15 Mart 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

15 Mart 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 MART 940 TABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi ez ed 00 Kr. Yün Psoo Kr. 7 » 8 Ay 1. » *.. say . 200 1 Ay 300 Mületlerarası porta fttihadına dahi) Siniyan memleketler için abone Dede müddet süresiyle 30, 16, 8 A8 liradır, Abore bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruştur Vul Hâvesi Hzırdır. ÜNE Bir Tavzih, Ve Cevabı! İŞ ndan bir müddet evvel, ba sü. tunda “Yine Afrodit kitabı et. a” başlıklı bir yazı İntişar et. Dün, bu ikinci kitabın bâyüi Bâşiri Mustafa Kızltandan bir Kup aldık. O yazımız bazı nok. nnı tavih maksadile gönderilmiş mektup şadur: a Piyer Lüizin Afrodit romanının Hi herkes tarsfından yapılabilir. * ber hangi bir bâyi veya kitapçı tara” SM da piyasaya sslışa çıkarılabilir. m daha tabi bir şey olamaz. Bu, bir be işi olduğundan ne bir mütercimin Be de bir tek kitapçının inhisar altn- em A — Mahkemede berset elen ve müd- Sumilikçe temyiz edilen Afrodit ki'a- kimin terelme ettiği, ve kimin bas- , Balimdur. Berset eder veya mahküm akı, veya tasdik edilir, bütün bu Betlceler mahkemeye intikal et- Slan Afrodit tercümesine alttir. Fğer 1 terefimemiz de müddetimum!lik ms- tarafından tetkikten sonra müsteh- Bddedmirse o da kayet tebil olarak er, verilir, Beraet kararı, basl- çi veya basılacak Piyor Lüliz imzası ta- aa ve herhangi bir mütercim tarafın. mm Afrodit romanının bundan kanuni iakibattan kurtulacağı mâ- Mma etmez. gili 0 kadar Ki, müdletmmmmilik be- gi , “den Afroditin ayni kitabevi ve #y- amin tarafından çevrilmiş tercü- te çen İkinci tabii yeniden tetkik etü- Mir, © İSap ederse, tekrar mahkemeye ve- ve anki fkinci tabı, aynen basiabile- teke hk, bazı Zâvelerle de başlabilir. Bu tek 9 Mahiremelerin verilmiş ve verile- kafanı ancak mütereimin İsmi geçer bene aittir. ? — Yeni” ieretimenin Asha evvelden Bi iliğe (o güsteriimiy olmasına Memleketimizde e erlisinin tamamen hür olduğunu her- he teslim eder, Ve yine berkes teslim e- Cümhuriyet devrinde sansür yok- » Müddelumumtlik resmi bir makamdır. hi danışarak iş yapmak, kitap bas- hıç, Skânsızdır. Kaldı ki, müddelumu- bu gibi müracaatları kitap çıkma- tetkik etmez, i— Kitabın eksik olarak piyasaya çı- bazı meselesine gelince: Gözetenizde ğer yazin biraz altında: “Şimdi bu s0- NÜ epin miiroretlari 1), Afrodit... Hakiki Afrodit Ni İğitlğinizi yazıyorsunuz. Slagşg in yeni bercümesi TA sayfadır. ay 0 al kesip attığınız bu kitabı ne zaman ig k © me zaman aslı ile karşılaştırdı- m etmeden eksikliğine hük- az? Demek oluyor ki, tesir al- harak veyahut da en ufak bir Yarak Ve karşılaştırmaya lüzum görülmi- , Yazı yazılmıştır. Mey Halkın aldanman hiçbir zman tatag “btb değildir. Ve olumaz da. Ki- inley tünde mâtercimin ve muharririn Yep yl Yazılıdır. Bir görüşle kitabın Pi- mangan Afrodit isimli romanı olup ol- anlaşılır. Biz, yeni tercü- si Biliyor ve dağıtıyoruz Arzu eden- R neticesini bekler, eserin be- kas şi katiyet etliği tzkdirde eski 4 DPİ alırlar, Menala aalatan #clâketzedelere teberrdi * '* gelince Yeni tercümenin met- ani tercüme kadardır. Fiyatı ise, öte- Jarsı kadardır. Demek oluyor ki, eği, oy *düccek para, tübiin ticaretinden ön umum fazla verecekleri ücret- 2m ç Bicaktr. - çıktı.” Bu da halkin aldatılmadığı- 2; bir delildir!” Şimdi, bu mektuptaki maddelere, Mücg live çş > Birer birer" cevabımızı da edelim: an Yazımızda: “Piyer Lüizin eser. Bay yeereüme etmek hakkı, yalnız ladışnş Shi Baydarın İnhisarı altın. Yuly,, Feklinde komik bir iddiada vaya atlık ki, bu malâmların ilâ. İlle am görülüyor. Garp müel 1 hali, a “erleri, maalesef, orta ma. razdığın © yazıyı bir tesir altında w muhakkak: Zaten her ya. N Vi sir altında yazılır. Yeter ki, ine çiz, müsbet, halk menfaate. N ve meşru olsun. Bize o uğ) Yazdıran “tesir, de, Errincan aki, >edelerine tahsis edilmiş bir İlya ortak çıkıldığını görmekten uz “teessür” dü, Afrodit tercümesinin tâbil, ge e mafbüat ve neşriyat! Yazdığımız sırada, Babâli cadde-| Akştm: sant 17 den sonra mmüvez-| Verilmiştir. Eksik olduğunu cetfer TAN Muharrir bu yazısında, bir milyon askeri silâh altında tutan muasır İtalyanın bir tarihçesini yapıyor ve bugünkü harpte Romanın rolü ne olabileceğini anlatıyor: İtalya Kimin Dostu? i talyanın müsellâh bita- raflığı yine günün me- selesi oldu. Bir taraftan Al- man kömürlerini İtalyaya gö- türürken İngilizler tarafın- dan çevirilen gemiler yüzün- den çıkan mesele tatlılık ile | kapatılırken bir taraftan da Alman Hariciye Nazırı Ro- mayıziyaret ediyor ve Alman kömürlerinin karadan İtalya- ya süratle gönderilmesi için anlaşmalar yapılıyor. 1914 te İtilâf Devletleri “bir da. ha harp olmasın, diye harp edi. ruz,, diyorlardı. Bugün ise, “b Avrupa federasyonu kurmak İ dövüşüyoruz. diyorlar. o Tartıya vurulan şey, Avrupanın mukad. deratıdır: Ya bir federasyon ya- polacak, yahut bolşeviklikle birle. şen bir Nazizm Hegemonyası kuru. lacak. İtalya silâh altında beklet- tiği bir milyonluk sağlam, genç kuvvvetini hangi maksat için ileri sürecek? İngiltere ve Fransa tara. fma geçerek emin, temiz bir sulh kurmak istiyenler tarafını mı tu. tacak, yoksa Almanya ve Sovyet- lerle bereber cihanı altüst mü e. decek” * Bugün, Avrupanın hiçbir bita. raf devleti bu modern harbe ken- di isteği ile ve soğukkanlılıkla gi. Tmiye mütemayil görünm yor; Holandadan Romanyaya, İs o- talyaya kadar hepsi, doğrudan doğ ruya tehdit edilmedikçe ve mev. cudiyeti tam bir tehlikeye girme dikçe, bir şeye karışmıyarak silâh elinde beklemeyi tercih ediyor. Bundan başka, dişine kadar silâh. lanmış ve bu kuvvetini ayn! ile muhafaza etmiş bitarsf devletler, müstakbel sulh konferansında ses | lerini daha iyi yükseltebilecekle. rinden de emin bulunuyorlar, Bun. dan evvelki harplerde muhasama- #a nihayet verirken, silh şartları. nı muhariplerden gelip gelen ta- raf, ötekine dikte ederdi. Tamami, Je gayri müsellâh bir halde bulu- nan bitaraflara söz sırası bile gel- | mezdi. Bu sefer böyle olmıyacak, gibi görünüyor. Gelecek hesap gü- nünde yenen de, yenilen de o ka. dar yorgun ve düşkün olacaklar ki, sağlam ve kuvvetli kalmış olan bitaraflar daha büyük bir salâhi. yetle isteklerini ileri sürebilecek. ler, lyan milleti 1861 de başta | Savun hanedanı olmak ü İ se, bir krallık şeklinde birliği kuruncaya kadar, senelerce uğraş- mış, birçok fedakârlıklara katlan. mug, Cavour, Mazzini, Garibeldi gibi, yüksek milli kahramanlar İ yetiştirmişti. Fakat çok çetin ge. çen bu devrenin, milletin bünye: #inde yaptığı yorgunluğun nı #i mi, nedir; İtalya bundan sonra yarım asır kadar bir türlü silki. nip, kalkınamamıştı. İçeride, bü- yük bir sanayi hayatının tecssüs ve inkişafı için yapılan hesapsız ham. leler, milleti fakre düşürüyor, po- litikacıların dehliz kavgaları halk ile parlâmento arasındaki teması büsbütün kesiyor, dışarıda önce Avusturyaya, sonra daha çirkin bir şekilde Habeşistana karşı du. çar olduğu mağlübiyetler, devletin itibarını büsbütün düşürüyordu. O derecede ki, XIX uncu asrin son senelerinde Büyük Devletlerin müstemlekeler ve şanü şerefler şinde koştukları sırada, kimse talyanın isteklörine kulak asmı. en büyük hatalarından birisini de, mektubunun : tarafımızdan aynen neşrolunmasıni istemekle göslermiş. tir. Eğer bunu yapmasaydı, mekiu. bunu nesretmeden evvel, hatalarını düzeltirdik, Çünkü onun mektubun. da meselâ şöyle cümleler var; “— Ginzetenizde çıkan yazınm bi, raz altında: “— Şimdi bu satırları yazdığımız sırada, Babıâli caddesinden geçen müvezziler; “Afrodit... Hakiki Afro- dit!” sesleri işittiğinizi oyazıyorsu. Bu etimle türkçe değildir. Ayni zat, mektubunun bir yerinde de “Ceffer kalem” kelimelerini yazmış. Eğer müsanadesini haiz bulunsaydık, bu kelimeleri de: “Ceffel kalem” şekline sokarak düzeltir, hatalarını teşhire mecbur kalmazdık. vep ve Norveçlen İsviçre ve İ.' Meşhur Alman ressamı Frözdrich Overbeck'in 1830 da yaptığı bu tablo, Italya ve Germünya dostluğunu gösteriyor. Bu resim, Münih'te Newen Pinakothek Müzesinde bulunmaktadır. YAZAN: Faik Sabri DURAN yordu. Fransa: 1881 de İtalyanın burnu dibinde olan Tunusu per- vasızca İşgal: etmiş, Avusturya Bosna ve Herseğe sessizce yerleşe- rek, Adriyatik kıyılarında daha DELER elde ik gene bir sanda iraiş kar Sina şti. Afrıkanın dev arasında taksiminde, İtalyaya ay- rilan pay, Somaliland ile Eritrea gibi, iki çöl parçasından ibaret İtalyanın emperyalist sahadaki muvaffakıyetsizliklerinin © başlıca sebebi, kuvvetli bir hükümet ada- mına kavuşamamış olmasıydı. Me- selâ 1876 dan 1837 ye kadar, İtal el GU TA GİYİN ec yanın mukadderatım. elinde bulun- durmuş olan bir Agöstino “Depre- i siyaseti. 'Ulukta beynelmilel bir hâdi- senin teressüm etmek üzere oldu. Mom Eri S i ER sımın üstünden geçmesini bekle. rim,, sözlerile, hulâsa etmekten çekinmezdi. İşte, İtalya teşekkülü. nün ilk devresinde böyle bir hava içinde yaşatılmış, nihâyet; ebedi 'düşmanı Avusturya ile temasa gel- mekten duyduğu nefreti de bir ta. rüfa birakarak, Almanyanın hima- dl ŞİRPENÇE Eskiden şirpençe adı batası, de. nilen korkunç hastalıklardan biri sayılırdı. O xamanlarda hekim bü. Bun teşhisini koyunca arkasından; — Geçer, geçer. Derse de, nin de pek inanmadığı bakışından, belli olurdu... Simdi, bir tarafında şirpençe çıkaran hastayı, bundan dolayı tebrik etmezlerse de, hekim şirpençenin mutlaka geçeceğini te- win edince sözünden şüphe etmek için artık bir sebep yoktur. Eski zamanlarda (büyük adamlardan bazılarını götürdüğü için, tarihte pek fena bir adı kalmış olan bu hastalık, şimdi operatörlerin usta ellerile Nemen her vakit İyi olur. Operatörlüğün bu büyük muvö fakıyeti yalnız, mikropsuz tem liğin öğrenilmesinden dolayı değ'l, ameliyatta | şirpençeyi kökünden temizl'yen en iyi usulün öğrenil. miş olmasından dolayıdır... Onun için, şirpençe çikâran hastaları tebrik etmek fazla olursa da, ope. ratörlüğü tebrik etmek haklıdır. Şirpençe, geçen gün anlattığım, kan çibanlarından bir çoğunun bir araya gelmesi demekt'r. On tane, yirmi tane, bazılarında dal çok kan cibanı birden ve yan kar. Dısarıdan sebebi de gene ay- ni istafilekok mikrobu. Fakat burada içeriden sebeple. rin ehemmiyeti daha ziyadedir. Sirpençe, pek yorgun kimselerde, urunca bir hastalıktan dermunsız düşmüş olanlarda, en ziyade şeker hastalığına tutulanlarda çıkar, O. nun şeker hastalığile münasebeti pek çok olduğundan, şirpençe çı- kınca, şeker hastalığı bulunup bu- lunmadığını mutlaka aramak lâ. zmdır. Hem de bir defa, beş defa arama yetişmez. Bazılarında şir pençe çıktığı vakit, idrarda hiç söylediğine kendisi. , kanda fazla şeker bulunmaz da, şeker hastalığı sonradan kendini gösterir. Kimisinde de şirpençeden önce şeker hastalığı vardır, sonra. | «dan kaybolmuştur. Her halde şir- | pençe şeker hastalığının alâmetle. rinden biri sayılır. En ziyade ensede, göğüsün arka tarafında, karın üzerinde, kollarda ve bacaklarda çıkar. Oturacak yer. de çıktığı vakit, şirpençe çıkarı nın hali hem acıklı, hem de hayli. ce gülünç olur.. Yüzde çıkması, insanı ziyadece düşündürür. Şirpençeyi anlamak ta pek güç değildir: İlkin bayağı bir kan çi- banı gibi. Fakat birkaç gün içinde kırmızılık pek genişler, deri sert- leşir. Altındaki tabakalara yapış. mış gibi kalınlaşır, Üzerine doku. nulamıyacak derecede acı verir. Bir taraftan da yüksekçe ateş ve uykasuzluk, baş ağrısı... Daha son- ra, o kızarmış, katılaşmış, kabar. mış derinin üzerinde, iltihap pey- da etmiş olan guddelerin sayısına göre, gözler açılır. Her delikten cerahatli su çıkar... Bir araya gelmiş bu kan çiban- ları kendi haline bırakılırsa, hep. si birer birer kendi kendilerine temizlenerek şirpençenin o büsbü- tün kaybolduğu da vardır, Ancak onun kendi kendine iyi olması vek uzun sürer, hazan aylarca... Hem de saten yorgunluktan, zayıflık- tan gelen hastalık devam ettikçe, yorgunluk artar, Omun böyle kendi kendine iyi sl. duğunu beklemek hiç doğru değil. dir. Kan çibanları birer birer te- mizlenip kabanıncaya kadar teda. viye artık bie lüzum kalmamak ihtimali çok olur. Sirpençe; nlayınca, hattâ göz. lerin açılmasını o beklemeden, ge- niş kan kırmızılığını görünce, he. men operatöre mürücaal lâzımdır. . Almanya ve Avustury temin edebil- Müsellese gir. ye ve müzaheretini mek için İttifakı mişti, irinei Cihan Harbi koptuğu akit Şarkta, Garpta ve Ce. nupta olmak üzere, üç cephede birden harbe gitmeyi göze aldıran ok sek askeri hazırlıkları ve M Avrupadaki o mütefevvik vaziyet- leri kadar İttifakı Müselleslerine ve bunum etrafina ildikle.. rine, hükmettikleri anlaşmalara güvenmişlerdi. Halbuki orduları harekete geçtikten &z bir zaman sonra, bütün bu £ inlerinin pek boş olduğunu görmüşlerdi. Bu in- kisarı hayal, onlara Romadan ve Bükreşten hemen ayni zamanda gelmişti. İtalya ve Romanya kralları biri 1914 senesinin 4, diğeri 5 Ağusto- sunda bitaraflıklarını ilân et. mişlerdi. Daha evvel 25 Temmuz- da İtalya başvekili Salandra > tefiklerini: “Avusturyanın siyasi ve askeri taarruz teşebbüslerinden bizi vaktile haberdar ederek, reyi- mizi almadınız, bu cihetle sizi ta- kibe kendimizi mecbur görmüyo. ruz, diye müahezeye başlamıştı. Bir sene kadar evvel de, İtalya hü. kümeti, Avusturya hariciye nazı- rı Kont Berchtold'a, “Ortada İm- psratorluğu tehdit eden hiçbir teh. like mevcut değil iken, ileride göyle veys böyle olabilir vahime- leri ile bir harp siyaseti 'takibine başlanırsa, buna İtalyanın iştirak edemiyeceğini,, bildirmiş ve o 74. man bu mütalâaya Almanya da iş. tirak etmişti. Bununla beraber, bir defa iş çığrından çıkınca; İtal- yanın ittifaka sadık kalarak, peş- lerinden - gelmemesine, Almanya İmparatorü Vilhelm 11. fena ha). de kızıyor, arkadan Romanya Kra- lı Karol'un da ayni yolu tutması, onu büsbütün kudurtuyordu. Key. zer, bu vaziyeti bir yazısında: “Müttefiklerimiz sandığımız dev. ietler, çürük armutlar gibi, birer birer kopup bizden ayrıldılar,, di- ye tavsif etmişti, telyada 1914 Birinciteşri. ninde yeni Hariciye Neza. retine gelen Baron Sonnino, artık kendisini iyiden iyiye efkârı umu- miyenin seyrine kaptırmış, “İla. yanın mukaddes hodbinli ne yeni bir istikamet verdirmisti Şimdi, İtalva acıktan açığa Sırbis. tanı müdafaa ediyor ve onun, “İs. tiklâlini muhafaza etmesi lâzım dır. diyordu. Halbuki İtalyanın ilk hedefi, hâlâ Avusturyanın e. inde bulunan, “İtalia İrredenta., idi. Berlin, bunun çabuk farkında olmuş, bir yandan Avesturyayı İ. talyaya bir takım tâvizlerde bu. lunmıya davet ederken, bir yan- dan da İtalya mahfilleri ile sıkı teması olan büyük bir diplomatırı, (Devamı 7 incide) . İhir halkına cevap vermeyi, elo Yİ Devlet Memuru ve Âmme Hakları 1s,3.5 Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel ün Belediye Reisi ve Veli Lüt. fi Kırdar, İstanbul mebusla, rının şehir işleri hakkındaki sualle- rine cevap verdi. Şehri temsil eden mümessillerin, âmme işlerini tekel fül eden Idareciyi istizaha çek. mesi, valinin şehir meseleleri hak. kında birer birer cevaplar vermesi, demokrasi bakımından ne kadar mâ- nalı bir iştir, Amme hukukunu yal. nız şahsında topliyan, ne içinde ça» lıştığı şehir halkına, ne de mümessil. lerine hesap vermek lüzumunu his- setmiyen, kendisini ancak idari bir memur telâkk mensup olduğu Vekâlete cevap vermek mecburiye. İtinde sayan bir vali ile, şehir halkı. na hesap vermeyi kabul eden bir vali arasında, ve bu İki nevi vali arasın. da, ne büyük bir fark vardır. Devlet otoritesine, kanun otorite- sine şahsi bir mülkiyet gibi tasarruf eden, yaptığı işlerin ne tenkidine, ne istizahma tahammül edemiyen bir devlet memuru, ancak mutlakiyet devrinin bir memuru olabilir. Şehrin meseleleri, memleketin davaları, bü. tün bir şehir halkının, 13 milyonlek * pie Türk camiasının davalarıdır. Vali Kırdar, tam demokrat bir dev. letin valisi sıfatile, şehrin mümessil, lerine bu davaların cevaplarım ver- miştir. Yapılan işler, alınan tedbirler doğ. ru mudur, bu ayrı bir davadır. Yapı. lan işler hakkında fikir beyan eti mek, yapılan işleri tenkit etmek, ş$6- hir mümessilleri kadar her vatanda. ın hakkıdır. Nitekim bazı gazeteler. de İstanbul mebuslarına hitap eden, valinin birçok ihtiyaçlara cevap ver. mediğini yazan yalandaş tenkitleri de çıkmıştır. Vali şehir mümessilleri kanalile bu istizahlara ve tenkitlere de cevap vermiş oluyor. i ile İstanbul mebusları arasın- da konuşulan meselelerin her biri ayrı bir makale mevzuudur. Ben, burada bunları inceliyecek değilim. Bu hâdisede beni alâkadar eden, şe. izahat vermeyi bir vazife telâkki eden bir devlet memurunun zihniyetidir; bir vazifeyi İcra halinde iken, yapılan tenkitleri kendine hakaret veya iera- atını köstekliyen bir müdahale te. lâkki etmiyen, âmme menfaatlerine hizmet ederken, kendini lâyüsel te. lâkki etmiyen demokrat bir valinin zibniyetidir. Bu itibarladır ki, dün İs- tanbul mebuslarile karşı karşıya memleketin dertlerine çare arayan, İ İ yaptığı işler üzerinde hesap veren İvalinin zihniyeti ve hareketi, “me. İsul devlet, nazariyesinde — valiye veya her hangi bir devlet memuru. na yüklenen mesuliyetin, mutlak bir salâhiyet değil, müşterek bir salâhi- yet ve mesuliyet olduğunu göster. miştir. “Mesuliyet devlet,, demokrat devlet demektir. Bu mesuliyet ve va. zife, devlet memurile beraber bütün vatandaşların müşterek mesuliyeti ve vazifesi demektir. Dünkü konuş. ma, devlet memurile şehir halkının bir kaynaşması olduğu içindir ki, mânalı ve inkılâp rejiminin bize te- min ettiği Bu konuşmalar: itirazları olanlar in “Babı Tenkit, , “Babı İçtih: kapanmamıştır. Tem. kit hakkı, demokrasinin vatandaşa verdiği haktır.. İstiyenler tenkit ede. bilirler, fakat mesuliyetini müdrik bir valinin her suale cevap vermesi, kendisine verilen salâhyeti, ne kadar samimiyet ve İdrâk ile halka mal et. tiğini göstermesi itibariledir ki, dün- kü konuşma, sevinilecek bir hâdise. dir. Bir Çocuk Anasının Dostunu Öldürdü Giresun (TAN) Alucranın Zerlar köyünden günrük hamalı Hasan oğ- Wi 13 yaşında Aziz anasının dostu olan Şiraz kazasının Çslkan köyün. den Mustafa oğlu Talibi, adliye ko. cidorunda, bıçakla böğründen vurup öldürmüştür. Cinayetin sebebi, üç çocuk babası olan 'Talibin, Azizin 35 yaşında ve dört çocuk sahibi olan annesi Fatma We gayri meşru münasebette bulun. masidır. Bu sebeple Azizi hamal Hasanı karısı aley davası açmış, karısı da kocası hek. kinda ayni şekilde dava ikame et. miştir İki taraf mahkemeden cikar çıkmaz, Azlzı cinayeti işlemiş, kaç. rak istemiş, fakat mübaşirler tura. fından tutulmuştur. Aziz, bıçağı ken. söylemiş. di parasile satın aldığını tir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: