1 Nisan 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

1 Nisan 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e ——— 1.4.9409 1 NİSAN 940 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi e Milletlerarası posta İt'ihadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 8, 3,5 liradır. Abüne bedeli peşindir. Adres değiştirmek 2$ kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul Dâvesi lâzımdır. GÜNÜN MESELELE Vekiller Heyeti Kararı İle Kapatılan Nazi Gazetesi u sütunlarda, İstanbulda mün. B teşir “Türkişe Post” gazele. sinden kim bilir kaç defa bahsetmiş ve kim bilir kaç vesileyle, nazi pro- pagandası yapan bu gazetenin zarar. larını sayıp dükmüştük. Nihayet velki gün, Vekiller Heyetinin bü ga. zete hakkında verdiği çok isabetli karar, bizim hakkımızı bilfiil teyit etmiş oluyor. Çilnkü Ankaradan bil. dirildiğine göre, “Türkişe Post” isim. Hi almanca gazete, “memleketin siya. si menfaatlerine aykırı” görülen ncş. riyatı yüzünden kapatılmıştır. Biz, “Türkişe Post* un bu hüviye. tini bundan çok zaman evvel ortaya koymuştuk. Hükümetimizin, bu ga. zetenin bizden çok daha iyi tanıdığı aşikâr hüviyetine karşı düne kadar müsumahâkâr davranışı, Türkiyede matbuat hürriyetinin genişliğini is. bat eden en kuvvetli delillerden bi. ridir. Fakat, çok uzun miiddet göste. rilen bu müsamahanın, ısrarla, ve gittikçe artan bir cesaretle sujistimal ve istismarı, artk verilmiş bulunan © isabetli kararı zaruri bir hale sok. muştur. İngiltere, matbuat hürriyetinin va. tanı sayılan memlekettir. Fakat ora. da bile, bir nazi gazetesinin çıkma. sına ve İngiliz devletinin siyasetine muhalif neşriyat yapmasına bu ka. dar uzun müddet müsamaha göste. rilmez, Bunun içindir ki, demokrat Türkiye Cümhuriyeti hükümetinin adar Mslerdiği müsamaha, Türkiz yedeki mafbuat hürriyetinin sonsuz. di Tuğuna, « bilâ mübalâğa - İngilizleri bile imrendirebilecek o mahiyettedi Türkiye Cümhuriyeti hükümetinin matbuat bürriyetine karşı gösterdiği bu büyük hürmet, aydınlık, uyanık ve ileri zihniyetinin en şayanı tebeil prensibi ve pervasız kudretinin en emniyet verici delilidir, Servetifünun 50 Yaşında “Servetifünun” mecmuası, 28 Mart 1940 tarihli ve 2275 numaralı fevka. lâde nüshasile, neşriyat hayatının el. linci yılına bastı. Memleket edebiya. tına, bilâfasıla tam yarım asır hir. mel etmiş olan bu mecmuayı en de- Ti”. takdir duygularile alkışlamamak, hankörlüğün ta kendisi sayılır. . Bir meslekdaş, “Servetifünun” un ellinci yaşına basmasından bahseder. ken, şu satırları yaziyor: ».— Edebiyatımız tarihinde, “Ser. vetifünun nesli” denilen mühim hir devir vardır ki, Halit Ziya, Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin ve Hüseyin Cahit gibi kuvvetli şahsiyetler yetiş. tirmiştir. “Sonraki nesil de, “Feeriâti” nami. le, “Servetifünun” etrafında toplan. dr Ahmet Haşim, Yakun Kadri, Hamdullah Suphi, Fuat Köprülü ve maz Halit, o mahfele mensuptur. Ellinci yılına basan “Servetifü. Bun” hakkındaki duygularını, ve dü. Şüncelerini neşreden Halit Ziya U- Şaklıgil, Hüseyin Cahit Yalçın, Fazıl Ahmet Aykaç, Ali Canip, Selim Sır- Tı, Refik Halit, Hakkı Tarık, Bür. ban Cahit, Haydar Rıfat, Abidin Da. Ver, Nizamettin Nazif, Necip Ali, Suat Derviş gibi birçok tanınmış e diplerimiz, şairlerimiz de Ahmet İh. #andân ve kıymetli eserinden, ayni Samimi takdir eümlelerile bahset. mekte ve onun büyük hizmetini say. Eile anmaktadırlar. Sanırız ki, bilâis. tisna bütün Türk edip, şair ve mü. , Devverlerinin saygısını, sevgisini ve takdirini kazanmakla, “Servetifü. Bun” ve onun bahtiyar sahibi, yarım Asır sürmüş uzun bir bütün acılarını unutmuşlardır. -Üç edebi nesle bayraklık etmiş o. bu mecmua, serefli isminin mâ. Dasına bihakkın liyakat kazanmıştır. Biz, sonsuz bir samimiyetle tebrik *tüğlimiz bu hakiki duygu ve fikir madenine ve onun yorulmayı unut, i sahibine, daha çok uzun ömür) Peştede çıkan ras "Magyar .Nemzet,, gazetesi, -Almanyayı petrolsüz bırakmak için müttefiklerin ne şekilde hareket etmeleri: ihtimali olduğunu tetkik eden dikkate değer bir makale neşretmiştir. Bu yazıyı iktibas ediyoruz: Almanya, Koratlimiz Yolu ile Sovyet Petrolünden Mahrum Edilebilir? | Yazan: Parragi György ıden asıl O" bin tonluk ilk Sovyet pet rol gemisinin Köstenceye varması, Gorp devletleri hükümet merkezlerinde derin bir alâka u. yandırmıştır. Bu hâdisenin ehem. miyeti, Sovyet Rusya ile Almanya srasırda yapılan iktisadi anlaşma- nın bir kâğıt parçasından ibaret olmayıp fiili bir safhaya dahil oi. duğunu göstermek bakımından pek büyüktür. Sovyetler, 'bu hareket. lerile Almanyaya karşı giriştikleri iktisadi taahhütlerini ifa edecik- lerini İngiltere ve Frarisuya tülen isbat etmiş bulunmaktadırlar, Bir serçenin tek başma yazı ge. tirmiye muktedir olamıyacağı ne kadar tabli ise, on bin tonluk bir petrol gemisinin de Almanyanın harbe devam için'petrole duyduğu fevkalâde ihtiyacı tatmin etmesine imkân olmadığı o dercce tabiidir, Zaten müttefiklerin siyasi ve 4s. keri mahafilinde heyecan ve alâ- ka uyandıran hâdise de bu bir tek Sovyet petrol gemisinin Köstence. ye gelmesi değildir. Alâka ve he. yecanın sebabini başka şekilde szah etmek lâzumdır. Müttefikler, bu ilk gemiyi diğer petrol gemilerinin takip edip etmiyeceğini merakla beklemektedirler. Bu ilk geminin arkasından petrol taşıyan gemile- rin Köstence veya diğer Rumen iskelelerine ve yahut Bulgarista. nın Varna iskelesine seferleri de. vam edecekse, bu gemiler kaç gün- iğ ceklerdir! şte meselenin alâka uyandı. yan noktası budur. Karade- nizden Almanya için ne kadar faz. la petrol nakliyatı yapılırsa, Ka. radenizin bir harp sahası olması ihtimali de o nisbette artacaktır. Müttefikler bir yandan Almanya» nın harp mukavemetini kırmak makssdile Almanyaya ham madde ve harp levazımının girmesine mâ. ni olmak için sık: bir abloka siya. seti takip ederlerken, beri yandan harbe devam bakımından en ehem- miyetli bir madde teşki: eden pet. rolün Almanyaya serbestçe sevki. ne müsaade etmek wtemiyecekleri aşikârdır. “Petrol, harbin kani dır.,, Bu söz, Cihan harbi zama. nında Clemencenu tarafından söy- lenmiştir, Cihan Harbinde motöre verilen o ehemmiyotle, bugünkü karpte motörün oynadığı rolün bü- yüklüğünü düşünecek olursak, but günkü harpte petrulün ne demek olduğunu daha kolayca takdir e. deriz. Petrol nakliyatının önüne geçildiği takdirde, petrol buhranı» na uğrayan devletin, harp taarruz ve mukavemeti mühim bir surette kırılmış olacaktır. Ve bunun o memleket için ne kadar feci âkı. 'betler doğuracağını da takdir et- memiye imkân yoktur. Böyle bır âkıbetin, buna maruz kalan dev- Tete, cephede dövüşsrek mağlüp olmktan bin kere daha paheliya mal olacağı şüphesizdir B insenaleyh, bugünkü modem harpte, petrol nakliyatının önüne geçilmesine veya bu nskli. yatın devamını güçleştirmiye mu- vallak olmanın ehemmiyeti, düş- mar cephesini yarmektan hiç te ez değildir. Bu itibarladır ki, müt. tefikler, Almanyaya (sevkedilen ham maddeler arasında bilhassa Pettol nakliyatının önüne geç. miye büyük bir gayret sarfetmek» te ve abloka siyasetinin başlıca he. defi olarak bü noktayı ele slmak. tadırlar. Ayni şekilde, Alman de- nizaltıları da, daha ziyade İngiliz petrol gemilerine hücum ederek bunları batırmayı tercih eylemek. tedirler. Çünkü, bugün bir petrol gemisinin imha edilmesi, bir harp gemisinin obatırılmasından daha fazla bir kıymet ifade etmektedir Sulh zamanında Almanyanın pet Tol ifhalâtının yüzde yetmiş beşi rdı. Deniz pr EE giltere tarafından tatbik edilen ab- loka dolayısile hemst Lamamen ö. nüne geçilmiş bulunmaktadır. Ba. zı bitaraf memleketler vasıtasile Amerikadan Almanyaya bir miktar petrol itheli bir derecey? kadar mümkündür. Fakat, bunun Alman- yanın ihtiyacı yamada hiçbir © hemmiyeti olmiyacağı pek tabiidir, Bundan başka, müttefikler bu me. seleyi de düşünmüşler ve Alman- yaya bitaraf memleketler vasıtasi. le petrol ithaline mâni olmak icin, bitaraf memleketlere sulh zsma. nında İstihlâk ettikleri petrol mik- tarından: fazla petrol girmesine mâni olmiya karar vermişlerdir. ütün bu tedbirlere rağmen, ablökanın Almanyaya pot. rol ithali balumından esaslı bir şekilde müessir olamadığı muhak. kaktır. Çünkü, abloka suretile Al- manyanın ön kapıları tam mâna. sile kapatılmış ise de, arka kapısı ağzına kadar açık kalmıştır. Bu ka- pıdan, Romanya ve Sovyetler bir- liğinin nakline imkân ve vasıta buldukları miktarda petrol, AL manyaya serbestçe girecektir. Ro. manya ile yapılan anlaşma muci bince Romanyanın Almanyaya.bu sene zarfında bir buçuk milyon ton bilmesi işin Tuna yolundan bü nak- liyatı temin edecek “kadar petrol gemisini ve kara yolunda da kâfi derecede petrol vagonunun tahıik edebilmek şarttır. Sovyetle” ta. rafından Almanyaya verilmesi te. ahhüt olunan petrolün miktarı giz- li tutulmaktadır. Fakat, Sovyetler tarafından verilecek yetrolür, pek mühim bir miktara baliğ olumuya. cağı, nakliyat hususundakı müşkü. lât göz önüne getirilince kolaylıkla tahmin olunabilir. Almanyaya sev- kedilen petrol hakkında efkâri u- mumiyede hasıl olmuş bulunan ka. nast te pek yarlıştır. Almanyanın Sovyet Rusyadan şimdiye kadar yaptığı en yüksek petrol ithalâtı 1932 senesinde olmustur Sovyet- ler 1932 de Almanyaya 517 bin ton petrol sevketmişlerdir. Asgari it. halât 1561938 de 81 bin ton olarak tesbit olunmuştur. Şu halde Sov. yetler tarafından Almanyaya gön- derilen petrolün azami miktarı, Romanyanın A'manyaya verdiği petrolün asgari miktarını hiçbir 23. man geçememiştir. Imanyanın harpten evvel senevi petrol istihlâki yedi milyon ton olduğu halde barbin başlamasile bu miktar, on; on iki milyon tora fırlamıştır. Harbin şiddet kesbetmesile bu miktarın kolayca yirmi milyon tona kader çikacağı ümit edilebilir. Şu halde harp halinde bulunan Almariyanın senevi on sekiz ilâ yirmi arilyon “ear meşmesi şaman Serra fecep forsa oo yüz bin ton petri Almanyanın ihtiyacına ne dereceye kadar covsp vereceğini tahmin etmek pek güç olmıyacaktır. Her halde Almahya- nın petrol bakımından -Sovyetler OKMAN HEKİMİN :ÖĞÜTLERİ | TAZE BAKLA Pek eski zamanlarda baklann şöhreti hiç te iyi değildi. Eski Mı. sırlıların iddialarına göre, insanın ruhu bedeninden ayrıldıktan son. ra, bâklaya intikal ettiği için, bak- layı yemeğe değil, yüzünü görme. ğe tahammül edemezlerdi. Fisagor filozof, eski Musırlılar. dan haylice şeyler öğrendiği vakit onların bu garip itikadına da inan. mış ve düşmanları arkasından ko- valarken yolu, bir hakla tarlasına tesadüf edince; baklaları çiğneyip goçmektense durup, kendi ruhu. nün da hakla şekline geçmesine ra- zı olmuştu. Eski Yunanlılar da bu- na İnanmış olacaklar ki, bakla ye- mekten hoşlanmazlar, fakat hâ. kimlerini seçecekleri vakit, nam. zetlerden her birihin adına hir bakla tanesi tahsis ederek, sonra bir torba içerisinde bu tanelerden birini alarak, hangisinin adı çıkar. sa onu hâkim yaparlardı. Bakla falı da eski Mısırlıların bu itikatla rından kalmış olsa gerektir, Yalnız, eski İsrail oğulları — bel ki Mısırdan kovuldukları için — Mısırlılarm inadına bakladan un ve ekmek yapmayı kârlı buldukla. rı için baklaya rağbet göstermiş. lerdi... Eski Romalılar, Mısırdan gelen itikad; kabul etmekle bera. ber, İsrail oğullarının bakla unun- dan yaptıkları ekmeğin İezzetin. den de hoşlandıklarından, bakla. ya hem fenalık isnat ederler, hem de bakla unundan ekmeği sena e. derlerdi... Orta çağlarda, hiristiyanlığın te- sirile olacak, bakla büyük itibar bularak, türlü türlü dertlere deva diye tanınmıştı, O zamanların he. kimleri baklayı ilâç olarak kul. lanmakta hirbirlerile âdeta reka- bet ederlerdi. Kimisi barsak bo. zukluğuna karşı bakla yedirir, ki. misi de hakla ununu şarapla karış. rı çabuk kapatmak için, bakla w. mundan lâpalar bile yapılırdı. Meş- hur Razi hekim, mesane taşlarını eritmek için bakla yedirdikten sonra, bizim büyük İbni Sina he. kim de akciğerden kan gelmesine karşı baklayı tesirli bir deva diye kullanırdı... Şeker icat edildikten sonra, şekerle karışık bakla unu kadın hastalıklarında ilâç olmuş. tu... Şimdi baklayı — tazesi olsun, kurusu olsun — ilâç olarak tavsiye etmek şüphesiz kimsenin aklina gelmez. Taze baklanın vitaminle. rinden de henüz hayir çıkmadığı için, bu bakımdan, başka sebzele- rin yerini tutup tutmıyacağı da bi. Jinmez.. Bununla beraber, taze bakla yaz sebzelerinin birincilerinden oldu. ğu için; taze sebze kıtlığı mevsi; minin geçtiğini haber veren müj- deci gibi sayılır. Bundan dolayı bir çok kimseler onun sağ yağlısmı, taze yağlısını yemeyi severler. Midesi bozuk olanlara bile do. kunmuıyacağı için, taze baklaya rağbet göstermekten kimseye za. rar gelmez. Şekerli hastalara do. kunacağı fikri bile — onlara 22: rar şekerden ziyade, yağdan geldi. ği anlaşıldığındanberi — haylice değişmişir. Taze baklanın vitaminleri gibi, madenleri de henüz tahlil edilme. miş olmakla bernber, yüzde 5,4 albümin, yüzde 10 sulu karbonun. dan dolayı, taze sebzelerin arasın- , (aze sebzelerden sonra, birinci derecede beslvici gıda olur. Hele kabuklarının biraz acıbiından do. Tayı, biraz şeker ilâve edilirse. bes. leme kudreti artar. Üzerine yoğurt ilâve edilince, vitaminler de ta, mamlanmış olacağından, mükem- mel bir yemek olur. Maydanoz ga. Ten m a Mia ai ul. yağlısma da | e Birliğinden ziyade Romanyadan is. Made edeceği muhakkaktır. Bütün bunlara rağmen Garp mül tefikleri, Karadenizde (o başlıyan Sovyet petrol nakliyatını büyük bir dikkatle takip etmektedirler Hattâ, bir çok alâmet'ers nazaran bu nakliyatın devamına mâni ol- mak için icap eden tertibatı almı. ya başlamış bulunmaktadırlar. Bu. nun sebebi ise açıktır. Geçenlerde İngilterenin tanınmış bir iktisat mecmuasında neşredilen bir maka lede de tebarüz ettirildiği gibi, Al- manyaya giren her damla petrol, Almanyanın harp kabiliyetini art. tırmaktadır. Binaenaleyh, kabil o. lürsa, Almanyaya bir kaç yüz bin tön değil, bir kaç damla petrolün dahı girmesine mâni olmak lâzım- dır. Bundan başka Garp mülte. fiklerini asıl endişeye düşüren ci. het, Alman mütehassıklarının yar- dımile Sovyetler Birliğinin petrol istihsalini fazlalaştırmık ve AL manyeya, Rusyadan hakikaten e- bemmiyetli denilecek miktarda petrol ihracını temin etmek çare ve imkânlarının bulunmasıdır. Su tak- dirde Sovyet petrolleri Almanyaya damlamıyacak, akacaktır. Ve bu nakliyatın yapılması için de tabia. tile Karadenizden istilade edile. cektir. Karadenizden o petrol nakliyatı- Din önüne geçecek yegine kuvvet Mmanyanın Karadenizden-de sbloka altıma valmimasinda “iki cihetten mwüşkülât vardır. Evvelâ 1936 se- hesinde imzalanan Montrö mua. kedesi mucibince Bofazlardan ge çecek herp gemileri hakkında ba- zı kayıtlar bulunduğu gibi, Türk hükümeti Boğazlar üzerindeki bü. tün haklarma yeniden sahip ol muştur. Saniyen, müttefiklerin ab- loka teşebbüsleri Sovyetlerin Ka. radeniz filosile karşılaşacaktır. AL manyadan ve Sovyetler Birliğinden bildirildiğine göre, Sovyet filola- rının en mükemmeli Karadeniz fi. losudur, Sovyet Karadeniz filosu. Bun üçle ikisini tamamile yeni ve sön sistem harp gemileri teşkil et. tiği gibi, bu tiloya bir cok son sistem denizaltı getnisi de ilâ- ve edilmiştir. u halde, Karafenizi de ab. loka altına alraak Kararını vermeden evvel müttefiklerin Iki meseleyi düşünmeleri tâzimdir. Bİ. rincisi, Boğazlardan Karadenize harp gemilerini geçirmek çaresi, İ- kincisi de Karadenizde fi. Josile karşılaşıldığı takdirde neti. cenin ne olacağı keyfiyetidir. Her gün işittiğimiz ve okuduğu- muz hâdiselere bakılırsa, mütte. fikler ablokanın bir an evvel ve azami derecede şiddetlendirilmesi. Dı arzu etmektedirler. Çünkü, on- lar harbi bu suretle kazunmıya ka. rar vermişlerdir. Binaenaleyh, AL manya, Karadenizden de abloka al- tına alınmadıkça, ham madde ve petrol bakımından istenilen mah. Tumiyete mahküm edilemiyecektir Fakat, müttefiklerin harp gemileri. nin Çanakkaleden gecerek Kara- denize çıkmaları da Rusya tarafın. dan kabul edilemiyeceği ve böyle bir hödisenin müttefiklerle Sov. yetler Birliğini harp haline getire- ceği şüphesizdir, Muhtemel bir Sovyet . İngiliz Fransız harbinde, bügüne kader yapılan bütün tahminlere rağmen, harbin sıklet merkezi Kafkasya cep heşi olmıyacaktır. Herbin siklet merkezini 1854 - 56 Kırım harbin. de olduğu gibi yine Karadeniz teş. kil edecektir. Çünkü, bir defa, Kafkasya cep. hesinde Sovyetlerin tahkimatı kuv- vetlidir ve arazi vaziyeti de hare. kâta tem mânasile müsait değildir. A ÖODÜŞLEP Tabiat Kanunlarının Önüne Geçemezsiniz Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Idığım mektuplar arasında 5, Safriteh imzalı fransızca bir mektup var. Bu mektubun sahibi de diyor ki; “Siz serbest düşünceli kadımlar arasında hürmete şayan bir mevki sahibisiniz. Za» ten bunun İçindir ki, sizin patronu tara- ından İşinden çıkarılmış kızın mektaba karşısında sldığınız vaziyete aklım ermi, yor, “Kadın olduğunuz halle, ba gibi hödi- selesi doğuran fizyolojik sebepler! unutmuş gibi görünüyorsunuz. Bugün bütün mem- leketlerde daktilolar, stenolar, satıcı kız- tur, patronile samimi münasebet tesis edere ler. Bundan da anlaşılır ki, iki cinsin te- ması bu gibi cinsi fetiltleri her zaman sax kıntlamıyscak bir bele getirir. Eğer bu sa“ mimiyeti tesis eden patron değ'le, mut- laka diğeri oldcaktır. Bu her zaman böy olmuştur ve hor zaman da böyle olacak» tr, “Bunun önüne geçmek için kadınları kızları meslek dişina mu çıkaralım? Elbet te Ki Hayır. Hiçbir memlekette erkek, eme- Wine varmak için kadımın gırtlağına biçe- © m dayamaz. (Yeni cebir kullanmaz). Bunu yaparlar tabebeti ruhiyenin (sadist) saydıfı hastalardan İbarettir. “Fakat kadına erkek arssındaki normal münasebetlerde bu cebir zaten kullan” maz. Çünkü iki taraf da buna lüzum kal- © medân "anlaşırlar. Nitekim etrafınıza ba- karasnız petronile evlenmiş bircok kadın- tar görürsünüz. Dünyarim her tarafında bu münatebetle; serbesttir. Hiçbir ablâkçı da bunu gayri tabil bulmaz, “Halbuki, zamanın yeri! ahlikcıları ber aşkın behemehal, İmam, papaz, rahip veya belediye * tarafından. maşrulaştarılmesınız isterler, İş hayatına gelince, orada bilâ'ir. hatayı, daha ziyade cinsi csribelerini bir muvaffakiyet silâh ölerek kullerımek İs teyen kadınlarda sramak lâzim Cünkri on- lar, iş sahasındaki kabiliyetsizliklerini gü- eliiklerile telâfiye çahısırlar. Ve burlar adına oyla tesahüp etmek İsteyen mah» dut erkek aadistlere nisbeten, maslesef itiraf etmeliyiz iki ekseriyet teşkil ederler. “Bunun için bize düsen is, genç kızları mizin kültürlerini arttırmak ve orlerı his meselelerinde menfaat hesaplarından de- #il, zevklerinden mülhem olmıya alışlıra- cak bir seviyeye kavuşturmaktır.” > Bu mektup ve bundan evvel aldı. dığım mektüplar, yazdığım vakalar, bugün yaşamakta olduğumuz ahlâki bir huzursuzluk olduğunu, zihniyet. lerin çarpışmakta oldğunu göster mektedir. Dava, kadın - erkek davası değildir. Müteselsil inkılâplarla de. Zişmiş, Garp medeniyetine intibak etmiş bir cemiyette ümmet devrinin moralile, yeni bir hayatın zıddiyet. leri göze çarpmaktadır. Kızmı çalış tırmaktan korkan babanın kanaati ile, Avrupada okumuş gencin, ve bu mektup sahibinin düşünüşleri ne ka. dar birbirine zıd ise, facia ve felâket halinde sırıtan, zaman zaman mahke. melere düşen, hukuk sahasından is. timdat eden içtimai huzursuzluk ta bize hayatın ve ihtiyaçların değişti- ğini, fakat zihniyetlerin değişmediği. ni göstermektedir. Her devrin ken. dine göre kültürel, teknik tekâmül. leri olduğu gibi, bu ihtiyaçların do- #urduğu bir morali vardır. Bu moral, realite ile zıddiyet halinde olursa. İç- timai huzursuzluk © nisbette artar, İşçi kız münasebetile münakaşa edi. len bu moral tekâmülü, bu küçük sütunun içinde halledilecek bir dava değildir. İşçi kır vakası, müsbet hiç. bir netice vermedi ise de, cebir ve zor karşısında okalan kadınlara, iş bürosu gibi, adalet mekanizması gibi bir merci olduğunu anlatması itiba rile faydalı olmuştur. Bügün herkesi alâkadar eden bu mevzmu, bundan sonra TAN'da birkaç makale ile iza. ha çalısacağım, Cemiyetlerde ahlâk tekâmülü, besünkü dünyadaki ahlâk buhranı, ve bizim geçirmekte oldu. ğumuz ahlâki istihale ancak ilim ve sosvolaji cerçevesi icinde mütalâs 6. dilebilir, Bu mektuvların ve mütalâ- aların cevapları bu yazılarda vermiş olacağım, Dider Fiektup sönderen karilerat * “Bu meselelerin her birini ayri ayrı biz sütunda izaha İmkân olmadığı tein. bün- dan sonr gelen mektunlarla bereber sizin mektuplarınıza da yukarda söylediğim gibi ancak bu makalelerle cevan vereceğin. Makturlarınızdan bahsekmediğim deln ben ni mazur görünüz. Çorlu Gümhuriyet okulu öğretmeni Bay Kematar “Yeni Sabah #uzetasl Bana çatmağı Adet “dindi, Bu haksretlere gazete gütanların- An cevap vermek. sahsi sövalarımız of- “iri ümümiveye tahsis edilen sütunlarda münakaşa etmek. halkın hukukuna tec wü>dür. Hele münskasanm cirkin sahelrat Alvaları haline döküldüğünü gördükten MA e “m Vdm sonra... Bu sebeple Yeni Sabahın burüne

Bu sayıdan diğer sayfalar: