24 Nisan 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

24 Nisan 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN K 27237720 Hi ÂYE Narvik Koyundaki Ilk Deniz Harbine Ait | CÜRÜM VE CEZA b Lİ İğ İizetelerde şöyle bir haber vardı İfikâr uzun müptelâ olduğu âp olamıyarak emerindeki kona- eylemiştir. Mevlâ ga- ç lık havadis, “bütün atı hulâsasını teşkil edi. İşte vaka Üfikâr hanımefendi eski sad. dan ... paşanın gelinidir. İ vefat ettikten sonra, malı. Milkünü iyi muhafaza otti; i- mafrafına uydurdu; eski İşini bozmadı. Kışın Bozdo. nerihdeki konağında, yaz Mbukludaki yalılarında abası eski debdebesile ya. Son derecede sert, mütehak. olduğu için, herkess kendini ır, oğlu İhsan bzys bile hâ. Pcuğu muamelesi ederdi, Sunu eski usul görücü geze. *lendirdi.. Pek fak alleden kiz aldi. Çok şükür servetimiz var, olsun zararı yok. Fakat gü. İlim... Diyordu. ilkaten intihap ettiği kız, son *de güzeldi. Karı, koca se. ir. Eğer validesi, seri bir a. tahammül edilmez bir Vana şekline girmeseydi, İhsan Dek mesut olacaktı. Fakat tek Sa delice bir muhabbetle bağ “an bu kadin, oğlunun bütü bbetini karısına vermesini Hirlü affedemiyordu. Konakta €ski çırakları, yen. hizmet. | Uşakları titreten hanımenfi şiddetini şirmdi gelini Nâza. Şevirmişti. “*hç kadın, hayret edilecek bir #t ile kaynanasının hücum. tahammül ediyor; kocasına Ağzını açmıyordu. Bu taham- Diltikâr hanımın daha ziyade etini tahrik ediyordu: Ş Yilan karı! Oğlumu elimden yine onda kadı, ne. İi cevap versin?” Ölen bey annesinin haksiz hü. Sarina ehemmiyet vermiyordu. “uz bir gün dayanamadı: © Anneciğim. Siz aradınız, sİz Vtidiniz, siz aldınız. Neye şikâ- #diyorsunuz?, Ben karımdan Munum, şikâyet edilecek bir hi görmüyorum, diyebildi. Me > Evet ben beğendim, ben 8i- fakat senin böyle koyun ba- *lduğunu ne bileyim? Sarmisa- gelin etmişler, kırk gün iin çıkmamış. Bilemedim, dis Ür gün ikisini birden kovdu, lar, Altı ay Çubukluda yalı. dılar, Oğlundan ayrı yaşa- tahammül ödemedi, yine yan aldı, Oğlunu ayırmak için, * ettiği sebeplerin kâfi olmadı. N görünce; en müstekreh çare. baş vurdu. Mektuplar uydur. #elininin evdeki arabacile mü. beti olduğunu iddia etti. Bi 9 Nâzan bu iftiradan kendisini kurtardı. Nihayet ana, oğul İç öğle yemeğinden sonra müthiş kavga ettiler. İhsan bey düş- bayıldı. Anasına da müzül isa. Mi Ürtiker hanımerenalyı veasvı aç, iin en yüksek doktorlara 'dılar, Bin türlü çarelere baş Atalar, faydası olmadı. Umumi is kudım mublamış gibiydi. eemesi yerinde, her şeyi gö- ve, anlıyor, fakat hiçbir uzvu. kumıldatamıyor, hiçbir lâkırdı lyemiyordu. Bütün doktorla. ipler muhtelif tedavilerin netice vermiyeceğine Ve kann ölünceye kadar te- bir koltuğa mıhlanmıya km olacağına kanaat getir- tn sonra Nüzan senelerdenbe- Sektiği çilenin intikamını almı. kirar verdi. O ona kadar sesi, in çıkmiyan bu kadım intikam Yaagiavar yaptı. Kocasının evde h iğı zamanlar odanın kapısı. a Miyeree kaynanasını kar- Üğış oturuyor ve cevap alamıyas bildiği halde: 17 Cadı! diyordu. Bana seneler- Wı/attardağun zehirlere bir gün İçi, bu halde göreceğimi bildiğim İş tahammül ettim, Fakat artık, Rap Slimdesin... Sen oğluna ka- te lin, esir pazazından k€ © Seriye aldın. Faket artık geçti Yazan: ULUNAY o günler! Kuzu kurt oldu... Bun! dan sonra ben he istersem © ola. cak. İstersem seni açlıktan da dürürüm. Fakat gebermeni iste. mem. Çok yaşa ve çek... Böyle saatlerce en ağır sözlerle tahkir ediyor; ömründe kendi ko- casından bile ufak bir sitem işit. miyen kaynanasının ruhunda ko. pardığı fırtınalarla alnından no. hut gibi soğuk terlerin döküldü. ğünü seyrederek, kahkahalarla gü. İhsan bey her sabah memuriye. Üne gider, akşam konağa dönerdi; Nüzan o zaman başka bir şahsiyet olurdu. Kocasının yanında lü. rüm kadının koltuklarının arkasi. na yastıklar yerleştirir, dizlerine battaniyesini örter, #ikışlırır. — Bey, derdi. Valideni böyle gördükçe, yüreğim parçalanıyor. Sert kadındı ama, sana karşı pek büyük muhabbeti vardı. Acaba şu dertten kurtulması için Avrupaya göndersek, nasıl ölür? İhsan: — Ufak bir ümit olsa gönder. mez miyim? Fakat sana hayret c- diyorum karıcığım. Melek gibi bir kadınsın, Bir onun sana yap- tıklarını düşünüyorum. Bir de se. nin ona karşı olan hürmet ve mu. habbetine bakıyorum ve Şaşıyo- rum, diyor. Ve iskemlesini anne. sinin yanına çekerek: — Anneciğim. Nâzan s&ni ne ka. dar seviyor değil mi? Kendi kızın olsa; sana bu kadar iyi bakmazdı. Kötürümün hiçbir şey ifade et- miyen yüzünde, yalnız gözleri oy- nuyordu. — Sen de artık onun kalbinin iyiliğini anladın değil mi? Kıza boş boşuna cefa ettin; fakat o se. na hepsini helâl etti. Nâzan: — Aman bey, artık bunlardan bahsetme. Biçare kadın bak ne halde. Ben hepsini helâl ettim. Bir hastabakıcı getirtsek da. ha münasip olmaz mı? Çünkü sen oruluyorsun. ZAMN etmesin. Ben anneni tanımadığım, el kadınlarının elle. rine nasıl birakırım? — Yine sen nezaret ederdin ca. nim. — Hayır, hayır. Katiyen ola. maz. Herkes ne der? Bir kayin validesine bile bakamadı, derler. Allah gecinden versin. Ölünceye kadar ben, ona sâçimi süpürge €« deceğim. hsan beyin ava merakı var. dı. Bir kış arkadaşlarile Çekmece gölüne ördek avına gitti. Geç vakit konağa döndü, hasta. landı, tedavi bir işe yaramadı, Nâ- zan dul kaldı, Kocasından kalan © büyük servetten obaşka yatalak kaynanasının da bütün varidatını o idare ediyordu. Kocasının ölü. mühden sonra vaziyet büsbütün değişti. Kötürüm, oğlunun haya. tında, gelininin sitemlerine yalnız gündüz maruz kalıyordu. Şimdi artık vakit, saat yoktu. Lâstik te- kerlekli koltuk kaldırıldı, yerine kuru tahta bir delikli iskemle kon du. Hizmetinde bulunan eski kal. talar uzaklaştırıldı. Hasta, hoyrat» biğile tanınan Cideli ahretlik Kez. bişun eline bırakıldı, Mükellef ya. tak odasından çıkarıldı, Karanlık merdiven altına atıldı, yatak ola. Tak ta altına bir kuru pösteki se. rildi. Yalnız, ölmemesi matlup ol. duğu için, yemeğine son derece i- tina olunuyordu. Kötürüm kadın: da da, bir gün iyi olmak ümidi vardı. O zaman gelininin kendisi. ne yaptığı cefaya nasil mukabele edeceğini düşünüyormuş gibi; o di hayata sarılmış, ölmek istemiyor, ne verilirsâ yiyordu. 'Kezban, her gün kadını tahta is kemlesile sürükliyerek, Nâzanın karşısına getiriyordu. Kaynanssı. nın, oğlunu sevdiğini bildiği . için intikamının cephesini değiştirdi; yalnız kalınca: — Cadı karı! dedi. Öleceksin, diye ödüm koptu. Bereket versin, senin yerine aptal oğlun gitti. Kötürümün gözleri parladı. — Ya aptal oğlun.. Hem de ne alık şeydi yarabbi! Alık olmasa; senin gibi bir cadının bu kadar ta- hakkümüne tahammül edebilir ini idi? Ama merak etme, Ben, onu senden öyle soğuttum ki.. Gere, gündüz gebermene dua ediyordu. ONAN NN 0023333333330 Hastanm gözlerinde Yaş pırıldâdı. Ay! Ağlıyor musun?.. iki gözüm vah. Benim b numu. bükerek her cefana taham. mül edişimi sen budalalığıma ver Mmişsindir, değil mi? Onların hep- $i plândı. Hortlak karı! Hepsi plân! Alık oğlunu öyle elimin ii ne almıştım ki, odamıza girdiği. miz, baş başa kaldığımız zaman, heler yaplırıyordum! Ayaklarımı öpüyor, köpek gibi yerlerde yu- varlanıyordu. Eşek gibi üstüne bindiğim de oldu. Cam gibi gözlerde şi çaktı, bir damla şeker Kızdın mı?., Öyle ya, ben kim? Sadrazam (...) pasanm to. rumu İhsan beyefendi hazretleri kim? Fakir kantarcı Süleymanın kızı sizinle boy ölçüşebilir mi? O, olsa olsa bir odalık gibi, yatak hiz meti yapabilir. Hoş zaten, senin kaynatan da bir şey değilmiş. Tahkik ettim. (...) paşaya, tel lâllık edermiş. O sayede yül - miş, hırsızlıkla da bu serveti yap. mış, Asalet iddia ediyorsunuz. Ben sizden asilim. Hiç olmazsa bsbem mezar Laşı ile iftihar etmiyordu. K su alımda ter dam. Isları cüsseleşiyordu. Nâ. zan bir kahkaha atarak: — Ahi dedi. Kimbilir neler dü- şünürsün! Bir iyi olsam, dersin. Fakat avucunu yala. Mezarlık kaç. kinı, İyi olduğun gün seni boğa. rım, Hem de elimle boğar, geber. tirim alimallah! Hastanın, bunun da tesirine a. Uiştığımı görünce; yeni bir işkence icat etti Kaynanasina: —— Sana şimdiye kadar söyleme. diğim bir şeyi anlatacağım. Hani hatırlarsın ya, bana if atmış. tın. Arabacı Hüseyin ile müni var, demiştin... Cadı karı! Sen o İftirayı tam üstüne vü hüve hüvesine doğruydu ten arabacı Hüseyin bana âşık ol. muştu. Hem de sehin oğlun gibi, pısırık, kirtipil, sıska benizli, çin. gene maşasına be güzeliydi. Dişçiye gidiyorum, diye evden çıktığım günler, Hüseyinin Yedikuledeki evine edik, Ben kadın değil mi hastalıklı oğlun beni doyurur mu? İntikam hissi Nâzanda zaman İ. le tahribatını arttıran bir hasta- lık, bir delilik şekline © girmişti. Kaynanasını adamakıllı tâzip için âşıklar edindi. Onlarla münasebet. lerini bütün açıklığile anlatıyor ve kahkahalarla: — Nasıl? Dilfikâir hanımefen. âi! Beğendiniz mi? diyordu. Muh- terem ailenizin namusu mahvol. du değil mi? Zaten İhsan hayatta iken her şey olmuş, bitmişti. Ben daha o zaman asslet markanıza i- ki tane geyik boynuzu takmıştım. Târizlerinin tesirini kaybetme. sine tahammül edemiyordu, Her anlattığı rezaletin, kötürümde te. sirini anlamak için, yanına soku. luyor, intikam ateğleri saçan göz- lerile hastanın nazarlarını araştı. riyordu. Bir gün yeni bir vaka an. lattı, Hastanın nazarlarını biraz lâkayit gördü: — Ne o?. İnanmadın mı?. Anla- dm. Bunları sana azap vermek İ- çin icat ediyorum zannetlin. Me- rak etme. Yakında ayağın suya © Ter. Ke Ahmet isminde Ana. dolulu acemi genç bir uşak vardı. Nâzan uşağa: .— İşini bitirdikten sonra yuka- rı çık, dedi. Genç uşak, hanımın ertesi gün için bir emir vereceğini zannede- rek, işini bitirdikten sonra, yukü. rı çıktı, Oda kapısınm önünde ök- sürerek, geldiğini haber verdi, — İçari girl Uşak odaya girer girmez, kapı. nın yanında durdu. Hanım, çıril çıplak denecek kadar uryan, ince bir ipek gömlekle çezlonga uzan. Nözan; — Soyun, dedi, ? Uşak alık, alık bakiyordu. — Ne bakıyorsun, budala s0- yunsana... Ahmet eaketini çıkardı, yeleğini çıkarırken, odanın bir kö. İ #ilotillâsının Yarvik'e taarruzu, ne. Tafsilât Dün Neşredildi! "Hardy" Ağır Yaralar Çoğu Ölmüştü, Bir Bacağı Mermi İle Kopan İ Gemi Kasadarı Kumandayı Eline Aldı ve | Destroyeri Karaya Oturtmıya Muvaffak Oldu || Almış, Mürettebatının Londra, 23 (Hususi) — İngiliz Amiralliği, 10 Nisan tarihin- de Narvik'e yapılan ilk taarruza ait tafsilâtı bugün n retmiş- tir. İngiliz ve Alman filoları arasında cereyan eden bu harpte, İ 2 İngiliz destroyeri batmış, biri karaya oturmuş, bir diğeri de ciddi hasara uğramıştı. Bu arada 1 Alman destroyeri tamamen tahrip edilmiş, 3 Alman destroyeri de harp hari Amiralliğin bugün neşrertiği bül ten, bu harekâta dairdir ve Narvikte karaya oturan “Hardy” destroyeri mürettebatından sağ kalanların ifa.| delerine istinaden hazırlanmştır Taarrtız nasıl yapıldı? Bültende, Şark Westfjord, methali | ? geniş, içeri doğru gidildikçe özami 2| mil genişlikte iki yüksek dağ arasın. da sıkışık bir kanal şeklinde taviz) ediliyor. Bu kanal, sahilinde Nar.| vik'in kâin bulunduğu Öfort Fjrod'a| müntehi olmaktadır. “İngiliz torpido mubhripleri filotil. | lis Hardy, Hostile, Havock, Hots.| pur ve Hunter'den müteşekkil bulu. | huyordu, Filotillâyı Hardy sefinesin. den idare eden Warburton Lee, O. fort fiyorunun, İngiliz torpido muh. Tiplerinden daha büyük ve daha kuv. vetli, en az 6 muhribin muhafazası altında bulunduğunu haber almıştı, keyfiyeti amiralliğe bildirerek AL manlara taarruzda bulunmak müsa. adesi istemişti. Amirallik, Almanla. rın maddeten üstün vaziyette bulun. maları dolayısile 2 numaralı muhrip ticesi tesadüfe bağlı bir iş olduğun. dan Warburton Lee'yi taarruz etmek veya etmemek hususunda serbest bı. yakmış, fakat nasl hareket ederse «tsin tasviple karşılanacağı temina. | , tanı vermiştir. Bu hâdise, 10 riisan, gecenin saat birinde cereyan etm tir. Warburton Ler, med esnasında taarruza geçeceği cevabını vermiştir. Hardy muhribi, filotillânın en önün. de bulunuyordu. O kadar şiddetli bir kar tipisi vardı ki, subaylardan biri, muharebeden sonra “Ofort fiyorun. daki kayalıklardan birini çarptıktan sonra görebildik” demiş. tir. Hardy'nin sevk ve idare ettiği filotillâ Westfjord'un dar iethalih. den geçip Ofort fiyoruna girmeğe Jru e ancak bırakılmıştı. muharebe umumileşti. Hardy'ye di mermilerinden daha büyü mermiler İsabet e ça parça olmuş, #ürcite yaralanmıştı. Güvertenin & teğmen Stanning'di mermi alıp götürmüştü. Geminin b tarafında, teğmen Mansel topçu efradına emirler yordu. Stanning sürüklenerek dümene doğ. bütün efrat ölmüştü. pılıp sürüklenmeğe başlıyan E yi akıntıdan kurtardıktan sonra di menin başına bir bahriyeli bırak rak enkaz haline gelen güverteye a det etti ve kumandayı ele aldı y, düşman ateşi altında idi. Mal ne dairesine müteaddit mermiler | bet etmişti. Stanning, henüz sağ ka. lanların hayatını kurtarmak için, ge- miyi karaya oturttu. Makineler artık işlemez bir halde idi. Hotspur ve Hostil de hasara uğramışlı t Almanlar, bunları meğe muvaffak menların altı nakliye gemisile, dört muhribi de yaralanmış, batmakta idi, Almanlar, avdete başlıyan İngiliz muhriplerini takibe kalkışmadıla Tizler, bu arada bir fsrsat bularak nlarin himmat yüklü Re. nsfeld gemisini de batırdılar. Ku. mandan Werburton Les karaya Gi. 'karılmışsa da, sahile iner İnmez son nefesini vermişti, Hardy'nin sağ ka etradı, sahildeki evlere sığındıla e orada saklandılar. Bu evin sahib ve kızı, evlerine hep birlikte fltles bu 18 kişiye yiyecek ve elbise verdiler.” muvaffak olmuştu. Saat 4 buçuğa gelmişti. Hardy, yalnız başına vik'e girdiği zaman orada iki Alman muhribi görmüş ve en yakın. da bulunana bir torpil atmıştır. Tor. pil, gemiye yandan çarpmış, çok şid. detli bir infilâki müteakip Alman ge. nden büyük bir alev fışkırdığı rülmüştür. Mühimmat deposunun infilâk ettiğine hiç şüphe yoktu. AL man muhribi sulara gömülüyardu. Şiddetli bir çarpışma başladı “Şimdi Hardy, hem kendisinden daha kuvvetli iki Alman muhribinin, hem de sahil bataryalarınn taarra. zile karşılaşmıştı ve torpillerini at. mış bulunduğundan geri çekilmişti, Öteki İngiliz muhripleri taarruza gectiler, Attıkları torpiller o Alman nakliye gemilerini tam mânasile her- cümerç içinde bırakmış, ayni zaman. da, topları da Alman mühriplerini Ateş altına almıştı. “Hardy, tekrar filotillânm başına geçti. Tam o esnada Ofort'un derin koylarından biri olan Remboks fi. yorundan üç büyük Alman muhribi. nin süretle çıkıp ilerlediği ve derhal Hardy'ye hücum ettiği görüldü. Har. dy, fiyer methaline doğru açıldı is de, iki Alman muhribi yolunu kesti. ler, Almanlarla İngilizler arasındaki şesinde kuru tahta koltuğuna mıh. lanmış büyük hanımefendiyi gör. dü. Yeleği çıkaramadı, dudakları | #itriyerek; | — Korkuyorum hanımefendi! | dedi, — Ne korkuyorsun? Soyun, de. dim. Ben emrediyorum. | Uşak soyundu. 'Nizan kaynanasına vurduğu son darbenin tesirini anlamak için her zaman olduğu gibi, meflüç kadına yaklaştı. Eğildi, gözlerine baktı. Kötürümün her zaman bin mâna ifade eden nazarları, cam gibi bir şekil almıştı. Biraz daha dikkatle büz gibi Yokohamr Stokholm Sivas-Erzut ASKERLİK İŞLERİ : Fatih Askerlik Şubesinden: ı—ı iran 940 tarihinden #ivaren Gülhane, Gümüşsüyu ve Hu; şa has- tanelerinde açılacak | haştabakıcılı bemşire kursuna gönüllü olarak tal a tak 20 40 yaşları arasınde'ri münevver Böyanların kayıtlarını e 2 — Kurslara İştir olmakla beraber vatani bir vazife retur, 3 — Kurs müddeli 2 buçuk aydır, Her gün kursa devam sanileri öğleden sonra Eski Kâğıd SAKAR, ŞI 4 eke Cas BAE MEYVA TUZU HER YEMEKTEN SONRA KULLANINIZ SİHHATINIZI KAZANIRSINIZ. Künkler inşası i. ertibat,, hakkında edilen 1736 ibtirk beratı ile 1.11.1933 birinci ilâve tasdikname. il ğ veya ip olanla. sat hanında, ye müracaatları i. lan Olunur. gunum saat 14 den 17 dir. 4 lip olanların kayıtvekabul ig- üne kadar devem t Cumartesi günleri öğleden evvel sant- 9 dan saat 14'den J8,ya hariç 12 yo, öğleden sonra kadardır. $ — Taliplerin şubeye müracaatlarında nüfus cüzdenlarile iki sdet vesiks folog- raflarile beraber gelmeleri rica olunur. gömen — A 1 Münakasası Sümerbank Sellüloz Sanayii Müessesesinden : Müessesömizde mevcut şartname veçhile 200 (iki yüz) ton safi be. yaz ve 500 (beş yüz) ton karışık matbaa ve büro artığı eski kâğıd münakasa suretile mübayaa edilecektir, Münakasa 22 mayıs 940 çarşamba günü saat 14 te İzmitte mü. essese müdürlüğünde yapılacaktır. Satmağa talip olanların fiat tekl'flerini havi kapalı zarfları mü. nakasi günü saat İZ ye kadar 700 (yedi yüz) liralık teminat akçele. rile birlikte müessese müdürlüğüne teslim etmeleri lâzımdır. Şart. name müessese müdürlüğünden bedelsiz olarak tedarik edilebilir. AR 2 il a 2 |

Bu sayıdan diğer sayfalar: