29 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

29 Mayıs 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Pand'kyan Listeyi Tâdil Ettirmişti | Tefrika No. S8 Fakat Ali Kemal Buna Fena Halde Sinirlenmiş, Bu Yüzden de Hiddetle Salonu Terkedip Gitmişti Bye onu,biraz evvel ki kati beyanatı hilâf- Ma, #abiidir ki müdafaa edemiye- Sekti. Çok sıkılmış, hattâ terlemiş- ti Kurnaz Molla, yerinde bir hulüs Sakmak için derhal Feridin imda- yetişmişti. Pantikyan ile be- Taber salonun köşesinde oturan bü- Tük rütbede bir düşman zabitini Haziruna gösterir gibi işaret etmiş, — Damat Paşa hazretlerini pek Müşkül bir vaziyette bulunduru- Yorsunuz. Ahmet Rıza Beyin bu Müameleden istisnası bazı ecnebi larımız tarafından arzu ve il- Himas edilmektedir. Rica ederim, İyatımıza mağlüp olup ta bazı larımızı rencide etmekten te- Yakki edelim ve hemen mevzuu de- İştirelim. Çünkü pek ayıp oluyor. Demişti. Salt Mollanın tem yerinde uy- durduğu bu yalan Damat Ferldin Pek hoşuna gitmişti. O da Mollanın larını teyit ile mevzuun de- ilmesini o tekit etmişti. Bu Yalan tesirini derhal göstermişti. işede oturan, türkçe bilmediği Malde yapılan müzakereleri dinler Bİbi görünen zabite doğru dönen başlar derhal hürmetle eğilmiş, a- roanda sanki kilitlenmişti. 'evzu birden değişmişti. Müfrit- erin dediği olmuştu. Duha yüzler- €e isim ilâve edilerek doldurulan Üisteye bir yaprak daha ilâve olun- Muştu. Hes gözler bir türlü doy- N muyordu. O sirada Salt Mol- Sela listeye, kaymakam. Kemalettin Sami ve Galatalı Şevket Beylerin de ilâve edilmesini teklif etmiş, Ali Kemal de bu teklifi kabul et- tirmek için ayağa kalkmış ve isra- Ta başlamıştı. O sirada köşesinde Oturan yabancı zabiti ile başbaşa konuşmakta olan M. Pantikyan da Ayağa kalkmış, Damat Feride dö- erek şu hitapta bulunmuştu: — Paşa Hazretleri, Hükümeti - Miz, bir liste ile isimlerini bildire- “eğiniz siyasi müerimlere Malta dasını değil, Adada bulunan bina- ın birini tahsis etmiş ve ufak ir garnizon hazırlamıştır. Bundan haberdar olmıyan bu efendiler, Börüyoruz ki, bu garnizonu değil, battâ Malta adasını bile menfiler- dolduracak kadar adam tefrik #itiler ve daha edeceklere benzi- Yorlar. Bu hususta nazarı dikka- tinizi celp için emir aldım. Arzı Mülümat ediyorum. Bu tatlı itiraz, gittikçe şahlanan Şımarıklığı biraz tadil etmiş ve ka ?a yüzlüleri listenin kısaltılması Mecburiyetinde bırakmıştı. Bu si- Tada Ali Kemal hiddetle yerinden aş ve Damat Feride hitap i- — Rica ediyorum Paşa Hazret- demişti, İşimize içimizde ol- Miyanları karıştırmayınız. Mem - etin selimetine, milletin men- İtatine tanilük eden hususlarda bu Bİbi müdahaleler pek hoş görüle- Mez sarırım. Pantikyan Efendiye tar buyurunuz da susmak lüt“ tunda bulunsunlar, Ali Kemalin bu yakışıksız tağ- kınlığı Damat Ferldi kızdırmış, f- kat M. Pantikyanı fena halde hır- Şınlaştırmıştı. Tatlı sert bir tavır- la gülerek ayağa kalkmış; nazarla- #ini hazır bulunanlar üzerinde gez- ki; — Evet 'Beyefendiler, demişti. k şükrediniz ki, Ali Kemal Bey im gibi ecnebi ve bu iş İçin iş 8#al kuvvetleri kumandanlığı ta- Tafından memur olarak gönderil Miş değil, Eğer öyle olsaydı, hiç Füphe yok ki, bu gece bütün İs- tanbul Türklüğünü İttihatçı ya Pacak ve hepsini topluca parlattı. İ ateşe atıp yakacaktı. Kendisi de âne temiz ve suçsuz bir insan irak karşısına geçip seyre baka- Saktı. Belki de koca Istanbulda tek başına kalacaktı. Bursada ücaretle iştiğal eden jam darma başçavuşu Cevdet efendi Bu acı sözler karşısında, Damat Feridin süküt etmesinden hırsı ar- tan Ali Kemal salonu terkeylemiş, diğerleri de süküt ve itidalle hare- keti tercih etmişlerdi. Hemen ye- ni bir liste yapılmış ve içine kalbur üstü kalanlar sokulmuştu. Gece ya- rısını bir saat geçe de fesatçılar hep birden dağılmışlardı. Damat Ferit, cidden çok yorul- muş ve çok da üzülmüştü. Gece yalıda kalacak olan kaymakam Ze- ki ile Ali Thsan Beye rahatlık dile- dile salondan çıkarken ellerini kal- çaları üzerine koymuş, vücudünü geriye doğru bükmüştü. Yorgun bir tavır ve ağlar bir sesle: — Emin olunuz ki beyler, vazi- yetimden çok müştekiyim. Gündüz dairei sadarette resmi muamelât i- le, geceleri de işte böyle fırkaya veya diğer hususata ait işlerle ça- lışmaktan hakikaten bitap düşüyo- rum. Rahat ve huzurum kalmadı artık. Ikinizle de mühim bir husus hakkında görüşmek istiyordum. Fa- kat şu anda buna imkân bulamı- yacak kadar rahatsızım. Sabahle- yin görüşürüz beyler. Bonsuvar, Demiş, fesathanesinin harem kıs- mma geçmişti. Ss abah olmuş, yorgunluğunu gi- deren Damat Ferit şen ve şatır selâmlığa koşmuştu. Ali Ih- san ve kaymakam Zeki Beyleri sa- londa bulmuş, karşılarına oturmuş- tu. Akşam geçen üzüntülü müna- kaşaların sinirleri üzerinde yaptı- ğı fena tesirlerden şikâyet ettikten sonra, Ihsan Beye dönmüştü ve: — Monşer, demişti. Size gayet mühim ve mahrem bir iş tevdi e- deceğim. Bunun arzuyu şahane da- bilinde hallini, müsellem olan di- rayetinizden beklerim. İstiklâl ga- zetesi başmuharriri Rauf Ahmet Bey, Reşit Sadi Boy namında bir refiki ile başmabeynci Lütfi Sima- vi Beyin ziyaretine gelmişler. Söz arasında Rauf Ahmet B. birkaç ge- ve evel, Nevyork Herald gazetesi- nin Istanbul muhabiri Mister Vi- yam Elisle bir yerde bulüştukları- ni söylemiş ve muhabirin, Ameri- ka Relsicümhuru Vilson tarafın - dan, Türkiye, Avusturya ve Ma- caristan ve Almanya İmparator- luklarının ortadan kaldırılacağı hakkında, irat edilen bir nutuktan bahis ile hakkımızda pek fena ka- rarlar verildiğini ve hattâ Istar- bulun da tehlike altında olduğunu teessür ve endişe ile ilâve ettiğini, bildirmiş. Lütfi Simavi de, aldığı bu ka- va haberi hemen o gece Şevketme- aba arzetmek marifetini göstermiş. Muhabirin huzura kabul edilmesi- ni teklif ile her zaman olduğu gi- bi, tarafı şahaneden muhabire söy- lenmek üzere bir d& beyanatı şa- hane müsveddesi takdim etmiş, Son günlerde, âdeta kapkara bir kara haberci kesilen ve bu gibi maruzatlarla sik sik zatı şahaneyi dilgir ve hatırı şehriyariyi renci- de etmeği kendine zevk edinen Lütfi Simeviyi, Sevketmeab tek- dir ile teklifini de reddet- miş. Bu sırada, Posta ve Telgraf Nazırı Mehmet Ali Bey de bir iş- güzarlık yapmış. Başvekil ve Ha- riciye Nazırı sıfatile bana söylen- mesi iktiza eden bu haberi bir fır- sat bulup Şevketmeuba yetiştirmiş, Haber, tabli fevkalâde teessürü şa- haneyi mucip olmuş, şimdi, mu - habir Mister Vilyam Elisle görüş mek arzusunu izhar buyuruyorlar, Fakat, Amerikalıların ve bilhassa Amerika gâzetecilerinin garabeti abvalleri malümumuzdur. Bilhas- sa mübalâğayı pek sevdiklerini bi- liriz değil mi? Zatı âliniz şu zatı bulup benim hamıma bir görüşe Biz ve huzuru şahanede daha mu- tedil bir lisan ile boyanatta bulun- masini ve padişah hazretlerini bed- biniye sevketmemesini tavsiye et- seniz, diyorum. Şimdi bu Zata bu yolda vesayada bulunmak ta pek tuhaf olacak ama bilmem Ki. İhsan Bey bu mantıksız tek- lif karşısında biraz düşün- müş ve: — Ekselâns, demişti. Bereket ki, tuhaf olacağın: siz de takdir bu - yuruyorsunuz. Tuhaf değil, pek yakışıksız bir hareket olur. Veka- yil Padişah hazretlerinden gizli - yormuş gibi bir vaziyete düşecek» siniz. (Devamı var) Mimar PARTİ (Başı 1 incide) Ebedi Şef ve Kurucunun tek ve milli vasiyetini yerine ge- tireceğiz. Türkiyeyi muasır medeniyetin en üstün seviye- sine çıkaracağız. Böyle bir ideal ve bu idealin işi biter mi? Bizim nesil göçerken bu ideali| yeni nesle bırakacağız. Bu yeni nesil göçerken, vazifeyi daha yeni nesle! ve o da daha yenisine bırakacaktır. | iz, bugünkü ihtiyar ve gene ne- sil vicdanlarımızda, dimağ - İlarımızda ve omuzlarımızda çok ağir yükler taşıdık. Çok ter ve kan dök - tük. Hepsi bu vatana, bu devlete ve İotuz bin yaşındaki asi) millete helâl olsun. Yeter ki, bugünkü Türk, ken disinden sonra gelecek Türke ıztı - İrap ve azap yerine ferah ve saadet bırakmış olsun. İşte, Cümhuriyet “Halk Partisi, yekpare bir milletin sinesinde doğup bunlara çalışıyor. Onun içindir ki, ona klâsik siyasetlerin klâsik partisi demiyoruz; “Mimar .Parti” diyo - ruz, Partimizin bugüne kadar yaptık- ları ve bugünden sonra yapacak - larını cihan biliyor. Bize burada dü- şen vazife partimizin mütevazı, fa - kat yorulmaz bir ırgat neferi sıfatile milletimize yeni muvaffakiyetler ve gururlar temenni etmektir. o Yaşa Türkiye. Hayır, yanlış söyledik. Doğrusu - nu söyliyelim: Genç nesillerin bükül- mez omuzları üstünde yaşıyacaksın Türkiye, LOKMA İstanbulda Bomonti semtinden mektup gönderen bir sayın oku- yucumuz - pek nazik bir Bayan olduğu için - bu yazılar arasında sebzelerden ve yemişlerden daha ziyade söz açmadığımdan dolayı beni ba tutmuyorsa da, bu türlü yazılar beklediğini bildiri- yor... Bu sayın okuyucumuz gali- Tan gazetesini çıkmağa başla dığındanberi takip o etmemiş ola- cak. Bir zaman o yemişlerden de, sebzelerden 'de hayllee bahis aç- mış olduğumdan o okuyucularıma on! artık gma gelmiş oldu- unu sanıyorum. Gazetenin eski okuyucuları vaktile yazdıklarımı unutmuş olsalar bile, bu sayın Ba- yanın arzusunu yerine getirmek üzere sebzeleri ve yemişleri ayrt Ayrı yazmağa kalkısırsam sıkıla caklarını o zannettiğimden, daha yeni okuyucularıma hizmet için bugün sebzelerden bircoğunu bir araya getirerek bir türlü sunmak istiyorum... Türlünün meraklıları onun © sası hamye olduğunu iddia ederek bamye olmayı türlü yapılar maz, derler. zam, arın” dan birinin Avrupada türlü ye- mek istediği vakit - Frenkler bam- ye yemediklerinden - orada bam- ye bulamayınca bir tarla satın a- Tarak mahsus hamve yetistirtmiş olduğ. göre o iddinya inanmak zaruridir, Onun icin türlüye bam- yeden baslamak icap eder. Fakat bundan dolayı bamyenin İnsanı besliyecek bir gıda olduğuna da inanmak lâzım gelmez. Bununla beraber terkihinde en çok İuabi madde bulunduğundan, hazımdan sonraki fiziyoloji işlerine çok yar- dim eder. Bamyeden sonra, türlünün en mühim sebzesi patlıcandır. Bakr nız, patlıcan terkibinde bulunan, yüzde 5,5 seker ve 1,3 albümini ile (yağ maddesi pek, pek az) insa“ nı beslemeğe yardım ettikten baş- ka sebzelerden asıl beklediğimiz madenler ve vitaminler hakımın- dan pek miikemmel bir gıdadır. Vücudümüze en lüzunulu on İki türlü madenin hepsinden onun İ- cinde hatırı sarılacak kadar bulü- nur. Gene en lüzumlu dört türlü vitamin hakımmdan da tamamdır. Vaktile İbni Sina hekim natlıcanı haylice cekiştirmiş olmakla bera- ber bugün onun analizi vapıldık- tan sonra patlıcana da hizmet et- memeğe artık hiebir sebep kalma- mıştır. Hele türlüye bolca et ilâve HEKİMİN ÖĞÜTLERİ SEBZE TÜRLÜSÜ N zeytinyağında © İmambayıldısına rağbet gösterirseniz beslemek ba- kımından da hiçbir diyecek kal | maz. Kolav hazmedilmek cihetin- den de patlıcana vaktile isnat edi- len kabahatlerin doğru olmadığı meydana çıkmıştır. bile, fazla yağından dolayı karaciğeri yorgun olanlara doku- yükselmiş hastalarına, hele inkıbaz çekenle- re patlican tam da tavsiye edile- cek yemektir. bulunanlara, böbrek Kabak ta, biraz daha fazla se- kerinden ve lezzetinden başka, her cihetten patlıcana yakındır. Yak niz, A vitamini bakımından pat- cana nisbetle pek çok değerli gi- dadır. Ondan dolayı hastalara pat- candan ziyade kabak vedirirler. Taze fasulyeye gelince, onun ye- şilinde hile. insanı biraz beslive- cek maddeler bulunduktan baska madenler ve vitaminler bakımın- dan o da miikemmel bir gıdadır. Yalnız, terkihinde manganez ma- deni bulunmadığından onu tanele- rinde aramak zaruridir... Fasülve- nin kurusu - vitamin cihetinden pek siinheli olmakla beraber - kiş a bilirsiniz ki, başka bir nimet- t ir, Yesil biberi türlüye lezzet ver- sin diye katarlarsa da o - besle- meğe pek te varamamakla bera- ber - hize haylice maden getirir. Mele vitamin hakımından ehem- miyetli bir kaynaktır. Türlüve - tahii - soğan da ilâve edilecektir, O da madenlerin hep- sinden az cok getirir, fakat terki- binde hatırı sayılacak iyot bulun- duğundan tiroit guddesi vasıtasile bütün gıdaların vücut İcerisinde işe yaravacak (hale gelmesine hizmet eder. Halkın her vemeğe soğan doğraması da hu türlü tesi- rinin - asırlarca tecrübe neticesi olarak - anlaşılmasından ileri gel- se gerektir, Türlünün içindeki et, yemeğe hemi lezzet verir, hem yağından vücut tabii hararetini muhafaza icin istifade eder, Fakat türlünün icindeki pismiş, haslanmış etin albümin kısmı vücudü besler diye farzederseniz aldanmış olursunuz. Gerçekten et yemek İsterseniz, onu türlüden önce şiş kebabı ola- rak yemelisiniz. i harpten yeni çıkmış, ber türlü mü- Milli Bir Tara bağlıyacaklardıt. Bu !tibarla ku- rultayın toplanışı milli hayatımızın en feyizli kaynaklarından birinin fa- aliyete geçmesi demektir. Pek iyi hatırlarsınız ki, Partimi- zin ilk kongresi bundan yirmi sene evvel Sivasta toplanmıştı. O zaman| sziz milletimiz, uzun ve yıpratıcı bir dafan vasıtaları elinden alınmış ve) bütün manasiyle perişan'bir hale getirilmiş bulunuyordu. Memleketin kalpgâhına kadar sokulup yerleşmiş olan düşmanlarımızın gözü önünde toplanan bu ilk kongremiz, milleti- mizin sönmez vatan aşkına, temiz ve selâbetli imanına ve cihan değe- rindeki asil kanına güvenerek koca bir husumet âlemine karşı çelik dağ gibi dışarıdan gelen ve içimizde tü- Teyen düşmanlara karşı vatan top- raklarını müdafaaya karar vermişti O zaman bütün dünyanın hayretler-| le karşıladığı bü kararı takip eden yıllardan, her biri biyeriyet âleminin asirlar kaplıyan tarihini mefahirler doldüracak kadar mühip ve muhte- şem hatıralar hâlâ ruhlarımızda bü- tün sindegisiyle yaşamaktadır. Kongrenin isabetli kararları Sıvas kongresinin Kararları, vata- nımızı paçalanmaktan korumuş ve milletimizi istiklâline kavuşturmuş ise, bunu takip eden kongreler de ayni aziz varlıkları bütün cihanda ve insaniyet ailesi içindeki mevkiini kuvvetlendirseesk kararlarla tema- yüz etmiştir, Eğer biz bügün temiz bir hürriyet havası teneffüs edebi- İliyorsak, eğer milletimizin bütün bü- yük ve müstakil mületlerle müsavi haklar dairesinde görüşüp konuştu- ğunu görmekle gurur ve iftihar du- yuyorsak, hulâsa, eğer yüksek mune- viyatından başka her türlü maddi imkânlara sahip kahraman bir ordu- nun bir huzur ve emniyet içinde ya-| şatmakta olduğunu görüyorsak tün bu nimetleri biz, o kongrelerin isabetli kararlarından doğan büyük icraatına borçlu bulunmaktayız. Görüyorsunuz ki, C. H. Partisinin, başka memleketlerdeki klâsik parti- lere hiç benzemeyen bir hususiyeti vardır. C. H. Partisi, yeni Türk var- lığı ile beraber doğmuş, beraber bü- yümüş ve bütün dünyada hayran- lık yaratan muazzam eseri beraber başarmıştır. C. H. Partisi demek, tisi demek, Türk devleti demektir. Bu mefhumlar birbirine o kadar sıkı bir şekilde bağlıdır ki, birini diğerin. den ayırmak imkânsızdır, dünyamızı altüst eden siyasi ve içtimai buhran- ların memleketimizde makes o bula- | mamasının en büyük sebebi işte bu- dur. İ Eğer geçmiş zamanlardaki hâdise- lerden alınan derslerin istikbalde de milletlere rehberlik edebileceğine İ- man ediyorsak, şimdiye kadar mille- timize en büyük iyilikleri temin et- tiğine şüphemiz olmıyan bu temiz birliği bütün kuvvetimizle korumağa ve kuvvetlendirmiye çalışmak hepi- mizin milli borcumuz olmak icap e der. Yürünecek yollar vardır Muhterem yurttaşlarım, Daima şu noktayı gözönünde bu- lundurmak lâzımdır. Şimdiye kadar başarılan işlşre bükip ta artık hede- fe vardığımızı ve her işi tamamladı- Bımızı zannetmiyelim, Onümüzde he- rüz yürüyecek uzun yollar vardır. Fakat arkada bıraktığımız bir kaç yillik bir zaman zarfında, asırlarca uğraşılsa yapılmıyacak işleri başara- bildiğimize bakarak istikbale doğru azim ve cesaretle yürümeğe devam Türk milleti demektir ve C. H. Par-| Beşinci Parti Kurultayı Şefimiz Mühim Nutuk Söyliyecek C. H. Partisinin Beşinci büyük Kurultayı, bir taraftan memleket iş lerini müzakere ederken, diğer ta - raftan kendi programı ve nizamnâ- mesi üzerinde tetkikat yapacak ve belki bazı esasları, şimdiye kadar yapılan tecrübelere göre ya ilâve ve- yahut tay ve tadil o edecektir. Ya - şamak ve tekâmül etmek isteyen her siyasi uzviyet gibi, inkılâpçı olan C. 'H. Partisi de daima “realiteye” inti- bak etmekle vazifesini daha iyi bir şekilde ifa edeceğine kanidir. Hede- fimiz, millet ve memleketi, maddi ve manevi bakımdan doğruluğa, İyi liğe güzelliğe kavuşturmaktır. Bü - yük kurultayın bu seferki toplantı « sında başaracağı işlerin özü de bü - dur, Son söz olarak sevgili yurttaşla « rımı selâmlarken, güzel vatanımızm büyük ve kahraman evlâdı ve C, H. Partisinin yapıcısı ve Ebedi (Reisi Kemal Atatürkün yüksek hatırasını sevgi ve saygı İle taziz ederim. We onun izinde bizi daima ileriye götü ren ve daima götürecek olan Şefimiz, ğişmez başkanımız İsmet İnönünü rmetle selâmlarım. Galatasaraylılar Beşiktaşı 3 - 1 Mağlüp Ettiler (Başı 6 ncıda) pm devre açılırken Gala- tasaray yine hâkim bir tempo ile sahayı kapladı. Paslar yerlerini buluyor, sürüşler rahat oluklardan akıyordu. Galatasaray açığı sağdan orta « ladı. Beşiktaşın kuvvetsiz çelip w- zaklaştıramadığı topu kale önün- de bekleşenlerin biraz arkalarında duran Salâhattin Kaptı O anda bütün Beşiktaşlılar, ka- lecileri de dahil olmak üzere man- yetize olmuş gibi duraKladılar, Sa- lâhattinin daha önündeki arkadaş- larına pas vereceğini zannediyor « lardı, Salâhattin rakiplerinin bu va » ziyetlerini kavrar kavramaz doğ - rudan doğruya içeri çekti. Ve ok gibi uzanan şüt kale ağlarını şişir- di, Bu ikinci golden sonra Gelata- saray müdafaaya yakın bir oyun tarzı ile işi idare etmek arzusuna kapıldı. Halbuki oyunun bitmesine epey vardı. Bu suretle topu, takimin en yo rulmamış elemanları, (Beşiktaş muharimlerini oynatmağa başladı- lar. Şerefin güzel sürüp tam İçeri çektiği bir topun mahrekini Hüs - nü İstemiyerek değiştirdi. Tehlikelerin gittikçe yaklaştı - ğını farkeden Galatasaray muavin leri tekrar hücumlu bir şekilde İ- dareye başladılar. Onuncu dakikadan Itfbaren Ga- latasaray hâkimiyeti gittikçe ar - tarak üçüncü gole kadar yükseldi, On beşinci dakikada bir Beşik» taş hücumunu müdafaa hattında çeviren Galatasaray hemen muka- bil hücuma geçti. Galatasaray sağ- açığı Feyziyi geçerek ortaladı O ara Boduri ile Cemil merkezden 4- kıyorlardı. Sağaçığın pasinı Bo - dur! kaph. Ve birinci nevi bir ara pasiyle kendinden ileri fırlamış o- lan Cemilin ayağı ucuna “buyurun İ yapımız, der gibi uzattı Cemil de arkadaşının ikram et- tiği golle Galatasary taraftarlarına bir üçüncü sayı ziyafeti tattırdı. edeceğiz. Yurdumuzu, Türk'üğün, in- sanlıkla beraber başlıyan tarihine ve kökleri mazinin karanlıklarına kadar uzanan o medeniyetine yakışır bir memleket haline getirmek, milletimi- zi şanma lâyık bir saadet ve refah se- viyesine eriştirmek hepimize teret- tüp eden bir vazife olduğunu asla u- nutmiyacağız. BİZİ bu işte muvaffak edecek en büyük âmil, feragatimiz. usanmadan £ çalışmaklığımız ve hiç sönmiyecek olan müli heyecanımız. Türlüye kırmızı domates lâzım olduğunu unuttum sanmayınız. dır. Beşiktaşın Golü Yirmi altıncı dakika Hakkı al di. Kalenin ilerisinde harmalıya- rak Galatasaray müdafaası da - gıttı, Önü daha açık olan Şerefe geçirdi. Şeref hatasız bir vuruşla Beşiktaşa bir sayı kazandırdı, Beşiktaş bu golden sonra epey açıldı. On dakika kadar hâkim oy- nadı. Otuz beşinci dakikadan son- ra hücumlar karşılıklı mütevazin bir şekle geldi. Maçın son düdüğü çaldığı va - kit Galatasaraylılar Beşiktaş ni -

Bu sayıdan diğer sayfalar: