19 Mayıs 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

19 Mayıs 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— 19-5-1941 T ABONE BEDELİ A Türkiye Ecnebi J Türkiye, Ecnebi Asren değiştir. o 1400 Kr. 1 sene 2800 Kr.) 400 Kr $ Ay 809 Kr mek (281 Keş o 780 B Ay 1500 1 150 Ay 09 Dünyanın Siyasi Manzarası Roöevelt'in son hitabı, mütareke Ahkâm dışında bir Alman - Fran» halinde: Amerikanın büsbütün başka bir n ve bu vaziyetin şebetlerin in- kılama sebep olacağını gönter- Mekxtedir, Fransa roeselesi günün | <hemmiyetli hâdisesi olarak kal Mmukta ve Vichy ile Berlin ara - Sindaki reüzakereler gerek İngil- İ dere ve gerek Amerikada büyük bir dikketle takip olunmaktadır, © Vichy'nin Kararı: Vic hükümeti tarafınd müttefikan tasdik edildi- &i bildirilen Alman - Fransız anlaşmasının mahiyeti hakkında inen şey: Al on Fransız manyadaki iki mi &sirinden iki yüz bininin mem- İeketlerine iadesi, gündelik iş- gol masraflarının dört yüz mil. Yondan üç yüz milyona indiril. mesi, işgal altında olan ve olmu. Yan iki Fransa arasmdaki mü- makalât tahdidatının azaltılması gibi Fransaya menfaatler temi- hidir. Fakat Almanyanın bü anlaş- madan temin ettiği menfaatler hakkında ancak tahminlerde bu Yunulmaktadır. Fransanım, bu kü çük menfaatlere karşılık olarak Almanyaya donanmasını ve şi- mali Afrikadaki üslerini teslime Tazı olduğu hakkında henüz kat'i malümat yoksa da, Mareşal Petain'in beyanatı, Fransanın ya ile işbirliği yapmıya karar verdiğine bir delil telâkki edilmektedir. Almanyanın, Fransayı İngik tereye karşı doğrudan doğruya Mmuhasım ve muharip bir vaziyet | lımıya zorlamıyarak Fransadan ». başka suretlerle istifade etmek imkânlarını temin etmekle bu- günlük iktifa ettiği tahmin edi- | lebilir, Afrikaya asker ve harp İ Dialzemesi nakleden gemilerin İ gayri resmi olarak Fransız ka- Ta sularından istifadesi, Fransız #hayiinin Alman harp makinesi. abma çalışması, asker ve mühimmat nakli için Fransız nehir ve yollarınm ve Suriye tayyare meydanların kullanıl. ması, bu anlaşmanın Almanys- Ya temin ettiği belli başlı fay. dalar olarak görünmektedir. Ni- tekim, İngiliz tayyarelerinin Suriyedeki hava üslerine karşı harekâta geçmelerini Vichy hü. kümeti bir harp sebebi addet- Miyeceğini bildirmiştir. Küçük torpil gemilerinin Don nehri vasıtasiyle Marsilya- Ya indikleri, Beyrut, Kayak, Şam ve Halep tayyare meydan- larının Almanlar tarafımdan kul lanılmıya başlanıldığı hakkında. ki haberler, bu tahminleri teyit etmektedir. la! Beyoğlunda Taksimde oturdu- ui bildiren Bayan Mevhibe, Yüksek ökçeli iskarpinler hak- nda fikrimi soruyor... Vaktiyle hekimler, bayanların #iydikleri yüksek ökçeli iskar. binleri hiç beğenmezler ve onla- ın vücude türlü türlü zararı ol duğunu haber verirlerdi. Ancak © zamanlarda korse modası be-, Müz kalkmamıştı, Vâkıa göğüs bir korse ile si. ve serbes hareketlerinden Mahrum kalmış olunca yüksek ökçeli iskarpinlerin faydası yal »iz kısa boylu bayanların boyla. Yını bir kaç santim daha uzun köstermekten ibaret kalır. Bu ka- İ darı da unutulamıyacak hir iyi- lik olmakla beraber, hem korse , hem de yüksek ökçeli iskar- binlerle yürümek haylice güc bir İş olurdu, O zamanlarda korseli Ve yüksek ökçeli bayanlar yürür- düşmemek için vücutlarını #ağa sola doğru götürmeye mee- ardı. Bu hareketler “ki- Yrtma” seyretmek meraklılarının hoşuna giderse de kırıtanları yo” Yarda, Halbuki korse modasi kalkınca Yüksek ökçeler âdeta bir yaruret Olmuştur, Korsenin göğüse ve Yüksek Ökçeli İskarpinler Amerikanın İhtarı İmanya ile Fransa arasın- daki anlaşmanın, zanne- dildiğinden daha geniş ve sıkı mahiyette olduğu, son gelen ha. berlerden anlaşılmaktadır. Bu anlaşmanın esaslarının Farnsız halkından gizli tutulma sı ve bu maksatla İsvicre gaze telerinin Fransaya girmesinin menedilmesi, Fransanın lehine olmadığı kannatini takviye et. mektedir. Son zamanlarda bir çok Fran. sızların General De Ganile'e il tihak etmek Üzere Fransadan kaetıkları ve Fransız Faşist par. tisi reisi Mösyö 'Fontenoy'nun Pariste katledildiği hakkındaki haberler, Fransız efkârr umumi: yesinde Almanyanın aleyhinde ve İngilterenin lehindeki eere. yanın kuvvetlenmekte © olduğu hissini vermektedir. Bagüne kadar mütareke ah- kâmna mugayir taahhütlere girmeye razı olmıyan, Fransanın eski müttefiki olan İngiltereye karşı cephe almayı şerefsizlik ve bundan dolayı Laval'i eden çıkaran Maresal Pe- a de en nihayet, hadisele- rin ve mesai | arkadaşlarının, bilhassa Amiral Darlan'ın tazyi. ştirmeye mecbur kaldığı his- sedilmektedir. Fransamn bu yeni vaziyeti karsısında, Amerikanın şiddetle cephe aldığı görülüyor, Roose- velt, Mareşal Petain'in radyoda söylediği nutku takiben, Fransız milletine radyo ile bir hitapta bulunmuş ve Fransızların AL manya ile Amerikadan birini tercih etmelerini istemiştir. Amerika bahriye nazırı Al bay Knox da, Fransanın Al manyaya o teveccüh © etmesini “son yirmi in en heyecanlı haberi” sözleriyle tavsif etmiş- tir. Halbuki, Wiehy o hükümeti Fransanın büvük devlet vazife. sini ve topraklarının ve imnara- torluğunun mülki tamamlığını muhafaza etmek kaygısında ol- duğunu tebarüz ettirmekte ve “Fransanın, veni oAvrumanın müştereken tanzimi | sartlarımı tamamiyle müzakereye haklı vardır bu, İnsiltereye karsı bir tecavüz hareketi telâkki e dileme... demektedir. Pakat, Roosevelt'in son hitabı mütareke ahkâmı dısında hir Alman - Fransız işbirliği halin- de Amerikanın Fransaya karsı büsbütün başka bir tavır takına- cağını ve bu vaziyetin belki de siyasi münasebetlerin inkitama sebep olacağını göstermektedir. Yeni Fransız . Alman anlas- masına karsı İngilterenin ilk ak. sülâmeli Suriye o meselesinde gösterdiği hassasiyet olmuştur. Eden, Avam Kamarasındaki son beyanatında Almanların Suriye hava meydanlarından istifadeye başladığını haber verirken, Fran sanın, mütareke şartlarına mu- gayir olan ve taahhütleriyle te. lif edilemiyen bu vaziyetin me. suliyetinden kendisini kurtara- mıyacağını söylemiştir. Hülâsa, Fransız meselesi gü- nün en ehemmiyetli hadisesi 6- larak kalmakta ve Vichy hükü- meti İle Almanya arasında de- yam etmekte olan müzakereler gerek İngilterede, gerek Ame. rikada büyük bir dikkatle ve cok yakından takip olunmakta- dır. e ii IR ÖĞÜTLERİ karma bir çok zararları olmakla beraber, endamı dik tutardı, Kor- se kalkınca yüksek ökçeli iskar- pin giyen bayanlarm kamburu çıktı. Belki hatırlarsınız, bir za- manlar korse ve alçak ökçe giyen genç kızlar arasında, başını öne doğru iğerek, biraz da kamburu. nu çıkararak yürümek moda ol- Muştu, Böyle yürümek erkeklerin sanı ise de, kadınların zarifliği buna tahammül edemez, Kadın endamı dik ve düz olmak gerekti; için yüksek ökçeler imdada yetiş- ti. Ayaklarda yüksek ökçe olun- <a onların üzerindeki vücut, mu- vazenesini kaybederek öne doğ- ru düşmemek için omuzlarını ar- kaya doğru götürüp dik durmıya mecbur olur... Yüksek ökcelerin -korse olmayınca. rahat yürüme. ye mani olmadıkları da bayanla. rım bir çok mağazalar dolaştık. ları halde yorulmamalarından bellidir. Yalnız yüksek ökçenin tçları dar olursa burkulmak korkusu vardır. Bu korkuyu da, tabanları hem yüksek hem de dür, fakat topuk tarafı gene Yüksekte olan yeni moda iskarpinler kaybettir. miştir, Şuaybe harp meydanın ziyaret: Hamza Osman Erkan'ın sağındaki Mebuslarımız, Basradaki ikametleri esnasında şehrin muhtelif yat İngiliz irtibat zabiti yüzbaşı Embling, solundakiler de Şuaybe mıntakalarında tetkikler yapmak imkânmı bulmuşlardır. Bu ve- mevkii piyade ve tayyare müfrezeleri kumandanlarıdır. ( irak ve Küveyt Notları simde, heyeti, Şattülarap da deniz gezintisine çıkarken görüyoruz. > 2 Basra, Küveyt Ve Musulda Neler Gördük? ği asra mutasarrıfı Basraya , Vardığımızın ikinci günü şerefimize bir akşam ziyafeti ver- di ve ziyafette Türkçe olarak gi zel ve Semimi bir nutuk söyledi. Tarafımızdan da Erzurum mebu- Su General Pertev mukabelede bulundu. Ziyafetin sonunda ka- dehlerimizi Türkiye ve İrakın 59- adeti şerefine kaldırdık. Ziyafetten sonra arkadaslara Basrava on beş kilometrelik bir! mesafede bulunan ve Harbi Umu- mide bizzal içinde bulunmuş olduğum çok çetin ve kanlı bir muharebeye sahre olan eski (Su. aybe) harp sahasını ve burada ö- len mezarsız şehit harp arka, larımla cesur kumandanım Sü. leyman Askeri (1) merhumun yat tığı yerleri ziyaret etmeyi tek- lif ettim. Ertesi gün sabahley otomobilleri (Zübeyir) den geçe- rek (Şuaybe) deki İngiliz tayyare ve piyade müfrezeleri kuman- danlariyle yüzbaşı Embling'in cok nazikâne delâlet ve refakat- leri sayesinde Şuaybe İngiliz as” keri tayyare üssünü ve eski (Şu- aybe) harp sahasını ziyaret #ttik. Kaymakam Ali Beyin kumanda- sındaki kahraman Etfaiye alayı ile (Osmancıki (2) taburunun ve diğer kıtaatın eşsiz cesaret ve fe- dakâr! sahne olan ve €s- ki şeklini kaybetmiyen Türk $i- perleri önünde hepimiz derin bir bissi huşu ve ihtiramla eğildik. Mezarsız şehitlerimizi ağuşunda saklıyan şu sade 'Türk siperleri (Şuaybe) melhamesinin bir âbi- desi ve temiz ve aslan yürekli Anadolu çocuklarının mebzülen Sİ tuğımız gezinti akıttığı kanın İrakta lâvemut bir takdis hatırası olarak kalmıştı. Gayesine Varmak İsteyen Almanyada Hayat is büyük devlet de birbirle. rinin hakkından gelmeğe azmettiler. İngiltere her feda. kârlığa katlanacağını, pe yapıp Yapıp Almanyayı yeneceğini dünyaya ilân etti. Beri yanda Almanya yeni bir nizam kur. mak, İngiliz İmparatorluğunu yıkmak için en büyük manrv. miyetlere katlanacağını iddia etti. Hakikaten her iki devletin de açtıkları harpte sözlerinde - sa- mimi olduklarını, istedikleri ga- yelere varmak için o amansız yokluklara katlandıklarını gö - rüyoruz. Maksatlarına erişmek için Almanyada bir çok sıkın- tılara katlanmaktadırlar: Bir kere Alman halkı alış ve- rişi âsXariye indirmistir. Bu 8€- beptendir ki, Almanyada 20,000 ne yakın dükkân işsizlikten kapi larını kapamağa mecbur olmus. tur. Kahveler ve gazinolara o- Jan rağbet de o kadar azalmıştır ki, açık kalanlar bile her gün kapanmak tehlikeleri geçirmek tedir. Almanların bir gaye uğrunda 'katlandıkları bu sıkıntılar ecne- bilerin gözünden kaçmamakta - dır; Bir elbise almak üzere bit dükkâna giren bir ecnebi gör- düklerini şöyle anlatıyor: “Daha evvel girdiğim bir çok dükkânlarda olduğu gibi bura- da da gösterilen elbiselerin ku- ması gayet kötü, ve hepsi Er. zatstı. Almaktan vazgeçtiğimi söyleyince malsahibi: Buradaki o mevcutlardan bir iki tane alırsanız, akıllıhk edersiniz. Dedi. Bir baska sefer Yazan: . (Afyonkarahisar Mebusu) İ Hamza Osman Erkan asradan ayrılacağımız gün Belediyede şerefimize bir çay ziyafeti verildi. Binanın bü. yük kapısı Türk ve İrak bayrak- ları ile süslenmisti, Sehir bir bay- ram gününe dönmüş, Basralılar sokaklara dökülmüştü. Basra seyahatinin bizde bırak- tığı en hoş intibulardan biri de motörle Şattülârap üzerinde yap- Başka bir gün motörle Fav'a gittik. Bir baska defa da Basra körfezinde Abadan şehrini ziyaret ettik. Abadan, petrol kezleri a istihsal mer- incileriyle meşhurdur; fakat Bah- gibi omebzul değildir. Ahalisinin, yelkenli gemi inşa et- mekle de söhretleri vardır. Bu- raya, tâ (Zengibar) dan yelkenli Remi siparişleri gelmektedir. Hu- susi kereste ve demir çivilerle 1. mal ve tezyin edilmiş olan (Kü- veyti kapı ve sandıkları da hay- li meşhurdur. Londradaki zengin ve meraklı bazı ailelerin evinde bu sandıklara tesadüf edilmiştir... Bir zamandanberi (Küveyt) topraklarında (Golf Petrçl Sirke. ti) ile (İngiliz - İran) Petrol kum- mühimlerinden biri-| Bany: dir. Şehirde bir Amnglo - Persan mektebi var, Sokaklar temiz, bi- nalar modern. Öyle görülüyor ki, petrol, buralarını da ihya et- miş.. Sehirde Bir hayli ecnebi var. Ekserisi İngiliz ve Amerika.) k., Tek tük de Alman görülüyor. Basradan ayrılmadan bir gün evvel de İngiliz himayesinde ve (Ahmet Mübarek - el . Sabah) is. minde bir Şehin hâkimiyeti al tında bulunan ve Basranın 123 kilometre cenbundaki “Küveyt” sehrine gittik, Sehir Basra körfe- zi sahilinde ve körfezin anahtarı vaziyetindedir. Hindistandan £€- len ithalât emtiasının Arabistan- daki deposu olduğu icin ayrıca büyük ehemmiyeti haizdir. Ahalisi müslüman ve sünnidir. Burası da (Bahreyn) adaları gibi ve 1999 ortalarına doğru 1400 M. derinlikte petrol kaynaklarına raslamışlarlır. (Küveyt) te İngilterenin siya- roümessili olarak bir İngiliz binbaşısı bulunmaktadır. Bu si- yasi mümessilin Küveytin idare- sinde çok nüfuz ve salâhiyeti var- dır. Simdiki Şehin babası olan Mübarek - el - Sabah Paşa, Har- bi Umumiden evvel Küveyt hu. susi rejiminde Türkiye tarafın- dan tayin edilmiş bir kaza kay- makamı olarak vazife görürdü. * * 2 Şubat Cumartesi akşamı Basradan Bağdada hareket ettik. İstasyonda Basra valisi, konsolosumuz Bay İsmail Oktay, İngiliz konsolosu, Basra mebus- ları ve eşrafı ve daha bir cok kim- seler vardı, Bağdatta bir gece ka- larak 24 Şubat Pazartesi aksamı Musul tarikiyle Ankaraya avdet etmek üzere Bağdattan ayrıldık. İstasyon, bizi teşyie gelen —firi- miz B. Cecat Hüsnü, Acemi Sadun Paşa, İraklı rical, mebuslar, İngi- liz sefareti başkâtibi ve erkâm, ticaret mümessilimiz ve Bağdat muteberanından bir çok zevatla dolmuştu. Hepsinin birer birer ellerini sıkarak vedalaştık ve trene bindik. (Ertesi günü öğle vakti saat bire doğru Musul şeh- rine vardık. Bizi garda karşılayan Musul mutasarrıfı, belediye reisi ve Musul konsolosumuz ile bir- likte vaktiyle Süleyman Nazif Beyin açtırmış olduğu "Ninva” caddesinden geçerek şehri ve çar- sayı dolaştık. Şehirdeki yeni as- ma demir köprüyü ve tayyare parkını gördük. Belediyeyi ziya- retten ve mutasarrıf beyin kona- ğında bir müddet istirahatten sonra hepsi ile ayrı ayrı vedala- sarak Musuldan hareket ettik Trenimiz Suriye hududuna doğ- ru yol aldı. Musulda çök az kaldık; ancak iki saat kadar... Bununla beraber sehrin mühim kısımlarını gör- dük. Şehirde henüz yeni başlıyan bir inşaat faaliyeti göze çarpıyor. Caddeler yeni açılmakta ve ya. pılmaktadır. Şuna da yazmadan geçemiyeceğim ki son valilerimiz. den Mehmet Fazıl Paşa ile Süley- man Nazif Beyi Musullular hiç unutmamışlardır. İrak lopraklarından memleke- timize doğru ayrılırken zihni den sunlar geçiyordu. Çok zengin iktisadi servet ve menabie malik olan vakın komşu İrakla ticareti- AA Mr m a- ii (Arkası 4 ünsüde (1) İttihat ve Terakki tarfhinin en fedakâr komiteci şahsiyetlerinden bi- ri olan İrik kumandanı Süleymen Askeri Bey Şüaybe yakmların Bereisiye koruluğunda İntihar etm tir, Birkaç kilometre ötede bulman “Nuhayle,, de gömülüdür. (2) “Osmancık, taburu, ekserisi vaktiyle Rumelide çete | harplerinde ve sonra Balkan Harbinin fecayii i- sinde yuğrulmuş elemanlarla güzide genç gönüllülerden mütgekkildi. Ta- burun cesur kumandanı (İstanbullu Cemil “Bey Koma Muharebesinde şe hit olmuştur. Müntetik: çöllerinde mez ve unutulmaz Dir nam bırek; “Osmancık, taburunun 800 mevcu- dunden ancak 180 kişi sağ olarak ka- rargâha avdet etmiştir. Yazan: ararsanız bunu da bulacağınız şüphelidir. Bugün Almanyadaki düşünce sudur: İstediklerimize kavuşa - bilmek icin bir müddet kendi uydurduklarımızla -geçineceğiz. Bu düşünceyle bugünkü AL man halkı sun'i deriden yapıl mış olmıyan ayakkabılar giy. mektedirler, Almanlara düşen bu fedakâr- ık yalnız giyecek meselesinde değildir. Yiyecek Maddeleri Yöecek maddelerinde dö vesika usulü kullanı) - maktadır. Umumiyetle kimse aç kalmamaktadır. Fakat katla- nılan sıkıntıyı aşağıdaki rekam- lardan daha İyi anlıyabiliriz Almanyada en güc bulunan maddeler yumurta, et ve yağ. dır, Son zamanlarda Münleh'te adam başına ayda iki yumurta, 7,5 kilo ekmek 1.5 kilo un düş- mektedir. Ekmeğin cinsi ve lez- zeti gayet iyidir. Ete gelince, görünüşte insan basına haftada 300 gram et dü. süvorsa da ashnda müsterinin eline geçen et sadece 210 gram- dır. Zira herkes et İle birlikte 90 gram da kemik almak mec- buriyetindedir. Bundan manda haftada adam başına 200 gram da sucuk il tedir, Kümes havvanatının yokluğu GÖZÜME © İZİN Sevim SERTEL W ex , daha çok hissedilmektedir. Zi- Ya ancak üç ayda bir adam ba- $ina 300 aram tavuk etine mü- saade vardır. Ayda bir defa 300 gramlık balık yenebilir. Çok az elde edilebilen diğer bir madde de süttür. İnsan başına günde dörtte bir İitre süt düşmektedir. Bu da su gibi bir süttür, Saf süt ancak çocuklara verilmektedir. Yağlar icin söyle bir kaide vardır: İnsan basına ayda 420 Aram tereyağ, 220 gram mar. garin, 150 gram vejetalin, ve 100 gram da gayet kötü cins bir yağ verilmektedir. dece bir ayda bir insana düşen yağ miktar, 890 gramdır. Şekere gelince, bu ayda 900 gramdır. Çikolata ancak Simali Fransanın işgalinden sonfa, ye- 'n görünmeğe başlamıştır. fanmafih bu madde. sadece Ç0- cuklara verilmektedir. Kara Borsada Imanyadaki yiyecek mad. delerine konulan resmi fiyatlar maküldür. Fekat bu resmi fiyatlar her yerde geç- memektedir. Bir de gizliden gizliye isleyen bir kara borsa vardır ki buradaki fiyatlar fev. kalâde yüksektir. Bu hususta i- yi bir fikir edinebilmek içi: bir rayşmark 40 kuruş hesabile, bazı maddelerin hem resmi fiyat larını, hem kara borsadaki fi - Yatlarını bir listeyle gösterelim Bir yumurtanın resmi fiyatı 12 R. M. (Türk parasiyle 4.80 kuruş), kara borsa fiyatı o 50 R. M. (Türk parası ile 20 kurus! bir kilo terevağın resmi fiyatı 3,40 R. M. (Türk parasiyle 136 kuruş), kara borsa fiyatı 1500 R. M. (Türk parası ile 600 ku- ruş), Bir kilo elin resmi fiyatı 2.00 R. M. (Türk parasiyle 80 kurus), karu borsa fiyatı 8.00 R. M. (Türk. parasiyle 320 ku ruş), bir kilo sekerin resmi fiatı 0,80 R. M. (Tük marasivle 37 kuruş), kara borsa fivstı 800 R. M. (Türk parasiyle 320 kurus. bir kilo domuz yağın resmi 65. yatı 2.20 R, M. (Türk parasivle 82 kuruş), kara borsa fiyatı 18,00 R. M. (Türk parasiyle 790 kurus), bir kilo domuz etinin resmi fiyatı 200 R. M. (Türk parasiyle 120 kurus), kara bor. sa fiyatı 15,00 R. M, (Türk pa rasivle 600 kurus). Bir çok maddelerin gavet güclükle bulunabilmesi yüzün. den, halk gizli gizli satılan bir çok maddeleri salın almağa ve bedellerini kara borsa fiyatla riyle ödemeğe mecbur olmkta. dır. Böylece Almanyadaki bu kıntının zenvinlere pek sümü. lü yoktur, Parasını veren dü düğünü çalar kabilinden, kese. sinde parası olanlar, her iste - diklerini bulmağa müktedirdir. Hattâ bir zenginin bir kez al- mak için 28 Jira verdiği bile i sitilmistir. Yine Viyanada Ya. hudilerden devralınan bir cok Yüks lokantalarda, hemen her seyi bulmak mümkündür. Fa- kat huralarn müşterileri par makla gösterilmektedir. Dünyalar Fetheden LA Silâh imurlenk, seferlerinden bi- rinde bir yere süratle e mir göndermek ister. İradesini götürecek tutarı huzüruna ça ğirtır: — Ne uyku, ne durak! Çala kamçı gece gündüz gideceksin. — Hayvanım durursa, çatlar: Sam, — Yolunun uğradığı yerlerde kimin olursa olsun atlarını alabi. lirsin. Sözüme dikkat et, benim de olsa alacaksın! Tatar, atma atlamış, dört nala yola çıkmiş. İlk merhlede: hay- vanı artık yürüyemiyecek hale gelmis; sal etrafına bakınmış; zümrüt gibi bir çayırlıkta birbi- rinden güzel küheylânların otla makta olduklarını görmüş. He- men atından atlıyarak hayvanlar. dan birini seçmiş. Seyisler bunu görünce mani ol. mak istemişler. Tatar, hükümdar dan aldığı emri yerine getirmek n yayına el atmış. Hepsi bir a. raya gelerek tatarı dövmüşler ve kafasını yarmışlar. Emirber yorgun atı ile geri dönmüş ve kafası, gözü sarılı ol. duğu halde Timurün huzuruna çakmış — Hanm iradesini yerine ge tiremedim. — Neden? — Bindiğim hayvan durmus” tu. Çayırlıkta atlar vardı. Birini almak İstedim, seyisler Üzerime hücum ettiler, bem atı vermedi. ler, hem de beni bu hale koy- dular. "Timur, fevkalâde hiddetleni rek atların sahibinin derhal yaka. 1 ve huzuruna getiril mretmiş. Biraz sonra iradeyi yerine geti. recek adam eli boş olduğu halde dönmü — İrademe karşı koyan nere. de? — Emrettiğiniz gibi alıp hu İ zurunuza getirmiye cesaret ede medim, — Bu adam kim oluyormuş ki benim iradem ona kadar yetişmi, yor? — Atların sahibi en bilyük & Timlerden Sadettin Teftazani" dir! Bu ismi işitince derhal Timu- run hiddeti gecmiş."Maiyetine: — Efer hayvanların sahibi oğ- lum Sahruh dahi olsaydı derhal kellesini ucururdum. Fakat bü: tün dünyanın ilim âleminde bir #si daha bulunmıvan bu adama karşı elimden ne gelir? Ona karşı ben bile bir âciz mevkindeyim Sadettinin ilmi yalnız benim tk kelerimde saltanat sürmüyor, im. paratorluğumun hudutlarror aşı İyor ve kılıcımm erisemiyeceği memleketlere kadar da uzaniyor. Ona karşı ne yapabilirim ki?!.. ç Tarihçi M. M. Mükellefiyeti Kanununa İlâve Ankara, 18 (TAN) — Mim müdafan mükellefiyeti kanunu- nun 68 inci maddesine bir fikra ilâvesi hakkndak! kanın Jâyiha- smı hükümet Büyük Millet Mec- lisine takdim etmiştir. Kanunun mucip sebepler lâyi- hasında aynen şöyle denmekte- dir: “Ordumun pevderrey takviyesi isin mükellefiyet volu # stalarının yüzde elli Dun gayri kabili istimal bir halde bulunduğu görülmüs ve bilhassa beledive aovrisefer heyetlerinden kisa bir müddet evvel “seyrise fere müsait” raporunu alan va talarda löstiklerin değistirilm vedek parçaların saklanması dik- kate sayan görülmektedir. Mill müdafaa mükellefivetike. mununun 68 inci maddesinde Va: atalarını getirmiyenler hakkında hüküm varsa da wasıtasını tahrir eden veya kasten malzemesini de. #istirenler hakkmda bir hüküm voktur. Bu mahzuru önlemek maksadiyle bu fıkranın eklenme- sine lüzum hasıl olmustur... 68 inci maddeye ilâve edilen fıkra sudur: “Selerberlikte ve fevkalâde hallerde motörlü nakil vasıtala- rının durumlarını bozanlar veya yedek $ilât veya parçalarını sakh. yarak komisvonlara noksan tes Tim edenler, bes seneden aşağı ol. mamak üzere hamis vo harp ha- linde sekiz seneden asağı olma- mak Üzere ağır hanis cezasiyle ce. zalandırılacaklardir. Antakyada Bir Dişçinin Kasasını Soydular Antakya, (TAN) — Diş tabibi Zübeyirin müayenehanesine gi - ren ve henüz hüviyetleri tesbit edilemiyen birkaç hırsız, kasayı açarak içinden 1500 lira kıyme- tinde külçe altın çalarak kaçmış lardır. i !

Bu sayıdan diğer sayfalar: