8 Eylül 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

8 Eylül 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i bi. EZ çetik kiğil diğ 8 Ai i Dobruca ve ia il Binin. ——— sı vav TAN ABONE BEDELİ Tu irkiye Ecnebi —— 1400 Km feme (2000 Kr. vo * Ay 1. * ww » say . LO * say se » BUGÜN Transilva ya B şa fikirdeyim ki insan D yıllarca aynı semtte oturarak ersleri aynı yollardan gide gele, yalnız bikmakla, tiryakileşmekle, zihin azan: Ömer ığrul | durgunluğusa uğramakla kalmı. e ee Kem e yor, vaktinden evvel yaşlanıyor ein ve Transilvanya İda... Yaşlılara mahsus merakla. meseleleri hallolundu. Ro-|ra kapılmaya, bunakça fikirlere Manyalılar, Transilyanyayı tah.) dalmaya başlayorsunuz. Bilhassa iye ve Macar askerleri tahliye | gündelik seferlerinizi yayan de- olunan yerleri işgal ediyor. Dob. | gil de tramvay, otobüs veya va. | Tuca anlaşması da imzalanmış şpurla yaptığınız takdirde haliniz ye Bulgarların da bü ay sonuna | haraptır. Şehir içinde yürürken baş kadar Cenuhi Dobrucayı işgal “tmeleri için tertibat alınmıştır. | meşgaleniz ezilmemek, çarpma. Buna mukabil Romanya ile|mak, düşmemek ve bir şey kır. Macaristan dest mu oldular? o |mamaktır; yani kafanız, koru. Yahut Romanya ile Bulgaris.'mak ve korunmak kaygusile da. Srasında sa bir komşu. | imi hareket, faaliyet, uyanıklık Tak devresi mi başladı? halindedir. Halbuki nakil vasıta. Alman neticeler böyle bir ka-|larının birinde yer bulup pence zanç kaydetmiyor ve kaydettiği |re önüne oturdunuz mu - şayet tek mühim zarar var: birinden ödünç para, Iş ve memu. yayı kaybetmek! riyet İstemeye gitmiyorsanız - Romanya ve Macaristan, mih.| artık bütün tefekür ve tetkik yerin, Almanyaya ait nüfuz mın.|kudretiniz iki taraftaki evleri, takasına girmişlerdir. ve bun-|dükkânları, levhaları, bunların don böyle Almanyanın emir ve telerruatımı, hususile kusurları- İşaretile | hnreket edeceklerdir.İnı, münasebetsizliklerini ayrı Almanya isterse, bunların ikisi.) ayrı tahlile inhisar eder ve bu Bİ de Balkanlara karsı kullanır, | tahliller, nihayet, bir tekrardan isterse daha başka emelleri için | ibaret kalır. Meselâ: istihdam eder. Birine karsı sert.| . . Hah, dersiniz, işte Beyoğlu lik gi icap ederse, bU| kaymakamlığı önüne geliyoruz, sertliğe tercüman olacak ele-| simdi karşıma bir mayyo ilânı çı, Mmanlar hazır! kacak! Büyük! erin Müdahalesi: Panayır tiyatroları kapısına a- sılı muşamba resimlerdekini an- Birük devletlerin müdaha-|diran soluk ve dökük boyalı bir lesile hallolunan meseleler, kadın tasviri, tamamile kansız ve küçük devletlerin esarete düş- cansiz... Buna rağmen mütebes- melerile neticeleniyor ve büyük |sim ve çıplak! Ayrıca, mevsim devletler bu gibi fırsatları kaçır. | kârakışa rastlamışsa Olkmeyda. Mamıya dikkat ettikleri halde, nından kopan kârayele göğüs küçükler hâlâ akıllarını başları. | germiş, o, baldır, bacak meydan. ma toplamıyorlar. da kadın tablosu, buz kestiği nsilvanyadan halde yalancı hoşmulsuzluk gü- Elya ders Hudut: | ümsemes'le büsbütün manasız, Aradaki meselelerini doğrudan |;münasebetsizdir. doğruya halletmiyerek büyükle. | — Ne olur, diye düşünüyorsu. #6 boyun eğmek için zemin ha. Yazan: Refik Halit muyor. Fenaya, çirkine saplan. mak merakına başka bir misal: Okçumusa caddesindeki Muse- Vİ evlerinin cumbasında, bir de- fa, (iki öksüz kız) mevin. den melodram bir piyeste ca. dı karı rolünü bihakkin ifa edecek bir kocakarı tipi gör- müştüm; korkunç, iğrenç, müt. hiş, tüyler ürpertirip rüyalara gi recek ve kâbuslara uğratacak bir çehre! Bankalar caddesinde, bir ticarethane camekânında rast ge- lip cazibesine kapıldığımı zan. ettiğim şirin daktiloyu aramak pek aklıma gelmediği halde bu bed çehreyi tekrar görmek için, İher geçişte cumbaları araştırma. ma ne dersiniz? Çirkinliğe bakmanın ve kusur, kabahat seyretmenin - acalp bir zevki var, galiba... Belki de bir tesellisi! Beyoğlu tarafında da bir apar- timana gözüm dadandı, kapısının iki kanadına kocaman harflerle yazılı birer ihtarname asmışlar: (Lütfen kapıyı kapayınız).. Fa. kat kim dinler? O semtte kapısı açık duran tek bina burasıdır; | daha bir gün olsun örtülü bulma. İdim. Bulmadımama ümittü. kenmez, daha yarım kilometre v- zaktan beni bir meraktır alıyor: Acaba kapalı mı bulacağım, açık mı? Sevgilimin yuvasmı gözlü. yormuşum gibi tatlı bir heleca. na kapılıyorum, gözbebeklerim nerede ise yerinden fırlayıp ora. ya kadar uzanacak... geldik... Bakıyorum: Gene açık! Gece dönüşlerimde beni rahat- sız eden şeyler de, hani mavili HAFTANIN MUSAHABESİ BİR SEMTTEN BİR SEMTE Geliyoruz, | TAN ka, yıkık duvar, çökük bina, kopük parmaklık, yarık rıhtım varsa onları seyreder, onlara ü- zülür, imar ve ıslah edilemedi. ğine acır ve kızar, hulâsa sinir. lenir, perişan olurdum. Ama, di- yeceksiniz ki: “Bakma, ya tepe- leri gözden geçir, ya gazetenil,, Fakat dikkat ediyordum, yolcu. ların çoğu benim gibi yapıyor. du, iyileri bırakıyor, fenalarla göz yoruyor ve kafa patlalıyor. du. Ya Haliçte evi olanlar? Deni- ze yarı gömülü, pas ve midye tutmuş, yamru yumru gemi en. kazı seyrede ede adeta vaktinden Jevvel çükerler, İki büklüm, neşe, |siz, bedbin haldedirler; onlar da hemen hemen birer enkaza dön. müşlerdir, sanki paslı ve çürük- türler. Kim bakabilir Eyüp tepe. sinde batan pembe güneşe veya Haydarpaşa üzerinden doğan gü. müş aya; Kâğılhane tepelerinin İtatlı yeşilliğine veya Süleymani. ye camiinin haklı azametine? İO bodur, yamyassı, yerden yap- İma, başı İriçi bellisiz vapurcuk. Tarda seyri mümkün olan, ancek iki taraflı vapur ve gemi mezar. lığıdır; sanırsınız ki sizi de, bira: sonra baştankara edip iki de: iskeletin arasına sokacaklar; ora. da siz de yosun ve pas bağlaya- caksınız! Sirkeci . Küçükçekmece hat. tında seyahat edenler ise . her- gün git gel, gel git . Ahırkapı ile Yedikule arasindaki bütün o ha- İrabe ve sefalet filmini dimağla- rının makinesine takmışlardır; İtren yürüdükçe bu filim de ka. fataslarının perdesinde döner, durur. Sanki çevrilecek olen (Paris fıkârası) ile (Paris paçav. racıları) nın metöranseni onlar. dir; yapacakları filme en muvs- fık sahneleri intihap için gidip gelmektedirler. İşte teneke m. İ niş nuz, şunu yalniz yazın koysalar, zırlayan küçükler esaret zincir. İ lerinin açı akisleri içinde tuttuk. Yanlış siyasetin mersiyesini eceklerdir. Mihverin Vardığı Netice: e e. l akat mibverin bugün var. dığı her netice, muvakkat > tedir, Çünkü bütün bu İ Beticeler, harbin sonuna bağlı. dır. Ve ancak mihverin harbi takdirinde mihverin arrusu dairesinde bir istiktar basıl olur, Fakat harbi İngiltere küzamırsa mihverin bütün terti- İ batı gider, mihverin kendi. » çaresine bakmaya m * mecbur olur ve küçük milletler mukadder ol. Iğuna inanmak gerektir. Uma- biz kere daha kali gap kalkınmanın 2 ki ikinci doğuş sırasında kü- milletler daha olgun bir zih. Hiketlere hareket eder ve aynı fe. uğramaktan korunma. ij iii Hali : 3 i hi i ; mam » Gerede yolu amelesi arasmda Küvgn çıkmış, smeleden Mehmet Yaşum kolu, kırılmıştır. ışın kaldırsalar! Bunu geçtiniz mi, bakımsız, tozlu bir bahçe ortasında, ekseri. ya kapalı duran bir kahve bina. $ı; kapısında (Atila parkı) yazı- lı... Bu meşhur ismin imlâsı yan. ıştır, doğrusu “Attilâ, olacak. İ. İşi ki ismin asıl sahibi hayatta ve İcihengir vaziyetinde değil: Alim. allah, cahil bir hattat yüzünden koca İstanbulu yakar, yikar, btis- bütün viraneye çevirirdi. O levha bir kalem müsvettesi, gazeteye İ gönderilmiş bir yeni şairin man- zümesi olsaydı bir kalem darbe. İsile çizip düzeltmek mümkün o. Turdu. Şimdi doğrutmağa gücüm yetmez, elim varmaz. Yeni kira- cinın buraya yeni bir isim ver. mesini beklemeli ve hattatın da bilgiç çıkmasına dua etmeli! A sil tuhafı, bakmak, görmek istemediğim halde, her Çi muhakkak o kadın tab. da, bu tarihi isimli tabelâ da gözüme ilişmekte, aynı fikir. ler zihnimde yenilenmektedir. İnsan iyi şeylere bakmağı bazan lunutabiliyor da fenasını kabil değil aklından çıkaramıyor; akıl münasebetsizliklere balmumu ya- pıştırıp mimkoymakta hiç şaş. v eği ei Fakat babam eskisinden de ziysde (dehşet saçıyor. Annem korkuyar. Ka- b, kâğıt gibi beyaz gözleri yukarı inmüş oturuyor, Solgun gözleri gök rengi küçük aylara benziyor. Derbal hepsi ona yardım için, elbiselerini açmak ve yellemek için etrafını al- İyorlar, Ben yardım etmiyorum, Tit- düşünüyorum. Ben Vasili #le evleneceğim annemi de yanımda götüreceğim. Babamı, yılda yalnız. bir xene Noejde göreceğiz. #* Vasilt ile evlendim. O kadar sinir buhranları tekliği yaptım ki, annem daima biraz daha (korka, ve bana onunla kaçmama yardım etti. “Taklit ettim, mi diyorum. Bilmiyorum: Tabil taklile başl- Kendi kendime: “Şimdi üstüme sinir buhranları getireceğim, diyordum. Sonra da kendal En çok, sık- çamayordum. — Kendisini kronfk bir sinir buh- tanı tebdit ediyor, Salıncakta düş- mesi neticesidir. — Hayır, hayır, hayır!,. diye bağı- Ça.|rıyorum; sebep düşme değil, Vasili. dir. 8€-İya çalışmaktan bittim!,, diye şi. sarılı, alı yeşilli, şişeden harf. | halleler, iki yanından payanda lerle dizilmiş ilânlar «var, | işte | vurulmuş köhne binalar, işte ye. bunlar... Çoğu defa bu yazıların !di kişinin boğazlanacağı 113 nu. birer, ikişer harfi arızaya uğra.) maralı meşum hane, işte petrol yıp , İsimler içinden çı. İlâmbalarile güçbelâ aydınlanmış kılmaz, okunmaz birer muamma 'iğribüğrü, dapdaracık çıkmaz s0- halini alıyor. Meselâ, bir büyük | kaklar, işte isli camları ve katil gazino tepesinde, değerli sanat-)yüzlü müşterilerile (Kara kedi kâr Bayan Safiyenin şöhretli a. | meyhanesi), işte polisler tarefn. di: Bazan tamdır, alâ! Fakat ba.|dan içinde meçhul cesedin bulu. zan safye, bazan afi, bazan sa, | macağı bostan kuyusu, işte konte. dece saf, yahut safi, bazı defa Sin bçdbaht kizini Hayırsizadaya ise, telâffuz edilemiyecek şakil- | götürüp bırakacak olan zift bo. de, yabancı dilden bir motosiklet | yalı sandal ve sahte kayıkçısı! yeya elektrik malzemesi marka. | Bunların hepsi de, fazlasile, si. sı gibi S FE dir. Ya Kadıköy |nema halkını korkudan bayılta. iskelesi üzerindeki sigorta şir. | cak derecede mevcuttur. Ve emi. keti ilânı? Bunu tam harflerle |nim ki, şayet bizde de bir gün, okumak bana, şimdiye kadar, pek | bir OXavier de Montöpen) veya az nasip oldu.'© derece sinikleni| (Jules Mary) ayarında cinsi 50. diğim oluyor ki şirkete bir mek-iman muharriri Cıkacaksa o, bu tup yazayım, “aman, bir çaresini | bat üzerinde gidip gelen bir müş- bulun; . hecelemekten, o kekele. | teri olacaktır! mekten, sönmüş harfleri bulma. A file nadolu ve Adalar hattına kâyet edeyim diyorum. B oğaziçinde oturduğum za | suru da etraftaki güzel manzara. man ise gözüm nadiren |lara çabucak kanip yanımza dü. yamaçlara, korulara, fıstıklı te.|şen kendini beğesimiş, sahte va. pelere, güzelliklere takılırdı. Bil. | kar, züppe, türedi ve münasebet. |bi esaslıca mal, mülk sahibi ol. | ider, âkis yolumun üstünde ne kadar| siz bazı tipleri tetkike dalmanız. mamanın hatırı sayılır bir teselli | virane, harabe, enkaz, kömür de. |dadır.Bunlar © derece yorucu, posu, odun yığını, kulübe, bars- | sinirlendirici, peşe bozucu şahıs. FeCE , : çeviten : o İ RÜVEYDE SİNANOĞLU | Yazan : ANNİE VİVANTI — Ya uslu durursam?. &nnelerimize karş | Bütün o beyaz Gişlerile gülerek: nasil da mü:hiş ve vahşiyiz! Onlara| — Uslu durursan, konfetiler, ban. taparken de nasil cefa çektiriyaruz.| banlar.. Dedi. Dünü, otları artık ne teselli etmek,| Ben: ne de aflarını dilemek imkânları kal- muyucak kadar geç anlâmak ne ia- Hik bir şeydir. meyi vaadediyor musun? was Yk. e “Uzak yurt, oh vahşi tepet... Vastli tle evlendim. Vasi, büyük bir yapınacıkla; Babam, daha kızgın ve müthiş O'Rourk'le, beni derhal rod- det. Beni ne kucsklamak, me da âf- Heknek istemedi. Ben ümütsizlendim. Vasili, sabırsız ve canı sıkkın; — Aldirma, şa sıkıcı adama! di- yordu. Annem Vesiliye beni tavsiye ede- rek ağlıyordu: — Dikkat ediniz. Onu size ölme, sin diye verdim. Yoksa daha kimse- nin arısı olamazdı, Henüz sadece bir zavalh çocuktur. Bilmem beni anlıyor musunuz? Hatırlayıız ki, daha bir kadın değildir; bir çocuk” tar. Apnemi şöylece dinliyen Vasi: — Evet, evet, evet. Dedi. Yara- sazlık ederse kulaklarım çekerim, Meftun yüzümü onun mMütecaviz gözlerine bakmak için kal- dırıp sordum: — Dalma ve yalnız senin için. dedi. Gel çimdi, gel, Mariya Tar- vovskal mağımda yepyeni nişan yüzüğüm parlıyordu. simi... görerek, hayretle, “İşte. İşle. Bütün kadınların arasında en bahtiyar olan Mariya RE desinler, vds hizmetçisini çağırtım. Kayıtaz ve civelek oğaya girdi; beni baştan açoğı süzdükten sonra, koltuğa y Janmış sigarasını yakmakta olan V |biliye bir göz allı, İktısadi Hafta Romanyadaki Dahili Buhran, Türk - Rumen Ticari Münasebetlerine Tesir Eti - Bu Hafta Neler Sattık? a hafta içinde siyast hâdise lerin, dış ticaretimize Oo. lan tesirlerini, daha ziyade, Ro. manya ile olan ticari münasebet. lerimizde aramak lâzımdır. Bir. kaç gün evvel Romanyada dahili nin tesiri karşısında, ihracat ta. eirlerimiz, Romanyaya mal sat. mak hususunda teredüt etmişler. dir. Esasen klering hesapların. da, Romanyadan bir buçuk mil. yon lira kadar alacağımız oldu. ğu için, Romanyaya ihracat yap- mak pek te kabil olamazdı. Ala. cağımıza karşılık Romanyadan beklediğimiz malların arasında kimyevi maddeler, cam gibi eş- ya bulunmakta idi. Halbuki bu nevi eşya, Trensilvanyadaki en- düstri merkezlerinden buraya gelirdi. Simdi Türkiye piyasası bu maddeleri tedarik etmek için, başka piyasalar arayacaktır. Cam. için, biraz pahalı da olsa, Yunan camlarını almaya mecbur olaca. İğiz. Kimyevi maddelerin bir kıs, İ mını, Yunanistandan tedarik ede” biliyorduk. Fakat, Yunan fabri. kaları da, kimyevi maddelerin fi. atlarım arttırdıkları için piyasa. mızda pahalıya satılmaktadır. Türkiye . Almanya ticaret an. laması hakkında henüz yeni bir haber yoktur. Alman firmaların. , buradaki ithalât müessese. lerine gelen mektuplarda, Alman hükümetinin henüz “Türkiyeye ihracat müssadesi vermedİğin. İden bahsedilmektedir. Mektup. lerdan birinde de, bu cihet daha açık bir surette izah edilmiştir. Bu mektupta deniliyor ki; “Tür. kiyeye mal satmak için, siyasi engeller mevcut bulunmaktadır.,, İHalbuki anlaşma imza edilme. den evvel Türkiyeye gelen tica. İret mektuplarında garip bir pro. paganda edebiyatı görülmekte idi. Alman firmaları, bu mektup. larında “artık harp bitmek üze. redir. Türkiyeden Almanyaya ih. * yapmak işin, hazırlıklara baslamak zımanı gelmiştir, Bu mektubu alan, bir Alman firma. sinin Türkiyedeki mümessili idi, Fakat bu mektuplarla, son gün. lerde gelen mektuplar arasında İbüyük bir tezat vardır. Neler Satacağız? H ububat İhracatçılar Birli. ğl, son verdiği bir karar. la limanda teslim edilmek üzere serbest dövizle mal satacaktı. Bu şerait altında bile, her taraftan mallarımıza karşı talep vardır. Tuna buğday havzasında, Mac: ristanda, bilhassa Romanyada buğday mahsulü azdır. Alman İişgali altındaki memleketlerde, zirai mahsullerin ne nispette az olduğu hakkında kati bir hüküm vermek mümkün değildir. Fakat ajans telgrafları, arasıra Alman İşgali altındaki yerlerde Kıtlık ler olduğundan bahsetmektedir. Bu şersit altında Avrupanm za. hire maddelerine olan ihtiyacı geçen seneye nispetle daha fazla. — ———.. lordır ki bana kaç kere Yenikapı sefalethanelerini, Haliç enkazını, ne buyurulur? diye na.|Boğariçi harabelerini, hatta yu. | böbürlenmeyiniz. Onun ku.|karıda bahsettiğim eumbadaki İlin Sıkarmasınıdan. Bu hormon kıl İ İsi cadı karıyı arattırmışlardır, Hulâsa, arasıra bir semtten bir semte taşınmanın, yani benim gi. noktası vardır. Yoksa da bu te- selliyi herhalde bulmalıdır! Kocam: — Pektiâ Rozalya, dedi, Bu ak- #amlık sensiz de edebiliriz. Kız güldü, hafifçe eğildi ve kapıyı kapatarak çikti. — Fukat benim saç örgülerim! kim yapacak1 diye sordum, Kendimi ta- mamile şüşirmiş hissediyordum. Vasili: — Örgülerin ehemmiyeti yok, de- di: can sılacısın. Ve beni öptü. Ben odada bunalmış dolaşırken, o, oturmuş bana bakıyor ve siyara içe duruyordu. — En güzel romanını dalma be- nim için ve sade benim için süyle-|, S“İDA Yaptığım gibi, duamı etmek için diz çökeceğim sırada, beni bile- Bimden yakaladı ve kuvvete sikü, Öyle ki, canım yandı, Kümi kurtarmıya çalışarak: — Böyle yapıma! dedim. O: — Yü sen ne yapıyorsun? diye Kolunun altından elimi çekti. Par. |sordu. Sesi boğuk gibiydi. — Cünem duamı ediyorum... — Dualarının ehemmiyeti yok. Sen “hlariya Tarndveka.., Ne güzel f- |ğercekten can sıkıcısın. Fakat ben, o akşam da dusmu et, İstiyordum ki, bütün dünya, beni mek istedim. Dun, bizim günümüzün İen ehemmiyeti Kısmını teşkil ederdi. | Olgu ie ben, sabah ia, akşam da, yüksek serle, birlikte dun erlerdik. Fakat yimdi Olga uzaktaydı, ve ben Evlenme akşamı, Karkot otelinde | 727 dun etmeğe meeburdum. Yavaşça duamı ettim. İtiraf ederim, bu dualar uzun ve dadı ve mürebbiye bize bir yenisini Süretirdi. (DEVAMI VAR) hâdiselerin, sokak muharebeleri. | karşısında, dır, Cenubi Amerika, Kanada gi- bi buğday ambarlarından, Avru. a buğday sevketmek te müm. kün değildir. Çünkü Amerikan vapurları, ancak Lizbon'a kadar sefer yapmaktadırlar. Bu vaziyet , zahire ihracstı İçin endişe edilecek bir şey yoktur. Psmuk ihracatına gelince, Yu. guslavya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, İtalya, Çeko.Slo. vakya gibi memleketlerden pa- muklarımıza kars talepler de. vam etmektedir. Bu Hafta Neler Sattık? u hafta ilk defa olarak Kayseri fabrikasınm pa. muk ipliklerinden bir parti, Ro- manyaya satılmıştır. Bu malın karşılığı olarak maden direği &. Yacağız. Bu hafta sattığımız maların &. rasında zeytin, zeytinyağı da bü- yük bir mevki işgal etmektedir. Bu ihracatın yekünu 200 bin li. Fayı geçmektedir. Eski sene fındık mahsulünden de, Romanya, Macaristan, Yu. goslavyaya küçük partiler halin. de satışlar yapılmıştır. Yugos. lavyaya satılan malların arasmda 68 bin liralık halı da bulunmak. ta idi. Haftanın ihracat listesinde, Romanyaya satıları 109 bin Hira. lık yapağı da en büyük yekünü teşkil etmektedir. İkinet derecede kalan mad. deler arasında barsak, kendir, Balmumu bühüinmaktadır. Hüseyin Avni çoklu. Sonra da her gildendi. Çünkü! bir Otrada'dı yaşarken, her gelen, ETTE ÖĞÜTLERİ Ben Bunu Görmüştüm.. Size bir zat: takdim ederler, yahut biri gelir ve kendini tanıtır, O zat gö. rünüze yabancı gelmez, kendi kendini. sez — Gözüm ısirtyor ama acaba mere- de gömüştüm? Diye düşünürcünür. labilir, Hafıza, daha işidir. O zatı ilk defa gördüğünüz sa. man dikkat etmemişsiniz, onem için şekli hafızamızda zayıf kalmış demek- tir, İnsan her hangi bir geye ne kadar ziyade dikkat ederse, hafısasmda o kadar kuvvetle kulır, Meşhur sözdür: Girmişsen çıkmazsın, derler. Bir de yolda giderken, bilkama yo- küş çıkarken, bazan kalabalık bir yerde olurürken ük defa gördüğünüzü iyii bildiğiniz bir monsara daha önceden görülmüş gibi gelir. Bu hadise birin. ciden büsbütün başka bir şeydir, Bi rincisi tabii denilecek derecede hafif İbir dikkat elmikliği, ikincisi çok defa İ hafif, nadir olarak ağırca bir bastalık netizesidir. Bu hadisenin en ziyade yolda yürür. ken, bilhassa yokuş çıkarken gelmesi beyin yorgunluğunun eseri olduğuna anlatır. İssan ayaktayken, yürürken beyin daha ax kan alır, yorgunlu. ğü daha çabuk meydana çıkar, Yokuş çıkarken kalb az çok yorulur, vücud. her tarafına, bilhasan en yukarda kalan beyine az kan gönderebilir. onun için beyin yorgunluğu pek kolay meydana İbiir.: <A Hadisenin kalabalık yerde çıkmasına gelince, o da kalabalık yerde teneffü. sün as çok güçleşmesinden.. Hadise h yecandan sonra da vaki olur. O va. kit böbrek üntündeki gudderin fazl İnce damarları sıkıştırır, Dema | dai tlnsiyonu arttırır, kalp fazla ti Jaye mukabele etmeye mecbur olun. ca kuvveti azalır, beyine dabn az ken hadiseye asl sebep olan beyir yorgunluğu fikirle çok çalışmaktan ya hut üstüste heyecan geçirmekten voya bir defa pek şiddetli heyecana tutul. maktan ileri gelir. Böyle olunca fikr uzunca bir müddet dinlendirmek Hüzu mumu anlatır Bu hadiseyi meydana çı karan fikir yorgunluğuna tebii denile, mez: Bir hastalık beşlângecı demektir ığıdır. Hadişenin İlk vakalarma e- iyet verilmeyince hastalık leşir, hadise sık sık tekrarlar, İstira bat müddeti pek uzun olur, hem de hat yetişmez mi görmüştüm, hadisesi en aşta meydana çıkar. O i İşlemeye başlıyan har. monlarm da işe karıştığı şüphesizdir t İner me olurum olsun hadise his. dilince #ri dinlendirmek lüzumu & Dutulmamalıdır. Okuyucu Dilekleri | dan yamak iytemekte, kamtam da buraya kurmua bulunmaktadır. Demityelar idareni ine buna razr değidir, Thulülen bir sa evvel faydalı ularaktır. Çönkü yeller çemar olumu ba celer de eluralmil istasyona seve niyet yapamayacaktır. 12 EYLÜL PERŞEMBE Ba, herkese 0- ğrusu, dikkat 3 ET akvimdeni bir yaprak | Malımın Kâhyası mısın? Ss taşları attığını gördüm; dez madım, bağırdım: Günah değil mi be adami Ne dövüyorsun hayvanı? Ky Ya su memuruna, yahut veriye kızıp öfkesini eşeği çıkaran sucu: Malrmın Kâhyası dedi. İster döğer, ister sö O ne domuzdur 0!.. Sahibi, hakkında bu iitifaği sarfederken o da, “Şinesi,, “Sühangü,, diye methettiği uculardan birinin 0 durmasına hayi iz Bizde bu hayvan düş! nedendir bilmem. Halsizlikti iskelete dönmüş araba ati dik yokuşlara trrmandırmak içli kamçının tesir etmediğini anl yınen, bacak aralarında gi Yyaktıklarını çok gördüm. Ve nesil pek bilmez: Vaktile m tasıyan, “Acem eşekleri, vAl Dayağa tahammülleri itib büsbütün ayrı bir cins ol süphe etmediğim bu hayv rın, yedikleri sopayı e zemesi yapan fabrika : görse, mutlaka kale bedenle dritnolları bu cins eşekleriz rilerile kaplarlardı. Yemden yade, sopa yedikleri halde, zan birbirlerine eilve bile tukları olurdu. Avrupalılar birbirlerinden kasi landıkları, o “kardeş, il verirler. o Onlar |“ lerimiz. “Hayvanları koruma İnin — kalabalıktır. Hele arabacı hayvonmı döğsün. yamet kopar, derhal polis işe rışır, Bizim koruma derneği İbir âza, dayak yiyen bir h için ağzını aesa, alacağı "l “mnlımın kâhyası mısın?,, © yor. Anlatamazsınız ki, onun canı enndır; bir suç etmisse, miyerek yapmıştır, çünkü vandır. O, hâlâ, “terhiye hir daha yapmasın!,, der. Fâtih avlusunda Mimi lerinden biri, nasılsa camle gil miş. İri hayvanın, hörgücü kandilleri devirerek, do hı gören kayyum, süpürge il İ deveyi döğerek, kovalamıya lamış, Bu patırdı içinde, gi kapıyı bir türlü bulamıyarak talığı birbirine katan ha; Berisanlığını camiin avh ( seyreden bir bektaşi bağromışt — Günahtır. Hayvanı d : viniz. Bilmemis, girmiş. Bak beşi Cal - Başlayan hastalek ta pe'kasteni has. , giriyor muyum? Takvtmel Sanat âleminin en nadide imetsi Sinema güneşi , ii ği) Otel Emperyal .ÂLE Sinemasında ki i ç topladığı tekdir ve hayranlığını larcu muhafaza edesek Bir harika, ışlarla selde anacak ey ir filimde. Santelar: 1 - 230 - 430. 6305 9, Telefon : 4304$ Büzür, seat 31 de tenzllâtir ma “ne e SÜMER Sinemasi 10 Eylül 1940 SALI Akşamı 1941 sinema mevsimini ALBERT PREJEAN ve DİTA PARLO Ürün muhteşem temsilleri Mente Carlo'nun | Meçhul Kadını pl Güzel Frannz filmi ile sçiyeri Lüks, Kumar ve Aşk filmi Bu yala için hazırlanınız. pe — eN Sahip ve Neşriyat Müdürü; Emi UZMAN —Gazelceilik ve Neşriyat T.L $. — TAN MATBAABİ İPEK Sineması Yeni Sinema Msesimine BAŞLIYOR ar

Bu sayıdan diğer sayfalar: