23 Eylül 1940 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

23 Eylül 1940 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ABONE BEDELİ Türkiye, isırda Vaziyet “Yazan: Omer Rıza Doyrul ısırda harbin başlangıcın danberi iki cereyan var. Harbe karışmak, diğeri uzaklaşmak! Marbe karışmıya taraflar ©. ların düşünceleri şu şekilde wlan olunabilir; İhgiltere, Misırm (sıkı fik Müttefilcidir. İki memleketin 4. inatleri ve mukadderatı müş dini koruyacak vaziyette ol. dığı için, Mısırın istiklâlini Yan İngiltere, onun en tabi itefikidir. Mısır bu sırada har. karışmaz ve müttefikini yalnız : istiklâlini tehlikeye emniyetsizlik hissererek © . Libya hudutlarından Sü. kanalı mıntakasına çekilme. Muhtemeldir. Şayet 'İngiltere, tm kendini yalnız bırakma. Yüzünden bu şekikle çekilmeye .ççbur kalırsa, İtalya vaziyetten İade ederek ilerilemeye baş- V6 İngilterenin çekilmiş oldu. İİ EŞ“ Yerleri işgal altına alır. O za- sn Mısırın vaziyeti bir facia İyetini alır. Çünkü bir ta- İngilizler Meura, düşman hleketi muamelesi yapar, di. taraftan İtalyanlar da İngi. le harbe devam ettiklerini * hahane ederek Mısıra ayni şe de mwamele ederler. Musırı bir feci vaziyetten kutar ve İngiltere ile Mısır ara- daki emniyet ve itimadı sağ. mlamak icin Mısırın harbe gir. arpten uzaklaşmak Tehinde olan Mısırlıların düşün. ide hülâsa edilebilir: Dm ami 'milmkün mer. te korumak gerektir. Çünkü irin askeri hazırlıkları tamam ildir, Sonra İtalyanın mutla- Mısırı işgal etmek istediğini m eiddi bir hareketi göze İş harbe iştirak ederek Mı. kurtarmaktır. Fakat İtalya. Sellum gibi, Sidi Berrani gi- », Sevkileri işgal etmesine Tağ- p niyetinde olduğu tahakkuk Ünemiştir. Onun icin beklemek Yaziyeti gözetlemek daha doğ. Bu içtihat ihtilâflarınn nere. Yaracağını tahmin etmek güç İliç bir askeri kuvvet, arkasın. © €min olmadıkça muharebeyi almak İstemez, Tabii Basir udundaki İngiliz kuvveti de düşünüyor ve arkasından olmak istiyor. Bu emniyeti, vereceği karar tesis ede için Mısırın bugünkü kar. attığı vaziyet, İngiltere ile bir. Mısırı müdafan edip etme. tir. Müsırlılar müdafanya iş. #tmedikleri takdirde belki mecburiyetinde kalır ve Sü. Muntakasına gekilir. l uhakkak olan bir nokta Mi. kurarlarım kısa bir zaman © verecekleridir. ; e Bas hududunu geçince, bap- “a Yerleşti: Oğlum. Oğlumu irk» Brecektim, Tabii bürün akraba- ii, Pimoveky”ler de olacaklardı; be- Eö Tioka'm da, hatırasım — kovuyordu. Kiyef'e doğru koştukça, benim Ni ilimem artıyordu. Yarn Pet- #erine, bir gizli küçük pınar MAMİ terennüm ediyordu. Matem evine ile girdim; Petronum ken- in buna Tazı olmayacakla. | ehemmi: a | Onuncu Enternasyonal Fuarda Ez bugün bana, dünyanm hangi şehrinin harp tasa- sından daha uzak kalabildiğini sorarsaniz, size hiç tereddütsüz bildirebileceğim isim şudur; “— İzmir!..,. İzmir şebri, bu mazhariyetinin. mühim bir kısmını, bugüne “ka. dar bir milyona yakın insan tara. fından gezilen Fuarma borçlu- İdur. Geniş bir araziyi süsleyen zarif ve ışıklı paviyonlarile, kö. #ürümleşmiş yürekleri bile şol. landıran ağaçlı, çiçekli, temiz, ve tenha yollarile, dolup dolup boşalan gazinolarile, hayvanat bahçeleri, perili evleri, ve aynalı kökşlerile | İzmirlileri, ve İz. mir ziyaretçilerini haftalardan- beri zevkle oyalayan İzmir Fua. rim ortasında mavi nurdan bir sütun gibi yükselen paraşüt ku- lesi, harbin tasalarını, endişele, rini İzmir körfezinden içeriye sokmamak için kurulmuş bir ka. leyi andırıyor. Dünyanın bugünkü müşkülât içinde, İzmir Fuarı gibi beynel- milel bir eser yaratabilmek, dün. yan tabii şeraiti içinde koskoca bir memleket kurabilmekten çok daha zordur. Bu zorluğa rağmen, geçen se. mekinden daha mütekâmil ve da- ha muvaffak bir eser halinde vü. cude getirilen İzmir Fuarı, sade İzmirde değil, bütün memleket. te faydalı bir hareket yaratir: Yüzbinlerce vatandaş, birbirleri- le sözleşmiş gibi, İzmir Fuarında buluşup kaynaştılar. Bu fırsatı kazan, arasında ben de var. dım: Ve ben gördüm ki, Fuar zi. yaretçileri, İzmir otellerinin, İz- mir lokantaların, İzmir gazi. otobüslerinin, İz. da arttırdıkları içindir ki, çalışkan doktor Behçet Uzun imuvalfak eseri, İzmirlileri, incir, üzüm İs- tihsalinin bu seneki azlığından | doğan iktisadi sıkmtıdan da kur. tardı. zmirlilerin Fuar sayesinde bol bol tadabildikleri bir ma. nevi zevk te var: İzmir, tarihi besi ezan: Mik. Naci Sadullah #areresrenrasesessezi Fuarm göce manzarası başmda yer alır Ve İzmirliler, misafir paylaşmak yüzünden, birbirlerile silâh silâha gelmiş kimselerdir. İzmir Fuarndeki Yabancı ziyaretçi kalabalığı, İz- mirlileri misafir hasretinden de kurtarmış oldu; çünkü Fuar zi. yaretçileri, ikram zevkini tatma. mış İzmirli birakmıyacak kadar boldular, Fakat ben, İzmir Fuarının bü- tün bu saydıklarımdan daha üs. tün bir hizmetine şahit oldur; Rüzgürları teze üzüm kokan İzmir, doğduğum, ve çocukluğu. münen tasasız devresile, İlk gençliğimin en ecikk günlerini İçinde geçirdiğim memleket par- Ş ıyd. Ve ben senelerce evvel, zmir şehrinin en güzel köşesini, dumanları tüten bir barabe ha. Körlezden çiz kan vapurun güvertesinden, düş- man fedailerinin viraneye çevir. dikleri Kordonboyuna bakarken, misafirperverlik ananesine sadık | gözlerim ıslak, ve yüreğim kırık. kalmış memleket köşelerinin en! tı. Fakat, o viraneden yükselen LOKMAN HEKİMİN ÖĞUTL TROİTTEN GELEN ATEŞ Bir de tiroit gudderinin lüzumundan fazla İşlemeninden ileri gelen ateş Yar. dır, Bu da ince ve urun boylularda 0 Hur, akşamları hararet derecesi biraz yükselir, unun müddet sürer, verem hastalığının ateşini batıra getirerek inen merak verir, Tiroit guğdesinin fazla İşlemesinden balli başit bir hastalık meydana gel. diği vakit gözlerin büyümesinden ve dışarıya doğru far daha baş ka slimetlerinden hastalık belli olur. O vakit, zaten akşamları biraz len ateşe ehemmiyet de verilmez. Fa- kat o çuddenin böyle belli başlı bir hastalık meydana çıkarmadan da faz la işleyerek akşamları hazaret derece- sini yükmeltüği vardır. O zaman, ateşe sebep olan tiroit guğ desini hatıra getirmek güçleşir. Ba. nurla beraber dikkat edilirse gözlerde #enip bir parlaklık, ateş geldiği vakit ziyadece sinirlilik, yerinde duramamak iyetsiz ve küçük şeylerden küz- künlük farkedilir... Ru hal kadınlarda, Milhassa, o günler başlamadan bir iki Yazan : ANNİE VİYANTI sün önce meydana çıkar, Aile arasında tn ziyade meraka sebep olan da on. lardır; Bir genç kız, her defa © günleri başlargadan xinirternir, herşeye darılır, akşamları da ateşi biraz yükselince hemen verern hastalığı hatıra gelir, Halbaki bir kadın hastalıkları mt” tehsasezma mmayens ettirilipde © gün: ler yoluna girerse akşamları biraz yilk selen ateş kesilir, İsterseniz bir de dar hiliye mütehassısma müracaat ederek genç kırm metabolizmasını ölçtürür- sünüs; Normal dereceden yüzde on fazla bulununca kabahet tiroit gödde- sinin olduğu daha iyi meydana çıkar, Görillüyer ki, ince ve urun boylu tipte olanlar da bile ateş yükselince banu İsemen verem hastalığına atfede. tek birden bire merakianmak haklı oi. maz, Bn ateş tiroit guddesinin fazl Temesinden ileti gelen mizâcm bir nı ticesidir. Verem hastalığma hülmede. bilmek için tam muayene ettirmek ve hastalığın başka alimetirini de bul mak Jâzemdir. İtalyapesdan çeviren : RÜVEYDE SİNANOĞLU Yardı), böyle koştum; öbürleri ölü o. dasmnın loşluğunda diz çözmüş ağla- pizlarken, ben, güneşli bahçede, yav- rumu kollarım arasında sıkarak böy- le koyuyordum. Onunla birlikte sak- Liniyerdum; büyük rüya gözlerini ve çiçek küçük ağzım öperek gülüyor- dum, gülüyerdum... Xx Fakat ölüm benim hayatıma gir- mişti. Küçük Petro ona yal göstermiş, 0- Ba kapıyı açmığlı. O günden sonra da kara aiyaretçi artık eşiğimi bırakmadı, Olüm! Kapımda yerleşmiş, müthiş ve şerli, Zaman zaman «İlini uzat- yor, İnsanlarımdan onu, bunu yaka- fatal kırmiz odaya | yavuştı. Benim için büsbütün böşke pu, ağır, bilekâr, korkunç, bana doğ“ ru sürünerek geldiğini duyuyorum, Elinde yılanlarden bir yumak va bu yılanların her biri beni wirücak, İşte, ite hastalık yılanı: Kurnaz kurnaz içime giriyor, biğrımda sak- lanıyor. İrinei gebeliğimin rahat günlerin- de, kanımın bötün bir okşayıcı süt ve sonsuz tallılık olduğu bir zaman, da, işte, yılan beni warıyor. Göğrüm zehirleniyor ve büzülüyer, Eofekel- yan damarlarımda yılanlanıyor, sga- Biye, analığın mukaddes yerine. ini- yor, onu kerpetanliyor, onu: yırtıyor, çektiğim işkence, al dalgalar halin- de taşıp yayılıyor. derken, bir kadın için, şen, şefkatli, İyi olmak kuley şeydir. Zayıf bir göv., enin sahibi olunduğu | hatırlanma- Akça, büyük bir ruh olmak kolaydır, Amma insan, İçinde ıstırabı, nabe yürarak, asrarlı ve arkası Kesilmez bir halde taşıdığı zaman, bu isurap, bir kızgın demir ucu gibi varlığın en derin yerine saplanmış bulunduğu zaman, sh, © İnsanı zalimliğe, yete, deliliğe nasıl sürer? cina- Güzel İZMİRİN Fuardan Görünüşü alevlere bakarken, İzmirlilerin şu meşhur Sözlerini hatırlayarak te- selli buluyordum: “— Günün birinde, İstanbul yıkılırsa, İzmir onu yeniden ku. rebilir, Fakat İzmir harap olur. «a, İstanbul onu imar edemez, * zmir, muayyen faydalarının en bellibaşlılarımı sayma çabaladığım enternasyonal Fua- rile, bu ezeli iddiasını, bir defa daha tahakkuk ettirmiş bulunu. yor. Çünkü Fuar, düşmanın virane. ye çevirdiği sahayı mamur etmiş olan ir. Şimdi, bir gece vek- ti İzmir Puarma baktığınız za. man görüyorsunuz ki © korkunç yangın alevinin yerine, paraşüt kulesinin deniz mavisi ışığı yük. seliyor. Ve görüyorsunuz ki, da- ha bir kaç sene önceye kadar, yıkık bacalarında öten baykug ları, molozları arasından fişkir. mış yabani dikenlerile, yakın bir raazinin €n acı hatırası olan vi- ranc, bugün, mamur, yeşil ve NK bir cenet halindedir. Kordon harabesi, İzmirin en derin yarasıydı: len ayr. lirken, bir kaç sene evvelki ka. ranlık viranede tüten renk renk | ışıklara, gözlerim zevkle islana- İrsk, ve doktor Behçet Uzu sa. mim! bir takdirle anarak baktım: İzmir artık yaralı değildi! en, gil bahçeleri, kiraz bay- ramları vE Sidre seyrarları fl ür Ispartanın Karanğaç kaza” anım. Köyde tarla da vardı, ban m bahçem de. Çoluk çocuk geçen kışa kadir geçinip gidiyorduk. Gel- PARLA SE ERİ ai ni Tiz aramıya İstanbula — gelmiye mecbur oldum. (Sebebini sormayın: Tarla haczoldu; bahçenin kuyusunu, sivrisinek yapı- yor, diye Kapadılar; iki keçimden bi- rini kamışu köyden bir delikanh av- © bakıp bir apartı. ailNi ta, sakın beni yılda bir, yası gibi bir şey sanmayın, Ben, ma“ hellenin ufak tefek işlerini görürüm. elim ye, apartmen kapıcıları ağır çeptan inzanlardır. Kiracıların onla FA İş buyurmaları he Mümkün? Ben, alçak gönüllüyümdür. Eezahaneden ilç mu alnacık? Ben seğirtir alırım; beyaz iskarpinler kiş İçin siyaha mm boyanicak?.. Ben bayatırım. (S5 a- ramızda, geçen gün, ağız İle kuş tu- tan, Kaleminden kan damlıyan men- Şur bir muherrir bile, Yazlık iskar- pinlerini böyle siyaha boyattırdı.) ama, ilkan bu mahalle kâhya- Biğinm çok yurucu olduğunu söyledilerdi. Ammâ beh anladım Ki; bu zinantta eheminiyeli olan, çalış manm usulünü bilmektir. Her işte böyle değil mi ya?. Piziri işte es bükün gün köşedeki Bodoşür sinde oturmaklır. Böza kere şuraya, buraya götürüle- cek mektuplar da olur. Bu, daha na- zik biz hizmeti Bay gelir, sa- non kuruşla bir mektup verir, Bu mektupların hepsi “çok meele,, İGün olur, böyle &€, bes mektup Delilik! Siküt. İste bir ikinci yı- lan ki, Sör Ölümün Zânt trnaklar rından çıkıyor, büba doğru koşuyor. Renk rönk ve şen bir yılan Küçük sivri bir başı var; korkutmıyan Ota- nınmış bir adı var: “Sinir hastalığı, Bir şey değil Ne diye ondan kork. mah? Başımı ellerimin arasinda sıkıyo” rum. Yüzümü, kulsklerim kapıyo- m.. Fakat heyhatl, Sivri ve mimis- kül yilencik beynime kaymıştır. orada yuvarlanıyor, belezonlu, halka halka, sarılıyor, yuvarlanıyor, Fukst ne oluyse? Küçük yılan v- zuyor, #leiyor, büyüyor, devleşiyar!., Kafa tasımı dolduruyor.. Korkunç, canâvur, kocaman... Gittikçe daha u- zuyor, gelişiyor, şişiyor. Sinir hasta, ğı değil, değil. Ba dellliktir, | | Ben dünya bayunen dolaşıyorum, | ie başımda © her gün, ber gece gelişen, devleşen titanik yalanı Zaman gelecek, alnımın zayıf duvar. ları çatlıyacak, dürys, İçimde tapdır Em kocaman yılanı, dehşet duyarak görecek, Pakat neler görüyorum? Olüm gür lümsüyor, bana, elindâ hareketsiz ve kısa yatan bir son yılan daha uzanı- yor. »'arildiyan bir acelp yılan: Cam- dan bir gövdesi var; sivri dili çelik- ten dis iğne, 'Titriyerek elishi uzatıyorum... Ah, İşte, bu yılan da beni ısırıyor. Kolu, mun beyaz etlerini ısırıyor. Kollarm, ornuzlarım, Pravaz yılanmın ısırdığı İma dünyada, (DEVAMI VAR) İvar, değil mir a e ii Devrilen Tahtlar! - Sürgünde Bulunanlar u son bir kaç ay zarfında yeryüzündeki krallıklarda bir hayli değişiklikler husule gel, di, Bazıları ortadan kalktı, tasını tarağını toplayıp muhacirler ka- filesine katıldı. Bazıları, nefyedil- dikleri yerlerden tahtına geçirildi. Bazıları da hâlâ olduk. ları yerde oturuyorlar. Gelin hep birlikte şunlara bir göz atalım: Elan sükünetle tahtlarında 0- turanlar; Almanlar tarafından işgal «dll. miş olan Belçikada Laeken şato. sunda Üçüncü Leopold, Bulgaristanda Birinci Boris, Danimarkanm Almanlar tara- fından işgaline rağmen Kopen. hag'daki sarayında kalan Onun. | cu Christan. Büyük Britanyada Yedinci Core. Yunanistanda İkinci Core. İtalyada Üçüncü Emanoel. Romanyada Birinci Mihail, İsveçte Beşinci Güstav, Yugoslavyada İkinci Piyer. (Genç Kral sinni rüşte gelinciye kadar amcası Prens Pol naiblik yapmaktadır.) İtabana kuvvet yola düşerim. man yaplıran Galsti hamallar kâh. | eğilimli ** Sürgünde Bulunanlar İman İşgali sırasında mem- I A İeketini terkederek İs. köçya'ya ilüca eden Norveç Kralı Haakon. İngilterede bulunan Holanda Kraliçesi Vilhelmina Londra ci- varında bir şatodadır. Kızı Pren- ses Jüliyena çocuklerile beraber Amerikada Reisicümhur Roose. velt'in annesinin misafiri bulun. maktadır. 1931 tahttan indirilen İspanya Eral Alfons İtalyada ikâmet et- Yazan: R. S. rirler. Üçü, beşi de çok acele olun- 68, insan nasıl yetişebilirim, diye bo- celer, Ben de ilkten o boculümadım Mektup meselesinde esas, bunlari kabil olduğu kadar çabuk yerlerine ulaştırmaktır. Benim üç günden faz- Wa beklettiğim hiç olmamıştır; bazı kere ik: günde de götürdüğüm ol- muştur. Bir otuz kadar mektup bi- ilesin, beklerim. Birikimi birikti; onler mahalle mahalle ayırır; sonra İşime çok mersklıyımdır, ha. Hastalan- sam, yahut yorgunsam, götürür, hop. İsini postaya veririm, Dün sabah, (buğün pazartesi, de- jmek pazar günü) keni aradılar. Bir âpartımanın ikinci katından çatı a- İrasında duran ambar gizi bir sandı- İda kifip tapmacakmış ta, evin hiz- metçilerine yardım edecekmişim, Pa- mam. Me ise, vardık apartmana. Hiz. İmetşinin biri, öç kat merdiveni çı İ kara kilapları taşıyacak, öbürü on- leri raflardan birer birer alıp tozla pni silkliklen sonra, İstif edecei Ben, üzerime, işin en pâzikini aldım; earet edecektim. aptık ettik, öğleyin İş bite. Bay gelip bana kırk kuruş verdi; sonra da, gayet mazik bir zat, gülümsiyerek; Öğleden sonramı deha hoş bir surette işgal etmek ister misin, diye sordu. Ben, ömrümde işten kaçmarmıştım: — May bay, başım üstüne, dedim. Bina İki puzula uzattı: — Başka yapecok bir işin yoksa, pl asna iki bilet Şehir Tiyatrosuna -İgit, Tam ikide orada bulunmahsın. Benim işim var, ceğim. “Başka yapacak bir İşin yoksa... Halinden de belliydi ya, biras tu- hf bir adamdı. Tam ikide Şehir tiyatrosuna git, Um. Beni sıra sıra sandalyalardan bi- rine oturttuler. Oyun, dağrusu pek eğlenceliydi. Bilene kadar kükır ka- kar güldüm. Tabil Bayın emrini ta- tarak, herkesler kulkmadan yerim den kıpırdamadım bile. Çıktığım za- man saate baktım: Beşi yirmi geçi” yordu, ir çeyrek sarıra, Bayın Kapımı, mi çalıyardum. Buy beni gö- cünce, birez püşkim: —A, sen misin? deği, — Evet, benim, — E?. Eğlendin mi? — Epey. Oyun üç buçuk saat sür- kendim gidemiye — Çok güzel, E, haydi Allaha 18- marisidık, İçeri çekilip kapıyı kapstacak o.) du. Tekrarladım: — Oyun üç buçuk saat sürdü. Gi- diş geliş te yarım sat... Mebiei yin giçriyordu. teredeyse Ban başıma — Sizden fazla istiyecek değilim, Bay. Santine on kuruş verin, Israr ettim; kızdı. Polise giderim, diye tehdit etim. Nafile. İLA ki, pa cami vermek Üstelik bir do hakaret etti; aptal, dangalak filân dedi. Çaresiz “Allah belâsin versin!,, dedim, sineye çektim. His parasını verme, bem küfret ne utanmaz adamlar ” m Yazan: Sevim SERTEL değil; amma sonra kolayını buldum. |sakdirde İsar de olsa ben çalışırım; işten kaç-| Oturup bir şey unutulmasın diye ne- | Çarşamba Akşamı MELEK 'te Kaza mı, Kast mi? ÇGgesteler Maslak yolunda iğ Koca çarpan otomobil has” disesini pak yanlış olarak “kasi za, diye yazıyorlar, Kaza insanin ğı, sakınmaya vasi ğı üni vakalara denilir. Süratle giden bir otomösl bilin karşısına birdenbire bir â5 raba çıkar; boru ölmez, firenler işlemez. Çarpışma olur. Bu bipü kazadır. Fakat zanaat'leri şoför. lük olan üç arkadaş gece yarısı zil zurna sarhoş olurlar da arabas larını ağaca çarparlarsa buna kasi za denmez, kasit denir. Otome-$ bil şoförlüğü, tramvay vatmanlı © ğı, gemi kaptanlığı, tren makinisöğ Jiği mesuliyetli vazifelerdir. Dal gınlığa, ihmale, hele içkiye hiç tahammülleri yoktur. ; Bir kere de böyle kafaşi tütsüleyen bir şoför Tarabya ile Kireçburnu arasında sarhoşluk tan yolu farkedememiş ve rıh& tımdan denize uçarak beş kişinin birden canına kıymıştı. Bunun GS nüne geçmek için ne yapmalı? A5 ilenizle bir gezme yapmak İsti. © yorsumuz, bineceğiniz arabanın şoförü usta mıdır? Sarhoş müs dur? Sar'alı mıdır? Arada kaçı © rir mı? Ne bileceksiniz! — Söyle bir manevra yap bas kayım, Dur ağzını koklayayım. Elinde sıhhat raporun var mi? Soyunda sopunda terelelli kimse © var mıydı? 3 Diye tahkikata kalksamz sofö den evvel sizi sarhoş yahut deli Of diye tefe korlar. Halbuki bunun da caresi yolei değil. Komşu devletlerin birinde şoförlere verilen vesikalarda bun ların hepsi kayıtlıdır. O küçücülkü deftere bir güz alınca iŞ ne zamandanberi çoförlük ettiği, ni, en ufağından en büyüğüne kaz” da kaç defa kaza yaptığını sebep. © lerile beraber okuyorsunuz. Za. ten kazanın adedi de tahdit edil. © miş. Meselâ on dafa kazaya s6 bebiyet verenin elinden zanastiij vesikası almıyor. Tatlı canımızı Sİ sarhoş şoförlerin keyiflerine kur. ban etmemek için bundan doğr | ru bir usul tasavvur etmiyorum, Bu usulü kabul etmeliyiz. Tatbi. kinde de hocanın karakaplı ki, o. gibi tefsire düşmemek şi ile, mektedir. Hitler ordularnm memleketi. ne yürümesi üzerine kaçan Lük.| semburg Büyük Düşesi de çocuk- larile beraber Amerikadadır. Eski Kayzer İkinci Vilhelm AL man işgaline kadar Holandada sürgünde bulunuyordu. İşgali müteakip kendisinin Almanyaya dönüp Potsdam'da yerleşmesine müsaade etmişlerdir. Avusturya İmparatoriçeşi ve Macaristan Kraliçesi Zita ailesile beraber Amerikada yâşamakta- dır. Fransada Prenses olarak do. İğan ve Portekiz Kralile evlenen Kraliçe Amelic kocası Birinci Karlos'un 1908 de katlinden son. ra vaktini İspanya ile Fransa a rasında geçirmektedir. Mussolini'nin fütuhatına kur- ban giden Habeşisten İmparato. ru Baile Selâse şimdi Sudan'da mücadelededir. Bügünkü Bulgaristan Krak Boris'in 1918 de tahttan indirilen babası Ferdinand Koburg şatosundadır. Arnavutluk Kralı Zogo ile ka. rısı Kraliçe Geraldin İngilterede. dirler. Geçenlerde tahttan feragat e. den Romanya Kralı Karol ise halihazırda Portekizde bulunmak tadır. Kendisinin buradan Kana. daya gideceği rivayetleri dolaş- maktadır. Bu istatistiğe bakacak olursak Avrupadaki yangından kaçan saltanat mel Amerika. da yeni bir kapı açılmakta oldu- ğunu görüyoruz. Sıkışan kapağı yeni dünyaya atıyor. İ Askerlik kli beye Davet ul Patik, Sabanindemı 336 doğumlu. Bunlarla müsmeleye tabi diğer doğumlu okurların san yok'amalarının bismesi- gün Kahmaştır. ider sarlında yok'amalarımı yaptar. sarı yeklama kaçağı adledileenktir, Şubemize mensup stat ve okurların cezalı kalmassaları için bu siddet zarfında şubeye mürhematln yoklamalarnı yaptırmaları, aksi haklarında Sesa msamelesi tatbik © tunacağı takvar Mân olemer, Almanyada ; mmm ğ TURAN Sineması e, yapalım? Hayvandır, z “ Bir kazadır, olmuş. Yenilikler mevsimi — Yanlış söyledim, Renim £. | ei kreş laplmeril ei ek senin ineği öldürdü. m ve lakörlik. — Su raftaki karakaplı kita, larla (Erse) RCA Fabrik e dan getiren “sen selem giiteş | bı versene bakayım! cibası Mükrofonik' ses tertibatını Takvimei bavi en modern mazinelerini bu İğ) imiz ii mevsimde sayın İstanbul halkı- ş Ba takdim etmekle TURAN si. neması büyük bir şeref duyar, Amerikalı mütehassıs ve ses mühendisi OLAŞER tarafından vazolunan ve sinema dünyasin- da büyük bir yenilik olan bu cihaz ile bi mevsimde en güzi- de ve en peni filimlerle 35 Ey- Mİ Çarşambadan | #tiburen TURAN Sinemasında Vasi Salon - Rekst koltuklar » Geniş bölkon - Tinva süzen As, piratörler-Kalirifer - Tel 23127 Okuyucu Dilekleri | amı burada camdaslık yazılmıs, diyeyii MBilde vermedi, Halbuki daha evvel öz | artmış. Ben sanat serede Hera edeyim? « Madalya, İstiyor Boyannta kahve “6 çocuk buhasiyın. Bir şek yerlere beşli vurdum, fakar bir sürlü madalya alamadım © | Bem de bir yerel madelsisı istiyorum, Sehie ve Reptirat Müdürü: Esin UZMAN İ Gevetsclüik ve Neşrizan TL3 - TAN Mumay TANJA FEDOR — PİERRE BRASSEUR ve Kahkaha Kesi BA CH tarafımdan oynanan CANIMIN içir! Neş'e, Zevk, Eğlence ve Kahkaha Vodvilinde 1939 GAZINO DE PARİ'nİN son revülerini görecek, beğenecek ve candan alkışlayacaksımız. ALICE FAYE — CONSTANCE BENNET ve NANCY KALLY tarafından harikulâde bir tarzda yaratılan Kanatlı Kadınlar Güneye doğru uçan,., Ve orada kanatları yanan kadınlar... Pek yakında SARAY Sinemasında amam İŞ 5 şa BİR BALO GECESİ REYNER LOUİSE - WİLLİAM POWELL pi ai FERNAND GRAVEY 22

Bu sayıdan diğer sayfalar: