspanyol muha - <İrlerinin, mitralyöz ateşiyle yolla - ra serildiğini gördük. Serbest şehir. lerin, suçsuz halkın obüs toplariy- le dövüldüğünü gördük, Küçücük aşiretten, en büyük mil İlete kadar benlmsezen harp kaldele- ri, beynelmilel haklar, ahlâk ve fazi- let hüktimleri bir paçavra gibi yırtıl- dı. Vahşetin yağlı karası bütün bir insanlığın yüzüne sürüldü. Avrupa medeniyetini temsil et - tiğini söyliyerek bu faciaları gözle - rimizin önüne serenler, artık amuz - ları yukarda, alnı açık, gurur ve aza- metle insanlıktan o bahesedemezler. Artık biz Türklere geri vahşi millet itabiyle yukardan bakamazlar, Biz de harbettik, Kırmızı hilâl, Kırmızı salipten sonra doğdu. Fakat hiç bir gün Türk kurşunu Kırmın Salihin bayrağına nişan almadı. Hiç bir dok tor, düşman yüreğinin yarasını sar » madan bıçağını kılıfına sokmadı, * Artık medeni Avrupadan, mede- niyet ve insaniyet dersi istemiyo ruz. Biz Habeşistanda olduğu gibi, Çinde, İspanyada, felâket görenle » rin, ezilenlerin, nzap © çekenlerin, masumların, ve mazlumların dostu - yuz, Kızılayın, İspanyanın elğeri sö- külmüş, kahlar içinde kaçışan, felâ- ket görmüş insanlarına gönderdiği bu yardım, belki kemiyet İtibariyle küçük, fakat insan bir milletin, in » sanlığa hürmetle verdiği bir selâm- dır ki, biz bunun iftiharını duyabili- riz. İstiklâl için hâlâ dövüşen, kadı- niyle, erkeğiyle, çocuğu ile, ihtiya » riyle düşman toplarına göğsünü si » per yapan İspanya... İçinde bulun « duğun felâketi, başında istiklâl çe - lengi taşıyan, İstiklâl için kan döken bu millet belki de herkesten İyi an. lar. Muhacir akınlarını, sefalet akış- larını, yıkılışları © da görmüştür. Kı slayın bu küçük yardımında İnsani his ne kadar hâkimse, bu duyuş da » kadar kuvvetlidir. ğe talip olanları, , Maarif mınta - kâları merkezlerinde toplıyarak - bir senelik bir muallim mektebi tahsili geçirttikten sonra (o yahut dört beş aylık bir kursa tabi tut - tuktan sonra, köy ve kasaba mek teplerine muallim tayin etmeli - dir.,, Bir taraftan normal olan mu « allim mektebi, diğer cihetten da - ha kestirme yollardan muallim yes tiştirmek meselesini gelecek ma » kalemizde tetkik edeceğiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: