14 Temmuz 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

14 Temmuz 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ITAN YONE seneLi yeğin ( HAFTANIN MUSAHABESİ ) İktisadi Hafta Başvekilimizin Nutku Piyasadaki Durgunluğ lu — ie penil a İzale Etti - Bu Hafta Zarfında Aldığımız Ke, » ” e Baz eg m I Mi en I Mi ve Sattığımız Mallar Nelerdir? bie; 300 ” aşvekilimiz Refik Sayda. | yapamamışlardı. Bu yüzden, | lerzan posta. ittihadina #imiyan memleketler için eğ e sirasiyle ' iradir, Abone be- çi sini Ares değiştirmek ğe Cevap için mektup- Kuruşluk pul tövesi Mzimdır. manya ile ve Romanya vasılas Je işler pek azalmıştı, bu kad dalışa göre, Çekoslovak; bir. liralık susam, gönderila Macaristana ise 38 bin tütün, iç fındık sevkedilı Tuna yolundan başka diğer İleketlere yapılan ihracat t itibarile pek azdır. Bir fikir w E mın B. M, Meclisinde ver. diği son nutuk, piyasada da büyük tesirini yapmış, ortada mevcut olan durgunluğu gider-| miştir, Masmafih piyasadaki dur gunluk yalnız siyasi sebeplerden ibaret değildir. Esasen bu mev- İ sim. ihracat mevsimi olmadığı İ- Bin doluşunu, masum gözlerine| çin, her sene bu aylarda görülen Hatırlattıkları m A VİNİ Bir Ders çalışkan bir ğu, mektebe gidebilmek ni şün on kilometre yol “X mecburiyetinde kalı. Bak geze mn terk 'Türk köylüsüne Zevki ne kadar ilerlemiş. ki için, karda, yağmür- Yol yürüyen küçük Otman Kantardan ibret a- “e Küçük Ali Osman Kan. takdir edelim, fakat ondan kad N ibret almasın, i büyüklerimiz de acı bir "nlar: Bir köy çocuğu. bu memnuniyetin acı de vardır. Çünkü, köy İe bizi bu fedakârlığı iste. 4” çizim hakkımız yoktur. Biz b ele 2 Türk © çocuğunu, pe yağa ilmek için her . yol yürüye. Vi Ri bağ tahammül. imtihanı bel duyacağız! urtarabileceğimiz. * yanlara Zulüm: PE en *hrimizdeki sebzeci, saka sela, © Smsali satıcıların hay. 4 e bir sıhhi muayeneye n İn ie muayeneye o kadar hi tiyaç vardı ki, bu ka. |, birüne kadar gecikmesi zana 8 karşılanıyord a hle in. 5 İk, 'rda, yük taşıyan, ara, m iz at vanlara biraz İnsaf. a, ls: Derhal görülür ki, Ne Arasında, cılız, yaralı, ba. Nb evla, hattâ kör ve topal vefk ma seriyeti teşkil ederler. | it wra göz yumsak bile, © yanların bu derece acıklı zulüm sahnele- taha eruyoruz ki, sade om. bal edişimizi gören. İ mızdan şiiphe duya. ia bu kanaattir ki, bi. rine vicdanlarımız isyan 8 sah i İni bulunması Si edelim düğüm için, ğ Bulgaristanın İstediği, bütün Doh. Nutku — Başvekilin emen m iye in in bir gazetede okuduğu. il Ureların güler yözünü görmemiş, ilik temasını duymamış, eşsiz bereketini tec. rübe etmemiş ve tükenmez fey- zinden nasip almamış yeni ne. sillerin umurunda olmasa ge rek sma, altın devri çocuğu ©- Jan benim üzerimde soğuk bir tesir yaptı: Yeni Avrupa niza- munda altın esası terkedilerek, devlet itibarına müstenit kâğıt mark tedavüle okonacakmış.. Yani, artık bu sefer altının pa. bucu büsbütün dama atılacak. miş! Bir noktâdan bu kiymetli cevherin matemini tutmak ba. na, benim gibi hiçbir devirde ve hiçbir rejimde avuçlar dolu. sunu bir araya getirememiş o- lan yazı ırgadına düşmez ama, kâfir madenin uzaktan bile te. maşasındaki zevk düşünülürse, sahibi olmadığım halde nasıl İ Çırağan sarayının yandığına a. cıdımsa, buna da hafifinden kederlenmemi tabii görmelidir. Boğaziçi veya Gülhane parkı benim değildir, diye; birincisi. nin dünya haritasından, ikinci. sinin belediye plânından silinip kalkmasını elbette istemem. Al tın güzel bir şeydi, renkçe, ses. çe, tesirce.. .Âdeta diyebilirim ki, altın sıcak kanlı; yumuşak bir mahlüktur, elinizi sürünce tavşan yavrusu gibi, vücut ha- raretini duyarsınız, hemen he. men kalbinin attığını bile işite. cek gibi olursunuz. Halbuki gü. müş ölü bir madendir; fazla ks- bukludur zehabını verir; yerde sürünen tesbih böceği cinsin. den temasi soğuk ve ürpertici. dir. Öteki demevi yaradılmış. tır, bu lenfavi! Altın, günet işi. dıdır gümüş, ay... Alım eritip içsem vücudümde kan yapacak sanırım; gümüş menkuhundan ise, zehirleneceğime hükmede, rim. Altın gençliktir, lepiska saçlılık ve gül tenlilik... Gümüş ise yaşlılık, akçıllık, biç olmaz. sa kırantalıktır. ilvâki bugün piyasada «ü. rülen yine altin akçe de. Fakat, Bildir, köğit varakadır. velev gerçek, velev yi küğıtları koynumuza koyunca gözümüzün önüne karşılığı ola. rak Kunt yapıl bir bankanın zemin katında bir çelik kasa ge, liyor, yanmaz, yıkılmaz, açıl. maz ve delinmez bir kasa... Ha. yalimizde dolambaçlı, demir merdivenlerden iniyoruz, süt renkli ampullerin aydınlattığı çini duvarlı, tüfek namlısı gibi keskin ışıklı bir dehlizden geçi. yoruz, ayak seslerimizin sükü, neti ürküten akisleri, kulakla. rımtzı hırpalıyarak gidiyoruz, gidiyoruz. İşte binanın temeli. De gömülü bir zırhlı kapı... Şey. tan çekici bir anahtar, mini mi. ni kilidine giriyor, âdeta kula. ğına efsunlu, esrarlı bir şey söy lüyor ve bu kapı gıcırdısız, çı. tırdısız, şaşılacak bir kolaylıkla. zahmet vermeden açılıyor; Kül, çeler ve diziler, hiç te çürük kokmiyan bir gölge içinde, ta. mamen endişesiz ve sıhhatte u. yumaktadırlar. Ne kokan, ne bulaşan, ne bozulan, ne de fire veren sihirli mahsul odur. Ona ne fare dişi tesir eder, ne rutu. 'bet zarar verir. Yalnız insan di. şile öğütülebilen hububat odur! Altın? Demek ki, kırk asırdır, çe âit, çeşit medeniyetleri kuran ve dünyayı allak, bullak eden bu cevherin de, işte, birçok dev- letler, milletler, nazariyeler, kanunlarla beraber hükmüne, Saltanatına nihayet: veriliyor; birçok parlak üpitler, emeller gibi altın da suya düşüyor; köh. ne maliyecilik kuyruğunu tt. retmiş, yeni bir iktısatçılık dev. ri açılıyor, bir müthiş inkılâp ölüyor, Altının para olmaktan çıkışı ve tahtından, bazı krallar gibi, bu mecburi çekilişi karşısında Zihnimden eski zamana ait ne geçmektedir: Ame. yalmayak, başı imla lime lime e , savurdu avurduna çök. müş, gözlerinde servet hirsile zehirli sıtma ateşi bir arada ya- narak şan altin arayıcıları.. Şarlo'nun o biçlimez (AL #ına Hücum) filmi... Alan dolu sundıklarla denizin dibini boy- lamiş meshur yelkenliler. Nam İı korsanların ?ssız adulara giz- ledikleri defineler ve Monte. kristo romanındaki hazine! Bü. tün bunları, ayrı ayrı, şiirine, heyecanma, lezzetine âzami yer vererek tatlı, tatlı düşünü rum, Hattâ Osmanlı bile fikrimi salarak, o irtikâp irtişa, yağma zamanlarında bu). dukları halis ayarlı altın akçe. leri keselere, torbalara dotdura, rak sandıklara, sarnıçlara, bod. rumlara yığan devlet riralı ve padişah dalkavukları gözümde canlanıyor. Bir gün “Cellâtt, nidası ve arkasında haydan gelen huya gider, fehvasınca, bunların müsaderesi.... Röiere göre, altın birik. tirenlerin bir zevki de ayda bir, önüne bir İeğen ko- yup, fırça ve sabunla her birini güzelce yıkamak, oğmak, par. latmak, kurutmak ve ellişer, el. iişer dizilere ayırıp, kâğıtlara sararak tekrar kasaya yerleştir. mekmiş! Tabli bu ameliye esnasında en fazla dikkat edilecek şey, etrafa altın sesi duyurmamak. tır, Zira bu parlak madenin ta. mamen kendine has bir şakrak nağmesi varır ki, başka hiçbir madde ve nesne İle taklidi müm kün olamaz; hava mevcelerini büsbütün #yrı bir tarzda hale. kete ve dile getirir. Denebilir ki, insan kulağı bunu duymak hususunda müstesna bir kabili. yete maliktir; hattâ onu işite. nin sihrine kapılarak — ne ka. dar meşgul, dalgın, kederli ve telâşta olsa yine — duraksama. sı ve kulak kabartması tabii bir halettir, fıtri bir inhimâktir. Eskiden yeni doğan çocuğun yumuk ve henüz derileri bum. buruşuk avucuna bir adet çil altın sıkıştırmak âdetmiş. Hati yavru, bunu sımsıkı yakalar, bi. rakmazsa eli sıkı, hesabını bilir, zengin olacağına hükmederler; tutmaz, yahut tutmasile atması bir olursa eğmert, müsrif, mü. bezzir yaradılışlı, diye keder c. der'ermiş. Bu tali ve baht de. nemesi yapılırken, asıl dikkat edilecek cihet te, mini mininin, — sevki tabii ile — altını he. men ağzına gölürüp, yutuver- memesi keyfiyeti imiş! Besim hatırladığım, daha doj a yetişti. ğrusu reva ğim altın akçeler arasında Os. manlı lirasından sonra en meb. zulü İngiliz Hrasıydı, Bir tara. fında Kraliçe Viktorya'nın saç- ları arkaya doğru çekilmiş, w. facık taçlı ve ablak çehreli or. da yaşlıhk resmi; diğer tarafın. da hiç değişmiyen mahut atlı, kargılı, ve ejderli Sen Jorj tab. Vosu... Bu dini hıristiyanlık ef. Sanesini bilmediğim yaşta ben. o silâhlı süvarinin öldürmeğe çalıştığı müthiş hayvanı sefalet remzi sarırdım ve Şu hükmü verirdim: İngiliz altını bir si. Jâhlar ki, onunla fakru zaruret cjderinin hakkından gelinir! Fransız altını piyasada azdı; #alen hem kıymetee düşük ol. masından, hem de Üçüncü Na. poleon'un altın üzerine hâkke- dilmesine rağmen, yine kansız, ruhsuz, sevimsiz ve İmparator. luğu yaraşmaz tasvirini taşıma. sından dolayı hoşuma gitmezdi. Kremis, denilen Avusturya al. imi daha zarifti ve Viyana ma. hı olduğunu zarafetile de ispat ederdi. Fakat fiyatça en değer. Jisl ve tersim sanati itibarile en kıymetlisi Rus Tirasıydı. Şimdi elimde nümunelik olarak Hep. sinden birer tanecik olsaydı: si. ze nakışlarıni güzel güzel, öze. ne bezene ve canlahdıra ballan. dira anlatırdım. Yazık ki, kas9- larda mebzulen mevcut olan. Yazan: Refik Halid ların ellerinde böyle bir tasvir sanati ve yazı kudreti yoktur! Altın taşıdığımız sırada — ha tırlıyarlar henüz çok olmalı — iki gözlü, yaylı kutular vardı; bir tarafına #Jtı adet tam,öbür tarafına yine o miktarda yarım. şar Viralık istif edilirdi; üzerin. den birini çektiniz mi, otoma. tik olarak yerine altındaki geli. verirdi... Bu kutuyu sağlam bir zincirle pantalonumuza iliştir. meyi ihmal etmezdik. Yine al, tından tel örmesi keseler de hoştu; biraz kımıldattınız mı İ- gindeki liralar, ağa düşmüş ba. lıklar gibi canlı canlı, piril pi. pil, eilâl ve kaypak oynaşırdı. Bunlara zevk ehl hiçbir zaman gümüş akçe koymak bayağılığı. nı irtikâp etmezdi. Altın çanta. larından bir başka biçimini de hatırlamaktayım: İki istriğye kabuğu... Ortasından açardırız, kırmızı veya sari atlas kaplı üç bölmesine tam, yarım ve çey. rek olarak üç cins altını aynı ay. ri koyardını?. Bunları daha zi- yade hanımlar ve genç Yaşla. ki erkekler kullanırdı; sünnet düğünü hediyeleri arasında da makbullerdendi. san ve hayvan vavrula. I rının zarif, güzel, sevim. Ti olusu gibi çeyrek liralar da pek cici, pek nâzik seylerdi: bayramlarda hali, vakti yerin. de nile çocuklarına, bir keten mendil ucunda bunlardan veri. kılırdı. Amma düşmesinden ve lık kızlara da, gönülleri hoş 6). sun, diye yine çeyrek liradan küpeler yaptırılıp, bayramda ta. kılırdı. Ama düşmesinden ve çalınmasından korkulduğu için, sağlam ibrişimle birbirine bağ- Janıp, bağ saçlarının arkasına geçirilirdi. Ufacık yaşımdanbe. ri, sleniyete vurulmuş bu altın hırsı, hoşuma gitmediği için, ötoritere güvenip bizim evde © usulü yasak ettirmiştim. Kom, şuların ibrişim bağlı çeyrek li. Tadan küpeler takmış kaç tane küçük ahretliği, işten mosmor olmuş elleri, koyu renkli önlük. leri, çorapsız bacakları, mercan terlikleri (e şimdi gözümün #- nünde... Bir sürü Ayşe, Fatma, Zehra, Dilber, Gülsüm ve Hati, ce! Yavaş yavaş, dü zgöğüsleri. çinsiyet hırsının girişini. yürü-İ durgunluğu tabii olarak Kargılı yüşlerinin ve edalarının değiş-| mak icap eder. mesini, aşk ve izdivaç macera. larını da hatırlamaktayım. Hati | piyasanın en durgun günleridi tâ bir gün, kucaklarında kut-| Fakat önümüzdeki aylarda hara. evine; | retli bir ticari faaliyetin başlıya- cağına şüphe yoktur. Bol miktar. mahsuller elde eden memleketimizin, dış memleketle. dak, eski hanımlarının ezgin ve yabancılaşmış ziyarete gelişlerini de unutmamışım. Gürbüz vücutları nasıl, çar-! da zirai İçinde bulunduğumuz günler, mek için Bulgaristana sevkodü 20 bin liralık zeytinyağı ile Yus nanistana gönderilen 60 sandık yumurtayı kaydelmek mooburis yetinde kalabiliriz. * Son günlerde barsak ihracatı da bir inkişaf görülmektedir. İs viçreye, İsveçe, Macaristama | pılan barsak ihracati, < caretini tekrar canlandırmı; ir. çabuk yumuşayıverirdi ve nasıl da sz günde horadalaşırlar, başka âlemin mah olurlardı! cuttur, Bu sene Tabiidir ki, yeni sefil hayatla. | zünden, A rında en evvel.satılan da, şüp- hesiz, o çeyrek liralar, altın kü. pelerdi... Ar kasabalarında al. tınlar fese dizilirdi, bu fesi, erkekler değil, kedinlar giyerdi. Ziynet altını ismile 2. pılan biçim biçim bir sürü al. tın da vardı ki, beşi bir yerde. lerle beraber revaç yeri vine A- nadolu idi, İstanbulda itibar bu. lan ancak kundağa iliştirilen (Maşallah) b nazarlık altınlar... Bunların bir kısmı armut şek. linde, kaba şeylerdi; yazıları önümdeymiş gibi işte seçiyo. rum, okuyorum: “mim,, in başı ne biçimsiz ve “elif, ler ne de- rece tenasüpsüz! Çengilerin alnına tükürükle. yip, sıra sira altın yapıştırıldığı devire ben, yetişmedim. Faket Umumi Harpte operet artisti Miloviç'e ellişer liralık bank- nottan yorgan yapıldığı ve bin liralık kâğıt para mumda tutuş. turularak, sigsrasının yakıldığı rezalet hengâmesini idrâk et mişlerdenim. Bunu yapımların mum gibi eriyip, hemen hemen aç ve biilâç öldüklerine de, 58 fahatleri gibi yine uzaktan şâ- hit oldum. Çoğunun, belki hep- sinin bir mezar taşi bile yok gas liba... Ecnebi oyuncu kızın Şa. tağını binlerce altın değerinde, hiç te rahat olmıyacağını san. dığım kâğıtla örtmeyi düşünür. lerken, hiçbiri kendi ebedi men ziline bir incecik mermer döşe. meyi hatırından geçirmedi. Ta. mamile namsız, nişanesiz kaldı. lar. Sarfetmesini bilmiyen için ne altın, ne kâğıt, hangi sekil. de olursa olsun paranın kıymeti yoktur. Onun içindir ki, velev altın, velev kâğıt, para mefhumu bâ. ki kalacak olduktan sonra, ta- karrür eden değişikliğin niha- yetbir suret tebdilinden başka mânası olmıyacaktır, Ma. rifet paraya suret değil, siret değiştirmekledir! re geçen seneye nisbetle daha faz bir |la ihracat yapmak imkânı mev. Avrupa harbi yü- vrupanın zirat mahsul. lere daha çok iht olduğunu göz önüne getirmek lâzımdir. Br itibarla ktılık tehlikesine maruz kalan Avrupa memleket. lerine serbest dövizle mal sat fakat) maktan başka çare kalmamıştır. Nitekim Ticaret Vekilimiz Naz- mi Topçuoğlu da, son seyahatle. rinde bunun böyle ulacağını söy» lemiştir. Nası! ki, biz kâğıt, de. | nir, kalay gibi maddeleri peşin parayla almak mecburiyetinde kalıyorsak, pamuk, buğday gibi maddelerimizi de peşin parayla İ satmak mecburiyetindeyiz. Yeni İnkişaflar ir taraftan ihracata hazır. lıklar devam ederken di. Iğer taraftan da diş ticaretimizde İyeni inkişaflara şahit oluyoruz. Bunların başında Türkiye « AL manya ticaret anlaşmasını kayde. debiliriz. Anlaşma önü: çarşamba günü Ankarada edilecektir. Türkiye . Sovyetler birliği a. rasında da ticari mübadelelerin genişliyeceğine dair alâmetler mevcuttur. Evvelki gün limani- mza gelen Jan Joresi vapurile gelen eşya bu alâmetlerden biri. dir. Fakat asıl mesele Sovyet ti. caret mümessillerinin, İstanbul ticaret müdürlüğü ile yaptığı te. maslardır. Bu temaslarda So yetlerin, Türkiyeden yapağı, tf. tik alacakları tahakkuk etmiştir. Bu Hafta Neler Sattık? imza u hafta muhtelif memle. ketlere pek mütenevvi mallar satılmıştır. Bütün bunlar yekün itibarile büyük bir kıymet arzetmez. Yani bir haftalık ihra. çatımız yüz bin küsur radar fazla değildir. İhracatımızın bü derecede az olmasındaki yegâne sebep, beynelmilel vaziyetin ka. rişik olmasıydı. Meselâ, yegâne ihracat yolu olan Romanya ile vapur seferleri yine ârızaya uğ» ramıştı, Macar vapurları da Tu. na Üzerinden mutat seferlerini LOKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLER ZEYTİNYAĞI Zeytinyağlı oyemekler kış mevsiminde de lezzetle yenilir, en soğuk havalarda sıcak sıcak içmek istedikleri çorbalarını bi. le zeytinyağı ile pişirtenler var. dır... Fakat zeytinyağlı yemek “tamamen soğuk yenildiği için. yaz mevsiminde daha ziyade ho. şa gider. Hele yazım daha ziyade aramlan salatalarda zeytinyağı mutlaka aranılır. Bu zamanda insan herşeyin fi- yatını da göz önüne getirmiye mecbur olduğundan, bu bakım- dan zeytinyağı sade yağdan üs. tün görünür, Vâkıâ zeytinyağı da geçen yıllara hisbetle kendi. sini daha kibar tutmak istiyor- sa da fiyatça sade yağın ancak yarı boyuna kadar yetişiyor. Beslemek cihetinden sade yağla zeytinyağının verecekleri kalori. leri hesaplarsanız zeytinyağı sa. de yağın yarısından daha ucuz gelir; Tereyağın yüz gramı 753 kalori verdiği halde zeytinyağı. nın 6 kadarı 846 kalori verir, Vâkıâ, vitamin ve madenler bakımından zeytinyağı sade va. Zına çıkişamaz. Sade yağın yüz gramı A vitamininden yazın 4000, kışın 2000, D vitaminin. den de yazın 150, kışın 76 ölçü verdiği halde zeytinyağı bu ei hetten pek yavandır: Zeytinya- ğınin, eskiden kandillerde yakı. lan yeşil cinsinde, miktarca pek ehemmiyetsiz vitaminler bulu. nabilmiştir. Zeytinyağının o tür lüsü da zaten yenilemez ve içi- lemez... Fakat zeytinyağının vi. tamin eksikliğini, zeytinyağlı yemeklerin üzerine maydanoz koyarak tamamlamak pek ko. laydır, Maydanozun yüz gramı yüz bin ölçü A vitamini verece. ğinden on gram bile konulsa sa. de yağın verebileceği miktari pek çok fuzlasiyle temin eder. Bundan başka maydanoz C vitamininden de bol bol verdi. ğinden —vitamin bakımından — limonun da yerini tutar. Zeytinyağının o madenlerine gelince, bunlar da aranılamıya- cak kadar ehemmiyetsizdir. Hal buki sadeyağ en lüzumlu ma denlerden hiç olmazsa yedisini verir, Fakat bundan dolayı tasa çekmiye lüzum yoktur, çünkü zeytinyağı en ziyade yeşil seb. zelerle inden onlar ma. denlerin hepsini temin ederler, fasulye piyazı bile insana on iki madenin hepsini verir... Zeytinyağının sade yağa bir üstünlüğü de yerine göre ilâc olmasındadır. Devamlı ve inat- çı peklik çekenler, zeytinyağlı yemekler yedikleri vakit daha rahat ettiklerini kendileri de bi. hassası, pekliğe sebep olan, har. saklardaki takallüsü geçirme. sinden ileri gelir. Zeytinyağı si nirleri de teskin eder, Bunlardan daha mühim ola. rak, zeytinyağı karac'ğerde kum sancılarını ilâç olmakla şöhret almıştır. Zeytinyağı, kum san cısı başlamamışsa onun önünü alır, sancı başlamışsa onu dur- durur. Şu kadar ki zeytinyağı. nın bu türlü ilâç olarak tesir et. mesi için, onu kaşık kaşık ve ye- mek zamanlarından başka va. kitlerde içmek lâzımdır. Zeytin. 1 yağı da yemeklerde ve salata. larda ne kadar lezzetle yenilir. se, yalnız başına o kadar güç İçi. lir. Bundan dolayı bazıları zey tinyağı ile tenkiye yapmayı ter- <ih ederler. Fakat onun da vey. tinyağını aç karnına içmekten daha kolay bir iş olduğu bilin. mez. En iyisi, şiiphesiz kum sanet- sı çekmemek ve zeytinyağını yalnız yemeklerde lezzetle ve afivetle vemektir, üzdeki | tr Şehrimizde Yukarda yazdığımız gibi, sim, ihracat mevsimi halde, susam ihracatı eski retini muhafaza etmektedir. caristana, Romanyaya, vakyaya her hafta susam gi rilmektedir. İtalyadan da 8 arımıza karşı talepler b Pindık ihracatı da pek Esasen findik ihraç mevsim madığı için bu azlığın da büzük bir ehemmiyeti kalmamışt Bundan sonra ihracat mü seleri yeni sene mahsulünün İh racma hazırlık yapmekt Bu Hata Neler Aldıl ie ae petrol ve ben zin, Sovyet Rusyadan | laş, madeni eşya ithalâtındal ka ehemmiyetli bir ithalât zun da yok demektir. İthalâtçılar, Holanda Koloniles rinden, Hindistandan eşya get mek için Basra körfezind Yiyat müesseselerile anlaşma başlamışlardır. Akdeniz min bir yol olmadığı için, eşyasının Basra körfezi vasti le İrak şimendilerlerine si mümkündür. de, Hindistan eşyası memleketimize nakledilirdi günkü harp, ti İ kadar değiştirmiştir ki, ort daki licaret yollarından tirmiye bile tesebbüs Hüseyin BULMACA| et yoll » ii nakliye meşmul müesseseler de, Buğdada mümessiller g koloni eşyasımn bu yol le memleketimize girmesi! İmin edeceklerdir. Bu yol W İsile çuval, kalay, çay, kah harat gibi maddeler gelee Ümltburnu geçilmeden bu Bugünkü Bulmacamız ROLE EN isa SOLDAN SAĞA: 1 — Aşcı yeri, 2 — Yemek < fl olunan şeyler. 3 — Bir havyan müs 4 — Dini bit tâbir, 5 — irler. Zeyti tüçü | © — Bir notu - Elbisenin iç er. Zeytinyağının bu sil ee Me renk » Aptal, YUKARDAN AŞAĞI: sl ge 1 — Ced - Bir nota. 3 — Bir renk, 4 — Bir zam Yüzde - Kabadayı » B 5» Bağlama edatı - Pasin — 6 — Beyz - Kap - Bir ref Dogm, insanlar « Vermek, 8 leri yerlerini değiştirirse ai Lezet. 9 — Salmak, firlal miryolu. DÜNKÜ BULMACANI! HALLEDİLMİŞ ŞEKLİ SOLDAN SAĞA: 1 — Badem, 2 Osar Re Ahu, 9 — Hv İki YENİ NEŞRİYAT: Lürihine kadar bu kanuna unların bütün değişikli At» Zor — Azot - Kapl 7 — Ana - Sem, 8 < TÜRK CEZA KANUNU — İsi 700 sayfalık bir eserdir. İs Cihan Kütüphanesi bar aimiştir, imdat TURİNG KLÜBÜN ArLi Türkiye Turing ve Ol bü'nün #eşrettiği Belleten'in 7 sayısı intizar etmistir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: