12 Mayıs 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

12 Mayıs 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— 12.5-(941 ( AB TAN ven rim Ke veni 70. BAy Dünyanın Siyasi Manzarası talin ile Yüiler arasında yı pilacak geniş ve cihanşümul bir anlaşmanın — esaslarına dair ileri sürülen tahminler, Sovyetlerinin bugünkü siyasetine uymıyan bir ker ve mühimmat sevkine mânl almak için İngiliz harp gemileri- nin Maltada toplandıkları bildiril- mektadir, Buna rağınen nakliye Kemilerinin Fransız kara sularm- dan istifade etmeleri dolayisirle münakalâtı tamamen durdurmak mümkün olmadığı anlaşılıyor. S. Rusya - Almanya: B” İngiliz gazeteleri, Sta- Tin ile Hitlerin ıkro- da görüşeceklerini ve araların- da hazı mühim siyasi müzake- relerin cereyan edeceğini bildi mektedirler. Sovyetler Birliği hükümetinin Belçika, Norveç ve Yugoslavya hakkında aldığı son kararı, Baltık devletlerinin Sovyetlere iltihakmı tanımamış olan İngiltereye resmi bir ihtar mahiyetinde telâkki eden bu gazeteler, Moskova ile” Londra arasındaki münasebetlerin iyi- Jesmesini temin icin İngiltere hükümetini âdeta bu ilhakı tanrmıya davet etmektedirler. Esasen İngiltere hükümeti, birkaç ay evvel Moskovadaki Sefiri vasıtasiyle yaptığı bir teklifte, Sovyetlerin | İngiltere ile anlaştıkları takdirde, Baltık devletlerinin ilhakını tanıyacn» ğını bildirmisti, Ancak, hicbir esaslı taahhüde girmeksizin, muhasım grunların tezatların - #an maharetle nde eden Sovyetler Birliği hükümeti, he- bir bövle bir #mlasma zamanı #-lmedifina hükmetmiş olacak VW bu teklifi cevapsız birakmış- tir, Karihae genis olan İngiliz #wetecileri, Stalin ile Hitler a- rasında yapılacak genis ve ci- baneiimul anlaşmanın esasları” e bile tesbit etmişlerdir. Sivasi bakımdan Almanva Sovyetlere, Hindistanda ve bü- İlin Asvada tam hir hareket ser. bestisi ve Basra körfezinde bir mahree teminini kabul edecek- tir. Buna mukabil Sovyetler Avrupada Almanyanın buzün - kü hudutlarını garanti edecek- lerdir, Ekonomik bakımdan, Alman. ya, Sovyetlerin iptidai madde- lerinden ve bilhassa Ukravna buğdayı ile Kafkasya petrolün- den istifade edecek, huna karsi- İık Almanya, Sovyetlere mal ne ve ağır endüstri mamülâtı verecektir. Yine ayni gazetelerin tah- minlerine göre, Almanyanın U- zak Şarkta Japonyadan bekle- diği müsbet yardımı görmeme- si, Sovyetlere Japonyada da erhesti vermiye saik olmuştur. Bütün bunlar, sağlam es: ELER Rop mu, Etekle Ceket mi? Kadın elbisesinin rop yahut €- tekle ceket şeklinde olmasının, sağlık bakımından, haylice farkı vardır, Sokakları süpürerek eve mikropları getirmek noktasından değil. Kadın elbisesi hangi sekil- — de olursa olsun hepsi kısa etekli olduğundan bu noktadan artık düşünceye yer yoktur. İki şeklin arasındaki fark ağır bik ve ağırlığın kadın vücudünde kereye yükleneceği noktasından dır. Bu da kadın yücudü için e- hempiyetli bir şeydir. Elbise rop şeklinde olursa, ku- ması hangi cinsten olursa olsun, ağırlığı sadece omuzların ürerine Ve kadın vücudüne bir vermez: İnsan oğlunun ka- dımı da erkeği gibi, omzunda yük kaldırmaya tahammül eder. Etekle ceket şeklinde olunca €- teğin tekmil yükü kalçalar üzeri- be biner. Hem de bu sekilde ka- din elbisesinin eteği hemen daima kalınen kumaşlardan yapıldığın- dan kalcaları yüklenen ağırlık vücndün sağlığını düşündürecek derecede olur. Kadın vücudünün en kibar kıs- 1400 Kr, 1 sans 2800 Kı ONE BEDELİ. Ben eb 400 e SAy BOKr, 1600 ,İ 180 . TAy 800, ra istinat etmiyen ve Sovyetler ir) hükümetinin, empery: list bir harp olarak telâkki et tiği bu harbe karışmamakla hü- lâsa edilen dış siyasetine uygun olmıyan bir takım fantezilere çok benzemektedir. Farn muhal olarak, böyle bir teklif Sovyetler Birliği hi metine mülâyim gelse, Sovyet lerin Hindistanı ele irmeleri Japonyaya karsı harekete geç - meleri ve Basrada yerleşmeleri icin buzün her zamandan ziya- de Avrupada teksif etmek mee- rini dağıtmalarma ve hinnetice bütün dünyanın mukadderatı » nın halledileceği Avrupa bölge. sinde zayıf bir vazivete düşme- lerine sebep olacaktır. Akdenizde Faaliyet : arbi Akdenizde, muhtelif cinsten Alman ve İtal-| yan hava kuvvetleri, yüksek ti tifalı bombardıman, aver, nike ye torpil tavyareleri, . İneilir harn gemilerine devamlı hücum lara bulunmuslardı! İtalyan resmi fehliğinin bu ehede iki İngiliz kru - örünün hasara uğradı ii rağmen, İreriliz İngiliz gemileri - nin hiçbir hasara uğramadıkla: rini ve en İki düsman tavvarrsi düsürüldüğünü bildirmektedir. Bu taarruz, o Cebelifarık'a karsı yapılacak daha geniş hir hareketin haslanger ve hazırlı” İs olarak telâkki enilebilir. Diğer cihetten, Almanlar, E- ge denizinde ve Akdenizdeki Yunan sdalarınm İsgalini ta- mamlamakta acele etmektedir. ler. Amerikan kaynaklarından gelen haherlere göre, bu ada - Jarda toplanan askerler Suriye. ve çıkmıya hazırlanmaktadır - İar, Fakat hu adalardan Surive. ye en yakın olan tekrihen 900 kilometre o mesafede bulunan Rodos adasıdır. Bu adadan de- niz yolu ile ve kara sularından istifade etmeksizin Suriveve as. kor taşmak, Vichy gilizlerin elinde ve İnriliz de- nanması Sarki Akdenizde hu- Tundukça, iwkânsız görütmek- tedir. Hava yolu ile ise, hu kadar uzak mesafeden külliyetli mik- tarda asker, bilhassa harp leva: imi ve vasıtaları gönderilemez. Şimdilik mümkün görülen, Al manların Irak hükümetine bir miktar tayvare göndermek su- retiyle yardım etmaleridir. Almanların esaslı bir surette Irak hükümetine yardım ede bilmeleri, daha doğrusy, Irek'a hâkim olabilmeleri, va Girit ve Kıbrıs adalarını isgal etmeleri yahut Süvevse hâkim olmala - riyle mümkün olabilir, İngilizlerin Süveyşi muhafâ- za etmek için büyük gayretler sarfettikleri anlaşılıyor, Yuna- nistandaki kuvvetlerin tahliye- sine iştirak eden İngiliz harp gemilerinin şimdi, Almanların l Karacaahmet . Bağlarbaşı yolun konulmuş me Ürüdar İstanbulun en sev- diğim semtlerinden biri- dir. Şehrimizin Anadolu yama- cındaki bu mana dolu parcasi- ma çok alâka duyarım. Çünkü şimdi artık eski İstanbulun top- Tu olarak hususiyetini yalnız 0. rada bulabiliriz. Orası başlı ba- sıra bir âlemdir. Bir insan o- Dün tarihine girse, bitmez tü- kenmez fasıllar görür, derin de- rin düşünecek ve mütehassis p- lacak mevzular bulur. Her kö. sesinde güzelliklerine doyulmaz camilere, medreselere, çöşmele- re tesadüf edilir. Ahşap evlerin koyu renkleriyle Karacaahme- din siyah servileri arasına ser“ pilmiş zerif âbideler birer mü- cevher gibi parlar. Bir sanatkâr için Üsküdar, bütün ömrünce yazacak, çizecek mevzular hazi- pesidir. Üstat Yahya Kemalin dediği gibi: Hor lhzan bir zerzemel suzi düürâ Hor sazti bir faslı beyati arabandır, *» eneleree metrük kalan Üs. küdarımız artık imara kavuştu. Meydanlar açılıyor, camiler medreseler tamir edili- yor, yollar yapılıyor. Bu faaliyeti görüp mahzuz ol- mamak mümkün mü? Fakat i- çime biraz dı korku gelmiyor desem hakikati söylememiş olu- rum. Çünkü bu kadar hususiye- ti olan bir yeri bozmadan imar Sicilyadan Trablusgarba asker ve mühimmat sevketmelerine mini olmak maksadiyle Malta - dn toplandıkları bildirilmekte. dir. Buna rağmen, nakliye ge - milerinin Fransız kara suların - dan istifade ötmeleri dolayısiy- (Sonu 5 İnci kre. 2 rı olduğunu, tabii, tak- Soyun, insan cinsi- nin devamını temin edecek olan çocuk kalçaların arasında yatacak dokuz aylık ömrünü orada geçire- taraftan eteğin ağırlığı, bir ta- raftan da tazyik kalçaların üzeri- ne yüklenince onların arasındaki kadın uzuvları rahatsız olurlai ven için ai etek ve ceket n bayanların terzi- Teri sizi elerlaks eteğin ağır» lığını omuzlara yükleterek kalça ları sıkmamak için iki taraftan as kı yaparlar. Böyle yapılınca ete- . ağırlık mabzuru azaltılmış 0* ur, Fakat etekle ceket -erkek elbi- sesinin taklidi demek olduğun- dan. kadın vücndüne yakışmaz. Kadınlığın zarifliği rop şeklinde elbiseyle daha iyi meydana çıkar, etekle ceket o zarifliği kaybetti. rir. Etekle ceket given kadın az çok erkek haline girmis demek- tir... Kadınları erkeklerden ayı- ran zarifliği ancak rop muhafaza ettirir. li güç bir mese- Üsküdarın manev! güzelüğini yapan maddi güzell! itinalı, en dikkatli malı, âbideleri tamir ederken et- rafındaki “site” leri de nazarı i-, tibara alarçk onları ağaclariyle, taşlariyle olduğu gibi muhafaza etmeli, sadirvanlarının “Tedünni seslerini” susturmamalı, oranın Pittoresgue'lerine hürmet etme- li: Yoksa mamür edelim derken Rüzel ve'kiymettar bir semti bozmuş oluruz. Hangi Oğlum Öldü? imitro Valadis, Yunanis- tandaki kücük çiftliğin. de yerleşmis 80 yaşlirmda bir ihtiyardı. Valadis'in yerâne zev- ki çiftlikteki cardağının altında cubuğunu tüttürmek ve yetiş- mis üc oğlunun çalışmasını sey- refmekti. Üc oğlunu, Aleko, Yorgi ve Niko'yu. ürünü de birbirinden çok severdi.En büyükleri Aleko, en hamaratları, en insan halin- den anlıyanıydı, . Çiftlikteki rman vesair işler hep ona ba- Ortancaları Niko, en sirin. en sevimlileriydi. Köv kızlarının yüreklerini yakan bu capkına karsı babasının hir zanfı vardı. o'nun en büyük merakı, çift ikteki havvanlardı. Onların her birine birer çocuk gibi bakar ve severdi, En küçükleri Yorgo, ona ka- rısı Anastasia'dan son yadigâr olarak kalmıştı, Yorgo doğduğu gün annesi ölmüştü. Kücük Yor. go evin marangozuydu. Kırılan . pençereleri, o bozulan hayvan TAN Üsküdar İmar Edilirken... Âbideleri Tamir Ederken Onları Bütün Hususiyetleri İle Muhafaza Etmeliyiz. Yoksa Mamür Edelim Derken Güzel ve Kıymettar Bir Semti Bozmuş Oluruz Yazan: Melek Celâl daki yeni mezarlığın gelişi güzel zar rı Ge gün güzel bir hava- da resim yapmak hevesi ile Üsküdara yollandım. Epeyce bir zamandır gitmemiştim. Ka- racaahmet'ten geçerek Bağlar basına giden yola geldiğim Za- man yukarda yazınış olduğum gibi, Üsküdarın imarı hakkında duyduğum endişenin ne kadar yerinde olduğunu gözümle gör- düm ve göstermek istedim. İşte fotoğrafı "Tramvay caddesini - genislet- mek icap ediyordu, Pek tabii ve zaruri bir mesele, Su vaziyette yolun üzerine tesadüf eden me- Zar taşlarını kaldırıp arka tarafa nakletmek lâzım geliyordu. Bu da pek makül, Lâkin iste su na. kil meselesindedir ki İş sesiz. Yan yana lâalettavin dizilmiş taslar bir kirpinin sırtına ben- ziyor! Bu is muhakkak ki orada kal- dırım yapan taşçıların elinden ıkmıs, Halbuki öyle olmamalı? Evvelâ mezarların bir usul ve kaidesi vardır; basi cenuba doğ- ru müteveecih olur; sonra da bas tarafındaki tasla avak ucun. a lâskal bir in sığabileeröi kadar bir mesafe bulunması lâ- zım gelir. Ağaç dikilecek verler bırakılır, Yani veni kullanılan tâbir ile “Tas müzesi" yapılır- ken o “müze” vi de bir usnl da- diğ tanzim Etmek icap e- er. Hülâsa, her fırsatla tekrar et. mekten usanmadıdım bir fikri burada bir kere daha söyliyece- öm: Bu kabil işlere rezaret © bir “estetik müşavir” tiyaç vardır. Bu olmadıkca ya- milen her is sehri güzelleştir mez, bilâkis çirkinleştirir. we Topkanı haricindeki mezarlık da bir “Tarihi mezar taşı mes- heri haline getirilecek imiş, E- ği 6 da Üsküdarınkine döner- *Zazık olur Süleyman etendi- yen İz ALİME Yazan: Sevim SERTEL yemliklerini hep o tamir eder- diz Ve işte ihtiyar Valadis, bu üç evlâdının devamlı faaliyetleri, seyrederek hayatını geçirip diyordu. Bir gün Alekovu askere ca- Fırdılar, İhtiyar Valadis oğlunu alnından öptü. Güler yüzle se- lâmetledi ve sonra basını arka- sına çevirerek gözlerinden akan iki damla yaşi sildi. Birinci'ev- ldını vatanın İmaddma yolla. mıştı, Eh, daha iki oğlu yanın- daydıya... Aradan zaman gecti. Bir gün Nikoyu da askere aldılar, İhti- yar Valadis ikinci oğlunu da al- nından öperek selâmetledi. Ve sonra vine gizlice gözünün ya- Deniz Ve Hava Silâhları Tayyareler, ünya vaziyeti daha buh- Tanlı “bir safhaya girdik- çe tabiatiyle deniz kudretine nazarlarımızı çeviriyor, ve bu nun hava kudretiyle mücade- lede ne rol oynıyacağını ediyoruz. Bunun için ha vetleriyle deniz kuvvetlerinin karşılaştığı her hareketi çok Ya kından tetkik etmek mecburi ,yetindeyiz. Bunun en iyi bir misali Brest doklarında yatan o Sehatnhorst ve Gneisenau Alman harp ge milerinin üzerine yapılan bir se ri taarruzlardır. Şimdiye ka- dar yapılan taartuzların çoğu geceleyin yapılmıştır. Ne ka- dar hasar yapıldığını bilmiyor- sak da bu gemilere büyük bam- balarla isabetler kaydedildiğini biliyoruz. Gemilerin Brest'te bu kadar uzun müddet kalma- 8ı hiç şüphesiz onların hizme te çıkmıya salih olmadıklarını gösterir. Havadan atılan torpiller ge miler üzerine taarruzun en mu vaffakıyetli metodudur, Ttalyan zırhlıları ve kruvazörlerinin en mühimleri, hatırlanacağı veçhi le, Tarantoda bu vasıtalarla ha- reketten ıskat edilmiştir. Sa- hil müdafaa servisine o men sup tayyareler bu tarruz usu- lünü büyük bir mövaffekiğetle kullanmışlardır, o Taranto'dan sonra düşmanın gemilerini tor- pil ağlariyle çevirdiği görül müştür. Fakat havadan atılan torpillerin bir kusuru varsa © da bunların ancak bir kısım li manlarda ( kullamılabilmesidir. Bu torpillerin hedeflerine tam olarak vasıl olabilmesi için bir miktar dümdüz gitmeleri lâzım dır. O halde hava taarruzunun diğer yegâne şekli bombadır. XX ime tarruzu için hedef çok küçüktür. Meselâ Gneisenau ve Seharnhorst 26000 tonluk gemilerdir, fakat buna rağmen deniz üzerinde işgal et tikleri saha pek ufaktır. bumün için bumlara bomba isa- bet etmek için tayyareler ya çok aşağı inmeli yahut da pike ta- arruzları yapmalıdır. Gemiler üzerine pike hücumları yapmak yüksek seviye bombardımanla - rından daha sıhkatlidir, fakat hiç biri sulh zamanı tecrübele- rinin gösterdiği kadar sıhatli tasrruzlar değildir. Pike hü cumları shhatli olmakla bera ber her iki halde de tayare mü Tettebatı dali - tayyare bom - baları tarafından ve güneşten çi- kan düşman avcı tayareleri taz rafından iz'aç edilirler. Maama- fih, pike tayareleri bu şartlar altımda dahâ kolay iş görebil mekte ve zırhlılar üzerinde da- ha muhtemel olarak isabetler kaydedebilmektedirler, © Pike bombalarının da bir kusuru var dır: Bir bomba düşerken git- tikçe hızlanır ve yüksek bir Sİ Kay / sını sildi. İkinel evlâdıni da ve- tanın müdafansına (yollamıştı. Şimdi yanında Anastasia'nın yâ. digârı Yorgo kalmıştı, İhtiyar a- dam ona bütün varlığiyle sarıl” dı, Artık hayatının yegâne eğ- Tencesi Yergo idi. Gününü Yor- goyu sevrederekyğukuğunu tüt- türerek ve gidip dönmiyenler- anan Aİ lu, En nihayet Yorgo'yu da aske- re aldıkları gün geldi. İhtiyar Valadis oğlunu ötekiler gibi çiftlikte selâmetlemedi. Onunla birlikte şehire indi. Bu son göz ağrısını askerlik şubesinde u- #urladı. Bu sefer geriye, çiftliğe dönmedi. Sehirde bir akrabasi-. nın yanında kaldı. Orada herkesle beraber mem- Harp Gemilerini Batıramaz, Hava Torpilleri, Her Yerde Kullanılamadığı Gibi Yüksek İrtifadan Atılan Bombalar da Fazla Tehlikeli Değildir a Bir İngiliz Mütehassısı Yazıyor Kolayca ; irtifadan atıldığı zaman çok de- fa sesin sür'atine yaklaşan bir sür'at ve hız kazanır. Pike tay- yaresinden atılan bir bomba tam sür'atini kazanmak için vakit bulamaz. Fakat hayli ha sar yapacak kasdr sür'at kaza - nabilirse de harp gemilerinin ekserisi zırhlıdır ve Seharnhorst ve Garisenau büyüklüğündeki gemilerde umumiyetle 2,3, hat tâ 4 pusluk güverte zırh delinmediği takdirde güverteyi bombala - mak mânasızdır. Hatırlardadır ki son zamanlarda pike ta; releri Ilustrioüs tayyare gi sine tarruz etmişler ve bir çok isabetler kaydetmişlerdir. Fa kat buna rağmen gemi mahalli mevuduna yetişebilmiştir. Bun- dan şu neticeyi istidlâl edebili- riz ki onun zırhı son derece şid- detli pike hücumlarna karşı kendisini korumuştur. Binaen- aleyh sıhhatli olmak için bom- bardımanın alçaktan yapılma- sı, güverte zırhım bombaların delebilmesi için de yükseklen yapılması icap etmektedir. Brest üzerine “İngilizlerin yaptığı ta arruzda yüksek irtifalardan bombalama usulü kullanılmış- tır. Bu halde bombalama sıh-| hat itibariyle az tesirli olmakla beraber delme kabiliyeti bakı « mından müesir olmuştur. İsa- betler vaki oldu ise ciddi hasa- rın yapıldığı muhakkaktır. Ma- lümdür ki Almanlar her nereye gemi getirirlerse orada daima! yığınlarla hava dafi bataryaları ve avcı filoları bulundurmakta ırlar. Bu bomba tayyareleri mürettebatının işlerini daha zor Jaştırmaktadır. #4 * H” stratejisinin o deniz Stratejisi üzerine kurul - muş olması çok iyi bir şeydir. çünkü harp gemilerini havada bombalamakla batırmak (pek güçtür, Harp gemilerinin fay. dasız olduğuna, çünkü onların tayyareler tarafından daima ko laylıkla batırılabileceğine dair bir çok sözler söyleniyor. Tay- yareler, bilhassa havadan atılan torpil kullanabilecek bir vazi - yette iseler, harp gemileri için bir tehlike teşkil edebilirler, fa- kat, evvelce de söylediğim gi- bi, bu torpiller ancak bazı İi- manlarda kullanılabilir. Yük - sek bir irtifadan atılan bomba-; Jar nihayet . pek fazla tehlikeli| olmadığı gibi, bütün büyük ge- milerin kalm güverle zırkına malik bulunmaları dolayisiyle ümit edildiği kadar ciddi | bar sar yapamazlar. En mühim vazifelerimizden biri deniz münakalâtımızı ma- Sun tutmaktır. Bunun için her yerde deniz ve hava kuvvetle- Tini birlikte kullanıyoruz. Ge- milerimizi hava taarruzuna kar- şı Tllustrious gibi masun bir leket ve evlâtları hakkında iyi huberler bekledi. Her gün gelen haber bir gün evvelkinden se. refli, fakat kötüydü, Her gecen gün Yunan tarihine bir yaldızlı sayfa daha yazıyordu. Lâkin faik düsman kuvvetleri her şe- ye rağmen ilerliyordu. Ye nihayet Yunanistanın 28p- tı haberi de geldi. İhtiyar Valadis, uğrunda Üç evlât yolladığı davayı, ik kaybetmisti. Son bir ümi: ile bir gün Yorgo'yu selâmetlediği askerlik şubesinin önüne gitti ve evlâtlarından haber sordu. Masa basındaki Yunan zabiti | “ — Valadis mi, dedi, Niko Aleko, Yorgo Valadis... Evet simleri bürâda.. Üçü de şehit olmuşlar. Başın sağ olsun baba. Doğrusu sana acıyorum... İhtiyar: — Bana acıma, evlât, dedi, benim üç oğlum vatan ve kürri. yet uğrunda öldüler. Onların davası kaybolmadı. Bir millet ki vatan ve hürriyet uğrunda dö- vüşmesini bilir, o hiç bir zaman ölmez... Onların uğrunda kanla. TAKVİMDEN BR YAPRAK a — Haccac İle Bedevi 'mevi'lerden Mervan oğlu Abdül Melik'e gelinceye kadar halifeler İrakı tamamen teshir edemediler, Buralarda âsa. yişi temine muvaffak olan Hac- cac olmuştur: Beni Ümeyye'nin en namlı valilerinden olan bu a- dam zalim olduğu kadar da ha- tip ve İdare adamı İmiş. Büşimi'lerle Emevi'ler arasın- daki ihtilâfa sahne olan İraka ta. yin edildiği zaman yalnız başına devesine binmiş ve Küfeye gel miş. Emaret sarayına inmeden doğru mescide giderek minber'e çıkmış Hacenc, ahali namazı bi- tirdikten sonra yüzündeki nika- bı atmış “Ey ehli İrak! Eyli ehli sikak!.." diye başlıyan bir nutuk söylemiş. Bu nutuktan sonra kendisinin buraya vali tayin edildiğine dair olan “menşiir” w okutmuş, Kâtip: “İraklılara selâm olsun ki on- İnra Haccac Yusufü - Senkafi'yi yi tunu gi — Halife bu mensürunda size selâm gönderiyor, Siz onun seli- mina neden mukabele etmiyorsu- nuz? Yalnız bu hareketiniz icin hepinizi cellâde teslim ederim! Demis ve kâtibe dönerek — Bir daha oku! Emrini ver- mis, Bn sefer kâtin “İraklılara se- lâm olsun ki...” Derdemez, bütün ahal —Ve nleyna ve aleyke - selâm! Diye bağırısmıslar, Merasim bitince caminin bir tarafından Haceaca doğru, nüma. yiş olmak üzere taşlar atılmış. Derhal şahna'sına emir vermiş. Tas atılan farafta ne kada varsa tevkif ettirerek € kapısında boyunlarını vurdur- mus, Ahalive iras ettiği dehset bü tün valiliğinde devam etmiştir. Muharebeler haric olmak üzere idam ettiği slomların adedi yüz virmi bindir, Öl zaman hm olshanelerde sekiz bini kadın ok mak şartiyle seksen bin kişi var- mrs, Emevi halifelerinin en büyüğü olan Abdülüziz oğlu Ömer; — Her millet imtihan için bü- tün üşerasını meydana çıkarsa ve biz yalnız Haccaeı ileriye sülrsek hepsine galip geliriz. Demişti, Hacae, bir gün sahrada avlanır. ken, bir bedeviye onceki. Hal ve hatır sorduktan som İN ümife Abdil Melik hakkım. dane dersin? Demiş. — Berbat bir adam olsa gerek, —Neden? — Haceae gibi bir zalimi başı" muza belâ etti de ondan... — vereden tanıvacağım? Şey. Bedevi bir kahkaha atmıs: — Ya sen beni tanır mısın? Demis, — Hayır, Tanımam, — Ben senin öldürdüğün “Zü- beyir” oğlu Ahdullahın azatlıla- rındanım, Senede bir defa aklımı kacırırım, Bugün tam delilik gü. »imdür! Takvimet hale getirdik, Denizsaitılara ve düşman korsan gemilerine kar- relerimizi en iyi şekilde yoruz. Denizaltılar pike le kolayca. tahrip e- Tayyareler harp gemilerini kolayca batıramazlar, fakat on- lara yardım edebilirler veye mâni olabilirler” Biz bu bâki katten istikbalde azami surette istifade edeceğiz. | Askerlik İsleri | Yerli Eminönü Askerlik. Şübesin den: Yd. Lw, AR, Âdil Fettah oğlu Mehmet Yumi? Çolpan 317 İstanbul (39144), Yâ, P, Ulm, Mustafa öğ Salm Taşkıran (381 — 297) Ya. P. Atğm,. Cemal oğlu Tevzi Göven (48128) Ya, P, TE», Kizim oğla Fiiçri Bay. «a) (47310) kayıtlari tetkik editme! Bare derki çubaye mürucmatları, 1016 ssyih İkanumun. eezaf hükümlerine (88I tntulasaklırı ün oh rını döktükleri bu toprak bir Rün olur, elbet kurtulur, Burllar ihtiyar Valadis'in sözleriydi. Zavallı hemen ora cikta kalp sektesinden çöküver misti, İhtiyar Valadis'i gömdü. ler. Fakat söylediği son sözler bu gün her Yunanlının ağzında dolaşmaktadır: — Elbet bir gün olur bu mem Jeket kurtulur!. 1 m AİT

Bu sayıdan diğer sayfalar: