30 Kasım 1934 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

30 Kasım 1934 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Acemi oğlan Yılmaz, onu Vitoşlarda(*) p yer kaplamış olan sevgisinin Püton yarışına gireceği Bıra da tanımış - ve derhal sev- vimli bir kızdı. Yaşı on se. kizdi. Ruhu da yözü kadar temizdi. Genç çocuk bu kıza bütün varlığı ile bağlanmış- t. Hemen hemen hergün buluşup bir arkadaş — gibi | Börüşüyorlardı. — Onsuz bir Saatinin geçmemesini isti- Yordu. Fakat, içinde taşan bu sevgiden kızın haberi | bile yoktu. Ona, bunu anlatm- ük istiyordu. Fakat nasıl? 17 | Yaşında idi. Kadınla, kızla konuşmuş, sevişmiş bir ço- cuk değildi. Bu hususta hiç tecrübesi yoktu. Yalnız, bas- ma kalıp, birkaç aşk keli- mesi ezberliyebilmişti. Bun- lardan acaba onun o güzel, © mütenasip vücudü — karşı- sında istifade edebilecek mi- Ydi? Ümidi kırılıyor, üzülü- yordu. Yılmaz, —otol — Vitoşanın ikinci katında bir odada idi, Sevdiği kız da yanıbaşında- Ydı. Bir gün yine karşı kar- şŞıya geçmiş konuşuyorlardı. Ateşli çocuk bu — fırsatı kaçırmak - istemiyordu. Bü- tün içini dökmeğe karar verdi. Gramofonları bir fo- ketrot — havası — çalıyordu. Bugüne kadar — ko - nuştukları — mevzular — dai- ma ciddi idi. Düşüncesini tatbik etmiş olmak için: a Zdrafka benimle dans etmez misiniz? dodi. — No münasobet. — Niçin münasebetsiz ol- sun?.. — Yorulur terlersiniz de.. Bunun üzerine Yılmazın bütün Demek ki bu genç kız onu bir spor arkadaşı sayıyo- rdu. Zdrafka bir gün sporcu orkadaşlarına bir çöy ziya- fetji verecek ve dolayısile eğleneceklerdi. Yılmaz ken- disinin de muhakkak — çaz- rılacağını zannetmişti. Fakat çağrılmadı. Onu ilk gördü- ğünde: — Bravo, Zdrafkal... Si- zin gibi ince ruhlu bir kız- dan"böyle birşey bekleme- zdim. Demek ki bana bir Çayınızı bile çok gördünüz. Töoasüfler!. . Dedi.. bir Kız fena halde utanmiş hafifçe kızarmıştı. Kendini toplıyarak: — Böyle düşünme Yılmoz, *N evvelâ sen aklıma gel- Miştin. —Fakat düşündüm, "!lhdım. — kızma ama — | Soni bu ziyafete lâyık gör- Müdim, Çünkü'pek iyi bi. liyorum, böyle yerlere ilk defa gidecektin. Aşkın, ha- Yatın inceliklerini bilmezsin, ©düz küçüksün, vakıa yaşın '_7 fakat bunlar yaşla olmaz. Bir Sılğınlık — yaparsın da | "k“dnşlınmın yanında beni ";’:::up »dersin; dıye düşün- | IY'IUH: bu sözlerin kar- :'"'d' şaşırmış, verecek bir *vap bulamamıştı. Fakat, içinde — büyük bir | h itoşo; Solyaya yakın | — “Mhan balkanların ismidir. ümitleri altüst oldu. | VDetti. Artık ona nefretle bakı- Mişti. Zdrafka güzel, se- | yordu. İhtimal bu hal genç | | mamış huyran hayran bakıe V ninden çok seviyorum, Yıl- | | bir aşağı bir yukarı gidip -26- bir anda yok olduğunu hise- kızın gürürüna dokunmuüş olacak ki, bir gün: — Yılmaz, sana son ihta- rim olsun ben senin eğlen- cen değilim. Bana neye kinle bakıyorsun? Galiba, küçüks- ün, kelimesinden hoşlanma. dın. Fakat, hakikatin daima acı olduğunu da unutmal.. Demek ki bu sporcu kız Yilmözı aşk, sevgi nedır bi- lmez bir çocuk zannediyor- du. Hakikat halde ucaba o böyle miydi?.. Hayır, onun da bir sevme — tarzı vardı Fakat, bu belki züppe gen çlerden daha basit, daha gade veya daha sessiz olabi. lirdi. Yılmaz artık bu kızd an nefret etmeğe başlamıştı Onunla — erkeklik şerefini, kurtarmak, sevgiden az olsun, anlıyan bir genç olduğunu ispat etmek için konuşuyordu. Va bir gün ona | acemi fakat, dehşetli bir iti rasla sarıldı; Kadın, kız teline| deymemiş ağzını onun boya | asız dudaklarına yapıştırmak istedi. Bu defa da fazla tahkir edildi. Erkeklik — şerefile oynanıyordu. — Bu hakarete | dayanamazdı. Her ne pahasına olursa ol. | sul ona çocuk olmadığını is- | pat etmek — istiyordu. Fakat | ne yazık ki, iki gün sonra idi. | Zdrafka Vitoşları terke haz- | ırlanıyordu. Bunun üzerine zavallı gencin kurmuş oldu- gu plânlar suya düştü. Ve o da bütün kimini kalbine gömmeğe çalıştı... e e Yılmazın başından bu sevda vakası geçeli bir sene ölm uştu. O artık caki Yılmaz de gildi. Aşk tecrübeleri artmış, | kadın ve kızla fazla düşüp ka.| Ikmış, çapkın ve daha yakı- | şıklı bir genç olmuştu, Saf. yaya tahsile gidecekti. Fili- | bede trone bindi. Mevkide | oturacak yor bulamadı. Pon- nçerelerden etrafa baka baka geliyordu. Bu — kalabalıkta canı sıkılmağa başladı. İlk istasiyonda trenden atladı. Ve gidip biletini yataklı vago- alar için değiştirdi Artık rahattı. Tesodüfe bakın ki bir sene evel onu- ola alay eden, örkeklik şer- efile oyaıyan genç kızla bu rada buluştu. Bu sporcu k.z Yılmazı görünce tuhaf bir hal geçirdi. Bir şeyler söyl. emek istiyor, f kat dili bir türlü varmıyordu. Yalnız o, de- niz mavisi çıldırtıcı gözlerile Yılmazı süzüyordu. Genç ço. cuk ta sessiz Ssessiz ona bakıyordu. — Yılmaz yüzünü | asarak birşey söylemiş ol. mak için: — Yolculuğunuz nereye? Avrupaya tehsile gidi- yorum Yılmaz! Gözlerini hâlâ ondan ayır- | yaklaştıklarını yordu. Nihayet konuşmağa | başladılar. Kız. devam edi- yordu: — Seani çok,ama tahmi- | ç a “RCaNECNNADUANACANANANESENEDENE, SPO!' A_'Iüsabağ_ası Ş Kupa maçlarl Kupa maçları bugün (d- mangüçü ile alay ldmanyur- du birinci ve İdmanyurdu - İdmanbirliği ikinci takımları arasındadır, maz! Şimdi geçen soneki hâdiseleri — hatırlıyorum da kendimden utanıyorum. Seni bu kadar — sevdiğimi bil sen beni acaba affetmez mi sin Yılmaz! diyordu. Ba yalvarmalar, seni se- viyorum demeler gence hiç bir tesir yapmamıştı. O sert sert mukabele ediyor. kızın açmış olduğu mevzuu bir an evel >kapatmak — istiyor gibi görünüyordu, Fakat bu güzel — olgunlaşmış - vücut karşısında eridiğini de hisse- sediyordu: Yolculuk hoş! — Hele ne ka- bir. kadın dar veya bir kızla birlikte olursa | ne kadar heyecanlı ve kor- kunç.. Bilhasan hislerimize hâkim olamazsak ne kadar da tehlikelj. Saat on ikiyi çeyrek geçi- yordu. Kız hâlâ: — Bak bir yaş büyük olmama rağimen seni deli. cesine seviyorum diyordu. Yılmaz artık bu güzel kı- zin yalvarışlarına dayann- madı. Onun çektiği ıstırabı ©o da çekiyordu ve zaten bir | sene evel ona karşı olan bu sevgisidi Vitoşlarda anlat- mak istememiş miydi? Nihayet her di tahsil müddeti olan sonunda evleneceklerine da- ir söz verdiler. Ve bir sene evel yarıda kalmış — olan öpüşmelerini tamamladılar, Zdrafka artık kendini bilmi- yordu. Bütün vücudünü aş- kına ve karşısındaki genç çocuğa bırakmıştı. Her - iki. si de zevklerinin bayğınlığile yığıldılar. ee Artık sabah olmuştu, bi- letçi kapıyı vurdu, Yılmaz uyanarak, kıziın V ellerinin hâlâ boynunda sa- rılı olduğunu gördü. Ve ak- şamkini derhal — hatırladı. Kolları arasından — yavaşça kaydı. Ve kalktı. Kendinde bir dermansızlık hissediyor- dü. — Kapılara, pençerelere dayana dayana gidiş tuva. Tetini yapabildi. Geldiği zaman Zdrafka da uyanmıştı. Açık göğsü çürük içindeydi. Bald. ırları çıplakti, Benzi — sarar- mış hattâ bir iki yaş ihtiya. rlamış görünüyordu, Trenin düdüğü Yılmazı altüst etti. Kapıyı hızla açarak, Sofyaya öğrendi. Bavulunu alıp vedalaşırken onda karşı içindeki eski sevg- isinin bir kat daha arttığını hissetti. Ve mermer vücutlü sevgilisine sarıldı, öptü, öptü Güzel kız da ona sarıldı, öptü öptü.... Tren durmuştu. Yere atla- dı. O dafbiraz kendini toplı- yarnk pençereye koştu. Har- eket çanı her ikisini de titre- tti. Son bir defa daha bakış- tHar, Zdrofkanın gözlerinden damla damla yaşlar sızarken tren yavaş yavaş yürüdü. Sa- Nlanan beyaz mendil bir mü. ddet sonra trenin kirli dum- anları sırasında kayboldu. Peştereli ” d v 30 İKİN! — Yugoslav Notasınırı Metni. ' Yugoslavya hükümeti Kral Aleksandrın feci |ölümünden Macar hükümetini mesul. tutuyor. Yugoslayyanın Uluslar Ce- miyeti Ümumi — kâtipliğine verdiği notanın metni şudur: Bütün soysal ulasları vic- | dansn müteessir eden men- für Marsilya cinayeti, Yu- goslavya hükümetini bu me- birçok — devletler selenin polis teşkilâtının sorap araş- | tırmasile ortaya — çıkan ve Yugoklavya ile — komguüsu Macaristan — arasındaki iyi geçinme ve barışı tehlikeye maruz bırakacak mahiyette bulunan hassaten — mühim bazı safhalarını uluslar ce miyeti umumi — kâtipliğine duyurmiya mecbur etmiştir. Geçen haziranın dördünde uluslar comiyett konseyine yaptığı bir tebliğle Yugoslav | hükümeti Macaristanda yer- 4 leşmiş — bulunan bazı tethişçi unsurların cinayet- kâr hareketleri ve bu un” surların bazı Maçar maka- | mları nezdinde bulunduğu yardım ve cürüm ortaklığı üzerine könseyin nazarı dik. katini celbeylemişti. Konse- yin 4 haziran tarihli celse- | sinde bu meselede Macar taazzuvlarının cürüm şerik i liğini izah ettikten sonra | Yugoslav hükümeti, mesnli- | yetleri ile karşı karşıya ko- nan Mocar hükümetinin Ma- caristanda tethişçi unsurla- rın gördükleri yardıma bir nihayet vermek için lâzım- gelen — tedbirleri alacağına katı sürette kani olarak, Mecar - Yugoslav hududun- da vaziyeti heyeti umumi- yesiyle doğrudat doğruya müzakerat neticisinde halle. tmeğe âmâde olduğunu be- yan etmişti Ancak bu fikir altındadır ki Macar hükümeti ile müzakerelere başlandı ve bu müzakereler Belgratta 2) temmuzda imza edilen bir itjlâfla neticelendi. Bununla beraber, Yugos- lavya kralı haşmetlü — Alek- sandr hazretlerinin ve Fran- sa hariciye bakanı Louis Barthounun — katli üzerine yapılan tahkikat. bu cinai vakaların Macaristana — iltica etmiş — ve geçmişte olduğu gibi bu — memlekotte — ay- ni — yardımlardan — istifa- de etmekte devam eylemiş bulunan tethişçi unsurların iştirakile kurnlmuş ve yap ilmiş — olduğunu — ve ancak bu yardımlar ilabildiğini ispat etmiştir. Filhakika, katilin cürüm ortakları arasında Yugoslav hükümetinin Macaristan hü- kümeti nezdinde yaptığı şi- kâyetlere mevzu teşkil eden | tethişçilerde bulunmaktadır. Bunların ifadelerinden kend- ilerinin Macarıstanda yalnız bir melce bulmakla kalmay- Ip aynı zamanda — suüikastın arifesine kadar bu memle ket dahilinde toplu bir hal- de olurmakta oldukları ort- | aya çıkmıştır. Tahkikat no. ticesi hicret eden bazı Yug. oslav tebaasının tethişçi faa- | liyetlerine verdiği — yardım ve — müzaheretten — dolayı | Macar makamlarının mesnli. /| yetleriçok mühim ve açık | bir tarzda göstermiştir. (Yu- neticesinde | menfur Marsilya fiilinin yap. | | göslav hükümeti, — tafsilatlı bir muhtıra — ile bu hususa dair olara" elinde bulunan bütün deliller ve vekikaları Konseye tevdi edilecektir.) Hissiyatının derinliklerin- den yaralanmış olan Yugos niş ve yapılışı şeraitinin te- | mamen aydınlanması lâzımg- Veldiğine kanidir. Yugoslav ulusunun büyük acısı yuka- rıda zikri geçen — vakınlar neticesinde suikastın yapıl- masını ilham eden ve kolay: l laştıran ve ülüsal arazi dışı- nda bulunanlara karşı derin | bir nefret ve umuml bir ga- yzan tahavvül etmiştir. Eğer Yugoslav ulusu ge- çirmekte olduğu bu elemli | imtihanda bütün vekarını ve | soğuk kanlılığını muhafaza etmiş ise, bu, sulhun ve bu sulhun desteği olan — ulusl- ararası ahlâkının bekçisi bu- | lunan uluslar cemiyeti müe- muesseselerinin mücssoriye- | tine inanmakta olduğundan | dolayıdır. Uluslararası — mesuliyetini olduğu kadar ulusuna karşı vazifesini de müdrik bulun- | an Yugoslav hükümeti, ken. | dini, feci Marsilya hâdiseler- inin sarstığı uluslararası ad- alet ve ahlâkına karşı itima- dın yeniden kurulması için D uluslar cemiyeti konseyine | müracaat etmeğe — mecbur görmektedir. Mesuliyotlerin, uluslarara- S1 cemiyetinin en yüksek ta- azzuvu huzurunda — ortaya konması muhakkak — surette lâzımdır. Çünkü uluslararası sulhüu ve eyi geçinmesi için en şanlı şefinin — şahsında mesulijyetleri âdil bir cezaya çarpmıyan cinaf — vakalara mâruz kalmış — bir milletin tatmin edilmemiş hislerin- den daha büyük bir tehlike mevcut olmaz. İkinei bir mesele - olarak, Morsilya vakaları, gittikçe artan bir ehemmiyetle, doğil yalnız Yugoslavya fakat bü. tün soysal dünya aleyhine | muallimliğine müracaat y Ü n | yazal | lav ulusu suikastın hazırla- | kabul edilemiyecek — ulusla- rarası siyasasının bazı mo- totları davasını ortaya — ko. ymaktadır. Mesele ne mün- ferit bir şahsın işlediği &- yasal bir cinayet, ne de sı- mültecilere — verilen iltica meselesi degildir. Ha- kikatte ortaya konan dava, muvazzah bir siyasal gaye için seri ile cinayetler ve suikaslar yapmağı iş edin- miş fesat erbabının yabancı bir ülke topraklarında çalış- malarıdır. İnceden inceye uzun hazırlık devresi esna- sında cinayetlere Maceristan içinde bağışlanmış olan kol- aylıklar ve himaye inanıla. mıyacak — gibidir. Eğer bir ulusun en iyi kulları ve ul- uslararası barışınin en sar- sılmaz destekleri, vazifeleri. ni yapar halde, yığınla ha- | sırlanmış ve tercih — edilmiş bulunan ve yabancı bir ülke makamlarının — teveccüh ve yardımını gören caniler tar- afından öldürülebilirse tanz- zuv etmiş hiç bir. hüküme- tin yaşaması kabil değildir. | Filhakika bu vaziyette soy- sal dünya için — bir enerji ve uluslararası — barbarlığı devri başlıyacak ve bu devir içinde uluslararası barışının en iptidaf esasları sakınılm- ıyacak bir şekilde — yıkılıp gidacektir. | Barıgın — idamesinde titiz olan ve uluslar cemiyetinin otoritesine itimadı bulunun Yugoslav hükümeti, bu va- kıaların büyük ehemmiyeti karşısında misakın on birin- ci maddesinin ikinci fıkras- ına dayanarak Yugoslavya ve Macaristan — arasındaki münasebetleri vahim surette | bozabilecek ve uluslar arası ndaki barışı ve eyi geçinm. eyi tehlikeye — koyacak bu ıvuiyeü könseye havale ey. er. | Bu mesoleyi konseyin ge- lecek adi toplantısı ruzna. mesine koyarsanız size ziy- adesile medyunu şükran ol. urum. Halkevı Okuyup Yazma Kursu HALKEVİ REİSLİGİNDEN: Halkevimiz Kurslar şubesinin Ali Şuuri mektebinde erkekler icin açtığı okuma, vazma derslerinde sınıflar dolduğundan bundan'sonra yazılmak istiyenler Gazi mektebine açtığımız sınıflara devam etmek üzere Gazi mektebi Baş- etmeleri rica olunur. * HALKEVİ REİSLİĞİNDEN: Güzel sanatlar şubesi (30-11-934) Cuma gü- nü saat on beşte umumi bir toplantı yapmağa karar verdiğinden bu şubeye kayıtlı olan arka- daşlarımızın gelmeleri rica olunur. slesie Soy adı yasasına göre her kes kendisine uygun bir soy adı bulacaktır. Bu iş için Dil, Edebiyat, Tarih şubemiz öz Türkec adlar anıklamıştır, İstekli olanlar Halkevimize baş vurarak ke- ndine bir soy adı seçebilir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: