15 Ağustos 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

15 Ağustos 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

15.8.940 AN ONE BEDELİ Ecnebi Kr. siniz Ömer Rıza Doğrul liken hiç bir haber gel. mediğine dikkat ediliyor ? Fakat daha garibi, Arap nleketlerinin. de Suriyeden haber almamak yüzünden şi- et etmeleri ve merak içinde larını anlatmalarıdır. Bağ. ia okan bir Arap gazetesi, İyonin komşusu bulunan A. memleketlerile olan Genret axebetlerinin kesilmiş olma. lan da bahsetmesi ve bu mem in “bütün komşularından ve 'mdan apayrı ve tam bir in- halinde yaşadığını, anlat- dır. Elyevm adını taşıyan bu İdatlı arkadaşımız diyor ki: * | #suriyedeki hükümet maka. bı, Suriyenin Arap âlemile te. etmesine, Suriye haberleri. sızmasina mâği olmaktadır. iye ilediş âlem arasındaki | ala tamamiyle durmuştur, tiye dahilinde bir takım karı. lar çıktığı; müessif hâdise. vuku bulduğu söyleniyor, fa. bunların mahiyetini anlamı. İmkân hâsıl olmamaktadır. li bir sansüre tâbi olan Su. gazetelerinden de bir şey an. uya imkân yok, Bu getelele. anlatabildiği birleik nokta, yi infirat halinden çıkara. gıda maddelerinin ge'mesini edecek, imfirat siyaseti de. ettiği takdirde Suriyeyi teh. *den açlık kâbusuru bertaraf bir çarenin bulunmasını etmekten ibarettir.,, izdatlı gazetenin bü acı şikâ. den anlaşılıyor ki, İngiltere sa arasında münasebetle. gİlnkitar, İngiltere ile Fransaya sebep olmus ve bu vaziyet i açlıkla tehdit edecek bir yet almıştır. İran gazetesine göre, Striyeyi feci vaziveticn kurtarmanın lek çaresi vardır. O da Siri. Sin istiklâlini tanımak ve onun etmesine imkân vermek. Vakat, bu çareyi tahakkuk et. ık ameli şartlar nerede? tin Meselesi : rapları meşgul eden mesele yalnız Suriye, değildir. Fi. meselesi de ayni derecede imiyetle telikki olunuyor ve istikbali de düşünülüyor. min işaret ettiğimiz Arap giptesi diyor kiz ilistinin ehemmiyetli mev. nperyalistlerin buraya hâ. olmaları için iştihalarını tah. iyor ve bu yüzden Filistin en mühim N Si geçiriyor. İngiltere devletleri arasında Filistin N yapılan görüşmelerin İ gitmesinden sonra Filistinin ai A : b “ > , larının meye bağlanaca. Ağ bilmiyecek bir hale gelmiş. | Halli, Arap. Mit hür ve müstakil yaşamıya Mlerini isbata bağlıdır.,, - tün bu sözler, Filistin mu. a yirmi da harp neticesine olduğunu gösteriyor, Arap âlemini meşgul 'haş meselelerin ikisi ona m. lariyle serbest münasebet. | Yor” | Genç Paraşütçüler Nasıl Yetiştiriliyor? ana, kampımızın en kabi. liyetli, en zeki, en kıymet. li talebelerinden birini getirdim... Ben kendisinden dinlediğim için biliyorum: Tayyareden paraşütle atlamanın ihtibalarmı o kadar güzel anlatıyor ki, dinlersen, biz- zat kendin atlamış kadar olacak. smt,, Ne yalan söyliyeyim? Akroba. si varlasını geçirdikten sonra, pö- Taşütle de atlamıya, ve onun İn. tıbalarını da yine kendi nefsimde denemiye pek cesaretim kalma. mişti, Zaten, resmen talip olma- dan yaptığım bir ağız yoklaması neticesinde öğrenmiştim Ki, pa. rüşütle atlamayı biz İstessydik bile, onlar müsande edecek de. ğillerdi. Bunun içindir ki, Şekir Hâzım Ergökmen'in yukarıdaki mukaddemeyi yaparak benimle tanıştırdığı delikanlıyı dinleme bir fırsat saydım. uat Gökdilek! « “— Bence, dedi, paraşütle atlamak, tayyareciliğin en kolay tarafı... Vâkyâ, insan, birinci at- layışında hafif bir heyecan duy. muyor değil, Fakat ondan sonra. ki atlayışların zevkine doyum ol- muyor... Bilmiyenler: “— Ya paraşüt açılmayıverir. se?,, diyorlar. Bu sualin, meselâ: “— Ya vapur batıverirse?. İramvaya bir yıldırım çaryıverir. 8? Ya yolda yürürken başıma bir taş düşüverirse.?,, kabilin- den vehimlerden hiç farkı yok. Bir kere, paraşütün açılmama. Si imkânsızdır. Paraşüt icat olu. nalıdanberi, böyle biP kazanm vukubulduğu görülmüş değildir. Kazaya uğriyanlar, bir şaşkınlık ve telâşla, paraşütü açmasını unutanlardır, Fakat, şimdi, buna da basit bir çare bulundu: Acemi atlayıcıla. rın ellerini, paraşütün kabzesine iki Bu suretle, paraşiit- k elinden birak. sa bile, kabze yi çekilmiş olu. yor, ve bittabi paraşüt de açılı. Ben ilk defn atladığım zaman, bu usul bulunmamıştı.. Bana, elimden bırakmamamı Sıkı sıkı tembih ettiler. Bu tem. bihlerin tesiri altında, ben, tay- Yazan: Naci Sadullah Paraşütle atlayış yareden atlarken, yeryüzünde, o kabzayı çekmekten başka ne var. , hepsini unuttum. Kabzayı çe. kişimden sonra müthiş bir hızla yere giderken, birdenbire, bü. tün gövdemi, görmediğim bir el Âdeta kucaklıyiverdi: Paraşütün açıldığını anlamak, beni sevin- cimden âdeta deli etmişti, Ha. yatımın kurtulduğunu onlama- un emsâlsiz keyfi içinde, rahat bir soluk aldım. Ve soğlam bir siZ iple, yüksek bir yerden yavaş yavaş aşağı indirilen bir adam gibi, ağır ağır toprağa indim. Bu. gün İse, paraşütle atlamak için J içimde, salıncağa binmek istiyen çocuk kudar arzu var!,, G- tayyareci yanımızdan ayrıldıktan sonra, Şakir Hâzımla birlikte, kampın yatak- hane haline sokulan binaları haricindeki teslsatım da gezdik. Kampta, mükemmel bir tayy: e, ve plânör tamir atölyesi, bir plâ. nör imalâthanesi, büytk iki plâ- HIKAYE e genç, bulyalarının içinde kaybolmuş, kt mektepli gibi ©- lele yürüşurlardı. İnsan elinin cizip hendeselediği şehirden uza su kırlarda hayat rp kadar tatli, ne ka- der içe dolan bir hal alıyordu! Göğ- sünde karşı dağın gölgesini sallayıp, uyutan şu gölün suları. Gökleri, te- peleri ila desteklemiş gibi sert ve Kuvvetli duran şu dağ. Şu çiçekler, $u yeşi ağaçlar, rengi bir gün, içinde renkler oynaşe muyan, bekleşen bir gündü. Gölün mı- İarında, başka suları özliyen bir tit- resme vardı. Küçük kır çiçekleri, bir İstilikeden sakınmak ister gibi, otla- Fn arasına sinmişlerdi, Kunuşmak istenmiyen düşüncelere dabnacak bir gündü. Henüz uzak 0- Ma seyleri, içlerinde yaşanılıyormuş #ibi canlandırarak bakışlarda ifade eimek istiyenler, tabistin bu #hında isten verebilmekte ve bujP* kâdar mesut: olabilirlerdi! e halmamamaktadır Meke ü Program ii il 2 ipi hi ; E Aiasarka müzük İN an © : ER gri isk Hp ii İn halli için, simdilikİ Esin birdenbire kolunu nişanlısının Kolitelan kurtardı; sonra bir küçük kaz gibi, iki elini çırparak bağırdı: Bak, Kaya, dedi, şa güller ne üzel seyleri X GÜLLER BEKLİYORLAR Yazan : Rüveyde Sinanoğlu ken ihtiyarı selimladi. Sonra gençle tin yanımda yürüyerek; — Gürel ciçekler, dedi. Herkese döyle çiçek verir. Amına güllerine dokundurmaz. Kaya sordu: — Bü bir mani olseak, — Mani, döğrü, Halbuki Bienre ne kadar da iyidir. Yalnız gülleri için deli oluyor. Çünkü o gülleri ile biri. ni, asla dürmiyecek olar birini bekli- Yör. İçini gelisti; sonra ilâve etti; — Kavuşneakler elbette; sne bu- röda değil. #in, söruşturan Baltışlala ks dina bakıyordu. Beriki anlaı- yarduz dina bakıyurdu. Beriki anlatıyordu: — 'Tam kırk yıldır böyle bekliyor. Xırk yıl önce çok gürel bir taze tiniş. Bu evin sahibi olan bir delikanlı fi sevişiyotlarmız. Şehirden sık sik bu- raya gelirler, yu çardağın divinde, bü tün sevişenlerin söylestikleri güzel seyleri eöylesirlermiz. — Evlendikten sonra gelip, bep bu evde, bu götün İxenarında yaşamak istediğini söyler- j miş. Nişarlısm da veadetmiş, Fakat hayatta neler olmaz! ir gün, daha evlenmeden, delikanlıyı askere alıp gölürmüşler. Birkaç yıl sonra mater kıztağızı çağırmiş. Meğer, cephede bir savaşta ölen nisanlınnın koynun- da bir vasiyetini bulmuşlar. Bu evi, bu bahçeyi ona bırakmış. Zavallı 6 z#man karar vermiş; “gidip ölümü o- rada, onu düşünerek | bekliyeceğim.. demiş. Fakat yıllar geçtikçe, ihtiyar- İedıkça, ölümü değil, onu beicler ol- muş. Simdi onun döreceğinden emin- dir. Bütün gününü şu parmaktığın arkasında anu bekliyerek, onun © kadar sevdiği güllere kimsenin do- kunmamasına dikkat ederek geçiriyor ölün durgun suları üstünden ka- ra bürük gölgeler geçiyordu. Karşıki dağ, bu sulara sanki daha çok yaklaşmıştı, Hava titriyordu. Esin, nişanlımın avucu belinde twt- tuğu elini siki: — Bir evceğiz.. Gölün sulara m bir evcaği.. Diye mırıldandı. YAN nör hangarı, suyu mütemadiyen değişen kocaman bir yüzme ha. vuzu, muhtelif spor meydanları, âemirkaneler, marangozhaneler, ve modern mutfaklar var. Şimdi de tepedeki plânür ta. lmlerini seyrediyoruz; Fakat 0. rada, yalnız iki plânör var, O iki plânör, üzerinde bulunduğumuz Zirveden uçurulup da, vadiye in. diği zaman, onların yeniden te. peye getirilmeleri, uzun, ve çok yorucu bir küllet!.. O plânörleri günde kimbilir kaç defa vadiden tepeye getir. mek ,orada çalışan talebelere en az kırk, elli kilometre yol yürü. tüyor, Fakat buna rağmen, hiçbi. risinin yüzünde, şikâyet verici bir yorgunluğun izleri yok... Talebeler, vadiye inen plânör lerini, yeniden zirveye çıkarmak için, beygirlere, eşeklere çektiri. eler... “Besli bir eşek tarafından çeki. İen bir plânör!.. Elektrikli tram. vayın öküzlere çektirilmesini ha- | tırlatan bu manzars, hiç süphe yok ki, acı bir mahrumiyetin e. seridir, İ Yolda bozan, eşek tarafından çekilen plânörle, mandalar tara.! fından çekilen yüklü bir kağnı yanyana geliyorlar ve Kurunu- ulü ile, yirminci asrın bu hazin tesadülü, kampta rastladığımız sahnelerin en garibini teşkil e. diyor, Maamafih, “kampta çalışanla. rın, ne hudutsiz bir mahrumiyet içinde bulunduklarını ifşa eden daha birçok sahneler var. u mahrumiyetin sebebini! sorduğunuz zaman, size gu acıklı hesabı veriyorlar: “.— Maalesef, bugün, en kötü plânörü, ancak 400 liraya male debiliyoruz. Biraz iyiceleri, bin, bin beş yüz lira... Bir tek paraşüt, 500 liraya alt. nabiliyor. Hulüsa, istediğimiz ne. Geeye kavuşabilımetmiz * için, ne muazzam bir yardıma muhtaç oL duğumuz, avuç avuç para döktü. ğümüz şu koca meydanda, henüz birçok, ama birçok eksiklerimiz bulunmasından da belli... “— Burada ( gördüklerinizin hepsine konulan maddi sermaye neden ibarettir. biliyor musu. “2? Ben, bu sualin cevabını, sami- mi bir merakla bekliyorum: Şe. hirlerin her çeşit keyfinden ay. “larca uzak kalarak bu dağbaşın- da birer mütekif hayatı süren feragatkâr ve fedakâr vatandaş, kondi #unlinin cevabını, yüreği. on üç gündür Almanlar, İnciliz adalarını o tepeden (o dövmeğe başladılar. Tabii ne kadar olss, yine İngitisler bir hayli zararlara uğruyor. lar, Fakat evvelden hazer olmuş ol- maları, birçok felâketlerin önüne ge- çiyor ve İngilizler büyük bir soğuk- kanlılıkla mukavemete devam odi- yorlar. Fakat son hücumlar esnasında, or- tsdn gayet senip hâdiseler olmuya başlamıştır. Bir mahallede birdenbi- Te durduk, Burada yalnüz bir tek ev İ cökmüşütr. Yapılan #aharriyat neti- ceinde evin hanımı mutfakta stoğ başında 8) bulunmuştur. Enkazın sitında araştırılma yapıl miş ve orlaya büyük bir mermi çık» mıştır. Mütehasuslar bu merminin, evin çökmesine sebep olduğu iddin- sında ahlaşiyorlar. Fakat, düsman teyyareleri adaya bomba yağdırdık- larına göre, bu mermi nertden geldi? Ayni günde, diğer mahallelerde de muhtelif bina ve dükkânlar bir- denibire sessiz sessiz yıkılıvermişler- İKTİBASLAR İngiltereyi Tahrip İçin Mihvercilerin Tuttukları Yol Yazan: Grosselin oma - Berlin mihyeri, İngilte. reyi tahrip etmek için, Napo- Ison'un şi üç projesini ele almıştır. — Akdenizde Hindistan yolunu esmek, 2 — Ablekayı sıklaştirmak, 9 — İngiltereye bir ordu ibraç et- mek, Şayet İtalya, İryilir donanmasının Akdenize girmesine mâni olabilirse, İmikver, ablokmnın yalnız bir partisi. »I kazanmış sayılır: Ve bunu kazan- ww, düşersni terki silâha mecbir et. mek gayesinin tahakkuklle neticede Dernek, Fakat hiç şüphesiz, İngiliz donan- masinn oAkdenite girememesi, daha buğünden tcaret gemilerini t& Ümit burnundan dolaştırmak medburiye- öde birsikılan İngiltereye yeni müş- külât ba tahmil 'eder, Günkü o takdirde, şimdi Libya, E- ritre, Habesistan ve İtalyan Somalisi hudutlarındı cereyan etmekte” bulu. nan muharebeler, ebemmiyetli süretle müsasirieştirilmiş, ve ayni zamanda, Yukın Şarkın pollük vaziyeti değişti- rilmiş olacaktır. Fakat şu &nda, Cebelitarik'ın hava- dan bombardıman edilmesine ve Mal. ta odasına İtalyan hava kuvvetleri ta» rafından B2 inci tsarruzun yapılması. ns röğinen, İngiliz losu Akdenizde iekik dokuyabilmekledir. Ve Hin- distan yolu üzerindeki bütün hare- keiler, Akdeniz hâkimiyetinin tes- #üsüne mütevakkıttır. Ve bugün icin, vaktile Napoleonun © Mistra o yaptığı selerle, şimdi İngiltereye karşı yazı- mi hâlâ acı ser sızlatan şu keli, melerle veriyor: “— Kurban derisi!,, Ve ilâve ediyor: “— Evet... Şimdi, bizim ser-| lan harekât arasında büyük bir fark Görmekte musir davrenan İtalyan âs- keri muhürriri Ricelardette, | birinci sinif İsyan heva kuvvetlerile İtat- yan donanmasının — Fransız dana masının safıhsrp dişina çıkarılışı dan sonra — İngiliz denanmasile boy mayemiz, kurban bayramların. | öiçüsebileceği kanastindedir. Ve bune da Hava Kurumuna verilen de.|da haklıdır. irilerden ibaret kaliyor. Biz, o Jötteler sayesinde, orduya yüzlere | daş döndürüyoruz. Vökıâ, İnönü Nepoleon'un Rusya seferi bile, Mi- sen yaptığı sefer kadar mucerzpo- reslçe sayılamaz. Fökst Balnviile'in ce tayyareci kazandırdık. Fakat, | çox doğru olarak yazdığı gibi, Diree- görüyorsunuz, sadece maddi İm. | toite Dleciisi, bu hareketin yapılma- kânimizın kıtlığı yüzünden, bu. |*!01 Napoleo'u utaklaştırmak radan nekadar heveskâr yatan. | 4“ği #ekat, İngiliz ve Osmanlı nüfu için ruru kırarak zararsız bir sulhe k: vuşmak için lürumlu görüyordu, O kampı, bugüne kadar, memlekete | ter, büyle bir harekette, Akdeniz hâ- yüzlerce tayyareci kazandırmış. | Küriyetinin oynadığı mütemmim ros tır. - Fakat geri döndürdüğümüz Yün ehemmiyetini çek acik bir ge- kilde göstermiştir. zavallı havacılık âşıklarını da| Napoleon'un ne Abokında, nede sayarsaniz görürsünüz ki biz!,., | Misir topraklarında kazandığı zafer Muhatabım, boğazma acı hir |ler. 1798 yılınm 1 Ağustosunda Bran- lokma tıkanmış gibi yutkunuyor. | 57 Erkek gözleri yaşamıyor. Ve içini çekerek derdini tamamlıyor: dönanmasinın Nolson'dan yediği rbeyl telâfi edememistir.. Akdeniz Yolunun düşman tarafından kesilişin- den sonra, bsr seferi muvaftakayet- “— Yalnız bu beş sene içinde, |sizliğe mahküm ve Hindisten yolu a- en az 5000 tik! tayyareci kaybet. KARİ MEKTUPLARI Emniyet Sandığında Karml teğli Bir okuyucu yaziyor! “Emniyet sandığı memurlarının se- nede 20 gün izinleri vardır. her sene idure, muhtelif o vesilelerie bu izini kırpar. Sene içinde hastalık ye raporlu istirahat gibi sebepleri gelmediğimiz Zünler, yirmi de çıkarılır. Bu muamele yalnız memur. ler içindir. Sefler, şef muavinleri, müdür musvimeri bu kaytitear, müs tesnadırlar. Pakat | yar. Kündeni | Bu saretle, ai çile kalmıştır, k* iç şüphe yok ki, İtalyan - Al- man hava ve deniz kuvvetleri tarafından köorulan abloka, İngiltere» yi mutazarrır etmekledir. Fakat bu, bir netleeye varılmasına kâfi değii- Hit, Çünkü İngiltereye pda mydde- İeri vesülre tsşiyan deniz nakliy& va- sılaları, #ayiat vermelerine rağmen, hali seferdedirler, ve ibtiyaen © Kârı miktarda hamuleyi İngiliz toprakları- na İndirmeğe muvaffak olmaktadır- » Zira İngiliz donatması iktidarını muhafaza etmektedir. Ve onun düş mana tatbik ettiği abloka da, henüz #nüessiriyetini muhafaza etmektedir. uhusamatın başından» beri, iki taraf arasındaki müe dele, bir yıpratma barbi seklini si Makamı aldinin nazarı | 9 bulunuyor. Hi yipralma barbinin, dürkatiri ceibederim... 4 Bir okuyucu yaziyor ablokadan başka diğer silâhı da kar- #0ikli have bonbardımanlarıdır. Bu arağı, Hri taraftan biri seri bir “1648 M. Türkiye radyo öğle| netice almak isterse, giddetil taarrur- neşriyatını bitirdikten sonra yine ay-|lara ve bir yıldırım harbine de gs) Bi tulümevç üzerinde saat 3 ile 5 a- | olabiliriz. Nitekim, Almanların Br rasında ikinci bir istasyon yalnız pllik | ianya adalarına Karşı hava taarruzlar neşriyatı yapıyor. Alâiksderlarn nazarı dikkatini cel. |bir başlangıcı betmenizi rica ederim... nm sıklaştırmaları, İngiltere barbinin iyor, (öournal de Genöve) den. ZÜME ÇARDAKLAR Yazan: Sevim SERTEL Esrarengiz Mermiler - Acaba Hangimiz Deli? - Almanları Çatlatıyorlar dir, Dalma bu gibi çölkmelerin civa. rında eyni Üp mermilere rast gwlin- mektedir. Mütehasasların söylediğine göre, bu mermilerin bir de Almanların Fransa ve Holanda sahillerine yerleğ- “irdikleri büyük sahil toplarından da gelmiş olmuları ihtimali vardır. Fa kat, bu da bir faraziyeden ibarettir: İngiltere ile Fransa ve Holam- rasındaki mesafe gayet küçüktür ELEK | Zayıf Akıllı İmiş Yazan : B, FELEK ün güzetelerde şöyle bir telgraf gördük: “Nevyorke, 12 (A.A) — (Cenabt Ax merika Führeri) sdile maruf Cruhp< mann) Buenos - Aires polisinin tas lebi üzerine, Urumuny nehri üzerinde bir hudut kazsbast olsn Concordia'ğ tevkif edilmiştir. Fuhrmana'ın Gze- İrinde Uruzuay'ı bir Alman müstem- İlekesi haline getirmeyi istibdat edeni plânlar bulunmuştur. Uruyuay'daki Alman Elçisi, bir beli al yünat meşrederek Fuhrmann'ın zayıf akolh bir Arjantinli olduğunu ve yap tıklarının ciddiye alınmaması İğzem geldiğini bildirmiştir... Demek Fulırmann divanenin inde | biri imiş, Deliliğin ne bie iklimi e ren bu mermiler ötede, beride görünmek- te berdevamdır. Acaba bu esrarengiz mermiler De- seder geliyor? Acaba Hangimiz Deli? ransa işgalinin son günlerinde Fransa halkı çok acıklı günler yaşamıştır. Şimaldeki birçok gehirle- rin halkı düşman önünden kaçmıya başlamış, şaseler Tmuhacirlerle del muş, şehirler boşalmuştır. İşte otomobille Holandadan Fran- #sya gelen bir Amerikeh gazeteci, bu boş kalan şehirlerden. birinde şöyle bir veka ile karşılaşmıştır. Esmer, uzun boylu, iri, yarı bir a- dam olan Jesn Gabr'el, tam on seno- denberi bu gebrin timarhanesinde ne- zaret — oltnda o bulundurulmakladır. Sehrin tehliye edildiği gün Gabriel, kendisini yalmız bulup, hemen sokeğa Sırlamaştır. Çok iyi tanıdığı şehrini baştan a- #ağı dolaşan Gabriel, her tarafı yı- kılmış, harap olmuş bir halde görün- €e, saşırmıştar. Şurada, burada restgekdiği ölüler da kendisini büsbütün korkutmuştur. Zira Gabriel'in #marhanede bulun- masin sebep, bir cinnet ânında karim sını öldürmüş olmasıdır. Gabriel, bu kadar çok 80 ile bir- derbire karşılaşınca, bu sebepten do- layı fens halde ürkmüştür. O sırada ba ımız diyarda karsısna osamobil! Ne bu Amerikalı gazeteci o çıkmıştır. Jeân, hemen ona koşmuş ve bü kadar çok insin kimin öldürdüğünü geh- zin neden harabe halimde olduğunu sormuştur. Amerikalı muharrir ones — Arkadaş, demle; sarin galiba ha berin yok. Harp oluyor, harp, Her- kas birbirini öldürüyor, Gabriel, bir an düşünmüş, sonrat — Acaba hüneliniz deli? demiş, ben bir çılgınlık halinde bir kizi öldür- düm, Simdi bitün dünya çıldırmış, binlerce kişi öldürüyor. Acaba içeri- dekiler mi, yoksa dişarıdakiler mi de» yi? Almanları Çatlatıyorlar ngilizlerin, harbin başlanmcn- I danberi güvendilleri en büyük vastalardan biri, Almanları abloka ile açlığa iuhkümi etmektir, Bu aroda İngiliz küccarlarının hari- te sevk içim yaptıkları paket ve kü- tuların içerisine birim cukulataların işine konulan niyet küğılurı gibi, kâ İ gıtlar vardır. Butların üzerinde gu gi- bi ibareler vardır: “Her ne kadar bu güzelim konser- velere sahilp olinâk için Almanya dün yaları verirse de, biz bunları #ize yol- Yamayı tercih ederiz! Yahut taz “Kim demiş ki, İngilterede kıtbk ver, Eakkiniz biz, bütün balikimiz dö- yurduktan masda size bile, yefiştiri- yoruz... Diğer birisi de şn şekildedir. “Bknz, bu güzelim mülar Al manyanın sözde aç biraktığı İngilte- seden slze geliyor... Velhasıl, Almanları çatlamak için İnriliz süccarları ellerinden geleni yarıyorlar, ne de muayyen bir vatanı vardır. Her yerde olduğu gibi Cenubi Amerikanın Concordia kasaba. sında da bir deliye tesadüf edi- lebilir. Üzerinde Uruguayı bir Alman müstemlekesi haline koy. ma plânları bulunmasaydı, bu zayıf akıllı adam İle kimse meş- gul olmaz, telgraflar, kendisin; den bahsetmezdi. Lâkin... Nasrettin Hoca merhum biz içinsira beklerken, değirmencinin arkası dönük oluşündan bilisti. de, oradaki diğer çuvallardan ranm farkına varmış ve sormuş? — Yahu! Ne yapıyorsun! Elin malma dokunmak ayıp, günah değil mi? Hoca cevap vermiş: — Sen bana bakma! Ben bir divane adamım, Ne yaptığımı bik miyorum. — Öyle ise, biraz da kendi çu. valından başkalarına mal aktar. sana! — Divaneyim dediysem artik o kadar da çılgın değilim. Ceva bini vermiş. Bu zayıf akıllı Fuhrmann'a da: — Yahu! Mademki; sen zayıf akıllısın, biraz da Alman toprak. larını başkasına versene! Desek emire Hocannı covabani ve. edecek bir ölçü bulunsa çok Ya hat ederdik. Lâkin ne mümkün? Herkes işine gelen yolu tutuyor, Kimi akıllı, işi deliliğe kimi deli de akülı olarak köbi ediliyor. İkisi de tehlikeli amma *İne çare?! İ Tâlelide Bay Hilmi Krrelle Sakal ve bırığımız rantrus olmasına) rağmen, (yukarı tükürsem bayığımı uşağı tükürsem sakalım) darbizsests inin tesirinden kendimizi Kurtaraman mekta olduğumuzu arrederiz. tddise larınızın pek mühfie olduğumu da ilde ve eylerim. Hürmetler, B.F. Doktor Bay Şükrü Mehmet Sek. an; İlifatlarınıza müteşekkirim efem B.F. Toplantılar, davetler : Beşiktaş Halkevinden: İkmsle kas Jan koz ortaokul sün sını? talebesi de İ sik Türkçe, Tübilye ve Matematik İ ikmal kursları açılmıştır. Evimiz fs dere merurluğuna süracant edilmesi YENİ NEŞRİYAT: IZAMATLI DAMGA KANUNU REMBE RI — Iş Berkem: Pul #blettişi Selim ee esl taralından nezreditmiyiie Tçiada baydala şevk, izahat, ran vardar, ' eN GER 2 GİR EKİMİ BABASIZ YAVRU undan önceki yazıda söylediğim babasır yavra işini de merak &den okuyucular bulunacağına ihtimal verdiğimden onu izah edeceğim. Tahintte babasız yavrular pek tar, Yalnız erkekliği ve dişiliği bulun. muyan cinslerde değil, erkekleri ve dişileri bulunan cinslerde de. Meselâ | Deniz Yıldızı denilen hayvan normal olarak babalı yavru çıkardığı halde, barı yamanlarda, babasız yavru da Gr. İkarır. Gene denizde yaşıyan hayvan. lardan bazıları mevsimine göre babalı ve babasız yavrn çıkarırlar; yazın ba basın, krş da babalı. m, bah aramı i vakit kendisine bir eş bulur, fakat canı istemezse ba, basız yavrular da çıkarabilir. Örüm. tek dişisi de öyle Zaten kendisine bir &a bulduğu vakitte de işini gördükten #onra erkeğini —kıkanclığından— derhal telef eder,. Bunlar babasız yav. rulacra tabii misalleri. Buna fen di. linde partenojenez derler. Daha mlihim olan, tabil Kallerinde babalı yavru doğuran barı hayvanlarım | Sişilerinin çıkardıkları yumurtayı ba- İbasız olarak büyltüp, yapma yavru gikarmaktır. Mk tecrübeler deniz kes, | tanesi denilen hayvanın dişisinin ya. murtaları Üzerinde yapılmıştı, Bu diz si yumurtalar. kendilerini tenbih ede. İse yani herikese Katiperak bir Mr. bir çok hücreler his edip niha. Yet yavru yaptıracak, törlü sürlü vaa. talarlz ilkah edilmişti: Moneli dişi yumurtasını yalnız sarsmakla, ince bir bıçağın neu ile yumurta ucuna de, kunmakin, ısıtmakla, soğ e lektrikle, ekşi veye alkalen maddes lerle. Daha sonra tecrübeler kurbağa ye, martaları üzerinde yapıldı ve aynı tceyi verdi: Babasız kurbağa yavrusu İ meydana çıktı... Geçenlerde de baba İz tavşan yavrumu çıkarıldığı haber verilmişti, Fakat bir dişi tavşasm ye, murta hücresi tenbih edilerek başka bir dişi tevçanm yavru yatağına kos pulmak suretile, Bu da, dişi tavşanın yamurta hilcresini onun karnımda iken tenbih etmek mümkün olamadığım. dan, Asi mesele babasız yavru yetiğ, tirmekte. Onun da riümkön olduğu sabit oldu, Demek ki yavrunun babas, anasının yumurtasmı sadece tenbih © decek bir vasıtadan ibarettir, Onun İçin, tecribeler devam ettik, ce, bir gün kadm yüururtanmı da —dbilları elektrikle ve yumurtayı kar. rından çılarmadan— tenbih ederek babasız İnsan yavrusu yetişirmeğe kallerşan fen adamları işitilirse şagmas mahdır. Mavaffak nlar'arsa erkekler. İ deki aşk duygusunun da bir elektrik. cereyanından ibaret olduğunu iddia e öenler bakir çıkacaklardır... Cihangirden mektup gönderen harp malül Bay B. A. — Vükşek tereci. üre derin tesekkürler, #akat kar, iz olduğunu bildirdiğiniz. zet hem de acele olarak, bir dahiliye mığı eee götürmeniz pek iyi olar, Onun alığı gazetede Çnakale) kumakla geçmez. : yi gün değirmende buğday öğütmek avuç avuç buğday alıp, kendi çuvalına koyarmış, - b Değirmenci ba manev. Deli ile akıllının arasını ayırd #

Bu sayıdan diğer sayfalar: