12 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

12 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

———z 12.6.939 12 Haziran 939 TAN ABONE BEDELİ Türkiy Ecnebi 4409 Ke, © 1 Sene 7s0 s Ay 2200 1800 s0 edeli müddet sırasiyle 80, 16, B, 3,8 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ivesi lâzımdır. İ Aİ İNİN Rumen Hariciye Nazırı Aramızda ost ve müttefik (Romanyanın Hariciye Nazırı Gafenko, iki gündenberi, memleketimizin misafi - ri olarak aramızda bulunuyor. Ru - men diplomatının Ankarada hükü - metimiz ricali ile yapacağı temaslar, Türk - Rumen dostluğu bakimindan olduğu kadar beynelmilel münase - betlerin bugünkü safhaları içinde de büyük bir ehemmiyeti haiz Gafenko, İstanbulda gazetecilere verdiği beyanatında Ankarada ii memleketi alâkadar eden meselelerin miş ve bu tantını ebedileştirmek tuf” olduğunu bilhassa tirmiştir. Türk - İngiliz anlaşmasının ta - hakkukundan sonra, bazı gülünç ve menfi propagandalar hilâfına olarak Türkiye, kuruluşunda bizzat âmil ol- duğu Balkan blokuna sarsılmaz buğ- klığını Ve Balkanlıları alâkadar eden meselelere karşı ötedenberi mevcut yakın alâkasını her zamankinden da- ha büyük bir dikkatle muhafaza et- mektedir. © Balkan Birliğinin iki kuvvetli un- suru olan Türkiye ve Romanya, Bal- kan sulhünü korumak ve hariçten gelebilecek tehlikelere karşı beraber karşı koymak azmindedirler. Bu iti - barla, iki dost ve müttefik memleket Balkan an- gayesine ma- tebarüz et - ları bu yeni temaslar, Balkan Birli - si ve aziz misafirimizin bu birliğin “ebedileşti - rilmesi"* bakımından da ayrıca husu- si bir ehemmiyeti haizdir. * Plğj Kazalarına Karşı Banyo ve plâj mevsimi başlıyor. Bu münasebetle, © alâkadarların bir nokta üzerine nazarı dikkatini cel - betmek istiyoruz; Her sene İstanbulun muhtelif sahille rinde bir çok deniz kazaları ve bo - Zulma vakaları oluyor. Geçen sene bu kazaların eski yıllara nisbetle ol- dukça kabarık bir yekün tuttuğunu hatırlıyoruz, Deniz mevsimi gelince,| hemen hergün bu gibi vakalardan bir ikisini gazete havadisleri arasında o- kuruz, Okur ve geçeriz. Halbuki, bu kazaların nazarı dik- kati celbedecek derecede çoğalması, meseleyi, üzerinde ehemmiyetle du- Yulmasını icabeden bir mevzu haline koymuştur. Açıkta denize girmek memnudur. | Polis, açıkta yüzenleri, denize giren- leri s0 meneder ve haklarında kanuni takibat yapar. İlk iş olarak, bu memnuiyeti te - min edecek olan kontrolü sıklaştır - mamız lszumdır. Fakat, boğulma vakalarının ek - seriya, plâjlarda vukua geldiğini de Zözden uzak tutmamalıyız. Bu hal, plâjlarda acemi erin sığ sulardan dışarı çıkmamala- Tını temin etmekle bir dereceye ka- dar önlenebilir. Ancak, plâjlarda de- »ize girenlerin açılabilecekleri saha- Bin hududunu tekrar fenni | şekilde tesbit etmek zarureti vardır. Bunun için de, bu sularda esaslı iskandiller Yaptırılmalı, sığ zannedildiği halde zamanla bir çok kuyular peydahlan- miş olan plâjlarda, bu kuyuları dol - durtmalı ve her türlü tehlike ihti Mmallerini bertaraf etmelidir. Beledi- Yenin, İstanbul sahillerinde ( denize #irilemiyecek yerleri tesbit ve etmek yolunda bir kararı olduğunu bildiğimiz için, plâj kazalarını önle - imek için alınacak tedbirler sırasında bu cihetin de ehemmiyetle tetkikin! istiyoruz, Edemiyoruz ? (dluharrir, 1/6/1039 tarihli nüsha- mizda çıkan ilk yazısında, üzüm me iç vaziyetini tetkik miş, satışı arttırma imkânları Üzerinde durmuştur. İstihsalle bereber istihlâk artmadığı için, ezici rakipler karşinn- da nasıl harekete mecbur olduğ vet; ne Be kiye, Avustra 1 yetmiyormuş veya abiliyormuş gibi I- yanlar da, zorla Italyan yapmı- ları, Oniki adada çekir- deksiz üzüm bağları y miye başladılar. Istihsalâtın her yıl art- masına mukabil istiblâk kabiliyeti yerinde sayıyor. Bu durum karşı- sında ne yapacağız? l ce değil Halbuki Türkiyenin bu mülâha- zaya muammalı bir endişe vaziye- ti vermesinden daha manasız hiç- bir şey olamaz. Üzümü muhtelif şe- killerde kıymetlendirmek oimkân- lari mevcutken 100 bin, hattâ 190 bin vuğle, Di lata Yeter ki devlet, her işte olduğu gibi, bu işte de hal- ka el uzatsın,, Yine mi devlet, demey varüs ettiği harap bir vatan üş- tünde hassas bir titizlikle didine- rek bin bir iş başaran ve daha on bin bir, yüz bin bir iş başaracak 0- lan devlete muttasıl boyun büküp avuç açmakta mâna bulunmadığını her düşünebilen yurttaş gibi, ben de gayet iyi bilirim. Benim istedi- #im devlet elinin maddi tutarı yıl da 300 bin lirayı geçmez. ES #daresinin y'llk “şa- rap rüsumu,, varidatı nedir, bilir misiniz? Yarısı idare masra- fina gitmek kaydile 600 bin Jira.. Rica ederim, muazzam bir üzüm meselesi karşısında bu kadarcık bir rakkamın; batlâ bu adedin beş mis. linin lâkırdısı olur mu? Bu noktayı şüylece tesbitten son- ra sadede geleyim: Üzümün kıymetlendirilme şekil- leri şunlardır: 1 — Şarap, iniz. Te- Bu iki şeklin haricindeki kıy- metlendirme usulleri, esas tedbir- ler olarak zikredilemez. Filhakika yaş halinde ihraç işile sirkecilik ve taze üzüm suyu (Most) halin- de istihlâk, maddi yekün bakımın dan şimdilik, mühim birer netice | arzetmezler. Bu sebeple üzüm İşi- ni mütalea ederken ele alacağımız iki mevzu, şarap ve teksif edilmiş özüm suyudur. Tuhaftır, Seylân adasından ge- len çayı veya Brezilyanın kahve sini fincan, fincan satmak istiyen her vatandaş, umum! yetlerini ödiyerek, istediği yerde bir (kuhvehane - çayhane) aşmak» ta serbest ken Manisa üzürnünden yapılmış bir bardak şarap satma- nın bin bir külfeti ve munzam bir alay mükellefiyeti vardır. Çay ve kahve, Türkiyeye girişlerinde, güm- rük resmi ne İse onu öderler. Hal- buki Manisanın şarabı, istihsal i- çin ihtiyari mecburi külfetlerden başka, litrede 6 kuruş inhisar res- mine tâbidir. Bu 6 kuruşluk inhisar resmi kaç kuruşluk şarap içindir, ! bir litre şarabın maliyeti nedir ki, resmi 6 kuruş oluyor ve nihayet şarap, bizim memleketimizde, o mükellefi- | İhraç edilmek üzere hazırlanan üzümler vapura yükleniyor » Yazan: Zeynel Besim (ESKİ HİZMET GAZETESİ SAHİBİ ) kadar taammüm etmiş bir mata, yahut cihan pazarlarında muay yen müşteriler tşmin edebilm: ihraç malı mıdır ki, restne tâbi tu- tulmuştur? Kaldı ki, bu resmin baliği, devlet bütçesinde, göze çarp- mak kabiliyetinden külliyen mah- rum bir hüviyet laşıyor ve devlet, Ayni zamanda, İhraç edilecek her litre şarap için, 2 kuruş prim veri- yor, yani bir taraftan şarabın da- hili istihlâkâtı zorlaştırılırken, di- taraftan ihracı teşvik olunu- yor ama yıllardanberi ne İnhisar i- daresinin, ne de serbest âmillerin şarap ihracatı yekünu bir türlü ca- zip, hattâ üzerinde dikketle duru- labilir bir rakkam arzedemiyor. Pe şimdi yaranın üstüne parmak basıyoruz. Neden şarap ihraç edemiyoruz?. Neden müşterisi mahdut olan ve Almanya gibi züğürt, dövizsiz tek pazara bağlanıp kalan üzümlerimi zi şarap halinde kıymetlendirerek bütün cihan piyasalarına gündere- miyoruz? Neden üç aylık mahöulü- enez BEŞERİYETİN TEKAMUL SEYRİ : MAĞARADAN BAŞLAR, MAĞARADA BİTER sereaseneamemeesazasaaaasz Çünkü: o Şarap; çay ve kahve gibi kolaylıkla ve serbestçe da- hili istihlâkâta arzolunamı- yor. İhraç edilecek her litre şarap için 2 kuruş prim ve- rildiği halde dahili istihlâk için istihsal edilen şarap, 6 kuruş İnhisar resmine tâ- bidir. .. .. Çünkü: © Şarap imali, serbest değil. dir. İnhisar İdaresinin arzu. sile her zaman şarap ima- linden menedilebilen âmil- ler, para dökerek, fenni şartlar dairesinde ihracı ka- bil şarap yapamıyorlar. amaaan müzü alivre satışlarla bir yıla ya- yarak bin bir zahmet içinde boca- lamak yolunu biral mizi eskidikçe kıy: biir şekle kalbetmi, Çünkü şarap imali serbest de- dildir; çünkü inhisar idaresinin ar- le her zaman şarap imalinden menedilebilecek vazi: bulunan ve ancak o şekilde ve bu kayıtla iş gören âmiller, para dökerek, fenni şartlar dahilinde ihracı kabil şa- Tap yapamıyorlar, çünkü şarap çay ve kahve gibi kolaylıkla ve serbest- çe dahili istihlâkâta arzolunamı yor, Size tepeden inme bir iddin ile geliyorum: Bizim çekirdeksiz ü- zümden yapılmış şarap! ümler değil; fakat alelâde halk şarapları için bu iddiayı serdöderek “isbata âmade bulunurken şunu da arze- deyim ki, bilir misiniz ki, Fransız- lar kendi 9 derecelik şaraplarını 12 ye iblâğ için bizim teksif edil- miş üzüm sularımıza muhtaçtır lar? Zannedersem bu iddialar efkirı- umumiyemiz için pek yeni, belki de naşenide şeylerdir. Fukat ben, bu iddizlarımı size, sırası gelince, rle isbat edece- ğim. Şimdilik, umnmi mahiyette, şarap mevzuu üzerinde duruyo- rum; B> çekirdeksiz üzümleri, miz bir büçuk kilodan bir İltre şarap verirler, Bu şarabın de- recesi 12 dir. Şaraplarımızın bir hususiyetleri de sekiz aylık bir dev- kıp gayet mükemmel i- iktisap etmeleridir. üzümün vasati alım fiyatı 100 paradır. Bir litre şarap, bir buçuk kilodan alınabildiğine gö- re iptidat ve intihal madde parası olarak vereceğimiz mikter sadece 3 kuruş 30 paradan ibarettir. Bu miktara tesisat amortismanı, müs- tahdem ücretleri ve saire gibi za- ruri masrafları istediğiniz kadar yükletiniz, maliyet büyük istihsal. de 5, üç dört milyonluk küçük is- tihsalde de nihayet 6 buçuk kuru- şu geçemez. Maliyeti bu olan şaraplarımızı cihan pazarlarına arzedersek kaç para verirler dersiniz? Acaba har- Gi âlem Ispanyol, Fransız ve Yu- ban şaraplarına meselâ şimal mem- leketlerinde ve İngiltetede karşı koyabilir miyiz? Sayın okuyucularım, litresini 8 kuruşa verirseniz şataplartnızı ka- pışacaklardır. Nitekim bu yıl Izmir Incir ve Üzüm Tarım Satış koo- peratifleri birliği bir Alman firma- sına bir milyon litre şarabı 10 ku- ruş 31 santimden gayet kolaylıkla satabilmiştir. Dikkate çok şayandır ki, bunu satın alan firma, gelecek sene en âz beş milyon litre hazırlanmasını şart koşmuştur. Ölçüsü litre değil, hektelitre ©- lafi şarap, küçük bir teşvik ve hi- maye görürse bağcılığımızı kurta- earareasaaaasanasesiyeaeaaraaaeaaaaayareareaaa ere eee Köy Mekteplerinde Tedrisat Meselesi aarif Vekâletince, yeni bir teş- kilât kanunu lâyihası hazır- İlandığı ve Yüksek Maarif Şürasının da işe başlıyacağı şu sıralarda maa- rif dertlerimizin, köy kültürü sah sındaki ihtiyaçlarımızın her çeşidi- İni tebarüz ettirmek mesleki ve mil İli bir vazifedir. 1 — Memleketteki ilktedrisat, bu- gün (25) maddesi mülga olan 23 ey- lâl 329 tarihli 101 maddelik (Tedri- | iptidalye kanunu muvakkati) ile idare edilmektedir. Bu yirıni beş İ senelik muvakkat kanunun bir çok İmaddeleri köy kültürünü ilâkadar jetmektedir. | Meselâ: 40) ıncı maddesine göre, “Kariyelerde İhtiyar o meclisleri, kariyenin umuru maarifinden me suldür, Bu itibarla ihtiyar meclisi bir en- Jeümeni maarif hükmündedir. (78) ci maddesinde “Her yıl bir ay zar- fında kariyenin ihtiyar meclisi 7 ya- İşindan 13 yaşına kadar olan çocuk» İların bir defterini tanzim İle mektep muallimlerine tevdi ve mektebin kü- şadından çocuk velilerini haberdar eylemeğe mecburdur.,, (79) cu mad- desinde “Mektebi terkeden çocuğun velisi, terk sebeplerini ve nerede tahsile devam ettireceğini muallime hildirmezse, (Kariye) meclisinin ka- rariyle (125) kuruş para cezası alı- nir. Köy öğretmenlerini üzen ea mü- him âmil talebenin devamsızlığıdır. 2 — Köy okullarının önemini her yıl hayata salıverdiği mezun adedi- İle ölçmek lüzim gelirse, bu netice çok verimsizdir. Bilfarz (150) meys Jcutlu bir köy okulunun son sınıf müdavimlerini sayınız; bu miktarın ((20) yi geçmediğini görürsünüz, He- le, köy okullarının çoğundan her yıl diploma alanların sayısı hayret edi- lecek derecede azdır. Bu miktar; 3 — 15 çocuktan ibarettir. Bunların içinde kız talebe ise, beşte bir dere- cesindedir. Bunun bir çok sebepleri İ vardır: İ SA — Bizde kasaba ve köy okul- ları arasında çocuğu hayata hazırlar mak cihetinden bir hususiyeti yok- tur. Her ikisinin sistemi aynidir. Bugün için kasaba okullarındaki ço- İcuklar, en çok orta okul ve liseyi düşünerek tahsile devam ediyorlar. Köylerdeki talebe neyi düşünsün? Köy okulunu bitirince, gene köy muhitinde kalmak üzere ziraat ve sanat sahasında kendisini yetiştire- İcek bir derece yüksek haşka bir o- Bu küçük imkânlar bile köyün kız ve erkek çocuğunu hevese getirecek bir sebeptir. Mevcut köy okulların» daki üç sınıflı tahsil ise, oktma, yaz» ma ve biraz hesap öğrendikten son- ra, köylüce daha fazlasına lüzum görülmiyen bir durumdadır. Çünkü, gocuk ikinci sınıfa kadar okula de- vam edip te, okuyup yazmayı ve u- fak hesapları öğrendi mi, ekseriya velisi onu üçüncü sınıfa devam ettir- miyor. Çünkü, şahadetnameye kıy- met vermiyor. öy hayatında erkek ve kız çocuklara şahadetnamenin kıymeti- ni tanıtacak ve tatbik yeri buluna- cak tedbirler alınmalıdır. Tahsilin lüzumu, okul şahadetma- mesinin erkek ve kız köy çocukları" na bayatta bir kıymeti ve faydası olduğunu gösterecek ilk tedbir: Köy kuruluna tercihan şahadetnamesi o- anların seçilmesini temin etmelidir. İ 25 yıl önceki ihtiyaçlara göre ya İpılan 23 eylül 329 tarihli muvakkat ilktedrisat kanunu bugünün şartla- rına uygun şekilde yeniden tedvin edilmeli ve köy kanununda kültürel ve ideri değişiklikler yapılmalıdır. Her köye, köy yasasından başka köyü ve köylüyü ilgilendiren her türlü kanunların gönderilmesi de 2a- ruri bir ihtiyaçtır. Rıza ÖZ ——————— racak ve memlekete kliring hesa- bı yerine serbest döviz getirecek bir iksir mahiyetini iktisapta asla gecikmez. Size bundan sonraki yazımda geçen sene Girit Adasında, Ke- rent civarında ve Peloponez min- takasında yaptığım tetkikler neti- celerini arzettikten sonra bu mev- zuun teferrüatma gireceğim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: