1 Mayıs 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

1 Mayıs 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bir veya iki gün şehri. balık günü ittihaz edil. n teklifimiz üzerine İktisat Müdüriyeti yap- N bitirmiş ve Buzhane veya soğuk hava olmadıkça, günleri halka kâfi de. arzedem, bir Balık Günü ihdası bile güçtür. min büyük bir kısmının et i bir zamanda 100,000 kilo dökülmesi hazin bir ın mir Bu it fiyatları yükselmiş, balkınım “büyük bir kası hale gelmiştir. yahut baftada ancak bir kaç »k mecburiyetinde kal. haftada ancak bir kaç bir şehirde, bir kaç iki gün et yemek. büyük bir hâdise see Ababa : ükkünda Mehmet m nir D& dorya numa. ta 2 İşin Bali inin bey de Elttim. İşim, MEN İl | KAMPE li Ni İmam MÜREBBİ: İçinizden hangisi deniz kafilelerine iltihak edecek olursa, kafasına derhal bu sopayı yer! (Ecnebi Karikatürü) | < nsanlık doğduğundanberi ya. lanla uğraşır. Kendi doğur. duğu bu canavar onun en kıymet. li malı olan hakikati öldürdüğü halde bir türlü insan yalandan kurtulamaz. Hattâ şairleri bile ya- lan terennüm ederler. En güzel yalan yazana, en mu. vaffak olmuş romancı adını verir. İ ler ve-sonra da “Yalan. söyleme. eği diye ahlâk kaidesi koyar Yalanın en büyük kuvveti isba edilemeyişindedir. Hakikat ken dini isbata çalışır, yalan böyle kül fete girmez. hp 6 AN Eskiden: “Yalancının mumu yatsıya ka. dar yanar” diye bir kanaat varmış. Şimdi bu tehlike de yok. Evvelen mum yakmıyoruz İkincisi asıl ya. lancıların ışığı çek yanıyor. Çok defa yalancı elmas, sahicisinden daha parlak görünüyor. Yalan kırmızılarla dudağını bo- yamıyan, gözünü boyamıyan, sa- çını boyamıyan kadınların yüzüne kimse bakmıyor. Sonra da: — Yalancılık ayiptir! Şudur, bü- dur, diyoruz. Haydi efendim, geç! Ben böyle mürailiğe içerlerim. Bal gibi herkes yalan söylüyor, 'bu arada bazı siyasiler de... Ben de Onu Düşünüyorum! aftanın son söylenen sözleri arasında yalan olduğu iddia edilen belli başlı lâf Alman Hari. ciye Nazırının Norveç işgaline dair bitaraf diplomat ve gazetecilere verdiği beyanattır, Biz, Ekselânsın huzurunda bu. lunmadığımız için ne dediğini ku. lağımızla işitmedik. Yalnız ajans. ların verdiği malümata göre son yüne Norveçte yakalanan bir ingiliz zabitinin üzerinde, İngiL terenin Norveçi Almanlardan ev. vel işgale hazırlanmış olduklarına dair vesika bulunmuş. Böylece AL manya, Norveçi İngilizlerden da. ha evvel davranıp isgal etmiye mecbur kaldığını isbat etmiş. Kar. şı taraf ne böyle bir zabit, nede böyle bir vesikanın vücüdünü ka. bul etmiyor. Diyeceksiniz ki, hiç kimse aleyhindeki vesikayı kabul etmez. O da doğru. Yalnız nazi Ha. riciye Nazırının iddiasının bazı za. yıf tarafları var. Birincisi: Ameri.. ka gazetelerinin dedikleri gibi, AL man ordusu her işgal ettiği yerde itham edecek ARŞAMBADIR ÇARŞAMBA | YA LAN Yazan: B. FELEK veda Amerika sleyhine buldukları gibi. Garip tesadüf, İkincisi, İngiltere hükümeti Nör, ».veçi isgal edeceğine daimolar pim. ları, Norve seför Kuv vetlerinin zabitlerine dağıtmış. Üçüncüsü, Almanlar, bu vesi. kayı bizzat kendileri, İngilislerden evvel Norveçi işgalden “sonra bul. muşlar. İngilizlerin Norveçi işgal hakkındaki niyetlerini gösteren vesika 22 Nisanda cereyan şden bir harpte elde edilmiş. Al lar Norveçi B Nisanda işgale başladı. lar. Bu vesikanın verdiği malü. matı kerametle mi elde ettiler? Bu sualler gerçi cevapsiz kalmıya mahkümdurlar. Yalnız bu müna. sebetle Hocanın Şu fıkrasını hatır. lamamak kabil değildir. Nasrettin Hoca bir gün başka birinin bostanma girmiş, (Tıpkı Almanların Norveçe girişleri gibi) Önüne gelen mahsulü toplayıp torbaya koyuyormuş. O sırada bos. tancı cikip gelmiş. — Burada ne geziyorsun bire adam? — Sus ağa! Fırtınadan düştüm. Kendim girmedim. — Kara kan damarında tâ içerdeki tabakanın iltihabı demek olan File. bit hastalığı türlü türlü sebepler. den —meselâ tifo hastalığında ya. hut bir ameliyattan sonra— gele. bilirse de en ziyade lohosalıkta görülür ve en meşhuru budur. Kara kan damarları vücndün her taratmda bulunduğu halde lo- hosalıkta gelen Flebit bacakların birindeki uzun kara kan damarın. da ve en ziyade sol bacakta olur. Sağ bacakta, iki bacakia birden, iki bacakla iki kolda birden olduğu varsa da pek nadir. Lohusalıkta gelmesine sebep ço. cuk yatağında bir iltihap bulunma. sıdır. Fakat oradaki iltihap hemen ber vakit hafif olduğu gibi, büyük iltihaplara yol açar. Çocuk düşür. melerinden sonra gelmesi müstes. nadır. Bu da gösterir ki bu hasta- ikta mikroptan ziyade kanın kim. yaca terkibinin daha büyük tesiri vardır. Zaten bu hastalığın bazı a- ilelerde soya çekmesi de —tabii yalnız kadınlar arasında— İstida. da bağlı olduğunu anlatır... Flebit, çocuk doğduktan sonra sekizinci günle otuzuncu gün ara. sında, fakat en çok defa lohosalı. Em üçüncü haftası icinde başlar... Lohosalığın ilk günlerinde çocuk — Haydi fırtınadan düştün di. yelim. Ya bu bostanları koparıp torbaya kim koydu? « — Vallahi kardeşi Ben de tam Simdi dü ordum Dâha Hoca da düşünür, diğer bostan kırsızlarısda: Lâkin bunun cevâbını bulamazlar Başka Ümemti Muhammet ısıya bir atlet kafilesi gön. M derdik. Erkendi, İdmansı; idiler. Bir kısmı hiç piste çıkma. miştı. Lâkin çocuklar orada umul madık güzel neticeler elde ettiler. Yüzümüzü ağarttılar, göğsümüzü kabartılar, İçlerinde Türkiye ve Balkan rökoru kıranlar bile oldu Eskidenbori bizi bu yarışlarda ge çen bir kısım Yunanlı atletleri de geri bıraktılar. Güzel şey. Çocukları memlekete döndükle, ri zaman iyi karşılamadığımızı, haydi dalgınlığa, muvasalat günü. ber veren küçük bir ateş bir kaç gün içinde geçer, ondan sonra İo. hosanın her hali normal göründü. günden Flebit artık hatıra gelmez. Halbuki o küçük ateş geçtikten sonra da İohosanın nabzim say. mak lâzımdır, Çünkü kara kan da. marının geleceğini önceden haber veren en mühim alâmet ateş geç- tikten sonra nabzın gene hızlı, me- selâ dakikada 100 kalmasıdır. Ba. zılarında hiç ateş olmadığı halde nabzi hazlı olur. Bir lohosanın nab- zı hızlı atınca, ateş bulunsun bu. lunmasın, ona ehemmiyet vermek lâzımdır... Lohosanm her gün nab- zını saymak için de mütehassıs he. kimi yahut bayan ebeyi hergün davete lüzum yoktur, Bu İsi nile a- rasinda —lohosanın kendisinden baska herhangi biri— insan nab. zını kendisi saydıfı vakit daima farla hisseder— yapabilir, Flebit hastalığının tedavisi, bü. yük tehlikenin önü alınması on. dan vaktinde şiiphe edilmesine bağlıdır. Onun için bir lehosanın nabzı fazlaca hızlı olunca hemen mütehassıs hekime müracaat İyi olur. Zaten bazılarında bu alâmet. le birlikte, biraz sonra iltihaplana- cak bacakta uyuşukluk hissi, gö. güsün hir tarafında sancı, hafif bir mefex darlığı. kısa bir ökstirük. nün bilinmemesine ve nihayet teş- kilâtsızlığa hamledelim. Lâkin gel. dikten sonra bunları okşıyacak, tatyip edecek bir kelime, bir tak. dir yazısı yazmak da yok mu? Ha. ni ya atletizm mütehassısı kalem. ler neden harekete geçmiyorlar? Atletizm ihtisası yalnız tenkitte mi işler. Vaktile mahbupperest birisi bir «hbabının evine misafirliğe git. miş. Oturup sohbet ederlerken ey sahibinin güzel bir genç olan oğlu içeri girmiş. Amea makamındaki misafir adım sormuş: — Mehmet! demişler kal muş: Allâhümme salli alâ seyyidina Muhammet! Diye salâtü selâm getirip iki yanaklarından öpmüş. Mütecaviz misafirin bu hareke. tine iğerilemiş olan hane sahibi biraz bekledikten sonra bir mü. nasebetle içeri girmiş olan Divrik. li kırk beş yaşlarında palabıyık uşağını göster — Efendim! Takdim ederim. Uşak bendenizin de adı Mehmet. tir. demiş, Misafir: — Güzel! Allah bağışlasın! de. yince, ev sahibi: — Buna da ayni iltifatta bulun. saniza! O Müslüman evlâdı dej mi? y — Anladık efendim ama, başka ümmeti Muhammet kalmadı mı? Onu da başkası öpsün! cevabmı vermiş, (Devamı 7 incide) Hemen çocuğun boynuna Sarıl, OKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ LOHUSALIKTA FLEBİT HASTALIĞI Lohosalıkta bu alâ. metlerin hepsi o ehemmiyetlidir, Flebit hastalığını hatıra getirir. Bilhassa sancı nerede olursa olsun, onu sinir ağrısına, soğuk na atfetmemelidir. lir, yahut tutulur, a — - GÖOPNSLEDİ Resmi Makamların Otomobillerini 43.40 Tahdit Etmeli mi? Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel illet Meclisinde resmi makam. ların otomobillerini tahdit et- hassasiyettir. * Umumi refah seviyesi nazarı dik. kate alınırsa, iktisadi kalkınmada ne devletin israfına, ne de ya çıkmalıdır. Devlet mekanizmasim. 'da yapılan israflar varsa, bunların ö- nüne geçmek dır. Fakat | hayatta milli serveti şahsi ve kı olarak heba edenlerin iktısadi hayat. ta açtıkları yarayı kapatmak güçtür. Devlet ancak elinde mevcut bir bütçe de belki bazı israflar yapal Ş bu da kontrole tâbidir. Fakat servetin heder oluşu hiç bir kontrole tâbi değildir. Bir tarafta günlük ek. meğini güç tedarik eden bir halk ka cuk yatağında hafif iltihap bulun- |, duğunu haber verirler, onun da sonradan (o Flebit © yapabileceği hatıra gelmelidir. Mi Okuyuculardan Bay Mustata “Kadın ve sile meseleleri hal

Bu sayıdan diğer sayfalar: