15 Nisan 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

15 Nisan 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15 NİSAN 940 TAN ABONS BEDELİ Ecnebi 1 Sene 6 Ay 100 Kr. memleketler için abone Bedeli miiddet sırasiyle 30, 18, 8, İS liradır. Abone bedeli peşindir. Aires © değiştirmek 28 kuruştur. için mektuplara 10 kuruşluk Dü ivesi Tazımdır, ÜNDE Üsküdar - Şile Yolu Tamir Edilmelidir Bir okuyucu yazıyor: “Üsküdardan Şileye kadar u. Ne İşlek şose, çok bakımsız bir *dir. Yol, yağmurun ve sellerin bozulmüş, yer yer çukurlar “ iş, yer yer Çi behdekler açılmıştır. pa lamda yolunun bu fena v: otomobil ve otobüs seyrüsefe. pi de imkânsiz bir hale getirmiştir. | len posta naklyatı da intize Sn kaybetimiştir.,, yİküyucünun şikâyeti yerindedir. ye süzluk, yolsuzluğa, intizamsızlığ tüzlüğe sebep olur. Henüz İş ihgç halinde iken az bir masraf-| takilan mümkün olan tamira. Ni, elen yapmak, âmme Yolunda gitmesine ve yarının a- İdam, Mâsraflarından (o kurtulmamıza ©decektir, 1 * Me Bir zaretede okuduğumuz LA Böte, mekteplerimizin bazıla. hn ait falabeler menfaatine - h goları tertip edilmiş, bu pi- olarda kazananlara verilmek ü. 4, , İkramiye listesine konulan eşya rden istenilmiştir. plerimizdeki fakir talebeyi rak 'k, okutmak ayrı bir dava o. Wi e alınmalıdır. Şimdiye kadar Meşgul olan heyetlerin ve te- bu yolda attıkarı adımar ağda kalmıştır. Yardım işinde amma elememlağı iyimi t ve emekler, mevzii ve etsiz osemereler vermekten mamış, bi bir y Re Yulsuz çalışmalara yol açmış. iç İF çocukları himaye heyetleri Dn gil Çocuk Esirgeme Kuru. bir tarafta, ayni maksat Yayı vda çalışirken, bunlara ilâveten liygektep idarelerinin fazla gayret Piyangolar tertip etmesi, lü. my olduğu içindir ki, maarif rlüğü, © meseleye müdahale et- le yolsuz ve beyhude bir İzin vermemiştir. Eöre, ilk ve ortamekteplerde Yoksul ve gıdasız çocuklara Yardımı ve bunun için sar. meiniyi tanzim etmek 7a- Zelmişiir. Faaliyeti teksif ede. Yandımanı arttırmak ve geniş it kurmak lâzımdır. * Korku dir ve *mir gazetelerinden biri, “iy beri veriyor! ektepler | beşinci sımf imti. 10 bu sene umum talebe mfi- sinde aleni yapılması düşünül. ir. Bu suretle talebenin İmti. iza ydağu heyecan ve korku. i istenilmektedir. tneYyizler mektep müdürleri vi 'an değil, müfettişler tarafın. ihtisas gözetilerek seçilecek. anda ayni mektebin mua). Çocuyalunmıyacaktır., Ün kik VE İmtihan öyle iki mevzu- Miley, Pirbirlerine yakın olduğu gö. ait. İmtihan, her cocuk için Yuk, “orkunç bir heyulâdır. Şakalak haberin yanlış olduğu Küğy aktar. Tanıdığı iki maallimin uğ İmtihan veren çocuğun in can ve korku, talebe ve im mürekkep mektep ca- Ten; Yasaya Çıkarılıyor ni 10 ve el ai bala içinde A çıkarılacaktır. Sar; renkte, 0 'paralıklar büyüklüğünde onluklardan ilk parti 400 ymetinde 160 milyon adet £. Onluklardan sonra ların basşlmasına bâş- gk hayatlarını birbirine sağlam düğümdür. — İSMET İNÖNÜ mbulun güzel bir gezinti yeri! nI ie sanayi inkılâbır. dan, Amerikada esaret harplerinden, Fransada büyük tilâlden sonra, tabü ilimlerin rakkisi, ve sanayileşme hareket. lerinin kuvvetlenmesi, kapitaliz. min inkişafile beraber yü giltere derebeylik devletini yık. mış, reformatlon mücadelelerini yapmış, fakat klisenin ahlâk ve İç- timsi münasebetler üzerinde kur. duğu saltanata mâni olmamıştı. Çünkü kliseyi istediği zaman dev. İletin menfaatlerini korumakta v: sıta olarak kullanabiliyordu Bu sebeple İngilizler, Fransiz ihtilâli nin, Fransız ansiklopedistlerin. getirdiği yeni moral telâkkilere ya. bancı kaldılar. Ahlik kanununu nefis aşkı, ferdin kabiliyeti vı Iktisat sistemindeki individualism, tesirini göstermişti, Mütefekkirler ahlâk kanununu ta. bii bir hâdise olarak telâkki etti. ler, ferdin terakkisile cemiyetin yükseleceği esasını kabul ettiler. Bunun neticesi olarak ahlâk şart. larile, menfaat şartlarını birleştir. miye çalıştılar, Bu hususta Darwin'in de İngüiz felsefesi üzerinde büyük tesiri ol. du. Darwin, diğerkâmlık hissinin yalnız insanlara mahsus olmadığı. »ı, hayvanlarda da mevcut oldu. ğunu,ayni sebeplerden doğduğunu iddia etti, Dünya hareket ederken, cemiyetlerin tekâmülü gibi bir ga- yesi olmadığını, gayenin, fertlerin kendinde olduğunu, bütün hare. ketlerin merkezi fert olduğunu, bölümünün de ancak ferdin saade. him himmet aetigeni, ütü çtimei mekanizmanın esası fort olduğunu isbata çalıştı. * Ferdin, hartef âle. min değişmelerine karşı göstere. ceği kuvvet ve mukavemet üzerin. de durdu. Kuvvetlinin zayıfı eze. ceğini, kuvvet yapabilmek için za. yıfların birleşmesi zaruri olduğu. nu, cemiyetlerin ancak bu müş. terek kuvvetle © yaşayabileceğini söyledi D arwin'e göre shlâk kanunu bir hayvan impuls'ünden başka bir şey değildir. Nefsi mü. hafaza, ve tekrar istihsal insiya. kından doğar, Fert onun kuvvet ve Düfuzuna, düşünmeden itast eder. Hareketlerimizin iyl, kötü, fazilevi Veya günahkâr olduğunu muhake- me etmeden kendimizi onun tesi. rine bırakırız. Mantik ve muhak memiz işlediği zamandır ki, ahlâk kanunlarını düşünebiliriz. Ahlâk kanunu ve ahlâki muhakeme, va. zile hissi, vicdan, bilgilerimizden değil, insiyak ve fevri hareketle. rimizden doğar. Darwin'in ahlâk kanunu da ah. lâk meselelerini halle kâfi değildi. Ahlâk insiyakı, civdan, fazilet, iç- timai bir impuls olarak izah edil. mekle, ahlâk kanunu izah edilmiş değildi. Hayvanlar âlemi, irisanla. rın moraline esas olamazdı. İnsan. ların hareketlerini tanzim eden bir cemiyet mekanizması olduğu gibi, insan hareketlerini kontrol eden, bu hareketlere kiymet biçen, fert. lerin biribirile olan münasebetle. rini hukuk, teşrii ve ierui kuvvet. lerle kontrol eden bir cemiyet ve İktisadi, içtimai tekâmüllerle mü. temadiyen şekil değiştiren cemiyet bünyeleri vardı ki, bunları ferdi izah ile izeh etmek mümkün de. ğildi. Ferdin cemiyet şartları için. de inkişaf ettiği, moralini de ancak cemiyetin şartlarına göre inkişaf ettirdiği görülüyordu. On dokuzuncu asır içtimaiyatçı. ları, filozofları, iktısatçıları, ahlâk. çıları fertten evvel cemiyeti izah lüzumunu hissettiler. Fennin, tek. nik metodların, büyük sanayla tat. biki, istihsali arttırdığı nisbette, yeni âletlere, keyfiyet ve kıymet itibarile daha çok insan kuvvetine ihtiyaç gösteriyordu. Cemiyetlerin, fen, telmik, istihsal ve sanayi inkişafında gös- terdiği süratli terakkıler cemiyet. lerin bünyelerini, ve içtimal şart. larını da değiştiriyordu. Münakale TAN ( AHLÂK BUHRANI NEREDEN DOĞUYOR? 19 uncu Asırda Ahlâk ekâmulu Ve Ahlâk Buhranı — YAZAN: Sabiha Zekeriya SERTEL vasıtalarının gösterdiği tekâmül beynelmilel münasebetlere başka mahiyetler veriyor, milletler te. cerrütten ayrılarak, müşterek mü. nasebetlere girişiyorlardı, O" dokuzuncu asırdaki sana. yi tekâmülünün süratle ı. lerlemesi, istihsalin artması, büyük Sanayi milletlerini harıç.erde pazaz aramıya sevketti, Bunun neticesi olarak müstemlekecilik | siyaseti başladı, Afrika, bu büyük sanayi devletleri tarafından parça parça taksim edildi. Asyada, Avrupada bir çok milletler esaret altına gir. diler. Kapitalist iktisadiyatı ile be, raber doğan emperyalizm siyaseti de en büyük inkişafını 19 uncu a- sırda gösterdi. Cemiyetlerin girdiği bu yeni ik. tısadi sistem, cemiyetlerin bünye. sini de tamamile değiştirdi. Bu de. Bişen iktisadi şartlar, cemiyetin & çinde iktısadi olduğu kadar içti. mai buhranlar doğurdu. Eskiden mevcut hukuk, din, siyaset, ahlâk gibi müesseseler, bu tamel değişik. Jiği karşısında mukavemet edemi. yor, değişen içtimai ve iktisadi “şartlara uygun yeni bir şekil al. mâk zaruretini hissettiriyordu. Bu- nun neticesi olarak, on dokuzuncu asır içtimalyatçıları, “lozoflar.. bu tekâmülü izah için ferdi değil, ce. reti izah lüzumunu hissettiler, On dokuzunçu asrın başlarında istatistik metodlarının, içtimaiyat ve İ at ilimlerinin ilerlemesi ile, büyük halk kütlelerinin faaliyet. lerini idare eden kanunları keşfet. mek mümkün oluyor, insan faa. liyetleri üzerinde en kati tesiri gös teren iktısadi zaruretler olduğu ah. laşılıyordu. İstilâlar, muhaceretler, hayat seviyesinin değişmesi içti. hayat seviyesinin değişmesi, harp. ler hep iktisadi zaruretlere dayani, yordu. Cemiyetlerin iktisaden de- Bişen bünyesi içtimai şartların de. ğişmesine ve huzursuzluklarin da artmasına sebep oldu. Cemiyetlerin iktisadi . meka. nizması, Sistemi değişmi,, fakat eski hukukun, ahlâk kanunlarının, dinin insan münasehetlerin: idare eden kanunları değişmemişti. Mü. temadiyen değişen hukuk madde. leri, içtimai ve siyasi teşkilâtlar da, bu huzursuzluğun önüne geçemi. yor, günden güne cinayetler inti. harlar artıyor, izdivaçlar azalıyor, insanlar arasındaki ahlâki müna. sebetler de değişiyordu. Her yeni keşif sakınılması mümkün olmıyan değişiklikler yaratıyor, bunun'a beraber yeni ihtiyaçlar doğuyor, zincirleme bir şekilde devam eden bu icatlar ve değişmeler hayat tarzlarını okadar süratle değiş riyordu ki, artık eski kanunlar zihniyetlerle bu yeni tekâmülüm kurşısmda mukavemet imkâm kal, mıyordu. İnsan cemiyetini, hayvan cemiyetinden ayıran en bü yril de, Insan cer değişmelerle mütemadiy: mesidir. Bunun içindir ki, hayvan cemyetileri, insan cemiyetlerini i- zahta esas olamazdı. KİTTY Kr Çocuklarda Veremin Alâmetleri Ne kadar dikkat edildise de ç0- cuk veremden korunulamadı.Bu da olağan şeylerdendir. Fakat bundan dolayı umudu kesmek lâzım gel mez. Bugün artık herkes biliyor ki, rem hastalığı teda edilebilir, büsbütün geçmese bile durdurula- bilir. Bazılarında kendi kendine durduğu da vardır. Ancak onun kendi kendine durabileceğine bel. bağlanamaz. Hastalığın alâmetleri belirince, çocuğun bünyesine yar. dım ederek, hastalığı tedavi ile durdurmıya çalışmak elbette daha iyi olur... Onun için, arasında bir veremli bulunan aile içinde çocuk. ları bir taraftan — bütün dikkat, le — korumakla beraber bir taraf. tan da veremin alâmetlerini bile. rek, alâmetlerden biri anlaşılınca, hemen tedaviye başlıyabilmek ü- zere, uyanık bulunmak lâzımdır. Verem hastalığının da — başka mikroplu hastalıklar gibi — ipti- dasında bir kuluçka devri vardır. Bu devirde hastalığı anlamak he. men hemen hiçbir vakit kabil ola. maz. Çocuk hiçbir hastalığa tutul. mamış gibi sıhhat halinde görü. nür: İştahı, ağırlığı yolunda, tom. bul tombul çocuk... Kuluçka devri geçtikten sonra, çocuğun derisi arasına tüberkilin şırıngası yapılırsa, hastalığın baş. ladığı belli olur ama, hastalığa tu. tulan çocukların birçoğunda onun başladığı bile ancak bir iki günlük bir ateşle, yahut çocuğun hararet derecesinde İntizamsızlıklar mey. dana çıkar... Bazılarında ateşin yüksekliği on, on beş gün sürer. Ateşli, fakat geçici başka bir has. talık gibi birkaç gün sıra ile her gün biraz daha yükselir, sonra ge. ne sıra İle her gün biraz alçalır. Çocuklarda verem hastalığımı şüphelendirecek en mühim alâmet ateşin yükselmesidir, Bu hastalı. ğâ tutulmuş olan çocuğun öksür. mesi şart değildir. Bazısında — © da büyücek çocuklarda — vâkıâ öksürük, meşhur kısa kısa öksü. rük bulunur. Fakat hiç öksürmi. yenler de çoktur. Çocuğun iştahlı olmasına da bel bağlanamaz. İştahsızlık ta verem hastalığının mühim bir alâmetidir. Fakat verem hastalığına tutulmuş olduğu halde, iştahı artan çocuk. lar da vardır. Kimisinde iştah pek az derecede azalır. Kimisinde intizamsız olur. Bazı günlerde iyi, bazı günlerde az... Bazılarında da 'verem hasta. Biğı, bayağı bir hazım bozukluğu gibi, kay ve isbal ile başlai Ateşin yükselmesi en mühim a. lâmet olmakla beraber, ateşi ara. da sırada yükselen her çocuğu ve. rem hastalığına tutulmuş diye me. rak etmek te tabii doğru olmaz. Hiçbir tarafında verem bulunamı. yan çocukların bazılarında da çok devam eden bir yorgunluk üzeri. ne ateş, akşamı üzeri biraz yükse- lir. Fakat çocuk İst ce; ateşin yüksekliği yükselen çocuk istirahat ettirildi. ği halde ve istirahat birkaç gün devam ettiği halde, yükseklik geç- mezse, o vakit... Ateşin yüksekliğile beraber ço. cuğun benzi solar, iştahı azalır. kilosu da düşerse, © zaman heki, me muayene ettirmekte hiç geç kalmamalıdır. Hekim bir de Rönt- gen fotoğrafı isterse, onu yaptır. makta da gecikmemelidir. Hekim bastalığın (başladığına kanaat getirip, teşhisini koyunca; tedavinin şekli de tabii onun bile. ceği şeydir. Veremli bir sile içinde büyütül- müş bir çocuğa karşı gösterilecek iyi bir ihtimam. onun hemen her gün sabah, akşam hararet derece. sini almaktır. e il vasıtaların tekâmülü ile değişen tekâmülün sey. Tİ cemiyetlerin içtimai mekaniz. masını, teşkilâtlarını da değiştir. miş, bir çok zıddiyetlerin doğması. na sebep olmuştu. Ön dokuzuncu asırda zaman zaman meydana ge. len rec'i * hareketler, ihtilâller, harpler, bu zıddiyetlerin çarpışma. sından doğuyordu. Cemiyetin bün. yesi değişmiş, fakat eski, telâkkL ler değişmemişti. O devrin filozofları bu içtimai huzursuzlukların, ahlâki bozukluk. ların önüne ancak yüksek bir kül türle geçeceklerini zannediyorlardı Kültürün ilerlemesi, irfanın art. masile yüksek bir insan cemiyeti. nin doğacağını zannetmek kadar bir hata olamazdı. Kütür olmu. yan hayvan cemiyetlerinde nevi. lerin biribirlerini öldürmeleri, in. san cemiyetlerine nisbetle ne ka. dar az olduğu; insan cemiyetlerin. de teknik ve iktisadi tekâmül nis. betinde biribirlerini ne kadar bü. yük mikyasta öldürdükleri. inson cemiyetlerinin kültürle yükselemi. yeceğinin en büyük delilidir. BL Jâkis teknik ve kültür ilerlediği nisbette cemiyetler içindeki iktısa. di içtimai, ahlâki huzursuzluk ta arttı, 19 uncu asrın, İstihsal sis. teminde, teknikte yaptığı deği. şiklikler, ferdin egoizmine ve saadetine dayanan ah'âk kanunla. rile, sosyal şartlar ve kanunlar a. rasında bir xddiyet halinde inki. şaf etti. On sekizinci asır filozofla. rinin, Fransa ihtilâlinin ideolojisini yapan ahlâkçıların aradıkları insan müsavetı, hürriyet, kardeşlik, on doküzürcü'asrın iktisadi ve teknik inkişaf, içinde mahiyetini kaybetti. Ferdin hürriyetini kuvvetle ınüda. fan eden içtimai bir sistem içinde içtimai “hürriyeti içtimat müsava. t: müdafan eden nazariyeler çar. Pışıyor, kanun karşısında kabul e- dilen müsavat, moral düsturleri, tatbikatta ne ferde, ne de cemiyete bunların hiçbirisini temin edemi. yordu. O: dokuzuncu asır filozofları bu zıddiyetleri izaha çalış. tkları halde, cemiyetlerin inkişaf seyri durmadan ilerliyor, ıstihsal tarzının, hayat tarzının değişmesile moral telâkkilerde değişiyordu. Fakat insan cemiyetlerinde mo. ral kanunları bir âdet ve itiyat ha. İline geldiği için, eski moralin bu yeni telâkkiler karşısında muka- vemeti, muhalefeti artmıştı. Yeni cemiyete göre ahlâki olan fiil, es. kilere göre gayri ahlâkidir. İtiyat değişmelerine en güç boyun eğen insiyaktır. Bunun içindir ki, bir çok ahlâkçılar, ahlâkın âdetten i. baret olduğunu kabul ettiler. Bun. lara göre âdet olan Lir şey ahlâki, olmıyan gayri ahlâkidir. Ahlakı, âdet çerçevesi içinde tarif te, ahlâk kanununun değişmiyeceğinı İsbata kâfi değildir. Adetlerin dahi za. maân ile, cemiyet bünyslerinin ve hayat tarzlarının değişmesils de. Biştiği tarihi ve içtimai bir vâkıâ. dir. Bir zamanlar kadınların ge celik gömleğile erkeğe görünmesi ahlâksızlık iken, bugün deniz ma- yosile görünmesi ve denizd? bera. ber yıkanması ahlâksızlık değildir. Ahlâk kanununu, âdet çerçevesi i. çinde izah edenler vu kanunların ve âdetlerin cemiyetin içinden çık. tığını, içtimai bir zaruret olduğu. Du, içtimal ihtiyaçlardan o doğdu. ğunu, içtimai şartların değişmesile beraber değiştiğini hesap etmemiş. lerdi. 19 uncu asrın mütefek. kirleri artık ahlâkı ne din. ne de tablat hudutları içinde mütalâa etmediler, Ahlâkın tamamile içti. mai mahiyetini tebarüz ettirdiler, ahlâkı izah için cemiyetlerin geçir- diği iktisadi, içtimai tekâmülü i- zah lüzumu üstünde durdular. Ah. lâk buhranının ancak, maddeten değişen cemiyet bünyesile muvazi olarak değişmiyen eski müessese. lerin © gösterdiği mukavemetlen doğduğunu, zaruri tekâmül karşı. sında bunların static vaziyetlerini muhafaza insivakmın yarattığı bir zıddiyet olduğunu izah ettiler, (Bugünkü ahlâk telâkkisini ve ide, alini gelecek makalede izah edece. Kilap Meselesi : En Büyük Derdimiz Yazan: Şüküfe Niha) itapçıya soruyorum: — Hangi eserleri en fazla sa tıyorsunuz? — Hiçbirini. — Gençlik en ziyade hangisini kuyor? — Hiçbirini... — Neden? — Kitaplar pahalr da ondan; — Peki, hiç mi okumuyor gençlik? Hiç mi kitap almıyor? — Alıyor... Yirmi kuruşluk kitap, lardan. — Hanşi kitaplar onlar, — İşte... “Kadıköylü Fatma”, “E renköylü Ayşe” filân gibi şeyler... Vitrinde sıra sıra dizilip duran; gerek kitapçının, gerek omüharririn satılmamasından şikâyet ettiği 50, 60, 70 kuruşluk kıymetli eserlere baktım, baktım. Bir de, “Kadıköylü Fatma” filân gibi eserlerin ne olma. sı lâzım geleceği pek belli olan muh. teviyatını düşündüm. Üzülmemek, hattâ isyan etmemek kabil mi7? Aileler fakir; çocuklarına kitap parası vermekten âciz... Lisede oku. yan bir çocuğun eline, ders kitapla. rından başka, ayda bir kitap olsun alabilmesi için hiç olmazsa (50) vermek lâzım. Fakir bir bütçede ay- da (50) kuruşun ne demek olduğunu bilenler bu memlekette az olmasa ge. rek... Genç çocuğun okuma İhtiyacı var.. Mektep, hoca, ders kitapları. nin dışında talebenin fikri, edebi in. kişafı için durmadan kitap tavsiye e. diyorlar... Mektep kütüphaneleri, 1000 . 2000 talebenin hangisine yetişir? Zavallı çocuklarda kitap hasreti, ekmek has, retinden daha derin... Onlar; elleri, kolları bağlı, her şeyi muallimden beklerler. Muallim ne yapsın? Nere. ye başvursun; hangisine kitap vetiş. tirsin? Bu seryi bilerek ve çocuklarm ya “Kadıköylü Fatma' ü dan, sonundan kendilerinin haberdar ve mesul olmadıkları değersiz tefri. ka yavelerini okuduklarını görerek içlenmemek, kabil mi? Şakaya gelir tarafı yok; ortada kaybolan, ziyan olan bir genelik var ki, ruhu, zekâsı bunlarla yoğurn'ur. sa, sonra onu nasıl kurtarırı:? Ona da, millete de yazık değil mi? Sünphesiz, henimizin içinde, yasa. dığımız memlekete faydalı olmak arzusu vardır; acaba hali, vakti ye. rinde olanlar; âra sıra mektep kü. tüphanelerine, ber sınıf ve seviye. deki talebevi tatmin edebilecek e serler hediye etseler... Yeryüzünde en faydalı, en hayırlı; adlarını gök. lere kadar yükseltecek bir iş yapmıs olmazlar mıs? Aydında Kesik Baş Tahkikatı İlerliyor Aydın, (Tan Muhabirinden) — Ge. çenlerde bir bostan kuyusu içinde bu. lunan kesik baş tahkıkatı adliyeye intikal etmiştir. Suçlulardan Ali ile Süleyman tevkif edilmiş, Neşet ser- bat bırakılmıştır. Ali evvelce cür. münü itiraf ettiği halde şimdi inkâr etmektedir. Süleyman da hâdiseyi şöyle anlat. maktadır: “— AN bana maktul Osmanla be. Taber ormana gelmem için haber gör dermişti. Yanımda deveci olan Osma. nı alıp götürdüm. Ali bizi görünce bana: “Sen burada kal, ben Osman bir şey söyliyeceğim” diyerek onu a. hp götürdü. Bir kaç dakika sonra, bir silâh sesi duydum. Bir de ne gö- reyim, Ali, Osmanı tabanca ile vur. duktan sonra başını xesip merkebin torbasına yerleştiriyor. Beni görün. cw “Gördün ya, sesini çikarırsan se. nı de böyle yaparım” dedi. Ben de korkumdan hiç kimseye bir şey söy. lemedim.” Alinin bundan evvel dört kişi da. ha öldürdüğü anlaşılmıştır. Şehrimize Gelenler Harp filosu komutanı Amira) Mehmet Ali, dün sabakki ekspresle Ankaradan şehrimize gelmiştir. A. mural bir müddet burada kaldıktan sonra Ankaraya dönecektir. İsviçre ticaret heyeti Ayrıca İsviçreden dört kişilik res. mi bir ticaret heyeti de gelmiştir. Heyet relsi Doktor Hans Ebrard, mev cut anlaşma esasları dahilinde iki memleketin ticaret münasebetlerini arttırmak üzere hükümetle temasta bulunacağını söylemiştir. Alman matbuat ataşes, Alman sefareti Matbuat staşesi Doktor Şmit Donoud, dün sabahki ekspresle Berlinden gelmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: