29 Şubat 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

29 Şubat 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İm SUBAT 940 AN A&g Tane sa0e Yad 100 er tai Bene 2400 Kr, © « 8 Ay wo * dm ay so “ Mi 1 Ay seo * olam porta Ittihadına dani Bedeli yay e leİketler in abone A ig ler sürastyle 30, 1, Aday if. Abone bedeli cesindir. Gağişlirmek (o 25 O kurüyfur. pal, Sil mektuplara 10 kuruşluk 2 Mövesi lözamdır. em Bira Buhranı Nihayet Hellediliyor Biran bir müddet evvel, bu sü tunda, bira buhranından bâ- i— kitacık bir fıkra yazmış, ve o fık- gön, 8 biranm ucuzlatılmasiyle hülgelen isabeti anlatmış, sonra da, devamda bulunan buhranı np, oden uğrıyabileceğ'miz zararla DAymüşlek, kap Pözumız, bira huhranını ortadan m diracak tedbirlerin alınmasını te. BOnİ etmemizle sona eriyordu. amız, evvelâ, matbuatta alâka Wandırdı. * Bazı meslekdaşlarımız, 1, Yazımızı kendilerine mevzu edindi- anketler yaptılar, bira buhranı. Ş ın sebepleri ortaya koymu. 4 çalışmak isabetini gösterdiler. 'akat, bazı meslekdaşlar da, —ne- dense bu alikayı iyi karşılamadı. ar, Hattâ, bira buhranının ortadan kaldırılması lehinde neşriyat yapan kdaşlarımızdan bazılarını, mu- Wyen muksatlara ület olmakla it- hüm etmiye kalkıştılar. Dün, Anka. m gelen bir haberde hükümetin Bomonti bira fabrikasını satın ık üzere olduğunu öğrendik. Görülüyor ki, belki yapılan neşri. Yatın da tesiriyle, bira meselesi, hem vletin, hem de halkım menfaatine tamamiyle uygun bir şekilde netice- irilmiştir. Bu sayede, bu hafif ve Zararsız içkinin zararlı buhranından Yakında kurtulacağız demektir. Bu faydalı neticenin alınmasında, bütün meslekdaşlarımızdan evvel yaptığı. imz ikazım du naçiz bir rolü bulun. düşünebilmek, silameniyokı, ao © Binin kaldırılması Yapanlara târizde lehinde neşriynt bulunan meslek. daşlarımızın haksızlıklarını da teba- Tüz ettirmiştir: Bu noktanın bize ay. rica memnuniyet vermesi de çok ta. bit görülür sanırız: Çünkü küçük bir meselede de olsa, baklı çıkmanın #€vki, izhar edilmesinden vazgeçile- miycek kadar büyüktür! . Tenkidin Müsbet Tezahürleri Kütüphanelerimizin sayısız eksik. nden bahsederken, tercüme eser- çoğualmasından mütevellit se. vincimizi de kaydetmiştik. deyir zamanlar, tercüme eserleri “İduran kusurlar, O matbuatımıza ülerce mevzu teşkil etmişti. Gaze- » hergün, yeni bir eserin f0- iplarını, hatalarını açığa koymuş ardı. Evvelâ, bu tenkitlerin hiç bi! aydası olmadığı sanıldı. Fakat, dün, kendisiyle görüştüğümüz bir tâbi, © Tamanki neşriyattan o bahsederken, Pi sayanı dikkat sözleri söyledi; — O tenkitlerin, büyük faydasını gör“ *Ok: Evvelâ, o zaman piyasada mevcut Hunan mütercimlerden — birçokları, yâ- tes kenara çekilmek (o mecburiyetinde taldılar. Sonra, eskiden, en eidâl eserle Vaka mann iki günde tercüme eden ndaşlar, şimdi, en hafif eserlerin bir Basımı türkçeye çevirmek için, en 92 hafta mühlet istiyorlar: Bu da, tenkit Wak korkusile, itina etmek mecbüri- duyuşlarının on tabil neticesidir. Yine © zamanlar, müteretmlerin, bize Yedikleri müsveddeler, ekseriyetle oku- ii vYacok derecede karalanmış, çizilmiş, MİŞ bir haldeydi. İukl şimdi, bu müsveğdelerin te müylden anlıyoruz ki, en babayiğit 3 ler bile, yazdıklarını birer defa 4 © Ve dikkatle gözden geçirmek, bat- *byiz etmek mecburiyetini duyuyor * Bütün bunlar, kazanılmış, hayırlı bi- aa değil midir, hiç şüpbe yok Xi: Zaten, bu kanaate gelmek için, o gilin tesadüf etmemize, ve bu sözle ki lememize lüzum yoktu: O ten. sonra İntişar etmiş tercü- We gözden geçirmek, nikbin bir kilm vermiye bol bol kâfiydi: w Soğalmış itinanın izleri, he- Memnuniyet verecek derdee- ge üşikârde. Bu itinanın artmasını kı, eni ederken ilâve eyliyelim ki, "2, tereüüme eserlerin gittikçe mü- elleşmesini, tâblin fedakârlı. Kina, mültereimin İtinasına olduğu adar, O münekkidin dikkatine de bordluyuz TAN m a a nm İngiliz ablukası yüzünden Almanya ile iş göremiyen Rolterdam'da Ren üzerinde yığılıp kalmış nehir gemileri DENİZLERDEKİ GÜRÜLTÜSÜZ HARP: ABLUKA ir sene kadar oluyor: Alman iktısat âleminin yüksek simalarindan biri bi O yazısında: “İngiltör: yapacağınız bir “Marbi kağ bödersök “bunun “sebebi” bir ordunun ancak midesi dolar- sa mukavemetinde devam e- debileceği hakikati olacaktır. Nekadar makineleşmiş olursa olsun bu zarurdt bugünün or- duları için de varittir. Hal- buki hâlâ Avrupanın midesi- ne hâkim olan memleket İn- gilteredir.,, demişti. Almanyanın mukadderatım el lerinde tutanlar da İngilterenin as. keri kuvvetinden ziyade iktisadi tazyikinden çekindiklerini sakla. mamışlar ve harbe girmeden evvel buna göre hazrlanmak lüzumunu hissetmişlerdi. Birinci Cihan Har- binde de böyle olmamış mıydı? Merkezi Devletler bloku mütare. ke talebinde bulunmak mecburi. yetine düştükleri vakit cephedeki orduları henüz sapasağlam duru- yordu, fakat iktisadi teşkilât yıp. Tenmiş çürümüş olduğu için mu. kavemet imkânını bulamamışlardı. Bu harpte de ayni hali görüyoruz: İki kuvvetli hasım arasmdaki en büyük harp iktısat cephesinde olu- yor amma bu cidal gaztelerin bi. rinci sahifelerinde büyük yazılarla verilen heyecanlı haberler arasına girmediği için göze çarpmıyor: Bununla beraber Birinci Cih. Harbinde olduğu gibi asıl galibi, mağlübu meydana çıkaracak olan çarpışma işte bu gürültüsüz bo. Buşma olacaktır, B sessiz sadasız harbin adı ei dır, abluka Avru» panın deniz yüzüne karşı çevrilmi: büyük bir duvar gibi İslanda ii larından Seylân sularına kadar u. zanıyor. Seylânın Trinkomali Hi. manından İskoçyanın OŞimalinde Orkney adasının Kirkwali koyuna kadar Fransızlarla İngilizlerin yer Kai on dört kontrol üssü buduvar içinde açıl ka. pilardır. Setten aşmak pinam ge miler ancak bu kapılardan girip çikabiliyor ve sıkı bir kontrol ile karşılaşıyorlar. oAbluka neticesi Almanyanın o ithalâtı o şimdiden harpten evvelkinin yarısına düş. müş bulunuyor. İngiliz limanları. nın giren ve çıkan gemiler bakı. mından müamelât: işe, Almanların denizaltı ve mayin harplerine rağ. men eskisinden farklı (değildir. Hasmı ihtiyaçlarını tedarikten mahrum ederek zayıf düşürmek ve böylece onu sulbü istemiye mec. bur etmek esasına dayanan abluka tarihte bir kaç defa tatbik edilmiş bir tecâvüz silâhıdır, fakat hiç bir devirde abluka bugünkü kadar şu. mullü, kuvvetli ve metodlu olma- Kaş. Harbin enaz gösterişli fakat çok müessir bir tecavüz silâhı olan ablukaya karşı hasmın alacağı te. dafüi tedbirler vardır; Biri abluka edilen omemleketin ihtiyaçlarını kendi hudutları içerisinde tedarik imkânlarını araması, yeni yeni ha- yat kaynakları bulmıya uğraşma- 51, ablukayı yarıp geçecek kaçak. çılık teşkilâtı yapılması ve ahluka- yı yapanlara İsarşı mukabil ablu- kalar ve tazyikler yaratılması gi- bi... Bütün bu tedbirleri Nazist Al manyanın bugünkü siyasetinde YAZAN: Faik Sabri DURAN şfüğveut bulüyorüzi Bunların ba- nda Almanların * bitiraf memle. ket ticaret gemilerini insafsızca batırmak suretiyle onları İngilte- re ile ticaret ve münasebetlerini kesmiye mecbur etmek işi geliyor. Böylece Almanya İngiltereye kar- $ı vaktile Napoleon'un kurmuş o). duğu (blccus continental) Hihya et. mek ister gibi görünüyor. ütün Avrupaya hükmetmeyi kuran Napoleon bu. fasav» vurunun meydana çıkmasına İn. gillereyi Başlıca engel görüyordu. Donanmasızlık yüzünden Britanya Adalarına bir baskın yapamıyaca- ını anlıyan İmparator 1805 Ağus- tosunda Büyük Ordusunu Alman. ya içerilerine saldırmış ve Auster. Mtz, Ieno zaferlerinin sarhoşluğu içinde kendini kaybetmişti, o ka- dar ki Trafalgarda Amiral Nelo. sun Fransız ve İspanyol müşterek donanmasına ihdirdiği müthiş dar. beyi hiçe sayıyor ve bunu gelip ge çici bir fırana sayarak İngiltere. nin denizlere hâkim olmak yolunu tutmuş o'masına kıymet vermiyor. du. İşte kendisi hemen bütün Av- rupayı idaresi altına almış ve Rus. ya carı ile de dostluk temin etmiş değil mi !d1? Evet, Fransa ertik İn. giltereyi denizlerde tehdit edemi- yecek 'bir vaziyete düşmüştü. İyi amma İngiltere de gemilerini âlıp karada onun karşısına çıkacak de. Eildi ya... Rakibinin böyle denizle. re pervasızca hükmetmesine ge lince elbette bunun da bir çaresi vardı: Napoleon “Denizler de k raların hükmü altında olmahd iddiasında idi. Bütün Avrupa a. | yaklarına, serilmiş bir iken İngiltereye de diz çök! isten bile sayrlamazdı. bun: İngilterenin ticaretini felce w mak kâfi idi. İste bu dü iledir ki Napoleon, 1806 senesi 21 İkincitesrininde Berlinde imza ve neşrettiği bir emirname İle İngil. tereye karşı bir Avrupa ablukası kuruyordu: Daha evvel 1803 te ransa “hiç bir müstemleke mah. sulünün ve İngiliz limanlarından gelen hiç bir malın Fransa liman- larına kabul edilmiyeceğini, ilân etmisti 1806 ablukası daha şümul. lü idi: İmparator ordularının isga. li altında bulunan ve onunla itti- fak yapmış olan bütün memleket. ler, bu ablukaya iştirak edecekler. di. Bu saha Frarsadan başka İtal- yayı, İsviçre ve İspanyayı, Holan. da ve hemen bütün Germanyayı kaplıyordu, yalnız İsveç ve Rusya ile Osmanlı İmparatorluğu bu fer- manın büküm sahasından hariç kalıyordu. Kara ablukasının tat- bik edileceği memleketler İngilte. re ile bütün ahş verişlerini kese. cekler ove İngiliz ( gemilerinin kendi llmanlarma girmelerine mü- saade etmiyeceklerdi. Bundan bat. ka bü memleketlerde yerleşmiş olan İngiliz tebaası harp esiri sa. yılscak, mal ve mülkleri musadere edilerek İngiliz gemilerinin taar. Tuzundan zarar görenlere tazminat olarak verilecekti. Bu işlere bak- mak üzere biri Pariste, biri Mil&. no'da iki mahkeme kurulmuştu. eskin sirkenin zararı kabına dokunur, * derler. Napoleo- iliz ticaretini mahvetmek küftluğü bü “blocus con. da kendi aleyhine Het tu. Çay, kahve, şe ker, pamuk, gibi. müstemleke mal. larının eksikliği hallesarasında fe. na akisler yapıyor, hertarafta Na- poleon'a karşı nefret gittikçe artı. yordu. Ham maddelerin tedarikin. de güçlüğe uğrıyan fabrikalar hi- Ter birer kapılarım kapıyorlardı. Böylece işsizlerin ve gayrimem. nunların miktarı ziyadeleşiyordu. Pancardan şeker çıkarmak keşfi. ne ehemmiyet veren Napoleon'un bu yeni teşebbüsü himaye etmesi beklenen neticeyi temin edeme- mişti, Nihayet bu mahrumiyetler muhtelif o milletleri birleştirmiş ve İmparator aleyhine ittifaklar kurulmuştu. 1810 da kurduğu sis. temin çök falsolu olduğunun far. kına varan Napoleon vaziyeti ce bir ve şiddet ile kurtarmak istiyor. du. İmparator, İsveç Kralına yaz. dığı bir mektupta: “Ya sahilleri (Devamı 7 incide) ETA GEY KE Re KARA 10 KOLESTEROL FAZLA OLURSA... “Şanlı vücutlü bir delikanlı, ol. duğunu haber veren. sayın okuyu- cumuz Bay B., geçen gün burada Kolesterol maddesi vücutta fazla 0 luncu bazı hastalıklara istidat ve- receğini yazmamdan biraz merak. lanmış ve üzülmüş... O maddenin verdiği istidadın ne gibi hastalık. Ta in olduğunu “açıkca,, hem de “bütün tafsilâtiyle,, bildirmemi İs- tiyor. Bu mektup, elimdeki kitaplarda yerini bulamadığım bir mesele ha- tırıma getirdi. Zannıma göre özü! mek, meraklanmak daha ziyade kadınlık şanındandır. Bu tâbirleri daha ziyade bayanlar kullanırla, Kadının üzülmesine, merak! lik, erkek, sıkıldığını, öf- ni söyler... Sıkılmanın ve öfkelenmenin böbrek üstündeki guddelerin çıkardığı ndrenalin mad- desinin tesiriyle olduğunu bil'yo- ruz. Bundan dolayı, üzülmek ve meraklanmak ta acaba gene o gud- delerin çıkardığı kolesterol madde- sinin tesirinden mi ileri gelir, diye düşündüm. Böbrek üstündeki gud- delerde Kolesterol nisbeti erkek- lerde yüzde 4,5 olduğu halde kü- dınlarda yüzde 5,5 tur (tabii, yasa» tİ hesaplarla). Acaba bayanların çabuk üzülüp meraklanmaları bu, yüzde hir gram fazla kolesterol çi- karmalarından mı ileri geliyor? Şanlı vücutlü olan erkek okuyu- €ularımın kolayen halledecekleri bir mesele. Onların vücudüne şan veren kıllar da kolesterol maddesi- win tesiriyle olduğundan kendile. rinde çabuk üzülmek hassası varsa bu madden'n fazlalığı, ilkin, insa. na çabuk üzülmek için istidat ve. rir, denilebilir... Çabuk üzülmek hoşa gidecek bir hal olmamakla beraber bir hastalık ta sayılamaz, Kolesterol maddesi. nin fazlalığından gelebilecek has- talık en ziyade karae'ğerde kum sancısıdır. Bu hastalığın kadınlara daha ziyade musallat olması da kadın vöcudünde —adece böbrek üstündeki guddelerde değil, vücü- dün başka taraflarında da— Ko- lesterol maddesinin daha fazla bu. lunmasındandır. Bu madde ye- meklerle geldiği gibi uzuvlarımı. zın bazıları da onu yaparlar. Dr şardan yahut içerden, bu madde fazla olunen kanda birikmez de, şurada burada toplanır. Karaciğerden sonra, en çok top- landığı yerler cilt üzerinde veya cildin altındadır, Cilt üzerinde ba. zılarmın göz kapaklarının üzerin. de yahut gözlerin burun tarafında kücük küçük, kovu sarı lekeler şeklinde tonlanır. Cilt altında top- landığı vakit kücük küçük topak- lar halinde sellülit hastalığı olur. Bu da gene daha riyade kadın. larda, Gözün üzerinde, içinde toplana- rak göz hastalıkları yaptığı da 0- lur. Fakat nadir olarak. Bundan başka küçük çocuklarda ve pek gençlerde hastalık yapar, fakat on- lar da soy hastalıklarıdır. Şanlı vücutlü d. lılarda bunlar ara. rulamaz. Bu maddenin fazlalığın: dan gelen böbrek hastalığı ve cilt üzerinde urlar da nadir... Nikris (gut) hastalığında da kolesterolün tesiri bulunmakla beraber bu has- talık bizim memlekette göze çarpa- cak kadar azdır. Eski Bizanslılar. İZE Matbuat-Hurriyermi Biz Takyit Etmiyelim 20. j Yazan: Sabiha Zekeriya Serlel H arp halinde bulunan her mem. lekette siyasi (o havadislerin tahdit edilmesi, sansüre tâbi tutul ması gayet tabii bir hâdisedir. Fakat siyasi fikirlerin, 'mütalâaların san- süre tâhi tutulması Pransada büyük münakaşalara sebep olmuş, hatt& Başvekili istizaha bile çekmişler- dir. Paristen son gelen telgraflar şu huvadisi veriyor: “Mebusan Meclisinde sansürruis tzahlarının müzakeresi sonunda Da« İsdier beyanatta bulunarak siyasi fikirlerin matbuatta tamamiyle $8f. best olarak çıkması için sansür müs dürlüğüne derhal emir vereceğini söylemiştir. Bu karar bize harp halinde bulu. inan bir memlekette bile, ancak has i vadislerin kontrol edileceği, fikirles rin her türlü tazyikten beri kalaca- ğın gösteriyor. İngiltere de harp halindedir. Buna rağmen mevzu ür ancak Bava. disleri kontrolle iktifa ediyor; fikit ve mütalâalara dokunmuyor. BİZ harp halinde değiliz. Gazetelere va” zedilmiş bir sansür de yoktur. Hava. dislerin veya fik'rlerin zararlı olanız nı ayırmak ancak matbuat münte- siplerinin hakkı takdirine bırakıl. mıştır. Devlet adamlarımız mütond. dit nutuklarında omatbuatın serbest olduğunu bildirmişler, gazetelerin hürriyetini tahdit edecek hiç bir vasıtaya müracaat (etmemişlerdir. Hattâ bu kadar geniş bir hürriyeti bir çok bitaraf ve küçük devletlerde bulamadığımız gibi, bazı büyük dev- letlerde dahi bulamayız. Buna rağmen matbunşta siyasi fikirleri değil, umumi mâhiyette e. debi, içti, felsefi fikirleri müna. kaşa ettiğimiz zaman, bu hürriyeti tahdide evvelâ matbunt müntesiple- ri yelteniyorlar. Müdafna edilen ber hangi bir fikir, bir gazetenin ve mü. harririn kanaatine uymadı mı, der. hal tecavüze geçerek bu bürriyeti tahdit salâhiyetini kendinde bulu- yor. Memleketin kanunlarına, tejl- mine aykırı fikirler gazete sütunla. rına veya herhangi matbu bir vara» kaya râmân bunun müdafa. ası matbuat hürriyetinin verdiği €n büyük haktır. Bu hakkı kanun adam- Ban de be kli yeti tahdit arzusunu gösteren hiç bir alâmet te yoktur. Fakat matbuat hürriyetinin en büyük müdafileri olması icap eden bazı matbuat mün- tesipleri bu hürriyeti tahdit için der. hal faaliyete geçiyorlar. , Matbuat bürriyetini evvelâ biz benimsiyelim ki, bu hürriyete hak- sız bir hücum vâki olduğu zaman müdafaa edebilelim. Biz kendi hür. riyetimizi tahd't edersek, sansür ve ya devlet tahdide kalkıştığı zaman şikâyete ne hakkımız olur? Matbuat hürriyetini, ve sahasını herkesten evvel matbunta müntesip olanlar bilmeli ve hürriyetlerini ko. rumak İçin mütesanit bir cephe ha. linde birleşmelidirler. Bugün güze- telerde gördüğümüz gibi, bazı mat. buatın, diğer matbunta çatmak için, evvelâ bu hürriyet hakkını çiğneme. si akla şu mısrat getiriyor: “O mâhiler ki derya içredir, derya- yı bilmezler, Münih Suikasti Faillerinin Muhakemesi Amsterdam, 28 (A.A.) — Telegraf gazetesinin Berlin muhabiri yazıyar: Geçen teşrinisanide Holanda toprak. larından kaldırılan" İngiliz tebaası yüzbaşı Best ve binbaşı Stephens ile Alman tebaası Elser pek yakında Berlinde ayrı ayrı muhakeme edile- çeklerdir. Bunlar Münih suikastinin faili olmakla müttebemdirler, Muha- keme gizli cereyan edecektir. Giresunda İki Heyelân Oldu Giresun, 28 (A.A) — Alucanm Ozan ve Mumuk köylerinde vuku» da bu hastalığın cokluğu meshur olduğu halde, şimdiki İstanbullu. larda pek nadir görülmesi, belki, yemk usulünün değişmesindendir. Çünkü kolesterol (o sehzelerden pek az gelir. Taze etlerde de sz bulunur, Biz de ettten ziyade seb- »e yeriz, et yediğimiz vak'tte de o- nu bayatlatmayız.. Kolesterol et. lerde en ziyade bevinde, böbrek. lerde, bir de karaciğerde bulunur. Etin Töp taraflarında pek ehemmi. yetsiz miktarda (binde 0,75 gram). Yumurtanın sarısında da cokca; Onun icin kebap yahut külbâstı ile bol sebze ve vemişlerle yoğurt yiyince onun fazlalığından korun- mak kolavlasır, bulan heyelân neticesi Ozan köyü- nün arkasındaki yüz metre yüksek liğindeki iki kayadan bir tanesi iki. ye ayrılmış olduğundan xöy halkı tah liye edilerek Giresundan derhal gön- derilen çadırlara yerieştirilmiştir. Mumuk. köyünün yaslandığı dağ da heyelân Yapmış ve halk tehlike. de olduğundan valinin verdiği direk- tifler dahilinde ve nahiye müdürlü. ğünün nezareti altında köy halki ça- dırlara yerleştirilmişlerdir. ERE se ER Sovyet Elçisi Şehrimizde Sovyet Büyük Elçisi Terentief, dün sabahki eksoresle sehrimiz« gel. miştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: