19 Ağustos 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

19 Ağustos 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

pm 19.5.9040 İ ABONE BEDELİ İ Türkiye Genet (1400 Kr. 1 sene 200 Kr. ; İre * say von ij * 3Ay w ” ; io * TAY so ” Amerikanın Siyaseti Yazan: Ömer Riza Doğrul merika Birleşik cümhuri, yetlerinin iki bellibaşlı fer kasından Cümhüriyet fırkasının ine seçtiği namzte Mister Wilki, evvelki gün söy. İediği bir nutukla namzetliği ka. hul etmiş ve takip edeceği siyase. İli de anlatmıştır. Nutkun hh İflere sit kısmı bütün dünyadı alâka ile karşılandı. Çünkü gele. *ek seçimde Mister Ruzvell ka- £ar, Mister Wilkinin de kazan. nası ihtimal dahilindedir. Gerçi Mister Ruzveltin bariz şahsiyeti Ye sürekleyici kudreti sayesinde Amerikada hüklm süren anane. İere dahi galebe çalması ü ü Cümhür Reisliğine bekleniyor, fakat Ame. fika efkârı umumiyesinin reyini ermesinden önce bu bahis üze. #inde kati bir hüküm vermek, kimsenin haddi değildir, Bu yüz. fen Mister Wilkinin nutku ehem Miyetle karşılanmış ve siyasi Rüşahitler, Cümhuriyet partisi in kazanması lakeirinde a siyasetinin geçireceği ülleri anlamak istemişler. İlarici Siyaset : Fakat Mister Wilkinin nutku Ömerika fırkaları arasında harici #yaset bakımından bir ihtilâf ulunmadığını tebarüz ettirdi. Ve Möylece Mister Wilki ile Mister vel arasında barici siyaset akımından hlebir fark bulun Radığı anlaşıldı, i Mister Ruzvelt totaliter rejim diktatörler aleyhindedir. Mis. Wilkinin nutku da, onun Mis. » Ruzveltten farksız olduğu. İu gösteriyor. İ Mister Ruzvelt, İngiltereye | ardım Tehindedir. Çünkü. İn. Ölterenin mevcudiyetini muha. etmesi ve hk imi N TANI TAN (25 NCİ ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE EB , Tevfik Fikret ve . 1939-40 Harbi ikret, 1914 Harbinin basla. dığı yılın içinde öldü; biz yirmi beşinci ölüm yılını 1939 — 40 harbinin içinde elemle anı. Yor, mezarın önünde savgı ile eğiliyoruz. Tevfik Fikret ve eserleri, vir. mi yedi Yıldanberi, hürriyet ve insaniyet taraftarlarile, terakki ve inkılâp nesillerile, maziye ve ananelere sıkı sıkıya bağlananla, tin arasında bir dava oldu. Biz, bi büyük davanın kahramanını bugün burada bir kavganın mev. zuu olarak değil, insaniyelin ve hürriyetin büyük müdafii olarak Amtyoruz. 1939 da başlıyan harbin, tari, hin ve asırların içinde akan yıl. lardan hangisinde biteceğini, in. #an nesillerinin ayak bastığı bu toprakların nasıl bir vahsetzara, «8 biçim bir harabezara dönece. dini bilmediğimiz. insanları ha. kiki hürriyete O kavusturuncıya. , ne anın ayağına zincir, ne kadar milletin boynuna esaret halkası geçireceğini tahmin e. demediğimiz bu bâdirede, biz in. saniyete ve hürriyete âşık Fik. retin ölüm yılını anıyoruz. Çetin ölümü ile karsı kar. #ıya geldiğimiz bu daki, Kada Times kıyılarından, Kizil denizin mansabina, Cin denizi. Bin kızıl renkli sularından, . Af. rika sahillerinin hurma ağaçları #ölgesine kadar Âdem oğulları. nin kanı akıyor. Bu akan kanın üzerinde büyük imparatorluklar kurmak istiyenler, insanların ve milletlerin birbirlerini istismar edeceği bir vahset devrine girdi. &imizi iddin ediyorlar. Esaretin, hele kücük millet esaretinin ta. rihi bir zaruret olduğunu; bü- HİKÂYE Atması ile Atlantik anusu nyanın eline siye ve bu Ökyanusta İngiltere bir Almanya yaenktır. Mister rakibinden karşılaş Tilki bu hususta hi Wilki, Mister bazı yabancı devlet, k yhinde şidderli beyanatta anmak ve yapılamayacak bir m yardım vaidlerinde bulun. ktan dolayı muahaze etmiş. , fakat Mister Wilki de yalnız vwete dayanan zorbalığın hü. im sürmesine düşmandır ve A. rikanın her tecavüzden ko. ması için azami derecede vetli olmasına o taraftardır. tta Mister Wilkiye göre Ame. kanın ilk vazifesi kuvvetli ol. tar, Çünkü Amerika, ancak sayede zorl ine göçe. lir ve zorbalığın ledi; * set çeker. Hulüsa, Amerika Birleşik elim. yetlerinin efkârı umumiyesi Demokrat partisine men. Mister Ruzvelti, ister Cüm. İyet partisine mensup olan ter Wilkiyi seçsin, Amerika, harici siyaseti değişmiyecek, ü aynı siyaset devam ede. hikanlardaki Müzakereler: alkanlardaki müzakerelere dair gelen haberlere göre başlayacak olan Rumen ar müzakereleri gayet pü, iliz bir şekilde devam edecek, taraf süratle anlaşarak arala; aki müzmün ibtilâfa son ve, kler, iyi komşuluk ve dost, 2 & devresine gireceklerdir. 3» İPakat Macar - Rumen müza. ii: İleri hakkındaki haberler bu »- Phiyette değildir, Bu haber. ö İ* güre Macarlar, Transilvan. si İlan aşağı yukarı üçte ikisini is. oldukları için Rumenler de bil tekliflerde bulunacak. ek » bu yüzden bir anlaşmaya burala, iki taraf arasında bir hat tayini, güç bir iş gerektir, Fakat anlaşmak B w dolabın bir yanı ayni zşman- da büfe vazilesi görüyordu, Ö- bür yanında ise, üç gözü vardı. Güd- lerden birinde kitaplar, hesap pusu laları, bir dikiş kutusu, ortadakinde eski çoraplar, bir çift eldiven, bir Kemer filân vardı, Fakat dçüncüsün- de ne olduğunu bilmiyordum; çünkü Bep kiliti duruyordu, Daima kapak ve duima anahtarı alınmış, © odada kapah olan tek şey o idi. Meselâ; Rardrobun kilidi bile yoktu, Üstün-lg,, de yaldızlı bir kücük &yna bulunan duvar masasının, iki çekmesinin Gs- tünde de parıl parıl ki anahtar vardı. Görüyorsmuz ya, genç kadının 0- dasında dolübın o üçüncü gözünden başka esrarlı'bir yer yoktu. Aksam» ları onun dairesinden dönmesini bek» lerken öteyi, beriyi karıştırırdım. Tabit, bu yaptığım kötü bir hareket- ti amma insan bir kadını sevdi mi, hele ömrünce sadık kalacağına yemin «den bir kadını behim sersdiğim ka- dar sevdi mi, onun küçük sırlarını araştırmak, bir nevi isadet yerine Keçer; kıskançlığın ibadeti, ie böyler Ben, onun odasında ne- olduğunun hepe'ni İğneden ipli- #e kadar biliyordum di, © ücüncü pwde vesi gizlidir, bir türlü öğrene- miyordum. Kaç defa tırnaklarımı Bo- suna kırdım. Yine de açamadım. Ta- ME anahlarını aramadığım köşe, bu- cak kalmadı; nafile. Muhakkak burada aşk maektupleri giri idi. O yaşlı odamın yazdığı mek toplar, Bir gün dayanamadım. bu süphemi kendisine açtım. Ağladı sâzmın kendisini sadece bir baba bi sevdiğine yemin etti, İlraf ederim, kendimi çok defa bu merakımdan dolayı günahkâr saydı- Eun oluyordu. Kızcağız belki, orada biriktirebildiği paralarını saklıyordu. Bir gün sordum: — Paranın çalınmasından kerk- Büyor musun? Gülümsedi? — Kim çalacak? dedi. — İyi amma, kilidi tutuyorsun iş- te; demek korkuyorsun. — Hayır, teyzeme veriyorum; o- da duruyor. ** elki hüviyet eüzdanmı © gözde saklıyordu. Bir akşam tatlı, talı konyşurken, bir yolunu yapıp kendisini şakadan kızdırmak ister gibi sordum: — Yaşım merak ediyorum. Ku- zum, kaç yaşındasın? Güldü: — 1914 te doğdum, dem, — İna stlindeki görü açtı, Hüviyet cüz- danını çıkarın verdi: — Ticaret mektebinin diploması da var, dedi; ona da bak, İstersen, Bırtımın üşüdüğürü ve derimin iğ- nelendiğini duydum. Artık şüphe e hareket eden alâkadarlar güçlüğü yenebilirler. yoklu; o sözde ssk mektupları sakhı idi, Bu kadının mazisi orada idi. Bü Üçüncü Gözün Anahtarı Yazan : Rüveyde Sinanoğlu ————Yazanı——— Sabiha Zekeriya s ERTEL Fikret Merhum yük (O imparatorlukların ferman ferma olacağı devrin başlıyaca. ğını söylüyorlar. Biz, asırlardan. beridir bu devrin kapanmasını bekledik... Ve tarihin akiş sev. rinde, bu devrin sona erdiğine iman ettik. Çin denizinden Afri. ka çöllerine kadar kanla yıkanan bu insanlığın üzerinde bir esa. ret devrinin değil, bütün insan. lara müşterek hürriyet ve hak getiren bir devrin açılmasını beklivoruz. Kürelarzı aksine çe. virmek, saati geriye doğru İş letmek, daima ileriye yürüyen, bareket kanununu durdurmak mümkünse, insanlığın hakka ve hürriyete skan bu seyrin! de e. sarete ve vahşete (o çevirmek mümkündür. tün bu açıkta olen şeyler yalandı. Hakikat orada gizlenmişti. O vee kendi oduma çok sinirli döndüm; bütün gece uyuyamadı Ne yapıp, yapıp o fçüncü gözün Dahtarını elime geçirmeliydim. Tabif onun heberi olmadan... Yoksa icinde- kileri kaçırdı. “Tuhaf tesadüf:.Daha ertesi günü 4-) mahtarın yerini öğrendim. Yanımda, ©l çantasında bir şey arıyordu. Gizli- çe baktım. Çantada iki anahtar tanıyordum: Oda kapım- Er Öbürü? Ah. öbürü mutlaka ü- çüncü gözünkü id. Demek bu kadın, orada gizlediğini bir maksatia gizliyordu. Onum için, görün anahtarımı hep yanında taşı. makta idi, Hem de kaybetmesi pa- basına... Çünkü çok dalgındı. Çanta-, sın: bir yerlerde unutabilirdi. Ondan sonra artık bir işkence kurbanı gibi, cefa ceker oldum. Anahtarın yerini öğrendikten sonra farkettim: Birlik- fe'otururken, ne zaman odadan bir şey için çıkacak olsa, anahtarıda, sanki © sarada Jâzammış gibi, çanla- sından alıp gölürüyordu. ” Sanki benim şünhemden, bu süp- henin verdiği ıstsraptan haberi bile yoktu, Hareketlerinde, o bir şev sak kyan kadınların hareketlerindeki ta- billi vardı. Öyle bir il ki, insanin sinirleri çelikten olsa dayanamaz. * ir müddet böyle gecti. Benim Pütün kurnazlıklarım, tuzak» larım para etmedi. O, sırrını koru- masını biliyordu. Bir polis gibi telâş- Janarak, koşuşarak değil, bir kışla kapisini bekliyen nöbetçi seker gibi, koruyordu. Nöbetçi, kıslanın önünde, bir aşağı, bir yukarı, sakin sakin do- Yaşmaklan başka bir şey yapmadan OKUYUCU Otobüsler İyi Kontrol Edilmiyor Adresi bizce mahfuz bir okuyucu» anüz yazıyor: '— Belediye, şehirde işliyen oto- büslerin kaç kişi alacağını yazmıştır. Halbuki otobüsçüler buna çok defa riayet etmek mecburiyetini duymu- yorlar. Geçenlerde bir gün, üzerinde “10 kişiliktir. yazılı bir otobüse bin dimi. Biletçi, arka taraflan o birkaç kişiyi birbiri üzerine oturtarak ba- pa du küçücük bir yer açı, Yolcu adedini saydık, Tem 22 kişi, Belediye, otobüslerin üzerine kaç Kişi alınacağını yazmakla o kendini, vaxilesini yapmış sayıyor. Halbuki, belediyenin, bu emrine riayet edilip edilmediğini nicin kontrol etmiyor? ikret, bütün havatında bu esaretin, zulmün, tagal, lübün, tahakkümün azabını va.) sadı. şiirlerinde bu ezenle ezile.! nin, efendi ile kölenin. hakla kuvvetin, esaretle (o hürriyetin Gorpışmasını, bir rubabin telle. | rinde aksettirmeğe çalışı. Bi İ 1940 senesinde Fikreti hatırlar. ken, her sevden ve her seyden evvel bu insan cephesini hatırlı. yoruz: Ne zaman geçse bir ketibei şan, Daima rehzüzara huncfşan Bir bulut sayeban olur. Mutlak Basta, en basta kanlı bir a Mızrak, yay, kılıc, topuz, balta, Mancınık, top, sapan, tüfek.. A. Serseri Paraşütler - Ateş Altında Çalışan ' D Yazan: Sevim SERTEL | Gazeteci - Kazdıkları Kuyuya Düşenler Ş" hava harbinin en mü. essir olduğu kısım cenubi İngilteredir. Buradaki bazı şe- hirlerde döğüş o kadar şiddetli olmuştur ki halk sastlerle sığ. naklarda mahpus kalmışlardır. Bu arada bilhassu hava har. bini seyredip havadis vermek için bir Amerikan gazetesi bura. ya hususi bir muhabir gönder. miştir, Bu Amerikalı gazetecinin asına gelenler gayet tuhaftır. İlk alârm işareti verildiği 2 man bu muhabir hemen bulun. duğu gazinoda hususi | tertibatı havı bir alet sayesinde kaçışan halkın heyecanını, seslerini plâğa almağa başlamıştır. Sırf bunları kaydedebilmek için oracıkta ma. sasının başmda oturmuş, başını koltuğunun altına almıştır. Derken ortalarda ses sada kal. mamiış ve uzaktan düşman tay. . İyarelerinin uğultuları, motör gü. Tadı | rültüleri duyulmağa başlamıştır. Kanlı âmirlerivle cündi vize ; Perdeler sahnei fecaviine; Sönsiün artik bu atesin fitne! ME e Şsanları ve milletleri esa. tete sürükliyen mahşeri cidal, fecaat sahnesine bu ber. devi indireeeği, bu ateşin fitneyi söndüreceği güne kadar bu ke, tibci san mancınığı ile değil, sökyüzünü virtan tayyarelerile, yervüzünü yaran tanklariyle in. bulayacaktır. Fakat sen ev koca Fikret, bu kanlar. çamurlar, iğ. renc 'insanlığın içinde dalma ve daima insanlığın ve hürriyetin bir müdafii olarak parlıyacak. sın. gelecek nesiller basındaki bu insanlık ve hürriyet tacınin ö. nünde kurtulmuş bir insanlığın çocukları gibi minnetle ve hür. metle eğileceklerdir. Jbeiler. Kadmlar da böyledirler Sır- larıne,'mr anların değilmiş gibi, ko rünacak bir şeyleri yokmuş gibi hiç telâş etmeden gizlemesini bilirler. j Amma artık ben dayanscaktım. İş era bindirmeli idi. Karar verdim, bir gün, birdenbire, gayet sert, sor- dü — O gözde ne var? — Bir şey yok, diye cevap verdi. — Hayır, Ver. Benden gizlediğin bir şeyler var. Aç O gözül Gayet sakin ve sade: — Anahlarını kaybettim, dedi, Anlıyor musunuz? “Hayır, açmı- yacağım!,, demedi; “Sana alt almı- yan şeyler var, da, demedi, “Yemin İşderim. bir ey yokt, ta diyebilirdi. Öyle de demedi; yalanların en bü yüğünü söyledi: Anahtarı kaybetmiş — Bir çilingir getirtelim. dedim. — Bugün puzar, dükkânlar kapal, Öyle, © min pazardı. Talihi ona yardım ediyordu. — Her halde bu tekilfi dün yap-! saydım, başka bir yalan uydurmıya mecbur olacaktın. O, hiçbir soy söylemedi. Ben de- lirdim, Dolabın üstüne atıldım. Çek- meyi yumruklamıya, sarsmıya, tire naklamıya / kayuldum. Açılmıyordu; açamıyacaklım. O zaman ona dön- düm. Türlü pis Ikırdılarla heskesret ettim. Ağlıyordu. Sapkamı aldım; çıktım, gittim. Bir dans ona dönmi- yeçeletim, ** radan bir ay kagar geçmişti. Nihayet barşmıştık. Ona dön- düğüm. gün pek mesutlum. Önüsür- ken kapı calndı. O, odi çaktı. Hemen etrafıma bakındım Bütün ki- Hillezin üzerinde anahtarları v “Ne kadar budala imişim, diye düşündüm. O unda İse, © budalalı- ğımdan ne kadar memnundum. İste» meden bir duha erafıma bakındım. Aynalı masanın Iki gözünün varak #nahlarlarından biri yoktu. O zaman buştmı eğtim. Meğer kadınların hayatında bir cekme açıldığı zaman, mutlaka öbü- rü kepanıyormuş, DİLEKLERİ ! Yüksek Fiyatla Odun Kömür Satanlar Emekli Yarbay Mustafa yazıyor: “Odunun cekisi (435), kömürün Kilesu (3) kurusa çıktı, Civar köy- lerdeki odun ve kömürlerin getiril- mesine teşebbüs edildiği U yazıldı. Mahrukat on mihim havayici zaru- riyedendir. Bir çeki odunun nakliye masrafile beraber malolduğu fiyat iki | yüz kuruşu geçmemektedir. Sehirde odun azalmıştır, diye yüzde yüz otur. beş kârla satılması ihtikârdir. Bir Umenu beş kuruşa satan bir bakkalı “muhtekirdir.. diye mahkemeye ve- ren belediye, eyni şekilde büreket yapan odun ve kömürcüleri niçin mahkemeye vermiyor?., Kilıgoğlu sanlığın yüzünü kana ve camura | Gec tecinin aleti bunları da plâ- Ha alırken kendisi soğukkanlılık. la oradan dışarısını seyretmeğe başlamış ve ölup bitenleri plâğa nakle koyulmuştur. Meselâ: “— Bu şimdi gecen bir bom. bardıman — tayyaresidi. Attığı bombalar buradan iki maballe uzağa düştü. Muhtelif yerlerde yangın çıktı. İşte gene geliyor. Üç tane birden. Ben masanın altına giriyorum. Bursda onun sesi kaybolu. yor, büyük uğultular yaparak en tayyareler, büyük bir in. filâk, bir bomba patlaması duyu. Tuyor. Gene süküt.. Acaba muharrir öldü mü? Hayır işte onun sesi. — Bu sefer de atlattık, diyor. Bombaların çoğu denize düştü. Şehirde birçok yerler yanıyor. Ve böylece bu cesur gazeteci tam dört saatlik bir hücum esna. sında oracıkta o gazinonun için. de tek başına oturmuş ve bütün olup” bitenleri plâğa almıştır. Kaçtıkları halde birçok insanlar, yaralanmış, ölmüş, fakat ona hiç. bir şeyler olmamıştır. İşin acayip ve komik tarafı bundan sonra başlar. “tehlike bitti ,, işareti verildikten sonra herkes deliklerinden a, derin bir nefes almağa başlarlar. İşte tam bu sirada Amerika. lının merakı galip gelir. Baka- im herşeyi plâğa alabilmiş mi. yim? Plâğı hususi una koyup tecrübeyebaşlar. Derken henüz tabil haline dö. nen şehirde gene bir tayyare ve bombardıman gürültüsü başlar. Halk oraya teyip kaçışmağa başlar. Müthiş bir panik Zira bu seferki bücum büsbi habersiz olmuştur. Alârm leri bile verilmemiştir. Birçok düşüp bayılanlar, ka. çarken ayağı kayıp yaralanan. lar olur. Amerikalı gazeteci bep olduğu telâşın farkına varın. ca hemen gramofonu kapatır ve ordu karargâhına koşarak vaz. yeti anlatır. Derhal radyo ile bü. Evi balke tenvir ederler Zavallı gszeteci de habire özür diler. Şimdi Amerikalınm bu o kasabada “meşhur olmuşlur. Halk plâğa “Ateş altında, adını! koymuştur. Ve şimdi kendilerini toplayan İngilizler hu tuhaf hü. diseye kahkahalarla dirler. » Kazdığı Kuyuya Düşenler ünün en mühim hâdisesi İngiltere - Almanya ara. sındaki hava harbidir. Bu sebep- le burada olan birçok vakalardan bahsolunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de İngilterenin cenubunda Dover civarında ufak bir kasa. bada olmuştur. Son defa. bu kasabaya üç de. fa hava hücumu olmuş ve ber üçünde de düşmanın buradaki isabetlerinin her taraftan daha iyi olduğu nazarı dikkati celbet. miştir, Fakat bunun sebebini an. lamak mümkün olmamıştır, Tabii tayyare defi topları her seferinde hemen mukabelede bu. lunmuş ve bir hayli zarar yapmış tır. İşte tayyare defi toplarının son hücum esnasında düşürdük. leri bir tayyare bu sırrı meydana çıkarmıştır. Kuyruğundan ateşler vedu. manlar çıkarak yuvarlanan bu tayyare sahildeki evlerden biri. nin üzerine düşer, Bu ev de a. teş alır ve yanmağa başlar. He. men yetişen İtfaiye yangını sön. dürür, Ve enkazın altından şun- ları çıkarır: Üç tane şehrin içini tarassut âleti..'Dört tane düşman tayyare. lerile irtibat tesis aleti, lüzumun. | Sözün kısası burası Almanla. rın tayyarelerine işaret vermek | için kullandıkları bir casus yata. | Radır, Ve sabahtanberi hücumla. Tın muvaffakiyetle neticelanmesi bu sebepten dolayıdır. Fakat işte bu düşen Alman tayyaresi kendi elile zabıtaya kendi casuslarmı gösterivermiş. tir. Bu da tuhaf bir tesadüf, pliğr | iizpekler | 3 Gele Mane) Di yaprak ii Takvim ve Yaprağ uvarlarımızda asılan üç altmış bes sahili rin bir günlük ömrünü yaprağı yırtarken ari kocaman rakamlı tarihile gi günün bize me sürpri getireceğini bilmeyiz. Bun. ham alarak bu başlık altında tığımız bu yeni sütun, hayat $z viminden geçen günümüzün. ülıp sepete atılmağa m Takvim bize gösterir: Mesüt ocaya evlenmelerinin Yı inü o haber verir; çocukl doğum günlerinin bayramı İradadır; piyangonun çekiliş İnüne kadar sizi hul; avutan gene odur. ) çırmamak için esnaf hı İtediye gününden, ev sahibi mülâkat tarihinden bahsetm İceğim. Bizim takvimimizde ler vakuatın seyrine | tâbi Nasrettin Hocanm çömlek h bına benzemez. Eski devirlerde takvim ineccimbaşı, akları takvimlerde *kocakarı s0 İkuğunu “berdülacuz,, diye terirler, leyleklerin gidip zamanlarını gi ederek “âmeden lâklâk,, diye işaret ederler; de büyüklerin yapacakları lerde eşrefsaat tayin edi Yeniçerilerin imhasında Hüseyin Paşa asilerim Şi elik efte derlerdi. Xa ları koğuşları toplu yıkmağı tek eylediği zaman Müneccin şi. — Kamer Akrep hı Eşrefsaat bekleyelim! demiş. Hi Paşa” — Vallahi hocam kameri mem, Fakat benim bildiğim a repler o koğuştadır. Ben topa tutayım da eşrefsaal dursun! Cevabını vermiş ve yapmış, Müneccimbaşılar caize ümidile vezirlere ti ederlerdi. Bunlardan biri vezirine bir takvim Okuduğunu güçlükle seçecek di recede cahil elan vezir A harflerinin zorluğile d yanılarak “cemre, yi okumuş. Sormuş: — Bu Hamza kim? Biçare adam vezirin ceh yüzüne vurmamak için biz at ederek; Mahtum bendenizdir, berriiken doğduğu günü tim, Vezir biraz daha kar “Temmuz, u görmüş, gene memiş, — Ya bu domuz kim? Müncecim dayanamamiş — Bendeniz efendim. — Neden? — Size takvim Ya “ ULMACA SOLDAN SAĞA: 1 — Sonbahar 2 — İskambilde bir- Mi - Damarda bülunur - İçilir 3 — Bir nota » Bir edat 4 — Defeden - Geçkin 8 — Bir gramer termi - Nü- zul 8 — Bir nola - Sunat 7 — Bir çalı « Üye - Bir sorgu edatı Eski bir harp #flâhı - Bir nota 9 — (Genişlik - Bir nota YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Saf ;kalbli 2 — Bahtiyarlık 4 —Bir nota - Bir sayı 4 —Bir renk - Köpek - Bir renk 5 — San- mak - Çok değil 6 —Lâhza - Bir bağisina edati » Bir venk 7 — An m emir - İsim 4 — Bir kedi Bir zamir 9 — Hürmet edilen, hürmete şayan DÜNKÜ BULMACANIN * HALLEDİLMİŞ ŞEK SOLDAN SAĞA: 1 — Yar - Dİ 2 — Ay - Kat - Sa 3—Pa-İta- Al #— AU - Ara $ —Yaruk 6 — Yat »- Anaç 7— İk .Rira —Nar-İs-Iâ9—E pam - Ateş , Satılık Ev Bakirköyünde Kürteltebede Filiz caddesinde (600) metre murabbaı ar- sası İle kuyu, sarnır, oletrik ve hava ğanı tesisatını hâvi, ikiye taksimi kan bil 15 oda 87 numaralı ev satlıktır. Görmek üzere içindekilere ve konü- sulmak için Bahçekapıda 4 üncü Vakıf Hanında birinet katta $ manada Bay Takopuloya müracaat edilmelidir. LOKMAN HEKİMİN ÖĞÜTLERİ ON SEKİZ hm bu sayım okuyucumuz ker meğir, erkek midir, imzasından belli değil, Çünkü mektubuna adının #adece ilk harflerini yazmış. Siköye, vne sebep olan sivilceler de kız ve er, kek ayırt etmer, o yaştaki gençlerin bir çoğuna musallat olur, Yalnız, saym okuyucumuzun ifade sinden kır olmadığı anlaşılıyor: Beş senedenberi | sivilcelere | tutulduğunu yazârken, göğsünün, sırtmın, birde suratının sivilcelerle dolu olduğunu haber veriyor. Sonra da gene suratına sürmediği ilâç kalmadığını ilâve edi. yor, Sayın okuyucumuz kız olsaydı. ken. &i yüzünden bahsederken ona surat demiyeceğini zannederim, Kırlar, bil, bassa ihtiyar o erkeklerden bahseder. ken, aynada bir kere suratına bakrnı- yor, derler sma kendilerinden bahse, derken yüzüm derler, Surat belki su, tet demektir, fakat bu kelime Türkle- since, gal'ba, yalnız çirkin yüzleri ifa- de eder, Bir kız da kendi yüzüne hiç bir vakit çirkinlik isnat edemez. Ba genç okuyucumuzun kız olmadığına pek ziyade ihtimal verdiren bir sey de bu sivilceler için verdiği paranm 100 lirayı geçtiğini yazmasıdır. Kız ol beş yıl içinde yüzünün güzelliği için sarfettiği şeyin sözü mü olurdu? | Genç okuyucumuz, olsun, bir sözünde —bürbü r'cen değil, dahilen tedavi eğlecekler* kanaatine varmış, Sivilcelerin haricen tedavisi de lâzımdır. fakat onları kö. künden geçirmek için dahilen tedaviyi de unutmamalıdır. Çünkü cilt üzerin, de çıkan sivilceler btltün vücadün bir istidadıma delâlet ederler. sekiz yaşında iken vücudünün istidsdr. ” e arar için sarfettiği y i i ilâce kendi, sini tedavi eden mütehassıs kekiminin tavsiye edebileceği tabidir. Bursda yazılan öğütler hiç kimseye sarar ve. remiyecek ve yerine göre faydalı ola- bilerek şeylerdir. Buradan © genç okuyucuya ve onun Tasan on)” YAŞINDA... gibi ulrültelrden sikâyet olanla lere yazabileceğim eçmektir, ikün olamadığı balde, olmazsa, pek azaltmak. Ekmek, ni milletlerden hepsinin esas olduğundan ondan vazgeçmeyi em 0 mek garip görünürse de, hatır içim gi tavuk bile yiyebileceği söylenilen san, kendisinin yüz güzelliğinin için nelere katlanamaz! Onun yerine patates, hazlanmığı le pişmiş, zeytinyağlı salatası, yağsız kızarmışı, fakat yağda tılmış patater Sebebi, kana ekşilik verir ve her yerde de her yerden daha fazla— çok mek yenilir. Halbuki patates kanda ekşilik fazla olursa ona gelir... Sonca da sebzelerden ve mişlerden bol bol, fakat etli ve yemeklerden az. İ OYUNLAR Ktrahrazdakiierin en dalgm otm > olan oyunca, Be söyler, Yani tama umar. Gevale bU başka bir tere söyleyere Başka hilam ede? ve oyun Hözle devem ela, * Der Kiye bir kid ürüne hir para kayarak çiziniz, avunyr, “ ba kinder daha büzük bir madem! sarayı İstemek mümkündür. Olsan sanmayı ortadan bükmek kütür.

Bu sayıdan diğer sayfalar: