28 Eylül 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

28 Eylül 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Eylül 939 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi — 1400 Kr Sağır * pa . * 1 Ay e İN a REN Milletlerarası posta ditihadına dahi) olmuyan memleketler için abone bedeli müddet #izasiyle 30, 16, © 3.5 liradır. Aböne O bedeli peşindir. Adres değiştirmek «25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pal 1 Sene Bir Dikkat "Majino,, su Lâzım B ugün, Türkiyede, harp eden milletlere mensup olan, ve as- kerlik çağında bulunan hiç bir ecne- bi kalmamıştır. Bütün diğer memle- ketlerde olduğu gibi, Türkiyede bu- lunan o ecnebiler de, umumi sefer - berliklerini ilân eden devletlerinin davetine icabet etmişler, ve paspor- Jarmı alarak, derhal vatanlarına dön müşlerdir. Hattâ İstanbuldaki İngi - Hizler ve Fransızlar, çoktan memle- ketlerine döndükleri için, (o meselâ Hayskul gihi bir İngiliz (o mektebi, muallim bulamamış, ve | tedrisatını mi) etmek mecburiyetinde kalmış - Halbuki, Türkiyede bulunan Al manlardan bir çokları, henüz toprak- Jarimızı terketmemişlerdir. Hattâ, gelen trenlerden, Alman pasporunu hâmil bazı kimselerin indikleri bi- le görülmektedir. Diğer vatandaşlarm memleket - lerine döndükleri bir sırada, bu Al man gençlerinin yurdumuza gelme- leri, şayanı dikkat bir hâdisedir. Hiç süphe yok ki, ellerinde resmi vizeli pasporlarla gelen bu Almanlar, birer asker kaçağı değildirler. Şu halde, &- mümi seferberliğini çoktan ilân et- miş olan bir milletin © mensupları, #skerlik çağında bulundukları bal- de, devletlerinin sesmi müsandesini nasıl koparabiliyorlar? Ve (o buraya vatan müdafaasına bilfiil hizmet et- mekten daha mühim sâyılan hançi he vazileyi başarmıya geliyor- ? Bu gayritahii vaziyet karşısında dikkati ve mantığı uyanık bulunan her dimağa ilk takılan sualler bun lardır. Bizim, bu suallere tahminen verebileceğimiz cevaplar, milli em - niyetimize karşı beslediğimiz hassa- siyeti tahrik edici birer mahiyet ve mâna taşır. Gelenlerin paspolarına büyük bir kolaylıkla yazılıvermiş 0- lan zâhiri vazifelere inanmakta mü. tereddit davranmak, sade hakkımız değil, vazifemizdir. Zira, bilhassa 1914 - 1918 acı tec rübelerini geçirenler, böyle sıralar- da, bazı pasporların, akla gelmedik emelleri gizleyen resmi birer maske olduğunu bilirler, Bunun içindir ki, Paspor muayenesi, hastasının vücu - dünde en sinsi hastalıkları araştıran gok titiz bir doktorun o hususi dik - katine ihtiyaç gösteren bir vazifedir: Bu vazifeyi görürken, sulh devirle - tinin misafirperyerane ve aşırı neza ketinden ziyade, harp © sıralarının sonsuz hassasiyetini göstermek mec- buriyetindeyiz: Zira, şimdiki dava mız, zengin ve bol seyyah kazanmak tan çok daha hayatidir. Ve şimdi, ge- lenlerin hakiki hüyiyetlerini, hakiki vazifelerini, hakiki niyetlerini, pas - porlarında değil, kafalarında aramak mecburiyetindeyiz. Bu, ikinci ve mü- bim iş ise, birincisi kadar kolaylıkla başarılabilecek bir vazife | geğildir: Bunun içindir ki bu ince ehliyeti lâ- Yıkı ile gösterebilmek için, lâzım ge- len her zi AÂzami süratle, âzami dikkatle ve âzami hassasiyeti merbaiyetindeiz iyetle almak menaleyh, başarmakla mükel- Jef bulunduğumuz vatani vazife şu - dur: Mudutlarımızdan içeri © girmek emelini taşıyan fena niyetler, fena emeller a, aşılmaz bir dik - kat Majino'su vücude getirmek! Aksi takdirde, çelik ordularımız. Ja sımsıkı kapalı bulunan hudutları: mızdan kovacağımız düşman, yur - dumuza, elinde yalizi ve pasporu, ba- şında fötrü, ve sinsi © bakışlarında müstelzi tebessümü İle, Sirkeci ga- rından, Haydarpaşa | Gstasyonundan, 8 a rıhtımından, Yeşilköy mey - mından, veva Edirne . İstanbul 25- Hergün yeni bir sürpriz doğuran dünya hâdiselerini anlamak ve sürprizler Karşısında şaşırma- mak için hâdiselerin içyüzünü bilmek lâzımdır. Hâdiseleri yakından takip edenler ve bunların işyüzlerini bilenler sürprizleri daha kolaylıkla izah edebilirler. Son günlerin hâdiselerini anlamak için de bunların içyüzünü bilmeğe ihtiyaç vardır. Bu yazı size bu anahtarı verecektir. o o © Haâdiselerin İzahı Yazan: Orhan Alta ereyan eden askeri harekol. lerin ve siyasi hâdiselerin mâna ve hedeflerini kavrıyabil mek ve onların istikbaldeki inkişaf istikametleri hakkında tahminler” de bulunabilmek için, bunları do ğuran ana sebepleri gözönünde bu. lundurmak icap eder. Bunların en başında, hiç şüp- hesiz (faşizm » nazizm) vardır. Mahiyetleri ayni olân bu iki ce- reyan, Umumi Harpten sonra sar. sılan kapitelizmin, teşkilâtlanarak büyük bir kuvvet kazünan amele sınıfının tehditkâr hareketi karşı. sında - normal vasıtalarla kendini koruyamıyacak bir hale gelmesi neticesi - almıya mecbur olduğu a. normal bir tedbirden başka bir şey değildir. (Nazizm)in iki cephesi olduğunu unutmamak lâzımdır. Versay muahedesinin Almanya. ya yüklediği gayri kabili taham. mül yükler ve Fransanın - Brian. d'ın noktai nazarına muhalif ola- rak « Almanyaya karşı takip ettiği sakat siyaset, bu cereyanın milli. yetçi cephesini tebarüz ettirdiği gi. bi, memleket içinde harbin ve mağ- lâbiyetin doğurduğu vaziyet neti- cesi sefil ve perişan bir hale düşen küçük burjuva sınıflarının kurtu. luş ümidile nazizme iltihakları, bu cereyanı kuvvetlendirmiştiğ, #ğer cihetten, Almânyada Mütarekeden sonra başlı. yan komünist hareketleri ve İkti. dar mevkiine geçen sosyal demok- rat hükümetleri dolayısile menfa- atlerini tehlikede gören büyük ka- pitalistler, —nazilerin o muvaffakı. yeti için maddi ve mânevi yardım. larda bulunmuşlardır. Bunlardan başka, ameleyi ka- zanmaksızın tutunmak mümkün olmadığını idrak eden naziler, ik- tidar mevkiine geldikten sonra, a. mele sınıfının lehine bazi tedbir. ler almışlar ve bilhassa miktarı on iki milyonu bulan işsizleri, silâh ve mühimmat fabrikalarında, yol. Yarın ve istihkâmların inşasında ça- yüzünü bilmiyen bir kısım halk ta- rafından, sulhü kurtaran kahraman- lar olarak karşılandılar. Fakat işin esasını bilenler, Fran. $a ve İngiltere parlâmentosundaki muhalâfet partileri ve onların na. şiri efkârı olan gazeteler, bunün, cihan sulhüne, hak ve adalete vu. rulmuş en büyük darbe olduğunu ve Hitleri tatmin edeceği yerde o- nu bilâkis yeni istilâ maceralarına sürükliyeceğini söylediler: İngilte- re ve Fransanın Çekoslovakyaya karşı taahhütlerine sadık kalarak ve bu iş için yardımını esirgemi. yeceğini ilân eden Rusya ile bera. ber Almanyaya karşı koymaları lâzım ve mümkün olduğunu iddi ettiler. Bu iddia çok yerinde idi, çünkü müştereken hareket edecek olan Fransa, İngiltere ve Sovyet Rus. ya ile bunlara ilâveten Polonya ve bütün küçük antant karşısında Al manyanın harekete geçemiyeceği, yahut ezileceği muhakkaktı. Bu çok sârih vaziyete rağmen, Cbamberlain, İngilterenin hazır ol- madığı iddiası ve sulhü kurtarmak endişesile, Hitlerin önünde boyun eğdi. Bu hareket sebepsiz değildi. Çün kü, Almanyanın her zaman hak. kından gelebileceğini bilen ve (Ci- ty)den direktif alan İngiliz hükü. meti düşünüyordu ki, Almanyaya karşı böyle kuvvetli ve müşterek bir sülh cephesi kurulduğu tekdir- de Almanya ya korküdan geriliye- cek ve yahut mezbuhane bir gay. retle saldırdığı takdirde muhak. kak mağlüp olacaktır. İki surette de, iktısadi ve mali vaziyeti dola. yıslle bir çıkmaza giren nazi reji- mi yıkılacak, ve Almanyada komü» nist bir rejim teessüs edecektir. Bu, İngiltereyi en çok endişeye sevkeden bir ihtimaldi. İngiltere, Almanyadan değil, belki yakın bir istikbalde müstemlekelerini tehdit edecek ve Orta Avrupada komü. nizmi yayacak kudrette gördüğü Sovyet Rusyadan çekiniyor ve ona karşı tedbir almak istiyordu. Bu vaziyet gözönünde bulundu. rulursa, İngiliz hükümetinin müş. terek bir sulh cephesi tesis etmek için Sovyet Rusya ile anlaşmama. sının ve ademi tecavüz muahedesi- nİ aylarca uzatarak İmzalamama. sının hakiki mânası #meydana çi. kar. | mez €fkârı umumiye. nin taz; ile müzakerele- ri idare etmek üzere Moskovaya ellerinde salâhiyetleri olmıyan u- güncü derecede memurlarım gör deren İngiltere hükümeti, Alman. yanın taarruz istikametini Sovyet Rusyaya doğru çevirmek arzusile, Hitler hükümeti ile el altından müzakerelerde bulunuyor. ve bu sebepten dolayı Baltık devletleri, ne garanti vermemekte ısrar edi- yordu. Rusyaya karşı harekete geçme- nin ne kadar çetin ve muhtelif ba. kimlardan tehlikeli olduğunu dü - şünen Alman hükümeti ve erkânı harbiyesi ise, İngiltere ile anlaşa. mayınca, Ruslarla anlaşmak ve on- ların bitaraflıklarını temin ettik- ten sonra Polonya davasını kolay. ca halletmek mümkün olduğunu hesaplıyarak (Rus « Alman ) pak. tini İmzaladı. İhgilterenin kendisine karşı bes- lediği niyeti herkesten daha iyi takdir eden Rusya, bu ittifakı, Al- manyanın beklediği yeyelerden büsbütün başka maksatlarin imza. lamağı faydalı, hattâ zaruri buldu. Sovyet Rusya bu suretle bir taş. la üç kuş vurmuş oluyordu: 1—Mihver siysseti ve antikomin- lıştırmak suretile, mühim bir küt- eyi - muvakkat dahi olsa - az çok kazanmıya muvaffak olmuşlardır. Almanyayı ecnebi esaretinden, #narşiden, iktısadi sefaletten kur. | taracak bir milli kahraman olarak ortaya çıkan Hitler, Versay mus- hedesini yırtmakla işe başladı. Renin işgeli ile kazandığı herici muvaffakıyet, dahilde mevkiini kuvvetlendirmiye yaradı. Evvelce, hudutlarının Rende ol duğunu ilân eden İngiltere bu ha. rekete ses çıkarmadı. » Burada İngilterenin iki hedefi olabilirdi: 1 — Fransanın müstakil bir siya. set takip edecek kadar kuvvetlen. mesine mâni olmak. 2 — Avrupayı komünizm istilâ sına karşi koyacak bir kuvvet o- larak sahneye çıkan nazi rejimini tutmak. İngilterenin İspanyada, Almisn. ya ve İtalyadan kuvvet alan Fran. ko hükümetinin, meşru cümhuri. yet hükümetine galebe çalmasına yardım etmesi de ikinci sebeple i- zah edilebilir. Talepleri günden güne çoğalan Hitler, Avusturyadan ve Südetler- den sonra Çekoslovakyayı ilhak etti, , İstiklâllerini kaybeden bu iki memleketi, İngilterenin, komüniz. me karşı koyan Almanyaya hedi. yesi olarak tasavvur edebiliriz. dönen Sa Münihten Chamberlain, * Daladier, "memleketlerinde, hâdiselerin iç. faltından girer. Bunun içindir ki, u- nutmamak mecburiyetinde bulun - duğumüz düstur şudur: Bizi, yarın duyabileceğimiz küçük nedametten, ancik bugün duyacağımız o büyük şüphe kurtarabilir! Dk» Lokman Hekimin Oğütleri 2 KR ME FRÖD ÖLMÜŞ... larından haber beklerken, Londra lan bir telgraf Profesör Eröd'ün orada öldüğümü bildi riyor. Bu meşhur hekim, doğduğu yere Se, Viyanada, göçmüş olsaydı ölümünün haheri gene telgrafla veriimeğe değerdi. Fakat, Bu harbin daha önce Avustur- yanın Almanyaya İlhak: İle başlıyan mukacöemesinin kurbanı sayıleığından gimdi ölmesi onu da herp mazlümları &- rasına karıştırıyor. Fröd, Yahudi oldur Bu Telin © vakit Viyanadan çıkarak Lon- draya gitmişti, 88 yaşında Hidöğüne gö- re, pek de genç gitmiş sayılamazaa da, mecburi hleretin ömrünü kısaltmış oi» duğuna da ihtimal verilebilir. Eröd, sinir hastalıklarından sazıları- rın teşhisinde ve tedavisinde tatbik e dilen psikanaliz usulünün musldi diye ta rınmıştır. VâkıA onun kazanrığı büyük #öhretl « çekememek değilse de » fanlı görenler bu usulü daha eski İpnoti ğını, harp meydi bir yaoi tat- bik ettiğini gösterirlerse de, Frğd pslka- maliz UeUlÜRÜ pek geniş tetkiklerle yar- leştirmiş olduğundan kendisini bu us lün müessisi diye tanımamalkta hic mâ- na olamaz. Onun İzah ettiği mazeriye yalmz hekimilkte yer bulmuş det sanatlere de gireietir. »riyenin esası, Insanlara ç0- sukluktanberi biriken hatıralar arasın» da şuvrun İçinde ve dışarısında bulur hanları ayırdetmektir. Biraz fazla fen- &e olan bu tâbirleri isterseniz, akılda kalmış ve unutulmuş diye an Wyabilirsiniz. © Fakat © unutulmuş © bir. hatıra büsbütün kaybalmuş demek değildir. Biz hiç farkı dığımız halda, unutulmuş dlan © hai ralar bizim. İçimizde yaşarlar ve sıras gelince kendilerini gösterirler. Bu esasın doğruluğunu #aten kimes inkâr etmemiştir. En İyi dellii, birçok İşlerimizi farkında olmıyarak yapma. ruzdır. Hergün gittiğimiz yolda, mereye bestıkımıza ve nereye vardığımıza dik» kat etmeden, başka şeyler düşünerek yürürüz... Kışlık danilâ caketlerini ör- meğe alışmış bir kadin yaptığı düğüm” leri saymadan, büsbütün başka şeyler düşünerek, örer. Bunlara otematix ha- reketler deriz. Fakat hepsi önceden gw- urumuza giren, yani farkına vardığımız hatıraların ridir. Meşhur hocanın bu esasa ilâve ettiği #ey. unuttuğumuz o hatıraların arasında açıklı ve utandırıcı diye tanımmıs o'an- ların birike birike sinir Hasta dana getirmede nu da sinirli kadınlar pek e söylerler — Çektiğim sefalar hep içime attım. Birikti, birikti, artk takatim “almadı!.. Derlar... Ancak sinirii hastaların ken» dilerinin söyledikleri ve Viyaralı hasa nın ilâve ettiği mühim bir nokta vardır: Kadın olsun, erkek olsun. tat min edilmemiş aşk duyguları,. Bunların hatıraları da unutulur. favat birle bi- rike nihayet sinir hastalığının çıkmasın da en mühim sebep oluri; Nazarlyenin en ziyade münakaşa edis len ve hesanın şöhretini yükselten mek tası da budur. Nazariyenin bu kısmına “panseksüalism” adını vermişterdi. ya- ni her şeyde cinsi aşk arzisunun te rl. Hormonların İşleri tetkik edildik” Fröd hocanın büyük marifeti bu na- zarlyeye dayanarak, siniri! hastaların tam emniyetin! karandıktan sapra, h tayı bir şezleng Üzerine yatırıp - ken disini göstermeden - haftada bir saat büyük bir ustalığa bağlı ofduğu kolayon tahmin edifir. Onun için, Fröd usulünün hayranları pek çek, onun hakinda ya- zılan eserler de koca bir kütüştene del- duracak kadar bol olmakin osraber, bu yanl muvaffakiyetle tatbik edebi ler pek azdır. i tern paktla kendine karşı açıkça mütecaviz bir vaziyet alan Alman- ya tehlikesini ortadan kaldırmak. ” 2 — Kendisini arkadan vurmak istiyen İngilterenin plânını boz - mak. 3 — Ve en nihayet hâdisatın seyrinden istifade edervk komüniz. mi Avrupaya yaymak, Filhakika, Sovyet Rusya. AL .nanya ile yapmıya mecbur kaldığı ittifaka kadar dahilde ve hariçte bir sulh siyaseti takip ediyordu. Şüphesiz, komünizmin esas ve nihsi gayesinin, kapitalizm reji. mini yıkmak olduğu inkâr edile- mez. Fakat faşizmin, İiberal de- mokrasi metotlarile hareket eden klâsik kapitalizme nazaran komü. nizm için çok daha tahripkâr; teh. Nikeli ve azgın bir diktatörlük re. Jimi olduğunu idrak sden komü- nizm, muhtelif memleketleri ko- münist partilerine, faşizme düş. man olan demokrasiyi ve sulhü ko- rumak istiyen bütün kuvvetlerle, sosyalistlerle, radikallere, hattâ katoliklerle birleşerek müşterek bir (Halk cephesi) kurmalarım tav. siye etti. Diğer cihetten bizzst Sovyet hü- | kümeti, kendi kalkınmasi ve sınsi inkişafı için zaruri bulduğu sulhü idame etmek maksadile, Almanya ve Japonya da dehil olduğu halde bütün kapitalist devletlerle iyi ge- çinme siyasetini takip etti, pa İngilterenin ve halk cephesi en kuvvetli olan Fransanın Almanyaya karşı müte. madiyen yaptıkları tavizler faşizmi kuvvetlendiriyordu. — İngilterenin Rusya aleyhine Hitlerle anlaşarak arkalarından diğer devletleri sü. rTüklemeleri ihtimali Sovyet Rusya için ciddi bir tehlike teşkil ediyor- du. İşte bu endişenin sevkiledir ki, Rusya, Almanyanın bu teklifini memnuniyetle kabul etmiştir ve (Sovyet - Alman) ittifakından son ra, denilebilir ki, Sovyet Rüsya sulh siyasetinden ihtilâl siyasetine geçmiştir. Hâdiseleri, bu hakikatlerin - va. but ihtimallerin » aydınlığı altında takip ve muhakeme ettiğimiz za- man Sovyet Rusyanın Polonyaya müdahalesinin hakiki manasını kavrarız. Bu müdahalenin, Alman taârru- zuma uğrıyan Polonyayı arkadan vurmağı, Almanya ile el birliği ya. parak Polonyanın teksimini İstih. daf eden alçakça bir hareketten büsbütün başka bir mahiyette bir Iş olduğunu anlarız. Bu müdahalenin zamanı ve şek. Hi üzerinde ehemmiyerle durulmı- ya değer. Sövyet (Rusyanın Polonyaya karşı askeri müdahalesi, bir ta- raftan Chamberlain ve Daladier'. nin nazi rejimi ile görüşmek müm. kün olmadığını, bu rejim yıkılın. caya kadar harp etmiye karar ver” diklerini ilân ettikten sonra, diğer cihetten, Almanyanın Polonyanın hemen yarısını işgal edip Polonya ordusunu mağlüp ettiği ve Polon- ya halkını tazyike başladığı za - man başlamıştır. Sovyet Rusya. bu müdahaleyi. tam böyle bir zamanda yapmakla, İngiltere hükümetinin Hitlerle ken- di aleyhinde anlaşması ihtimelini ortadan kaldırmıştır, Bugün. İn- giltere ve Almanya isteseler de 8 ralarında böyle bir anlaşma yapa- mazlar, İngilterenin nazi rejimini yıkmak hususundaki âleni taahhü. dü ve binnetice Almanyaya Po - lonyadan istediği yerleri hediye e- demiyecek bir vaziyete gelmesi, buna mâni olmaktadır. (Rus - Al- man) paktı imzalanmadan evvel kabil olan (İkinci Münih) bu gün artık imkânsız bir hale gelmiştir. Diğer cihetten, Sovyet Rusyanın bu müdahaleyi, Polonya ordusu mağlüp olduktan, Polonyadakı AL İsenenin sonunda, mal sahibi, İnsaf Buhranı Bir dostumuz anlatt: Üç evvel bir apartımana taşınmış... sene müddetle, o üç buçuk odalı» » partımana “55” lira kira vermiş. İlk kira | bedeline beş lira zam etmiş. Kiraer, | hiç bir makul sebebe istinat etme : | yen bu zamma itiraza kalkışmış. Fe. kat mal sahibi, kestirmeden . cevap vermiş: “— İşinize gelirse!” Yeni bir apartıman aramanı hmetini, ove taşınma, O kont masraflarını hesap eden dostumuz, senede altmış lira tutan bu farkı & - demeyi müreccah bulmuş. Fakat & kinci sene sonunda, mal sahibi ying | dayatmış: İtirazına ayni cevabı alan tat. muz, derdini dinleyecek, £ hakkımı koruyacak bir makam bulacağını mit etmediği için, bu farkı da si çekmiş. Fakat üçüncü yılın sonunda karşısına dikilen mal sahibi, yeni se- nenin kira bedelini biraz daha şişir- miş: 4 gep Betbaht dostumuz, bermutat ne kıvranmış. Yine ayni cevabı al mış. Yine ayni hesabı yapmış, ve ne oturmuş. Fakat mal sahibi bu ne de, hu acayip müzadeye devam derek: “75” deyince, dostumuz: “— Yargın var!” feryadını tutmuş. Ve içinde dört sene oturdu. Zu apartımından, yangından gibi çıkmış, Eğer apartıman, ev, mağaza, kân sahipleri tarafından bu mu: leyi gören vatandaşlar, o büyük ekseriyet teşkil etmeseydi, bu do tumuzun şikâyetini, şahsi bir der sayar, ve bu sütunlara geçirm mecburiyetini duymazdık. — Fi muhatap olduğumuz bir çok şikâ; lerden anlamaktayız ki, ape: ev, mağaza, dükkân kiralarının t biti, mazlesef mal sahiplerinin key. fine kalmaktadır. Halbuki, İstanbul. da, bir “mesken buhranı” değil, bir AÂpartımanlar yükseldikçe, kira « ların alçalması lâzımken, binala birlikte kiralar da boy atıyor: 20 30” bin liralık apartımanların, 3-5 yal â.. çinde, sahiplerine bedavaya kaldığı, nı duyup duruyoruz: Eğer al lar « bu işle alâkadar olanlar da mı, bilmiyoruz » biçare müste rin üzerlerine şahlanan kira rinin gevşek dizginlerine sımsıkı pışmazlarsa, ezileceğimiz — muhal kaktır: Zira yavaş yavaş ap da oturmakla. tahtaya oturmak sında büyük bir fark kalmıyor! * Avukat Namzetlerinin İmtihanı Birinciteşrinin yirmi üçüncü g saat on beşte, Ankarada Adliye Vi kâletinde avukat stajyerlerinin tihanları yapılacaktır. İstanbulda 30 kadar avukat stajyeri vardir. lar şimdiden çalışmıya ve hazı mıya başlamışlardır. ———— Fındık Piyasası Yük: Eylülün birinci ve ikinci içinde dört ve sekiz kuruş kadar dü» şen kabuklu fındık fiyatları hükü. metimizin aldığı tedbirler sayesind kabuklu tombul fındık ön dört, beş kuruşa, iç fındık 33 . 34 ku kadar yükselmiş ve bu fiyatlar rinden büyük miktar ve satışlar olmuştur. Bugüne kadar Fransa, İngiltere bitaraf memleketlere İstanbul aktı masile, yarım milyon bira kıymet de 10.270 ton fındık içi, yetmiş do. kuz biri lira kıymetinde 509 ton ka" buklu fındık ihraç ediliniştir. Kaza İle Arkadaşını Öldürdü Muratlı, (TAN) — On üç yaşında Ahmet oğlu Ramazan, babasının av tüfeğini karıştırırken tüfek kı patlamış, arkadaşı Halit oğlu ölümüne sebep olmuştur. pi man zulüm ve tazyiki arttıktan, Kolonel (Beck) gibi nazi temayüllü. devlet adamlarının siyasetleri 1f14 ettikten sonra yapması; Sovyet dularmın Polonyaya âdeta Ticı bir ordu şeklinde girmesini & min etmiştir. Ni “insaf huhranı,, mevcuttur, "

Bu sayıdan diğer sayfalar: