2 Haziran 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

2 Haziran 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | ——— | TAN Yeniye Adres değiştir. 1400 Kr. Ne ey m. 2.6.1041 A. Darlar'ın Son Nutku Etrafında İngilterenin kendisine yetecek ka- dar müstemlekesi olduğ Almanyanın uzun sene tulebesinin şi basit bir hakikattir, Amiralin id- Gine bu moktal nazardan tetkik edildiği takdirde, basit tiğa mukavemet edemiyecek de- Tecedn çürük ve asılsız olduğu gö- rülâr, Darlan'ın Nutku: 1 Darlan'ın, iktidar mevkiine geldiği gün, Mösyö Laval'den daha fazla Al manyanın teveccüh ve himaye- #ine mazhar olacağını söylemiş olanlar tahminlerinde aldanma- mışlardır. Filhakika Amiral, o günden- beri, Almanyanın anladığı ve is. tediği manada işbirliğini tahak- kuk ettirmek için elinden gelen bütün garyeti sarfetmiştir ve bu işte hiç şüphesiz, Mareşal Petain'in ve Fransız efkârı w miyesinin itimadını hiç kazana- mamış olan Mösyö Laval'den olmuştur. yan, fakat Suriye hava meydan. İarının Almanların istifadesine terkedilmesiyle İngiltereye mü- teveccih bulunduğu sarahaten anlaşılan bu anlaşma, büyük mikyasta Amiral Darlan'ın ese. va Hatırlardadır ki, Mareşal Pe- İsin Mösyö Lavali, mütareke hü ki i asan ve Fransayı eski müttefikine karşı muhasım bir Yuziyete ve Almanyanın tam hâ. kimiyeti altına sokan taahhütler altına girdiği için kabineden at- ması, Fakat gariptir ki ayni Mare. şal bugün, Mösyö Laval'in siya- setini tahakkuk ettiren Amiral Darlan'la beraberdir. Yirmi senelik (1919 - 1939) İngiliz . Fransız münasebetleri- ni kendine göre tefsir eden A- miral Darlan şu neticeleri çıkar- maktadır: “ “İngiltere Fromayı her za- man istismar etmiş ve aldatmış. tır; zorla kabul (ettirdiği sulh muahedesi ile Fransaya, Alman- yaya karsı jandarmalık vazif: Bi gördürmüştür; Fra talyanın arasını n disi hu vaziyetlerden istifade e- derek iktisadi menfaatler temin Yanında bulmus, fakat İngil Fransaya yardım £ etmemistir. Bütün bunlardan, Mareşul Pe- tsin'den ve kendinden evvel Frunsayı idare eden budala dev- Tet adamları mesuldürler.... Amiral Darlanın bu tefsiri, Müsyö Laval'in çoktanberi mü- fa ettiği moktai mazarın ifade- #inden baska bir şey değil Biz burada, Fransanın bugün. kü vaziyete dişmesinde ve. ht mal yarın istiklâlini büsbütün kaybetmesinde, Amiral Darla- OTELİ Sl okuyucularımızdan Ba- Nuriyeye, korkudan insanın saçları ağarır, demişler. O da biz- soruyor, Vükıa, kitaplarda şiddetli kor- kudan saçların ağardığına misal İer vardır. Fikrimce en güzel mi.| E Mim olacaktır: On dört yaşımda | İ'nin pal, 296 kız, odasında camları ka- bencereden sokağa bakarken, Ypörtimanın öst katında bulunan lan biri sokağa düser, düşerken de kızın önüünde durdu: ğu renin camına çarpar. Biz bayılır, odasında yere düşer. hi gün alnının üzerinde sağ olu, * bir perçim saç bembeyaz Yalniz gene bir kısın saçlarını cnn bay tarafında bir tutam sa. Ta emeğinden bu kadar n bu kadara Tale: “Geçmiş olsun, denile- bilir... Fakut tayip te, korkudan «ac- terın beyaz a daha dehset. misaller. vardır. İngilterede DEER Sl yayla Korkudan Saçlar Ağarır mı? İ kafası kesilen Ecnebi JTürkiye Ecnebi “vw Kr. 8 Ay 800 Kr 80 , tAy 300, İ nin akıl hocası Mösyö Laval'in, ın, General Wey- gand'ın ve diğerlerinin ne dere» ceye kadar mesul oldüklarım tetkik edecek değiliz. Fakat sa- dece Amiral Darlan'ın da, Ma- reşal Petain'den evvelki bükü. metler zamanımda | çok mühim ve mesul bir mevki işgal etti ne ve bundan dolayı eski hükü. met adamlarına tevcih e va sıflardan kendin» düşen hisse- | vi kabul etmesi lâzım geldiğine işaretle iktifa edeceğiz. Sfax Hâdisesi: eyanatında Sfax hndisesini de mevzuu bahseden A- miral, İngilizlerin bütün bu ha- diseleri / çıkarmaktan gayeleri, Fransızların deniz kuvvetlerini imha etmek, ana vatan imi torluğundan dünyanın diğer tecrit etmek olduğunu iddia e! diyor, i Fransız milletinin menfaatle. | ri hakkında söz söylemek ve rar vermek salâhiyeti, hiç süp- hesiz bizzat Fransız milletine ve onun meşru mümessillerine ait bir keyfiyettir. Fakat, hadiseler objektif olarak tetkik edildiği takdirde, Amiralin bu iddiasının en basit bir mantığa mukave- met edemiyecek derecede cürük ve asılsız olduğunu meydana çi- karmaktadır. İngilterenin kendine yetecek kadar müstemlekesi olduğu, fa. kat Almanyanın uzun seneler- denberi müstemleke ( peşinden koştuğu, Fransanın oCezair ve Tunus müstemlekelerinde İtal- yanin ve Fasta İpsanyanın gözü olduğu, bir orta mektep tnlebe- sinin dahi bildiği basit bir ha. kikattir. Bir kaç zaman evvel bir müs- temleke nezareti tesis eden Al- manyanın, bütün Afrika müs. temfekelerinin kendi hâkimiyeti altında bir komisyon tarafından idare edileceğini ifsa etmesi de bu hakikati teyit etmektedir. Diğer cihetten, İngçilterenin Fransız deniz kuvvetlerinin tah ribinde, ancek hu kuvvetler ken | dilerine karşı kullanılmak isten. diği zaman, menfi muhakkaktır, Pransız hi Almanya ile mütareke yaparken İngiltere, Fransız donanmasının Almanların © erişemivecekleri herhangi bir yere çekilmesini teklif ettikleri zaman Fransız hükümeti bunu kabul etmemiş, İngilizler de, Almanların elive geçmesinden korktukları Fran- sız donanmasının o kendilerine teslim olmuyan bir kısmını Mer. selikebirde batırmıya, diğer kıs- mı da İngiliz limanlarında hap selmiye mecbur kalmışlardı. İn- gilizler bu Fransız gemilerin. den bugüne kadar istifade etme. mişlerdir. Fakat Amiral Darla- nın İngiltereye meydan okuyan bu beyanatından ve bunu takip etmesi muhtemel | İcraatından sonra bu gemilerin pek yakmda İngilizler tarafindan kullanıla” cağı zannı hasıl olmaktadır. Amiral Darlan'ın, İngilizler muhtemel olmıyan bir zaferi ka» zansalar dahi yalnız kendi men. fantlerini düşünerek hareket &- decekleri, Fransaya İrlanda ve- ya müstemleke muamelesi ya- pacukları, fakat Almanya ile iş. birliği yapan Fransanın, Alman zaferinden sonra, dünyadaki es- ki mevkiini alacağı hakkındaki kanaati -en hafif tefsirle. yeni nizamın mahiyeti, Almanyanın | niyetleri ve dünyanın vaziyeti hakkında derin bir yukufsuzlur Eun ifadesidir. (Arkası 5 ine sayfada) id v İ XVI iner asırda kralın ruhani kudretini tanımadığından dolayı basvekil Tomas Marus, mahküm edildiği günün aksamı saçlarının birdenbire n- ğermış olmasiyle meşhurdur. Bir de, Fransada XVT ıncı Lu- kraliçesi Mari - Antuhnet, kafası kesilmeden önce zindan. duyken korkudan, sarı sacları bir. denbire beyaz olmus, derler... Fakat bu hikâyeler biraz da masala benzediklerinden hekimler korkudan saçlı racağını yek de inanma: kuvvetli delilleri de, geçen sene- ki harpte pek çok kimseler kork- tuklurı halde, hiç kimsenin saç- lori birdenbire ağardığının İşi. tilmemiş olmasıdır. Bu seferki harpte patlıyan hombaların gürültüsü daha <ok olduğuna, kofkudan saçları uğa- ranlar varsa, onların hikâyeleri: ni de, bu harbin sonuna yetişir $ek o vakit dinleriz. İngiliz kıtaları ile Alman paraşüt çüleri arasında çetin mücadelelere sahne olan Kandiyanın umumi görünüşü. Şarki Akdenizin Anahtarı: Girit Br haftadanberi harpateşi Giriti sarmış bulunuyor. Almanlar havadan asker indiri- yor, İngilizler düşmanlarının de- niz yolu ile de sevkiyat yapma- sına mani olmak için, siddetli tayyare taarruzlarıma rağmen, donanmalarını faaliyete getiri. yor, bir yandan da adaya takvi- ye kıtaları çıkarıyorlar. Adanın şimal kıyısında Suda limanında, Hanya, Resmo ve Kandiya etra- fında çok kanlı muharebeler ©- luyor, Harbin aldığı şekilden ve İngiltere bâşvekili Mr. Chur- chill'in Avam Kamaratındaki beyanatından arlaşılıyor ki, İn. gilizler Giride çok ehemmiyet veriyor ve sdunın müdafaası İ- çin bütün gayretlerini sarfetmi. ye karar vermiş bulunuyorlar. Geçen sonbaharda İtalyanın ts- arruzu üzerine Yunanistan İn- gilterenin Yardımını istediği va- kit İngilizlerin ilk işleri Giride asker çikarmak olmuştu. Bu da gösterir ki İngilizler, donan. malarının şarki Akdenizde ser- bestçe hareket edebilmesi için Giridi ellerinde bulundurmak zaruretini pek iyi takdir etmek. tedirler. Çünkü Ere denizini a- deta kapayan ve şimulde Selâni- ğe ve Çanakkale boğazına kadar bütün bu sahaya karşı iyi bir gözcü ve bekçi olabilen Girit, cenupta Suriye ve Mısır sahille- rin& kadar da Akdenizin bütün bu kısmına hâkim çok kuvvetli bir hava ve deniz üssü olabilir. ** Gr çok dağlık bir adadır. Şarkında (o Lasithiotika silsilesi, ortada İda en yüksek noktasına varan Psilo. ritiler ve garpte Levka arızsla- rı 2.000 metreyi aşan bir çok te. peleri ile, içinden aşılması güç bir mania teşkil ederler. Yalnız simalde bir iki vadi uzanır ve Suda girintisi adanın yegâne ©- min limanıdır. Bu arızalar sa- yesinde Giritliler simdiye ka- dar adaya gelen müstevlilere karsı kolayca baş kaldırmışlar. dı. Fakat asri harp önünde ortık ne denizler, ne dağlar mühim bir rol oynıyabiliyorlar, Girit pek eski devirlerdenberi söhret almıştı. Aristo bu ada- dan bahsederken: “Tabiat bura. ln San $— Geürinmimenn | Faik Sabri me mma sın) sanki Akdenize tahakküm edecekler için yaratmış... derdi. Akdeniz medeniyeti daha veni doğarken Girilie çok ileri bir krallık teessüs etmişti. O devir- lerde Avrupalılar çok iptidai bir tarzda yaşıyorlardı, ne çiftçiliği, pe hâyvan beslemesini biliyor- lardı, Halbuki Giridin Knossos harabelerindeki Milâttan 2400 . 2000 sene o evveliere ait olan medeniyet eserleri görenleri hayrete düşürüyor. Bu harabe- lerde bulunan üstü minelerle süslü vazolar, altın kakmalı fil- dişinden mamul) küçük hevkel- ler, çiniler, gümüş ve altın kak- malı hançerler ve tabiattan a- lınmış mevzuları çok canlı bir tarzda tasvir eden duvar ziynet. leri gösteriyor ki Minos kralları zamanında Girit çok yüksek bir medeniyete kavuşmuştu. Orta zamanlarda Girit bir korsan ya. ve bir esir pazarı olmus, bir aralık Bizanslıların, sonra A- rapların tecavüzüne uğramış Ve Haçlılar zamanında Möntferra kontlarının eline geçmiş, onlar da adayi Venediklilere satmış” lardı, Venediklilerle Osmanlılar arasındaki Girit o mücadelesi 1645 te Sultan İbrahim ahdinde başlamiş ve yirmi beş sene sür- düklen sonra Fazıl Ahmet Paşa zamanında 1869 da Kandiyanın fethi ile neticelenmisti. len. beri olduğu gibi Osmanlılar dev rinde de Giritliler rahat durma. dılar, Ahalinin bir kısmı müs- lüman olmuştu. Bunlar hükü- met işlerine alınıyor ve hiristi- yanlar islâmlara verilen imti- yazlardan mahrum bırakıldık. İarından şikâyet ediyorlardı. İ- ki unsur arasında geçimsizlik gittikce artmış, iş ihtilâllere ve kıtallere kadar varmıştı. hk B” aralık Babiğli Girit için bazı ıslahat projeleri ha zırlamıya başlamıştı. Fakat bun ları kuvveden fiile çıkarmıya vakit bulamadan, 1878 de Os- manhların Ruslarla harp halin- de olmalarım fırsat bilen Girit hıristiyanlar birden ayaklanmış lar ve İngilterenin müzahereti ile Babıüliden “Halepa Paktı,, denilen imtiyazları koparmıya muvaffak o olmuşlardı. Bu an- Jaşmaya göre adanın iç işleri İ. cin milli bir meclisi olacak ve bu mecliste hıristiyan aza müs- Tüman azadan daha çok olacak- tı. Giritte tatbik olunacak ka- nunları ve adanın bütcesini bu meelis hazırlıyacaktı. Bütün Gi- ritliler din farkına bakılmaksı- zın her türlü amme işlerinde kullanılabileceklerdi, Hıristiyan lar bu yeni teşkilâtın onları ya. vaş yavaş Yunanlılaria birles- miye doğru götüreceğini zânne- diyor ve gittikçe şımarıvorlardı. 1889 Temmuzunda İngiliz baş- vekili Salisbury bir nutkunda: “Giridin bir gün olup Osmanlı ların elinden çıkması mukadder» dir.., dememiş miydi? Bü söz. ler de Girit hıristiyanlarıma çok ümit vermisti. Girit meclisi ise adaya Avrupa Devletlerinin se. cecekleri bir hıristiyan vali ta- yin gdilsin, Giritteki Osmanlı askerlerinin bir kısmı geri alın- sın, asayişi temin için yerli jan- darma teşkilâtı yapılsın gibi bir cok ulu orta isteklerde bulun- mıya başlamıştı. Bu gibi Karar. Jar Kalk üzerinde fena tesir 6- diyordu. Nihayet büyük bir is- yan olmuş, müslüman, hiristi- yan ahali birbirlerine girmişler- di. Abdülhamit bu ibtilâli sü- ratle bastırmak isteyerek Giri. de 40.000 kişilik bir kuvvet ve vösl salâhiyetle Şakir Paşayı vali olarak gönderdi. Böylece is- yan çabuk bastırıldı, &yni za anda Giride verilmiş olan bü- tün imtiyazlar da feshedildi. Ar tık ada icin ne meclis, ne husu- si idare sekli kalıyordu. Bu si- Talarda Süveyş yolu üzerindeki vaziyetini henüz kâfi derecede sağlam görmiyen İngiltere, Gi. riğin Osmanlılar elinden çıkma. i sın istemiyor ve Abdülhamit ie sıkı bir dostluk peyda etmi olan Almanya İmparatoru da Osmanlıların zanfa düşürülme- sine taraftar olmuyordu. * u tarihten sonra, ihtilâl Giritte âdeta yerles! kaldı, Ada hıristiyanlarının pitrope dedikleri komiteleri bir taraftan, Yunanistanda kurulan Etnika Hetaria cemiyeti bir ta- raftan Osmanlılar aleyhine çalı. sıp duruyorlardı. Bir yandan Giritte iki unsur arasında kital ler devsm eder ve Osmanlı z0- bıtası asayişi iade icin Mğrasir- ken, Yunanistanda adanın ilha- kı fikrinde olanlar kralı sıkıştı- rıyor ve Giride gemi ve asker gönderilmesini istiyorlardı, Bu sırada Sultan adayı emanet ola. | rak Büyük Devletlere tevdi et- miş ve asayisi ve intizamın te- mini işini onlara bırakmıştı. Böy lece Avrupa büyük devletleri (İngiltere, Fransa, Rusya, İtal ya) 1897 senesi 2 Şubatında Hanyaya asker çıkamıyor ve İs- gal kuvvetinin kumandasını İ- talyan Amirali Kanevaroya tev. di ediyordu. Almanya bu hare- kete iştirak etmek (istememiş, Avusturya ise önce bu ahenge girmiş iken sonra çekilmişti. »x Biri devletler adayı dört kısma bölerek İdaresini ellerine aldılar ve Girit fevka- lâde komiseri olarak Yunan Prenslerinden Jori'u seçtiler. O! senenin 14 İkinciteşrininde son Osmanlı askeri adadan ayrılı- yor ve Osmanlı saltanatının Gi- rit üzerindeki hâkimiyeti artık bir sözden ibaret kalıyordu. Bu- nunla beraber büyük devletler Giriti Yunanistana bırakmıya da taraftar o görünmüyorlardı Bütün bu vakalar Girit müslü. manlarını ye'se düşürmüştü. Bir cokları adadan hicreti tercih €- divorlardı. Ada hıristiyanları da memnun değillerdi, bü yartm icraat onların da hoşuna gitmi- yör ve son senelerde Yunanis- tanın siyasi hayatında mühim bir yeri olan Venizelos'un ida- re ettiği bir ihtilâl partisi boyu- na hazırlanıyordu. 1906 da Bü. yük devletler adada bazı ıslahat yapmışlar ve kendini kimseye beğerdirememiş olanı prens Jor. ijun yerine eski Yunan başvekii Adada daha| 40.000 kadar müslüman vardı. Zaimis iyi niyetlerle hareket © diyor, her iki tarafın da mem- nuniyetini temine çalışıyordu. Başı 4 ünetide) Orkestra Şefine Yapılan Boykot olandanın en tanınmış or- kestra şeflerinden biri o- lan Profesör Willem Mengel - berg her zamanki gibi Amsterdam civarındaki şatosun da arkadaşlariyle' birlikte kâh Siyasi munakaşalarla, kâh kâ- Bt oymyarak geçirirdi. Evindeki bu Jantılarda Profesör Willem e Alman taraftarlığı yapar ve arkadaşla- rwa Almanyanın bütün al dıklarınn haklı olduğunu söy- lerdi. Bu sanat adamı, doğru- Su siyasetten .pek anlamazdı amma her nedense memleketi - nin müstevlisi olan bu millete kora büyük bir hayranlık du- yardı, musikişinas. son zamanlarda ef- Tafında esmekte olan havanın hiç de farkında değildi. Şehir haricindeki şatosındaki rahalini memleketinin istilâsın sünürü Yazan: Sevim SERTEL dan sonra da (o kaybetmiyen “Willem, kendisini sanatine ver mişti ve memlekette günden güne artmakta olan memnuni - yetsizliği hiç | hissetmiyordu. Herkesin memnun olmamasına sebep yoktu. Ve işte şehirden uzakta ken- di şatodunda ve muzik ülemin- de yaşamakta olan bu ihtiyar etrafında toplanan eski arka - €ski bir itiyat olarak Almarları methederdi. O heki- katte Bethoveni, Shopeni Ya- ratan Almanyayı bir sanatkâr gözüyle görüyor; seviyordu. Dedik 7 Willem bir siyaset a- demi değildi ve bu işten anla- Bugün şatosunda toplanan arkadaşlariyle | beraber onun sanat hayatına atıldığının kır- kıncı senesin! tesit etmişlerdi. Bu akşam da Amsterdamdaki büyük opera binasında son konserini verecekti. Etrafında. kilerin, hattâ en samimi ar - kadaşlarının bile, son zaman - larda kendisine karşı daha cid- di bir tavır takındıklarını sezi- yor, fakat bunun yaşına olan hürmetlerinden İeri geldiğine hükmediyordu. O gece Profesör Willem oda hizmetçisinin yardımiyle son defa konseri için giyindi. Bu resmi siyah elbiseler İçinde ken- dini uzun uzun seyretti. Bu ak şam toplıyacağı alkışlar şimdi- den Profesörün kulüklarında çin çin oçınlıyorduSaçını itina ile taradı. Büyük bir dikkatle ipek- li beyaz mendilini cebine yer - leştirdi. Eline bastonunu ve siyah şapkasını aldı ve sonra ar- kadaşlarının refakatinde - ope - Tanın yolunu tuttu. kaldıkları için acele edi» yorlardı. Fakat soluk soluğa içe Tiye girdikleri zaman müdür on lara mutat hilüfina ücele et- yiye lüzum olmadığını söyledi Willem heyecanlı idi: — Olmaz, olmaz, dedi, son gecemde onları bekletmek iste- mem. Müdür acıyan gözlerle 0- na baktıktan sonra: milletlerin yapmakta am TSI Milli Kurtuluş Hareketleri Yazan: Sabiha SERTEL Grek imriiz, gerek Alman em eryalizmini tehdit eden €n büyük kuvvet, esaret'altına giren oldukları ve yapacakları milli kurtuluş mü endeleleridir. Bu mücadeleler bu- gün müstemlekelerde başlamış tır. Fakat ecnebi teşvikiyle, ya: bancı menfaatlere âlet olarak ya: pılan bu mücadelelerin tam bir istiklâl mücadelesine tahavvülü, bu milletlerin tam manasiyle mi Wi istiklâl davasına başlamalari; le mümkündür. Efendi deği: menin hiç hir mânası yoktur, * * üzün Almanyanın istilâsı altın da bulunan milletlerin de bir tek devletin hâkimiyetini kabul etmesi, büyük sınai bir metropo- lün müstemlekeleri haline geti » rilmesi de mümkün değildir. Harp sun'i ve geçici bir vaziyet tir. Cemiyetlerin o bünyesinde ; 7 SİK i lan ynaşan, esarete, istismara, köle Hahı ölan isyanm kökü tari: ©k, indedir. Bütün tarih, fert. İbi | hin lerin kendilerini istismar eden Sik kuvvetlere, milletlerin kendile. $'a rini esaret altına almak istiyen en devletlere karşı yaptığı dahili ih- dilir tilâller, ve harplerle doludur. Bü- harplerin derebeylik iyi ül) ğa doğru sürükliyen &da seyir değil, milletleri dahili ve W€: harici istimardan, esaretten, kur £) tulmağa doğru iten bir seyir- dir. *a Biss ultraimperialism şeklim- leri teş- temeldir. olacaktır, amıma şu veya bu dev a BeLa letin diktası altında değil, bütün (“9 müstakil milletlerin dahili zıddi- etlerini hallederek bir dünya ve | ya kıt'a birliği meydana getirme İeriyle mümkündür. Bu birliğin içinde ne ferdin ferdi istisman, ne de büyük devletin küçük dev» leti istismarı o mevzut tir. Dünya milletleri, hür, müstakil, kendi arzu ve iradeleriyle ancak böyle bir birlik teşkil edebilir * ler. Bu harbin içinde ve sonum da bekliyeceğimiz en kuvvetli! hareketler, esaret (o altıma gir bu milli kurtuluş mücadeleleri dir ki, Avrupa kıtasındaki nizi mı tayin edecektir. 1914 sonunda harbe, lâllerini korumağa karşı &i bütün tedbirler iflâs etmişti Bugünkü © harbin da (milletler o cemiyeti mum, sulh konferansları, & ki teslihat konferansları, Kel Iogg misaklanı tedavülden rlmış sahte senetler gibi surata iyacı vardır. Bu kurtul da ancak milli istiklâl müei Jelerinin getireceği kurtuluştur. İstanbulda son aylarda sarfiyatı azalmış, buna mulkal bira ve şarap #stihlâki hayli mıştır. Bundan baska bir vilâyetlerden de İnhisarlar idarğ sine müracaatla bira istenmiztir, Bunları göz önünde tutan İni hisurlar İdaresi Bomonti biri rikası istihsalâtını arttırmaya yar vermiştir. Bu sene bu fabi kanın 8 milyon litre büra istih edeceği tahmin olunmaktadır, — Maalesef dedi içeride sizi bekliyen pek az insan var, Bu gecenin sizin veda geceniz oldu” ğunu bildikleri halde nedense İ- çeride ancak bir elli kişi top- Jandı. Daha beklemek, lâzım. Profesör Willem vaziyeti bir- 'denbire anlıyamalmıştı. o Sahne arkasındaki odasında neye yeni çıkacak bir artist gibi kâf! ede halk sını bek 'derec lerken bile hülü şimdiye kadar içinde yaşadığı - bulutların ara- sından aşağıya, i hakikate ine- O gece Willem bu sayısı elli yi geçmiyen kütle önünde veda konserini büyük bir sukatu yal içinde verdi. Beklediği al kışların hâsretiyle memleketi vatan, hürriyet duygularını kaybeden bu sanatkâr; sahne den ayrıldı. Ancak o gece büyük bir hik zün içinde düşünceye daldı; yatağında senelerdenberi anla, madığı bir şeyi, memleket vatan sevgisinin sanattan * g üstün olduğunu anladı. İşte $; dili, altnda bölünen Holand halkının meşhur - sanal verdiği data İL Ttiyen AE mın gözünden iki damla ya; Ihtiyar ve meşhur prgfj” ilem sonat h i böyle veda etti. a g Beşeriyetin kat'i kurfuğ b hz Sa

Bu sayıdan diğer sayfalar: